İnsanların cahil bırakılmasıyla birlikte türetilen hocalar sayesinde Müslümanlar daha Kuran’a abdestli dokunulupp dokunulmayacağını bilmez hale geldiler. Kendi uydurduğu mezhebi empoze etmeye çalışan sapıklar da halkın bu cehaletinden istifade ederek “çok derin bir ilim sahibiymiş” gibi kasıla kasıla inkar edebiliyorlar.
Bunlardan birisi de “Mushafa yani Kur’ana abdestli dokunmak” meselesidir.
KUR’AN-I KERİMDE YOK(!)
Kuran-ı Kerim’de bulunan abdest ayetinde “namaza kalktığınız zaman” buyruluyormuş, başka bir şey için abdest alınması icap etmezmiş.
Aşağıda bu konudaki ayeti açıklayacağız ama oldu ki, Kuran’da “abdestsiz dokunmayın” diye bir ibare bulamadık. Ne yapacağız? Kuran’da bulamadık diye kendimize helal mi sayacağız? Kur’an-ı Kerimde içki içmek yasaktır ama içkiyi satmanın haram olduğunu alenen bildiren bir ayet yoktur. Buna göre içki satmak caiz midir? Kadın pazarlamayı alenen yasaklayan bir ayet yok diye caiz diyebilir miyiz?
Bid’at ehli böyle sorular karşısında susup kalırlar, cevap veremezler…
Daha önce çok defa bu konuyu ihvanlar.net sitemizde yazdık. Rabbimiz, Kuran’ında hep Resulüne yönlendiriyor. O ne verdiyse alın, O’na itaat edin, O’na isyan etmeyin, O’na isyan Allah’a isyandır, O’na itaat Allah’a itaattir buyuruyor…
“Allah ve Resulü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resulüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.” (Ahzab 36)
“Resul size neyi verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının, Allah’tan korkun. Çünkü Allah’ın azabı çetindir.” (Haşr 7)
Daha fazlasına BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ
Dolayısıyla biz Kur’an-ı Kerimde bulamadığımız bir şeyi de eğer Resulüllah’ta görüyor isek ve O’nun bu konuda bir emri varsa göz ardı edemeyiz. Bu bir Müslümanın takınacağı tavır değildir. Bu konudaki hadisten delilimiz de ileri de gelecektir…
ULAŞILMAZ BİR KİTAP HALİNE GETİRİLMİŞ!
Kuran okumak için abdest almak “farz denilerek” ulaşılmaz bir kitap haline getirilmiş. Abdest gibi şartlar konularak halktan uzaklaştırılmış.
Ne yani! İnsanlara yakınlaştırmak, kolaylaştırmak için dini tahrip mi edeceğiz? Buna kimin yetkisi var?
Elbette yok… Yani bu çok saçma bir iddiadır ve sözde Kuran’ı sahiplenme adına çıkarılan aptalca bir söylentidir.
YAHUDİLER’DEN GELDİ İDDİASI
Bu Yahudilikten bizim dinimize geçen bir adetmiş. Yahudiler Tevrata kendi abdestlerini almadan dokunmazlarmış!
Daha önce bir hususun altını çizmiştik. Usul-ü Fıkıhta geçtiği üzere Allahu Teala ve Resulü neshetmediği, kaldırmadığı ve bizlere aktardığı müddetçe o bizim şeriatımızda da olabilir. Namazda ilk zamanlar Kudüs’e dönülmesi gibi. Orucun bizden öncekilere farz kılınması gibi. Şimdi Yahudilerde de var diye namazı mı bırakacağız? Bu bir itiraz sebebi olabilir mi? Olamaz… Ama adam insanları ikna etmek için Yahudi düşmanlığını kullanarak böyle akıl dışı bir iddiada bulunuyor…
Kur’an, Ahmet ağanın Mehmet ağanın değil Rabbimizin kelamı olması hasebiyle hürmete layık olan bir kitaptır. Abdest alınmasının emredilmesi ona olan hürmetin bir gereğidir. Ama Tirmurtaş Uçar Hocaefendi’nin dediği gibi hayvan kadar bile şuuru olmayan bazı hoca müsveddeleri Kuran’ı Kerimi herhangi bir kitap konumuna indirmek istiyor olabilirler. Şuurlanarak onlara çok ağır bir tokat vurmuş olacağız. Çünkü onlar cehaletten besleniyorlar…
KURAN’A ABDESTSİZ DOKUNULMAZ – AYET VE HADİSTEN DELİLLERİMİZ
Abdest ayetinde “Kuran’a dokunulmaz” ifadesi geçmiyor diye “Kuran’da yok” diyenler bu konuda delil olan şu ayetleri de çarpıtma peşine düşmüşlerdir.
Vakıa suresi
77. O, elbette değerli bir Kur’an’dır.
78. Korunmuş bir kitaptadır.
79. Ona, ancak tertemiz olanlar dokunabilir.
80. Âlemlerin Rabb’inden indirilmedir.
“Ona ancak tertemiz olanlar dokunabilir”
Burada iki görüş var.
1- “ona” ifadesinin bir önceki ayette belirtilen “levhi mahfuza” işaret ettiği
2- “ona” ifadesinin “Kur’an-ı Kerime” işaret ettiği
1. manaya göre Kur’an korunmuş bir kitaptadır ve ona temiz olmayanlardan yani meleklerden başkası yani şeytanlar dokunamaz.
2. manaya göre ise Kur’an-ı Kerime gusül ve abdesti olmayanlar dokunamazlar.
Değerli kardeşlerimiz birinci manayı verenler olmuş ise de ikinci mana çok daha kuvvetlidir ve Müfessirlerin çoğu bu ayetin “Kuran’a abdestsiz dokunulmayacağına delil” olduğunu kabul etmişlerdir.
Çünkü Kur’an-ı Kerim bir bütündür ve bütün olarak ele alındığı takdirde hükümleri anlaşılmaktadır. Bakınız abdest ve teyemmümü emreden ayet-i kerime de nasıl bir ifade geçiyor:
“Ey iman edenler! Namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi ve -başlarınıza mesh edip- her iki topuğa kadar da ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp iseniz iyice yıkanarak temizlenin. Hasta olursanız veya seferde bulunursanız veya biriniz abdest bozmaktan (def-i hacetten) gelir veya kadınlara dokunur (cinsel ilişkide bulunur) da su bulamazsanız, o zaman temiz bir toprağa yönelin. Onunla yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin (Teyemmüm edin). Allah size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez. Fakat o sizi tertemiz yapmak ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister ki şükredesiniz.” (Maide 6)
TEMİZLENİN VE TEMİZ OLANLAR DOKUNUR
Allahu Teala bu ayet-i kerimesinde insanlar için “tertemiz” ifadelerini kullanıyor ve abdest ile teyemmüm alınarak “tertemiz” olunmasını emrediyor. Vakıa suresinde de aynı ifade ile “tertemiz olanların” dokunabileceğini buyuruyor.
Sadece bu bütünlükten bile tertemiz olanların abdest alanlar olduğu ve Kur’an-ı Kerime tertemiz olanların el sürebileceği manası anlaşılmaktadır.
Yani formülünü şu şekilde yapalım:
Maide 6: Abdest-teyemmüm alın ve TERTEMİZ olun
Vakıa 79: O’na ancak TERTEMİZ olanlar dokunabilir…
Evet bu çok önemli ayrıntıya ileride yine dikkat çekeceğiz ama bizim Kur’an-ı Kerimi şerh eden, Şeriatın açıklayıcısı ve yaşantısıyla öğreticisi bir Peygamberimiz var.
Dinin nasıl yaşandığını canlı olarak gösteren peygamber Efendimizin de bu ayet-i kerimeyi destekleyen hadis-i şerifleri mevcuttur. Bu sebeple ayet daha kuvvetli bir delil olmaktadır.
İbn Ömer, “Kur’ân’a, sadece temiz olduğun zaman dokun” demiştir. Bir de, Rasulullah (Sallallahu aleyhi v sellem) Amr b. Hazm’a yazdığı mektupta şöyle buyurmuştur “Kur’ân’a temiz olandan başkası dokunmasın” yazmıştır.Kurtubî, 17/225; Mâlik b. Enes, Muvatta, K. el-Kur’ân 15/1; Darimi, Talak: 3; Taberani, El-Mecmuu’l-Kebir, Beyhaki, es-Sünenü’l-Kübra, Darekutni, Sünen, Hakim el-Müstedrek)
Ne Peygamberimizden, ne sahabeden ve de ashabından bunun hilafında bir beyanat yoktur…
KUR’AN-I KERİMDE TEMİZ OLANLAR KİMLER?
Kur’an-ı Kerimin diğer hiçbir yerinde meleklerden “tertemiz” gibi ifadeler ile BAHSEDİLMEZ. Tam aksine Kur’an-ı Kerimin bir çok yerinde insanların “tertemiz” olmasından bahsedilmiştir.
Ahzab 33. Evlerinizde oturun. Önceki cahiliye dönemi kadınlarının açılıp saçıldığı gibi siz de açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekâtı verin. Allah’a ve Resülüne itaat edin. Ey Peygamberin ev halkı! Allah sizden ancak günah kirini gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor
Zümer 73. Rablerine karşı gelmekten sakınanlar da grup grup cennete sevk edilirler. Cennete vardıklarında oranın kapıları açılır ve cennet bekçileri onlara şöyle der: “Size selam olsun! Tertemiz oldunuz. Haydi, ebedi kalmak üzere buraya girin.”
Ali İmran 164. Andolsun, Allah, mü’minlere kendi içlerinden; onlara âyetlerini okuyan, onları arıtıp tertemiz yapan, onlara kitab ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle büyük bir lütufta bulunmuştur. Oysa onlar, daha önce apaçık bir sapıklık içinde idiler.
Tevbe 108. Onun içinde asla namaz kılma. İlk günden temeli takva (Allah’a karşı gelmekten sakınmak) üzerine kurulan mescit (Kuba mescidi), içinde namaz kılmana elbette daha layıktır. Orada temizlenmeyi seven adamlar vardır. Allah da tertemiz onları sever
KUR’AN-I KERİM DE TERTEMİZDİR
Beyyine
2. Bu delil, tertemiz sahifeleri okuyan, Allah tarafından gönderilen bir peygamberdir.
3. O sahifelerde dosdoğru hükümler vardır.
abese
11- (Habîbim!) Hayır! (Bir daha böyle bir şey yapma)! Şüphesiz ki o (Kur’an ayetleri, kendisiyle amel edilmesi gereken) büyük bir öğüttür!
12- Artık dileyen onu düşünüp öğütlenir (veya onu ezberler)!
13- (O Kur’ân, Allah tarafından) değerli kılınmış (Levh-i Mahfûz’daki) pek kıymetli birtakım sahifelerdedir.
14- (O sayfalar ki; yedinci kat semada) yükseltilmiş ve (şeytanların ulaşmasından ve Allah kelâmı dışındaki her şeyden) tertemiz kılınmış
İNKARCILAR KÖŞEYE SIKIŞIYOR
Bakınız
Vakıa 80. ayette: “Âlemlerin Rabb’inden indirilmedir.” Buyruluyor
Abese 13-14. ayette: “tertemiz ve çok değerli sahifelerdedir” buyruluyor
Maide 6. ayette Gusül ve abdest alanların tertemiz olduğunu buyuruyor
Vakıa 79. ayette de “Ona ancak tertemiz olanlar dokunabilir” buyuruyor.
Peygamber Efendimiz de: “Kur’ân’a temiz olandan başkası dokunmasın” buyuruyor…
Bütün bunlardan Rabbimizin katından indirdiği ve tertemiz olduğu beyan edilen bir Kitab’a, tertemiz olan insanların dokunabileceği açıkça anlaşılıyor…
Eğer inkarcıların iddia ettiği gibi “kutsal olan sadece ayetlerin maneviyatları” olsaydı Peygamber Efendimiz de böyle buyurmazdı. Demek ki önemli olan şey, Mushaf-ı şerife abdestsiz bir şekilde dokunulamamasıdır. İçerisinde Rabbimizin kelamının yazılı olması başlı başına bir sebeptir…
Peki, bu inkârcı sapıklar, tertemiz olan ve Rabbimizin katından indirilen ayetlerin içinde bulunduğu bir kitaba nasıl olur da “cünüp ve abdestsiz” olan bir insanın dokunmasına fetva veriyorlar ve hatta “oku sevap alırsın” diyerek insanları kendi bataklıklarına çekebiliyorlar?
Kimisi de eline aldığı usb bellekle “işte bunda da Kur’an yüklü, buna da mı abdestsiz dokunmayacağız” diyerek alay etmekte… Bunlar mürekkeb ile yazılmış olanı, “sanal” olandan ayırt edemeyecek kadar da mı ahmak ve cahil?
Rabbimiz şerlerinden Ümmet-i Muhammedi muhafaza eylesin… Amin..
www.ihvanlar.net
Kur'an-ı Kerim meailini abdestsiz elimize alıp okuyabilir miyiz? Kur'an-ı ...
.Değerli kardeşimiz,
Kur'an meali abdestsiz okunabilir. Ancak Kur'an-ı Kerim ve meali bir arada ise, Mealli Kur'an-ı Kerim de Kur'an hükmünde olduklarından, abdestsiz tutulması caiz değildir.
Kur'an-ı Kerimi okumaya "Eûzü çekerek ve Besmele okuyarak" başlanır. Rabbimizin bu mukaddes kitabından gereğince yararlanmak için her halde yüce varlığına sığınmamız ve kendisinden yardım dilememiz lâzımdır.
Bir Kur'an-ı Kerim ele alınarak okunacağı zaman abdestli bulunmak gerekir. Okurken kıbleye dönmeli, toparlanıp saygılı bir duruma geçmelidir. Abdestsiz kimse kılıfsız (bir mahfaza içinde olmayan) Kur'an-ı Kerimi ele alamaz. Kutsal kitabı ancak temiz ve abdestli olan eller tutabilir.
Kur'an- Kerim, temiz yerlerde, avret yerleri kapalı olan kimselerin yanında, onu dinlemeleri şartı ile açıkca okunabilir. Pis yerlerde veya avret yerleri açık olanlarla başka işle uğraşanlar yanında açıkca okunması mekruhtur.
Dışarda bulunup okunan Kur'an-ı Kerime karşı saygılı bir vaziyet takınmayacak kimselerin işitecekleri şekilde aşikâre Kur'an okunması uygun değildir. Bu durum, Kur'an-ı Kerime saygısızlığı ve halk için de manevî sorumluluğu gerektireceğinden, buna sebebiyet vermemelidir.
Hattat olan bir yazar, yazacağı Kur'an-ı Kerim'in yapraklarını yüksekçe tutup ince olmayan bir kalemle ve temiz bir mürekkeble beyaz kâğıt üzerine yazmalı, satırlarını seyrekçe bırakmalıdır. Kur'an-ı Kerim nüshalarını pek küçük boyda ince kalemlerle yazmak, tenzihen mekruhtur. Bu mübarek nüshaların altın veya gümüşle süslenmesi, bir saygı ifade ettiğinden caiz görülmüştür.
Kur'an-ı Kerim'i, Hacer-i Esved'i, Kâbe'nin eşiğini hürmet için öpmek caizdir. Buna "Diyanet öpmesi" denilir. Mübarek bir adamın elini öpmeye de "Tahiyye öpmesi" denir.
(İmam Şafiîye göre ekmeği öpmek, mübah veya hasen olan bir bid'attır. Bu öpmek, Hanefîlerce de mübah görülebilir.)
Kur'an-ı Kerim'le, diğer din kitabları ile kaşında (yüzüğün taşında) Kur'an'dan bir şey yazılı yüzüğü elinde taşıyarak, bir zaruret bulunmadıkça, helâya (tuvalete) girilmez, hürmete aykırıdır. Bunları helâya girmeden önce çıkarmalı ve temiz bir yere bırakmalıdır.
Bir Kur'an-ı Kerim okunamayacak hale gelince, temiz bez parçası içine konup ayak basılmayacak bir yere gömülmelidir. Bu, Kur'anı bir küçümseme değil ona bir ikramdır. Bununla beraber üzerine toprak atılmamalı, tahtadan bir çatı yapılmalıdır. Bu gibi Kur'an-ı Kerimleri yakmak caiz değildir.
Kur'an'dan başka diğer din kitabları eskiyince hemen gömülebilir, hem de akar suya bırakılabilir, hem de içlerindeki mukaddes isimler silindikten sonra yakılabilirler. Bu gibi kitapların kâğıtlarına bir şey sarmak dine ve ilme karşı hürmetsizliği doğuracağından caiz olamaz.
İlave bilgi için tıklayınız:
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
Abdestsiz Kur'an okumanın ve Mushaf'a dokunmanın hükmü nedir?
- Kur'an- Kerim'i belden aşağıda taşımak hakkındaki hükümler nelerdir?
- Gusül abdesti veya namaz abdesti olmaksızın Kur'an-ı Kerim okumanın günah olduğuna dair delil nedir?
Değerli kardeşimiz,
Kur'an-ı Kerimi belden aşağı tutmak doğru değildir. Ancak Kur'an-ı Kerim'i çantada taşımak caizdir. Kur'an-ı Kerim bulunan çantayı yere koymak da caizdir. Çünkü bunda bir hürmetsizlik yoktur.
Saygısızlık amacı olmaksızın Kur'an'ı belden aşağıda tutmak ve böyle taşımak da caizdir, yani günah değildir.
Şüphesiz,
“Ona/Kur’an’a ancak temizler dokunabilir." (Vakıa, 56/79)
mealindeki âyetin ilk ve en açık manası “Allah’tan Cebrail vasıtasıyla Hz. Muhammed (asm)’e inen Kur’an vahyinin arılığını, duruluğunu bozan şeytan, cin gibi hiçbir müfsit yaratığın eli dokunmamış, fikri karışmamış, kuruntuları bulaşmamıştır...” şeklindedir.
Âyette, “Kur’an’a ancak temizler dokunabilir” ifadesinin tercih edilmesi, manevî kirlilik sayılan abdestsizlik, cünüp ve hayız türü şeylere de işaret etmek için olduğunu söyleyen âlimlerin bu görüşünün yanlış olduğu anlamına gelmez. Kur’an’ın açık hükmü yanında başka şeylere de delalet etmesi, sonsuz ilahî ilmin bir gereğidir.
Bu âyeti farklı yorumlayanlar var ise de İslam âlimlerinin ortak görüşü, Kur'an’a abdestsiz dokunmanın doğru olmadığıdır. Ancak abdesti olmayan birinin el dokundurmadan karşısında bulunan Kur'an’dan okuması veya ezberinden bildiği âyet ve sûreleri okuması caizdir.
Cünüp olan bir kimse ise Kur'an’a el süremediği gibi onu okuyamaz da. Ayetü'l-Kürsi, Fatiha ve İhlas gibi âyet ve sureleri okumak isteyen kimse, bunları dua niyetiyle okursa bir sakıncası olmaz. (bk. Hamdi Yazır, Tefsir, Vakıa 79. âyetin izahı; Celal Yıldırım, İslam Fıkhı, IV/157)
- Âlimler âyette geçen “la yemessuhu” (Kur’an’a dokunamazlar) ifadesini, görünürde ihbar cümlesi olmakla beraber, gerçekte bir inşa cümlesi olup bir nehiy/yasaklama ifadesi olduğunu düşünüyorlar. (bk. V. Zuhaylî, el-Fıkhu’l-İslamî, 1/295)
- İmam Nevevî de abdestsiz Kur’an’a dokunmanın haram olduğunu belirtmiş, delil olarak da ilgili âyeti ve şu hadisi vermiştir: Rivayete göre, Peygamber Efendimiz (asm), Hakîm b. Hizam’a hitaben: “Kur’an’a dokunurken mutlaka abdestli olmalısın.” (Nevevî, el-Mecmu; II/65)
- Keza şafii alimleri Vakıa sûresinin ilgili âyetinde yer alan “Tenzil” kavramının kesinlikle Mushafa işaret ettiği görüşündeler. Çünkü, bu kavram, Levh-i Mahafuz’a değil, Hz. Peygambere (asm) indirilen Kur’an’a bakar. (bk. Nevevî, a.g.e, II/72)
- İmam Nevevî’nin belirttiğine göre, abdestsiz Kur’an’a dokunmanın haram olduğunda alimlerin ittifakı, icmaı vardır. İmam-ı azam, İmam-ı Malik, İmam-ı şafii, İmam-ı Ahmed b. Hanbel de aynı görüştedir. (bk. Nevevî, a.g.e, II/72)
- Kur’an, indiği andan itibaren bir mushaf manasına da gelmiştir. Mekki sûrelerde de Kur’an’ın kitap olarak da anılması bunun göstergesidir. Çünkü, inen ilk âyetlerden itibaren Kur’an belli malzemelerin sayfalarına yazılmıştır. Mushaf kavramını sadece Medine’de inen âyetlere hasretmek açık bir yanlıştır. Çünkü, Medine’de inmiş sûrelerin toplamı sadece yirmi sekizdir. Onun için Vakıa sûresindeki âyetin delaletini Mekki olmasından dolayı kaldırmaya çalışmak isabetli değildir.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
.
Abdestsiz Kur'an tutulabilir, anlamında bir hadis var mıdır?
a) 3572 “Resûlullah işedi. Hz. Ömer de arkasında, elinde su kabı olduğu halde durdu. Resûlullah onu görünce: “Bu da ne, ey Ömer?” buyurdular. Hz. Ömer: “Sudur yıkanırsın!” dedi. Resûlullah: “Ben her işeyişimde abdest almakla emrolunmadım, bunu yapacak olsam bu, bir sünnet olurdu.” buyurdular." [Ebu Dâvud, Tahâret 22, (42); İbnuMâce, Tahâret 20) (327)]
b) Ben yalnızca Kur'an'ın haram kıldığını haram kılarım. Allah'a yemin ederim ki benim adıma bir şeye (beni bahane ederek) sarılmasınlar. (Ebu Yusuf er-Redd, 31) s.85
c) Abdestsiz Kur'an tutulabilir ve okunabilir. [3773- Buhari] [3890- Müslim-Ebu Davud- Tirmizi-Nesai (Hadis no.3862) (İbrahim Canan çevirisi C.11 s.120 Hadis no:3890 c.3 Hadis no:3890)
Değerli kardeşimiz,
a) Hz. Ömerle ilgili hadis sahihtir. (bk. Ebu Davud, Taharet, 22; İbn Mace, Taharet, 20)
Hadisin tercümesi şöyledir: Hz. Aişe anlatıyor:
"Resulullah (asm) idrarını yaptı. (Bunu gören Hz.) Ömer bir su kabı ile arkasında durdu. Resulullah: 'Ömer! Bu da ne?' diye sorunca, “Bu sudur, onunla abdest alırsın.” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (asm):
‘Ben her idrar yaptığımda abdest almakla emrolunmadım. Eğer böyle bir şey yapsaydım, bu bir sünnet (benim takip ettiğim bir yolu olurdu ve bu da benim gibi yapmak isteyen insanlara ağır bir şey) olurdu.' dedi."
- Buradan Hz Peygamber (asm)'in insanların yanında idrara çıktığı anlaşılmamalıdır. Çünkü sahih hadislerden anlıyoruz ki, Hz. Peygamber tenha bir çölde bile yanındaki arkadaşına (ör. Hz. Enes’e) bir sütre yapmasını istiyor ve onun arkasında dışarı çıkıyor.
Demek ki, Hz. Peygamber (asm) yine bir sütre arkasında abdestini bozarken, Hz. Ömer o sütrenin arkasında durmuş, Hz. Peygamber oradan çıkıp geldikten sonra Hz. Ömer’i bir su kabıyla beklediğini görmüş ve bu diyalog yaşanmıştır.
İbn Mace’deki “Resulullah idrara çıkmak üzere gitti. Ömer de bir su alarak onu takip etti.” manasındaki ifade bu söylediklerimizi desteklemektedir. Çünkü bu ifadeden “Hz. Peygamberin idrarını yapmak için kalkıp bir yere gitmiş. Hz. Ömer ise onun idrardan sonra abdest alacağını düşünmüş ve bu sebeple de bir su alarak hazırlık yapmış olduğu” açıkça anlaşılmaktadır.
Burada, Hz. Peygamber (asm)'in her idrardan sonra abdest almakla yükümlü olmaması demek, bu haliyle namaz kılabileceği anlamına gelmez. Bu hadisten anlaşılması gereken şey, insanların her an abdestli olma zorunluluğunun olmadığıdır. Bazen, bir süreliğine abdestsiz gezebilir. Hz. Peygamber şayet asla abdestsiz gezmeseydi, bu -farz olmasa bile- onun bir sünneti olurdu ve bu sünnete uymak isteyen insanlara bu durum çok ağır gelirdi.
b) Ebu Yusuf rivayet ettiği “Ben yalnızca Kur'an'ın haram kıldığını haram kılarım” manasındaki bu hadis rivayeti sahih değildir.
Çünkü, Ebu Yusuf, burada “Sika bize resullah’tan haber verdi..” diye başlamıştır. Hadis ilmi bakımından zayıflığını gösteren bir çok illet vardır. Yani hadis bu şekliyle mualleldir ve maluldur, zayıftır. Çünkü; bu hadis her şeyden önce senetsizdir. “Sika” denilenin kim olduğu meçhuldür. Ebu Yusuf Sahabeye yetişmediğine göre, resulullah’tan rivayet ettiği bildirilen “Sika” sahabe değildir. Dolayısıyla hadis munkatıdır. Böyle bir hadis rivayetinin hadis ilmi kriterri bakımından hiç bir kıymet-i harbiyesi yoktur.
- Kaldı ki, bu hadis rivayetini aktaran Ebu Yusuf’un kendisi de bu hadise dayanarak hadisleri reddetmiyor. Bilakis, “Fıkıh ehlinin bilmediği, kitap ve sünnete uymayan, şaz hadislere itibar etme! Hadis alimlerinin kabul ettiği, fakihlerin bildiği, kitap ve sünnete uygun olan hadis rivayetini al...” (bk. er-Red, ala siyeri’l-Avzaî, Haydarabâd, tarihsiz, s. 31) demek suretiyle kendisinin de aktardığı bu rivayete itibar etmediğini göstermiştir.
- Kütübü Sitte’de geçen aşağıdaki şu sahih hadisin ifadeleri, bu gibi rivayetlerin çürük olduğunun açık delilidir:
“Dikkat edin, bana kitap (Kur’an) yanında bir o kadarı da verildi. Dikkat edin ki, yakında bir adam karnı tok koltuğuna gerilerek 'Siz Kur’an’a bakın; onda bulduğunuz helalı helal, bulduğunuz haramı da haram sayın…” (Ebu Davud, es-Sünne, 6)
c) Verilen kaynaklardan hiç birinde “Abdestsiz Kur'an tutulabilir ve okunabilir” olduğuna dair bir bilgiye rastlayamadık.
- Şüphesiz, “Ona/Kur’an’a ancak temizler dokunabilir." (Vakıa, 56/79) mealindeki ayetin ilk ve en açık manası “Allah’tan Cebrail vasıtasıyla Hz. Muhammed’e inen Kur’an vahyinin arılığını, duruluğunu bozan şeytan, cin gibi hiçbir müfsit yaratığın eli dokunmamış, fikri karışmamış, kuruntuları bulaşmamıştır..” şeklindedir.
Ayette, “Kur’an’a ancak temizler dokunabilir.” ifadesinin tercih edilmesi, manevî kirlilik sayılan abdestsizlik, cünüp ve hayız türü şeylere de işaret etmek için olduğunu söyleyen alimlerin bu görüşünün yanlış olduğu anlamına gelmez. Kur’an’ın açık hükmü yanında başka şeylere de delalet etmesi, sonsuz ilahî ilmin bir gereğidir.
Bu ayeti farklı yorumlayanlar var ise de İslam alimlerinin ortak görüşü Kuran’a abdestsiz dokunmanın doğru olmadığıdır. Ancak abdesti olmayan birinin el dokundurmadan karşısında bulunan Kuran’dan okuması veya ezberinden bildiği ayet ve sureleri okuması caizdir.
- Alimler ayette geçen “la yemessuhu” (Kur’an’a dokunamazlar) ifadesini, görünürde ihbar cümlesi olmakla beraber, gerçekte bir inşa cümlesi olup bir nehiy / yasaklama ifadesi olduğunu düşünüyorlar. (bk. V. Zuhaylî, el-Fıkhu’l-İslamî, 1/295)
- İmam Nevevî de abdestsiz Kur’an’a dokunmanın haram olduğunu belirtmiş, delil olarak da ilgili ayeti ve şu hadisi vermiştir: Rivayete göre, Peygamber efendimiz, Hakîm b. Hizam’a hitaben: “Kur’an’a dokunurken mutlaka abdestli olmalısın.” (Nevevî, el-Mecmu; 2/65)
- Keza şafii alimleri Vakıa suresinin ilgili ayetinde yer alan “tenzil” kavramının kesinlikle Mushafa işaret ettiği görüşündeler. Çünkü, bu kavram, Levh-i mahafuz’a değil, Hz. Peygamber (asm)'e indirilen Kur’an’a bakar. (bk. Nevevî, a.g.e, 2/72)
- İmam Nevevî’nin belirttiğine göre, abdestsiz Kur’an’a dokunmanın haram olduğunda alimlerin ittifakı, icmaı vardır. İmam-ı azam, İmam-ı Malik, İmam-ı Şafii, İmam-ı Ahmed b. Hanbel de aynı görüştedir. (b k. Nevevî, a.g.e, 2/72)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
.
Kur'an-ı Kerim / Mushafı abdestsiz tutulabilir mi? Abdestsiz Kur'an CD.leri (flaş bellek, disket) elle tutulur mu?
Değerli kardeşimiz,
Mushaf, Kur'an-ı Kerim'e verilen addır. Kur'an-ı Kerim'in bir ayetini dahi abdestsiz tutmak caiz değildir. Mushaf'a bitişik olan kabına abdestsiz dokunulmaz. Ancak bitişik olmayan kabına abdestsiz dokunmak caizdir.
Cd, disket, bilgisayarda bulunan Kur'an-ı Kerimi abdestsiz tutmak ise caizdir. Çünkü bunlar Kur'an-ı Kerim değildir.
Ayrıca bunlarda yazılı olan Kur'an-ı Kerim elektronik olarak yazılmıştır.
İlave bilgi için tıklayınız:
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
.
Bilgisayardan Kur'an okurken abdestli mi olmalıyız?
- Bilgisayardan Kur'an hatmi takip ederek okurken abdestli olmamız gerekir mi?
Değerli kardeşimiz,
Kur'an-ı Kerim'i abdestsiz okumak, dokunmak caiz değildir. Ancak abdestsiz olarak dokunmadan yüzüne bakmak ve okumak caizdir.
Sorunuzun cevabı için tıklayınız:
- Bilgisayardaki Kur'an-ı Kerim'i abdestsiz okumak caiz mi?
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
.
Hz. Ömer, Kuran’a abdestsiz dokunmanın caiz olduğunu mu söyler?
- Hz. Ömer’in "Sana bu (Kuran-ı Kerîm'in abdestli okunacağına dair) fetvayı kim verdi?” sözü sahih mi?
- Eğer sahihse neden ayete ve hadislere göre Kuran’a abdestsiz dokunulmaz deniyor?
- Ömer b. Hattâb, Kur'ân-ı Kerîm okuyan bir topluluğun arasında bulunuyordu. Bu arada tuvalet ihtiyacı için oradan ayrıldı, sonra dönüp geldi, tekrar Kur'ân okumaya başladı. Bunun üzerine adamın biri: "Ey Mü'minlerin emîri! Abdestin olmadığı halde Kur'ân okuyorsun!" dedi. Hz. Ömer: "Sana bu (Kur'ân-ı Kerîm'in abdestli okunacağına dair) fetvayı kim verdi? (Yalancı Peygamber) Müseylime mi?" cevabını verdi. (el-Muvatta, Kur'ân; 2)
- Bu şekilde bir hadis var mıdır? Varsa sahih midir?
Değerli kardeşimiz,
- Bu hadisin senedindeki raviler sikadır, dolayısıyla hadis sahihtir. (bk. Zürkani, Şerhu’l-Muvatta, 2/5)
- Hadiste, Kur'an’a abdestsiz dokunmak diye bir ifade yoktur. Değişik şerhlerde de “dokunma” değil, Kur'an’a dokunmadan ezbere okumaktan söz edilmiştir.
Nitekim, Kur'an’a dokunmadan -ittifakla- abdestsiz okunabileceğini söyleyen alimler şu hadisi de şahit göstermişlerdir:
İbn Abbas anlatıyor:
"Hz. Peygamber uykudan uyandı, gözlerini oğuşturdu, sonra Al-i İmran suresinin son on ayetini okudu. Ardından kalkıp abdest aldı.” (Buhari, Vitr 1)
Hz. Ali de şöyle demiştir:
“Hz. Peygamberi cünüplükten başka bir şey Kur'an okumaktan alı koymazdı.” (Ebu Davud, Taharet,229; Tirmizi, Taharet, 146)
Bu açıklamalar da gösteriyor ki, Hz. Ömer abdestsiz Kur'an’a dokunmamış, ona dokunmadan okumuştur. Hz. Ömer’e soran kişi ise bunun caiz olduğunu bilmiyordu.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiye
.