|
|
|
|
|
ABDULHAMİD HAN |
ABDÜLHAMİD HAN
Osmanlı padişahlarının 34'üncüsü olan Sultan II. Abdülhamid Han aklı, zekası ve ilmi fevkalade üstün olan bir zattı. Batılıların ve iç düşmanların asırlar boyunca devleti yok etmek için hazırladığı yıkıcı, sinsi planlarını sezip, önlerine aşılmaz bir set olarak dikildi. Hazırlayanları ve maşa olarak kullandıkları yerli işbirlikçilerini, sahte kahramanları işbaşından uzaklaştırdı.
İşte bu büyük zatın 10 şubat, 96. yıldönümü idi. Yıldönümü vesilesi ile Yıldız Üniversitesi ve İstanbul Medeniyet Üniversitesi işbirliği ile iki açık oturumdan oluşan etkinlik düzenlendi. İlk panel Abdülhamid'in sağlık politikasıyla ilgiliydi. Oturum başkanlığını yaptığım bu panelde konuşmacılar özet olarak şunları anlattılar:
Prof. Dr. Hüsrev Hatemi; Abdülhamid'in çok iyi niyetli, sağlam karakterli ve vefalı bir insan olduğunu söyledi. Kendisinden çok devleti düşünürdü. 33 sene zalimlik yapmadan devleti ustalıkla idare etmişti. Ona atılan iftiralardan biri de pinti olduğuna dairdi. Bu çok çirkin bir suçlama olduğunu ifade etti. Aristokrat havada, halktan uzak yaşamamıştı. Atatürk'ün Abdülhamid'i küçümseyici veya kötüleyici bir sözünün olmadığını da ekledi.
Prof. Dr. Nil Sarı ise Abdülhamid'in sağlık alanındaki eserlerinden söz etti ve bazılarının fotoğraflarını gösterdi. Abdülhamid 90 adet gureba hastanesi, 19 adet belediye hastanesi, 89 adet askeri hastane ayrıca eğitim hastaneleri, kadın hastaneleri, akıl hastaneleri açmıştı. Bu hastaneler ülkemizden Lübnan'a, Yemen'den İsrail'e, Makedonya'dan Suriye'ye, Yunanistan'dan Libya'ya, Suudi Arabistan'dan Irak'a pek çok yerleşim bölgesine yayılmıştı. Ayrıca eczaneler, hapishane, sağlık merkezleri, fakirler, acizler ve hacılar için misafirhane de pek çoktur. Müthiş bir sağlık hizmetidir bu. Maalesef tahttan düştükten sonra bu eserlerin isimleri değiştirilmiş, bazıları yıkılmış ve bir kısmı da başka alanlarda kullanılmaya başlanmıştır. Kısacası bu büyük insan unutturulmak istenmiştir. Kasımpaşa, Haydarpaşa, Gülhane ve Mektebi Tıbbiye-i Şahane adlı eğitim ve üniversite hastanelerini açan da Abdülhamid olmuştur.
Doç. Dr. Adem Ölmez ise Abdülhamid Han'ın özellikle eğitim, sağlık, ulaşım ve asayişe önem verdiğini anlattı. Zamanında yeni bulunan aşıları ülkeye getirmiş, aşı ve kuduz hastalığı üzerine merkezler kurmuş, Bimarhaneleri yani akıl hastanelerini ıslah etmiştir. Akıl hastalarına zincir kullanımını yasaklayarak bugün bile saldırgan hastalarda kullanılan gömleği yerine koymuştur.
Dr. Şerif Esendemir konuşmasına Necip Fazıl'ın, "Abdülhamid'i anlamak her şeyi anlamak olacaktır." sözleriyle başladı. Abdülhamid'in tren yolları, bakteriyolojihane, cami ve mektepler yaptırdığını, çağına uygun yaşlılık politikası izlediğini, habitat yani biyosferi merkezi alan ekolojik politikaya önem verdiğini anlattı.
Bunları dinlerken aklıma hep başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan çağrışım yaptı. O da ülkeye duble yollar, hızlı trenler, Marmaray, üçüncü boğaz köprüsü, çok sayıda havaalanı gibi sayılamayacak eserler hediye etti. Sağlık alanında yeni hastaneleri hizmete açtı. Sağlık hizmetlerini halka yaydı. Eğitim alanını pek çok üniversite, sayısız derslik ve binlerce yeni öğretmenle destekledi güçlendirdi. Kısacası Abdülhamid'in çağdaş bir takipçisiyle karşı karşıyayız.
Abdülhamid Han'ı nasıl ki bir takım vicdansız, merhametsiz ve acımasız kişiler, iç ve dış düşmanların oyununa gelerek, maşası olarak bir saray darbesi ile düşürdülerse aynı komplo şu an başbakanımıza karşı düzenlenmektedirler. Bu ülkeye hizmet etmek bazılarının gözüne batmakta ve ellerinden geleni yapmaktadırlar.
Rabbim Başbakanımızı korusunu2026 |
|
|
|
|
|
.
|
|
|
|
|
|
|
|
Sual: Âlimler mi üstün şehitler mi? Kur'anda şehitlerin ölü olmadığı bildiriliyor. Peygamberler şehitlerden üstün değil mi? Peygamberlere ölü demek caiz midir?
www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=2767
Sual: Şehitlik derecesine kavuşturan dua var mıdır? CEVAP Peygamber efendimiz buyurdu ki: (Bu duayı sabah okuyan kimse, akşama kadar ölürse, akşam ...
www.dinimizislam.com/detay.
Aşağıda meallerini yazdığımız, [Al-i İmran 169 ve Bekara 154] âyet-i kerimeler, şehitlerin diri olduklarını bildiriyor. Şehitler, peygamber gibi evliya gibi değil, ...
Sual: Zulümle öldürülen Hristiyanların şehit olduğunu bildiren bir yazarı destekleyen biri, İngiltere'de savaşta öldürülen bir Hristiyan'ın mezarı için, ( Şehitlik ne ...
www.dinimizislam.com/detay.asp?Ai
.
Günahkâr veya günah işlerken şehitliği icap ettiren bir sebeple ölen veya öldürülen mümin şehittir. İbni Abidin hazretleri buyuruyor ki: İşlediği günah sebebiyle ...
www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=2585
|
Peygamber efendimiz, sallallahü aleyhi ve sellem, (Arş'ın etrafında nurdan kürsülerde oturmuş, nur gibi parlayan zatlara peygamberler ve şehitler bile imrenir.
www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=14643
Sual: Bir yazar, "(Şehitler hariç, Cennete giren hiç kimse dünyaya geri dönmek istemez. Ancak şehit, kavuştuğu ikramlar sebebiyle dünyaya dönüp on kere şehit ...
www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=13560
|
|
|
.
Şehit olmanın önemi
|
Sual: Herkes şehit olabilir mi? Şehit olmanın faydası ne?
CEVAP
Şehit, kendisine şahitlik yapılmış, Cennetlik olduğuna şahitlik edilmiş anlamındadır. Şahit manası da vardır. Çünkü Allah katında, ölü değil diridir. Şehit olmak için Müslüman olmak şarttır. Gayrimüslim nasıl ölürse ölsün veya öldürülsün şehit olmaz. Hayzlı veya cünüp ölmek şehitliğe mani değildir.
Eshab-ı kiramdan Hanzala cünüp olarak şehit olmuştur. [Gusledecek kadar dahi vakit bulamamış, gazaya katılmıştı.]
Şehit olmak büyük nimettir. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Şehit kabir azabından emindir.) [İbni Mace, Beyheki, imam-ı Ahmed]
(Deniz savaşında şehit olanların, bütün günahları, hatta kul hakları da affolur.) [İbni Mace]
(Şehit, yakınlarından 70 kişiye şefaat eder.) [Beyheki]
(Şehit, ölüm acısı duymaz, kabirde üzülmez, kıyametin dehşeti, hesab, mizan, sırat onu rahatsız etmez, doğruca Cennete gider.)[Beyheki]
(Karada şehit olanın borçları ve emanetleri hariç, bütün günahları affolur. Denizde, suda boğularak ölen şehidin ise, borç ve emanetleri de dahil bütün günahları affolur.) [Ebu Nuaym]
Şehit, kanının ilk damlasında günahları affolur. Kabir azabından ve Kıyamet korkusundan emindir.
Şehidin, kul haklarından başka bütün günahları affolur. Kul haklarını da, Allahü teâlâ Kıyamette helalleştirecektir. Suda boğularak ölen şehitlerin kul borçları da affedilir. Hak sahipleri, bu şehitten haklarını istedikleri zaman, Allahü teâlâ, ( Ondaki haklarınızı benden isteyin) buyuracak, hak sahiplerine alacaklarını fazla fazla verecektir. Şehit te, sorgusuz sualsiz Cennete gidecektir.
Aşağıda yazının tamamına yakını İbni Âbidin hazretlerinin Redd-ül muhtar kitabından alınmıştır. Müslüman olmak şartı ile aşağıdaki 37 maddede bildirilen kimseler şehid olarak ölür. Hepsi de hadis-i şerif ile bildirilmiştir:
1- Kendinin, komşusunun, can, mal ve namusunu müdafaa ederken öldürülen,
2- Haksız olarak hapsedilip ölen,
3- Mülci ikrah ile öldürülen, mesela bu içkiyi iç denilse onu içmesi caiz olur. Caiz olacağını bilmediği için, içmeyip öldürülürse, şehit olur.
4- Hırsızın, gaspçının, kapkaççının, yol kesicinin, eşkıyanın, yan kesicinin öldürdüğü kimse,
5- Yüksekten veya attan düşüp ölen, başına taş veya başka şey düşerek ölen,
6- Aslan, kurt gibi yırtıcı hayvanlar tarafından parçalanarak ölen,
7- Akrep ve yılan gibi zehirli hayvan sokmasından ölen,
8- Suda boğulan,
9- Yangında ölen,
10- Gurbette garip iken ölen,
11- Depremde, duvar ve enkaz altında kalarak ölen,
12- Sara, sari hastalıklar, ateşli hastalıklar verem, kanser, kolera, veba, şiddetli öksürük, ishal ve diğer iç hastalıkları sebebiyle ölen, [Ameliyat edilirken ölen]
13- Soğukta gusledip ölen.
14- Hamile, lohusa ve doğumda ölen kadın, (Bir hadis-i şerif meali:
(Müslüman kadın, hamilelikten doğuma kadar ve çocuğu memeden kesene kadar Allah yolundaki mücahid gibi olup ölürse şehit olur.) [Taberani])
15- Cuma günü veya gecesi ölen,
16- Aşkını gizleyip iffetini korurken ölen,
17- Emr-i maruf ve nehy-i münker yaparken öldürülen şehittir. Doğru imanı ve namaz kılmayı meydana çıkaranlar, dinini öğrenmek, öğretmek ve yaymakta iken ölen,
18- Allah rızası için müezzinlik yaparken ölen,
19- Deniz tutup kusarak ölen,
20- Beş vakit namazı doğru olarak kılan. (İki hadis-i şerif meali:
(5 vakit namazı doğru kılana, her gün için bin şehit sevabı verilir.)[Tergib-i Hadimi]
(Ümmetimin fesadı zamanında sünnetime [Ehl-i sünnete] yapışan ve beş vakit namazı cemaatle kılanın amel defterine her gün yüz şehit sevabı yazılır.) [İ. Nasiruddin])
21- Kuşluk namazı kılan,
22- Yolculukta da vitir namazını terk etmeyen,
23- Her ay üç gün oruç tutan,
24- Abdestli iken ölen, abdestli yatıp ölen,
25- Namazda iken ölen,
26- Günde yirmi kere ölümü düşünen,
27- Dine uygun ticaret yapan,
28- Gıda maddelerini ucuza satan,
29- Helal kazanıp çoluk çocuğunun din bilgisi öğrenmeleri ve ibadet yapmaları için çalışan,
30- Altmış yaşını geçen salih kimse,
31- Günde 25 kere "Allahümme barik li filmevt ve fi-ma bad-el-mevt" okuyan,
32- Müdara eden, yani insanlarla iyi geçinen, dinini koruyabilmek için dünyalık veren, (Bir hadis-i şerif meali: (Müdara eden, şehit olarak ölür.) [Deylemi])
33- Ölüm hastalığında, kırk kere " La ilahe illa ente sübhaneke inni küntü min-ez-zâlimin" okuyan,
34- Günde yüz defa salevat-ı şerife okuyan,
35- Her gece Yasin okuyan, sabah akşam Haşr suresinin sonunu okuyan,
36- Allah yolunda şehit olarak ölmeyi isteyen, (Birkaç hadis-i şerif meali şöyledir:
(Sıdk ile ihlas ile şehitlik isteyen, yatağında ölse de, şehit olur.)[Müslim]
(Şehitlerin çoğu, yatakta ölür. Savaşta öldürülenin niyetini ancak Allah bilir.) [İ. Ahmed]
(İhlasla şehitliği arzu eden, şehit olmasa da, şehitlik sevabına kavuşur.) [Müslim])
37- Günah işlerken zulmen öldürülen.
.
.
Herkes şehit olabilir mi?
|
Sual: Kimler şehittir? Şehitler çürür mü?
CEVAP
Herkes şehit olamaz. Şehit olmak veya şehitlik sevabına kavuşabilmek için müslüman olmak şarttır. Ne yaparsa yapsın, nerede, nasıl ölürse ölsün veya öldürülsün müslüman olmayan şehit olmaz.
Müslüman bir kimse, çok günahkâr olsa da, hatta İbni Nüceym hazretlerinin fetvasında bildirdiği gibi, günah işlerken mazlum olarak öldürülse, şehit olur.
Şehitler de çeşit çeşittir. Çok günahkâr biri ile, salih birinin şehitliği arasında çok fark vardır. Savaşta öldürülen şehit ile, attan düşüp ölen şehit arasında çok fark vardır. İslam’ın beş şartından sonra ibadetlerin en üstünü cihaddır. Cihadda ölen şehidin, kul haklarından başka bütün günahları affolur. Cihadda ve hac yolunda ve hudut boyunda nöbette ölenlere, Kıyamete kadar, bu ibadetlerin sevabı devamlı verilir. Her biri Kıyamette yetmiş kişiye şefaat eder.
Bir hadis-i şerifte, (Şehit, ölüm acısı duymaz, kabirde üzülmez, kıyametin dehşeti, hesap, mizan, sırat onu rahatsız etmez, doğruca Cennete gider) buyurulmaktadır. (Beyheki)
Şehitlik çeşitleri hakkında hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(5 vakit namaz kılana, her gün için bin şehit sevabı verilir.)[Tergib-i Hadimi]
(İlim öğrenirken ölen şehittir.) [Hatib]
(Allahü teâlâdan, ihlasla şehitlik isteyen, yatağında ölse de şehit olur.) [Müslim]
(Aşık olup, aşkını gizleyip ve iffetini koruyup ölen şehit olur.)[Hakim]
(Abdestli yatıp da ölen şehittir.) [Deylemi]
(Suda boğulan, yangında ölen, garip, kimsesiz olarak ölen, zehirli hayvan sokarak ölen, iç hastalıklarından ölen, duvar ve enkaz altında kalarak ölen, kocasını kıskandığını gizleyen kadın, kendinin, din kardeşinin ve komşunun malını savunurken öldürülen, emr-i maruf ve nehy-i münker yaparken öldürülen kimse şehittir.) [İbni Asakir]
(Hamile iken, doğumda veya lohusa iken ölen kadın şehittir.)[Taberani]
(Cuma günü veya gecesi ölen, şehit olur, kabir azabından kurtulur.) [Ebu Nuaym]
(Her gece, Yasin okumaya devam eden kimse, şehit olarak ölür.)[Taberani]
(Ümmetimin arasında fitne, fesat yayıldığı zaman, sünnetime sarılana yüz şehit sevabı vardır.) [Hakim]
(Terkedilmiş bir sünnetimi ortaya çıkarana, yüz şehit sevabı vardır.) [Hakim]
(Misafir, bir müminin evine girince, onunla bin bereket ve bin rahmet girer. O ev halkının günahları, denizlerdeki köpüklerden ve ağaçlardaki yapraklardan daha çok olsa da affolur. Herbirine bin şehit sevabı verilir. Misafirin yediği her lokma için bir hac ve umre sevabı yazılır ve onlar için Cennette bir şehir inşa edilir.)[Nisab-ül ahbar]
Şunlar da şehittir:
Allahü teâlânın emirlerine uygun ticaret yapanlar. (Tirmizi)
Dinini öğrenmek, öğretmek ve yaymakta iken ölenler. (İbni Asakir)
Devamlı olarak müdara edenler, insanlarla iyi geçinenler.(Deylemi)
Gıda maddelerini ucuza satanlar. (Deylemi)
Günde yirmi kere ölümü düşünenler. (İhya)
Yol kesiciler, şehir eşkıyası [anarşistler] tarafından öldürülenler.(Taberani)
Hayvandan düşüp ölenler. (İ. Süyuti)
Zimmilerin, can, mal ve namusunu müdafaa ederken öldürülenler. (Ramuz)
Haksız olarak, zulümle hapsedilip ölenler. (İ. Süyuti)
Allah rızası için müezzinlik ederken ölenler. (İ. Ahmed)
Soğukta gusledip ölenler. (İ. Hasan)
Sara hastalığından, taundan [vebadan] , koleradan, veremden, zatülcenbden, sari hastalıklardan, şiddetli öksürükten, ishalden ve bazı iç hastalıklardan ölenler. (S. Ebediyye)
Her sabah-akşam üç kere (Euzü billahissemiilâlimi mineş-şeytanirracim) ile (Haşr) suresinin sonunu okuyanlar. (Taberani)
Ehl-i sünnet itikadını ve namazı tadil-i erkan ile kılmayı meydana çıkaranlar. (Mektubat-ı Rabbani)
Duha namazı kılanlar, her ay üç gün oruç tutanlar, yolculukta vitir namazını terk etmeyenler, her gece Yasin okuyanlar, helal kazanıp çoluk çocuğuna ibadet yapmaları için çalışanlar, her gün 25 kere "Allahümme barik li filmevt ve fi-ma bad-el-mevt" okuyanlar, ölüm hastalığında, kırk kere "La ilahe illa ente sübhaneke inni küntü min-ez-zalimin" okuyanlar. (Redd-ül-muhtar)
Namazda iken ölenler. (Abdurrezzak)
Peygamber efendimize günde yüz kere salevat getirenler.(Taberani)
Altmış yaşını geçip, beş vakit namaza devam edenler. (Cennet Yolu İlmihali)
Şehitler çürümez
Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allah yolunda öldürülenleri [şehitleri] ölü sanmayın, onlar Rablerinin yanında diridir, rızıklandırılır.) [Al-i İmran 169]
Her Peygamber, şehittir ve diğer şehitlerden üstündür. Peygamberlerin bedenleri çürümez. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ, toprağın Peygamberleri çürütmesini haram etmiştir.) [Beyheki]
Haram lokma yemiş ve çeşitli günah işlemiş kimseler, şehit de olsalar, bedenleri çürür. Haram yememiş, mütteki kimseler, yataklarında ölse bile şehit olur ve bedenlerini toprak çürütemez. Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Mütteki, müezzin, kan içinde kımıldayan şehit gibidir. Ölürse kabrinde kurtlanmaz.) [Taberani]
Sual: Kaç türlü şehit vardır?
CEVAP
Üç türlü şehit vardır:
1- Tam şehit,
2- Dünya şehidi,
3- Ahiret şehidi.
Savaşta düşman, barışta eşkıya tarafından öldürülenler, tam şehitolur.
Dünya menfaati için harpte ölenler, dünya şehidi olur.
Ahiret şehidi çoktur. İlim öğrenirken, abdestli iken ölenler gibi.
Sual: Tam ilmihalde, Haşr suresinin sonunu okuyanların ahiret şehidi olacağı bildiriliyor. Haşr suresinin sonu denince, sondan kaç âyet anlaşılır?
CEVAP
Hüvallahüllezi… diye başlayan üç âyet anlaşılır. Beş ve beşten fazla âyet okumak daha sevab olur.
“Doğal âfet şehidi”
Sual: (Doğal âfet şehidi) deniyor. Böyle bir şey var mıdır?
CEVAP
Kim, nerede, nasıl ölürse ölsün, Müslüman değilse şehit olmaz. Gayrimüslim ise, zulmen de öldürülse şehit olmaz. İmanı varsa, yani itikadı düzgün bir Müslümansa, günahları çok olsa da, savaşta ölsün, anarşide ölsün, görevde ölsün, kanser gibi hastalıklardan ölsün, şehit olur. Doğal âfetler sebebiyle, mesela depremde, yangında, sel felaketinde, çığ altında kalmakla, yıldırım düşmekle, tsunamide, denizde ölmüş olsa yine şehit olur. Bunlara (doğal âfet şehidi)denmez. Dense de, şehitliklerine zarar gelmez. Fakat içkiden çatlayıp ölene, meyhane şehidi veya sosyalizm uğrunda ölene, devrim şehidi demek yanlış olur, çünkü şehitlik İslâmî bir tabirdir.
.
Şehit olmak kolay mı?
|
Sual: Şehit olmanın ölçüsü nedir, herkes şehit olur mu?
CEVAP
Herkes şehit olmaz. Ancak müslüman olan ve aşağıda bildirilen hallerden biri ile ölen veya öldürülen şehit olur. Doğru imana sahip olmayan kimse şehit olmaz. Muteber kitaplardan alarak aşağıda şehitliğe sebep olan hususları bildiriyoruz:
Müslüman olmak şartı ile sara, verem, kolera, veba, kanser, zatülcenb, ishal, şiddetli öksürük, sari hastalıklar, bazı iç hastalıkları sebebiyle ölenler, hamile, lohusa ve doğumda ölen kadınlar, soğukta gusledip ölenler şehittir.
Yine müslüman olmak şartı ile haksız olarak, zulümle hapsedilip ölen, eşkıya, anarşist tarafından öldürülen, kendinin, komşusunun, hatta zimminin [gayrı müslim vatandaşın] can, mal ve namusunu müdafaa ederken öldürülen, hayvandan [yüksek bir yerden] düşüp ölen, denizde, suda boğulan, yangında ölen, zehirli hayvan sokarak ölen, zelzelede, duvar ve enkaz altında kalarak ölen, garip olarak ölen, aşkını gizleyip iffetini korurken ölen, emr-i maruf ve nehy-i münker yaparken öldürülen şehittir.
Dinine bağlı olanlar
Ehl-i sünnet itikadını ve namazı tadil-i erkan ile kılmayı meydana çıkaranlar, beş vakit namaza devam edenler, Allah rızası için müezzinlik edenler, dinini öğrenmek, öğretmek ve yaymakta iken ölenler, Allahü teâlânın emirlerine uygun ticaret yapanlar, gıda maddelerini ucuza satanlar, abdestli yatıp ölenler, günde yirmi kere ölümü düşünenler, günde yüz defa salevat-ı şerife getirenler, duha namazı kılanlar, her ay üç gün oruç tutanlar, yolculukta da vitir namazını terk etmeyenler, her gece Yasin okuyanlar, helal kazanıp çoluk çocuğunun din bilgisi öğrenmeleri ve ibadet yapmaları için çalışanlar, namazda iken ölenler, müdara edenler, yani insanlarla iyi geçinenler, dinini koruyabilmek için dünyalık verenler, ölünce şehit olurlar.
Bunlardan başka da şehitlik sevabını alanlar vardır. Mesela bir hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Sıdk ile ihlas ile şehitlik isteyen, yatağında ölse de, şehit olur.)[Müslim]
Tekrar ediyoruz. Şehit olmak için iman sahibi olmak şarttır. Ne yaparsa yapsın, nerede, nasıl ölürse ölsün veya öldürülsün, imanı olmayan şehit olmaz. İman sahibi bir kimse, çok günahkâr olsa da, hatta Hayreddin-i Remli hazretlerinin fetvasında bildirdiği gibi, günah işlerken mazlum olarak öldürülse, şehit olur.
Şehitler de çeşit çeşittir. Çok günahkâr biri ile, salih birinin şehitliği arasında çok fark vardır. Savaşta öldürülen şehit ile, trafik kazasında ölen şehit arasında çok fark vardır. İslam’ın beş şartından sonra, ibadetlerin en üstünü cihaddır. Cihadda ölen şehidin, kul haklarından başka bütün günahları affolur. Cihad ederken denizde boğulup ölenin ise kul hakkı da affolur.
Deniz şehitleri
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Deniz savaşında şehit olanların, bütün günahları, hatta [gıybet, hakaret, gibi bütün] kul hakları da affolur.) [İbni Mace]
Cihadda ve hac yolunda ve hudut boyunda nöbette ölenlere, kıyamete kadar, bu ibadetlerin sevabı devamlı verilir. Her biri kıyamette yetmiş kişiye şefaat eder. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allah yolunda öldürülenleri [şehitleri] ölü sanmayın, onlar Rablerinin yanında diridir, rızıklandırılır.) [Al-i İmran 169]
Her Peygamber, şehittir ve diğer şehitlerden üstündür. Peygamberlerin bedenleri çürümez. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ, toprağın Peygamberleri çürütmesini haram etmiştir.) [Beyheki]
Haram lokma yemiş ve çeşitli günah işlemiş kimseler, şehit de olsalar, bedenleri çürür. Haram yememiş, mütteki kimse, yatağında bile şehit olsa, bedenini toprak çürütemez. Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Mütteki, muhlis müezzin, kanlar içinde kımıldayan şehit gibidir. Ölürse kabrinde kurtlanmaz.) [Taberani]
[Mütteki, haramlardan sakınan. Muhlis, Allah’ın rızasını gözeten demektir.]
.
Günahkâr da şehit olur
|
Sual: Büyük günah işleyen kâfir olur mu? Savaşırken ölen sarhoş şehit olur mu?
CEVAP
Ehl-i sünnete göre, amel, imandan bir parça değildir. Bir mümin, çok günah işlese de kâfir olmaz, kâfir olmadığı için şefaate kavuşabilir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Büyük günah işleyenlere şefaat edeceğim.) [Nesai, Tirmizi]
(Şirk üzere ölmeyen her mümine şefaat edeceğim.) [Buhari, Müslim]
Peygamber efendimiz, günahkâr müminlere şefaat edeceğini bildirince Ebüdderda hazretleri, (Hırsızlar ve zina eden müminler de şefaate kavuşacaklar mı?) diye sual etti. (Evet onlara da şefaat edeceğim) buyurdu. (Hatib)
Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(De ki, ey çok günah işlemekle haddi aşan kullarım, Allah’ın rahmetinden [bizi affetmez diye] ümidinizi kesmeyin! Çünkü Allah, [iman ehlinin] bütün günahlarını hiç şüphesiz affeder. Elbette O, sonsuz mağfiret ve nihayetsiz merhamet sahibidir.) [Zümer 53]
İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:
Günah işleyene kâfir denmez. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Cebrail aleyhisselam bana dedi ki: “Ümmetine müjde ver ki, mümin olarak ölen herkes Cennete girer." Zina ve hırsızlık eden de Cennete girer mi dedim, “Evet” dedi. Aynı suali üç defa sordum. Üçüncüsünde ise "Evet zina ve hırsızlık eden mümin de [günahının cezasını çektikten sonra] Cennete girer" dedi.) [Buhari, Müslim, Bezzar]
Burada Ehl-i sünnet itikadı bildirilmiştir. Günah hafife alınmaz. Günahlar zehir gibidir. Her günah Cehenneme götürür. Ama zerre kadar imanı olan, sonunda Cehennemden çıkar. Fakat içki içen, zina eden kimse, kolay kolay imanını muhafaza edemez. Büyük günaha devam edenin kâfir olması kolaylaşır.
Günahkâr veya günah işlerken şehitliği icap ettiren bir sebeple ölen veya öldürülen mümin şehittir.
İbni Abidin hazretleri buyuruyor ki:
İşlediği günah sebebiyle ölen, şehit olmaz. Günah işlerken, şehitliği gerektiren bir sebeple ölürse, Ahiret şehidi olur ve günahının cezasını da yüklenir. Mesela, günah işlerken üzerlerine ev yıkılıp ölenler, şehit olurlar. Fakat şarap içip çatlayan şehit olmaz. Şarap içerken, zulmen öldürülen kimse şehit olur. Çünkü, şaraptan ölmemiş, başka sebeple ölmüştür. Fakat, şarap günahını da yüklenir. Bir kimse, yol keserken boğulursa şehittir. İşlediği günahın cezasını da çeker. Gasp edilmiş bir at üzerinde savaşırken ölürse, yahut günah işleyenlerin üzerlerine ev yıkılırsa şehit olurlar. İşledikleri günahın cezasını da yüklenirler. Hazret-i Remlinin bildirdiğine göre, zinadan çocuk doğururken ölen kadın da şehit olur. Fakat kadın, çocuğunu düşürmeye çalışırken ölürse şehit olmaz. (Redd-ül muhtar, c.2, s.253) [İbni Abidin’in Türkçe tercümesine, şarap kısmını almamışlar. Aslında vardır.]
Hanefi mezhebinin büyük âlimlerinden Hayreddin-i Remlihazretlerinin fetvası şöyle:
Sual: Şarap içen kimse, sarhoş halde iken zulmen öldürülürse şehit olur mu?
CEVAP
Evet şehit olur. Şarap içmek masiyet [günah] ise de, şehit olmaya mani değildir. Çünkü şehitlik için, sarhoş olmamak ve masiyet içinde olmamak gibi bir şart yoktur. (Fetava-i Hayriyye c.1, s.16)
.
Kadınların şehit olması
|
Sual: Kadınlar cihad edemeyip şehit olamadıklarına göre, Cennete girmeleri zor değil midir?
CEVAP
Müslüman kadının Cennete girmesi, şehit olması kolaydır. Bir kadın salih kocasına itaat ederse cihad sevabı kazanır. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Müslüman bir kadın beş vakit namazını kılar, Ramazan orucunu tutar kocasına itaat edip namusunu muhafaza ederse, Cennete istediği kapıdan girer.) [İbni Hibban]
(Kadının cihadı, kocası ile iyi geçinmektir.) [Taberani]
(Koca hakkına riayet, Allah yolunda cihad etmek gibidir.)[Taberani]
(Hamile iken, doğururken veya lohusa iken ölen müslüman kadın şehittir.) [Taberani]
(Müslüman kadın, hamilelikten doğuma kadar ve çocuğu memeden kesene kadar Allah yolundaki mücahid gibi olup ölürse şehit sevabı verilir.) [Taberani]
(Müslüman kadın, hamile iken, gündüz saim, gece kaim ve Allah korkusu kendisinde galip olan bir mücahid sevabı hak eder. Onu ağrı tuttuğunda kendisine verilecek sevabı hiç kimse bilmez. Bebeğin her emişinde bir can ihya etmiş gibi sevap alır. Sütten kestiğinde ise, bir melek, onu takdir ederek, “haydi bir daha” der.) [Ebuşşeyh]
Saim = oruçlu demektir, kaim = gece kalkıp namaz kılmak, ibadet etmek demektir.
(Bir kadının kocası kendisinden razı olduğu halde hamile kaldığında Allah yolunda gündüz oruç tutup gece ibadet eden bir kişinin sevabı kadar ona sevap verilir. Doğum sancısı tutunca ona verilecek sevabı ancak Allahü teâlâ bilir. Doğum yapınca çocuğun emdiği her yudum süte karşılık kendisine bir sevap yazılır. Gece çocuk onu uykusuz bırakınca Allah rızası için 70 köle azat etmiş gibi sevap kazanır. Ey Selâme, bunları söylemekteki maksadımı biliyor musun? Namusunu muhafaza eden, kocasına itaat eden ve kocasından gördüğü iyilikleri inkâr etmeyen saliha hanımları kastediyorum.) [Taberani]
.
Şehit edilen bazı zatlar
|
Filistin valisi Herod, yeğeni ile evlenmek istedi. İncil’de bu yasak olduğu için, Hazret-i Yahya nikah yapmadı. Herod da, bunu şehit etti. Babası Hazret-i Zekeriya, oğlunu kurtarmaya çalışınca, bunu da öldürmek istedi. Hazret-i Zekeriya bir kütük içine saklandı. Kütükle birlikte testere ile kesilerek şehit edildi.
Hazret-i Hamza, Bedir’de Cübeyrin amcasını öldürmüştü. Cübeyr, kölesi Vahşi’ye, “Hamza’yı öldürürsen azat ol” demişti. Sonradan Resulullahın kayınvalidesi olan Hind de, babasının intikamı için, Hamza’yı öldürene çok altın vereceğim demişti. Azat olmak ve altınlara kavuşmak için, iyi okçu olan Vahşi, Hazret-i Hamza’yı, ok atarak ağır yaralayıp kılıcı ile şehit etti. Mekke’nin fethinden sonra, iman etti. İman edince, sahabi oldu. Yemame tarafına gitmesi emrolundu. Müseyleme ile savaşan Halid bin Velid’in ordusu bozulduğu sırada, Hazret-i Vahşi kahramanca saldırıp, Peygamberim diyen Müseyleme-tül-kezzâbı öldürdü. Bunu gören müslümanlar hücum edip, zafer elde ettiler. Resulullah efendimizin, Hazret-i Vahşi’yi Yemame tarafına göndermesinin, mucize olduğu meydana çıktı.
Hazret-i Ömer, aşere-i mübeşşereden, yani Cennetle müjdelenen on kişiden biridir. Camide sabah namazına durunca, Mugire’nin kölesi kâfir Ebu Lü'lü Firuz tarafından karnından bıçaklanarak şehit edildi, bir gün sonra vefat etti. Resulullahın kayınpederi ve Hazret-i Ali’nin damadı idi.
Hazret-i Osman, Resulullahın damadı ve aşere-i mübeşşeredendir. Mısırlı fellahlardan bir grup, Medine’ye kadar gelince, halifelikten istifa etmesi söylendi. Hazret-i Osman, (Kur'an-ı kerim okurken şehit olacağımı, Resulullah bana haber vermişti) buyurarak, kazaya rıza, belaya sabır göstermişti. Eşkıyanın halifenin evine saldırdığını, Hazret-i Ali işiterek, korumak için iki oğlu Hasan ve Hüseyini halifenin evine gönderdi. Her ikisi kılıçlarını çekerek kapıdan kuş uçurtmadılar ise de, 5-6 eşkıya, arka taraftan merdivenle içeri girdi. Resulullah efendimiz, rüyada, (Ya Osman, bu gece bizim yanımızda iftar edersin) buyurdu. Mısırlı fellahlardan Kinane bin Beşir isimli çingene, Kur'an-ı kerim okurken şehit etti. Sonra sanki kâfiri öldürmüşler gibi, sarayı yağma ettiler.
Hazret-i Ali, aşere-i mübeşşereden, Resulullahın damadı ve Hazret-i Ömer’in kayınpederidir. Sabah namazına giderken ibni Mülcem isimli bir harici, kılıçla alnına vurarak şehit etti. Fakat Hazret-i Ali iki gün sonra vefat etti. Resulullah, Hazret-i Ali’nin İbni Mülcemin kılıcı ile şehit olacağını bildirmişti. Hazret-i Ali, İbni Mülcemi gördükçe; mübarek başını gösterip, (Bunu ne zaman kana bulayacaksın) buyururdu. İbni Mülcem de, (Ya Ali, bu kötü işi, Peygamberimiz bildirmiştir. Sen beni öldür de, kıyamete kadar lanete maruz kalmayayım) derdi. Hazret-i Ali de, (Öldürmeden önce ceza olamaz) buyururdu.
Hazret-i Hasan, babası Hazret-i Ali’den sonra halife seçildi. 7 ay sonra, savaşa hazırlanırken, müslüman kanı dökülmemesi için, hilafeti bıraktı. Kıskançlık yüzünden hanımı tarafından zehirlenerek şehit edildi.
Hazret-i Hüseyin, İbni Mercane denilen, Sinan bin Enes Nehai isimli biri tarafından Kerbela’da şehit edildi. Hazret-i Hüseyin ile birlikte 70 kişi daha şehit oldu. Mübarek başı, Mısır’da Karafe kabristanındadır.
Dinimizde, yas tutmak günah olduğundan, şehit olan bu mübarek zatların hiç biri için matem tutmak caiz olmaz.
.
Şehitlik ucuz mu?
|
Sual: Bazı arkadaşlar, Mehmet Darende’den bahsederken şehit diyorlar. Savaşta ölmeden de şehit olunur mu? Şehitlik o kadar ucuz mudur?
CEVAP
Şehitlik ucuz değil, çok kıymetlidir. Küfür dört yanı sarmıştır. Çok kimse, imanla bile ölmüyor. İmansız ölen, nasıl şehit olur? Elbette şehitlik çok değerlidir. Merhum Mehmet Darende, birkaç yönden şehittir. Din kitaplarında bildirilen şehitlik çeşidi çoktur. Birkaçı şöyledir:
1- Ehl-i sünnet itikadını meydana çıkarmaya çalışanlar şehittir.(Mektubat-ı Rabbani)
Merhum Mehmet Darende, Ehl-i sünnet itikadını yaymak için gece gündüz çalışıyordu.
2- Din öğrenmeye ve öğretmeye giderken ölen şehittir. Dört hadis-i şerif meali:
(Dinini öğrenmek, öğretmek ve yaymakta iken ölen şehittir.) [İbni Asakir]
(Emr-i maruf ve nehy-i münker yaparken ölen şehittir.) [İbni Asakir]
(Terk edilmiş bir sünnetimi ortaya çıkarana, yüz şehit sevabı vardır.) [Hakim]
(Fitne zamanında, sünnetime sarılana yüz şehit sevabı vardır.)[Hakim]
Merhum, bu hadis-i şeriflere uygun iş yaparken şehit olmuştur.
3- Namazı tadil-i erkân ile kılmayı meydana çıkaranlar şehittir.(Mektubat-ı Rabbani)
Merhum, namazın önemini bildiren kitapları dağıtırken şehit olmuştur.
4- Namazını doğru kılan şehit olarak ölür. Bir hadis-i şerif meali:
(Beş vakit namazı doğru kılana, her gün için bin şehit sevabı verilir.) [Tergib-i Hadimi]
Merhum, namazını aksatmayan ve doğru kılan biriydi.
5- Yüksekten düşmek, enkaz altında kalmak, hayvan parçalamak gibi sebeplerle ölen mümin şehit olur. (Redd-ül muhtar)
Merhum da, trafik kazasında şehit olmuştu.
6- Abdestli ölen şehit olur. Bir hadis-i şerifte, (Abdestli ölen şehittir)buyuruluyor. [Deylemi]
Merhumun abdestli olduğunu, arkadaşları bildirmiştir.
7- Allahü teâlânın yolunda şehit olarak ölmeyi isteyen şehit olur. İki hadis-i şerif meali:
(Allahü teâlâdan, ihlâsla şehitlik isteyen, yatağında ölse de şehit olur.) [Müslim]
(Şehitlerin çoğu yatakta ölür. Savaştakilerin niyetini ancak Allah bilir.) [İ. Ahmed]
Merhum, hep Allah yolunda çalışıyor, Allah yolunda ölmeyi arzu ediyordu. Sonunda arzusuna kavuştu.
Şehit Mehmet Darende
Kendini vakfettin yüce hizmete,
İrfan nehri gibi aktın Darende.
İhlâsla kavuştun büyük nimete,
İlmi köye kente soktun Darende.
Vazifeye koşar, kış yaz demezdin,
Fani rahatını hiç düşünmezdin,
Yalancı dünyaya kıymet vermezdin,
Yalnız ahirete baktın Darende.
Kutsal yolda ihlâs oldu sermayen,
Allah rızasıydı mübarek gayen,
Hakka teslim oldun, yükseldi payen,
Yüce makamlara çıktın Darende.
Emr-i maruf idi bütün düşüncen,
Cihad ile geçti gündüzle gecen,
Nice sünnet ihya ettin tedricen,
Sayısız bid’ati yıktın Darende.
İstedin insanlar gerçeği göre,
Ayağına kadar gittin kimlere,
Derneğe kahveye en ücra yere,
İlim tohumunu ektin Darende.
Nasipsiz gafiller tersledi seni,
Sustun, alttan aldın, ezdin nefsini,
İslam için feda ettin kendini,
Dünyada çok zahmet çektin Darende.
Işık oldun aydınlattın herkesi,
Hak yolda tükettin bunca nefesi,
Seni sevenlerin müşterek sesi:
(Sen bu hizmetlerde tektin Darende.)
İrtihalin mahzun etti bizleri,
Ağlattı ahvalin gören gözleri,
Tesellimiz, (Şehit oldu) sözleri,
Nice ölmez eser diktin Darende.
Hizmetin büyüktü ehl-i sünnete,
Genç yaşta kavuştun yüce himmete,
Beratın elinde girdin Cennete,
Şehitlik nişanı taktın Darende.
Gösterdin Hâlık’a itaatini,
İçtin şehadetin pak şerbetini,
Sevenlerin bekler şefaatini,
Nur saçan meşale yaktın Darende.
.
Şehitlikle ilgili çeşitli sorular
|
Sual: Kanser, verem, kolera, veba, bronşit, ishal gibi iç hastalıklarından ölen şehit midir?
CEVAP
Evet şehit sevabına kavuşur. Sadece iç hastalıkları değil başka hastalıklardan ölenler de şehit olur. Mesela sara, bulaşıcı ve ateşli hastalıklardan ölenler de şehittir.
Sual: Ameliyat masasından kalkamayarak ölen müslüman şehit olur mu?
CEVAP
Ameliyat edilirken ölen müslüman şehit sevabı alır. Ölmezse, ameliyat yüzünden günahları affolur. Ayağa bir diken batması bile günahlara kefaret olur. Mümin ameliyata yatarken tevbe istigfar etmeli, (Bu hastalıktan kurtulursam, ibadetlerimi daha kolay yaparım, dinime daha çok hizmet ederim, insanlara daha çok faydalı olurum) gibi niyet ederse, niyeti kadar çok sevap kazanır. Ameliyat masasından kalkamazsa, tevbe de ettiği için günahları da affedilmiş bir şehit olarak vefat eder. Kul hakları da ahirette helalleştirilip, hiç günahı kalmadan Cennete gider. Onun için müminin hastalığı da; ameliyatı da, yaşaması da, ölmesi de güzeldir.
Sayılı günler, muayyen sıkıntılar bir gün geçecek ve hiç bitmeyen bir gün gelecektir. Ebedi saadet için her türlü sıkıntıya katlanmak, her türlü çileyi nimet bilmek gerekir.
Sual: Aşkın duyulması şehitliğe mani midir?
CEVAP
Hadis-i şerifte, (Aşık olup, aşkını gizleyip, iffetini muhafaza ederek ölen şehit olur) buyuruldu. [Hakim]
Aşkın duyulması, şehitliğe mani değildir. Mühim olan iffeti korumaktır.
Sevgi, insanın elinde olmayan bir duygudur. İffeti yani namusu korumak şartı ile birine karşı sevgi duymakta mahzur yoktur. Hatta iffetini koruyarak sevgisini gizlemek çok sevaptır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Aşkını gizleyip, namusunu koruyarak sabreden, Cennete girer.)[İbni Asakir]
Demek ki, dinimizde iffeti muhafaza etmek ve sevgisi sebebiyle günah işlememeye sabretmek, çok sevaptır. Çünkü genel olarak birine sevgi duyan kimsenin, kendisini günah işlemekten alıkoyması zordur. Zor olan işleri başarmanın sevabı da büyük olur.
Sual: Şehit, ölürken, merminin veya kılıcın acısını duyar mı?
CEVAP
Duymaz.
Sual: Suçsuz asılan, şehit olacağı için, ölüm acısını duyar mı?
CEVAP
Duymaz.
Sual: Şehit, öldüğü bedenle mi dirilecektir?
CEVAP
Herkes öldüğü gibi dirilir, sonra sıfatına uygun şekil alır.
Sual: Şehit çürümez mi?
CEVAP
Çürür. Haram yememiş, takva ehli olan çürümez.
Dini tabirleri yanlış kullanmak
Sual: Dine inanmayan ve ömründe oruç tutmayanın, gece gündüz aç kalmasına, (Ölüm orucu) demek yanlış değil mi? Bunun gibi, dini, imanı olmayıp da ölen kimse için, (Devrim şehidi) veya (Görev şehidi) demek de dinimize aykırı değil midir?
CEVAP
Elbette dine aykırıdır. Dini tabirleri böyle rastgele kullanmak doğru değildir.
Oruç, Allah rızası için imsak vaktinden akşam ezanı okunana kadar yiyip içmekten ve oruca mani diğer işlerden uzak durmak demektir. Dinî bir tabirdir. Dinimizde, ölüm orucu diye bir oruç çeşidi yoktur. Buna, açlık grevi gibi bir şey demeli.
Şehit de dinî bir tabirdir. Devrim şehidi, görev şehidi, mafya şehidi olmaz. Allah yolunda cihad ederken ölen Müslümana şehit denir. Bir kimse Allah yolunda ölse bile, imanı yoksa, hatta imanı olsa bile, dünyalık için, şöhret için savaşırken ölürse şehit olmaz.
Sual: Esir kadının namusuna halel gelmemesi veya işkence edilmemesi için, yakınlarının bu kadını öldürmesi caiz olur mu?
CEVAP
Asla caiz olmaz. Düşmanın öldürdüğü şehit olur.
Sual: İstanbul’un çeşitli yerlerine, (İslam şehitlerini anma günü) diye yazılan afişleri görmüşsünüzdür. İslam’dan başka şehit de olur mu? Niçin şehit kelimesi yozlaştırılıp bid'at çıkarılıyor? Mesela İslam namazı olur mu?
CEVAP
Elbette müslüman olmayan şehit olmaz. Belki de, devrim şehidi, demokrasi şehidi diyerek şehitlik kelimesini istismar edenlerden ayrılmak için İslam şehidi demişlerdir. Bu bakımdan onları da mazur görmelidir.
Sual: Savaşta ölen herkes şehit midir?
CEVAP
Şehitlik müslüman olmaya ve niyete bağlıdır. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Nice kendisine silah isabet edip ölen vardır ki, ne şehittir, ne de hamid. Nice döşeğinde ölen kimse vardır ki, Allah katında sıddık ve şehittir.) [Ebu Nuaym, Ebuşşeyh] (Hamid, şükreden demektir.]
Şehidin cenaze namazı
Sual: Şafii’de şehidin cenaze namazı kılınmadığına göre, Hanefi cemaatin, Şafii olan şehidin namazını kılmaları gerekir mi? Şehit Hanefi, cemaat Şafii olursa, şehidin namazı kılınır mı?
CEVAP
Hanefi cemaatin, kendi mezheplerine göre, Şafii şehidin namazını kılmaları gerekir. Şafii cemaatin ise, Hanefi şehidin namazını, kendi mezheplerinde kılınmadığı için kılmaları gerekmez.
Kene ısırması ve maden kazası
Sual: Kene tarafından ısırılıp ölen veya maden kazasında ölen şehit olur mu?
CEVAP
Evet, imanı varsa şehit olur. (Redd-ül muhtar)
Bir hadis-i şerif: (Suda boğulan, yangında ölen, garip, kimsesiz olarak ölen, zehirli hayvan sokup ölen, iç hastalıklarından ölen, duvar ve enkaz altında kalarak ölen, kocasını kıskandığını gizleyen kadın, kendinin, din kardeşinin ve komşunun malını savunurken öldürülen, emr-i maruf ve nehy-i münker yaparken öldürülen kimse şehittir.) [İbni Asakir]
Şehit olarak ölmek
Sual: Bir arkadaş, denizde boğularak şehit olmanın sevabının büyük olduğunu bildiği için suda, denizde boğularak ölmem için bana dua ediyormuş. Yüzüme karşı da, (İnşallah denizde boğulursun) dedi. Böyle dua etmek uygun mudur?
CEVAP
Şehit olarak ölmek elbette çok iyidir. (Şehit olasın!) diye dua etmek de iyidir, fakat (Denizde boğularak öl!) diye dua etmek doğru değildir. Bir insanı yılan soksa, vahşi hayvanlar parçalayıp öldürse şehit olur. Ona, (Seni yılanlar soksun, aslanlar parçalasın) diye dua etmek çok yanlıştır. Trafik kazasında beyni parçalanarak ölen de şehit olur, ama (Sen bu şekilde öl!) diye dua edilir mi hiç? Donarak veya ateşte yanarak ölen de şehit olur, ama birine (Böyle öl!) diye dua etmek, beddua olur.
Denizde boğularak ölmek, acı bir ölümdür. Onun için Aziz Mahmut Hüdayi hazretleri, (Bana bir Fatiha okuyan, denizde, suda boğulmaktan kurtulsun) diye dua ediyor. Yani o kimsenin şehit olmasını istemiyor mu?
Peygamber efendimiz de buyuruyor ki:
(Gemiye binen kimse, Besmele çekerek, Hud suresinin 41. âyet-i kerimesini okursa, boğulmaktan emin olur.) [Taberanî]
Yine bir hadis-i şerifte, gemiye binince, Zümer sûresinin 67. âyet-i kerimesini okuyanın boğulmaktan emin olacağı bildirilmiştir. (Kurtubî)
Suda, denizde boğulmak için dua etmek uygun olsaydı, Peygamber efendimiz, (Şu duayı okuyun, suda boğulun) derdi. Hâlbuki boğulmamak için dua edilmesini bildiriyor.
İnsan yatağında rahatça ölse de yine şehit olabilir. Yatağında şehit olarak ölmek için dua etmelidir.
Vücudu çürümeyenler
Sual: Sadece şehitlerin mi vücudu çürümez?
CEVAP
Şehitlerden vücudu çürüyenler de olur. Haram yemeyenlerin vücudu çürümez. Peygamberlerin vücutları çürümez. Bir de evliya zatların vücudu çürümez.
Niye şehitlik istenir?
Sual: Şehit olmayı istememek münafıklık alameti deniyor. Şehit olarak ölmek sıkıntılı bir şey değil mi? Niye şehit olarak ölmeyi istemeliyiz?
CEVAP
Şehit olmak denince hemen, alnından kurşunlanarak ölmek anlaşılmaz. Yatağında ölen de şehit olabilir. İki hadis-i şerif meali şöyledir:
(Allahü teâlâdan, ihlâsla şehitlik isteyen, yatağında ölse de şehit olur.) [Müslim]
(Şehitlerin çoğu yatakta ölür.) [İ. Ahmed]
Alnından kurşun vurularak ölse de, uçaktan düşse de, şehit acı duymaz. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Şehit, ölüm acısı duymaz.) [Beyheki]
Acı duymayınca nasıl ölürse ölsün fark eder mi hiç? Şehit olarak ölenin bütün günahları affolur ve Cennete girer. O hâlde şehit olarak ölmek için hep dua etmeliyiz.
Yüz şehit sevabı
Sual: Bir hadis-i şerifte, fitne zamanında sünnete sarılana yüz şehit sevabı verileceği bildiriliyor. Bu hangi sünnettir?
CEVAP
Buradaki sünnet, Ehl-i sünnet vel-cemaat itikadı demektir. Fitne fesat zamanında İslamiyet’e uymak, kâfirlerle savaşmak gibi güç olacağı için, bu itikada sahip olana ve beş vakit namazı cemaatle kılana yüz şehit sevabı verileceği din kitaplarında yazılıdır. Muteber kitapları dağıtarak Ehl-i sünnet itikadını yayana verilecek sevab elbette daha çoktur.
.
Gaziliğin fazileti
|
Sual: Gaziliğin fazileti nedir?
CEVAP
Gazi, savaşa, cihada katılıp sağ olarak geri dönen kimse demektir. Cihad edene mücahid denir.
Mücahid sağ olarak evine dönerse buna gazi denir. Savaşta her ölene şehit, geri dönenlere de gazi deniyorsa da, hakiki şehit ve gaziyi ancak Allahü teâlâ bilir. İmanı olan ancak şehit ve gazi olur. Diğerlerinki zahiren öyledir. Gazilik ve şehitlik yüce bir mertebedir. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Onlar, [şerefli müminler] hiç kimsenin kınamasından çekinmeden Allah yolunda cihad ederler.) [Maide 54]
(İman edip de Allah yolunda hicret edenler, cihad edenler ve bunları barındırıp yardım edenler, işte gerçek mümin bunlardır.)[Enfal 74]
(De ki, eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, hanımlarınız, aşiretiniz [hısım, akraba ve yakınlarınız] kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret ve hoşlandığınız meskenler, size Allah’tan, Resulünden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin! Allah fâsıklar güruhunu hidayete erdirmez.) [Tevbe 24]
Şehitlik ve Gazilik
Kur'an-ı kerimde şehitlik ve gazilik için iki güzellik, iki iyilik tabiri kullanılmaktadır. (Tevbe 52)
Şehit olmasa da, cihada katılmanın, gazi olmanın sevabı büyüktür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Allah yolundaki bir savaşta bir saat durmak, 60 yıl ibadetten üstündür.) [F.Kadir]
(Allah yolunda bir ok atan, bir köle azat etmiş gibi sevap kazanır.)[F.Kadir]
(Bir gün nöbet tutmak, bir ay oruç tutmaktan ve gecelerini ibadetle geçirmekten hayırlıdır.) [Müslim]
(Allah için savaşmayan veya bir mücahidi silahla donatmayan veya bir mücahidin çoluk çocuğuna yardım etmeyen bir belaya maruz kalır.) [E.Davud]
(Bir mücahidi donatan, o mücahid kadar sevaba kavuşur.) [İbni Mace]
(Cihada çıkan bir gaziyi donatan, cihad etmiş gibi ecre kavuşur.)[Buhari]
.
Şehitler ve âlimler
|
Sual: Âlimler mi üstün şehitler mi? Kur'anda şehitlerin ölü olmadığı bildiriliyor. Peygamberler şehitlerden üstün değil mi? Peygamberlere ölü demek caiz midir?
CEVAP
Herhangi bir Müslüman bile şehit olabilir. Hadis-i şerif meali:
(Allahü teâlâdan sıdk ile ihlas ile şehitlik isteyen, yatağında ölse de, şehittir.) [Müslim]
Şehitler, âlimlerden üstün değildir. Âlimin kıymeti büyüktür. İki âyet-i kerime meali:
(Bu örnekleri ancak âlimler anlar.) [Ankebut 43]
(Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?) [Zümer 9]
Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
(Âlimin mürekkebi, şehidin kanı ile tartılır, âlimin mürekkebi ağır gelir.) [Hatib, İ. Neccar, İ, Rafii]
(Âlimler, yeryüzünün kandilleri, Peygamberlerin halifeleri, benim ve diğer Peygamberlerin vârisleridir.) [Ebu Nuaym, İbni Adiy]
(Kıyamette şefaat edecek olanların ilki, Peygamberler, sonra âlimler, sonra da şehitlerdir.) [Deylemi, Ebu-ş-şeyh, Hatib]
(Âlimler, dünyada Peygamberlerin halifeleridir, ahirette ise şehitlerdendir.) [Hatib]
Şehitler, bu kadar yüksek rütbeye sahip olan âlimlerle, nasıl mukayese edilebilir?
Şehit ölü olmayınca âlim nasıl ölü olur? Hele Peygamber için nasıl işitmeyen ölü denebilir? Peygamberler elbette âlimlerden, şehitlerden üstündür. Şehitlere ölü denmeyeceğine göre, Peygamberlere hiç denmez. İbni Hacer-i Mekki hazretleri buyuruyor ki:
Peygamberler, mezarlarında diridir. Fakat, onların hayatları, bizim hayatımız gibi değildir. Yiyip içmeleri, ibadet etmeleri gerekmez. Meleklerin hayatına benzer. Lezzet almak için ibadet ederler. Çünkü, kabir hayatında cenab-ı Hakkı müşahedeleri, dünyadakinden daha mükemmeldir. (Fetava-i fıkhiyye s.125)
Peygamberlerin kabir hayatları, dünya hayatı gibi değildir. Onlar, ahirete gitmişlerdir. Ahirete mevt olmadan gidilmez. Onun için Peygamberlere emvat denilmiştir. Yoksa işitmeyen ölü demek değildir. Kabirlerinde namaz kılarlar. Birkaç hadis-i şerif meali şöyledir:
(Peygamberler kabirlerinde diridir, namaz kılarlar.) [Ebu Ya’la, Beyheki]
(Mirac gecesinde, Musa aleyhisselamın kabri yanından geçirildim. Mezarında, ayakta namaz kılıyordu.) [Buhari, Müslim]
(Peygamberler kabirlerinde, Sura üfürülünceye kadar namaz kılarlar.) [Hâkim]
(Cuma günü bana çok salevat getirin, çünkü salevatlar bana ulaştırılır ve ben onları işitirim.) [İbni Mace, İ. Şâfiî]
Resulullah, (Cuma günü bana çok salevat getirin. Çünkü, salevatınız bana arz olunur) buyurunca, Eshab-ı kiram, (Ya Resulallah, salevatımız sana nasıl ulaşabilir ki, sen artık kabrinde toprak olmaz mısın?) dediler. Peygamber efendimiz buyurdu ki:
(Allahü teâlâ toprağın Peygamberleri çürütmesini haram etmiştir.)[Ebu Davud, Nesai, Beyheki]
Âlimlik, şehitlik gibi rütbeler hatta iman nimeti yani Müslümanlık, hep Peygamberlik makamına bağlıdır. Rütbe sahipleri, kendilerine bu rütbeyi verenden, rütbesi onun tasdikine bağlı olandan üstün olamaz.
|
.
Şehitlik derecesine kavuşturan dua
|
Gayrimüslim şehit olmaz
|
Sual: (İster herhangi bir dinden olsun, ister dinsiz olsun, bir gayrimüslim eğer ihtiyarsa, fakirse, zayıfsa, belalara maruz kalarak çok sıkıntı çekmişse, zulme uğramışsa veya iyi huyları varsa mesela mütevazı ise, insanlığa faydalı buluşlar yapmışsa, bunların hepsi küfrüne kefaret olur, hatta şehitlik mertebesine yükselir ve Cennete gider) diyenler oluyor. Bir gayrimüslim, ihtiyar genç, fakir zengin, zayıf kuvvetli olsun, ister sıkıntı içinde, ister refah içinde yaşasın, zalim veya mazlum olsun, mütevazı yahut kibirli olsun, cami ve çeşme gibi hayır hasenat yapsın, isterse bilgisayarı bulsun, iman etmedikten sonra bu yaptıklarına sevab alabilir mi, şehit olmasına ve Cennete girmesine sebep olur mu? İmanları olmadıktan sonra, bu bildirilen hususların Cennete gitmek ve şehit olmakla ne ilgisi var? İmansızın iyi amellerinin fayda vermeyeceğine dair âyet yok mudur?
CEVAP
Müslüman olmayanların hiçbir iyi ameline sevab verilmez. Doğruca Cehenneme giderler. Bir âyet-i kerime meali:
(İslamiyet'in hükümlerini tanımayıp imanı inkâr edenin yaptığı bütün [iyi] işler boşa gitmiştir, o âhirette hüsrana uğrayanlardandır.) [Maide 5]
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Ahirette Cehennemden kurtulmak, yalnız Muhammed aleyhisselama uyanlara mahsustur. Dünyada yapılan bütün iyilikler ve keşifler, Onun yolunda bulunmak şartıyla ahirette işe yarar. Ona uymayanın yaptığı her iyilik dünyada kalır, ahiretinin yıkılmasına sebep olur. (1/184)
Kâfirin hiçbir iyiliği, hayratı, hasenatı, ahirette faydalı olmaz. Zulmen öldürülen kâfir, şehit olmaz, Cennete girmez. İmanı olmayanın hiçbir iyiliğine sevab verilmez. (Berika, İ.Ahlakı)
Allahü teâlâ, Cennete girmek için, önce Müslüman olma, yani iman etme şartını koymuştur. Müslüman değilse, iyi işleri faydasızdır. İyi işlere, ibadetlere sevab verilebilmesi için, düzgün iman sahibi olmak gerekir. Bid'at ehli bile, Müslüman olduğu halde, ibadetlerine sevab alamaz. Nerede kaldı ki, gayrimüslimler iyiliklerine sevab alıp da Cennete girsin!
Gayrimüslim, hangi dinden olursa olsun, "Müslüman olmayan" yani "kâfir olan" demektir. Kâfirin, hiçbir iyiliğine sevab verilmez; cami, çeşme yaptırsa, namaz kılsa, oruç tutsa hiç sevab alamaz. Zengin fakir, genç ihtiyar, zalim mazlum olmasına bakılmaz. İki âyet-i kerime meali şöyledir:
(Kâfirlerin cami yapmaları ve diğer bütün [iyi] işleri, boşa gidecektir.) [Tevbe 17]
(Kâfir olarak ölenlerin yaptıkları işler, dünyada da, ahirette de boşa gider.) [Bekara 217]
Gayrimüslim şehit olur mu?
Sual: Zulümle öldürülen Hristiyanların şehit olduğunu bildiren bir yazarı destekleyen biri, İngiltere’de savaşta öldürülen bir Hristiyan’ın mezarı için, (Şehitlik ne büyük nimettir) diye övmektedir. Bu yazarlar nasıl Müslüman? Neden Hristiyanları Cennete sokmaya çalışıyorlar? Gayrimüslim şehit olur mu?
CEVAP
Hayır, gayrimüslimler, çok zulüm görseler de, ne kadar çok iyilik etseler de, dünyayı aydınlatsalar da, Cennete giremeyecekleri Kur’an-ı kerimde açıkça yazmaktadır. İki âyet-i kerime meali:
(Kâfirlerin faydalı işleri, fırtınalı bir günde rüzgârın savurduğu küller gibidir. Âhirette o işlerin hiç faydası olmaz.) [İbrahim 18]
(Ehl-i kitab [Yahudi ve Hristiyan] olsun veya müşrik olsun bütün kâfirler, Cehennemde ebedî kalırlar.) [Beyyine 6]
Bir hadis-i şerif:
(Beni duyup da, bana inanmayan Yahudi ve Hristiyanlar, muhakkak Cehenneme girecektir.) [Hâkim]
Savaşta veya zulümle öldürülse de, Ehl-i kitap dâhil, hiçbir kâfirin [gayrimüslimin] şehit olmayacağını merhum Hocamız kitaplarında şöyle bildiriyor:
Kâfirin, [Allah’a düşman olanın] hiçbir iyiliği, hayratı, hasenatı, âhirette faydalı olmaz. [Zulümle öldürülen kâfir, şehit olmaz. Cennete girmez.] İmanı olmayanın hiçbir iyiliğine sevab verilmez. (İslam Ahlâkı)
.
Günahkâr da şehit olur
|
Sual: Büyük günah işleyen kâfir olur mu? Savaşırken ölen sarhoş şehit olur mu?
CEVAP
Ehl-i sünnete göre, amel, imandan bir parça değildir. Bir mümin, çok günah işlese de kâfir olmaz, kâfir olmadığı için şefaate kavuşabilir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Büyük günah işleyenlere şefaat edeceğim.) [Nesai, Tirmizi]
(Şirk üzere ölmeyen her mümine şefaat edeceğim.) [Buhari, Müslim]
Peygamber efendimiz, günahkâr müminlere şefaat edeceğini bildirince Ebüdderda hazretleri, (Hırsızlar ve zina eden müminler de şefaate kavuşacaklar mı?) diye sual etti. (Evet onlara da şefaat edeceğim) buyurdu. (Hatib)
Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(De ki, ey çok günah işlemekle haddi aşan kullarım, Allah’ın rahmetinden [bizi affetmez diye] ümidinizi kesmeyin! Çünkü Allah, [iman ehlinin] bütün günahlarını hiç şüphesiz affeder. Elbette O, sonsuz mağfiret ve nihayetsiz merhamet sahibidir.) [Zümer 53]
İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:
Günah işleyene kâfir denmez. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Cebrail aleyhisselam bana dedi ki: “Ümmetine müjde ver ki, mümin olarak ölen herkes Cennete girer." Zina ve hırsızlık eden de Cennete girer mi dedim, “Evet” dedi. Aynı suali üç defa sordum. Üçüncüsünde ise "Evet zina ve hırsızlık eden mümin de [günahının cezasını çektikten sonra] Cennete girer" dedi.) [Buhari, Müslim, Bezzar]
Burada Ehl-i sünnet itikadı bildirilmiştir. Günah hafife alınmaz. Günahlar zehir gibidir. Her günah Cehenneme götürür. Ama zerre kadar imanı olan, sonunda Cehennemden çıkar. Fakat içki içen, zina eden kimse, kolay kolay imanını muhafaza edemez. Büyük günaha devam edenin kâfir olması kolaylaşır.
Günahkâr veya günah işlerken şehitliği icap ettiren bir sebeple ölen veya öldürülen mümin şehittir.
İbni Abidin hazretleri buyuruyor ki:
İşlediği günah sebebiyle ölen, şehit olmaz. Günah işlerken, şehitliği gerektiren bir sebeple ölürse, Ahiret şehidi olur ve günahının cezasını da yüklenir. Mesela, günah işlerken üzerlerine ev yıkılıp ölenler, şehit olurlar. Fakat şarap içip çatlayan şehit olmaz. Şarap içerken, zulmen öldürülen kimse şehit olur. Çünkü, şaraptan ölmemiş, başka sebeple ölmüştür. Fakat, şarap günahını da yüklenir. Bir kimse, yol keserken boğulursa şehittir. İşlediği günahın cezasını da çeker. Gasp edilmiş bir at üzerinde savaşırken ölürse, yahut günah işleyenlerin üzerlerine ev yıkılırsa şehit olurlar. İşledikleri günahın cezasını da yüklenirler. Hazret-i Remlinin bildirdiğine göre, zinadan çocuk doğururken ölen kadın da şehit olur. Fakat kadın, çocuğunu düşürmeye çalışırken ölürse şehit olmaz. (Redd-ül muhtar, c.2, s.253) [İbni Abidin’in Türkçe tercümesine, şarap kısmını almamışlar. Aslında vardır.]
Hanefi mezhebinin büyük âlimlerinden Hayreddin-i Remlihazretlerinin fetvası şöyle:
Sual: Şarap içen kimse, sarhoş halde iken zulmen öldürülürse şehit olur mu?
CEVAP
Evet şehit olur. Şarap içmek masiyet [günah] ise de, şehit olmaya mani değildir. Çünkü şehitlik için, sarhoş olmamak ve masiyet içinde olmamak gibi bir şart yoktur. (Fetava-i Hayriyye c.1, s.16)
.
Peygamberler ve şehitler imrenir
|
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Allahü teâlânın rızası için bir araya gelmek, dinden ve büyük zatlardan bahsetmek büyük nimettir. Böyle bir nimet için ne kadar şükredilse azdır. Peygamber efendimiz, sallallahü aleyhi ve sellem, (Arş'ın etrafında nurdan kürsülerde oturmuş, nur gibi parlayan zatlara peygamberler ve şehitler bile imrenir. Bunlar, Allah için birbirini seven, Allah için buluşan, Allah için birbirini ziyaret edenlerdir)buyuruyor. Şimdi insanlar, başka şeyleri kutluyorlar, bir şeylerin ardından anma töreni düzenliyorlar. Dine hizmet için bir araya gelmeyip de, Allah rızasından başka maksatlarla toplanmanın vebali büyüktür.
Zeynel Âbidin hazretleri, (Bir talebe, hocasının karşısında, kor ateşin üstünde, kıyamete kadar hiç kıpırdamadan, edebini muhafaza ederek saygıyla otursa, yine de hocasının hakkını ödemiş olamaz) buyuruyor. Onun için bu büyük nimete, bu hizmetlere sebep olan büyüklerimize teşekkür ve dua etmek, Fatiha okuyup ruhlarına hediye etmek, boynumuzun borcudur. Çünkü Resulullah efendimiz, (İnsanlara şükretmeyen, Allahü teâlâya şükretmiş olamaz) buyuruyor.
Yapılan bütün işlerden, hizmetlerden maksat, dine hizmet ve Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarının, doğru din bilgilerinin yayılması olmalıdır. Yani bütün bunlardan gaye, bu hizmetlerin çoğalarak devam etmesidir. Maksat dine hizmet olursa, Allahü teâlâ yardım eder.
Abdullah bin Ömer hazretleri, anlatır:
Vefatından bir sene sonra, babam Hazret-i Ömer’i rüyamda gördüm. Babamın yüzü sararmış çok yorgun vaziyetteydi. (Babacığım bu ne hâl? Senin yüzün böyle değildi) dedim. (Yeni kurtuldum. Şimdiye kadar beni sorguya çekmişlerdi) dedi. (Babacığım, ne sorgusu?) dedim. (Hesabın biri bitmeden biri başlıyordu. Beytülmale ait zekât develerinin bir yuları vardı. Kullanıla kullanıla iyice eskimişti. Ben de işe yaramaz diye atmıştım. Allahü teâlâdan, “Niçin o yuları attın da, Müslümanların malını zayi ettin?” diye azarlayıcı bir hitap geldi. Eskimişti demekten başka mazeret bulamadım) dedi. (Bu yular için sana ne ceza verdiler?) dedim. (Sana, “Bu mektubu benim kefenim arasına koy!” dediğim mektup sayesinde cezadan kurtuldum) dedi.
Bu bir masal, bir hikâye de değil, bir vakıa, gerçek... Cennetle müjdelen on kişiden biri olan Hazret-i Ömer’in hesabı böyle olursa, hepimizin, daha dikkatli, daha hassas olması lâzımdır.
|
.
Ölüler savaşır mı?
|
Sual: Bir yazar, "(Şehitler hariç, Cennete giren hiç kimse dünyaya geri dönmek istemez. Ancak şehit, kavuştuğu ikramlar sebebiyle dünyaya dönüp on kere şehit olmayı ister) hadisinden dolayı, şehitlerin bu dünyaya gelip burada savaştıkları sonucunu çıkarmak yanlıştır. Ne şehit, ne evliya, öldükten sonra herhangi bir iş yapamaz, savaşamaz" diyor. Ruh ölmediğine göre, dirilere hareket kuvveti veren Allah, şehitlere, evliya zatlara niye vermesin?
CEVAP
Evliya zatların ruhlarının gelip savaştıkları ve insanlara yardım ettikleri çok görülmüştür. İşte vesikalar:
Abdülhakîm Arvâsî hazretleri buyuruyor ki:
Meleklerin, peygamberlerin, evliyanın ve salih müminlerin ruhları, her kim nerede ve ne zamanda ve her ne hâlde çağırırsa, orada bulunur, yardım ederler. Hızır aleyhisselamın, sıkıntıda olanların imdadına yetişmesi böyledir. Resulullah'ın ümmetinin her birine, hele ölüm zamanında, imdada yetişmesi de böyledir. Azrail aleyhisselamın, ruh [can] almak için her anda, her yere gelmesi de böyledir. Her mürşid-i kâmilin, talebesine yetişmesi de böyledir ki, bunlar zamanlı ve mekânlıdır. Ezeli ve ebedi değildir. Devamlı da değildir. Hazır olmalarından önce, yok idiler. Bir zaman sonra da, oradan ayrılırlar. Allahü teâlânın hazır olmasıyla ruhların hazır olması çok farklıdır. Allahü teâlânın hazır olması gibi, kimse hazır değildir. (S. Ebediyye)
İmam-ı Muhammed Masum Farukî hazretleri buyuruyor ki:
Hızır aleyhisselamın, insan şeklinde görülmesi ve bazı işleri yapması, onun hayatta olduğunu göstermez. Allahü teâlâ, onun ve birçok enbiyanın ve evliyanın ruhlarının insan şeklinde görülmesine izin vermiştir. Onları görmek hayatta olduklarını göstermez. Ruhu insan şeklinde görülmüş, insanın yapacağı şeyleri ruhuyla yapıyor. O zaman hayatta olmuş ise, şimdi de hayatta olması lazım gelmez. El-İsabe-fi-marifet-is-sahabe kitabında Hızır aleyhisselamın yaptığı çok şeyler yazılıdır. Âlimlerin çoğu Hızır aleyhisselamın öldüğünü bildirdi. Eğer hayatta olsaydı, Peygamber efendimize gelir, birlikte cuma namazı kılar, sohbetinde ve cihatlarında bulunurdu. (Mektubat-ı Masumiyye1/182 )
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Allahü teâlâ, meleklere, cinlere çeşitli şekil alabilmek kuvveti verdiği gibi, çok sevdiği kullarının ruhlarına da, bu kuvveti vermektedir. Evliyadan birçoğu, bir anda çeşitli yerlerde görülmüş, birbirine uymayan işler yapmışlar. Burada da latifeleri, insan şekline girmekte, başka başka bedenler hâlini almaktadır. Bunun gibi, mesela Hindistan'da oturan ve şehrinden hiç çıkmamış olan bir veliyi, hacılar Kâbe'de görüp konuştuklarını, başkaları da, mesela aynı günde başka şehirde, bir kısım kimseler de, bu veli ile yine o gün, Bağdat'ta görüştüklerini söylemişlerdir. Bu da, o velinin latifelerinin muhtelif şekiller almasıdır. [ Latife: Maddeli, zamanlı ve ölçülü olmayan Âlem-i emirdeki beş mertebeden her birine denir. Âlem-i emirde bulunan beş latifenin insanda birer sureti, benzeri vardır. Bu beş latifeye kalb, ruh, sır, hafî ve ahfâ isimleri verilmiştir. Bazıları bunları birbirinden ayıramayıp hepsine ruh demiş geçmiştir.] Bazen o velinin bunlardan haberi olmaz. Seni gördük diyenlere, (Yanılıyorsunuz, o zaman, evimdeydim. Oralara gitmemiştim, o şehirleri bilmiyorum ve sizleri de tanımıyorum) der. Yine bunlar gibi, güç hâlde bulunan kimseler, korku ve tehlikelerden kurtulmak için, ölü veya diri olan bazı evliyadan yardım istemiştir. O büyüklerin, kendi şekillerinde olarak, hemen orada bulunduklarını ve imdatlarına yetiştiklerini görmüşlerdir. Bu evliyanın yaptıkları yardımdan bazen haberi olmakta, bazen de olmamaktadır. [Bu hâl, bilhassa savaşlarda görülmüştür.] Böyle yardımları yapanlar, o din büyüklerinin ruhları ve latifeleridir. Latifeleri bazen, bu Âlem-i şehadette, bazen de Âlem-i misalde şekil almaktadır. Nitekim Peygamber efendimizi bir gecede, binlerce kimse, rüyada görüp istifade etmektedir. Bu gördükleri, hep onun latifelerinin ve sıfatlarının Âlem-i misaldeki şekilleridir. Yine bunlar gibi, müridler, mürşidlerinin Âlem-i misaldeki sûretlerinden istifade ederler ve bu yolla müşküllerini çözerler. (2/58)
İlyas aleyhisselamla Hızır aleyhisselam ruhani şekillerde geldiler. Hızır aleyhisselam, (Biz ruhlar âlemindeniz. Allahü teâlâ, bizim ruhlarımıza öyle kuvvet vermiştir ki, insan şeklini alırız. İnsanların yaptığı işleri, ruhlarımız da yapar) dedi. (1/282)
Bu vesikalar açıkça gösteriyor ki, ölü veya diri evliya zatların ruhları, Allahü teâlânın izniyle insanlara yardım etmektedir.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX
Ş EHİDLİK
.
Bu yazı 'şehîdlik' üzerinde durmayı, bu vesile ile şehîdlik ve şâhidlik arasındaki yakın münasebeti hatırlatmayı hedeflemektedir.
Şehîd ve şâhid aynı kökten gelen iki kelime... Şehîd kelimesinin sözlük karşılığı bir şeye şahit olan, gören, bir şeyi tasdik eden veya şahid olunan, görülen ve tasdik edilen demektir. İslami literatürde “şehîd” anlam yüklü bir kelimelidir. “Şehit” tabiri Allah yolunda can verenler için de kullanılır. Bu tabiri ilk kez Efendimiz (s.a.v.) kullanmıştır.
“Allah (c.c), Şâhid'dir.” (Bu isim, Esmâ-i Hüsnâ'da 51. sırada zikredilmektedir.) “O Şâhid için şehîd olunmaz mı?!" diyen tasavvuf ehli şehîdlik ve şâhidlik arasında latif bir bağ kurmuştur.
Sa'dî der ki: "Ey bülbül! Aşkı, pervâneden öğren. O yandı, cân verdi ama sesi çıkmadı." (Gülistân, s.6)
Ey derviş! Hak aşkıyla ölen kimse şehîddir. O kişinin, kan parası da Hakk'a aittir. İlâhî tecellîlerin bir kısmı Allah Teâlâ'nın kibriyâsından ve azametinden kaynaklanır. Buna celâlî tecellî denir. Diğer bir kısmı ise Allah u Teâlâ'nın lûtfundan ve kereminden kaynaklanır. Buna cemâlî tecelli denir. Hak âşıklarının bir kısmı celâlî tecellînin diğer bir kısmı ise cemâlî tecellînin kurbanıdır. (Baklî, 211). Sûfî her iki tecellînin kurbânı olmayı lûtuf bilir. ‘Âşık'ı şehîd eden âşktır’ denir ama aşkın var olma sebebi de ilâhî cemâldir. Aslında âşık'ı şehîd eden cemâldir (Mevlânâ, Mesnevî V,179,1).
"Şehâdet arzusuyla yananların işidir şehîdlik! Şehâdet arzusuyla yanmak ise tam bir teslimiyet işidir" der büyükler.
Dervişin seyr-i sülûkunda görebilmenin önemli bir yeri vardır. Tevhîd'in aslı; Cenâb-ı Hakk'ı ilme'l-yakîn ve ayne'l-yakîn görebilmek, kendisini ise hakka'l-yakîn fehmedebilmekten geçer. Vuslat, görmekle noktalanır. “Bir”i gören, o ânı defalarca yaşamak ister. Özlem ve iştiyâkla o yolculuğa tekrar en başından girişmeye hazırdır. Aslında bu aşk-ı ilâhî, sûfilere göre yaratılış safhasında başlamıştır. Rabbimiz, Elest bezminde ruhları toplayıp "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" diye sorduğunda insanoğlu Rabbini tanımıştır. Tasavvufun yaptığı şey özetle o ânı insana hatırlatmak ve tekrar yaşatmaktır ki kişi kendisini ve kendisine ilişkin Allah'ın hilkatten murâdını bilebilsin. Bu durum insanın Allah'ın varlığına, birliğine şâhid olma çabasıdır. Şahîdlik, öyle kolay ulaşılabilecek bir menzil değildir. Bu yolculuk aşk gerektirir. Öyle ki bu yolda dervişin, "Ölmeden önce ölünüz" sırr-ı hükmünce kendinden geçmesi ve varını vermesi gerekir. Şehadet öyle yüce bir makamdır ki, onu istemeyenin imânından şüphe edileceğini bizzat Efendimiz (s.a.v.) haber vermiştir. İster imân etsin ister etmesin, nihayetinde herkes son nefesinde şâhid olacaktır. Ancak büyük bir farkla...
"Sûfîlerin nezdinde, şâhid olabilmenin bedelidir şehîdlik!" Şehîdlikle, şâhidlik arasındaki zarif bağ da işte budur. Kelime-i Şehâdet'te ' Eşhedü...' (Şâhid oldum ki) diye başlayan ifadenin derûnuna varmak; taklîdden tahkîke geçmeyi ve bu doğrultuda Kelime-i Şehâdet'i deneyimleyerek zikretmeyi yani hem dil hem gönül ile telaffuz etmeyi gerektirir.
Bu açıdan bakıldığında, nefsiyle cihâda giren bir kimse hâlis niyet üzere Allah yolunda bir ömür sürse, ruhu kabzedildiğinde yani öldürüldüğünde şehîddir ve ona ölü denmez. Öyle zatlar vardır ki aldığı her nefeste canını Allah yoluna feda eder, bir kez değil her an şehâdet mertebesinde bulunur. Bu sebeple tertip edilen cemiyetlerde Kur'ân-ı Kerîm’i tilavet eden hafız sonunda 'Sadakallahu'l- azîm' demez, bu sözü şeyh efendiye bırakır. Böylece 'Azîm olan Allah u Teâlâ doğru söyledi' sözünü her an müşâhede makamında olan, gördüğüne şâhidlik eden zât zikreder.
Nasıl gazâ şehîdleri, dünyaya dönüp tekrar canlarını Hak yolunda savaşarak vermek isterlerse Şehîd-i Aşk-ı Hak için de durum böyledir. Ölmek onlar için mesele değildir. Onlar için asıl dert, Allah'ın ilgisinden uzak kalmaktır.
Cenâb-ı Hak, aynaya baktığımızda vehmettiğimiz benliklerimizi değil sadece O'nu müşâhede edebilmeyi nasip etsin. O müşâhedenin zevkiyle, şevkiyle cânını kendisine kurban etmeyi, şehâdet arzusuyla yaşayıp öylece cân vermeyi bizlere lûtfetsin, ikram etsin. Bizleri cânânını bulan cânlardan kılarak, bayram edenlerden eylesin. Vesselam.
Aslıhan KETENCİOGLU
İstanbul, 22.02.2016
Bugün 8 ziyaretçi (118 klik) kişi burdaydı! |
|
Bugün 145 ziyaretçi (169 klik) kişi burdaydı! |
|
|
|
|