ABDÜLHAMİD HAN
Osmanlı padişahlarının 34'üncüsü olan Sultan II. Abdülhamid Han aklı, zekası ve ilmi fevkalade üstün olan bir zattı. Batılıların ve iç düşmanların asırlar boyunca devleti yok etmek için hazırladığı yıkıcı, sinsi planlarını sezip, önlerine aşılmaz bir set olarak dikildi. Hazırlayanları ve maşa olarak kullandıkları yerli işbirlikçilerini, sahte kahramanları işbaşından uzaklaştırdı.
İşte bu büyük zatın 10 şubat, 96. yıldönümü idi. Yıldönümü vesilesi ile Yıldız Üniversitesi ve İstanbul Medeniyet Üniversitesi işbirliği ile iki açık oturumdan oluşan etkinlik düzenlendi. İlk panel Abdülhamid'in sağlık politikasıyla ilgiliydi. Oturum başkanlığını yaptığım bu panelde konuşmacılar özet olarak şunları anlattılar:
Prof. Dr. Hüsrev Hatemi; Abdülhamid'in çok iyi niyetli, sağlam karakterli ve vefalı bir insan olduğunu söyledi. Kendisinden çok devleti düşünürdü. 33 sene zalimlik yapmadan devleti ustalıkla idare etmişti. Ona atılan iftiralardan biri de pinti olduğuna dairdi. Bu çok çirkin bir suçlama olduğunu ifade etti. Aristokrat havada, halktan uzak yaşamamıştı. Atatürk'ün Abdülhamid'i küçümseyici veya kötüleyici bir sözünün olmadığını da ekledi.
Prof. Dr. Nil Sarı ise Abdülhamid'in sağlık alanındaki eserlerinden söz etti ve bazılarının fotoğraflarını gösterdi. Abdülhamid 90 adet gureba hastanesi, 19 adet belediye hastanesi, 89 adet askeri hastane ayrıca eğitim hastaneleri, kadın hastaneleri, akıl hastaneleri açmıştı. Bu hastaneler ülkemizden Lübnan'a, Yemen'den İsrail'e, Makedonya'dan Suriye'ye, Yunanistan'dan Libya'ya, Suudi Arabistan'dan Irak'a pek çok yerleşim bölgesine yayılmıştı. Ayrıca eczaneler, hapishane, sağlık merkezleri, fakirler, acizler ve hacılar için misafirhane de pek çoktur. Müthiş bir sağlık hizmetidir bu. Maalesef tahttan düştükten sonra bu eserlerin isimleri değiştirilmiş, bazıları yıkılmış ve bir kısmı da başka alanlarda kullanılmaya başlanmıştır. Kısacası bu büyük insan unutturulmak istenmiştir. Kasımpaşa, Haydarpaşa, Gülhane ve Mektebi Tıbbiye-i Şahane adlı eğitim ve üniversite hastanelerini açan da Abdülhamid olmuştur.
Doç. Dr. Adem Ölmez ise Abdülhamid Han'ın özellikle eğitim, sağlık, ulaşım ve asayişe önem verdiğini anlattı. Zamanında yeni bulunan aşıları ülkeye getirmiş, aşı ve kuduz hastalığı üzerine merkezler kurmuş, Bimarhaneleri yani akıl hastanelerini ıslah etmiştir. Akıl hastalarına zincir kullanımını yasaklayarak bugün bile saldırgan hastalarda kullanılan gömleği yerine koymuştur.
Dr. Şerif Esendemir konuşmasına Necip Fazıl'ın, "Abdülhamid'i anlamak her şeyi anlamak olacaktır." sözleriyle başladı. Abdülhamid'in tren yolları, bakteriyolojihane, cami ve mektepler yaptırdığını, çağına uygun yaşlılık politikası izlediğini, habitat yani biyosferi merkezi alan ekolojik politikaya önem verdiğini anlattı.
Bunları dinlerken aklıma hep başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan çağrışım yaptı. O da ülkeye duble yollar, hızlı trenler, Marmaray, üçüncü boğaz köprüsü, çok sayıda havaalanı gibi sayılamayacak eserler hediye etti. Sağlık alanında yeni hastaneleri hizmete açtı. Sağlık hizmetlerini halka yaydı. Eğitim alanını pek çok üniversite, sayısız derslik ve binlerce yeni öğretmenle destekledi güçlendirdi. Kısacası Abdülhamid'in çağdaş bir takipçisiyle karşı karşıyayız.
Abdülhamid Han'ı nasıl ki bir takım vicdansız, merhametsiz ve acımasız kişiler, iç ve dış düşmanların oyununa gelerek, maşası olarak bir saray darbesi ile düşürdülerse aynı komplo şu an başbakanımıza karşı düzenlenmektedirler. Bu ülkeye hizmet etmek bazılarının gözüne batmakta ve ellerinden geleni yapmaktadırlar.
Rabbim Başbakanımızı korusunu2026
Osmanlılar zamanında Cuma kılınacak câmiler tesbit edilip, burada hatiplere padişah tarafından berat verilirdi. Beratı bulunmayan kimse Cuma namazı kıldıramazdı. Beratlı hatibi bulunmayan câmide de Cuma namazı kılınmazdı. Eski hukukumuz, hükümdara müslümanların dinî işlerini yürütmek vazifesini yüklemiştir. Nitekim padişah, ibâdetlerin daha rahat yapılabilmesi için gereken tedbirleri alırdı. Mâbed ve medreseleri himâye ederdi. İmam ve muallimler tayin ederdi. Mescid bulunmayan yerlerde hazineden mescid yaptırırdı. Şehirlerde halkın dinî ve hukukî işlerinde serbestçe ve ücretsiz danışabileceği bir müftü bulundururdu. Ramazan ayını ve bayramları ilân ederdi. Haccın, erkânına uyularak yapılabilmesi için her sene bir hac emîri tayin ederdi. MEDİNE'DE İLK CUMA NAMAZI Cuma namazı, bir beldede müslümanların hâkimiyetinin sembolü olan bir ibâdettir. Nitekim Medine'ye hicret edilip burada bir İslâm devleti kurulduktan sonra ilk Cuma namazı kılınmıştır. Hür, erkek, mukim ve sağlıklı müslümanlara farzdır. Cuma namazının sıhhati için, namazın kılındığı yerin şehir olması; namazı sultanın bizzat kıldırması; kıldıramazsa vekil ettiği bir kimsenin (vâlinin) kıldırması gibi şartlar gerekir. Osmanlılar zamanında Cuma kılınacak câmiler tesbit edilip, burada Cuma kıldıracak hatiplere padişah tarafından berat ve-rilirdi. Berat, resmî memuriyet için verilen padişah fermanıdır. Beratı bulunmayan kimse Cuma namazı kıldıramazdı. Beratlı hatibi bulunmayan câmide de Cuma namazı kılınmazdı. Cuma câmileri ancak kâdısı (hâkimi) bulunan şehirlerde olurdu. Köy ve sahralarda Cuma namazı kılınmazdı. Burada köylülerin Cuma namazına gitmeleri de gerekmezdi. Ancak bazı büyük köylerde Cuma kıldırmak üzere beratlı hatip tayin edildiği de olmuştur. Yukarıdaki şartlar gerçekleşmezse Cuma namazı farz olmaz. Cuma yerine yalnızca öğle namazı kılınır. Gayrımüslimlerin hâkim olduğu yerlerde Cuma namazı farz olmamakla beraber, burada yaşayan Müslümanların, dinî işlerini yürütmek üzere aralarından seçtikleri kimse, Cumayı da kıldırabilir. Nitekim Kırım, Bosna, Kıbrıs gibi kaybedilen beldelerdeki müslümanlar Cuma namazı kılmaya devam etmiştir. Bursa Ulu Câmi'nin günümüz ve bir asır önceki görüntüleri. ULU CAMİ GELENEĞİ Cuma namazının şartlarından birisi de bu namazın bir beldede tek câmide kılınması idi. Cuma namazı her beldenin en büyük câmiinde veya bu ibâdete mahsus namazgâh denilen büyük sahalarda kılınırdı. Selçuklu ve Osmanlılar zamanında her şehir ve kasabada Ulu Câmi veya Câmi-i Kebîr denilen en büyük câmide Cuma ve bayram namazları kılınırdı. Anadolu'nun çok şehirde günümüze intikal edebilmiş ulu câmiler, ihtişam ve emsalsiz güzellikleriyle görenleri büyülemektedir. Divriği, Diyarbekir, Adana, Bursa, Manisa ulu câmileri hemen akla gelenlerdir. Cuma ve bayram günleri bütün müslümanlar ulu câmide toplanırdı. Başka câmilerde Cuma ve bayram namazı kılınmazdı. İmam Ebu Hanife'nin Cuma günü Dicle üzerindeki köprüleri kaldırtıp Bağdad'ın iki yanında Cuma kılınmasını temin ettiği anlatılır. Budapeşte gibi ortasından nehir geçen Osmanlı şehirlerinde de umumiyetle böyle yapılırdı. Maamafih büyük şehirlerde cemaatin kalabalığından dolayı müteaddit câmilerde Cuma namazı kılınmasına da sonradan fetvâ verilmiş; ihtiyat olarak zuhr-i âhır (son öğle) namazı kılınması âdet olmuştur. Namazdan hemen önce Arapça iki hutbe okunması da Cuma'nın şartıdır. Birinci hutbede âyetler okunup müminlere nasihat edilirdi. Biraz oturup kalkılan ikincisinde Hazret-i Peygamber ve dört halifeden sonra, zamanın sultanının ismi zikredilip ona ve müminlere dua edilirdi. Halifeyi anıp dua etme geleneğini, Hazre-ti Ali'nin Basra vâlisi Abdullah bin Abbas başlatmıştır. Adına hutbe okunmak, para bastırmak gibi hâkimiyet alâmetidir. Osmanlılarda padişah adına okunan ilk hutbe 1289'da Karacahisar'da ilk Osmanlı kadısı ve Osman Gazi'nin bacanağı Tursun Fakih tarafından okunmuştur. Bursa gibi harb yoluyla fethedilmiş belde-lerde hatip hutbeye kılıç ile çıkıp kılıca dayanarak hutbe okurdu. 941'de vefat eden Abbasî halifesi Râdi, hutbeyi bizzat okuyan hükümdarların sonuncusudur. MİNBERE PERDE ASMAK Hutbe, mihrabın sağında yüksek bir yere çıkarak okunur. Hazret-i Peygamber Mescidi'nde oturulan yerinden başka üç basamaklı arkasında dayanmak için üç sütunu olan bir metre yükseklikte ılgın ağacından bir minberi vardı. 654'de yanınca, çeşitli yıllarda, çeşitli minberler yapılmıştır. Bugünki 12 basamaklı mermer minberi, Sultan III. Murad, 1591'de İstanbul'dan göndermiştir. Minber kapısına perde asmak âdeti Halife Muaviye'den kalmadır. İslâm âleminde ahşap veya mermerden güzel oymalar ve şebekeli parmaklıklarla süslü, kapısı ve külâh ile örtülü düz bir sahanlığı olan çok sanatlı minberler yapılmıştır. Kurtuba Câmii'nin minberi altındandı. Kurtuba düşünce, İspanyollar parçalayıp yağma ettiler. Padişahın namaz ve kabul yeri: Hünkâr Mahfili Halifelerden Hazeret-i Ömer, Ali ve Muaviye'ye câmide namaz kıldırırken suikast yapılmıştı. Hazret-i Osman zamanından itibaren, emniyet mülâhazasıyla, câmilerde maksûre denilen ve halkın sokulmadığı ayrı bölümler yapılmaya başlanarak umerâ namazlarını burada kılmışlardır. Osmanlılarda bu maksûrelere, hünkâr mahfili denilmiştir. Padişah maiyetiyle Cuma selâmlığına çıkar; her hafta başka bir büyük câmide Cuma namazını kılardı. Fatih, Nuruosmaniye gibi bazı câmilerdeki hünkâr mahfillerine padişahın atıyla girmesine mahsus yol bugün bile görülür. Namazdan sonra padişah, mâruzatı olan bazı devlet ricâlini de bu mahfilde kabul ederdi. Fevzi Çakmak, Anadolu'ya geçmeden evvel, zamanın padişahı Sultan Vahideddin ile Cuma namazında hünkâr mahfilinde görüşüp hususî talimatlarını aldığını Ankara'daki meclis içtimaında anlatmıştır.
25.03.2009
Cuma gününün önemi
Sual: Cuma gününün önemi nedir? CEVAP Cuma, müminlerin bayramıdır. Cuma günü yapılan ibadetlere iki kat sevap verilir. Bugün işlenen günahlar da iki kat yazılır. Bilhassa Cuma gününü, günahlardan kaçarak ibadetle geçirmeye çalışmalıdır! Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Cuma günü günah işlemeden selametle geçerse, diğer günler de selametle geçer.) [İmam-ı Gazali]
(Sevaplar içinde Cuma günü ve gecesinde yapılandan daha kıymetlisi, günahlar içinde de Cuma günü ve gecesinde işlenilenden kötüsü yoktur.) [Ramüz]
(Cumadan faziletli bayram yoktur ve o günkü iki rekat namaz, Cuma günü dışındaki bin rekattan efdaldır.) [Deylemi]
(Cuma, fakirlerin haccıdır ve müminlerin bayramıdır ve gök ehlinin bayramıdır ve Cennette de bayram günüdür. Günlerin en iyisi, en şereflisi Cumadır.) [Ey Oğul İlmihali]
(Cuma günü iyiliklerin hazinesidir ve güzel şeylerin menbaıdır.)[Ey Oğul İlmihali]
(Cuma günü geldiği için sevinen bir mümine, kıyamete kadar her gün, o kadar sevap verilir ki, adedini Allahü teâlâ bilir.) [Ey Oğul İlmihali]
(Cuma günü veya gecesi Duhan suresini okuyana Cennette bir köşk ihsan edilir.) [Taberani]
(Cuma gecesi Kehf suresi okuyan, Kıyamette, yerden göğe kadar bir nurla aydınlanır. İki Cuma arasında işlediği günahlar da affolur.) [Tergib]
(Cuma gecesi iki rekat namaz kılıp, her rekatta bir Fatiha, bir Âyet-el Kürsi, 15 İhlas okuyup selam verdikten sonra bana bin salevat okuyan, beni rüyada görür.) [Şir’a]
(Cuma günü sabah namazından önce, üç kere Estagfirullah elazim ellezi la ilahe illa hüvel hayyel kayyume ve etubü ileyh okuyanın, kendinin ve anasının ve babasının bütün günahları af olur.) [Tergib-üs-salat] (Kul haklarını ve kazaya kalan farzları ödemek ve haramlardan vazgeçmek şarttır.)
(Allahü teâlâ, bugünden itibaren kıyamete kadar size Cumayı farz kıldı. Adil veya zalim bir imam, başkan zamanında küçümseyerek veya inkâr ederek Cumayı terk edenin iki yakası bir araya gelmesin! Böyle bir kimse tevbe etmezse, onun namazı, zekatı, haccı, orucu ve hiçbir ibadeti kabul olmaz.) [İbni Mace]
(Cuma namazı kılmak; köle, kadın, çocuk, hasta hariç, her müslümana farzdır.) [Ebu Davud, Hakim]
(Bir Müslüman, Cuma günü gusül abdesti alıp, Cuma namazına giderse, bir haftalık günahları af olur ve her adımı için sevap verilir.) [Riyadun-nasıhin]
(Özürsüz üç Cumayı kılmayanın kalbi mühürlenir, yani iyilik yapamaz olur.) [Hakim]
(Cuma namazı kılmayanın kalbi mühürlenir, gafil olur.) [Müslim]
(Cuma namazı yolunda ayakları tozlanana Cehennem ateşi haramdır.) [Tirmizi]
(Cuma namazından sonra, yedi defa ihlas ve muavvizeteyn okuyanı, Allahü teâlâ, bir hafta, kazadan, beladan, kötü işlerden korur.) [İbni Sünni] [İhlas, Kul hüvallahü ehaddır. Muavvizeteyn, kul euzülerdir.]
Cuma Namazını kılıp dua ettikten sonra, Fatiha, Kâfirun, İhlâs, Felak ve Nas surelerini yedişer defa okuyan, bir hafta, kaza, bela ve sıkıntılardan kurtulur. (S. Ebediyye)
Allahü teâlâ, Cuma gününü Müslümanlara mahsus kılmıştır. Cuma suresi sonundaki âyet-i kerimede mealen; (Ey iman etmekle şereflenen kullarım! Cuma günü, öğle ezanı okunduğu zaman, hutbe dinlemek ve Cuma namazı kılmak için camiye koşunuz. Alışverişi bırakınız! Cuma namazı ve hutbe, size, başka işlerinizden daha faydalıdır. Cuma namazını kıldıktan sonra, camiden çıkar, dünya işlerinizi yapmak için dağılabilirsiniz. Allahü teâlâdan rızk bekleyerek çalışırsınız. Allahü teâlâyı çok hatırlayınız ki, kurtulabilesiniz!) buyuruldu. Namazdan sonra, isteyen işine gider çalışır. İsteyen camide kalıp, namaz, Kur'an-ı kerim, dua ile meşgul olur. (Riyadun-nasıhin)
Cuma günleri duanın kabul olacağı bir an vardır. Bu an, hutbe ile Cuma namazı içindedir diyenler çoktur. Hutbe dinlerken, dua kalbden olur. Ses çıkarmak caiz değildir. Bu an her şehir için başkadır. Cuma günü, gecesinden daha kıymetlidir. Gecesinde veya gündüzünde (Kehf suresini) okumak çok sevaptır. (Tefsir-i Mazheri)
Bir hadis-i şerifte, (Cuma günlerinde bir an vardır ki, müminin o anda ettiği dua red olmaz) buyuruldu. Bazıları, bu an, ikindi ile akşam ezanları arasındadır, dedi. (Riyadun-nasıhin)
Cuma günü, ruhlar toplanır ve birbirleriyle tanışırlar. Kabirler ziyaret edilir. Cehennem, Cuma günü çok sıcak olmaz. Âdem aleyhisselam Cuma günü yaratıldı. Cuma günü, Cennetten çıkarıldı. Cennettekiler, Allahü teâlâyı Cuma günleri göreceklerdir. Cuma günü kabir azapları durdurulur. Bazı âlimlere göre, müminin azabı artık başlamaz. Kâfirin Cuma günü ve Ramazan ayı hariç, kıyamete kadar azabı devam eder. Cuma günü ölen müminler, hiç kabir azabı görmez. (S. Ebediye)
Cuma günü denince, gecesi de anlaşılır. Ramazan ayı denince de, geceleriyle birlikte bir ay anlaşılır.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Cumartesi günleri Yahudilere, pazar günleri nasaraya verildiği gibi, Cuma günü, Müslümanlara verildi. Bugün, Müslümanlara hayır, bereket, iyilik vardır.) [Riyadun-nasıhin]
(Musa aleyhisselam dedi ki: Ya Rabbi! Bana cumartesi gününü verdin, Muhammed aleyhisselamın ümmetine hangi günü vereceksin? Onlara Cuma gününü vereceğim, buyuruldu. İlahi! Cuma gününün kıymeti ve sevabı ne kadardır diye sordu. Ey Musa! Cuma günü yapılan bir ibadete, cumartesi günü yapılan yüz bin ibadet sevabı vardır, buyuruldu. Bunun üzerine Musa aleyhisselam, ya Rabbi! Beni Muhammed aleyhisselamın ümmetinden eyle diye dua eyledi.) [Ey Oğul İlmihali]
Kur'an-ı kerimde Cuma gününü bildiren âyet-i kerimeyi getirince, Cebrail aleyhisselam dedi ki, ya Muhammed “aleyhissalatü vesselam”! Musa aleyhisselamın ümmeti eğer Cuma gününün kıymetini bilselerdi buzağıya tapmaktan, Yahudi olmaktan kurtulurlardı. İsa aleyhisselamın ümmeti de bilselerdi Hristiyan olmaktan korunurlardı.(Ey Oğul İlmihali)
Cuma gününün önemiyle ilgili, Tergib-üs-salat kitabında bildirilen bazı hadis-i şerif mealleri de şöyledir: (Üzerine güneşin doğduğu günlerin en kıymetlisi Cuma günüdür.)
(Âdem aleyhisselam Cuma günü yaratılmıştır. Cuma günü Cennete götürülmüştür. Cuma günü dünyaya gönderilmiştir. Cuma günü kıyamet kopacaktır. Cuma gününde öyle bir saat vardır ki, o saatte bütün dualar kabul olur.)
(Cuma günü, bayram günlerinden, Arefe ve Aşûre gününden daha kıymetlidir.)
(Allahü teâlâ, Cuma günü ölen mümine kabirde azap etmez.)
(Cuma günü kırk defa salevat getirenin kırk yıllık günahını Allahü teâlâ affeder.)
(Cuma gecesi iki rekât namaz kılıp her rekâtında bir Fatiha ve yetmiş İhlâs okuyarak selâmdan sonra yetmiş kere istigfar okuyan, Allahü teâlâya yemin ederim ki ümmetimin [imanlı olanlardan] hepsi büyük günah işleyerek ölse, bu namazı kılan, onlara şefaat eder, Allahü teâlâ da onun şefaati ile [Müslümanların]hepsini Cennete koyar.)
(Kim, Cuma günü gusleder, güzel elbiselerini giyer, güzel koku sürünür, mescide gelip cemaatin omuzlarına basmadan oturursa, bir haftalık günahları affolur.)
(Her kim Cumaya gelip cemaatin omuzlarına basarak ilerlerse Kıyamette o kimseden Cehenneme giden bir köprü yapılır. Halk onun üzerinden geçerler.)
(Güzel bir abdest alıp Cumaya gelerek sessizce hutbe dinleyenin, bir önceki Cumadan bu Cumaya ve üç gün sonrasına kadar, yani toplam on günlük günahı affolur.)
(Cuma günü bir defa İhlas-ı şerif okuyan, Kadir gecesini idrak etmiş gibi olur.)
(Cuma namazına yetişen kimseye bin şehit sevabı verilir.)
Riyad-un-nasıhin kitabındaki hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki: (Cuma, dünyada ve Cennette müminlerin bayramıdır.)
(Cuma günlerinde öyle bir an vardır ki, müminin o anda ettiği dua reddedilmez.)
(Bir mani yokken, üç Cuma namazını kılmayanın kalbini, Allahü teâlâ mühürler [iyilik edemez olur].)
Günlerin en kıymetlisi
Sual: Cuma, bayramdan daha mı faziletlidir? CEVAP Cuma günü, bayram günlerinden de faziletlidir. Dört hadis-i şerif meali şöyledir: (Günlerin en kıymetlisi cumadır. Cuma günü, bayram günlerinden daha kıymetlidir. Cuma, dünyada ve Cennette müminlerin bayramıdır.) [Riyad-un-nasıhin]
(Ümmetimin bayramları içinde, cumadan daha kıymetli bayram yoktur ve o günkü iki rekât namaz, cuma günü dışındaki bin rekâttan efdaldir.) [Deylemî]
(Allah indinde günlerin seyyidi cumadır. O, Kurban ve Ramazan Bayramı günlerinden de kıymetlidir.) [Buhari]
Gece ve gündüz
Sual: Cuma gününüz mübarek olsun denince, içine gecesi de giriyor mu? Yoksa Cuma geceniz ve gününüz mü demeli? CEVAP
Halk arasında, gün kelimesi, gündüz olarak anlaşılıyor. Gün, 24 saatlik zamana denir. Yani geceyle birlikte gündüze, gün denir. (Cuma geceniz ve gündüzünüz) yerine, (Cuma gününüz) demek, hatta sadece (Cumanız) demek yeterlidir. Bayram ve diğer mübarek günler de böyledir.
.
Cuma günü ölmek nimettir
Sual: Kur’anın mantığına, ruhuna göre, mübarek gün ve gecelerde doğup ölmenin hiç önemi yoktur. Çünkü doğmak ve ölmek bizim elimizde değildir. Kadir gecesinde de doğup, yine o gece ölsek ne fark eder? İster meyhanede öl, ister tuvalette öl, istersen camide namaz kılarken öl hiç önemi yoktur. Çünkü insan fiiliyle değer kazanır. Bu görüşümde yanlış mıyım?
CEVAP Dini konularda sizin ve bizim görüşümüzün ne önemi olur? Din kitapları ne yazıyorsa o esastır. Din kitaplarında Kur’anın mantığı, Kur’anın ruhu diye bir deyim yoktur. Bunlar, İslam dininin hak din olduğuna inanmayan, Resulullahın hâşâ kendi kurduğu beşeri sistem olduğunu sanan gayrimüslimlerin etkisinde kalıp, yazılarında, kitaplarında İslam düşüncesi tabirini kullanan bid’at ehlinin uydurmasıdır. Eğer Kur’anın manası denmek isteniyorsa, Kur’an-ı kerimi siz ve biz mi iyi anlarız, yoksa Peygamber efendimiz ve İslam âlimleri mi?
Şimdi Resulullah efendimizin bildirdiği hadis-i şeriflere bakalım: (Cuma günü veya gecesi ölen mümine kabir azabı olmaz.) [Tirmizi] (Tirmizi, Kütüb-i sitte adı ile maruf, en kıymetli altı hadis kitabından biridir. Cuma günü ölen Müslüman, o günün şerefine kabir azabı görmüyor. Kâfir o gün ölürse elbette cezasını çeker.)
(Cuma günü veya gecesi ölen mümin, şehit olur, kabir azabından kurtulur.) [Ebu Nuaym - Hilyet-ül evliya, İ. Süyuti – Cami-üs-sagir, İbni Âbidin - Redd-ül-muhtar] (Görüldüğü gibi bu âlimler de bu hadis-i şerifi bildiriyorlar. Cuma günü ölen Müslümana kabir azabı olmaması, Allahü teâlânın bir ihsanıdır, bu nimeti dilediğine verir. Buna kimse itiraz edemez.)
(Cuma günü günah işlemeden geçerse, diğer günler de selametle geçer.) [İ.Gazali] (Bu da Allahü teâlânın bir ihsanıdır.)
(Dört gecenin gündüzü de gecesi gibi faziletlidir. Allahü teâlâ, o günlerde dua edenin isteğini geri çevirmez, onları mağfiret eder ve onlar bu günlerde bol ihsana nail olurlar. Bunlar: Kadir gecesi, Arefe gecesi, Berat gecesi, Cuma gecesi ve günleri.) [Deylemi] (Allahü teâlâ, kullarına çok acıdığı için, bazı gecelere kıymet vermiş, bu gecelerdeki, dua ve tevbeleri kabul edeceğini bildirmiştir. Hiç kimsenin, niye Allah bazı gecelere kıymet verdi diye bir sual sormaya hakkı yoktur.)
.
Cuma günü yapılacak işler
Sual: Cuma günü bir müslümanın yapması gereken işler nelerdir? CEVAP Cuma namazı için gusletmek, güzel koku sürünmek, yeni, temiz giyinmek, saç, tırnak kesmek sünnettir. Tırnakları Cuma namazından önce veya sonra kesmek sünnettir. Namazdan sonra kesmek efdaldir.(Dürr-ül-muhtar)
Hadis-i şerifte, (Cuma günü tırnak kesmek şifaya sebeptir)buyuruldu. (Ebuş-şeyh)
Perşembe günü de tırnak kesilebilir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Ya Ali, tırnak Perşembe günü kesilir. Cuma günü de, koku sür ve yeni elbise giy.) [Deylemi]
(Cumaya perşembe gününden hazırlanın!) [Hatib]
(Her müslüman, Cuma günü yıkanmalı, misvaklanmalı ve güzel koku sürünmelidir.) [Buhari]
Cuma günleri şunları da yapmak iyi olur:
1- Cumayı perşembeden karşılamalı. Perşembe ikindiden sonra istigfar etmeli. Kur’an-ı kerim ve Yasin suresini okumalı. Bir hadis-i şerifte, (Cuma gecesi Yasin suresini okuyanın günahları affedilir)buyurulmaktadır. (İsfehani)
2- Cuma gecesi ehli ile gusletmeli. Peygamber efendimiz, (Cuma günü gusledenin günahları affolur) buyurmaktadır. (Taberani)
3- Cuma namazına erken gitmeli, ilk safta yer almalı.Namaz kılanın önünden geçmemeli.Hatip minbere çıkınca, konuşmamalı.
4- Az da olsa sadaka vermeli. Çoluk çocuğunun nafakasını bol vermeli.
5- Cuma günü duanın kabul olduğu vakti bulmak için hep ibadet etmeli.
6- Cuma günü çok salevat-ı şerife getirmeli. Bir hadis-i şerifte buyuruluyor ki: (Cuma günü 80 salevat getirenin, 80 yıllık günahı affolur.) [Dare Kutni]
7- Ana babanın ve evliyanın kabirlerini ziyaret etmeli. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Ana-babasının kabrini, Cuma günleri ziyaret edenin günahları affolur. Haklarını ödemiş olur.) [Tirmizi]
8- Cuma günü sevinmek, herhangi bir müslümanın Cumasını tebrik etmek iyi olur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Cuma günü, kuşlar ve vahşi hayvanlar birbirine "Selamün aleyküm, bugün Cuma günüdür" derler.) [Deylemi]
10- İkindiden sonra, seccade üzerinde elinden geldiği kadar, (ya Allah, ya Rahman, ya Rahim, ya Kavi, ya Kadir) demeli, sonra dua etmelidir.
Cuma namazının farzları
Sual: Cuma namazının şartları nelerdir? CEVAP Hanefi’deCuma namazının farz olabilmesi için iki şart vardır:
1- Vücub şartları,
2- Eda şartları.
Eda şartlarından biri yoksa, namaz sahih olmaz. Vücub şartları yoksa, sahih olur.
Eda şartları yedidir:
1- Namazı şehirde kılmak. Bugün muhtarı veya jandarması bulunan köyler şehir hükmündedir.
2- İzinli olarak kılmak. [Gayrimüslim ülkelerde, cemaatin seçeceği imam, Cuma namazını kıldırır. Cumanın kabul olması şüpheli olan yerlerde, Cuma namazının son sünneti ile vaktin sünneti arasında dört rekat zuhr-i ahir [son öğle] namazı kılmalıdır.]
3- Öğle namazının vaktinde kılmak.
4- Vakit içinde hutbe okumak.
5- Hutbeyi namazdan önce okumak.
6- Cuma namazını cemaat ile kılmaktır. İmamdan başka, Hanefi’de 3, Maliki’de 12, Şafii ve Hanbeli’de 40 erkek gerekir.
7- Cami herkese açık olmak. Kapıyı kilitleyip içerde kılmak caiz olmaz.
Vücub şartları: Cuma namazının Vücub şartları 9’dur:
1- Mukim olmak, seferi olmamak.
2- Sağlam olmak, hasta olmamak.
3- Hür olmak.
4- Mahpus olmamak. Düşmanın yakalama korkusu olmamak.
5- Âkıl ve bâliğ olmak.
6- Kör olmamak.
7- Yürüyebilmek. Arabası olsa bile felçliye, ayaksıza farz değildir.
8- Erkek olmak. Cuma namazı kadınlara farz değildir.
9- Çok yağmur, kar, fırtına, çamur, çok soğuk olmamak.
Âmir izin vermezse Sual:(Memur ve işçi, köle sınıfına dâhildir. Patron veya müdür izin vermezse, o kişiye cuma namazı farz olmaz) deniyor. Doğru mudur? CEVAP (Memur ve işçi köle sınıfındandır, hür değildir) demek yahut onları mahkûm [hapis] durumuna sokmak yanlış olur. İşçi, memur, (Başka zaman o kadar fazla mesai yapayım) veya (Maaşımdan kes) diyebilir. Yani bir uzlaşma olabilir. Uzlaşmaya yanaşmayan âmir, vakit namazlarını kıldırmayabilir. Patron kıldırmıyor diye namazın farz olması kalkmış olmaz. Gerekirse iki namazı cem eder, yine namazını kazaya bırakmaz. Cumaya kesin gönderilmezse, cumanın farz olması kalkmış olmaz, o zaman o günkü öğle kılınır. Hiçbir patronun namaza mâni olmaya hakkı olmaz. Namaz vakti kadar ücretinden kesebilir veya fazla mesai yaptırır.
Gözleri görmeyen
Sual: Gözleri görmeyene cuma namazı farz mıdır? CEVAP Gözleri görmeyene, yardımcısı olsa da cuma namazı kılmak farz değildir, fakat yardımcı olmadan kendisi camiye gidebiliyorsa, o zaman farz olur. (S. Ebediyye)
.
Cuma namazı nasıl kılınır
Sual: Cuma namazı kaç rekattır ve nasıl kılınır? CEVAP Cuma günü 16 rekat namaz kılınır. [Bunun iki rekatını kılmak farzdır. Öğle namazından daha kuvvetli farzdır.] Bunlar sırası ile şöyledir:
1- Önce, Cumanın dört rekatlık ilk sünneti kılınır. Bu sünnet, öğle namazının ilk sünneti gibi kılınır. Sonra, cami içinde ikinci ezan ve hutbe okunur. Hutbe okunduktan sonra, ikamet okunup, cemaat ile Cuma namazının iki rekatlık farzı kılınır.
2- Cuma namazının farzı kılındıktan sonra, dört rekatlık son sünneti kılınır. Bunun kılınışı öğle namazının ilk sünneti gibidir.
3- Bundan sonra, “Vaktine yetişip kılmadığım son öğle namazının farzını kılmaya” diye niyet ederek, öğle namazının farzı gibi zuhr-i ahir denilen bir namaz kılınır.
4- Sonra da, sabah namazının sünneti gibi iki rekat vaktin sünneti kılınır. Bundan sonra, Âyet-el-kürsi ve tesbihler okunup, dua edilir.
Cuma namazını kılarken Sual: Cuma namazının sünnetlerini kılarken, kazaya nasıl niyet edilir? CEVAP Cumanın ilk sünnetini kılarken, (Cumanın ilk sünnetini ve ilk kazaya kalmış öğle [ikindi veya yatsı] namazının farzınıkılmaya) diye niyet edilir. Cumanın farzından sonra 10 rekât namaz kılınır. Bunun ilk dört rekâtını kılarken, (Cumanın son sünnetini ve ilk kazaya kalmış öğle [ikindi veya yatsı] namazının farzını kılmaya) diye niyet edilir. İkinci dört rekâtı kılarken, (Vaktine yetişip kılamadığım son öğlenamazının farzını kılmaya) diye niyet edilir ve farz gibi kılınır. Buna zuhr-i ahir namazı denir, mutlaka kılmalıdır. Cuma namazı kabul olmazsa, bu namaz o günün öğle namazı yerine geçer. Sonra iki rekât daha kılınır, buna da (Vaktin son sünnetinive ilk kazaya kalmış sabah namazının farzını kılmaya) diye niyet edilir.
.
Cuma günü öğle namazı (Zuhr-i ahir)
Sual: Acele işimiz olunca, Cuma namazının farzını kılıp hemen çıkabilir miyiz? CEVAP Cuma namazının birçok eda ve vücub şartları var. Bunlardan bir veya birkaçı tahakkuk etmeyebilir. Bu durumda da Cuma namazı sahih olmaz. Bunun için (Vaktine yetişip kılmadığım son öğle namazına) diye niyet ederek Zuhr-i ahir adıyla dört rekat namaz kılınması gerekir.(İbni Hümam ve İbni Âbidin)
Bu şekilde kılınınca, Cuma kabul olmuş ise, bu namaz, kaza namazı yerine geçer. Cuma namazı kabul olmamışsa öğlenin farzı yerine geçer. Zuhr-i ahir namazını terk etmemeli, mutlaka kılmalıdır. Acele bir işimiz olduğu zaman, Cumanın farzını kılıp camiden çıkmak ve zuhr-i ahir namazını öğle namazı vakti çıkmadan önce başka yerde kılmak da caizdir.
Sual: Cuma günü zuhr-i ahir namazı kılmak bid’at midir? CEVAP Hayır değildir. Cuma namazının eda şartlarından biri bulanmayan yerlerde bu namazı kılmak farz olur. Çünkü Cuma kılmak farz olmayınca, öğle namazını kılmak farz olur.
Şafii (Tenvir-ül kulub) kitabında diyor ki:
(Muhakkikler güneşi Remli hazretlerinden, “Şafiiler, Allah ve Resulüne muhalefet edip, beş vakit namaza altıncı bir farz ilave ettiler”diye iftira edene, ne ceza gerekir, diye soruldu. O da, bunu söyleyenin, en az benzerleri gibi, tazir cezasıyla cezalandırılması gerektiğine fetva verdi. Farz olan beş vakti, altıya çıkarmak, dinden çıkmayı gerektirir. Dine ilave yapılamaz. Şafiiler dine ilave yapmıyor.
Cuma namazının birden fazla camide kılındığı yerlerde, o günkü öğleyi de kılıyorlar.
Müdiriyye kadısı, Şafiilerin, Cuma namazından sonra öğle namazı kılmalarını yasaklamıştı. Fakat adı geçen fetva, kadıya okununca, kadı, insaf ehli olduğu için, “Ey Şafiiler, ben hatalıyım. Yine Cumadan sonra öğle namazını mescitte kılmaya devam edin” demiştir. Bu konu hakkında Şafii âlimlerinden Yusuf Nebhanihazretleri de bir eser yazmıştır. Bu eserde, birden fazla yerde Cuma kılınan şehirlerde, Cuma namazından sonra, öğle namazını kılmanın sadece Şafiilere mahsus olmadığını, dört mezhep âlimlerinin de aynı hükmü bildirdiklerini söylemiştir.
Muhammed Şirvani de bu hususta bir eser yazmıştır. Cuma namazından sonra öğle namazının kılınması gerektiğini bildirmiştir. Aynı zat, Hanefi âlimlerinin Cumanın birden fazla yerde kılınması veya namaz kılınan yerin şehir sayılıp sayılmayacağı hususunda şüphe edilmesi halinde öğle namazının kılınması gerektiğini bildiren cevaplarını (Davuş-Şema fi salât-iz zuhri badel cumua) eserine almıştır. Bu değerli âlim, bu hususta ele alınan bütün itirazları teker teker çürütmüştür.
Resulullah efendimizin zamanında Cuma tek mescitte kılınıyordu. Cumaya geç kalanların ikinci, üçüncü cemaat yapmalarına izin verilmiyordu. Hulefa-i raşidin de bu yolu tuttu. Hazret-i Ömer döneminde fetihler yapılıp şehirler çoğalmasına rağmen, birden fazla camide Cuma kılınmasına müsaade edilmedi. Valilere yazılan mektuplarda, Cumanın tek mescitte kılınması emredildi.
Emeviler döneminde ve Abbasilerin ilk yıllarında bu durum aynen devam etti. Cumanın birden fazla camide kılınmasının, imam-ı Şafii hazretlerinin vefatından 76 yıl sonra olduğunu Hatib Bağdadi ve İbni Hacer hazretleri bildirmektedir.
Fakihlerin cumhuruna göre, Cumanın tek camide kılınması vacibdir. Birden fazla camide namaz kılmak sünnetten ayrılmaktır. İmam-ı Şafii hazretleri, ihtiyaç olsun olmasın bir şehirde birden fazla camide Cuma kılınmasının caiz olmadığını bildirmiştir. Zamanının İkinci Şafiisiolarak kabul edilen İbni Sübki hazretleri de aynen imam-ı Şafii hazretleri gibi fetva vermiştir. Sözü hüccet mezhep âlimleri, birkaç camide Cuma kılındığı takdirde, öğle namazının da kılınması gerektiğini bildirmişlerdi. Çünkü ihtiyatlı davranmak gerekir. Hadis-i şerifte, “Şüphelerden sakınan dinini korumuştur” buyuruldu.)
Birden fazla yerde Cuma namazı kılınan mescitlerde Şafiiler öğle namazını kılmaları gerekir. Hanefilerin ise, Cuma namazından sonra,Vaktine yetişip kılmadığım son öğle namazına diye niyet ederekZuhr-i ahir adıyla bir namaz kılmalarının gerektiğini İbni Hümam veİbni Âbidin hazretleri gibi Hanefi âlimleri bildirmektedir. Bu şekilde kılınınca, Cuma kabul olmuş ise, bu namaz, kaza namazı yerine geçer. Cuma namazı kabul olmamışsa öğlenin farzı yerine geçer.(Redd-ül-muhtar)
Sual: Kazası olmayan, Cuma günü ahir zuhuru kılarken her dört rekatında da zammı sure okumalı mıdır? CEVAP
Evet okumalıdır. Çünkü Cuma kabul olmuş ise, o namaz nafile olur. Nafilelerin ise üçüncü ve dördüncü rekatında zammı sure okumak vaciptir.
Kazası olanın ise, okuması gerekmez, okusa da olur, okumasa da. Yani Farzın her rekatında zammı sure okumanın mahzuru olmaz.
Zuhri ahir namazı, Cuma namazı kabul olmazsa, öğlenin farzı yerine geçer. Kabul olmuş ise, kaza yerine geçer. Kazası da yoksa nafile olur.
Sual: Kazası olmayan kimse, zuhri ahiri kılarken, üçüncü ve dördüncü rekatlarda zammı sure okumalı dediniz. O zaman kazası olmayan, sünnetleri kılarken kazaya da niyet edince, üçüncü ve dördüncü rekatlarda zammı sure okuması gerekmez mi? CEVAP Gerekmez. Zuhri ahir namazı bunlarla kıyas edilmez. Zuhri ahir namazı sırf o günkü Cuma namazının sahih olup olmaması ile ilgilidir. Kazası olmayan kimse, sünnetleri kılarken kazaya da niyet edince, sünneti terk etmiş olmuyor, farz namaz yanında bir namaz kılınınca sünnet de kılınmış oluyor. Onun için, kazaya da niyet edilen dört rekatlı sünnetlerin üçüncü ve dördüncü rekatlarında zammı sure okunması gerekmez. Yani farzların üçüncü ve dördüncü rekatında zammı sure okumanın mahzuru olmaz. Okunursa secde-i sehv gerekmez.
Sual: Seferi olan, Cuma günü zuhr-i ahir namazını kaç rekat olarak kılar? CEVAP İki rekat olarak kılar.
Sual: Zuhr-i ahiri kılarken ikamet okumak mekruh mu? CEVAP Hayır.
Sual: Zuhr-i ahir namazı nasıl kılınır, farz namazı gibi mi? CEVAP Cumanın farzından sonra kılınır, farz gibi kılınır.
.
Cumaya gitmemek
Sual: Japonya, Kore, Amerika gibi ülkelerde, Cuma namazı kılmanın şartları yoksa, Cuma namazına gitmek yine şart mıdır? İmam fâsık ise yine gitmek gerekir mi? CEVAP Mazeretsiz üç Cumaya gitmemek münafıklık alametidir. Bir ülkede Cuma kılmanın şartları yoksa, yine de Cuma günü, cemaate gitmek lazımdır. Salih imamın bulunduğu camiye Cuma kılmak için sebepsiz gitmemek münafıklık alametidir. Bir çeşit bölücülük olur.
Eskiden Cumaları vali kıldırırdı. Vali fâsık da olsa, birlik ve beraberliğin bozulmaması için Cumaya gitmek gerekirdi. Çünkü Peygamber efendimiz buyuruyor ki: (İmam salih veya facir olsa da, büyük günah işlese de arkasında namaz kılın.) [Ebu Davud] (İslam âlimlerinin büyüklerinden Ebussuud Efendi bu hadis-i şerifin Cuma kıldıran valiler için olduğunu bildirmektedir.)
(Büyük günah işleyen imamın arkasında namaz kılın) hadis-i şerifi, fitne çıkmaması için ve emir olan zata itaat içindir. Yoksa büyük günah işleyen yani içki içen, zina eden, kumar oynayan fâsık imamın arkasında namaz kılmak Hanefi'de tahrimen mekruh, Maliki’de hiç sahih değildir. (Halebi)
Fâsık olan imamların arkasında namaz kılmamalı, başka camide kılmalı. (Redd-ül-muhtar, Tahtavi, Hindiyye)
Fâsık kimse, âlim olsa da, imam yapılması tahrimen mekruh olur. Çünkü, İslamiyet'e uymakta gevşek davranır. Böyle kimseye fâsıklığından dolayı kıymet vermemek vacibdir. İmam yapmak ise, ona saygı göstermek olur. İmam olmasına mani olunamazsa, her namazı başka camide kılmalıdır. (Merak-ıl-felah)
İbni Abidin hazretleri buyuruyor ki:
Fâsık imam arkasında namaz kılınmaz. Cuma namazında fâsık imama da uyulur. Ancak bir şehirde birkaç camide Cuma namazı kılınıyorsa, Cuma namazını da, fâsık imam arkasında kılmak mekruh olur. Feth-ul-kadir'de de böyle yazılıdır. (Redd-ül-muhtar)
Bir hadis-i şerif meali de şöyledir: (Vera sahibi [salih] imam ile kılınan iki rekat namaz, fâsık ile kılınan bin rekattan daha faziletlidir.) [Ebu Nuaym]
Üç Cumayı terk etmek
Sual: Üç cumayı kılmayan münafık olur mu? Görev gereği gidilmezse günah olur mu? CEVAP Hanefi’deCuma namazının farz olabilmesi için iki şart vardır: 1- Vücub şartları, 2- Eda şartları.
Eda şartlarından biri yoksa, namaz sahih olmaz. Vücub şartları yoksa, sahih olur. [Bunların neler olduğu, Cuma namazının farzları maddesinde yazılıdır.]
Vücub şartlarından biri veya birkaçı bulunan erkek, isterse Cuma namazı kılabilir. Yani namazı sahih olur. Kılmazsa günaha girmez.
Özürsüz Cuma kılmayanın, Cuma kılınmadan önce, öğle namazını kılması haramdır. Sonra kılması ise farzdır. Özür ile Cuma kılmayanların, öğle namazını cemaat ile kılmaları mekruhtur.
Cuma namazının eda şartlarından bir veya birkaçı noksan olsa da camiye gitmeli. Yani cemaate gitmek lazımdır. Zaruretsiz salih imamın cumasına gitmeyen münafık sayılır. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Mazeretsiz üç Cumayı terk eden münafıklardan yazılır.) [Taberani, Dare Kutni]
(Zaruretsiz arka arkaya üç Cumayı terk edenin kalbini Allahü teâlâ mühürler.) [Ebu Davud, Tirmizi, İbni Mace, Nesai, Hâkim]
Kalbi mühürlenmek, iyilik yapmaz hâle gelmektir. Hayır hasenat ve ibadet yapmak ona zor gelir.
Münafıklardan yazılır demek ise, kâfir olur anlamında değildir. Münafık ameli işlemiş olur. Mesela münafık yalan söyler. Yalan münafıklık alametidir. Ama yalan söyleyen münafık, yani kâfir olmaz. Münafık ameli işleyenlerin sonunda küfre düşme ihtimali çoktur. Bunun için bütün haramlardan sakınmaya gayret etmeli, bir mazereti yoksa Cumalara gitmelidir. Bir mazeretle Cumaya gidemeyen muhakkak öğle namazını kılmalıdır.
Sual: Üç cumayı kılmayanın tevbesi kabul olmaz ve kâfir olurmuş. Bu doğru mu? CEVAP
Hiç namaz kılmayan kimse de kâfir olmaz ve tevbesi de kabul olabilir. Bir hadis-i şerifte, (Bir kimse, mani yok iken, üç Cuma namazı kılmazsa, Allahü teâlâ, kalbini mühürler) buyuruldu. Yani, iyilik yapmaz olur, gafil olur. Tevbe eder Cumalara giderse, üstündeki gaflet kalkar. Bu hadis-i şerif, İslamiyet’le idare edilen yerler içindir.
Sual: Peş peşe üç Cuma namazını kaçıran bir erkeğin nikahı düşermiş, doğru mu? CEVAP Öyle bir şey yok. Farz olduğuna inanıp, bin kere kaçırsa veya hiç gitmese boş olmaz.
Sual: Memur, işçi ve öğrenci, cuma namazı için izin alamazsa ne yapması gerekir? CEVAP O günkü öğle namazını kılmak şart olur. Başka bir şey yapması gerekmez.
Cuma namazına gitmemek Sual: Gayrimüslim ülkesi olduğu için, Avrupa’da cuma namazına gitmemek uygun mudur? CEVAP Uygun değildir. Cuma namazına gitmelidir. Gayrimüslim ülkesi de olsa, Müslümanların bir araya gelip de kıldıkları cuma namazının sahih olduğu, İbni Abidin’de yazılıdır. Zuhr-i ahir namazını da mutlaka kılmalıdır.
Küfür diyarında
Sual: Gayrimüslim ülkelerde, Müslüman olmayan devlet başkanının veya ona bağlı olan kurumların tayin ettiği imamın kıldırdığı Cuma, bayram ve vakit namazları sahih olur mu? CEVAP Evet, sahih olur. (Redd-ül-muhtar)
Nerede olursa olsun, zuhr-i ahir namazını da mutlaka kılmalıdır.
Seferde cuma kılmak
Sual: Kör veya yolcu gibi, kendisine cuma namazı kılmak farz olmayan bir kimse, camide cuma namazını kılsa, cuma sahih olmuşsa, bu kılınan namaz, öğlenin farzının yerine geçer mi? CEVAP Evet geçer. Ancak günümüzde cumanın şartlarından bazısı noksan olduğu için, cuma günü zuhr-i ahir namazını muhakkak kılmalıdır.(Redd-ül-muhtar)
.
Cuma ile ilgili çeşitli sorular
Sual: Ezan okunurken ve Cuma vaktinde alışveriş yapmak mekruh mudur? CEVAP Evet, mekruhtur. Alışverişin kendisi helaldir. Yani alınan mal mekruh değil, helaldir; fakat Cuma vakti ve ezan okunurken alışveriş yapan, mekruh işlemiş olur. (Dürer)
Cuma günü alışveriş
Sual: Cuma günü öğle ezanıyla imam selam verinceye kadar olan zamanda alışveriş yapmak mekruhtur, ama iş gereği, dükkânı kapatamıyoruz. Cuma namazı farz olmayan çocuklar alışveriş yapsa caiz olur mu? CEVAP Evet, caiz olur.
Sual: Cuma günü oruç tutmak sünnet midir? CEVAP Cuma günü oruç tutmak müstehaptır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Cuma günü oruç tutan için, on ahiret günü oruç sevabı yazılır.)[Beyheki]
Bazı âlimlere göre, yalnız Cuma günü oruç tutmak mekruhtur. Bir hadis-i şerif meali: (Yalnız Cuma günü oruç tutmayın! Perşembe veya cumartesiyle beraber tutun.) [Buhari]
Bunun için, cuma günü oruç tutmak isteyenin, perşembe veya cumartesi günü de tutması iyi olur; çünkü sünnet veya mekruh denilen bir işi yapmamak gerekir. Cumartesi günü oruç tutma imkânı olmazsa, cuma günü tek tutmak mekruh olmaz.
Sual: Cuma namazı kılınmayan mezra denilen köylerde ve İslamiyet ile idare edilmeyen yerlerde, öğle namazı kılarken ikamet okunur mu? CEVAP Evet okur. (Redd-ül-muhtar)
Sual: Cuma kılınmayan mezra denilen küçük köylerde cemaatle öğle namazını kılmak caiz olur mu? CEVAP Evet caizdir. (Fetava-i Abdurrahim)
Sual: Cumanın sahih olduğu yerlerde, öğleyi cemaatle kılmak ve ikamet okumak mekruh olur mu? CEVAP Evet mekruh olur. (Redd-ül-muhtar)
Sual: Seferi olanın Cuma namazı kılması farz mıdır? CEVAP Seferi olana Cuma kılmak farz değildir. Fakat kılarsa farz sevabını alır.(Hindiyye)
Sual: Kadınların Cuma günü, öğle namazını evlerinde kılabilmeleri için cemaatin camiden çıkmalarını beklemeleri şart mıdır? CEVAP Şart değildir. Diğer günlerde de böyledir. (Hidaye) Sual: Mahkumların Cuma günü öğle namazını cemaatle kılmaları mekruh olur mu? CEVAP Mahkumlara Cuma kılmaları farz olmadığı için, öğleyi cemaatle kılmak mekruh olmaz.
Sual: Hutbeleri nutuk çeker gibi okumak caiz mi? CEVAP Hutbeye dünya sözü karıştırmak haramdır. Hutbe nutuk, konferans şekline sokulmaz. Hutbeyi nutuk çeker gibi, şiir söyler gibi okumak caiz değildir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Şairlerin şiirlerine itina ettikleri gibi, hutbedeki konuşmasına itina edenlere Allah lanet etsin!) [Taberani, İ.Ahmed]
Sual: Camiye, Cuma namazına gidince namaza yeni başlanmışsa ne yapmak lazım? CEVAP
Camiye girince eğer imama ilk tekbirde yetişeceğini zannederse sünnete kılmaya durur, ilk tekbire yetişemeyeceğini zannederse sünneti kılmaz.
Cuma günü ise, imam minbere çıkmadan sünneti yetiştireceğini zannederse sünneti kılar, zannetmezse sünneti kılmaz. Sünnet ile farz, farz ile sünnet arasında konuşulmaz. İmam hutbede iken de konuşulmaz. Hadis-i şerifte sus diyenin namazı yok buyuruluyor, sevabı olmaz demektir.
Sual: Çeşitli sebeplerden dolayı, Cuma namazlarını kılamayanın kaza etmesi gerekir mi? CEVAP Cuma namazı kaza edilmez, o günkü öğle namazı kılınır.
Sual: Cuma namazının ilk sünneti ne zamana kadar kılınır? CEVAP
Hutbe başlayıncaya kadar kılınır. Hutbe okunurken kılınmaz. Eğer hutbe başlayana kadar yetiştirilememişse, Cumanın farzından sonra kılınır.
Sual: Cuma namazındaki sünnetleri kılarken kazası olan, kazaya da niyet eder mi? CEVAP
Evet.
Sual: Cuma namazı hutbesinde imam hutbeyi bitirdikten sonra dua ediyor, âmin dememiz gerekir mi? CEVAP
Açıktan âmin demek caiz değildir. Namaz kılar gibi sessiz durmak gerekir.
Sual: Şafii imam, Şafiilere sonra Hanefilere Cuma kıldırsa caiz mi? CEVAP Evet.
Sual: Eda şartlarından biri noksansa Cumaya gitmek lazım mı? CEVAP Fitneye sebep olmamak için gitmek lazımdır.
Sual: Cuma namazında iç ezanı, cemaatin tekrarlaması lazım mı? CEVAP Sadece dinlemesi lazımdır. Tekrarlamaz.
Sual: Hutbeye çıkarken yüksek sesle dua okumak bid'at mi? CEVAP Evet.
Sual: Hutbeyi kağıttan okumak mekruh mu? CEVAP Hayır.
Sual: Seferi imam, mukim cemaate Cuma namaz kıldırır mı? CEVAP Evet.
Sual: Mescidimiz küçük, etrafta cami de yok. Cuma namazında, birinci cemaat çıktıktan sonra, ikinci cemaat olmak caiz mi? CEVAP Hayır.
Sual: Cuma sahih olmayan yerde, Şafii mezhebi taklit edilip kılınsa farz sevabı alınır mı? CEVAP Evet.
Sual: Cuma hutbesinde bağdaş kurup oturmak uygun olur mu? CEVAP Caizdir.
Sual: Cuma günü cami içinde niye ezan okunuyor? Dışarıda okunması yetmiyor mu?
CEVAP Cami içinde okunmasını Peygamber efendimiz emretmiştir. Birinci ezanı ise Hazret-i Osman emretti. Hulefa-i raşidinin sünneti Peygamber efendimizin sünneti demektir. Resulullah ile Hazret-i Ebu Bekir ve Hazret-i Ömer’in devrinde Cuma günü ilk ezan imam minbere çıkıp oturduğu zamanda idi. Hazret-i Osman halife olup, insanlar çoğalınca, dışarıda birinci ezanın okunmasını emretti. (Taç)
Hazret-i Osman hulefa-i raşidindendir. Onun sünneti de dinde senettir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir: (Benden sonra ihtilaflar çıkacaktır. İşte o zaman sünnetime ve hulefa-i raşidinin sünnetine uyun! Onlara azı dişinizle ısırır gibi sımsıkı sarılın!) [Tirmizi]
Sual: Hutbelerin Türkçe olmasının ne mahzuru var? CEVAP İbni Abidin hazretleri, (Hutbeyi, Arabiden başka dil ile okumak, başka dil ile iftitah tekbiri almak gibi tahrimen mekruhtur) buyurdu. Hindistan âlimlerinden Muhammed Viltori hazretleri de (Hutbelerin bir kısmını bile Arabiden başka dil ile okumak bid'attir) buyurdu. (El-edille)
Eshab-ı kiram ve Tabiin-i izam, bid’at işlememek için, Asya ve Afrika’da, hutbeleri hep arabi okudu. Halbuki, dinleyenler Arabi bilmiyordu. Bunun için, Osmanlı âlimleri, 600 yıldır, hutbelerin, kabul olmayacağını bildikleri için, Türkçe okunmasına izin vermediler. Cuma vaazları koydular. Bu vaazlar, namazdan önce veya sonra, hutbenin manasını anlatırdı. Hutbe böylece öğrenilirdi.
İlk Cuma namazı
Sual: İlk Cuma namazı nerede ve hangi camide kılındı? CEVAP Resulullah efendimiz, ilk Cuma namazını Medine ile Kuba arasında (Ranona) vadisinde bulunan Mescid-i Cuma isimli camide kılmıştır.
Sual: Cuma günü ezandan önce, sala okumak, caiz midir? CEVAP Melik Nasır bin Mensur, hicri 700 yılında, Cuma ezanından önce, minarelerde salat-ü selam okuttu. (Mirat-ül haremeyn)
Bu tarihten sonra gelen âlimler, buna bir şey demedikleri için, Cuma günü salat okunmasına bid’at denmez.
Cenaze olduğunu bildirmek için, salat okumak ise, bid’attir. (S. Ebediyye)
Sual: (Cuma geceleri evde helva yapıp kokutmalı, ruhlar eve kokusuna gelir) sözü uydurma mıdır? CEVAP Evet.
Cumanın ilk sünneti Sual: İmam, Cuma namazının ilk sünnetini nerede kılar? CEVAP Minberin sağ yanında kılması sünnettir. (S. Ebediyye)
Camide istigfar
Sual: Camide, cuma akşamları cemaate istigfar ettirmek uygun olur mu? CEVAP Cemaate öğretmek niyetiyle yapılması uygundur.
Seferi imam
Sual: Seferi olana Cuma namazı kılmak farz olmadığı halde, seferi olan kimse, Cuma namazını kıldırabilir mi? CEVAP Evet, kıldırabilir.
Hutbeyi kılıçla okumak Sual: Bazı imamlar hutbeyi kılıçla okuyor. Böyle bir şey var mı? CEVAP Evet, Mekke ve Bursa gibi, savaşla alınan şehirlerde, imam, minbere çıkarken sol eline kılıç alır. Kılıca dayanarak okur. (S. Ebediyye)
Hutbe dinlerken Sual: Hutbe dinlerken, konuşulmaz ve bir şey okunmaz, dualara âmin denmez, ama bugünkü hutbelerde, ağaç dikmek, kalkınmak gibi şeylerden de bahsediliyor, üstelik Arapça da okunmuyor. Kalbi temizlemek niyetiyle içimizden kelime-i tevhid okumamızda sakınca olur mu? CEVAP Hutbe Arapça da okunsa, namazdan, oruçtan da bahsedilse kalbden okununca zararı olmaz.
Yabancı ülkede cuma Sual: Almanya, Fransa gibi gayrimüslim bir ülkede cuma namazı kılmak farz olmadığına göre, orada kırk kişi varsa, Şâfiî mezhebi taklit edilip kılınsa farz sevabı alınır mı? CEVAP Evet, taklit edilirse Cuma namazı sahih olur.
Müslüman olmayan bir ülkede, Müslümanlar, bir imam seçerek cuma namazı kılsalar, Hanefî mezhebine göre de namazları sahih olur. (İbni Âbidin)
Hutbe dinlerken Sual: Hutbe dinlerken, (Takkeni unutmuşsun, şurada boşluk var, safları doldur) gibi şeyler söylemenin, konuşmanın ve imamın âmin dedirtmesinin mahzuru olur mu? CEVAP Hutbe dinlemek namaz gibidir. Namazda yapılmaması gereken şeyler, hutbe dinlerken de yapılmamalı. Yer değiştirmek, konuşmak, konuşana sus demek, hattâ dua okumak, açıktan âmin demek bile caiz değildir. Camiye girince, hutbe okunuyorsa, hemen ilk bulduğu boş yere oturmalıdır. Safları yararak ileri geçmemelidir. Müminlere eziyet günahtır.
Hutbede dört halifenin ismi Sual: Birkaç camide hutbelerde dört halifenin ismi okunurken, çoğu camide okunmuyor. Okunmaması Ehl-i sünnete aykırı değil midir? CEVAP Elbette, aykırıdır. Hattâ bid’attir. İmam-ı Rabbânî hazretleri zamanın ileri gelenlerine yazdığı bir mektupta buyuruyor ki:
Samane şehrinin hatibi Kurban Bayramı hutbesinde Hulefa-i Raşidin’in yani Resulullah'ın dört halifesinin isimlerini söylememiş ve namazdan sonra bir kısım cemaat kendisine bunu söyledikleri zaman, (Unuttum veya şaşırdım) gibi bir özürde bulunmayarak, (İsimleri söylenmezse ne olurmuş?) diye inat etmiş. Halktan ileri gelenler, bu hâle seyirci kalıp o insafsız hatibe haddini bildirmemişler. Hulefa-i Raşidin’in isimlerini okumak, hutbenin şartı değilse de, Ehl-i sünnetin şiarıdır, nişanıdır. Onu bile bile inat ederek ancak kalbi bozuk olan okumaz. Ehl-i sünnet olan bir sultan zamanında, böyle bid’at çıkarmak, ne büyük cesarettir. Belki de, devlete, ülül-emre karşı gelmek demektir. Asıl şaşılacak şey de, o şehrin muhterem eşrafının, ileri gelen Müslümanlarının, bu vaka karşısında kımıldamamaları, gevşek davranmalarıdır. Kur'an-ı kerimde mealen, (Gücü yeterken, günah işleyenlere mâni olmayıp susmak, ne kadar kötüdür)buyuruldu. Bu tüyler ürpertici haberi duyar duymaz aklım başımdan gitti. Fârûkî damarım harekete geçti, bunları yazdım. (2/15)
Hutbede dört halifenin isimlerini yüksek sesle okumak, Ehl-i sünnet olmanın alametidir. (İ. Ahlakı)
Hutbe, nutuk çekme yeri değildir!
Sual:(Cuma hutbeleri, çok heyecansız oluyor. Heyecanlı olmalı, cemaati coşturmalı, Allah korkusundan ağlatmalı, bayılanlar, nâra atanlar olmalı) diyenler oluyor. Hutbelerin maksadı bu mudur? CEVAP Hutbe, nutuk çekme veya konferans verme yeri değildir, ibadettir. Nur-ül-izah kitabında, (Hutbeyi kısa okumak sünnet, uzun okumak mekruhtur) buyuruluyor.
Hutbeye dünya sözü karıştırmak haramdır. Nutuk, konferans şekline sokmak caiz olmaz. Hutbede, kısaca vaaz edilir. Hikâye, siyaset, ticaret ve başka dünya işleri anlatılmaz. (S. Ebediyye)
Hutbede konuşmak ve hutbeden başka şeyler söylemek haram olduğu gibi, hutbe de fasit olur. Hutbe bozulduğu için cuma namazı da kabul olmaz. (Ey Oğul İlmihali)
Hutbelerin bir kısmını bile Arapçadan başka dille okumak bid'attir. (El-edille)
Demek ki, hutbe okumaktan maksat, cemaati coşturmak, ağlatmak, bayıltmak veya nâra attırmak değildir. Fıkıh kitaplarına uymayanların böyle söylemelerine itibar etmemelidir. Hutbede cemaate âmin dedirtmek, salevat getirtmek bile caiz değildir. Namaz gibidir. Cemaate Türkçe vaaz etmenin yeri de burası değildir, bunlar namazdan önce veya sonra yapılır.
Gün, gündüz ve gece
Sual: Bir gün, 24 saat olduğuna göre, (Cuma günü ve gecesi)demek uygun olur mu? Gündüz ve gece demek gerekmez mi? CEVAP Gün, 24 saatlik zamandır. Gündüzle gecenin toplamına denir. Ancak gün, gündüz anlamında da kullanılır. Bu bakımdan (Cuma günü ve gecesi) demekte mahzur yoktur. Yalnız (Cuma) denince gündüz ve gecesi anlaşılır. (Cumanız mübarek olsun) denince, gecesi de içine dâhildir. Cumanın öneminden bahsedilince gecesi de anlaşılır. Üç hadis-i şerif:
(Cuma günü bir defa İhlas-ı şerif okuyan, Kadir gecesini idrak etmiş gibi olur.) [Tergib-üs-salat]
(Cumadan daha faziletli bayram yoktur.) [Deylemî]
(Cuma, günlerin efendisidir, Ramazan ve Kurban Bayramı günlerinden de kıymetlidir.) [Buhârî]
Gündüz anlamına gelen gün için bir örnek verelim. Bir hadis-i şerifte,(Cuma günü oruç tutana, on âhiret günü oruç sevabı yazılır)buyuruluyor. (Beyhekî) [Oruç gece tutulmaz.]
Cuma günü duaların kabul olduğu ân
Sual: Cuma günleri duaların kabul olduğu saat hangisidir? CEVAP Kadir gecesi, orta namaz ve ism-i a'zam duası gibi, cuma günü duaların kabul edildiği saat de gizlenmiştir. Âlimlerimiz, bu hususta şöyle bildirmiştir: 1- (Bu ân, hutbe ile cuma namazı arasındadır) diyen âlimler çoktur. (S. Ebediyye - Tefsir-i Mazheri)
2- Bu ân, ikindi ile akşam ezanı arasındadır. (S. Ebediyye – R. Nâsihîn)
3- Kâbul-Ahbar hazretleri buyuruyor ki: Bu vakit, ikindi namazından güneşin batışına kadar olan vakit ile hutbe okunduğu esnadadır.(İhya)
4- Bu vakit, ikindi ile akşam ezanı arasındadır. Zeval vaktinden imamın camiye girmesine kadardır. İmamın hutbeye çıkmasından namaz kılma vaktine kadardır. Ebu Hüreyre hazretleri buyurdu ki: O ânı şu üç vakitte arayınız: 1- Sabahın girişinden, güneş doğana kadar. 2- İkindi namazından, güneş batana kadar. 3- İmamın hutbeden inişinden, namaza başlayıncaya kadar. (Riyad-ün-nâsihîn)
5- Bu ânın hangi vakitte olduğu hakkında farklı kaviller vardır: 1- Güneş doğarken. 2- Cuma ezanı okunurken. 3- Hutbe okunurken. 4- Cuma namazı esnasında. 5- Hazret-i Fâtıma, bu vaktin, ikindinin son vaktinden güneş batana kadar olduğunu babası Peygamber efendimizden "sallallahü aleyhi ve sellem" nakletmiştir. (Şir’a şerhi)
Duaların kabul olduğu vakit hakkında dört hadis-i şerif: (Duaların kabul olunduğu ân, imamın minbere çıkışından namazı bitinceye kadar olan vakittir.) [Müslim]
(Cuma gününde öyle bir ân vardır ki, o anda kul ne isterse, Allahü teâlâ onu verir. O da namaz sırasındadır.) [Tirmizî]
(Cuma günü, duaların kabul edileceği ânı, ikindi namazından sonra, güneş batana kadar arayın!) [Tirmizî]
(Cuma günü, duaların kabul olduğu vakte kavuşmak için sabahtan akşama kadar çok dua etmelidir.) [İ. Nevevî]
Son hadis-i şerife uymaya çalışılırsa, o kıymetli vakti bulma ihtimali çoğalır.
Cemaatle namaz
Sual: Teheccüd namazı kılıyorum. Fakat sabah namazına camiye gelemiyorum. Bir mahzuru var mıdır? CEVAP
Hazret-i Ömer, sabah namazında, camide Süleyman isimli bir genci göremeyince, nerede olduğunu sordu. Dediler ki:
(O, gece pek uyumaz. Teheccüd ve benzeri nafile ibadetle meşgul olur, belki şimdi uykuya dalmıştır.)
Hazret-i Ömer buyurdu ki:
(Eğer bütün gece uyuyup da sabah namazını cemaat ile kılsaydı daha iyi olurdu.) [İmam-ı Malik]
Cemaatle namaz kılmak Sünnet-i hüda, yani İslam’ın şiarı olan mühim sünnettir. Cemaatle kılınan namaz, yalnız kılınan namazdan 25 veya 27 derece daha faziletlidir. Cemaatle namaz kılmanın önemi hakkında bildirilen hadis-i şerif meallerinden birkaçı şöyle: (Beş vakit namazı cemaatle kılan, Sırat köprüsünü şimşek gibi geçer.) [Taberani]
(Bir kimse, kırk gün sabah namazının ilk tekbirine yetişirse, kendisine iki berat yazılır: Cehennemden kurtuluş beratı ile münafıklıktan eminlik beratı.) [Ebuşşeyh]
(En kıymetli yer mescitlerdir. Cami ehlinin en efdali, ilk girip son çıkandır. Cemaate ilk gelen ilk müslüman olan gibi kıymetlidir.) [İ. Râfi’i]
(Ezanı işitip de, cemaate gitmemek, münafıklık alametidir.) [İmad-ül-islam]
Yatsı ile sabah namazını cemaatle kılmamak münafıklık alametidir. Nasıl ki, yalan söylemek münafıklık alameti ise, cemaate gelmemek de münafıklık alametidir. Bu, cemaate gelmeyen münafık demek değildir. Kendisinde münafıklık alametinden bir alamet var demektir. Verdiği sözde durmamak da münafıklık alametidir. Sözünde durmayana münafık denmez. Fakat münafıklık alametinden birini işlemiş olur. Bu konudaki hadis-i şeriflerin mealleri de şöyle: (Yatsı ile sabahı cemaatle kılmak, bizi münafıklardan ayıran alamettir. Münafıklar, yatsı ve sabah namazına devam edemezler.)[Beyheki]
(Yatsı ile sabah namazını cemaatle kılmak, münafıklara çok ağır gelir. Eğer bundaki ecri bilselerdi, sürünerek de olsa, cemaate gelirlerdi. Namaza gelmeyenlerin evlerini yakmak istedim.)[Buhari]
(Yatsıyı cemaatle kılan Kadir gecesinden hisse almış olur.)[Taberani]
Fıkıh kitaplarında cemaate gitmemeyi mubah kılan mazeretler vardır. Böyle bir mazereti olmadan cemaate gitmemek caiz değildir. Bunlar kendilerinde münafıklık alameti bulunan kimselerdir. Böyle kimselerden olmamaya dikkat etmeliyiz!
Münafık, müslüman görünen kâfir demektir.
Bir mazereti olup da camiye gitmeyenlere de suizan etmemelidir!
Cemaatle namazın önemi
Sual: Camide yalnız kılınan namazın sevabı, evde cemaatle kılınanın sevabından daha fazla mıdır? CEVAP
Hayır. Evde de cemaatle kılınsa camide yalnız kılanın sevabından çok fazladır.
Buhari'de bildirilen hadis-i şerifte, cemaatle kılınan namazın sevabı, yalnız kılınandan 25 ve başka rivayette 27 kat fazla olduğu bildirilmektedir. Bir hadis-i şerif meali de şöyledir: (Cemaatle kılınan namaz, tek başına kılınan namazdan daha çok sevabdır. İki kişiyle birlikte kılınan namaz da, bir kişiyle kılınandan daha çok sevabdır. Cemaat ne kadar çok olursa, sevabı daha çok olur.) [Tirmizi]
Camide kılmanın ise, ayrı bir sevabı vardır. Yani camide namaz kılmak, evde kılmaktan daha sevabdır. Bir hadis-i şerif meali şöyledir: (Evde kılınan namaza bir sevab, mahalle mescidinde yirmi beş sevab, Cuma namazı kılınan büyük camide beş yüz sevab, Mescid-i Aksa'da beş bin sevab, Medine'deki bu mescidimde elli bin sevab, Mescid-i haramda [Kâbe'de] yüz bin sevab vardır.) [İbni Mace]
Evde de cemaatle kılınsa, yalnız kılmaktan 27 derece fazla sevab alınır. Bir hadis-i şerif meali: (Cemaatle kılınan namaz, yalnız kılınan namazdan 27 derece daha faziletlidir.) [Buhari]
Cemaate gitmemek
Sual: Camiye yani cemaate gitmemek için neler özür olur? CEVAP
Mazeretsiz cemaate gitmemek caiz olmaz. Çünkü bazı âlimler cemaate gitmeye vacip demişlerdir.
Şunlar, cemaate gitmemek için özür olur: 1- Yağmur, çamur, şiddetli sıcak ve soğuk, gece şiddetli rüzgar, havanın çok kararması gibi hava muhalefeti.
2- Felçli, yaşlı veya başka sebeple yürüyemeyen, bir ayağı kesik olan veya kör. [Bunların yardımcıları veya arabaları olsa da, gitmeleri gerekmez.]
3- Canına veya malına saldıracak düşman korkusu.
4- Abdesti sıkışık olan.
5- Hareket halindeki yolcu.
6- Hastalığının artmasından veya uzamasından korkan hasta.
7- Yerine bırakacak kimse bulunmayan hasta bakıcı.
8- Nadir bulunan fıkıh dersini kaçırmak.
9- Sofra hazır iken, sevdiği yemeği veya içeceği kaçırmak istemeyen.
10- İmamın bid'at sahibi olduğunu veya abdestin, guslün, namazın şartlarını gözetmediğini bilen.
Cemaat ile kılınan namazın sevabı, yalnız kılınan namaz sevabından pek çoktur. Cemaatin bu kadar büyük fazileti, imamın namazının sahih olduğu takdirdedir.
Eskiden İslamiyet kuvvetli olduğu zamanlarda, imamlara ve her müslümana hüsn-i zan edilirdi. Fakat şimdi, müslümanım diyenlerin ve imam olmak isteyenlerin bazısının, dinden, imandan haberi olmayan cahiller olduğu söz, hâl ve hareketlerinden anlaşılıyor.
O halde, bugün Ehl-i sünnet itikadına karşı olduğu belli olmayan ve guslünü, abdestini ve namazını doğru yapabilen ve haram işlemekten sakınan imam bulup ona uymak lazımdır. Aksi takdirde cemaat sevabı değil, namazımız da elden kaçar. Fâsık imamın arkasında kılınan namaz, Maliki’de sahih değildir. (Halebi)
Sabahı cemaatle kılmak
Sual: Tam İlmihal’de Tahtavi’den naklen deniyor ki: (Sabah namazının sünneti çok faziletlidir. Fakat, bunu bile kılmayan için, hiç ceza bildirilmedi. Halbuki, sabah farzını cemaat ile kılmayıp, yalnız kılanın Cehenneme gideceği bildirildi.)
Burada cemaatin önemi mi, yoksa sabah namazını cemaatle kılmanın önemi mi anlatılmak isteniyor? CEVAP
Burada hem cemaatin, hem de sabahı cemaatle kılmanın önemi bildiriliyor. O cümlenin devamında cemaatin önemi vurgulanıyor. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki: (Cemaati terk edip evde namaz kılan sünneti terk etmiş, sapıtmış olur.) [Müslim]
(Mazeretsiz cemaate gitmemenin sapıklık olduğu bildiriliyor.)
(Ezanı duyup da cemaate gitmemek kişinin asi ve bedbahtlığına kâfidir.) [Taberani]
(Buradaki bedbahtlık Cehennemlik anlamındadır.)
(Gece kaim, gündüz saim olan cemaate gelmezse Cehenneme gider.) [Tirmizi]
(Geceleri ibadet edip gündüzleri de oruç tutan kimsenin bile, mazeretsiz cemaate gitmezse Cehenneme gideceği bildiriliyor.)
(Beş vakit namazı cemaatle kılan, Sırat köprüsünü şimşek gibi geçer.) [Taberani]
(Cemaatin önemi bildiriliyor.)
Yatsıyı cemaatle kılmak, öğle, ikindi ve akşamı cemaatle kılmaktan önemlidir. Sabahı cemaatle kılmak ise hepsinden önemlidir. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki: (Sabahı cemaatle kılmak, yatsıdan iki misli daha faziletlidir.) [İbni Huzeyme]
(Emekleyerek de olsa, yatsı ve sabahı cemaatle kılmaya gidin!)[Taberani]
(Hastalar, çocuklar ve kadınlar olmasaydı, sabah namazı için, mazeretsiz cemaate gelmeyenlerin evlerini yakardım.) [İ.Ahmed, İbni Mace]
Son hadis-i şerif, sabah namazı için camiye gelmenin önemini bildiriyor. Ev yakmak tabiri bir deyimdir, işin önemini gösterir. Yoksa evin yakılması gerektiğini göstermez.
Bir mazereti olmayan, beş vakti de cemaatle kılmaya çalışmalıdır.
Camide namaz kılmak
Sual: Evim camiye uzaktır. Namazları evde kılmamda mahzur var mıdır? CEVAP
Cemaatle namaz kılmak, yalnız başına kılmaktan 25 veya 27 derece daha sevaptır. Ayrıca camiye gitmenin fazileti çok büyüktür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Camiye gidip gelen, Allah yolunda cihaddadır.) [Taberani]
(Allahü teâlânın en çok sevdiği yerler camilerdir.) [Müslim]
(Camiler Allah’ın evidir. Camiye devam edenin, huzura kavuşmasına ve Sırattan geçip Cennete girmesine Allahü teâlâ kefildir.) [Beyheki]
(Güzel abdest alıp camiye giren Allah’ın misafiri olur. Allahü teâlâ da misafirine mutlaka ikram eder.) [Beyheki]
(Hak teâlâ, bir cemaate rahmet edince [kötü olan] birini affetmemekten haya eder.) [Ebuşşeyh]
(Camiye giren, o andan itibaren namazda sayılır. Başkasına sıkıntı vermediği ve abdesti bozulmadığı müddetçe melekler ona,"Allah’ım, buna rahmet et ve bunun tevbesini kabul et!" diye dua ederler.) [İbni Ebi Şeybe]
(Topluluk, birlik beraberlik rahmet, ayrılık ise azaptır.) [Hadika]
(Şehirde, köyde, bir yerde, üç kişi beraberken namazı cemaatle kılmazlarsa, onlara şeytan hakim olur. O halde cemaat olun!)[Nesai]
(Cemaatten bir karış ayrılan İslam halkasını boynundan çıkarmış olur.) [Ebu Davud]
(İki kişi, bir kişiden; üç kişi, iki kişiden hayırlıdır. O halde birlik olun!) [İ. Asakir]
(Seferde üç kişi olunca birinizi reis seçin!) [Taberani]
(Bir topluluğu seven, onların arasında haşrolur.) [Hadika]
Cemaatle namaz kılmak "Sünnet-i hüdadır. Yani İslam’ın şiarı olan sünnettir. Özürsüz terki caiz değildir. Hadis-i şerifte, (Cemaatle namaz kılmak, sünnet-i hüdadır. Cemaate gelmeyen münafıktır)ve (Cemaati terk eden, dört kitapta da lanetliktir) buyurulmuştur.(Hidaye, İmad-ül-islam)
Evde kılınan namaz
Sual: Evi camiye yakın olanın bazı sünnetleri, evde kılması uygun olur mu? CEVAP
Yolda konuşulmazsa evde kılmak daha uygun olur. Çünkü hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Evinizi kabre çevirmeyin, evde de namaz kılın!) [Buhari]
Evde cemaatle kılmak
Sual: Bir kimse, herhangi bir sebeple bazen camiye gidemese, evinde cemaat yaparak namazı kılsa, cemaat sevabından mahrum kalır mı? CEVAP
Herhangi bir sebeple camiye gidemeyen eğer, evinde cemaatle kılarsa cemaat sevabından mahrum kalmaz. Özürsüz camiye gitmeyip evinde cemaatsiz, yani yalnız kılarsa, cemaat sevabından, hatta namazının sevabından da mahrum kalır. İslam Ahlakı kitabındaki bir hadis-i şerifin meali şöyle: (Özürsüz, evinde [yalnız] namaz kılan kişinin borcu ödenir, namazının sevabı noksan kalır.)
Ancak camideki imamın itikadı düzgün değilse, bid'at ehli ise veya fâsık ise elbette evde kılmak gerekir. Cemaat sevabı alacağım derken namazdan da olmamalıdır.
Sünnete başlamak
Sual: Cemaatle namaz kılınırken, sünnete başlamak mekruh mudur? CEVAP
Evet tahrimen mekruhtur.
Sabah sünnetini kılmamış olan, sünneti kılarsa, cemaat ile namazda oturmayı da kaçıracağını anlarsa, sünneti kılmaz, hemen imama uyar. Cemaat ile 2. rekatta oturabileceğini anlarsa, sünneti câminin dışında, sofada [holde] çabuk kılar. Hol yoksa, içerde direk arkasında kılar. Böyle yer yoksa sünneti kılmaz. Çünkü, cemaat ile kılınırken, nafile kılmak mekruhtur. Mekruh işlememek için sünnet terk edilir.
Vacib olmayan yerler
Sual: Cemaatin imama uyması vacip olmayan yerler var mıdır? CEVAP
Mevkufat kitabında buyuruluyor ki: Dört şeyi, imam yaparsa, cemaat yapmaz. Bunlar:
1- İmam, ikiden çok secde yaparsa, cemaat yapmaz. 2- İmam, bayram tekbirini, bir rekatta üçten çok yaparsa, cemaat yapmaz. 3- İmam, cenaze namazında, dörtten çok tekbir yaparsa, cemaat yapmaz. 4- İmam, beşinci rekata kalkarsa, cemaat kalkmaz. İmamla beraber selam verirler.
Yine aynı fıkıh kitabında buyuruluyor ki: On şeyi imam yapmazsa, cemaat yapar. Bunlar:
1- İmam, iftitah tekbirinde el kaldırmasa da, cemaat kaldırır. 2- İmam, Sübhanekeokumazsa cemaat okur. "Okumaz" diyen âlimler de vardır. 3- İmam, rükuya eğilirken tekbir getirmezse, cemaat getirir. 4- İmam, rükuda tesbih okumasa da cemaat okur. 5- İmam, secdelere gidip gelirken tekbir söylemese, cemaat söyler. 6- İmam, secdelerde tesbih okumasa da cemaat okur. 7- İmam, "semiallahü..."demese de, cemaat "Rabbena lekel hamd"der. 8- İmam, ettehıyyatüyü okumazsa, cemaat okur. 9- İmam, namazın sonunda selam vermeden çıkıp gitse, cemaat selam vererek çıkar. 10- Kurban Bayramında, 23 farzdan sonra, imam selam verince tekbir okumasa da, cemaat okur.
Bu hususlar diğer fıkıh kitaplarında da yazılıdır. (Halebi, Hindiyye)
Beşinci rekat
Sual: İmam, dördüncü rekatta oturup, Ettehıyyatüyü okuduktan sonra beşinci rekata kalkmışsa, cemaat ne yapar? CEVAP
Cemaat oturarak imamı bekler. İmam, yanıldığını hatırlayıp otursa ve secde-i sehv de yapmadan hemen selam verse, cemaat de selam verir. İmam, rüku ve secdeye giderse, cemaat imamı beklemeden selam verir. Eğer imam, dördüncü rekatta oturmadan kalkmışsa, yanıldığını hatırlamayıp secdeye gitse, namaz fâsid olur, yani bozulur. Cemaatin oturması ve selam vermesi fayda vermez.
İmama tek kişi uyarsa
Sual: İmama tek kişi uysa, o da, ayaklarında kireçlenme olduğu için dizlerini bükemese, imam ile yan yana durunca ayakları imamın ayaklarından ileri olmuş oluyor. Böyle namaz sahih olur mu? CEVAP
Ayakların imamın ayaklarından ileri olup namaza mani olması, sağlam insanlar içindir. Hasta olup, dizlerini bükemeyen, bu yüzden secde edemeyerek ima ile kılan kimsenin, imamın ayaklarından ileride olmasının mahzuru olmaz. Böyle kimsenin başı, imamın başından ileri olmamalıdır.
Tekbirleri söylememek
Sual: Namaz içinde rükuya, secdeye giderken ve secdeden kıyama kalkarken tekbirleri imamın sesli olarak söylemesi vacip midir, unutulunca secde-i sehv gerekir mi? CEVAP
İmamın intikal tekbirlerini sesli söylemesi vacip değil, sünnettir. Unutulursa secde-i sehv gerekmez. İmam bu tekbirleri söylerken, cemaatin de Allahü ekber demesi sünnettir. (Halebi)
Ön saftakilerin fazileti
Sual: Namazda ön safta bulunanın daha faziletli olduğu bildirildi. Arka saftakiler faziletsiz midir? CEVAP
Hadis-i şerifte de bildirildiği gibi, namazda ön safta bulunmak, fazileti daha çok olana nasip olur. Başka bir hadis-i şerifte de, sevap bakımından daha faziletli olana önce selam vermek nasip olacağı bildirilmiştir. Daha sonra selam verenin veya son saftakilerin faziletsiz olduğu değil, daha az sevaba kavuşacağı anlaşılmaktadır.
Bir kimse, hep ön safta bulunuyorsa, her zaman arkadaşından önce selam veriyorsa, onun daha faziletli olduğu anlaşılır.
İmamın itikadından şüphe etmek
Sual: İmamın durumundan şüphe edenin, onunla kıldığı öğle namazını iade etmeyip de, son sünneti kılarken (Kılması üzerime farz olan öğle namazını kılmaya) diye niyet ederek dört rekat namaz kılması uygun mudur? CEVAP
İmamın abdestinden veya itikadından şüphe eden veyahut namazın sıhhatinden şüphe eden kimse, (Vaktine yetişip kılamadığım son öğle namazının farzını kılmaya) diye niyet ederek dört rekatlık bir namaz kılmalıdır! Eğer imam ile birlikte kıldığı namaz sahih ve kabul olmuş ise, bu kıldığı kaza olur. İmamla kıldığı sahih değilse, bu kıldığı öğle namazının farzı olur. Fakat niyet ederken, (Kılması üzerime farz olan) dememelidir! Çünkü öğle namazı, öğle vaktinde kılınınca farz yerine gelirse de, hemen kılmak farz olmaz. İkindiye dört rekat namaz kılacak kadar zaman kalınca edası farz olur. Eğer (Kılması üzerime farz olan son öğle namazını kılmaya) diye niyet edilirse, bir gün önceki öğlenin farzı kılınmış olur. Onu da, bir gün önce kılmış olduğundan bu kıldığı nafile olur. Onun için (Vaktine yetişip kılmadığım son ..... namazını kılmaya) diye niyet etmelidir!
Sırta secde etmek
Sual: Camide cemaatle namaz kılarken yer dar olduğu için öndeki şahsın ayağının üstüne veya sırtına secde etmek sahih olur mu? CEVAP
Evet.
Namaz kılanların önünden geçmek
Sual: Ön saftaki boş yere geçmek için namaz kılanların önünden geçmek günah olur mu? CEVAP
Birinci safta boş yer olup ikinci safta yoksa, ikinciyi yarıp birinciye geçilir. Ön safa geçmek için, namaz kılanların önünden geçmek günah olmaz.
İmamın burnunun kanaması
Sual: İmamla namaz kılarken, onun burnu kanadı. Abdesti bozulduğu için namazdan çıkıp gitti. Ben namazımı tamamladım. Namazım sahih oldu mu? CEVAP
Evet. Cemaat birden fazla olsa idi, imamın, birini vekil bırakması gerekirdi. (Redd-ül-muhtar)
Akşam namazını geciktirmek
Sual: Akşam namazını cemaatle kılabilmek için yarım saat geciktirmekte mahzur var mıdır? CEVAP
Akşam namazını vaktin evvelinde kılmak sünnettir. Özürsüz yıldızlar çoğalıncaya kadar geciktirmek haramdır. Cemaatle kılmak sünnettir. Sünnet işlemek için namazı haram vakte bırakmak caiz değildir. Hastalık, seferi olmak gibi özürlerle yıldızlar çok çoğalıncaya kadar geciktirilebilir. Cemaat için geciktirilemez. Cemaat için 15-20 dakikadan fazla geciktirmemelidir!
Yer değiştirmek
Sual: Farz namazdan sonra sünnet kılarken yer değiştirilir mi? CEVAP
Cemaatle farz namazı kıldıktan sonra safları bozmak müstehaptır. Dışarıdan gelen bir kimsenin, cemaatle kılınmadığını bilmesi için, safları bozmak iyidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Farz namaz kıldıktan sonra nafile namaz kılmak isteyen, biraz ileri veya geri, biraz sağa veya sola gitsin!) [Ramuz]
İmamın son sünneti, farz kıldığı yerde kılması mekruhtur. Biraz sağda veya biraz solda kılar. Küçük mescitlerde veya cemaat çok olup safları bozma imkanı olmayan yerlerde, cemaat olduğu yerde durur. Olduğu yerde azıcık kıpırdaması kâfidir. Yanındakini kendi yerine çekmesi, onun yerine kendisinin gitmesi, böylece yanındaki müslümanı rahatsız etmesi doğru değildir. Safları bozmak şart değildir. Bu bakımdan yanındaki müslümanları rahatsız etmek asla caiz olmaz.
Ayağa kalkmak
Sual: İmama, ikinci veya üçüncü rekatta yetişen kimse, imam selam vermeden mi ayağa kalkıp namazını tamamlar? CEVAP
İmam, selam verdikten sonra ayağa kalkar.
Sübhaneke okumak
Sual: Cemaatle namaz kılarken Sübhanekeyi bitirmeden imam sesli okumaya başlıyor. Okumayı kesip imamı dinlemem gerekir mi? CEVAP
Sübhaneke okumak sünnet, imamı dinlemek vaciptir. İmam sesli okurken cemaate yetişen, Sübhanekeyi okumaz. İmamın nefes almak için okumayı kestiği yerlerde, Sübhanekenin kalan kısmı tamamlanabilir! (Halebi)
Önce selam vermek
Sual: Cemaatle namazda salli bariki okuyunca selam verdim, sonra imam da selam verdi. Namazım sahih oldu mu? CEVAP
Mekruh olarak sahih oldu. İmama uymak vaciptir.
Teyemmüm etmiş imam
Sual: Abdest almış olanın, teyemmüm etmiş olan imama uyması caiz midir? CEVAP
Caizdir. Sargı üzerine mesheden imama uyması da caizdir. (Redd-ül-muhtar)
Oturarak kılana uymak
Sual: Namazı ayakta kılan, oturarak kılana uyabilir mi? CEVAP
Ayakta durarak namaz kılan kimsenin, oturduğu yerde secde edebilen kimseye uyması caizdir. Ayakta namaz kılan kimse, imayla namaz kılan kimseye uyamaz. (Hindiyye)
Mukim olarak namaz
Sual: Öğle vakti seferilerle uyuyakalmışız. İkindi vaktinde öğle namazını cemaatle kaza ederken, ev sahibi olarak ben imam oldum. Seferi olan bu kimselerin, mukim olduğum için bana uyarak kıldıkları namaz sahih oldu mu? CEVAP
Sahih olmadı. Çünkü bu namazı, siz mukim olduğunuz için 4 rekat olarak, seferiler ise 2 rekat olarak kaza edecektiniz. Seferilerin ilk oturuşu farz, mukim olan imamın ilk oturuşu vaciptir. Farz kılan bir kimse, nafile veya vacip kılan imama uyamadığı gibi, bir rüknü farz olarak eda edecek kimse de, onu nafile veya vacip olarak eda eden imama uyamaz. (Redd-ül-muhtar)
Seferi imam
Sual: Öğle vakti seferilerle uyuyakalmışız. İkindi vaktinde öğle namazını cemaatle kaza ederken, seferi olan arkadaş imam olup ikindiyi bize dört rekat olarak kıldırdı. Mukim olduğum için seferi olan bu imama uyup kıldığım namaz sahih oldu mu? CEVAP
Sahih olmadı. Çünkü seferinin kıldırdığı son iki rekat namaz nafiledir. Siz farz kılıyorsunuz, farz kılan nafile kılana uyamaz. (Redd-ül-muhtar)
Seferi olan imam, üçüncüye kalkınca siz, ondan ayrılıp kendiniz iki rekat daha kılsaydınız namazınız olurdu.
Elleri kaldırırken tekbir
Sual: Bazı imamlar, namaza başlarken, Allahü ekber diyerek ellerini kulaklarına götürüyorlar. Böylece namaza başlamış oluyorlar. Sonra da namaza başlamış olduğu için, ellerini namaz içinde göbeklerine bağlıyorlar. İki elin bir hareketi namazı bozacağı için bunların namazı bozulmuyor mu? Bir de vitrin üçüncü rekatında, elleri aşağı bırakmadan tekbir almak gerekmez mi? CEVAP
Eller, kulaktan ayrılırken Allahü ekber demeye başlanıp, göbek altına bağlarken bitirilir. Bahsettiğiniz şekilde yapmakla da namaz bozulmuş olmaz. Yani ellerini kulaklarına götürürken veya ellerini kulaklara kaldırınca da tekbir getirilirse yine namaz bozulmuş olmaz. Fakat uygun olanı bizim bildirdiğimiz gibidir.
Vitirde de tekbir, ilk başlarken alınan tekbir gibidir. Eller aşağıya salıverilmeden kaldırılır. Eller salınsa da, namaz bozulmuş olmaz. Fakat aşağı salmadan kaldırılmalıdır.
İki rekât sünnet
Sual: Cemaate yetişebilmek için, bazen ikindinin sünnetini iki rekat olarak kılmakta mahzur var mı? CEVAP
Cemaat başlamışsa, iki rekat da kılınmaz. Cemaatle namaz kılmak sünneti, diğer sünnetlerden 27 derece efdaldir. Bu bakımdan cemaate yetişmek için ikindinin sünnetini iki rekat olarak kılmakta mahzur yoktur. Resulullah efendimizin, ikindinin sünnetini iki rekat kıldığı da olmuştur. (Resulullah, ikindinin farzından önce, bazen iki rekat namaz kılardı) diye rivayet vardır. (Ebu Davud)
Rabbena’yı terk
Sual: Cemaate veya iftitah tekbirine yetişmek için Rabbena...yı terk caiz midir? CEVAP
Evet.
İftitah tekbirine yetişmek
Sual: İftitah tekbirine ne zaman yetişilmiş sayılır? CEVAP
Fatiha bitene kadar imama uyan, yetişmiş sayılır.
Son teşehhüt
Sual: Camiye girdiğimde, cemaat son teşehhüdde oturuyordu. İftitah tekbirini alıp otururken imam selam vermeye başladı. Cemaate yetişmiş oldum mu? CEVAP
İmam selam vermeden önce, iftitah tekbirini aldığınız için, cemaate yetişmiş oldunuz.
Bayılan biriyle ilgilenmek
Sual: Cemaatle namaz kılarken sara tutan veya bayılan biri ile ilgilenmek için namazı bozmak caiz mi? CEVAP
Evet.
Ön saftaki boş yer
Sual: Namaza duracağımız sırada, bazen ön safta bir kişilik boş yer oluyor. Yanımızdaki, bir yaşlıya, boş olan yere geçmesini işaret etmek caiz midir? CEVAP
Caizdir. Kendisinin geçmesi iyidir. İsâr, muhtaç olduğu bir şeyi kendi kullanmayıp, muhtaç olan din kardeşine vermektir. İnsana lazım olan şeylerde isâr yapılır. Kurbet ve ibadetlerde isâr yapılmaz. Mesela, taharetlenecek kadar suyu, setr-i avret edecek kadar örtüsü olan, bunları muhtaç olana vermez, kendi kullanır. Namazda ön saftaki yerini başkasına vermez. Namaz vakti gelince abdestsiz kimsenin abdest suyunu başkasına vermesi caiz değildir. (Eşbah)
Allahü teâlânın beğendiği şeylere taat denir. Allah rızası için taat yapmaya ise, kurbet denir.
İmamın yüksek sesle okuması
Sual: Birkaç kişi, sabah namazına uyanamayıp, güneş doğduktan bir saat sonra sabahın farzını cemaatle kaza etseler, imamın yüksek sesle okuması gerekir mi? CEVAP
Gerekir. (Hindiyye)
Mihrabda kıldırmak
Sual: Camide, mihraptan başka yerlerde, cemaatle namaz kılmak caiz midir? CEVAP
Tam İlmihal’de (Camilerde birinci cemaatin imamı mihrabda kıldırmazsa mekruh olur) deniyor. Ancak sonraki cemaatler, mihraptan başka yerde kılmalıdır. (Eğer sonraki cemaatin imamı mihrapta bulunur, ezan ve ikamet okunmazsa, mekruh olmaz) diyen âlimler de vardır. İhtiyaten sonraki cemaatler mihrapta kılmamalıdır!
Bu hükümler, belli cemaati ve belli bir imamı olan mahalle camileri içindir. Yollarda, dinlenme tesislerinde ve iş yerlerinde birkaç vakit namaz kılınan mescitler böyle değildir.
Yol kenarlarındaki belli bir imamı olmayan mescitlerde, ezan ve ikamet okunarak, mihrapta veya mescidin başka yerinde cemaatler yapılabilir.(Halebi)
Camiye koşarak gitmek
Sual: Camiye koşarak gitmek uygun mu? CEVAP
Cemaate yetişilemeyecek bile olsa, yine camiye koşarak gitmek mekruhtur. Peygamber efendimiz, (Namaza koşarak gitmeyin)buyurdu. (Buhari)
Camide yer ayırmak
Sual: Camide kendine belli yer ayırmak uygun mu? CEVAP
Camide kendine yer ayırmak mekruhtur. Fakat, dışarı çıkarken, kimse oturmasın diye, yerine ceketini bırakırsa, gelince oraya tekrar oturabilir. Umumi yerlerde, parkta, vapurda, otobüslerde de böyledir.
Bu yerin fazlasını, iki kişi isterse, hangisine verirse, o oturur. İkisi de istemeden, bu fazla yere biri oturursa, bundan alıp ikincisine veremez. Fakat, burayı, onun emri ile, onun için ayırdım, kendim için ayırmadım diye yemin ederse, kaldırabilir. Umumi yerlerde, ilk oturan, herkese zararlı olmuş ise, kaldırılabilir.
Eksik kılınırsa
Sual: 4 rekatlık bir namaz kılan bir kimse dalgınlıkla 3 rekat kılsa ve 4 rekat kıldığını bilmese ve namazı bitirdikten sonra onu gören başka biri onun 3 rekat kıldığını söylemesi gerekir mi? CEVAP
Söyleyen salih biri ise o namazı iade etmesi gerekir.
Kalkmayı unutmak
Sual: 4 rekatlık bir namazda ikinci rekatta kalkmayı unutup, iki tarafa da selam verdik. Ayağa kalkıp devam edip sehv secdesi yapmak kurtarıyor mu? CEVAP
Evet kurtarır.
İmamın namazı
Sual: İmamın namazı sahih olmazsa, bundan cemaat mesul mü? CEVAP
Mesul değildir.
Yavaşça Kur’an okumak
Sual: Mescitte namaz kılanların yanında Kur’an okunabilir mi? CEVAP
Yavaşça okunabilir.
Ettehıyyatü’yü yavaş okumak
Sual: Cemaate geç yetişen kimse, cemaat 4. rekata oturduğu zaman ettehıyyatüyü okuduktan sonra selam verilene kadar bir şey okur mu? CEVAP
Ettehıyyatüyü yavaş yavaş okur. Hızlıca okursa, o zaman, kelime-i şehadeti tekrar eder.
Mekruh vakitte namaz
Sual: Akşam ezanına 10 dakika kala yani mekruh vakitte, birkaç kişi ikindiyi cemaatle kılabilir mi? Kılarsa cemaat sevabına kavuşulur mu? CEVAP
Evet kılabilir ve cemaat sevabına kavuşur.
Farzdan önce
Sual: Farzdan önce üç İhlas okumak bid’at midir? CEVAP
Evet üç ihlas okumak bid’attir.
Salaten tüncina
Sual: Salâten tüncinayı, selamdan sonra okumak bid'at midir? CEVAP
Evet bid'attir. Namazlardan sonra (âyet-el-kürsi) okunur. Sonra tesbihler çekilir, ondan sonra dua edilir. Dua ederken Salâten tüncinayı okumakta mahzur yoktur. Âyet-el kürsinin okunduğu yerde Salâten tüncinayı okumak sünneti değiştirmek olur. Yani bid'attir.
Kerahet vakti
Sual: Kerahet vakitlerinde de namazı cemaat ile kılmak caiz midir? CEVAP
Caizdir.
Sünneti evde kılmak
Sual: Farzı camide cemaatle kılmak için sabah namazının sünnetini evde kılıp çıkıyoruz. Camiye gelince imam, Kuran-ı Kerim okumayı bitirince El fatiha diyor. Fatihayı okumak gerekir mi? CEVAP
Sünneti kılanlar okuyamaz. Sünneti kılmayanların okumasında mahzur yoktur.
Ettahıyyatü bitmeden kalkmak
Sual: Biz ettehıyyatüyü bitirmeden imam kalkarsa bizim de kalkmamız gerek mi? CEVAP
Ettehıyyatüyü bitirip kalkmamız gerekir.
Yanlış niyeti duymak
Sual: Öğleyi cemaatle kılarken imamın yanılarak yatsı namazına diye niyet ettiğini duydum. Namazdan sonra sen yatsıya niyet ettin dedim, hayır ben öğleye niyet ettim dedi. Namazımız sahih oldu mu? CEVAP
Dil ile niyetin önemi yok. Kalben öğleye niyet etmişse, namaz sahih olur.
Namazdan sonra
Sual: Beş vakit namazdan sonra (Estagfirullah..) ifadesini müezzin mi, imam mı yoksa cemaat mi okur? CEVAP
Herkes kendisi okur.
Cemaate sonradan yetişmek
Sual: Cemaate sonradan yetişen, Sübhanekeyi okuması gerekir mi, gerekirse ne zaman okumalıdır? CEVAP
Sübhaneke okumak sünnettir. İmam içinden okuyorsa, başlar başlamaz okur. İmam açıktan okuyorsa okumaz.
Yüksek sesle âmin
Sual: Yüksek sesle âmin demek uygun mu? CEVAP
Fatihadan sonra, imam ve cemaat, sessiz olarak, âmin der. İmam Fatihayı bitirince, cemaatin ve imamın yüksek sesle âmin demesi mekruhtur. Hafif söylemelidir.
İmamla dua etmek
Sual: Cemaat imamla dua ederken, imamın duasına mı âmin diyecek, kendi de dua edebilir mi? CEVAP
Her ikisini de yapacaktır. İmamın duasına da âmin diyecek, kendisi de dua edecek. Bazı kimseler hep kendisi dua okuyor, imamınkine âmin demiyor. Kimisi de hep âmin diyor, kendisi hiç dua etmiyor. Her ikisini de yapmalıdır.
Başka cemaat
Sual: İkindiyi kılıp tesbih çekerken veya akşam namazının farzını kılıp son sünnetini kılmak için ayağa kalkınca, mescitte başka bir cemaat oluşuyor. Ben farzını kıldım, onlara tekrar uyup kılmam mı gerekiyor, yoksa hemen dışarı çıkmam mı gerekiyor? CEVAP
Farzı yalnız kılmışsanız, hemen çıkmanız gerekir, cemaatle kılmışsanız, çıkmanız gerekmez.
Farz için beklerken
Sual: Sünneti kılıp farz için cemaati beklerken kelime-i tevhid okumakta mahzur var mı? CEVAP
Hiçbir şey okunmaz.
Sırta dokunmak
Sual: Namaza sonradan gelen kişinin sırtımıza dokunmasını beklemek gerekir mi? Beklemeden onun cemaate uyacağını anlayıp kendiliğimizden geriye gelebilir miyiz? CEVAP
Evet uygun olanı onun vurmasını beklememektir. Onun sözü ile gidilirse namaz bozulmuş olur. Kendi arzumuzla gidersek namaz bozulmuş olmaz.
Ara tekbirler
Sual: İmamla birlikte ara tekbirlerini bizim de söylememiz gerekir mi? CEVAP
Evet gerekir.
Tertip sahibinin kazası
Sual: Tertip sahibiyim. Sabah namazına uyanamadım. Kaza etmeyi de unutmuşum. Aynı gün akşam namazında imam oldum. Yatsı namazını kıldıktan sonra sabahı kaza etmediğimi hatırladım. Ne yapmam lazım? Akşam namazını benimle kılan cemaatin namazı kabul oldu mu? CEVAP
Cemaatin namazı sahih olmuştur. Onlara duyurmak gerekmez. Sizin sabah namazını kaza etmeniz lazım, çünkü kılmadınız. Tertip sahibi olduğunuzu unutarak, kıldığınız diğer namazları kaza etmeniz gerekmez, çünkü unutmak özürdür.
Üzeride yazı olan tişört
Sual: Üzerinde yazı, resim, fotoğraf olan tişörtle namaz kılınır mı? CEVAP
Mekruh olur.
Sırttaki yazı
Sual: Bazen de sırt kısmında yazı olan kıyafetler var, bunun mahzuru olur mu? CEVAP
Arkasındaki yazıyı cemaat okursa namaz mekruh olur. Çünkü bir yazıya, bakıp, anlamak bozmaz ama anlayınca mekruh olur.
Telefon çalarsa
Sual: Cemaatle namaz kılarken devamlı çalan cep telefonunu namazı bozup kapatmak caiz mi? CEVAP
Namazı bozmak haram olur. Namazı bozmadan az hareketle kapatma imkanı varsa kapatılır. [Namazdan önce tedbir almalı, ya kapatmalı veya sesini kısmalıdır.]
Namazda uyumak
Sual: İmama uyan, namazda ayakta veya otururken uyusa namazı veya abdesti bozulmuş olur mu? CEVAP
Namazda uyumak abdesti de namazı da bozmaz.
Çocukla cemaat
Sual: On yaşında bir çocuğum var. Onunla cemaat olup cemaatle namaz kılabilir miyim? CEVAP
Çocukla da cemaat olur ve cemaat sevabı alınır.
Farzı kaçırmak
Sual: Mescide gelen ikindi veya yatsı namazın sünnetine başlandığını görse, o da eğer namaza duracak olsa, farzın ilk rekatını kaçıracağını anlasa ne yapar? CEVAP
O rekat kaçacaksa, yani biz sünnet kılarken farz kılınacağı için mekruh olur. Onun için sünneti dört değil iki rekat olarak kılar. İki rekat kılınca da yetişemeyeceğini anlarsa, bekler, namaza durmaz.
Cemaate başlanırsa
Sual: Öğlenin farzını yalnız kıldım. Ben bitince yanımda farzı cemaatle kılmaya başladılar. Onlara uymam lazım mı, uymam lazımsa nasıl niyet edeceğim? CEVAP
Cemaat olunca cemaate uymalı. Allah rızası için namaz kılmaya, uydum imama demeniz yeterlidir. Sadece öğle ve yatsı namazını böyle cemaatle kılabilirsiniz. Diğerlerini kılamazsınız. Çünkü sabahın ve ikindinin farzından sonra nafile kılınmaz. Akşamda ise üç rekat nafile olmaz. Sadece öğle ve yatsı namazı kılınır.
Sessiz selam
Sual: Cemaatle namaz kılarken imam namazı bitirince sessiz selam verse ne yapılmalıdır? CEVAP
Diğerleri de selam verip namazdan çıkarlar.
Ayakkabıların yeri
Sual: Camide ayakkabıları arkaya mı öne mi koymak uygundur? CEVAP
Çalınma endişesi ile namaz kılmak huşuya mani olacağı için ayakkabıları arkaya koymak mekruhtur. Öne ve sağa koymak da sünnete aykırıdır. Sol tarafa koymak sünnettir. Çalınma endişesi yoksa, yani huşuya mani değilse, arkaya koymanın da mahzuru olmaz.
Namaz kılarken
Sual: Camide namaz kılarken yanımızdan geçen, çarpmasın diye yana çekilsek namaz bozulur mu? CEVAP
Kendi arzumuzla çekildiğimiz için namaz bozulmaz.
Takkesiz imam
Sual: Takkesiz namaz kıldıran imamın arkasında namaz kılınır mı? CEVAP
Kılınmaz. Kılınırsa mekruh olur. Takkeye önem vermiyorsa daha kötüdür. İtikadı bozuk olabilir. Kasten sünnete riayet etmeyen imamlara uymamalıdır.
İtikâfa niyet
Sual: Mescide girerken niçin "itikâfa niyet ettim" deniyor? CEVAP
İtikâfa niyet edince orada yatmak, yiyip içmek v.s caiz olur. İtikâfa niyet etmezsek bunlar yapılmaz.
Cemaate uymak
Sual: Mescitte vaktin farzını tek başına veya cemaatle kılan bir kimse, mescide gelen bir grup cemaat yaparise, bu cemaate uymak zorunda mıdır? Bu konu ile ilgili hüküm nedir? CEVAP
Cemaatle namaz kılınırken tek başına namaz kılmak veya oturup dua etmek tesbih çekmek mekruh olur, ya cemaate uyulur veya dışarı çıkılır. Ama itikâfa niyet edilmişse orada durulabilir. İkindiyi, sabahı veya akşamı kıldıktan sonra tekrar cemaate uyulmaz; ya dışarı çıkmalı veya itikâfa niyet etmelidir.
Müezzin yerleri
Sual: Bazı camilerde müezzinlerin yerleri yüksek oluyor. Buradan imama uyulabilir mi? CEVAP
Yüksekte durmanın mahzuru olmaz. Fakat tek başına dururlarsa tahrimen mekruh olur. İki veya daha fazla kişi olursa kurtarır.
Camiye gitmenin önemi
Sual: Camiye gidemiyorum. Ne tavsiye edersiniz? CEVAP
Camiye gitmeyi ihmal etmemelidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Her namaz vakti camiye giden, ya Allah yolunda istifade edeceği bir ahiret kardeşi bulur, ya güzel bir ilme, ya hidayetini artıracak veya onu sapıklığa düşmekten muhafaza edecek bir kelimeye yahut rahmet-i İlahiyyeye mazhar olur.) [Taberani]
Euzü besmele
Sual: Cemaatle namaz kılarken, sübhanekeyi okuduktan sonra, euzü besmele çekilir mi? CEVAP
Çekilmez.
Okuduktan sonra
Sual: Cemaatle namaz kılarken, imam selam verir vermez kalkıp, Allahümme entesselamü ayakta veya başka yerde okuyabilir miyiz? CEVAP
Gerek cemaatle ve gerekse yalnız kılarken, okunduktan sonra ayağa kalkmalıdır.
3 secde
Sual: İmamdan önce başı secdeden kaldırıp koymak 3 secde sayılır mı? CEVAP
Hayır.
İmamın adını niyette söylemek
Sual: Cemaatle namaz kılarken uydum Ali’ye dedim. İmam Veli imiş. Namaz sahih mi? CEVAP
Sahih olmaz. Onun için imamın ismini söylememeli, sadece uydum imama demeli.
İkinci saf
Sual: İkinci safa da imamın arkasından mı başlanır? CEVAP
Evet.
Ön saftaki boşluk
Sual: Ön safta boş yer varken, arkada yalnız imama uyulur mu? CEVAP
Mekruh olur.
Tesbih çekmeden dua
Sual: İmam duaya başlayınca, tesbih çekmeyen de duaya katılır mı? CEVAP
Tesbihi çektikten sonra duaya katılması daha iyidir. İşi varsa tesbih çekmeden dua etmesi de caizdir. Hatta hiç tesbih çekmeden, dua etmeden gitmesi de caizdir.
Yatsıyı kılmış olan
Sual: Yatsıyı ve vitri de kılmış olan yatsının farzını kılana uyar mı? CEVAP
Nafile olarak kılması iyi olur.
İmamın yanına durmak
Sual: İmamla bir kişi namaz kılarken, biri gelip imamın arkasına veya soluna veya sağdakinin sağına dursa, mekruh olur mu? CEVAP
Mekruh olmaz.
Dışarıdan gelenin selamı
Sual: Camide sünneti kılıp, farzı beklerken, dışarıdan gelenin selamını almak, sünnet ile farz arasında bir şey okumak gibi mi? CEVAP
Evet. Vakit az ise, tefekkür veya kalben zikir etmeli. Vakit fazla ise, kaza namazı kılmalı.
Bir kişilik boşluk
Sual: Cemaatle namazda en sağda duranın solundaki kişinin abdesti bozulup gitse, bir kişilik boşluk kalıyor. Sağdaki de yana bir adım atarak boşluğu doldursa namaz bozulur mu? CEVAP
Bozulmaz.
Cemaate uymak
Sual: Yalnız başına farzı kılanın yanında, sabah veya akşamın farzı cemaatle kılınmaya başlansa, o kişi namazı bozup imama uyabilir mi? CEVAP
Evet hemen sağına selam verip cemaate uyar. Sadece akşam ve sabah namazında, birinci rekâtta secde ettikten sonra da, namazı bozup cemaate uyar, fakat ikinci rekâtın secdesini yaptıysa, cemaate uymayıp namazını tamamlar. Diğer namazlarda böyle değildir.
Dört rekâtlı farzlarda, birinci rekâtın secdesini yapmadıysa, yine hemen sağına selam verip cemaate uyar. Birinci rekâtın secdesini yaptıysa, iki rekât kılıp selam verir. Üçüncü rekâtın secdesini yapmadıysa, ayakta bir tarafa selam verip bozar ve cemaate katılır. Üçüncü rekâtın secdesini yaptıysa, dört rekâtı tamamlar.
Sesli okumamak
Sual: Akşam namazını kılana uydum. Sesli okunacağını bilmediği için gizli okudu. Benim namazım sahih oldu mu? CEVAP
Evet, sizinki sahih olur. Onun da bilmemesi özür olur. Kasten yapsa idi vacibi terk etmiş olurdu.
İmamın selamı
Sual: İmam, selam vermedi diye imama uydum. Bir arkadaş, beni görmüş, selamdan sonra uyduğumu söyledi. Ona inanıp tekrar kılmam lazım mı? CEVAP
Evet.
Cemaatin önüne geçmek
Sual: Odada imamın arkasına bir saf sığıyor. Sonradan gelenlerin, cemaatin önünden geçip, imamın sağına, soluna durması caiz mi? Arka saf dolar zannı ile imamın sağına soluna durmak caiz mi? CEVAP
Her ikisi de caizdir.
İkamet okunurken
Sual: İkamet okunurken imam ayakta ise, cemaat de kalkar mı? CEVAP
Kalkması lazım değildir. Kalkmaları caizdir.
İkamet okunurken
Sual: İkamet okunurken camiye girince oturmak gerekir mi? CEVAP
İkamet okunurken camiye giren kimse, imam mihraba gitmek üzere ayağa kalkmamışsa, oturur.
İmam otururken ayakta beklemek mekruh olur. (N. İslam)
Sırta secde etmek
Sual: Sırta secde edenin sırtına, secde etmek caiz mi? CEVAP
İkincisinin secdesi, sahih değildir.
El Fatiha denince
Sual: İmam el-fatiha deyince salevat da okumak efdal mi? CEVAP
Evet.
İmamın hatası
Sual: İmam, ilk oturuşu unuttu. İkaz ettik. Namazı secde-i sehv yapmadan tamamladı. Namazı iade etmesi vacip miydi? CEVAP
Değildi. Çünkü imamın secde-i sehv etmeme yetkisi var.
Maliki’de selam vermek
Sual: İmam, secde-i sehv için selam verince, Maliki’yi taklit eden secde-i sehv olduğunu bilmeden selam verse, namaz bozulur mu? CEVAP
Hayır.
Selam vermeden kalkmak
Sual: İmam, son rekatta salli bariki okuduktan sonra, selamı unutup, kalkıp gitse, cemaat, kendi kendine mi selam verir? CEVAP
Evet.
Son teşehhüd
Sual: İmama son teşehhüdde uyan, namazı nasıl kılar? CEVAP
Yalnız kılan gibi kılar.
Aşır okumak
Sual: Her namazdan sonra mihrabiye, aşır okumak caiz mi? CEVAP
Evet.
Mihrabiye’den sonra
Sual: Mihrabiyeden sonra, uzun salevat-ı şerife okumak caiz mi? CEVAP
Ara sıra okunması caizdir. Sünnetmiş intibaını vermemek için her zaman okunmamalıdır.
İmamın gizli okuması
Sual: İmam, açık okunacak yerde, Fatihanın yarısını gizli okusa, gizli okunacak yerde, açık okusa, secde-i sehv gerekir mi? CEVAP
Evet. Fakat cemaatle secde-i sehv yapmamak caizdir.
Tesbihleri okumak
Sual: Cemaatten biri, işi varken, tesbihleri ve duayı beklemeden dışarı çıkınca, dışarıda veya gittiği yerde okuması caiz olur mu? CEVAP
Evet.
Dar pantolon
Sual: Dar pantolon olunca, cemaati terk etmek gerekir mi? CEVAP
Cemaat terk edilmez.
İmamın getirdiği tekbir
Sual: İmam, cenaze namazında üç tekbir getirdi. Cemaatten dört tekbir getirenler de oldu. Bunların namazı sahih oldu mu? CEVAP
Evet.
Dolu mescit
Sual: Mescit dolu idi. İmamın son teşehhüdde oturduğunu anladım. Birinin önüne oturdum. Günah mı? CEVAP
Zaruret olduğu için caizdir.
Cemaatin kalkması
Sual: İmam 4. rekata kalkmayı unutup oturursa cemaat kalkar mı? CEVAP
Ön saftaki cemaatten birinin "sübhanallah" diye ikazı iyi olur.
İki namazı cem
Sual: İki namazı cem ederken, yanımda, ikindi cemaatle kılınmaya başlansa, öğleyi kıldıktan sonra onlara uymam caiz mi? CEVAP
Evet.
İmamı duymamak
Sual: İmamın tekbirini duymadık. İmam, rükudan kalkarken biz rükuya indik. Secdede imama yetiştik. Namazımız sahih oldu mu? CEVAP
Evet.
Kerahet vaktinde ikindi
Sual: Kerahet vaktinde, ikindiyi yine cemaatle kılmak gerekir mi? CEVAP
Evet.
Gece yarısı yatsı
Sual: Yatsı gece yarısına kalsa, cemaatle mi kılmak evladır? CEVAP
Evet.
Sübhaneke okurken
Sual: Biz Sübhaneke okurken, imam sesli okumaya başlıyor. İmam, nefes aldığı zamanlarda kalan kısmı tamamlamak uygun mudur? CEVAP
Evet.
Selamı uzatmak
Sual: İmam, sağa selam verirken (Lah) kısmını uzatıyor. Cemaat, kısaca selam veriyor. İmamdan önce selam verilmiş sayılır mı? CEVAP
Hayır. Namazları sahihtir.
İmama uymaya niyet
Sual: Evinden çıkarken imama uymaya niyet eden, yolda biri ile konuşsa, yeniden mi niyet etmesi gerekir? CEVAP
Evet.
5. rekata kalkmak
Sual: İmam yanılıp 5. rekata kalksa, o anda biri gelip ona uysa, namazı sahih olur mu? CEVAP
Hayır sahih olmaz. Çünkü farz kılacak olanın nafile kılana uyması caiz değildir.
Kılınmamış rekat
Sual: İmam, teşehhüdden sonra, 5. ye kalktı. 6. da kılıp selam verdi. 2. rekatta imama uymuştum. İmam 5.ye kalkınca, uymayıp, kılmadığım bir rekatı tek başına kıldım. Sahih mi? CEVAP
Evet.
Sure-i Haşr’ı okumak
Sual: Sure-i Haşrın sonunu imam okuyunca, cemaat de okumuş sayılır mı? CEVAP
Evet. Çünkü kendisinin okuması sünnet, dinlemesi ise farzdır. Sünnet sevabı, farzın yanında denizde damla bile değildir.
İmamın namazı bozulursa
Sual: İmamda namazı bozan bir şey bulunduğunu anlayan kimse ne yapmalı? CEVAP
Bu namazı tekrar kılar. Bunu imam namazda hatırlarsa yahut namazda iken namazı bozan bir şey hasıl olursa, bunu hemen cemaate bildirir. Namazdan sonra anlarsa, o cemaatten olduklarını hatırladığına söyleyerek, haber göndererek bildirir. Haber alan, iade eder. Alamayan affolur. Bir kavle göre de, imamın cemaate haber vermesi gerekmez.
Namazda adım atmak
Sual: Cemaatle namaz kılarken, önümdeki saftan biri veya yanımdaki ayrılsa, namaz içerisinde onun yerine bir adım atarak geçebilir miyim? CEVAP
Geçmek gerekmez. Geçilse de mahzuru olmaz. Yani hem öne hem yana geçilebilir.
İmamla aradaki mesafe
Sual: İmamla cemaatın arasından 15-16 metrelik bir yol geçiyor. Yolun arkasında kalan cemaatin namazı sahih olur mu? Yol dışarıda, cemaat cami dışındadır. CEVAP
Cami içi ile dışarısı farklıdır. (Fetâvâ-yı Hindiyye)de diyor ki, (İmama uymaya mani olan sebeplerden biri, imam ile cemaat arasında, kayık geçecek kadar nehir veya araba geçecek kadar yol yahut sahrada kılarken, arada iki saflık boşluk bulunmaktır. Camilerin içinde büyük boşluk arkasında, imama uymak caizdir.) Demek ki dışarıda olduğu için o kadar bir boşluk varsa imama uymak caiz olmuyor.
Elleri bağlamak
Sual: Cemaat otururken imama uyacağımız zaman ellerimizi bağlayıp öyle mi cemaate dahil olacağız? CEVAP
Elleri bağlamak gerekmez.
Kadınla namaz
Sual: Ben namaz kılarken hanımım veya annem yahut yabancı bir kadın benim önümde namaz kılarsa namazım olur mu? CEVAP
Sizden dokuz ayak ileride iseler namazınız sahih olur.
İmamın uyuması
Sual: Son teşehhüdde salli bariki okuduktan sonra imam uyusa veya epey vakit geçtiği için uyuduğu sanılsa, cemaatin selam verip namazdan çıkması caiz mi? CEVAP
Evet.
Namazda iki niyet
Sual: Öğle, ikindi ve yatsı namazının ilk sünnetlerini ve akşamın farzını kılarken, abdestten sonra kılınan sübha namazına veyatehıyyat-ül-mescid namazına da niyet edilebilir mi? CEVAP
Evet, niyet edilmesi iyi olur. Hattâ bir yolculuğa çıkılacaksa veya yolculuktan yeni dönülmüşse, niyet sevabı da almak için, tehıyyat-ül-menzil namazına da niyet edilebilir. Mesela (Bugünkü akşam namazının farzına, tehıyyet-ül-mescide, tehiyyat-ül menzile ve sübha namazı kılmaya) diye niyet edilir.
Mukim kılmak
Sual: Ankara'ya gitmek üzere evden çıktım, 10 km uzaklıktaki iş yerime geldim, daha İstanbul'da olduğum için kendimi seferi hissetmedim. İmam olup öğleyi mukimlere kıldırdım. Benim ve cemaatin namazları sahih oldu mu? CEVAP
Sizinki mekruh olarak sahih oldu. Cemaatinki ise hiç sahih olmadı. Çünkü farz kılanın nafile kılana uyması caiz değildir. Sizin son iki rekatınız nafile olduğu için cemaatin namazı sahih olmadı.
Evde cemaat
Sual: Evinde namazını kılanın yanına, birkaç kişi gelip, ikindi veya akşam namazını cemaatle kılsa, onun evden çıkması gerekir mi? CEVAP
Hayır.
İmamın yerine geçmek
Sual: İmamın abdesti bozulsa, yerine geçen, nereden okur? CEVAP
Baştan veya imamın kaldığı yerden okuması caizdir.
İmamın hatasını söylemek
Sual: Hariçten biri, imamın hatasını söylese, o da düzeltse caiz olur mu? CEVAP
Caiz olmaz.
Namaz kılınırken çalışmak
Sual: Odada cemaatle namaz kılınırken çalışmam caiz mi? CEVAP
Namaz kılmış olan için caizdir.
Namazı iade etmek
Sual: Tanıdığım salih arkadaşlara baktım cemaatle ikindi namazını kılıyorlar. Ben de onlara uyup kıldım. Sonra saatime baktım ki namaz vakti yeni girmiş. İade ettim. Eğer saatime bakmasaydım bu namaz veya daha önce böyle saatime bakmadan onlara hüsnü zan edip kıldığım namazlar ne oldu? Bazen unutup abdestsiz kıldırsalar veya iyi sandığımız kimsenin, sonradan inançsız olduğu meydana çıksa, bütün bu namazları kaza etmemiz gerekir mi? CEVAP
Kaza etmeniz gerekmez. Bu konuda birkaç örnek: 1- Dinimiz, zahire göre hükmeder. Adamın abdestsiz olduğunu niye bilmedin veya inançsız biri olduğunu niye anlamadın diye sorguya çekmez.
2- İmam unutup abdestsiz kıldırsa, namazdan sonra hatırlasa cemaate söylemese, abdest alıp namazını kılsa, cemaate söylemediği için günaha girmiş olmaz. Eğer cemaate benim abdestim yoktu demişse, duyanların tekrar kılmaları gerekir. Duymayanlar sorumlu olmazlar.
3- Vesvese etmekten sakınmalıdır. İbadette zannı galip yeterlidir. Mesela gusledip banyodan çıksa, fakat bazı yerleri kuru kalmış olsa, kuru kaldığını bilmese guslü sahih olur. Bunun gibi insan domuz yağı bulunan bir şey yese, domuz yağı olduğunu bilmese, bilmediği için ona günah olmaz.
4- Araştırıp kıble istikameti diye yanlış olarak ters yöne dönse bile, yine namazı sahih olur.
5- Bayram hilaline baksa hava bulutlu olduğu için görülmese, ama gerçekte ise ertesi günü bayram olsa, o kimse hilali görmediği için ertesi günü yani bayram günü oruç tutsa, hem günah olmaz, hem de o oruç ramazan ayından sayılır.
Rüku’a gitmek
Sual: Cemaate imam rükuda iken yetişen mesbuk, yalnız tekbir getirip de mi rükuya gider, yoksa tekbir getirdikten sonra bir daha Allahü ekber der öyle mi rükuya gider? CEVAP
Vakit müsaitse inerken de tekbir getirir, değilse sadece iftitah tekbiri yetişir.
Namazı kılmış olan
Sual: Vaktin farz namazını kılan bir kişi namaz kılmamış bir kişiye imam olup namaz kıldırabilir mi? CEVAP
Kıldıramaz. Şafii’de kıldırabilir.
İlk oturuş
Sual: İmama sonraki rekatlarda yetişildiğinde ilk oturuşta sadece ettehıyyatü mü okunur? CEVAP
Evet.
Farzdan sonra sünnet
Sual: Öğle namazı farzı kılınırken imama uyan, ilk sünneti farzdan hemen sonra mı, yoksa son sünnetten sonra mı kılmalıdır, yatsı namazında da durum böyle midir? CEVAP
Önce ilk sünnet kılınır.
Tek kişi
Sual: İki kişi cemaatle namaz kılarken, cemaat olan tek kişi imamın neresine durur? Bunlar namaz kılarken bir başkası gelse o nereye durur? CEVAP
Cemaat bir kişi ise, imamın sağ yanında hizasında durur. Solunda veya arkasında durması mekruh olur. Ayağının topuğu, imamın topuğundan ileri olmazsa, namazı sahih olur. Çok kimse, bunu bilmediği için imamın gerisinde duruyor. İmamla omuz omuza olmalıdır. İmamdan ileri olmamak için ayağının topuğu imamın topuğundan ileri olmaması yeter. İhtiyat için dört parmak kadar geriden durulabilir.
İki kişi cemaatle namaz kılarken, bir kişi daha gelse, bu kişi, imamın yanındakinin omzuna hafifçe dokunur, geriye gelmesini bekler. O geriye gelirse onun yanında durur, gelmezse, yahut o kişinin geleceğini sanmıyorsa, o kişinin sağına veya imamın soluna durabilir.
Bazı kimseler böyle geriye gelineceğini bilmiyor. Bilmediği için de gelmeyebilir veya vuran kimsenin emri ile geriye gelirse namazı bozulur. Kendi isteği ile geriye gelirse namazı bozulmuş olmaz. Gelen kişi yalnız kalmasın diye kendi isteği ile gelmelidir.
Papazın imamlığı
Sual: Bir papaz, inancını saklayıp müslüman gibi senelerce namaz kıldırsa, cemaat onun papaz olduğunu bilmediği için, cemaatin namazına bir zarar gelir mi? CEVAP
Gelmez.
Âlimin yanında yürümek
Sual: Yaş veya ilimce büyük olan bir zatla giderken, onun sağında mı, solunda mı gitmek gerekir? CEVAP
İki kişi cemaatle namaz kılarken biri imam olunca, diğeri cemaat olur. Cemaat olan sağda, imam olan solda durur. Yürürken de rütbesi veya ilmi fazla olan solda yürür.
İmam vekil etmek
Sual: Ben imam oldum, birkaç arkadaşla evimizin bir odasında cemaatle namaz kılarken, öbür odada hasta yatan annem çağırdı. Ben de yavaşça selam verip namazı bozdum. Giderken bir arkadaşı yerime vekil ettim. O namazı tamamladı. Bu namaz sahih oldu mu? CEVAP
Evet sahih oldu.
Abdestsiz namaz
Sual: Birkaç arkadaşla cemaatle namaz kıldırıyordum. Bir müddet sonra abdestimin olmadığını hatırladım. Hemen namazı bozup yerime birini vekil edip gittim. Niye gittiğimi sordular, ben de abdestimin olmadığını söyledim. Onların namazı sahih oldu mu? CEVAP
Onların namazı sahih olmadı. Çünkü sizinle kıldıkları sahih değildi. S. Ebediyye’de şöyle bildiriliyor:
İmamda namazı bozan bir şey bulunduğunu anlayan kimse, bu namazı tekrar kılar. Bunu imam namazda hatırlarsa, bunu hemen cemaate bildirir. Namazdan sonra anlarsa, o cemaatten olduklarını hatırladığına, söyleyerek, haber göndererek, yazarak bildirir. Haber alan, iade eder. Alamayan affolur. Bir kavilde ise imamın cemaate haber vermesi lazım değildir. Şafii mezhebinde haber vermesi gerekmez.
Mekruh mu, sünnet mi?
Sual: İşyerinde veya evde, namazları cemaat yapıp kılalım diyoruz. Fakat namaz oldukça gecikiyor. Namazı, yalnız dahi olsa erken vaktinde kılmak mı, yoksa kerahet vaktinde dahi olsa cemaati beklemek mi daha efdaldir? CEVAP
Sünnet ile mekruh çakışınca mekruh işlememek için sünnet terk edilir. Mekruh vakitte cemaatle kılmak mekruhtur. Onun için mekruh vakit girmeden yalnız kılınır.
Mihrapta kılmak
Sual: (Camide, ilk cemaatin imamı mihrapta durmazsa mekruh olur) deniyor. Namaz kıldığımız camide, birkaç bölme var. Mihrap olan yerde, cuma ve bayram namazlarını kılıyoruz. Kışın burası soğuk olduğu için, beş vakit namazı küçük odada kılıyoruz, fakat orada mihrap yok. Kıldığımız namazlar mekruh mu oluyor? CEVAP
Her oda, müstakil yer demektir. Kışın küçük odada namaz kılmak mekruh olmaz.
Cemaatin farza başlaması
Sual: Sünnet veya kaza namazı kılarken, cemaat farza başlarsa, namazı bozup, imama uymak gerekir mi? CEVAP
Dört rekat sünnete başlamış ise, iki rekat kılınca selam verip imama uyar. Üç rekat kılmışsa dörde tamamlar. Sünnet kılarken kaza namazına da niyet eden, farza başlanıldığını görürse, namazını bozmaz. İki veya dört rekata tamamlar. Mesela öğlenin ilk sünnetinde iki rekatta selam veren, farzdan sonra, iki daha kılarak, dörde tamamlar. Yeniden dört rekat kılması, daha iyi olur. Kaza kılarken cemaate başlanırsa, tertip sahibi olan bozmaz. Maliki mezhebinde de böyledir.
Cemaatle namaz kılarken, başka bir namaz kılmak tahrimen mekruhtur. Bunun için, iftitah tekbirine yetişemeyeceğini zanneden, başka namaza başlamaz, cemaati bekler.
Tekbiri ayakta almak
Sual: İmama rükuda yetişmek için, acele tekbir alıp, rükua gidince tekbiri bitiren, o rekata yetişmiş olur mu? CEVAP
İftitah tekbirini ayakta almak şarttır. Eğilirken alınırsa imam uyulmuş olmaz. O namaz sahih olmaz.
İftitah tekbirini ayakta alıp, sonra imamla rükuda bir an beraber kalınca, hem namaz sahih olmuş olur, hem de o rekata yetişmiş olunur. Rekata yetişeceğim diye eğilirken tekbir alınmamalı. Rekata yetişemese de, namaza uyması sahih olmalı. Namaza uymak sahih olmazsa, namaz da sahih olmaz.
Evden çıkarken niyet
Sual: Cemaatle namaz kılmak niyetiyle evden çıkan, yeni bir niyet etmeden imama uyabilir mi? CEVAP
Uyabilir; fakat yolda namazı bozacak bir şey yapmamak gerekir. Yürümek ve abdest almak zarar vermez. (S.Ebediyye)
Seferi imama uyan
Sual: Seferi imama uyunca, imam selam verdikten sonra, iki rekât daha kılarken Fatiha okumak gerekir mi? CEVAP
Bazı âlimler, seferi imama uyan mukim, üçüncü ve dördüncü rekâtlarda Fatiha okumasa da olur dediyse de, Şems-ül eimme Abdülaziz Halvani ve başka âlimler, okur dediler. O hâlde, ihtiyat ederek okumalıdır. (Cami-ur-rumuz, Tatarhaniyye)
İmamın ve cemaatin niyeti
Sual: İmam cemaatle namaz kıldıracağı zaman nasıl niyet eder? CEVAP
İmam, (Bana uyan cemaate imam oldum) der. İmamın, erkeklere imam olmaya niyet etmesi şart değildir. Eğer niyet etmezse namaz sahih olur; ama kendisi cemaatle kılmak sevabına kavuşamaz. (Cemaate imam olmaya) niyet ederse bu sevaba da kavuşur.
Cemaatte kadın da varsa imamın, (Kadınlara imam olmaya) diye niyet etmesi şarttır. Böyle niyet etmezse kadınların namazı sahih olmaz.
İmamdan önce selam
Sual: İmam daha okumalarını bitirmeden, dalgınlıkla imamdan önce her iki tarafa da selam verenin namazı bozulur mu? CEVAP
Bozulmuş olmaz. İmamın selam vermediğini görünce, namaza devam eder ve imamla tekrar selam verir.
Sünnet kılarken imama uymak
Sual: Tam İlmihal’de (Dört rekât sünnet kılarken, farz kılan imama uyan, namazı farz gibi kılar) deniyor. Sünnet kılarken, farz kılan imama nasıl uyulur? CEVAP
Nafile kılan farz kılana uyabilir. Mesela, öğlenin sünnetini kılmadan cemaate yetişen kimse, öğlenin farzını kıldıktan sonra, ilk sünneti kılacağı sırada, yanında yeniden cemaat teşekkül etse, o imama uyarak öğlenin sünnetini kılar. İmama uyduğu için de, farz gibi kılar. Son sünneti kılarken de uyulabilir; hatta son sünneti kıldıktan sonra da, imama uyup nafile kılınabilir.
Kadınla yan yana namaz kılmak
Sual: Hanımımla cemaat olup, on senedir namaz kılıyoruz. Hanım benim sağıma duruyordu. Şimdi öğrendim ki, kadınla yan yana durup cemaatle namaz kılınca erkeğin namazı bozuluyormuş. Şimdi bu on senelik namazımı kurtarmamın bir yolu var mı? CEVAP
Sizin namazınız bozulunca, hanımınızınki de bozulmuş olur. Şafii mezhebinde, cemaatle namaz kılarken, kadın erkeğin yanında namaza dursa ikisinin namazı da sahih olur, ancak kadının erkeklerin arkasında durması iyi olur. (Muğnil muhtac, Kitab-ül Üm)
Dört hak mezhep rahmettir. (O kılınan namazları Şafii mezhebine göre kıldım) diye niyet ederseniz namazlarınız sahih olur. Kaza etmek gerekmez. Her ne kadar, o zamanlar, Şafii mezhebinin bütün şartlarına uyulamamış olsa bile, bunda zaruret olduğu için telfîkolmaz, caiz olur.
Telfîk, kendi mezhebinde caiz değilken, bir ihtiyaç, bir harac [güçlük] olmadan ve şartlarına riayet etmeden, başka mezhepte caiz olan hükümlerle amel etmek demektir. Telfîk haramdır, söz birliğiyle bâtıldır.
Ön safa geçmek
Sual: Cemaatle namaz kılarken bazen ön safta boş yer oluyor. Namaza başlamış cemaatin önünden geçerek ön safı doldurmak gerekir mi? CEVAP
Öndeki safta boş yer varken, arkasındaki safta durmak mekruhtur. Ön safa geçmek için, cemaatin önünden geçmek de günah olmaz. Hatta, birinci safta boş yer olup ikinci safta boş yer yoksa, ikinci safı yarıp birinci safa geçilir.
Bulaşıcı hastalığı olan
Sual: Bulaşıcı bir hastalığı olanın, mescide devam etmesi caiz midir? CEVAP
Caiz değildir.
Cemaatle kaza kılmak Sual: Bir arkadaşım, kaza borcu olduğu için, cemaatle teravih namazı kılınırken imama uyarak kaza namazı kıldığını söyledi. Bu şekilde, başka bir namaz kılana uyarak kaza kılmak caiz olur mu? CEVAP
Şafii mezhebindeyse, caizdir. Hanefi mezhebinde caiz olmaz. Hanefi mezhebinde, aynı namaz kazaya kalmışsa cemaatle kaza edilebilir. Mesela bugünkü sabah namazını vaktinde kılamayanlar, kazasını cemaatle kılabilirler. Bunun haricinde, Hanefi’de cemaatle kaza namazı kılmak caiz değildir. Çünkü herkesin kazaya kalan namaz vakitleri değişiktir.
Hanefi’ye uyan Şafii
Sual: Hanefi imama uyan Şafii veya Şafii imama uyan Hanefi, sabah namazında kunut okur mu? CEVAP
Hanefiye uyan Şafii, okumaya fırsat olmadığı için, kunut okumaz. Şafii’ye uyan Hanefi de, okumaz, imamı bekler.
İkinci cemaat
Sual: Mescitte, ikinci üçüncü cemaat yapılsa, imam olanın illa mihrapta mı durması gerekir? CEVAP
Camide ilk cemaatin imamı mihrapta kıldırmazsa, mekruh olur. İmamı ve cemaati belli kimseler olan her camide, vakit namazları, imam mihrapta olarak, cemaat ile kılındıktan sonra, tekrar cemaatler yapılabilir. Ancak sonraki cemaatler, mihraptan başka yerde kılmalıdır!
(Eğer sonraki cemaatin imamı mihrapta bulunur, ezan ve ikamet okunmazsa, mekruh olmaz) diyen âlimler de vardır. İhtiyaten sonraki cemaatler mihrapta kılmamalıdır!
Yol kenarlarındaki belli bir imamı olmayan mescitlerde, ezan ve ikamet okunarak, mihrapta veya mescidin başka yerinde cemaatler yapılabilir.(Halebi)
Cemaatten ayrı ikamet
Sual: Yollarda veya belli bir imamı olmayan yahut cemaati belli kimseler olmayan camilerde, cemaatten ayrı namaz kılarken ikamet okumak gerekir mi? CEVAP
Yollarda bulunan veya imamı ve müezzini bulunmayan ve cemaati belli kimseler olmayan camilerde, çeşitli zamanlarda gelenler, bir vaktin namazı için, çeşitli cemaatler yaparlar. Her cemaat için, ezan ve ikamet okunur. Böyle camide, yalnız kılan da, ezan ve ikameti kendi işiteceği kadar sesle okur.
İmamla yapılan hatalar
Sual: İmam ile namaz kılarken imam secdeden doğruldu zannederek başımı kaldırdım, baktım ki imam daha secdede. Tekrar secdeye gittim. Yani benimki üç secde oldu. Bir de yine dalgınlıkla, imam selam vermeden önce selam verdim. Sonra baktım imam daha okuyor. Bekleyip imamla birlikte selam verdim. Namazım sahih oldu mu? Secde-i sehv yapmam gerekiyor muydu? CEVAP
İmamla yapılan hatalarda secde-i sehv gerekmez. Namazınız sahih olmuştur.
Saf olmak
Sual: Cemaatle namaz kılarken, yalnız bir kişi varsa, o bir kişinin imamdan yarım metre geriye durması mı gerekir? CEVAP
Hayır. Yan yana durmaya saf olmak denir. İki kişi yan yana durunca saf olur. Biri geride, imam ileride durunca saf olmaz. İmamla yan yana aynı hizada durmaları gerekir. İmamın sağ yanında duran kimsenin, secdeye inip kalkarken, imamdan ileri gitmemesi için, topuklarının imamın topuklarından geride durması ihtiyatlı olur. İmamdan ileri geçmezse, imamla aynı hizada durmasında mahzur olmaz.
Bir kadınla kocası veya mahremi bir erkek, cemaatle namaz kılarken, kadın tam imamın arkasında durur.
Sesli okumak
Sual: Sübhaneke okumayı yetiştiremezsek imam açıktan okurken devam edip bitirmemizde veya imam açıktan okumaya başlayınca imama yeni uymuşsak, Sübhanekeyi okumakta bir sakınca var mıdır? CEVAP
İmam sesli okurken, Sübhaneke okunmaz. Yarıda kalmışsak bile kesmemiz gerekir. Sübhaneke okumak sünnet, imamı dinlemek ve imama tâbi olmak vacibdir. İmam, âyet aralarında nefes alırken Sübhanekeyi parça parça okumakta da mahzur yoktur.
İmama tabi olmak
Sual: Kunut’u okumak da, Ettehıyyatü’yü okuyacak kadar durmak da vacib iken, birinci oturuşta Ettehıyyatü’yü yetiştiremeyen, tamamlayıp ondan sonra kalkıyor da, Ramazan’da vitir cemaatle kılınırken, Kunut’u yetiştiremeyen, niye Kunut’u okumayıp imamla birlikte rükûa gidiyor? CEVAP
İmam arkasında Kunut okumak, vacib değildir, sünnettir. AyrıcaKunut’u bitirmeden imam rükûa giderse, kunutu bitiremeyen, okumayı kesip imama tâbi olur, çünkü imamla birlikte rükûu kaçırma tehlikesi vardır. Teşehhüd böyle değildir, bitirdikten sonra kıyama kalkabilir. Ama secde, rükû gibi rükünlerde imama muhalefet etmek, namazı bozar. (Dürer)
Yeni Müslüman olan imam
Sual: 3 yıl imamlık yapan kişi, (Ben Hristiyan idim, şimdi Müslüman oldum. Arkamda kılınan namazları kaza etmeniz gerekir) dedi. Arkasında kılınan namazları kaza gerekir mi? CEVAP
Hayır, kaza etmek gerekmez. (Tergib-üs-salât)
Cemaatle namaz kılmak İslam’ın şiarıdır. İslamiyet zahire bakar, Müslümanım diyeni Müslüman kabul eder. Cemaat, imamın kalbindeki imanı bilemez, zaten dinimiz de bunun bilinmesini istememiştir. İmam olan zat, cemaat için hükmen Müslüman kabul edildiği için, imamın daha sonra gayrimüslim olduğu meydana çıksa da artık, onun arkasında kılınan namazları kaza etmek gerekmez.
Safları düzeltmek
Sual: Resulullah, namazdan önce safları düzeltmek için değnekle işaret etmiş midir? CEVAP
Evet.
Sünnetten fazla okumak
Sual: Muteber bir kitapta, (İmamın farz kıldırırken, kıraati ve tesbihleri sünnetten fazla okuması tahrimen mekruhtur) buyurulurken, başka yerindeyse, (İmam cemaatin hâline göre hareket eder) buyuruluyor. Bu iki ifadeyi nasıl birleştirebiliriz? CEVAP
İmamın, sünnetlerden fazla okuması uygun değildir, çünkü cemaatin içinde hastalar, ihtiyarlar, yolcular ve işi acele olanlar olabilir. Bunun için sünnetten fazla okumak tahrimen mekruhtur. Cemaatin içinde hastalar ve özürlülerin olduğu biliniyorsa, imam sıkıntı vermemek için, sünnetten de kısa okuyabilir. Mesela, sabah namazında uzun sure okumak sünnetken, böyle hâllerde kısa sureyle namaz kılınır.
Üç rekât kılmak
Sual: Güvenilen biri, (Sen öğleyi üç rekât kıldın)dese, namazı iade etmek gerekir mi? CEVAP
Öğle namazını kılan, selam verdikten sonra, güvenilir bir kimse, (Sen öğle namazını üç rekât kıldın) dese, namaz kılan kimse de dört rekât kıldığından emin olsa, kendisine üç rekât kıldığını haber veren kimsenin sözüne uyması gerekmez. (Fetava-yı Hindiyye)
İftitah tekbirine yetişmek
Sual: Öğle, ikindi ve yatsı namazlarında, camiye girdiğimizde ilk sünnetler kılınmaya başlanmış, yarısı da kılınmışsa veya sünnetler bitmek üzereyse, ne yapmak gerekir? CEVAP
İftitah tekbirine yetişemeyeceğini anlayan, sünnete başlamaz, cemaati bekler. Cemaat farza başlamadan önce, iki rekât kılabileceğini kuvvetli tahmin ediyorsa, sabahın kazasına niyet ederek, iki rekât kaza kılabilir. Farzı kıldıktan sonra, öğle ve yatsının son sünneti, iki veya dört rekât olarak da kılınabilir. Her zaman, öğlenin ve yatsının son sünnetlerini dört rekât olarak kılmakta mahzur olmaz, hattâ iyi olur. Sabahın ve ikindinin sünnetini kılamadan farza uyan, farzdan sonra sünneti kılamaz. Çünkü sabah ve ikindi namazının farzından sonra nafile kılınmaz. Kaza borcu olan, kaza namazı kılabilir.
Ücretle namaz kıldırmak Sual: Ücretle namaz kıldıran imamın arkasında, namaz kılınır mı? CEVAP
İmamlık şartlarını taşıyan bir kimse, ücret veya maaş karşılığı imamlık yapıyorsa, bunun arkasında namaz kılmanın caiz olduğuna fetva verilmiştir. Kur’an-ı kerim, din dersi öğretmek, ezan ve imamlık için parayla insan görevlendirmek caiz olur. Son zamanlarda, dinde gevşeklik olduğundan, Kur’an-ı kerimin ve din bilgilerinin unutulmaması ve imamlığın, müezzinliğin yapılabilmesi için, ücretle yaptırılması zaruret haline gelmiştir; fakat bu fetva, bütün ibadetlerin ücretle yapılabileceğini göstermez. (Redd-ül-muhtar)
İmama yetişemeyen
Sual: Cemaatle namaz kılarken, cemaatin de okuduğu yerlerde imama yetişemeyen, mesela ilk oturuşta, Ettehıyyatü’yü okumadan imam ayağa kalksa veya son oturuşta, Ettehıyyatü’yü bitirmeden imam selam verse imama uymamız gerekir mi? CEVAP
İlk oturuşta da, son oturuşta da, Ettehıyyatü’yü bitirmek gerekir.
Ettehıyyatü’yü okumak
Sual: İmam, namazda birinci ve ikinci oturuşta, Ettehıyyatü’yü bitirmeden kalkar veya selam verirse, cemaatin okuyup bitirmesi gerekiyor. Peki, imama birinci veya ikinci oturuşta uyarak mesbuk olanın da, Ettehıyyatü’yü bitirmesi gerekir mi? CEVAP
Hayır, onun bitirmesi gerekmez.
İmamın sessiz okuması
Sual: İmam, sesli okunacak namazlarda, Fatiha’nın yarısını sessiz okuduktan sonra hatırlasa, sesli okumaya baştan mı yoksa kaldığı yerden mi başlaması gerekir? CEVAP
Baştan başlaması daha iyi olur. Secde-i sehv de yapmaz. Tamamını sessiz okusaydı, secde-i sehv gerekirdi.
İmam Fatiha’yı gizli okursa
Sual: İmam, Fatiha’yı açıktan okuyacakken, yanılıp gizli okusa, sonra hatırlarsa ne yapar? CEVAP
Fatiha’yı tekrar okumaz. Zamm-ı sureyi açıktan okur. Bir âyeti veya daha fazla âyeti gizli okursa, onu açıktan tamamlar. Tamamını tekrarlamaz. Gizli okuması gereken yerde, imam Fatiha’nın çoğunu açıktan okursa kalanını gizli olarak tamamlar. Namazın sonunda da secde-i sehv yapar.
Cemaatle namaz sünnettir
Sual: Cemaatle namaz kılmak sünnet değil midir? CEVAP
Evet, Hanefî, Şâfiî ve Malikî'de, beş vakit namazın farzlarını cemaatle kılmak, erkeklere sünnettir. Hanbelî'de bazı şartlar dâhilinde farzdır.
Küfürde alışkanlık
Sual: Ara sıra bize imamlık yapan güneyli bir arkadaş var. Hafif kızdırsak hemen, dine, imana, Allah’a sövüyor. Tevbe et diyoruz, tevbe ediyor, fakat alışkanlık hâline getirdiği için, basit bir olaydan sonra yine aynı şekilde Allah’a sövüyor. Böyle bir arkadaşın arkasında namaz kılmak caiz midir? CEVAP
Böyle bir kimsenin arkasında namaz kılınmaz. Tevbesinde samimiyse, ancak kendini kurtarır. Biz onun kalbini bilemeyiz, fakat o hâlini bilerek, arkasında namaz kılamayız. Çünkü hadis-i şerifte, böyle küfrü değil, günahı bile bırakmadan istigfar edenin, Rabbiyle alay ettiği bildiriliyor.
Mekruhla sünnet çakışırsa
Sual: Namazı cemaatle kılmak sünnet olduğu için, vacib olan tadil-i erkâna riayet etmeyen veya başka mekruh işleyen imama uymak uygun olur mu? CEVAP
Uygun olmaz. (Halebî)
Bir sünnetle bir mekruh çakışınca, yani sünnet işlemek için mekruh işlemek zorunda kalınca sünneti bırakmak gerekir. Yani mekruhtan kaçmak, sünneti yapmaktan önce gelir. (Uyun-ül-besair)
Kaza namazı kılarken Sual: Kaza kılarken yanında cemaat teşekkül etse, namazı bozup o cemaate uymak caiz midir? CEVAP
Tertip sahibi ise bozmaz. (Halebî, S. Ebediyye)
İmam beşinci rekâta kalksa
Sual: İmam son teşehhüde oturmadan beşinci rekâta kalkınca cemaat ne yapar? CEVAP
İmam dördüncü rekâtta oturmayıp beşinci rekâta kalkarsa, cemaat, imamı oturduğu yerde bekler. İmam hatırlayınca secde yapmadan oturup teşehhüdden sonra selam verirse, secde-i sehv ile namaz sahih olur.
İmam, geri dönmeyip, beşinci rekâtın secdesini de yapınca, hepsinin namazları bozulur. Cemaatin yalnız başına teşehhüd yapması ve selam vermesi fayda vermez. (Redd-ül muhtar)
İmam beşinci rekâtı kılsa Sual: İmam, öğlenin farzını kıldırırken, Ettehıyyatü’yü okuduktan sonra yanılarak beşinci rekâta kalkıp, altıncı rekâtı da kılıp selam verdi. Ben ikinci rekâtta imama uydum. İmam beşinci rekâta kalkınca ben imama uymadım. Kılmadığım bir rekâtı, kalkıp kıldım. İmam selam verirken onunla selam verdim. Namazım sahih oldu mu? CEVAP
Sahih oldu. İmamla beşinci veya altıncı rekâtı kılsaydınız sahih olmazdı.
Halvette namaz kılmak
Sual: Bir erkek, evine gelen yabancı kadınlara imam olabilir mi? CEVAP
Evde erkek, mahremi olan kadınlara imam olur, yabancı kadınlara imam olamaz, çünkü halvet olur. Eğer cemaat arasında, bir erkek veya imamın mahremi kadın bulunursa, yabancı kadınlar da cemaate girebilir. (S. Ebediyye)
Bir evde kadınların arasında yalnız bir erkek bulunur da, o erkeğin kızı, kız kardeşi, annesi, halası, teyzesi gibi bir mahremi veya karısı bulunmazsa, kadınlara imam olması mekruhtur, ama yanında bunlardan biri bulunur yahut kadınlara mescidde imam olursa mekruh olmaz. (Dürr-ül muhtar)
Üst kattan imama uymak
Sual: Apartmanımızın alt katında cemaatle namaz kılınıyor. Biz, hemen onun üst katında oturuyoruz. İmamın sesini rahat duyabilecek büyüklükte bir delik açtık. İmamın sesi duyuluyor.Bu durumda üst kattan alt kattaki imama uymak caiz olur mu? CEVAP
Alt katta boş yer varsa caiz olmaz.
İmama tâbi olmak Sual: İmam rükû veya secdede üç kere tesbih söylemeden veya hızlıca söyleyip de kalksa, cemaat üçe tamamlayıp mı kalkar, yoksa cemaatin imama tâbi olup hemen kalkması mı gerekir? CEVAP
Hemen kalkması gerekir, çünkü cemaatin imama tâbi olması vacibdir.(Dürr-ül-muhtar)
İmamdan önce kalkmak Sual: Bir kimse, dalgınlıkla imamdan önce başını rükûdan kaldırsa, sonra cemaatin hâlâ rükûda olduğunu görünce tekrar rükûa gitse iki rükû mu yapmış olur? CEVAP
İmamdan önce başını kaldıran kimse tekrar rükûa döner. Bu, iki rükû sayılmaz. Cemaat hata etse de secde-i sehv gerekmez. (Dürr-ül-muhtar)
Yemek yerken Sual: Yemek yerken namaz vakti girse, ne yapmak gerekir? CEVAP
Yemek yerken namaz vakti girse, yemeğe devam edildiği takdirde, namaz vakti kaçacaksa veya mekruh vakte girecekse, yemek bırakılıp namaz kılınır. Cemaat kaçacak diye, yemek bırakılmaz. Eğer yemek yerken cuma namazının cemaati kaçacaksa, yine yemek bırakılır. (S. Ebediyye)
İmam selam verirken
Sual: İmam sağa selam verirken imama uyanın namazı sahih olur mu? İmama yetişemese de, namazı yeni baştan kılacağına göre, namaza devam etmesinde mahzur var mıdır? CEVAP
Sadece imama uyması değil, namazı da sahih olmaz, çünkü tek başına kılmaya değil, imama uyarak kılmaya niyet etmişti. İmama uymanın sahih olması için, selam vermeden önce uymak şarttır.
Cemaate yetişmek için
Sual: Bir kimse sabah namazının sünnetini kılarken, cemaatle namaza başlansa, cemaate, imam selam vermeden önce yetişemeyeceğini anlayan, namazın sünnetlerini terk edebilir mi? CEVAP
Cemaatle kılınan yirmi yedi derece sevaba kavuşabilmek için, Euzü’yü, Sübhaneke’yi terk eder, Rükû ve secdelerdeki tesbihleri birer defa söyler. (Halebî-yi sagir)
Namaz kılana uyunca
Sual: Yatsının farzını yalnız kılan kimseye, zamm-ı sureyi okurken bir başkası uysa, imam olan kimse, okuduğu Fatiha ve zammı sureyi tekrar okur mu? CEVAP
Evet, ikinci defa okur. Cemaatle kılınan akşam, yatsı ve sabah namazlarında sesli okunduğu için, açıktan okur. (Bahr-ür-Râık,Hindiyye)
Kadınların camiye gitmesi
Sual: Kadınların vaaz veya Kur’an dinlemek, teravih veya vakit namazlarını cemaatle kılmak için, camiye gitmeleri daha sevap olmaz mı? CEVAP
Hayır. Kadınların evde kıldıkları namaz, daha sevaptır. İki hadis-i şerif: (Kadınların en hayırlı namazı, evlerinin en dip köşesinde kıldıkları namazdır.) [Taberânî]
(Kadınların, evinin en mahrem yerinde kıldığı namaz, salonda kıldığı namazdan efdaldir. Salonda kıldığı namaz ise, camide kıldığından efdaldir.) [Ebu Davud, İ. Ahmed]
İbni Âbidin hazretleri de buyuruyor ki: Kızların, genç ve yaşlı kadınların beş vakit namaz ile Cuma ve Bayram namazları için ve vaaz dinlemek için camiye gitmeleri caiz değildir. Eskiden, yalnız çok yaşlı kadınların, akşam ve yatsı namazına gitmesine izin verilmişse de, şimdi bunların da gitmesi caiz değildir. (Redd-ül-muhtar)
Kadınların cemaate gelmeleri mekruhtur. Ancak, (Yaşlı kadınların, sabah, akşam ve yatsı namazına gelmeleri caizdir) diye fetva verilmişse de, zamanımızda fesadın meydana çıkmış olmasından dolayı, kadınların, artık bütün namazlara gelmeleri mekruhtur. Tebyinkitabında da böyle bildirilmiştir. (Hindiyye)
Yolculukta veya evden uzakta iken camide namaz kılmak gerekince cemaatin camiden çıktığı vakitler tercih edilmelidir.
Namaza başlamış olmaz Sual: İmamdan önce iftitah tekbiri getirirsek imama uymuş sayılmıyoruz, fakat imam namaza başlarken Allahü ekber cümlesini bitirmeden hemen Allahü ekber diyen, imama uymuş olur mu? CEVAP
Hayır, imama uymuş olmaz. (Dürer ve Gurer)
İmam bitirdikten sonra söylemeli.
Camide yer vermek Sual: S. Ebediyye’de (İbadetlerde îsar yapılmaz. Mesela, birinci saftaki yerini başkasına vermez) deniyor. Bir ihtiyara veya büyük bir zata yer versek mekruh mu olur? CEVAP
Îsar, muhtaç olduğu bir şeyi kendi kullanmayıp, muhtaç olana vermektir. Îsar yapılmaz demek, onu yapmak gerekmez, yapılmazsa günah olmaz demektir. Yapılması da caizdir. Mesela bir âlime, bir yaşlıya veya emîr durumundaki bir zata, yerimizi vermemiz uygun olur.
İmama âmin demek Sual: Cemaatle imam dua ederken, biz sadece âmin mi diyeceğiz yoksa biz de mi dua edeceğiz? CEVAP
Hem âmin diyeceğiz, hem de dua edeceğiz. Bunun bir istisnası vardır. Eğer imam büyük zatlardan biri ise, kendimiz dua etmeyip, sadece o zatın duasına âmin demeliyiz.
Îmâ ile kılana uymak
Sual: S. Ebediyye’de, (Ayakta namaz kılan, oturarak kılana uyabilir) deniyor. Buradan îmâ ile kılana da uyabileceği, yani îmâ ile kılanın ayakta kılabilenlere imam olabileceği anlaşılır mı? CEVAP
Hayır, oturup îmâ ile kılan yani rükû ve secde edemeyen kimse, ayakta kılan kimseye imam olamaz. Bu hususta fıkıh kitaplarında deniyor ki:
Ayakta durarak namaz kılan kimse, oturduğu yerde rükû ve secde eden imama uyabilir, fakat rükû' ve secde ile namaz kılan kimse, îmâ ile namaz kılana uyamaz. (Fetava-i Hindiyye)
Oturanın, ayakta durana imam olması caizdir, fakat rükû ve secde ile namaz kılanın, îmâ ile namaz kılana uyması sahih değildir. (Mecmua-i Zühdiye)
Rükû ve secde eden, îmâ ile kılana uyamaz. (İbni Âbidin)
Ayakta kılan oturarak kılana uyar. Îmâ ile kılan, îmâ ile kılana uyar. Ancak oturarak îmâ ile kılan, yatarak îmâ ile kılan imama uyamaz. Ayakta olan da uyamaz. (Dürer Gurer)
Hasta, namazın bir kısmını îmâ ile kılar, sonra ayağa kalkıp rükû ve secde ederek namaz kılmaya gücü yeterse, o kimsenin namazını iade etmesi gerekir. Çünkü namazı rükû ve secde ederek kılanın îmâ ile kılana uyması caiz olmadığı gibi, îmâ ile kılmaya başladığı namazı, rükû ve secde ederek tamamlaması caiz olmaz. (Halebi-yi sagir)
Rükû ve secde ile namaz kılanın, îmâ ile namaz kılana uyması caiz olmaz. (Nimet-i İslâm)
Hanefi’de, ayakta namaz kılanın, oturarak rükû ve secdeyi yapabilen imama uyması sahihtir. Rükû ve secdeyi yapmaktan âciz olana, ayakta kılanın uyması sahih olmaz. (El-fıkhü alel mezahibil-erbea)
Kerahat vaktinde cemaat Sual: Mekruh vakit girince, mesela akşama beş dakika kala, ikindi namazını cemaatle kılmak caiz olur mu? CEVAP
Evet, cemaatle kılmak daha iyidir. Mekruh vakte girildi diye cemaat terk edilmez.
Cami uzaksa Sual: En yakın cami, bize oldukça uzaktır, fakat imamı Ehl-i sünnet kitaplarını okuyan, din büyüklerini seven salih bir kimsedir. Uzak demeden gitmek daha mı çok sevab olur? CEVAP
Uzak olunca gitmek şart değilse de, gidilebilirse çok sevab olur. Camiye giderken her adımına sevab verildiği gibi, camiden eve dönerken de, her adımına sevab verilir. Üç hadis-i şerif: (Abdest alıp namaz kılmak için, camiye gidenin, her adımında, bir sevab yazılır, bir günahı da affedilir. Cami ne kadar uzaksa, o kadar çok sevab kazanır. Camiye gelip de, cemaatle namaz kılarsa günahları affedilir. Cemaate yetişemese, yalnız kılsa bile, yine günahları affedilir.) [Ebu Davud]
(Bir kişinin evi, camiye ne kadar uzaksa, camiye gitme sevabı da, o kadar çok olur.) [Müslim]
(Abdest alıp, mescide gelen, evine dönünceye kadar namazda sayılır.) [Hâkim]
İmam bid’at ehli veya fâsıksa, evinde kılmalı. Evinde cemaatle kılarsa daha iyidir.
İmamla vacib namaz kılmak
Sual: Farz kılan imama uyup, nafile kılan kimse, herhangi bir sebeple namazını bozsa, sonra yine o imama uyarak, bozduğu namazın kazasına niyet etse, caiz olur mu? CEVAP
Evet, caiz olur. (Fetava-i Hindiyye)
İmama sonradan uyan
Sual: İmama sonradan yetişen kimse, son oturuşta, Ettehıyyatü’yü okuduktan sonra ayağa kalksa, fakat imam az sonra secde-i sehv yapsa, bu kimse, oturup imamla secde-i sehv yapmasa, namazı bozulmuş olur mu? CEVAP
Ettehıyyatü'yü okuyup ayağa kalkmak yanlıştır. İmamın selam vermesini beklemek lazımdır. Beklemeden ayağa kalkılırsa, namaz bozulmuş olmaz, ama namazın sonunda secde-i sehv yapmak gerekir. (Halebi)
Bir kişiyle cemaat olmak
Sual: Bir kişiyle cemaatle namaz kılarken, imamın abdesti bozulup gitse, yanındaki bir kişinin namazı bozulur mu? Yoksa kaldığı yerden devam edebilir mi? CEVAP
Kaldığı yerden namaza devam eder.
İmam olmaya niyet Sual: Tek başına farz kılana, bir başkası uyabilir mi? Uyarsa cemaat sevabı alır mı? CEVAP
Farzı kılan kimseye, kadın uyamazsa da, erkek uyabilir. Cemaat sevabı da alır. İmam olan kimse ise, imam olmaya niyet etmediği için cemaat sevabı alamaz.
İftitah tekbirini imamdan önce almak Sual: İlk tekbiri, imamdan önce alanın namazı sahih olur mu? CEVAP
İftitah tekbirini yani namaza başlarken alınan ilk tekbiri, imamdan önce alanın namazı sahih olmaz. Çünkü imam, namaza henüz başlamamış oluyor. İmamdan önce tekbir alınca, yani (Allahü ekber) deyince, imama uyulmamış olur. İmam, iftitah tekbirini almış sanarak, (Allahü ekber) diyerek namaza duran kimse, imamın ilk tekbiri aldığını görünce hemen, yeniden tekbir alıp imama uymalıdır. Uymazsa namazı sahih olmaz. İmam rükûda iken, o rekâta yetişeyim diye, acele rükû’a eğilirken tekbir alan da imama uymamış olur. Rükûa yetişemeyecek olanın da, imama uymasının sahih olması için, (Allahü ekber) diyerek ilk tekbiri ayakta alması şarttır.
Safları sıklaştırmak
Sual: Cuma günleri cemaat çok olunca, müezzinler, (Dışarıda insan kalmasın, safları sıklaştıralım) diyorlar. İnsan az olunca, saflarda boşluk kalıyor. Cemaatin sıkışmaması için safların seyrek olması daha uygun mudur? CEVAP
Cemaat çok olsa da, hattâ bir saf olsa da, saflarda boşluk bırakmak mekruhtur. Çünkü safların sık olması, rahmetin gelmesine sebep olur. Hava sıcak da olsa, safları sık tutmalı. Saflar sıklaştırılıp omuzlar birbirine sıkıca değmeli. Eshab-ı kiram, safları çok sıklaştırdıkları için, elbiselerinin omuzları eskirdi. İki hadis-i şerif: (Namazda, omuz omuza sık durun! Açıklıkları kapatın ki, araya şeytan girmesin!) [Hâkim]
Demek ki, safların sıklaştırılmasının cemaatin dışarıda kalmasıyla alakası yoktur. Cemaat çok az olsa da, hattâ 2-3 kişi olsa da safı sık tutmalıdır.
Sabahı geç kılmak
Sual: Bir vaiz, (Yalnız olsun, cemaatle olsun, sabah namazını güneş doğmasına yarım saat kalana kadar geciktirmek müstehabdır) dedi. Bu hüküm, sadece cemaatle kılmak için değil midir? CEVAP
Evet, sadece cemaatle kılmak için tehir edilir. Çünkü S. Ebediyye’de, (Sabah namazını her mevsimde ortalık aydınlanınca kılmak müstehabdır. Bu geciktirmeler, hep cemaatle kılanlar içindir. Evinde yalnız kılan, her namazı vakti girer girmez kılmalıdır) deniyor. Evde cemaatle kılınsa da, yine vakit girer girmez kılmak daha faziletlidir. Namazı tehir etmek, cemaatin çoğalması içindir. (Redd-ül-muhtar)
Evde çok beklense de cemaat aynıdır. Bu bakımdan evde yalnız veya cemaatle kılsak da, vakti girer girmez kılmalıyız.
Yatsının ilk sünneti Sual: Cemaate yetişmek için yatsının ilk sünneti farzdan sonra kılınabilir mi? Kılınırsa kazaya da niyet edilir mi? CEVAP
Yatsıdan sonra mekruh vakit olmadığı için yatsının ilk sünneti farzdan sonra da kılınabilir. Sünneti kılarken ilk kazaya kalan dört rekâtlık bir farza da niyet edilebilir.
.
İmamlık
Sual: Birkaç kişi, cemaatle namaz kılarken, imam olmak istemeyen olduğu gibi, teklifsiz imam olan da oluyor. Hangisi uygundur? CEVAP İkisi de uygun değildir. Aşağıda bildirilen hususlara göre kendi aralarında imam seçmelidir. İmamlığa en layık olmada tercih sırası şöyledir: 1- Sünneti yani din bilgilerini en iyi bilen, namazı bozanları ve bozmayanları en iyi bilen,
2- Kur’an-ı kerimi en iyi okuyan, tecvidi en iyi bilen,
3- Takvası daha çok olan,
4- En yaşlı olan,
5- Huyu, ahlakı daha güzel olan,
6- Yüzü en güzel olan,
7- Nesebi en güzel olan,
8- Sesi en güzel olan,
9- Elbisesi daha temiz ve güzel olan,
10- Malı, mevkii daha çok olan,
11- Mukim seferiye tercih edilir.
12- Çoğunluğun seçtiği imam olur.
13- Çoğunluk da seçmezse, kur’a çekilir.
Bir evde, ziyafette, seçim aranmadan, ev sahibi, ziyafet sahibi imam olur. Yahut, imamı bu seçer. Kiracı, ev sahibi demektir. (İbni Âbidin)
Daha üstünü varken, başkası seçilirse, uygun değilse de, günah olmaz.
Ümminin, kendisi gibi ümmi olanlara imam olması caizdir. Ümmi, Kur’an-ı kerimi yüzünden okumasını bilmeyen kişidir. Ümminin, Kur’an-ı kerim okumasını bilene imam olması caiz değildir. Tecvidle okuyamayan da, tecvidle okuyana imam olamaz. Kendisinden daha ehli varken imamlığa geçmemelidir.
İmam olmanın sorumluluğu büyüktür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Kur’an-ı kerimi en iyi okuyan imam olsun; bunda eşit olunca, sünneti [İslamiyet’in hükümlerini] en iyi bilen imam olsun, bunda da eşit olursa, en yaşlı olan imam olsun!) [Müslim]
(Ezan okumak için koşun, fakat imamlığa atılmayın!) [İbni Ebi Şeybe]
(İmam olan, Allah’tan korksun, imamlık ettiklerinin sorumluluğunu yüklendiğini bilsin! Eğer imam namazı eksiksiz kıldırırsa, cemaatin sevabı kadar da imama sevap verilir. Eğer eksik kıldırırsa, günahı yalnız imama olur.) [Taberani]
Ehil olmayanlar, bu sorumluluktan kaçmalı, ehil olanlar da bu vazifeden imtina etmemelidir! Kur’an-ı kerimi tecvid üzere okuyan ve İslamiyet’i iyi bilen imam olmalıdır.
Kendinde imamlık şartları bulunan kimsenin tevazu ediyorum zannıyla imamlıktan imtina edip, yerine imamlık şartları bulunmayanı geçirerek, imamlıktan kaçması uygun olmaz. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Kıyametin dehşeti içinde, üç sınıfın korkmadığı ve hesap vermediği görülür. Bunlar misk tepelerinde, mahşer halkının hesabı görülünceye kadar otururlar. Bunlardan biri, bir topluluğun rızası ile onlara imamlık edenlerdir.) [Taberani]
(İmam ile müezzin, cemaatın sayısı kadar sevaba kavuşur.)[Ebuşşeyh]
- Ya Resulallah, bana bir amel bildir ki, yalnız onu işlemekle Cennete gideyim. - Senin vasıtanla namaza gelmeleri için kavminin müezzini ol! - Ya Resulallah bunu yapamam. - O halde sana uyup namaz kılmaları için kavminin imamı ol! - Onu da yapamam ya Resulallah. - O vakit namazı ilk safta kıl! (Buhari)
İmamlığa daha layıksa, oğul babasına imam olur. (Halebi)
Özrü olan imam
Sual: Bir özrü olan mesela, bir yerinden kan veya irin akmak, idrar veya yel kaçırmak, üstü necis olmak, harflerin bazısını peltek okumak gibi bir özrü olan kimse, özrü olmayan sağlam kimselere imam olabilir mi? Bir de, oturarak namaz kılana ayakta kılanlar uyabilir mi? CEVAP Özrü olan, özrü olmayanlara imam olamaz.
Özürleri birbirine benzeyenler birbirlerine ve bir özürlü olan, iki özürlü olana imam olabilir. Maliki'de ve Şafii'de, özürlü olan, özürsüz olana imam olabilir.
Yara üstündeki merheme, sargıya mesh eden ve herhangi bir sebeple Maliki veya Şafii'yi taklit eden Hanefiler özürlü sayılmaz.
Teyemmüm etmiş olan, abdest almış olana, oturarak kılan, ayakta kılana imam olabilir.
Seferi imam
Sual: Bir arkadaş, bize seferi olarak geldiğinde, namaz kılacağımız zaman, hemen imam oluyor. Misafir diye bir şey demiyoruz. Arkadaşın teklifsiz imamlığa geçmesi doğru mu? CEVAP Doğru değildir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Bir yere ziyarete giden kimse, onlara imamlık yapmasın!) [Tirmizi]
(Bir cemaat bir yere misafir giderse, o evden gidene kadar, ev sahibi o cemaatin emiri olur, ona itaat vacip olur.) [Deylemi]
Açıktan günah işleyen
Sual: Açıktan günah işleyen imamın arkasında namaz kılmak caiz mi? CEVAP İçki içen, kumar oynayan veya başka günahları işleyen bir kimse, itikadı düzgün ise, abdestin ve namazın farzlarını iyi biliyor ve önem veriyorsa, böyle bir kimsenin arkasında namaz kılmak keraheten caiz, yani mekruhtur. Eğer namazın şartlarına önem vermiyorsa, zaten namaz sahih olmaz.
Ebüssüud efendi fetvasında, (Salih ve facir [günahkâr, fitneci],arkasında namaz kılınız) hadis-i şerifi açıklanırken, (Bu hadis-i şerif cami imamları için değil, Cuma kıldıran emirler içindir. Bunlara uymak, itaat etmek gerektiğinden, fitne çıkarmamak için fâsık olan [açıktan günah işleyen] emirler arkasında namaz kılınır) buyuruyor. Hadis-i şerifte buyuruluyor ki: (Her imamla namaz kıl, sevabı sana, yanlışı varsa vebali onadır. Her emirle cihad et, ecri sana, yanlış karar vermişse zararı onadır. Müslüman her ölünün cenaze namazını kıl, intihar etmiş olsa da...) [Deylemi]
Bu husus, yukarıdaki fetvada da bildirildiği gibi emirlere itaat içindir.
Bid’at ehli, içki içen, kumar oynayan cami imamlarının arkasında namaz kılmamalıdır!
Kur’an-ı kerimi teganni ile okuyan, kendinde imamlık şartları bulunmayan ve açıktan günah işleyen imamların da arkasında namaz kılmamalıdır! Hele itikadı bozuk kimselerin arkasında namaz kılmak hiç caiz değildir. Fakat camide böyle fâsık, sapık imam var sanarak camiyi terk etmemelidir.
Yine Ebüssüud efendi fetvasında buyuruluyor ki:
(Kur’an-ı kerimi tecvid üzere okumasını bilmek farzdır. Tecvid bilmeyen bir imamın okuduğu Kur’an-ı kerim ve kıldırdığı namaz sahih olmaz.)
İtikadı bozuk veya bid’at ehli olan, İslam âlimlerinin yazılarına, fetvalarına önem vermeyen, belli bir mezhebe bağlanmayan, müfessir ve muhaddis icazeti olmadığı halde Kur’an-ı kerime ve hadis-i şeriflere kendi görüşüne göre mana veren sapık kimselerin arkasında namaz kılınmaz. (Hadika)
Salih imam
Sual: Ehl-i sünnet âlimlerinin ve kitaplarının aleyhinde konuşan imamın arkasında namaz kılınır mı? CEVAP Bid’at ehli, fâsık ve mekruh işleyen imamlardan uzak durmalı, salih imamları tercih etmeli.
Kadın imam
Sual: Kadın, erkeklere imam olabilir mi? CEVAP Bütün fıkıh kitaplarında imam olmak için bildirilen şartlardan biri, (Erkek olmaktır. Kadın, erkeklere imam olamaz) buyuruluyor. (Halebi)
Dürer’deki bir hadis-i şerif meali şöyledir: (Kadınların, [namazda imam olarak] öne geçirilmesi caiz değildir.)[Rezin]
Kadın, erkeklerle birlikte cemaatle namaz kılsa, kadının sağındaki, solundaki ve arkasındaki erkeğin namazı bozulur. (Redd-ül-muhtar)
Veled-i zina
Sual: Toplumda, babası bilinmeyen, veled-i zina denilen çocuklar gün geçtikçe çoğalıyor. Ana babalarının günahları bu çocuklara da yazılır mı? Veled-i zina, imam olabilir mi? CEVAP Veled-i zinanın çoğalması, kıyamet alametidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Ahir zamanda, veled-i zina [piç] çoğalır.) [Taberani]
Kâfir çocukları bile günahsız doğar. Ana-babanın günahını çocuğu çekmez. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Veled-i zina, babasının günahını çekmez. Hiç kimse, diğerinin günahını yüklenmez.) [Hakim]
Kur’an-ı kerimde de mealen buyuruldu ki: (Bir kimse, diğer kimsenin günahını çekmez.) [Necm 38]
Cahil ise, veled-i zinanın, imam olması mekruhtur. Cahil değil ise imam olmasında mahzur yoktur. (Nur-ül-izâh)
Veled-i zina genelde, ilgisiz ve bilgisiz yetiştiği için, yani cahil olacağı için imamlık yapamaz. Fakat ilim sahibi olanlarının imamlık yapmasında hiç mahzur yoktur.
Cemaatin namazı
Sual: Büyük günah işlemiş, fakat sonradan tevbe etmiş, salih biri olmuş bir kimse, imam olsa, bunun günahını cemaat bilmese, cemaatin namazına bir zarar gelir mi? Böyle bir kimsenin imamlık yapmasında bir mahzur var mıdır? CEVAP Bir zararı olmaz. Böyle bir kimsenin imamlık yapmasında bir mahzur yoktur.
İmam ve cemaat
Sual: S. Ebediyye’de, (Cemaat istese de, imamın, farz kıldırırken kıraati ve tesbihleri sünnetten fazla okuması tahrimen mekruhtur) denirken, Mektubat-ı Rabbani’de, (İmam için ise, cemaatin haline göredir) deniyor. Bu çelişki değil mi? CEVAP Hayır, biri diğerini açıklamaktadır. Cemaatin haline göredir demek, sünnetten bile az okuyabilir demektir; çünkü hasta, yolcu olabilir, bir an önce gitmek isteyebilir. İmam cemaatin durumuna göre, sünnet miktarından aşağı da okuyabilir. Cemaat istese de, sünnetten fazla okuması mekruh olur. Zamm-ı sure okumak için de böyledir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir: (İmam olan zat, namazı uzatmadan hafif kıldırsın. Cemaatin içinde, küçük, yaşlı, hasta ve ihtiyaç sahibi bulunabilir. Yalnız kılarken dilediği kadar uzatabilir.) [Buhari, Müslim]
Fâsık imam
Sual: Eşim açık geziyor. Eşi açık gezene fâsık denir, fâsıkın imamlığı ise mekruhtur. Arkadaşlarım sen imamlık yap diyorlar, ben de imamlık yapmak istemiyorum. Yaptığım doğru mu? CEVAP
Evet yaptığınız doğrudur. Fâsık olan imam olmamalıdır.
İmamın niyeti
Sual: İmamlığa nasıl niyet yapılacağını bilmiyorum. (Niyet ettim, öğle namazını kıldırmaya) demek doğru mu? CEVAP Evet öyle niyet etmenin de mahzuru yoktur. Yani namaz sahih olur. Hiç imamlığa niyet etmeseniz de, erkeklere kıldırdığınız namaz sahih olur. Yani sadece (Niyet ettim öğle namazını kılmaya) deseniz de, böyle bir niyetle size uysalar yine onların da namazları sahih olur.
Niyet çeşitli şekilde yapılırsa da, (Bana uyanlara imam oldum) demek en uygunudur.
Kadına imam olmaya niyet
Sual: Ben imam oldum oğlumla namaz kılarken annesi de gelip bize uymuş. Namazı sahih oldu mu? CEVAP Onun da geleceğini biliyorsanız, namazı sahih olur. Çünkü kadınlara da imam olmaya niyet etmek şarttır. Niyetsiz olmaz. Onun geleceğini bilmiyorsanız ve kadınlara imam olmaya da niyet etmemişseniz namazı sahih olmaz. Böyle durumlarda, yani kadınların da cemaat olma ihtimali olduğu zaman, namaza dururken kadınlara da imam olmaya niyet etmelidir!
Kadınla cemaat
Sual: Sadece hanımla cemaatle namaz kılarken niyet nasıl olmalıdır?
CEVAP Hanımın uyduğunu bilmek yeter. Mesela (Niyet ettim, bana uyanlara imam olmaya) demek yetişir. (Niyet ettim kadınlara da imam olmaya) denebilir. Hatta niyet ettim öğlenin farzını kılmaya bile demek yeter. Önemli olan arkanızda kadın cemaat olduğunu bilmektir. Niyetin değişik olmasının mahzuru olmaz.
Fasığın imamlığı
Sual: Cemaat yapma imkanı varken, oradakilerin hepsinin fâsık olduğu bilindiği durumlarda fâsık fâsıka imam olabilir mi? CEVAP Olabilir.
İmam yavaş okursa
Sual: İmam, intikal tekbirlerini yavaş okusa, duymayanların namazları olmaz mı? CEVAP
İmamın namaza dururken ve rükünden rüküne geçerken ve selam verirken, cemaat işitecek kadar, sesini yükseltmesi sünnettir.
İmama uymanın sahih olması için, imamın sesini işitmek veya imamın veya cemaatin hareketlerini görmek lazımdır.
İmamın hareketlerine uymak lazımdır. Sesine uymak şart değildir. İmamı göremeyen, imamı görenlerin hareketlerine uyarsa, imamın hareketlerine uymuş olur.
İmam tamamen içinden söylese, hiç kimse duymasa bile yine namaz sahih olur.
İmamın yüksek sesle okuması
Sual: İmamın namazda yüksek sesle okumasında bir mahzur var mıdır? CEVAP İmamın namazda, ihtiyaçtan fazla yüksek sesle okuması namazı bozmazsa da, haramdır; çünkü arkadaki cemaatin, imamın okuduğunu duyması şart değildir. (Dürr-ül muhtar)
Şafii imam
Sual: Namaz kılınırken Şafii mezhebinde rükudan kalkarken eller kaldırılır. Hanefi olanlara imam oluyor namaz kıldırıyoruz. Ellerimizi kaldırmamızda bir mahzur var mı? CEVAP
Şafii’de elleri kaldırmak sünnettir. Mecbur kalmadıkça bu sünnet terk edilmez. Hanefilere de imam olsanız ellerinizi kaldırmanız lazım.
Topal imam
Sual: Topal kimse imam olabilir mi? CEVAP Evet.
Seferi
Sual: (Seferi, dört rekatlı olan farzları eda ederken, mukime uyabilir. Mukim imama vakit içinde uyan seferinin namazı değişerek, imamın namazı gibi dört rekat olur. Fakat seferi kazayı iki rekat kılması gerektiğinden, mukim imama uyamaz. Çünkü, oturması ve okuması farz olan, nafile olana uymuş olur)ifadesinin izahı nasıldır? CEVAP Seferi olan, öğle, ikindi ve yatsı namazını kılamayıp kazaya bırakınca, kazayı iki rekat kılması gerektiğinden, aynı namazı kaza eden mukim imama uyamaz. Çünkü, mukim imamın, ikinci rekatın sonunda oturması farz değildir. Seferi olanın ise, oturması farz olduğundan mukim imama uyamaz.
Seferi olan kimse, vakit namazlarında mukim imama uyabilir.
Zamm-ı sure
Sual: Zammı sure nedir, en kısası ne kadar olmalıdır? CEVAP Fatihadan sonra okunan, üç âyete veya üç âyete eşit bir âyete denir. Üç âyet miktarı, kelime itibarı ile on kelime, harf itibarı ile otuz harf olmalı! (Redd-ül-muhtar)
İmamın cemaate dönmesi
Sual: Cemaat kaç kişi olursa imam yüzünü cemaate döndürür? CEVAP Cemaat az olsun, çok olsun imamın namazdan sonra yüzünü cemaate döndürmesi sünnettir. (Halebi)
Eğer cemaat bir kişi ise, yüzünü o bir kişiye dönmez. Bir kişiden fazla ise döner. İmam-ı Ebulleyshazretleri Mukaddimeşerhinde buyuruyor ki: İmam-ı a’zam Ebu Hanife (imam, namazdan sonra dua ederken cemaat on kişiden çok ise yüzünü döndürür, az ise döndürmez) buyurdu. (Şir’a)
Eğer cemaat on kişiden az olur, birinci safta namaz kılanlar da var ise, ikinci kavli tercih ederek imam yüzünü cemaate döndürmez. Namaz kılan yoksa, cemaat az olsa da birinci kavle uyarak imam yüzünü cemaate döndürmelidir. Çünkü müminlerin yüzüne dönmek, Kâbe-i şerife dönmekten evladır. Cemaat çok olsa da, namaz kılanın yüzüne dönmek mekruhtur. Yan dönülürse mekruh olmaz. (Hindiyye)
Âmirin imamlığı
Sual: Âmire imam olmak uygun mu? CEVAP Âmire izni olmadan imam olmamalıdır. İzin almadan imamlığa geçmek dargınlığa sebep olabilir. İstenmeyen kimsenin imam olması mekruhtur.
İmamın ikameti
Sual: İmamlık yapacak kimsenin, ikameti de kendisinin okuması mekruh olur mu? CEVAP Mekruh olmaz. Hazret-i Ömer bazen böyle yapardı.
Telaffuzu kötü olan imam
Sual: Yeni müslüman birinin telaffuzu iyi değilse imamlığı caiz mi? CEVAP Hayır. Hemen öğrenmelidir.
Mukim ile seferi
Sual: Maliki’yi taklit eden mukimle seferi, birbirine imam olur mu? CEVAP Evet.
Tecvid bilmeyen
Sual: Tecvid bilmeyen mahreçleri doğru çıkarıyorsa okuması sahih olur mu? CEVAP Mahreçleri doğru çıkarıyorsa, tecvidi bilmese de okuduğu sahih olur.
Sünnetle farz arası
Sual: “İmam namazdan önce cemaate safları düzeltmesini söyler" deniyor. Halbuki sünnet ile farz namazı arasında konuşmamak gerekmez mi? CEVAP Bu akşam namazına mahsustur. [Hanefi’de böyle, Şafii’de her zaman söyler.]
Fatiha’dan sonra amin
Sual: İmam Fatiha’dan sonra âmin der mi? CEVAP Evet.
Kamet
Sual: Kad kametissalat denirken, imamın namaza başlaması gerekir mi? CEVAP Kad kametissalat denirken imam efendi namaza durur. Cemaat de beraber durur. Yani ikamet bitmeden durulur. İkamet bitince de hemen durulursa olur. Fakat daha fazla geciktirmek mekruh olur.
Namazdan sonra cemaate dönmek
Sual: İmam, namazdan sonra ayağa kalkarak mı, yoksa kalkmadan mı yüzünü, cemaate döndürür? CEVAP Her ikisi de caizdir.
Kıbleye arkasını dönmek
Sual: İmam niçin namazdan sonra arkasını kıbleye doğru dönüyor? CEVAP Sünnet olduğu için dönüyor. Kâbe şereflidir. Ancak müminin şerefi daha fazladır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Merhaba ey Beytullah. Ne büyüksün ve hürmetin ne büyüktür. Lakin mümin, Allahü teâlâ indinde senden daha muhteremdir.)[Beyheki]
(Ey Kâbe "Seni Allahü teâlâ, şerefli, mükerrem ve muazzam kıldı. Fakat mümin, hürmet bakımından senden daha kıymetlidir.)[Taberani]
(Mümin Kâbe’den üstündür.) [İbni Mace]
Bu sebepten dolayı imam, cemaate yönünü dönüyor. Müminin kalbini kırmak, Kâbe’yi yetmiş defa yıkmaktan daha büyük günahtır.
İmamın niyeti
Sual: Cemaatte farklı mezheplerden insanlar varsa imamın niyeti farklı olur mu? CEVAP Hayır her zamanki gibi niyet eder.
İmamın tesbihleri okuması
Sual: (İmam tesbihleri cemaatin haline göre okur) ne demektir? CEVAP Cemaat isterse, sünnet miktarından bile az okuyabilir demektir. Cemaat sünnetten fazla istese de okuyamaz.
Cemaat sevabı
Sual: Tek başına farza duran (Bana uyan olabilir) diye, imamlığa niyet etse, sonra ona uyan olsa, cemaat sevabı alır mı? CEVAP Evet.
İmamın cemaat sevabı
Sual: Tek başına duran kimseye uyan cemaat sevabı alıyor. İmam olan cemaat sevabı alamaz mı? CEVAP İmamlığa niyet etmediği için cemaat sevabı alamaz.
İmamın dua okuması
Sual: İmamın duayı yalnız kendine tahsisi mekruhtur. Rabbenağfirli gibi duaları okuması da mekruh mu? CEVAP Meşhur olan duaları okumak mekruh değildir.
Vacibi geciktirmek
Sual: (Unutularak bir vacip geciktirilmesi secde-i sehvi gerektiriyor, kasten geciktirilirse tahrimen mekruh olur) deniyor. İmamın ve yalnız kılanın, son oturuşta salli barikten sonra Rabbena…yı ve başka duaları okuması selam verme vacibini geciktiriyor mu, secde-i sehvi gerektiriyor mu? CEVAP Hayır, gerektirmez. Çünkü orası dua okuma yeri olduğu için âyet-i kerime ve hadis-i şerifle bildirilen bütün duaları okumak caizdir. Bunun gibi, kıyam kıraat mahallidir. Burada bir rekatta, bir sure değil, 10 sure de 20 sure de okunabilir. Sen çok sure okudun, o zaman, rükuu geciktirdin, secde-i sehv yapman lazım denmez elbette. Son teşehhüd de böyle, orası dua okuma yeridir, fazla dua edilse de secde-i sehv gerekmez.
Nimet-i İslam kitabında, namazın sünnetlerinin 43. sünde diyor ki:
Salevattan (salli barikten) sonra dua okunur.
Namazda Arapça’dan başka dilde dua okumak haram olur. Arapça da olsa, halk sözüne benzememesi için okunan dualar âyet-i kerime ve hadis-i şeriflerden alınmış olmalıdır. Mesela şu âyet-i kerimeler okunabilir:
(Bekara 201, Rabbena… âyeti), (Âl-i İmran 8 ve 9), (İbrahim 40,41), (Kehf 10, Rabbena ile başlayan kısmı), (Furkan 74).
Nimet-i İslam kitabında hadis-i şerifte geçen iki dua da örnek olarak bildirilmiştir. Demek ki dua âyetlerini ve dua hadislerini salli barikten sonra okumanın hiç mahzuru yoktur. Ne kadar çok okunursa okunsun mahzuru olmaz.
İmam kendinden eminse
Sual: İmam dört rekatlı namazda dördüncü rekatta otursa fakat cemaat üç diye ayağa kalksalar, imam kendinden emin ise ne yapar? CEVAP Ettehıyyatüyü ve Salli barikleri okuyup selam verir. Namazdan sonra, bu yetki bana aittir der. Cemaat yanlış diye diretseler de, imam kendine güveniyorsa veya bir şahidi olursa, tekrar kılınmaz.
Mahrem kadınlar
Sual: İmam mahrem kadınlara namaz kıldırsa, namaz sonunda cemaate döner mi? CEVAP Evet.
Yabancı kadın
Sual: Cemaatimizde yenge, baldız gibi yabancı kadın da varsa yine dönebilir miyim?
CEVAP
Yabancı kadınlara karşı dönülmez. Yahut yan dönüp onlara bakmamalıdır.
Son teşehhüdde Rabbena
Sual: İmam, son oturuşta Rabbena veya başka bir dua okuyabilir mi? CEVAP Evet okuyabilir. (Gurer)
Diş dolgusu ve imamlık
Sual: Bazen imamlık yapıyorum. Diş dolgusundan ve hastalıktan dolayı Maliki'yi taklit ediyorum. Cemaatte her mezhepten insan varken de, bunlara imam olmam caiz mi? CEVAP Evet.
Abdestsiz olduğunu hatırlamak
Sual: Cemaate namaz kıldırdıktan sonra abdestsiz olduğumu hatırladım. Kendim iade ettim. Cemaate de haber vermem gerekir miydi? CEVAP Evet duyurabildiğiniz cemaate de haber vermek gerekir. Ancak başka bir kavle göre haber vermek gerekmez, sadece sizin iade etmeniz yeter.
Fasığın arkasında namaz
Sual: Kumar oynayan kişinin arkasında namaz kılınır mı? CEVAP
Hangi çeşit kumar olursa olsun kumar oynayan fâsıktır. Çayına kağıt oynasa da yine kumardır, haramdır. Fâsıkın arkasında namaz kılınmaz. Kılmak tahrimen mekruhtur. Maliki’de hiç caiz değildir.
Tesbihleri tek okumak
Sual: Namazda rüku ve secdedeki tesbihler 3 den fazla (5 veya 9) gibi söylenebilir mi? CEVAP
Tek olmak şartı ile 5, 7, 9,11 gibi okumak müstehaptır iyi olur. İmam 3 den fazla okuyamaz.
Camiye koşarak gitmek
Sual: İmamlık yapıyorum. Namaz geç kalınca camiye koşarak gidiyorum. Görevli olduğum için camiye koşup gitmenin dinen mahzuru var mıdır? CEVAP Zaruretsiz camiye koşarak gitmek mekruhtur. Cemaati kaçırma ihtimali de olsa koşmak yine mekruhtur. Cemaatle namaz kılmak sünnet, koşarak camiye gitmek mekruhtur. Mekruh işleyerek sünnet yapılmaz. Eskiler bu durumu tenkit için şöyle derlerdi:
Görürsen camiye koşup giden iki civan,
Bil ki, biri müezzindir, öteki de imam.
Sünnet miktarı zammı sure
Sual: İmamın sünnet miktarından uzun sure okuması tahrimen mekruh diye bildirdiniz. Sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazlarında imamın en fazla kaç âyet okuması mekruh olmaz? Yani sünnet miktarı ne kadardır? CEVAP
Sabah namazının iki rekatında toplam kırk, en fazla elli âyet okumak sünnettir. Öğle namazında sünnet olan, sabah namazından daha aşağı miktar okumaktır. İkindi ve yatsı namazında sünnet olan, yirmi âyet okumaktır. Akşam namazında sünnet olan, her rekatta kısa bir sure okumaktır. Kısa sureler, Beyyine suresinden sonraki surelerdir.
İmam olan kimsenin farz kıldırırken yukarıda bildirilen âyet miktarlarından fazla okuması tahrimen mekruhtur. Cemaat uzun okunmasını istese de yine mekruh olur. Fakat cemaat sünnet miktarından daha kısa okunmasını isterse, imamın kısa okuması, caiz, uzun okuması caiz değildir. Mesela yolcular, abdesti zor tutan kimseler, sabahın farzını kıldıracak imama, "Kısa sure ile namazı kıldır" deseler, imam da Kevser ve İhlas suresi ile namazı kıldırsa mahzuru olmaz. (Hindiyye)
Cemaati rahatsız edecek uzun sure ile namaz kıldırmak tahrimen mekruh olur. Hadis-i şerifte bildiriliyor ki: Hazret-i Muaz’ın, Bekara, bazen de Nisa suresi ile namaz kıldırdığını haber alan Resulullah efendimiz, üç kere buyuruyor ki: (Ya Muaz, sen fettan mısın? Alâ, Şems ve Duha sureleri ile kıldırsaydın. Çünkü cemaat arasında, yaşlı, zayıf ve ihtiyaç sahibi kimseler bulunabilir.) [Buhari]
[Fettan: çok fitneci demektir. Fitneci misin, fitneye mi sebep olacaksın buyuruluyor.]
Cemaatin hepsi uzun sure okunmasını istese, bir tanesi de kısa okumasını istese, o bir kişiye uymak ve kısa sure okumak gerekir. Hiç kimseyi camiden nefret ettirmemelidir. Namazdan sonra da, ilahi, tesbihat gibi şeyler okuyarak cemaati rahatsız etmek de caiz değildir. Çünkü adamın ihtiyacı vardır, gitmesi gerekiyordur. Camiden çıkarsa ayıp olur diye onu dinlemeye mecbur etmek caiz olmaz. Böyle şeyler, isteyenlere ayrıca caminin ayrı bir yerinde dinletilebilir, gösterilebilir.
Yabancı kadınlara imam olmak
Sual: Bir erkek, evde yabancı kadınlara, imam olabilir mi? CEVAP Bir erkek, aralarında mahrem akrabası veya hanımı bulunmayan yabancı kadınlara imam olamaz. Halvet olur, yani günah olur. Eğer kadınların içinde bir tane mahrem akrabası veya hanımı varsa yahut yabancı da olsa, bir erkek daha varsa, halvet olmayacağı için imam olabilir.
Yüksek sesle okumak
Sual: İmâmın yüksek sesle okumasında bir mahzur var mıdır? CEVAP İmâmın namazda, ihtiyaçtan fazla yüksek sesle okuması, namazı bozmaz ise de, haramdır. Çünkü arkadaki cemaatin, imamın okuduğunu duyması şart değildir. (Dürer)
İmam olmaya niyet
Sual: İmamın kadınlara imam olmaya da niyet etmesi gerekiyormuş. Uzun zamandır, hanımımla beraber, cemaatle namaz kılıyoruz. Fakat kadınlara da imam olmak için niyet gerektiğini bilmiyordum. Şimdi hanımın namazları sahih olmadı mı? CEVAP Sahih oldu. Hanımın size uyduğunu bildiğinize göre, kadınlara da, niyet etmiş olursunuz.
Gençlerin imam olması
Sual: Kıymetli, muhterem ve yaşca büyük olan kişiler; bazen imamete gençleri geçiriyorlar, kendileri geçmiyorlar. Genç olanlar da, söz dinlemiş olmak ve edepsizlik etmemek için imamete geçiyorlar. Yaşça, ilimce ve takva yönünden daha üstün kişiler varken, gençlerin imamete geçmesi uygun oluyor mu efendim? Ben geçmeyeceğim diye ısrar mı etmesi lazım, söz dinleyip imamete geçmesi mi lazım? CEVAP
El emru fevkal edep. Emir edepten üstündür. Söz dinleyip geçmesi gerekir.
Özürlünün imamlığı
Sual: Abdesti bozan bir şeyden dolayı özürlü olan bir âlim, cahile imam olabilir mi? CEVAP Özürlü olduğu için, özürsüze imam olamaz. Özürleri birbirine benzeyenler, birbirlerine ve bir özrü olan, iki özrü olana imam olabilir. Maliki’de ve Şafii’de, özürlü olan, özürsüz olana imam olabilir.
Fâsık olan imama uymak Sual: Fâsık olmak ne demektir? Fâsık imama uyulur mu? CEVAP Fâsık kimsenin imam olması tahrimen mekruhtur. Mâlikî’de hiç sahih değildir. (Halebi-yi Kebir)
Fâsık, hangi günah olursa olsun, çekinmeden açıktan günah işleyen kimsedir. Mesela aşağıdaki günahlardan birini açıkça işlemeye devam eden fâsık olur: 1- Alkollü içki içen, 2- Altın yüzük takan, [erkek için], 3- Avret yerini açan veya başkasının avret yerine bakan, [Erkeğin avret yeri göbekle diz arası, kadının yabancı erkekler için avret yeri el ve yüz hariç her yeridir.], 4- Büyü yapan ve yaptıran, 5- Çalgı çalan ve çalgı dinleyen, 6- Çayına bile olsa kâğıt, tavla, domino vesaire oynayan, 7- Faiz alıp veren, 8- Falcılık yapan, 9- Farz namazı, özürsüz kazaya bırakan, 10- Gıybet eden, 11- İpek giyinen [erkek], 12- İsraf eden, 13- Etrafındakilere kibirlenen, 14- Kur’an-ı kerimi parayla veya teganni ederek okuyan, 15- Zina eden
16- Mazeretsiz oruç tutmayan, 17- Beş vakit namaz kılmayan, 18- Rüşvet alan, 19- Sakalı bir tutamdan kısa yaparak sünneti değiştiren, 20- Söz taşıyan, 21- Uyuşturucu kullanan, 22- Yalan söyleyen, 23- Zekât veya uşur vermeyen.
Bid’at ehlinin arkasında namaz Sual: Bid’at ehli imamın arkasında namaz kılınabilir mi? CEVAP Bid’atlerin çıktığı zamandaki bid’at ehli olanların bir kısmı, küfre düşmemişti. Küfre düşmeyenler için kitaplarda şöyle bildirilmiştir:
Bid’ati küfre varırsa ona uyanın namazı sahih olmaz. Küfre sebep olmazsa sahih, fakat mekruh olur. (Hulasa)
Fâsıkla bidat ehlinin, âlim olsalar da, imam olmaları mekruhtur. Bunları imam yapmak günah olur. (Nur-ul-izah, Redd-ül-muhtar)
Fakat şimdiki bid’at ehli imam, biraz Mutezile, biraz Vehhabi, biraz Rafızî itikadına sahiptir. Doğru itikadı yoktur. Böyle bid’at ehlinin arkasında namaz kılınmaz. Hattâ onlarla birlikte bile namaz kılınmaz. Bir hadis-i şerif: (Bid’at ehlinin cenazesine gitmeyin, onlarla birlikte namaz kılmayın!) [İbni Hibban]
İmamın abdesti yoksa
Sual: İmamın abdesti, cemaatteki bazılarının mezheplerine göre sahih olmazsa, mesela Şâfiî olan imamın abdesti Hanefî’ye uygun değilse, Hanefî cemaatin namazı sahih olur mu? CEVAP Sahih olur. Tahtavî’nin Merak-ıl-felah haşiyesinde, (Başka mezheplerdeki bir imama uymanın sahih olması için, uyanın mezhebine göre, namazı bozan bir şeyin imamda bulunmaması lazımdır. Eğer bozan bir şey varsa, imama uyan bunu bilmiyorsa yine namazı sahih olur. Güvenilen kavil budur. İkinci kavle göre ise, imamın kendi mezhebine göre namazı sahih olursa, uyanın mezhebine göre sahih olmadığı görülse bile, buna uyması sahih olur) buyuruluyor. Bu ikinci kavil, her ne kadar zayıfsa da, harac olunca, zayıf kaville amel etmek lazımdır. Fitneye mani olmak için de, zayıf kaville amel edileceği, Hadika’da da yazılıdır. (İ. Ahlâkı)
Yani birinci kavle göre bile, Şâfiî imamın abdestinin Hanefî’ye uygun olmadığı, mesela abdest aldıktan sonra elinin kanadığı, ancak kesin olarak biliniyorsa, ona uyan Hanefî cemaatin namazı sahih olmuyor. Bilinmiyorsa kanamış olsa bile sahih oluyor. Sormak, araştırmak da caiz değildir. İkinci kavle göre ise, kanadığı bilinse de sahih oluyor.
Harac olunca veya fitneye sebep olmamak için, ikinci kavle uymak gerektiği de açıkça bildiriliyor. Bu açık hükmü kabul etmemek, Müslümanları sıkıntıya sokmak olur.
Şâfiî imama uymak
Sual: Şâfiî bir imam, (Cemaat arasında bir tek Hanefî de olsa, namazı Hanefî’ye göre kılmak gerekir) dedi. Öyle bir şey var mıdır? CEVAP Öyle bir şey yoktur. Cemaatin hepsi Hanefî de olsa, imam yine kendi mezhebine göre kıldırır. İmamın, cemaatin mezhebindeki şartlara elinden geldiği kadar uyması iyi olur.
Cemaatte kadın varsa
Sual: Evde namaz kılarken cemaatteki kadın, yenge, baldız gibi yabancı veya teyze, yeğen gibi mahrem olsa, imam namaz sonunda yüzünü cemaate döner mi? CEVAP Kadınların hepsi mahremse döner. İçinde bir tane yabancı varsa dönmez.
İmamın kıraati
Sual: İmamın birinci rekâtta, ikinci rekâtta okuduğunun iki misli veya daha uzun bir zammı sûre okuması sünnet midir? CEVAP
Evet, sünnettir. İbni Abidin’de deniyor ki: İmamın cuma ve bayram namazlarından başka her namazda, birinci rekâtta, ikinci rekâtta okuduğunun iki misli uzun okuması sünnettir. (S. Ebediyye)
Günümüzde imamların çoğu bu sünneti terk etmektedir. Dinini kayıran imamların, her sünnete olduğu gibi, bu sünnete de önem vermeleri gerekir. Çünkü bir hadis-i şerifte, (Unutulmuş bir sünnetimi meydana çıkarana yüz şehit sevabı vardır) buyuruluyor. (Hâkim)
Mesela Maun sûresini birinci rekâtta, Kevser sûresini ikinci veyaKâfirun sûresini birinci rekâtta, Nasr sûresini ikinci rekâtta okuyan imam, bu sünneti yerine getirmiş olur. Tek başına kılanın buna riayet etmesi gerekmez.
Başka mezhepteki imama uyulabilir
Sual: Kitaplardan öğrendiğimize göre, başka mezhepteki imama, mesela Hanefîler Şâfiî imama, Şâfiîler de Hanefî imama uyabilir. Bu uymanın doğru olması için, imamın guslünün, abdestinin ve namazının cemaatin mezhebine göre sahih olması şart değil mi? Mesela Hanefî imam, kadına dokunmuşsa, Şafiîlere imam olabilir mi? Şâfiî imamdan kan çıkmışsa, Hanefilere imam olabilir mi? CEVAP İmamın, arkasındaki cemaatin mezhebinin şartlarına da uyması elbette çok iyidir, fakat uymamış olsa da yine namazı sahih olur.
Başka mezhepteki imama uyan cemaat, eğer varsa, kendi mezheplerine göre namazı bozan bir şeyin, imamda bulunduğunu bilmezse cemaatin namazları sahih olur. Mesela, imamdan kan akması veya başının dörtte birinden az miktarını mesh etmesi, Hanefî mezhebinde caiz olmadığından, böyle yaptığı bilinen bir Şâfiî imama uymak âlimlerin çoğuna göre caiz olmaz.
Yukarıdaki kavle göre imamın, cemaatin mezhebine göre de abdestli olması şarttır. İmamın namazı kendi mezhebine göre sahihse, farklı mezheplerdeki cemaatin namazının sahih olduğuna dair başka bir kavil de vardır:
Başka mezhepteki kimsenin, kendi mezhebine göre sahih olmasa da, namazı kendi mezhebine göre sahih olan imama uyması caizdir. (S. Ebediye, Halebi-yi kebir, Nihaye, Eşbah)
İmamın abdesti bozulursa Sual: Namaz kıldırırken imamın abdesti bozulursa ne yapar? CEVAP Namaz kıldırırken imamın abdesti bozulursa, hemen yakınındaki birini çekip yerine imam olarak geçirir. Sonra, dışarıda abdest alıp gelince, vekil ettiği imama uyarak namazını tamamlar. Camide abdest alma imkânı varsa, vekile lüzum olmaz. Cemaat bekler, imam, abdest alıp gelince, kaldığı yerden devam eder. Vekil bırakmayıp camiden çıkarsa, cemaat birden fazla ise, namazları bozulur. (S. Ebediyye)
İmam selam verirken
Sual: İmam, namazı bitirip sağına, soluna selam verirken, iki selamda da sesini aynı tonda mı söylemesi gerekir?
CEVAP Hayır, birinci selamı biraz yüksek, ikinci selamı biraz daha yavaş sesle söyler.
İmamın ikinci selamı, birinciden daha yavaş sesle söylemesi sünnettir.(İbni Âbidin, Nimet-i İslâm)
Tevbe edenin imamlığı
Sual: Bir kimse,zina veya livata gibi çirkin günahlar işlese, sonra tevbe edip salih Müslüman olsa, böyle kimsenin önceki hâlini bilenlere imam olması uygun olur mu? CEVAP Böyle çirkin günahlar işleyen kimsenin tevbesi elbette sahihtir, fakat onun günahını bilen kimseler bu kişiden nefret eder. Cemaatin nefret ettiği kimsenin imam olması ise mekruhtur. Günahını bilen kimselere imamlık etmemelidir.
Selam verirken niyet
Sual: Cemaat selam verirken Hafaza meleklerinden başka, imama da niyet ediyor. İmam selam verirken cemaate niyet eder mi?
CEVAP Evet, imam her iki tarafa selam verirken, cemaate de niyet eder.(Nimet-i İslâm)
İmamın müezzinlik yapması
Sual: İmam, ezan ve ikamet okuyabilir mi? Yani imam aynı zamanda müezzinlik yapabilir mi? CEVAP Evet, yapabilir. İmamın aynı zamanda müezzinlik de yapması iyidir. Resulullah efendimiz, “sallallahü aleyhi ve sellem” bir seferde bizzat kendisi ezan okumuş, ikamet getirmiş ve imam olarak öğle namazını kıldırmıştır. Hazret-i Ömer, (Halifelik olmasa müezzinlik yapardım)buyurmuştur. Bu söz, (İmamlıkla birlikte müezzinlik de yapardım) demektir. Burada müezzinlik yapmanın önemi de bildirilmektedir. Birkaç hadis-i şerif: (Müezzin, kendisiyle beraber namaz kılan cemaatin sevabı kadar sevab alır. Cemaatin sevabından da bir şey eksilmez.) [Nesaî]
(Müezzinle imam, cemaatin sayısı kadar sevaba kavuşur.) [Ebu-ş-şeyh]
Cennete girmek için ne yapacağını soran bir zata, Peygamber efendimiz, (Müezzin veya imam ol) buyurdu. O da, (Yapamam) dedi.(O hâlde namazını ilk safta kıl!) buyurdu. (Buhârî)
İmam olmak, müezzinlik yapmaktan, ikamet okumak ise, ezan okumaktan efdaldir.
Efdal olan, imamın aynı zamanda müezzin de olmasıdır. Sirackitabında, (İmam-ı a’zam Ebu Hanife, ezan ve ikameti de kendisi okurdu) deniliyor. (Redd-ül-muhtar)
Oğul imam olur Sual: Oğul, babaya imam olabilir mi? CEVAP Evet, imamlığa daha layıksa, oğul babaya imam olabilir.
İmamın yetkisi
Sual: Âcil bir durumdan dolayı cemaate sıkıntı gelecekse veya cemaat öyle istiyorsa, imam, Ettehıyyatü'den sonra okunan salevat-ı şerifeleri yani Salli Barikleri terk edebilir mi? CEVAP Evet, terk edebilir. (Dürer Gurer)
.
İki namazı cem etmek (birleştirmek)
Sual: İki namazı hangi hallerde birleştirmek caizdir? CEVAP Bazen iki namazı birleştirip bir vakitte kılmak gerekebiliyor. Ameliyattaki doktor, doğum esnasında ebe veya boğulmakta olan bir insanı kurtarmak, o saatte bir imtihanda olmak veya hasta olmak gibi bir sebeple namaz kılınamazsa, iki namazı cem etmek yani birleştirip bir vakitte kılmak bazı mezheplerde caizdir. İkindiyi öğle vaktinde, öğle ile birlikte veya yatsıyı akşam vaktinde, akşam ile birlikte kılmayatakdim ederek cem etmek denir. Öğleyi ikindi vaktinde ikindi ile veya akşamı yatsı vaktinde, yatsı ile birlikte kılmaya tehir ederekcem etmek denir. Sabah namazı cem edilmez.
Hanefi mezhebinde: Hacılar, Arafat’ta, hutbe okuyan imamın arkasında öğle ile ikindiyi öğle vaktinde takdim ederek kılar. Çadırlarda cemaatle veya yalnız kılarken, cem edilmez. Müzdelife’de ise akşam ile yatsı, yatsı vaktinde tehir edip kılınır. Müzdelife’deki cem için cemaatle kılmak şart değil, münferit de cem edebilir. Başka yerde başka zamanlarda iki namazı cem edemezler. Ancak ihtiyaç ve zaruret olunca diğer mezheplerden birini taklit ederek kılar.
Maliki mezhebinde: Arafat’ta öğle ve ikindi, Müzdelife’de ise akşamla yatsı imam arkasında kılarken cem etmek sünnettir. Seferde cem caiz; fakat deniz seferinde cem caiz değildir. Cem için ihtiyaç hasıl olursa, diğer iki mezhepten biri taklit edilebilir.
Mukimken de önemli bir hastalıkta, ihtiyarlıkta cem edilebilir. Ayrıca, camide cemaatle kılarken, karanlıkla beraber şiddetli yağmur ve çamur olunca, takdimle cem caiz olur; fakat evde bu caiz olmaz. Cem edince, vitir vaktinde kılınır.
Maliki’de iki namazı birleştirirken öğleyi ikindiden, akşamı yatsıdan önce kılmak, birinci namaza dururken cem etmeyi niyet etmek, iki farzı peş peşe kılmak gerekir. İki farz arasında abdest almak ve kamet getirmekte mahzur yoktur. Sünnet kılmak mekruhtur. Bazı âlimlere göre, düğün gibi bazı ihtiyaç hallerinde de mukimken cem caizdir. Dolgu dişi olan Hanefi, hasta iken Hanbeli’yi değil, Maliki’yi taklit ederek cem edebilir.
Şafii mezhebinde: Mubah olan seferde, Arafat ve Müzdelife’de, öğle ikindi ile, akşam yatsı ile cem edilir. Şiddetli yağmurda sadece camide cemaatle cemi takdim caiz, cemi tehir caiz değildir. Başka bir kavle göre de münferit kılan da cem edebilir. Bir kavle göre, hastalık halinde de, cem etmek caizdir. Bir korku sebebiyle cem caiz olduğu gibi, önemli ihtiyaç halinde mukimken de cem caizdir. İmam-ı Nevevi ve İbni Münzir de böyle demiştir. Şafii’de cem ederken öğleyi ikindiden, akşamı yatsıdan önce kılmak, birinci namaza dururken cem etmeyi niyet etmek, ikisini peş peşe kılmak gerekir. İki farz arasında sünnet kılınırsa cem caiz olmaz, fakat abdest almak ve kamet getirmekte mahzur yoktur.
Hanbeli mezhebinde: Arafat ve Müzdelife’de, mubah olan seferde, hastalıkta, emzikli olanda, istihaza, idrar ve yel kaçırmak gibi abdesti bozan özürlerde, abdest ve teyemmüm için meşakkat çekenlerde, âmâ olan, yer altında çalışıp da namaz vaktini anlamakta âciz olan, can, mal ve ırzından korkan, maişetine zarar gelecek olan da iki namazı cem edebilir. Soğuk, kış, yağmur, çamur, fırtınada, yatsıyı akşam ile, evde de cem caiz, öğle ile ikindi caiz değildir. Cem ederken öğleyi ikindiden, akşamı yatsıdan önce kılmak, birinci namaza dururken cem etmeyi, niyet etmek, ikisini peş peşe kılmak gerekir. Abdest almak ve ikamet okumak zarar vermez. Sünnet kılarsa cem sahih olmaz. Ağzında dolgusu olan Hanefi, hasta iken iki namazı cem için Hanbeli’yi değil, Maliki’yi taklit etmesi gerekir. Çünkü Maliki’de taklit imkanı vardır. Maliki’de taklit imkanı olmayınca Hanbeli taklit edilir.
Mukimken iki namazı cem etmek
Sual: Mukimken hangi durumlarda iki namaz cem edilebilir? CEVAP Bir harac, yani bir sıkıntı, bir meşakkat olursa, öğleyle ikindi veya akşamla yatsı, Hanbelî mezhebi taklit edilerek cem edilebilir, çünkü S. Ebediyye’de, (Namaz kılmak için işlerinden ayrılmaları mümkün olmayanların, Hanbelî’yi taklit ederek iki namazı cem etmeleri caizdir) deniyor. Namaz kıldığı için maişetine zarar gelmese bile, siciline işlenebiliyorsa veya başka mahzurları varsa, iki namazı, mukimken cem etmek caiz olur. Caiz olan durumlardan bazı örnekler verelim: 1- Ebe doğumda olup namazı kazaya kalacaksa,
2- Ameliyattaki doktorun namazı kazaya kalacaksa,
3- Öğrenci sınavdayken namaz kazaya kalacaksa,
4- Hasta veya yaşlı abdest almakta ve namaz kılmakta zorluk çekiyorsa,
5- Uçakta abdest alıp namaz kılmak zor olacaksa,
6- Abdest veya namaz için yer bulunmazsa,
7- Abdest ve teyemmüm için zorluk varsa,
8- Güvenlik görevlisinin namaz kılma imkânı yoksa,
9- Dağda, gurbette, kışta kalıp vakitleri anlamak zor olursa,
10- Yağmur, fırtına gibi bir sebeple namaz kaçacaksa,
11- Namazı tuvalette bile kılma imkânı yoksa,
12- Mescidi olmayan otel, restoran, havalimanlarında, uluslararası toplantılarda namaz kazaya kalacaksa,
13- Yeni Müslüman olanın namaz kıldığı görülürse bir zarara uğrama ihtimali varsa,
14- Bir memur, toplantıyı bırakınca işine, maişetine zarar gelecekse,
15- Şehirlerarası yolculukta, otobüs durmayacaksa, yanında hastası varsa yahut ikinci otobüs için parası yoksa,
16- İstanbul gibi trafik problemi olan bir yerde, şehir içinde özel arabasıyla giderken trafik sıkışıp namaz kazaya kalacaksa,
17- Boğulacak olanı kurtarırken namaz vakti çıkacaksa,
18- Düşmanın veya anarşistin bir zarar verme ihtimali varsa,
19- Abdesti bozan özrü olanın, mesela ishalini veya idrarını tutamayanın; çıbanından, yarasından kan akanın; basurundan kan; fistüllerinden, göbeğinden akıntı çıkanın; elde olmadan gaz kaçıranın; ağız dolusu kusanın ve bunlar gibi abdesti bozan bir özrü olanın iki namazı cem etmesi caiz olur.
20- Gayrimüslimlerin de katıldığı iftar yemeklerinde namaz kılmak, fitneye sebep olacaksa, iki namazı cem caiz olur.
Sual: Yolculukta veya mukimken, bir ihtiyaçtan dolayı akşam vaktinde, akşamla yatsı cem edilince, vitri de cem etmek caiz midir? Bir de,İslam Ahlakı kitabında, (Malikiyi taklit edenin, harac olunca, vitir namazını terk etmesi caiz olur) deniyor. Harac, zaruret demek midir? CEVAP Harac, zaruret demek değildir. Bir sıkıntı, bir güçlük olması demektir. Bir harac olmadan, iki namaz cem edilemez. Zorluk varsa, seferde, diğer üç mezhepten birini taklit ederek, akşamla yatsı cem edilebildiği gibi, mukimken de, Hanbelî taklit edilerek cem edilebilir. Fakat vitir cem edilmez, imsak vaktine kadar kılınır. Eğer bu vakte kadar da kılma imkânı olmazsa, bir özürle kazaya kaldığı için günah olmaz. İmameyne göre ve diğer üç mezhepte vitir sünnettir. Harac olduğu zaman, diğer üç mezhepten biri taklit edilirse, vitri kazaya bırakmak, hatta terk etmek de caiz olur. Yolculukta veya mukimken harac olunca, İmameynin kavline de uyularak vitir kazaya bırakılabilir veya terk edilebilir. Ancak bunlar, harac olmadan yapılmaz.
Sual: Seferi olan bir kimse cemaatle akşamı kıldıktan sonra hemen arkasından yatsıyı takdim ederek kılabilir mi? CEVAP
Evet.
Sual: Misafir, seferde Şafii veya Maliki’yi taklit ederek iki namazı cem edebilir mi? CEVAP Evet edebilir, ama bir ihtiyaç olması gerekir. İhtiyaçsız cem edilmez.
Seferde trenle giden bir kimse, trende namazlarını ayakta kılamazsa, tren durduğu zaman takdim ve tehirle kılar.
Gerek yolda ve gerekse seferde ihtiyaç hasıl olmadan takdim ve tehir ile namaz kılınmaz. Çünkü, kolay hükümleri toplamaya telfîk denir ki, caiz olmaz.
Sual: Öğle ile ikindiyi cem etmek için, öğle vakti çıktıktan sonra cem etmeye niyet edilir mi? CEVAP Öğle çıkmadan önce cem etmeye niyet edilir.
Sual: Seferde namazı cem ederken o mezhebin şartlarına uymak şart mı? CEVAP Mezhep taklit ederken şartlarına uymak şarttır.
Sual: Seferi olan, namazı cem etmek için ne zaman niyet eder? CEVAP Kılacağı zaman. Yola çıkmadan önce cem edilmez.
Sual: İkindi vakti mukim olacağını bilenin öğle ile ikindiyi cem edip ikindi vaktinde kılması caiz mi? CEVAP Zaruretsiz tehir etmek günahtır.
Sual: Seferde, ikindide namaz kılma imkanımız olmaz diye, Maliki mezhebini taklit ederek, öğle ile ikindiyi, öğle vaktinde cem ettikten [birleştirip kıldıktan] sonra, ikindide namaz kılacak vakit bulursak, ikindiyi tekrar kılmamız gerekir mi? CEVAP Namaz kılınmıştır, tekrar kılmak gerekmez. Ancak ihtiyata riayet etmek iyi olur. Belki cem etmeyi gerektirecek sebep olmayabilir veya iki namazı cem ederken gerekli şartlara uyulmamış olabilir. Bunun gibi sebeplerle cem sahih olmamış olabilir. Bu bakımdan (Vaktine yetişip de kılamadığım son ikindi namazının farzını kılmaya) diyerek bir namaz kılmak iyi olur. İkindi sahih olmuşsa bu kıldığımız kaza namazı yerine geçer. İkindi sahih olmamışsa onun yerine geçer.
Sual: Öğle tehir edildikten sonra ikindinin mekruh vakti girmişse, yine de ikindi ile cem edip kılınabilir mi? CEVAP
Elbette kılınır.
Sual: İki namazı cem etmek zorunda kaldığım zaman, iki namaz arasında "Allahümme entesselamü.." yü okuyorum. Caiz midir? CEVAP Allahümme entesselamü… namazdan sayılır, mahzuru olmaz.
Sual: İhtiyaç halinde namazı Hanbeli’ye göre cem ederken, dolgu için Maliki’yi taklit eden kişi, hem Maliki’yi hem Hanbeli’yi taklit ettiğini hatırlaması lazım mı? CEVAP Evet. Cem ettiği iki namazda da böyle niyet eder.
Sual: Tam İlmihalde diyor ki: (Hanbeli mezhebinde, seferde, hastalıkta, kadının emzikli veya müstehaza olmasında, abdesti bozan özürlerde, abdest ve teyemmüm için meşakkat çekenlerde ve a’mâ ve yer altında çalışan gibi, namaz vaktini anlamakta âciz olanın ve canından, malından ve namusundan korkanın ve maişetine zarar gelecek olanın, iki namazı cem etmeleri caiz olur.)Müstehaza halinde kadın niye namazlarını cem edebilir? CEVAP İstihaza halindeki kadına müstehaza denir. İstihaza ise, normal âdetinden sonra, kan gelmesi demektir. Böyle kadının her namaz vaktinde tekrar abdest alması sıkıntılı olur. Hem çamaşırını değiştirecek hem de ikinci vakitte tekrar abdest alma zorluğu vardır. Bu zorluktan dolayı iki namazı cem etmesi caiz olur. Zaten mezhep taklidi zaruret olduğu zaman değil, ihtiyaç, haraç, bir sıkıntı olduğu zaman yapılır. Zaruret olunca, başka mezhepte de kolaylık yoksa kendi mezhebi affeder. Eğer başka mezhepte bir kurtuluş varsa o taklit edilir. Diş dolgusu böyledir. Çünkü başka bir mezhepte kurtuluş yolu vardır. Hiç bir mezhepte kurtuluş yolu olmasaydı, o zaman kendi mezhebi onu affederdi, yani yaptığı şey caiz olurdu.
Maliki mezhebini taklit eden istihazalı kadın için iki namazı cem etmeye lüzum yoktur. Çünkü istihaza hâli onun abdestini bozmaz. Aynı abdestle ikinci vakitteki namazı da kılabilir. Mezhep taklidi bir rahmeti ilahidir. Bu rahmetten faydalanmalı, taassuba [bağnazlığa] kapılıp da bu rahmetten kaçmamalıdır.
Sual: Maliki mezhebini taklit eden bir kimsenin namazları cem edebilmesi için mazereti ne olmalıdır? CEVAP Aynen Hanefi gibidir, farkı yoktur. Hanefi’de cem edebilmek için ne şartlar gerekiyorsa, taklit edende de o şartların olması gerekir. Taklit eden kendi mezhebinden çıkmış sayılmaz. Cem edebilmek için taklit edenle taklit etmeyen arasında fark yoktur.
Sual: Ağzında dolgusu olan mukim iken, ihtiyaç hâlinde Hanbeli mezhebini taklit edip iki namazı cem edebilir mi? CEVAP Hanbeli’de gusülde ağzın içini yıkamak farz ise de, ihtiyaç olunca, Hanbeli’yi taklit ederek iki namazı mukim iken cem etmek caizdir, telfîk olmaz. Telfîk, ihtiyaçsız başka mezhebin kolay kavillerini almaktır, haramdır. Bir ihtiyaç olunca telfîk olmaz, caiz olur.
Trafik problemi ve ruhsat
Sual: Bir yazıda, “İstanbul gibi trafik problemi çekilen bir yerde, arabası ile giderken trafik sıkışıklığından dolayı, evine ulaşamayıp yolda da, abdest alıp namaz kılacak yer bulamayan iki namazı cem edebilir” deniyor. Bu hareket, namaza önem vermemeyi ve namazı hafife almayı göstermez mi? CEVAP Tam tersine, namaza çok önem vermeyi gösterir. Çünkü namazı zaruretsiz kazaya bırakmak haramdır, büyük günahtır. İçki içmekten ve başka haramlardan daha büyük günahtır. Böyle bir günaha düşmemek için, hak olan başka bir mezhebi taklit etmek gerekir. Bu önemli ruhsattan da faydalanmak gerekir. Çünkü bir hadis-i şerif meali şöyledir: (Ruhsatlardan faydalanmayan, Arafat dağı kadar günah işlemiş olur.) [Taberani]
Bir âyet-i kerime meali de şöyledir:: (Allah size kolaylık ister, zorluk istemez.) [Bekara 185]
Cem etmeden mukim olmak Sual: Bir yolcu, Malikî mezhebini taklit ederek öğleyle ikindiyi, ikindi vaktinde cem etmeye niyet edip de, ikindi vakti girince mukim olsa, öğleyi kazaya bırakmış olacağı için, günaha girmiş olur mu? CEVAP Kasten kazaya bırakmadığı için günah olmaz. (Fetava-i fıkhiyye)
Böyle durumlarda, Hanbelî’yi taklit ederek mukimken de cem edebilir. Cem ederken, öğleyi iki, ikindiyi de dört rekât olarak kılar.
Cem ederken cemaate uymak
Sual: Bir ihtiyaç hâlinde, diğer üç mezhepten birine uyup iki namazı, mesela öğle ile ikindiyi, öğle vaktinde cem ederken, öğlenin farzını cemaatle, ikindinin farzını da yalnız kılmak caiz olur mu? Yahut cemi ikindi vakti yaparken, öğleyi yalnız kılıp ikindiyi cemaatle kılmak caiz olur mu? CEVAP Evet, ikisi de caizdir, vaktin farzını kılarken imam olmak da caizdir. Dikkat edilmesi gereken şey, cem ederken, iki farzı peş peşe kılmak gerekir, arada başka namaz kılınmaz.
Öğle ile ikindiyi cem etmek Sual: Bazen zaruret olunca öğleyi kılamıyorum, ikindi vakti girince ikindiyle birleştiriyorum. İkindiyle birleştirebilmek için nasıl niyet etmem gerekiyor? CEVAP İkindiyle öğleyi birleştirebilmek için önce, öğleyi vaktinde kılamazsam, asrı evvelde kılarım, asrı evvelde de kılamazsam, asrı sanide ikindiyle cem ederim diye düşünmek gerekir. Sonra da öğleyi meşru bir sebeple öğle vaktinde kılamayınca, İmam-ı azam hazretlerinin kavline uyarak asrı evvelde kılmaya çalışmalı, asrı evvelde de kılma imkanı yoksa, o zaman asrı sanide, Hanbeli mezhebi taklit edilerek ikindiyle cem ederek kılınır. Bugünkü öğle namazını cem ederek ikindi namazıyla kılıyorum diye niyet edilir.
Akşamı vaktinde kılamayan da, yatsı ile cem edebilmesi için böyle niyet eder. İkindide olduğu gibi yatsıda da iki vakit vardır. Buna İşa-i evvel ve İşa-i sani denir. [İşa, yatsı demektir.] İşa-i sani, işa-i evvelden, Eylülden Mart ayına kadar 10-12 dakika sonradır. Nisanda 12-14, Mayısta 14-18, Haziranda 18-19, Temmuzda 15-19, Ağustosta ise 12-15 dakika sonradır. Hem İmam-ı a'zam hazretlerinin, hem de İmameyn’in kavline uyabilmek için ikindiyi asr-ı sanide, yatsıyı da işa-i sani’de kılmak iyi olur.
Arabada namaz
Sual: Kış günü ikindiyi kılıp akşamı evimde kılarım diye yola çıkan ve yatsıya evine varamayan kimse, yolda arabasında namazını ima ile kılamaz mı? CEVAP Namazı cem etmek, arabada ima ile kılmaktan önce gelir. Eve gidince yatsı ile cem etme imkanı varsa, (namazı yatsı ile cem edeceğim) diye niyet eder ve eve gidince de cem eder. Yatsıya da eve gitme imkanı yoksa, o zaman mecburen araba içinde ima ile namaz kılınır.
Namazları cem ederken
Sual: İşyerinde, askerde veya okulda namaz kılma imkanı olmayan kimse, namazı kazaya mı bırakmalı, yoksa öğleyle ikindiyi, akşamla da yatsıyı cem mi etmeli? CEVAP Namazı kazaya bırakmak, büyük günahtır. Önce kendi mezhebimize göre vaktinde kılmak için bütün imkanlar araştırılır. Hatta, tuvalette kılınır. Bu da, mümkün olmazsa, Hanbeli mezhebinde, böyle durumlarda, mukim iken de, öğleyle ikindiyi veya akşamla yatsıyı cem etmek caizdir. Öğleyle ikindi, öğle veya ikindi vaktinde cem ederek, yani birleştirilerek kılınabilir. Cem edince, iki namazın farzı peş peşe kılınır. Arada sünnet veya kaza namazı kılınmaz, başka bir şey yapılmaz, konuşulmaz.
Öğle vaktinde kılınacaksa, öğle namazına dururken, öğle ile ikindiyi cem etmeye diye niyet edilir. Öğlenin farzı kılındıktan sonra, (Niyet ettim Hanbelî mezhebine uyarak, ikindiyle cem ederek, öğle vaktinde kılmaya) diye niyet ederek, ikindi namazı kılınır.
Öğleyi, vaktinde kılma imkanı yoksa, öğle vakti çıkmadan önce,(İkindi vakti, ikindi ile cem ederim) diye düşünmeli. İkindi vaktinde kılınırken, (Niyet ettim Hanbelî mezhebine uyarak, ikindi vaktinde kılmaya) diye niyet ederek, öğle namazı kılınır. Sonra, ikindi namazı kılınır.
Bir ihtiyaç olursa, mukim iken de, akşamla yatsı namazları da, akşam veya yatsı vaktinde, Hanbelî mezhebi taklit edilerek şöyle cem edilebilir:
Akşam vaktinde kılınacaksa, akşam namazına dururken, akşamla yatsıyı cem etmeye niyet edilir. Akşamın farzını kılındıktan sonra,(Niyet ettim Hanbelî mezhebine uyarak, yatsıyı takdim ederek, akşamla cem etmeye) diye niyet ederek, yatsının namazı kılınır.
Akşamı, vaktinde kılma imkanı yoksa, akşam vakti çıkmadan önce,(Yatsı vakti, akşam ile cem ederim) diye düşünmeli. Yatsı vaktinde kılınırken, (Niyet ettim Hanbelî mezhebine uyarak, akşamı tehir ederek, yatsı vaktinde yatsıyla cem etmeye) diye niyet ederek, akşam namazı, sonra, yatsı namazı kılınır.
İkindiyle akşam cem edilmez. Sabah namazı da, yatsı veya öğle namazıyla cem edilmez, vaktinde kılmak gerekir.
Vitir cem edilmez, imsak vaktine kadar kılınır. Eğer bu vakte kadar da kılma imkânı olmazsa, bir özürle kazaya kaldığı için günah olmaz. İmameyn’e göre ve diğer üç mezhepte vitir sünnettir. Harac [sıkıntı] olduğu zaman, diğer üç mezhepten biri taklit edilirse, vitri kazaya bırakmak, hattâ terk etmek de caiz olur. Yolculukta veya mukimken harac olunca, İmameynin kavline de uyularak vitir kazaya bırakılabilir veya terk edilebilir. Ancak bunlar, harac olmadan yapılmaz.
Harac olmadan cem edilmez
Sual: Diş dolgusu veya başka bir sebeple Maliki mezhebini taklit eden, harac olmasa da, seferde öğleyle ikindi ve akşamla yatsı namazlarını cem ederek kılabilir mi? CEVAP Hayır, harac [meşakkat, zorluk, sıkıntı] olmadan cem edilmez. Maliki’yi taklid eden, kendi mezhebinden çıkmış sayılmaz. Harac olmadan, Hanefi mezhebine aykırı olan hükümlere uyulmaz.
Maliki taklit edilmese de, harac olunca, o anda üç mezhepten biri taklit edilerek, cem edebilir. Cemin yapılabilmesi için harac şarttır.
Zuhri ahîr namazı, son öğle namazı anlamına gelir. Bu namaz, bir kısım İslâm âlimleri tarafından, Cuma namazının sahih olmaması ihtimaline binaen, ihtiyaten kılınması öngörülen o günkü öğle namazıdır.
Neden zuhri âhir namazı kılınmaktadır?
Cuma namazının müteaddit (birden çok) yerlerde kılınmasını caiz görmeyenlere göre, bir beldede kılınan müteaddit Cuma namazlarından hangisine daha evvel tekbir alınarak başlanılmışsa, o sahih olmuş, diğerleri sahih olmamış olur.
Hatta Şafiî ulemasından birçokları da bunu uygun görmektedirler. Çünkü İmam Şafiî’ye göre de bir beldede ilk kılınmaya başlanan cuma namazı muteberdir, diğerleri muteber değildir. O halde cuma namazına sonra başlamış olanların öğle namazını kılmaları icap eder.
Bununla beraber bu içtihadi bir mesele olduğundan İmam Şafiî Hazretleri, Bağdat’ta birden fazla camilerde cuma namazının kılındığını görmüş olduğu halde buna itiraz etmemiştir.
Ayrıca bugün başka hususlar da vardır. Bugün cuma izinleri, cuma için aranan “veliyyül-emrin izni” yönüyle, değişmeceli ve sembolik olmaktan öteye geçmez. Buralarda izinden ziyade, cemaatin rıza ve muvafakati muteberdir. Bugün “cuma şehri” şartlarını taşımayan küçük köylerde de cuma kılınmaktadır. Dışarıdan girmek için “herkese açık” olmayan kışla, fabrika, hastane gibi bazı kapalı mekânlarda da cuma kılınmaktadır.
İşte böyle bir ihtilaftan kurtulmak içindir ki cumanın dört rekât sünnetinden sonra zuhri ahir adıyla dört rekât daha namaz kılınmaktadır. Bu namaz İslâm dünyasında asırlardır kılına gelmiştir.
Mutlaka kılınmalı mıdır?
Kimse mutlaka kılınmalıdır diyemez. Kimsenin bu namaz farzdır, sünnettir vs dediği de yoktur. Fakat zühr-i ahirin kılınması ihtiyatlı olduğu için birçok ulemaca güzel görülmüştür.1
Kılan ne kazanır? Kılmayan ne kaybeder?
Kılan; eğer Cuma sahih olmamış ise o günün öğle namazını kılmış olur. Eğer Cuma sahih olmuş ise, bu kıldığı namaz kazası varsa son öğle namazı yerine, kazası yoksa nafile namaz yerine geçer. Yani her türlü kazançlıdır.
Kılmayan ne mi kaybeder? Bu kazançları kaybeder.
Zuhri âhir namazında şüphe mi vardır?
“Belki Cuma namazı sahih olmamıştır” şüphesiyle zuhri ahir kılmak, Cuma namazını ifsat eder. Ayrıca zuhri ahir kılınması gerektiği ileri sürmek, halkın gözünde, Cuma namazının farz olmayıp, öğlenin farz olduğunu ya da bir vakitte ikisinin de farz olduğu zannını uyandırır.” düşüncesi doğru mudur?
Bu bir düşüncedir ama doğru olduğunu söyleyemeyiz. Zuhri âhir kılınmasının altında şüpheden ziyade ihtiyat vardır. Kimse Cuma namazının farz olduğuna ve bu namazın kılınması gerektiğine şüphe etmiyor. Şartları taşıyan herkes Cuma namazını kılmakla mükelleftir. Fakat Cuma namazının taşıdığı bir takım özel şartların gerçekleşip gerçekleşmediği hususundaki şüpheden dolayı ihtiyati olarak zuhri ahir namazı kılınmasının gerektiği ifade edilmektedir.
Ulema hiç namazını bırakmayan birinin ömrü boyunca bütün namazlarını kaza etmesi hakkında “mekruh değildir. Çünkü bu ihtiyatla ameldir” demiştir. Zuhri ahir de bunun gibi ihtiyatla ameldir. Sıhhat şartlarının yerine gelip gelmediği şüphesinden dolayı mesuliyetten yüzde yüz çıkma gayretidir.
Zuhri âhir namazı nasıl kılınır?
Öğle namazının farzı veya dört rekât sünneti gibi kılınır. Sünneti gibi kılınması daha evladır. Böylelikle, eğer Cuma namazı sahih olmamış ise, bu zühri ahir namazı ile o günün öğlen namazı kılınmış olur. Cuma sahih olur ise, bu kılınan namaz, üzerine borç kalan öğlen namazının kazası olmuş olur. Eğer kaza namazı da yok ise, nafile namaz olmuş olur.
Zuhri âhir namazına nasıl niyet edilir?
Bu namaza “Vaktine yetişip de henüz üzerimden düşmeyen son öğle namazına” diyerek niyet edilir.
Zuhri âhir için kamet gerekir mi?
Gerekmez. Çünkü bu namazın nafile olma ihtimali de vardır. Bu sebeple her rekâtında zammı sure de okunmaktadır.
Zuhri âhir yerine kaza namazı kılmak
Böyle bir davranış kesinlikle doğru bir davranış olmaz. Bu namazlar kendi niyetiyle kılınmalıdır. Kaza namazı, bu namazları kıldıktan sonra kılınabilir.
Seferi bir kimse zuhri âhiri kaç rekat kılar?
Namazın nafile olma ihtimali olacağından dört rekat olarak kılar.
Her namaz kendi vakti içinde kılınmak zorundadır. Cuma namazının vakti, öğle namazının vaktidir. Nasıl ki öğle vakti girmeden öğle namazı kılınamazsa, yine aynı şekilde öğle vakti girmeden cuma namazı da kılınamaz.
Evet, Cuma namazının vakti, öğle namazının vaktidir. Öğle namazının vakti, güneşin zeval (güneşin tam tepe noktasından batıya doğru kaymaya başlaması)ndan itibaren başlar ve “Fey-i zeval=güneş tam tepedeyken her şeyin kendi gölgesi”nden başka, her şeyin gölgesi kendisinin iki misline ulaşacağı zamana kadar devam eder. İmameyn’e ve diğer üç mezhep imamına göre ise her şeyin gölgesi fey-i zevalden başka kendisinin bir misline ulaşınca öğle namazı vakti çıkmış, ikindi namazı vakti girmiş olur. Tercih edilen görüş budur.
Hz. Enes (r.a.) anlatıyor: “Resûlullah (S.A.V.), cumayı (öğleyin) güneş meyl edince kılardı.”1
Hz. Peygamber (S.A.V.)in cuma namazını, öğlede güneşin batıya kaymasından sora kıldırdığı sarîh olarak ifade edilmiştir. Bu, cuma namazının kılınabileceği ilk vakit olmaktadır. Güneşin tam tepede olduğu anda her çeşit namaz mekruhtur. Batı yönüne meyline zevâl denir. Şu halde hadis, zevalle birlikte cuma vaktinin başladığını ifade etmektedir. Cumhur-u ulema bunu esas almıştır.
Cuma hutbesini dinlemek farzdır. Hutbeye yetişemeyip sadece namazı kılan bir kimsenin namazı sahih olur fakat sevabı eksik olur.
Ancak ihmalkârlıktan dolayı ve özellikle de bunu alışkanlık haline getirerek kişinin Cuma namazına devamlı geç gelmesi tasvip edilecek bir davranış değildir. Diğer yandan bu şekilde hutbenin yarısında camiye gelen kişi, Cuma namazının sünnetini de vaktinde kılmamış olur.
Sual: Cuma günü zuhri ahir namazı kılmak bid’at midir? CEVAP Hayır değildir. Cuma namazının eda şartlarından birisi bulanmayan yerlerde bu namazı kılmak farz olur. Çünkü Cuma kılmak farz olmayınca, öğle namazını kılmak farz olur.
Şafii (Tenvir-ül kulub) kitabında diyor ki:
(Muhakkikler güneşi Remli hazretlerinden, “Şafiiler, Allah ve Resulüne muhalefet edip, beş vakit namaza altıncı bir farz ilave ettiler”diye iftira edene, ne ceza gerekir, diye soruldu. O da, bunu söyleyenin, en az benzerleri gibi, tazir cezasıyla cezalandırılması gerektiğine fetva verdi. Farz olan beş vakti, altıya çıkarmak, dinden çıkmayı gerektirir. Dine ilave yapılamaz. Şafiiler dine ilave yapmıyor.
Cuma namazının birden fazla camide kılındığı yerlerde, o günkü öğleyi de kılıyorlar.
Müdiriyye kadısı, Şafiilerin, Cuma namazından sonra öğle namazı kılmalarını yasaklamıştı. Fakat adı geçen fetva, kadıya okununca, kadı, insaf ehli olduğu için, “Ey Şafiiler, ben hatalıyım. Yine Cumadan sonra öğle namazını mescitte kılmaya devam edin” demiştir. Bu konu hakkında Şafii âlimlerinden Yusuf Nebhani hazretleri de bir eser yazmıştır. Bu eserde, birden fazla yerde Cuma kılınan şehirlerde, Cuma namazından sonra, öğle namazını kılmanın sadece Şafiilere mahsus olmadığını, dört mezhep âlimlerinin de aynı hükmü bildirdiklerini söylemiştir.
Muhammed Şirvani de bu hususta bir eser yazmıştır. Cuma namazından sonra öğle namazının kılınması gerektiğini bildirmiştir. Aynı zat, Hanefi âlimlerinin Cumanın birden fazla yerde kılınması veya namaz kılınan yerin şehir sayılıp sayılmayacağı hususunda şüphe edilmesi halinde öğle namazının kılınması gerektiğini bildiren cevaplarını (Davuş-Şema fi salât-iz zuhri badel cumua) eserine almıştır. Bu değerli âlim, bu hususta ele alınan bütün itirazları teker teker çürütmüştür.
Resulullah efendimizin zamanında Cuma tek mescitte kılınıyordu. Cumaya geç kalanların ikinci, üçüncü cemaat yapmalarına izin verilmiyordu. Hulefa-i raşidin de bu yolu tuttu. Hazret-i Ömer döneminde fetihler yapılıp şehirler çoğalmasına rağmen, birden fazla camide Cuma kılınmasına müsaade edilmedi. Valilere yazılan mektuplarda, Cumanın tek mescitte kılınması emredildi.
Emeviler döneminde ve Abbasilerin ilk yıllarında bu durum aynen devam etti. Cumanın birden fazla camide kılınmasının, imam-ı Şafii hazretlerinin vefatından 76 yıl sonra olduğunu Hatib Bağdadi ve İbni Hacer hazretleri bildirmektedir.
Fakihlerin cumhuruna göre, Cumanın tek camide kılınması vaciptir. Birden fazla camide namaz kılmak sünnetten ayrılmaktır. İmam-ı Şafii hazretleri, ihtiyaç olsun olmasın bir şehirde birden fazla camide Cuma kılınmasının caiz olmadığını bildirmiştir. Zamanının İkinci Şafiisi olarak kabul edilen İbni Sübki hazretleri de aynen imam-ı Şafii hazretleri gibi fetva vermiştir. Sözü hüccet mezhep âlimleri, birkaç camide Cuma kılındığı takdirde, öğle namazının da kılınması gerektiğini bildirmişlerdi. Çünkü ihtiyatlı davranmak gerekir. Hadis-i şerifte, “Şüphelerden sakınan dinini korumuştur” buyuruldu.)
Birden fazla yerde Cuma namazı kılınan mescitlerde Şafiiler öğle namazını kılmaları gerekir. Hanefilerin ise, Cuma namazından sonra, Vaktine yetişip kılmadığım son öğle namazına diye niyet ederek Zuhr-i ahir adıyla bir namaz kılmalarının gerektiğini İbni Hümam ve İbni Âbidinhazretleri gibi Hanefi âlimleri bildirmektedir. Bu şekilde kılınınca, Cuma kabul olmuş ise, bu namaz, kaza namazı yerine geçer. Cuma namazı kabul olmamışsa öğlenin farzı yerine geçer.(Redd-ül Muhtar)
Sual: Kazası olmayan, Cuma günü ahir zuhuru kılarken her dört rekatında da zammı sure okumalı mıdır? CEVAP
Evet okumalıdır. Çünkü Cuma kabul olmuş ise, o namaz nafile olur. Nafilelerin ise üçüncü ve dördüncü rekatında zammı sure okumak vaciptir.
Kazası olanın ise, okuması gerekmez, okusa da olur, okumasa da. Yani Farzın her rekatında zammı sure okumanın mahzuru olmaz.
Zuhri ahir namazı, Cuma namazı kabul olmazsa, öğlenin farzı yerine geçer. Kabul olmuş ise, kaza yerine geçer. Kazası da yoksa nafile olur.
Sual: Kazası olmayan kimse, zuhri ahiri kılarken, üçüncü ve dördüncü rekatlarda zammı sure okumalı dediniz. O zaman kazası olmayan, sünnetleri kılarken kazaya da niyet edince, üçüncü ve dördüncü rekatlarda zammı sure okuması gerekmez mi? CEVAP Gerekmez. Zuhri ahir namazı bunlarla kıyas edilmez. Zuhri ahir namazı sırf o günkü Cuma namazının sahih olup olmaması ile ilgilidir. Kazası olmayan kimse, sünnetleri kılarken kazaya da niyet edince, sünneti terk etmiş olmuyor, farz namaz yanında bir namaz kılınınca sünnet de kılınmış oluyor. Onun için, kazaya da niyet edilen dört rekatlı sünnetlerin üçüncü ve dördüncü rekatlarında zammı sure okunması gerekmez. Yani farzların üçüncü ve dördüncü rekatında zammı sure okumanın mahzuru olmaz. Okunursa secde-i sehv gerekmez.
Sual: Acele işimiz olunca, Cuma namazının farzını kılıp hemen çıkabilir miyiz? CEVAP Cuma namazının birçok eda ve vücub şartları var. Bunlardan bir veya birkaçı tahakkuk etmeyebilir. Bu durumda da Cuma namazı sahih olmaz. Bunun için (Vaktine yetişip kılmadığım son öğle namazına) diye niyet ederek Zuhr-i ahir adıyla dört rekat namaz kılınması gerekir. (İbni Hümam ve İbni Âbidin)
Bu şekilde kılınınca, Cuma kabul olmuş ise, bu namaz, kaza namazı yerine geçer. Cuma namazı kabul olmamışsa öğlenin farzı yerine geçer. Zuhr-i ahir namazını terk etmemeli, mutlaka kılmalıdır. Acele bir işimiz olduğu zaman, Cumanın farzını kılıp camiden çıkmak ve zuhr-i ahir namazını öğle namazı vakti çıkmadan önce başka yerde kılmak da caizdir.
Sual: Misafir, Cuma günü zuhri ahir namazını kaç rekat olarak kılar? CEVAP İki rekat olarak kılar.
Sual: Zuhri ahir kılarken ikamet okumak mekruh mu? CEVAP Hayır.
Sual: Zuhri ahir namazı nasıl kılınır, farz namazı gibi mi? CEVAP Cumanın farzından sonra kılınır, farz gibi kılınır.
Vaktine yetişip de kılamadığım
Sual: Bazen vaktine yetişip de kılamadığım ilk…namazının farzını kılmaya, bazen de son… deniyor. İlk veya son denilse değişen ne olur? Bir de, ne diye vaktine yetişip de kılamadığım …. farzı deniyor? Cuma günü zuhri ahir kılarken de niye böyle deniyor? Vakit girince namazın edası farz olmuyor mu? CEVAP Bir namazın vakti girince hemen edası farz olmaz, o vakit çıkarken o vakti kılacak kadar bir zaman kalınca edası farz olur. Vakit girince edası hemen farz olmuyor, öyle olsa, on dakika, yarım saat, bir saat sonra kılmak haram olur. Elbette hemen kılınırsa iyi olur, ama edası ancak vaktin sonunda farz oluyor. Bir insan vakit girdikten sonra, namaz kılmadan ölse, o vakti kılmadığı için sorumlu olmaz, çünkü o vakti kılacak kadar zaman kalınca edası farz olur. Ancak bir namazın vakti gelince, bu namazı edaya [kılmaya] başlandığı vakit, kılmak farz olur. Kılınca da farz eda edilmiş olur.
Bunun için Cuma günü zuhri ahir kılarken, (Üzerime edası farz olan) demeyip, (Vaktine yetişip de kılmadığım son öğle namazının farzını kılmaya) diye niyet etmelidir. Veya (Üzerime son farz olan kılmadığım öğle namazını kılmaya) demelidir. İkisi de aynı anlamdadır.
Eğer Cuma namazı sahih olmuş ise, en son kazaya kalan öğle namazı kaza edilmiş olur. Cuma sahih olmamışsa, bugünkü öğle namazı kılınmış olur. Burada son demeyip de, ilk denirse, ilk kazaya kalan bir namaz kaza edilmiş olur, öğle namazı kılınmamış olur. İlk ve son demenin önemi buradadır. Namazları kazaya ise, ilk diyerek başlamak iyidir.
Müslüman olmayan ülkelerde, cemaatle kılınan bir namazda, imamın itikadından şüphe edilmişse, yine aynı şekilde, (Vaktine yetişip de kılamadığım son ….. namazının farzını kılmaya) diye niyet edilir. Eğer gerçekten imamın itikadı bozuk ise, bu kılınan namaz, eda olur. İmamın itikadı düzgün ise, o vaktin son kazaya kalan namazı kaza edilmiş olur.
Neden, kılmadığım değil de, kılamadığım demek daha uygun oluyor denirse, kılmamakta sanki bir kusur görünüyor. Kılamamakta ise bir mazeret olabileceği anlaşılıyor. Bir nevi özür dileme vardır. Buna rağmen kılmadığım demekte de mahzur yoktur.
Kutuplarda sabah ve yatsı namazının vaktinin girmediği zamanlarda da böyle niyet edilebilir. Vakit girmeyince, vaktinde kılıyorum denmez, yatsıyı kılıyorum denir ve böylece farz diyen âlimlere uyulmuş olur. Ancak diğer âlimlere göre, vakit girmediği için sahih olmazsa, vaktine yetişip de kılamadığım son yatsı namazının farzına denmesi daha uygun olur. Böyle niyet edilerek yatsı veya sabah kılınırsa, her iki kavle de uyulmuş olur.
GÜNCEL MESELELER M. Es'ad Coşan CUMA NAMAZI SORU: Türkiye'de cuma namazı kılınır mı? CEV
GÜNCEL MESELELER
M. Es'ad Coşan
CUMA NAMAZI
SORU: Türkiye'de cuma namazı kılınır mı?
CEVAP: Türkiye'de de cuma namazı kılınır, Almanya'da da kılınır, Fransa'da da kılınır, Belçika'da da kılınır... Tarih boyunca Bizans'ta da kılınmış, başka ülkelerde de kılınmıştır. Cuma namazı kılacak kadar bir kalabalık, bir yerde toplanır da kılabilirlerse, cuma namazı kılarlar. Memleket kâfir memleketi, mü'min memleketi, şu veya bu, ne olursa olsun kılınır muhterem kardeşlerim!
Cuma ile oynamayın!.. Cuma namazı önemli bir namazdır, oyuna gelmez!.. Üç defa cumayı kılmayanın kalbi bir mühürlenir; kafası ondan sonra doğru düzgün çalışmaz olur. Feleğini şaşırır, ne yapacağını bilemez, doğruyu göremez. Kalbi mühürlendi mi, gönlü mühürlendi mi, çok fena duruma düşer insan... Cuma namazını kılın!..
Allah-u Teâlâ: "Benim huzuruma geldiniz, namaz kıldınız. Ben size:
(Yâ eyyühellezîne âmenû izâ nûdiye lis salâti min yevmil cumuati fes'av ilâ zikrillâhi ve zerül bey') 'Ey imân edenler! Cuma günü namaza çağrıldığınız zaman, alışverişi bırakın da benim huzuruma gelin!' diye emretmişim. Ondan sonra huzuruma gelmişsiniz, namaz kılmışsınız, ben sizi cezalandırır mıyım?" demez mi?.. Allah'ın huzuruna gelip, camiye gelip namaz kılmak ceza mevzuu olur mu?..
--O iş başka... "Almanya'da bile kılınır." diyorum anlasana!.. Almanya'da bile kılıyorlar, kabul olmuyor mu?.. Fenâ mı oluyor, Almanya'da kardeşlerimizin gidip de camilerde namaz kıldığı?.. Çok iyi oluyor.
Bizans'ta da kılmışlar. Arap Camii'ni daha İstanbul fethedilmeden önce yapmışlar da orda cuma namazı kılmışlar. Her yerde kılınır, fırsatı buldu mu, kılınır.
Cuma namazı konusunda bazı sözler çıktı, kimisi kılınmaz dedi, herkesin aklı karıştı. Kimisinin de keyfine uygun geliyor, zaten kılmakta zorluklar var; "Kılmayalım!" deyiveriyorlar. Bir de ona ibadet süsü verildi şimdi, bu devirde... Bazıları o havaya girdiler ama, sonra çoğu helâk oldu. Yavaşladı, azaldı bu akım ama, hâlâ bazı şeyler olabiliyor.
SORU: İslâm alimleri niçin cuma meselesini kendi aralarında halletmiyorlar?
CEVAP: Halledilmiş bir mesele... Bizce halledilmemiş bir tarafı yok... Gazetelerde yazıldı; büyük, itibarlı hoca efendiler "Cuma namazı kılınır." diyorlar. Yâni ittifak var, halledilmiş durumda... Kılınmaz diyen bir kimse bilmiyorum ben... Bazı kimseleri söylüyorlardı, "Şu hoca kılınmazmış demiş." filân diye soruşturduk; "Yok hocam, o da demiyor." dediler.
Tek tük istisnâî bazı kimseler olabiliyor. "Rejim küfür rejimi olduğundan kılmayalım!" filân diyorlar ama, rejimin öyle veya böyle olmasıyla bu işin bir ilgisi yoktur. Bu hususlar fıkıh kitaplarına dayanarak, kaynaklara dayanarak çözümlenir.
Bizim --Allah selâmet versin-- Ekrem Hoca bir kitap yazmıştır cuma namazı hakkında, şöyle bir parmak kalınlığında... Halledilmiş bir konudur. Kardeşimiz, o Ekrem Doğanay'ın cuma namazıyla ilgili kitabını okursa, daha geniş bilgi edinebilir. Gayet güzel fıkhî delilleri de toplamıştır.
Halledilmemiş bir mesele değildir, cuma namazı kılınır. Cuma namazınızı kılın!.. Almanya'da da olsanız kılın, Fransa'da da olsanız kılın!.. Çünkü ben Fransa'ya gittim; orda birçok camilerde cuma namazı kılınıyor. Kıldım ve huzur içinde elhamdü lillâh... Kabul olmadığına dair içimde hiç bir tereddüt belirmedi. Fransa'da da kılınır, Almanya'da da kılınır, Türkiye'de de kılınır, başka yerde de kılınır. "Armudun sapı, üzümün çöpü..." dersen, aç kalırsın; ayvayı yersin o zaman...
SORU: "Bu memlekette cuma namazı kılınmaz!" diyenler var; ne buyurursunuz?
CEVAP: Cuma namazı kılınır. Peygamber Efendimiz'in Mekke'de bulunduğu sırada, müslümanlar daha Medine'de hakim değilken, daha cuma suresi inmeden, sahabe Medine'de cuma namazı kılarlardı. Peygamber Efendimiz Medine-i Münevvere'ye hicret ettikten sonra, henüz daha hakimiyet tamamen müslümanların eline geçmeden, Medine-İ Münevvere'ye doğru giderlerken, Kuba mescidinde Cuma suresi nazil oldu. Orda topluca cuma namazı kıldılar.
Onun için, Peygamber Efendimiz'in zamanında da, ondan sonraki zamanlarda da, müslümanların grup teşkil edebildiği yabancı ülkelerde de --meselâ Bizans'ta Konstantıniyye'de-- cuma namazı kılınmıştır. Halen Avrupa'da, Amerika'da, bir çok yerde, hakimiyet müslümanlarda olmadığı halde cuma namazı kılınıyor. Caizdir, kılınır. Allah kabul etsin, ecirleri çok olsun... Müslümanlar haftada bir toplanmış oluyor.
Ve cuma namazı çok muhteşem bir namazdır, çok yerinde bir namazdır. Her cuma müslümanlar bir araya geliyorlar. O kalabalık bir daha kolay kolay başka hiç bir şekilde toplanamıyor. Her cuma camiler tıklım tıklım doluyor.
Ankara'da hatırlarım caddeler dolar. Herkes birer kâğıt alır, karton alır; caddeler dolar. Hacı Bayram Camii'nin çevresinde vs. camilerde... O kalabalığı bir daha nerde yakalayacaksın?.. Cumayı kıldırmayacak olursan, halka tebliği nasıl yapacaksın?..
O bakımdan; ne hikmete uygun, ne akla uygun, ne nakle uygun, ne fıkha uygun, ne tarihe uygun, ne ayete uygun, ne hadise uygun!..
Kılınır, hiç korkmayın!.. O sözlerin hiç kıymeti yok...
SORU: Dârülharbde cuma namazı kılınır mı?
CEVAP: Kılınır. Kılınmış; Abbasiler varken Bizans'ta, Bizanslılarla savaş edilirken bile, Karaköy'deki Arap Camii'nde cuma namazı kılınmıştır. Halihazırda Avrupa ülkelerinde vs. yerlerde de cuma namazları kılınıyor.
Cuma namazları, müslümanların toplanmasına vesile olduğu için, dağınık olmayıp toplu halde bulunmalarına vesile olduğundan faydalıdır. Kılınmasında hikmet vardır, fayda vardır. Tarihen de öyledir, naklen de öyledir, aklen de öyledir. O bakımdan cuma namazları kılınmalıdır.
SORU: Hristiyan bir ülkede cuma namazı kılmak mümkün olmuyorsa, o müslüman ne yapmalıdır?
CEVAP: Hristiyan bir ülkede müslümanlar bir araya gelebilirlerse, kâfi miktarda iseler cuma namazı kılabilirler, kılmaları lâzım!.. Ama olmuyor, kılınamıyorsa; o zaman, öğle namazını kılacak.
SORU: Askeriyede cami yok; fakat, kendi aramızda bölükte bir oda ayırıp vakit namazımızı kılıyoruz. Orada cuma namazı kılabilir miyiz?
CEVAP: Kılamazlar! Çünkü, cuma namazı kılınacak yerin herkese açık olması lâzım!.. Bir cemaat kapalı bir yerde, herkesin giremeyeceği bir yerde, halka açıklık vasfı tahakkuk etmediği için cuma namazı kılamaz!..
Orası kışla olduğundan da herkesi sokmazlar; "Yasak hemşerim, dur, giremezsin!" der kapıdaki... Onun için olmaz!.. Ama, halka açık, herkesin gelmesine uygun bir yer olsaydı, o zaman kılınabilir idi.
Zuhri ahir namazı, ihtiyaten kılınan öğle namazının farzı demektir. Cuma namazı kılındığında, namazın sahih olmaması ihtimaline karşı işi sağlama almak için Cuma namazının arkasına dört rekat olarak kılınır. Zuhri ahir namazı hakkında insanların akıllarını karıştıran ve merak edilen sorulardan derlediğimiz sizi aydınlatacak makalemizin size faydalı olmasını umarak sorulara geçiyoruz.
Neden Zuhri Ahir Namazı Kılınır?
Zuhri ahir namazının kılınış sebebi şudur. Bir görüşe göre Cuma namazı kılınacak şehirde birden fazla cami varsa ilk namaza başlanan camideki kişilerin namazı sahih olurken, daha sonra kılmaya başlayan camideki kişilerin Cuma namazı sahih olmaz denmektedir. Cuma namazı sahabeler döneminde tek merkezde kılındığından bu görüş türemiştir. Fakat şimdi islamın büyük coğrafyada yayıldığını düşünürsek bir şehirde milyonlarca insan varken tek camide kılmak veya ihtiyaç kadar camide kılmak imkansıza yakındır. Her camide mutlaka boşluklar olmaktadır. İslamın kolaylık dini olduğunu düşünürsek farklı camilerde kılınmasında sıkıntı yoktur diye düşünen alimlerin yorumları daha fazladır. Böyle olmasına rağmen ihtiyaten zuhri ahir namazının kılınmasında günah olmayacağı gibi sevap da kazanılır
Zuhri ahir namazı kaç rekat kılınan bir namazdır?
Bu namazın kılınmasındaki amaç, cuma namazı sahih olmasa öğle namazını atlamayalım diye kılındığı için öğle namazının farz rekatı kadar olmalıdır. Yani bu namaz dört rekat bir namazdır ve aynı öğlen namazının farzı gibi kılınır.
Zuhri ahir namazı mutlaka kılınması gereken bir namaz mıdır?
Hiçbir kimse bu namazın kesinlikle kılınması gerektir görüşünü savunamaz. Bu namaza farz, vacip veya sünnet bir namaz denemez. Bu namazın kılınması ihtiyattan kaynaklandığı için kılan sevabını alır, kılmayan ise mesul değildir.
Zuhri ahir namazı için kamet gerekir mi?
Hayır. Zuhri ahir namazı için kamet edilmesine gerek yoktur.
Zuhri ahir namazı yerine kazaya niyet edilir mi?
Zuhri ahir namazı yerine kaza namazına niyet etmek doğru bir davranış olmaz. Zuhri ahir niyetiyle kılınmalıdır. Çünkü kılınmasının sebebini yukarıda anlattığımız gibi şayet Cuma namazı sahih olmadıysa öğle namazının farzı yerine geçsin diye kılınan bir namazdır.
Zuhri ahir namazına nasıl niyet edilir?
“Niyet ettim Allah rızası için dört rekat zuhri ahir namazı kılmaya” diye niyet edilir.
.
Cuma günü, Cuma namazı ve tarihçesi
Halis ECE
İslâmiyet’ten önce Araplar, cuma gününe “arûbe” derlerdi. Mekke’de Kureyşliler cuma günü toplantı yapmaya başlayınca, Ka‘b bin Lüeyy’in ilk olarak bu güne “cuma” ismini verdiği nakledilir. (1)
İslâmiyet’te cuma gününün dünyanın başlangıcına, sonuna ve âhirete kadar uzanan bir yeri ve değeri vardır. Diğer semâvî dinlerde de cuma gününe dikkat çekilmiş; fakat onlar, bunu bir kenara bırakarak başka günlere teveccüh etmişlerdir.
Bir hadîs-i şerifte buyrulmuştur ki: “Nebî sallallâhü aleyhi ve sellem’e cuma gününe niçin bu ismin verildiği sorulduğunda şöyle cevap vermiştir: ‘Şüphesiz babanız Âdem’in yaratılışı o günde toplandı. Kıyâmet o günde kopacak, yeniden dirilme ve insanların hesap için yakalanması o günde olacaktır. Cuma gününün üç saatinin sonunda öyle bir an vardır ki, o anda duâ edenin duâsı kabul olunur.”(2)
Cuma namazına bu ismin verilmesinin sebebi, Müslümanlar’ın bu namazı kılmak için toplanmalarıdır. Bir görüşe göre de bu günde toplanmış olan hayırlar sebebiyle bu ismi almıştır.
Mekke’de hicretten önce cuma namazı kılınmamıştır.Dârekutnî’nin naklettiğine göre Resûlüllah Efendimiz (s.a.v.), Akabe bîatlarından sonraMus‘ab bin Umeyr’i (r.a.)Medîne’ye muallim olarak göndermiş... Kendisine, cuma günü toplanarak, öğle vaktinde iki rek‘at namaz kılmalarını yazıyla bildirmiştir.(3) Bunun üzerine Müslümanlar, Es‘ad bin Zürâre’nin (r.a.) Medîne dışındaki evinde toplanmış ve cuma namazı kılmaya başlamışlardır.
İbn-i Sîrîn (rh.)’den gelen bir rivâyete göre, Medîne Müslümanları Resûlüllah Efendimiz henüz oraya hicret etmezden ve cuma namazının farziyetini haber veren âyet inmezden önce bu namazı kılmışlardır. O güne “cuma” adını verenler de onlardır.
Cuma sûresinin, cuma namazının farz kılındığını bildiren, “Ey îmân edenler! Cuma günü namaza çağırıldığı (ezan okunduğu) zaman, Allâh’ı zikretmeye koşun ve alış-verişi bırakın...” (4) âyet-i kerimesi, Medîne’de inmiştir. Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz de ilk cuma namazını hicret esnasında Sâlim bin Avf Oğulları’na ait Ranunâ vâdisinde kıldırmıştır.(5)
Zuhri ahîr namazı, son öğle namazı anlamına gelir. Bu namaz, bir kısım İslâm âlimleri tarafından, Cuma namazının sahih olmaması ihtimaline binaen, ihtiyaten kılınması öngörülen o günkü öğle namazıdır.
Neden zuhri âhir namazı kılınmaktadır?
Cuma namazının müteaddit (birden çok) yerlerde kılınmasını caiz görmeyenlere göre, bir beldede kılınan müteaddit Cuma namazlarından hangisine daha evvel tekbir alınarak başlanılmışsa, o sahih olmuş, diğerleri sahih olmamış olur.
Hatta Şafiî ulemasından birçokları da bunu uygun görmektedirler. Çünkü İmam Şafiî’ye göre de bir beldede ilk kılınmaya başlanan cuma namazı muteberdir, diğerleri muteber değildir. O halde cuma namazına sonra başlamış olanların öğle namazını kılmaları icap eder.
Bununla beraber bu içtihadi bir mesele olduğundan İmam Şafiî Hazretleri, Bağdat’ta birden fazla camilerde cuma namazının kılındığını görmüş olduğu halde buna itiraz etmemiştir.
Ayrıca bugün başka hususlar da vardır. Bugün cuma izinleri, cuma için aranan “veliyyül-emrin izni” yönüyle, değişmeceli ve sembolik olmaktan öteye geçmez. Buralarda izinden ziyade, cemaatin rıza ve muvafakati muteberdir. Bugün “cuma şehri” şartlarını taşımayan küçük köylerde de cuma kılınmaktadır. Dışarıdan girmek için “herkese açık” olmayan kışla, fabrika, hastane gibi bazı kapalı mekânlarda da cuma kılınmaktadır.
İşte böyle bir ihtilaftan kurtulmak içindir ki cumanın dört rekât sünnetinden sonra zuhri ahir adıyla dört rekât daha namaz kılınmaktadır. Bu namaz İslâm dünyasında asırlardır kılına gelmiştir.
Mutlaka kılınmalı mıdır?
Kimse mutlaka kılınmalıdır diyemez. Kimsenin bu namaz farzdır, sünnettir vs dediği de yoktur. Fakat zühr-i ahirin kılınması ihtiyatlı olduğu için birçok ulemaca güzel görülmüştür.1
Kılan ne kazanır? Kılmayan ne kaybeder?
Kılan; eğer Cuma sahih olmamış ise o günün öğle namazını kılmış olur. Eğer Cuma sahih olmuş ise, bu kıldığı namaz kazası varsa son öğle namazı yerine, kazası yoksa nafile namaz yerine geçer. Yani her türlü kazançlıdır.
Kılmayan ne mi kaybeder? Bu kazançları kaybeder.
Zuhri âhir namazında şüphe mi vardır?
“Belki Cuma namazı sahih olmamıştır” şüphesiyle zuhri ahir kılmak, Cuma namazını ifsat eder. Ayrıca zuhri ahir kılınması gerektiği ileri sürmek, halkın gözünde, Cuma namazının farz olmayıp, öğlenin farz olduğunu ya da bir vakitte ikisinin de farz olduğu zannını uyandırır.” düşüncesi doğru mudur?
Bu bir düşüncedir ama doğru olduğunu söyleyemeyiz. Zuhri âhir kılınmasının altında şüpheden ziyade ihtiyat vardır. Kimse Cuma namazının farz olduğuna ve bu namazın kılınması gerektiğine şüphe etmiyor. Şartları taşıyan herkes Cuma namazını kılmakla mükelleftir. Fakat Cuma namazının taşıdığı bir takım özel şartların gerçekleşip gerçekleşmediği hususundaki şüpheden dolayı ihtiyati olarak zuhri ahir namazı kılınmasının gerektiği ifade edilmektedir.
Ulema hiç namazını bırakmayan birinin ömrü boyunca bütün namazlarını kaza etmesi hakkında “mekruh değildir. Çünkü bu ihtiyatla ameldir” demiştir. Zuhri ahir de bunun gibi ihtiyatla ameldir. Sıhhat şartlarının yerine gelip gelmediği şüphesinden dolayı mesuliyetten yüzde yüz çıkma gayretidir.
Zuhri âhir namazı nasıl kılınır?
Öğle namazının farzı veya dört rekât sünneti gibi kılınır. Sünneti gibi kılınması daha evladır. Böylelikle, eğer Cuma namazı sahih olmamış ise, bu zühri ahir namazı ile o günün öğlen namazı kılınmış olur. Cuma sahih olur ise, bu kılınan namaz, üzerine borç kalan öğlen namazının kazası olmuş olur. Eğer kaza namazı da yok ise, nafile namaz olmuş olur.
Zuhri âhir namazına nasıl niyet edilir?
Bu namaza “Vaktine yetişip de henüz üzerimden düşmeyen son öğle namazına” diyerek niyet edilir.
Zuhri âhir için kamet gerekir mi?
Gerekmez. Çünkü bu namazın nafile olma ihtimali de vardır. Bu sebeple her rekâtında zammı sure de okunmaktadır.
Zuhri âhir yerine kaza namazı kılmak
Böyle bir davranış kesinlikle doğru bir davranış olmaz. Bu namazlar kendi niyetiyle kılınmalıdır. Kaza namazı, bu namazları kıldıktan sonra kılınabilir.
Seferi bir kimse zuhri âhiri kaç rekat kılar?
Namazın nafile olma ihtimali olacağından dört rekat olarak kılar.
Bursa''da bir camide Cuma namazını kıldık, çıkarken baktım birisi eline birçok kitapçık almış dağıtıyordu, bir tane de bana verdi. Kitapçığın üzerinde “Zuhru Ahir” yazıyordu, bunu görünce meseleyi anladım, kırk yıl önce bu konuda bir yazı yazmış ve Diyanet dergisinde yayınlamıştım (Cuma Günü ve Namazı). Daha sonra bu yazıyı “İslam''ın Işığında Günün Meseleleri” isimli kitabıma da aldım. Artık bu konu kapanmıştır zannederken cami önlerinde kitapçık dağıtıldığını görünce bütün hararetiyle devam ettiğini anladım.
Konu şudur:
Cuma namazının sıhhat şartları üzerinde de ihtilaf vardır, bu sebeple cumanın farzından sonra o günün öğle namazını veya onun yerine geçecek bir namazı (zuhr-i âhir) kılmak gerekir mi, gerekmez mi?
Asıl konuya girmeden önce hatırlatmak gerekir ki, Cuma namazından önce sünnet kılınır, iki rek''at Cuma namazının farzı kılınır, bundan sonra da sünnet kılınır. Ön ve son sünnetin kaçar rek''at olduğu konusunda da ihtilaf bulunmakla beraber genellikle kabul edilen ve uygulanan dörder rekat sünnettir.
Bunlardan başka, cumanın son sünnetinden sonra bazı kimselerin zuhr–i âhir adıyla dört, vaktin sünneti adıyla da iki rek''at daha namaz kıldıkları görülmektedir. Yukarda anlatılanlar dışında vaktin sünneti diye bir namaz yoktur.
Zuhr–i âhire (son öğle namazı) gelince bunu, adını andığım yazımdan nakledeyim (kaynakları merak edenler yazının aslına kitabımdan veya sitemden bakabilirler):
Şartlarındaki ihtilâf dolayısıyla cumanın sahih olmaması ihtimâline dayanarak zuhr–i âhiri kılmanın hükmü nedir? Yani bu namazı kılmak farz mı, sünnet mi, mekrûh mu, bid''at veya memnû mudur? Bu mevzûdaki görüşleri iki grupta toplamak mümkündür:
1. Kılınmasına Taraftar Olanlar:
Bunlar da kılınmasında birleşmekle beraber farz mı, sünnet mi, ihtiyat mı olduğu konusunda farklı kanaatler ileri sürmüşlerdir. Hemen hepsinin hareket noktası bir şehir veya büyük köyde, birden fazla camide cumanın sahih olmaması ihtimâlidir.
a) İmam Şâfiî “bir şehirde iki veya daha fazla yerde cuma kılınmış ise önce kılanların cuması sahihtir. Sonra kılanların cuması olmamıştır (bâtıl) ve öğleyi yeniden kılmaları farzdır” demiştir. Şâfiî''ye göre hangisinin önce kıldığı belli değilse, hepsinin öğleyi yeniden kılmaları gerekir. Dikkat edilirse İmam Şâfiî “zuhr-i ahirden bahsetmiyor, öğle namazını yeniden kılmaktan söz ediyor.
İmam Şâfiî''den sonra gelen ve ona tâbi bulunan Şâfiî müctehid ve fakihleri yukarıdaki hükmün, ihtiyaç olmadığı halde cumanın birden fazla camide kılınmış olmasına ait bulunduğunu; şayet caminin mükelleflere göre küçük olması gibi bir mazeret varsa birden fazla camide kılınabileceğini, böyle olunca da öğle namazını kılmanın farz olmayacağını, ancak sünnet mahiyetinde olabileceğini ifade etmişlerdir.
Hanbelilerin görüşü de Şafiîlerinki gibidir.
Bu iki mezhebin tatbikatında cuma namazı, ihtiyaç olmadığı halde birden fazla camide kılınmışsa ilk kılınandan sonrakiler bâtıl sayılmakta -şüphe halinde hepsi bâtıl sayılmakta- ve öğle namazı yeniden kılınmaktadır.
Eğer cuma namazı ihtiyaca binâen birden fazla camide kılınmış ise bu takdirde bâtıl sayılmamakta, ancak ihtiyaten öğle namazının kılınması tavsiye edilmektedir. Bugün hemen her şehir ve büyük köyün -cumayı kılsın kılmasın- namaz ile mükellef bulunanlarını bir cami almayacağına göre kılınan cumalar Şâfiîlere göre de sahihtir ve öğleyi kılmak farz değildir.
b) Hanefîlerden bazılarına göre birden fazla camide veya köyde kılınan cumanın sıhhatinde şüphe bulunduğu için ihtiyâten, cumadan sonra, herkesin kendi başına şu niyetle bir namaz kılması iyi olur: “Vaktine yetiştiğim halde henüz edâ etmediğim veya henüz üzerimden düşmeyen son farzı yahut son öğleyi kılmaya niyet ettim.” İşte bu namaz zuhr–i âhir denilen namazdır, dört rek''attır, birinci oturuşta ettahiyat okunur, dört rek''atta da fatihaya bir sûre veya yeteri kadar âyet ilâve edilir.
Şüphe mevcutsa bu namazı kılmak vâcib, şüphe yoksa menduptur.
Zuhr–i âhirin kılınmasını müdâfaa edenlerin delilleri şüphe ve ihtiyattır. Aslında Şâfiîler ihtiyaç sebebiyle birkaç camide kılınan cumanın sahih olduğunu kabul ediyorlar. Hanefî mezhebinden sahih ve tercihe şayan görülen mütâlâa da birkaç camide kılınan cumanın sahih olduğudur; hattâ bu mezhep ihtiyacı da şart koşmamıştır. İşte buna rağmen, “mâdem ki sahih olmaz diye de bir görüş vardır ve madem ki bu görüşe göre cumanın sıhhati şüphelidir, şu halde ihtiyaten öğle namazı kılınmalıdır ki borçlu kalınmasın” denilmektedir.
Bu görüşün isabetli olmadığını söyleyen fakihlere ben de katılıyorum ve onların söylediklerini de gelecek yazıda sunacağım.
Bu konuda detaylı bir şekilde hem Zuhri ahir namazı neden kılınır? sorusuna hemdeZuhri ahir kılmak gerekli midir? sorusuna cevap verilmiştir.
Zuhr-i ahir namazının manasını kısaca“son öğle namazı” olarak açıklayabiliriz. İslam alimlerimiz bir kısmı, bir beldede birden çok camide Cuma namazının kılınmasının sahih olmayacağı belirtmişlerdir. Tabi ki bu alimlerimizin dayandıkları kaynaklar bulunmaktadır. Bu nedenle Hanefi mezhebi alimleri cuma günkü öğle namazı ihtiyat ile davranarak kılınmasının gerektiğini belirtmişlerdir. Zira İslam dininde takva olası ihtimalleri de göz önünde bulundurmayı gerektirmektedir. Bununla birlikte İslam alimlerimize göre ciddi bir ihtiyaç olmadığı taktirde örneğin bir beldede birden fazla camide Cuma namazı kılınmamalıdır. Fakat günümüzde özellikle büyük şehirlerde böyle bir imkan olmadığından dolayı günümüzde ki uygulamalar yapılmaktadır. Zira bu bir zorumluluktur. İşte bu nedenle tedbirli davranan alimlerimiz her ihtimale karşı cuma namazından sonra Zuhr-i ahir namazının kılınmasının en uygun olacağını belirtmişlerdir.
Zuhri Ahir Namazı Hakkında Bilmesi Gereken Diğer Bilgiler
Cuma namazı bir beldede sadece bir yerde kılınmalıdır görüşüne sahip olanlar, Hazreti Peygamber (s.a.v) ve Dört Halife döneminde olan uygulamadan yola çıkmaktadırlar. Zira o dönemde bir yerde Cuma namazı kılınmakta idi. (Şirbini, Muğni’l-Muhtac, I/544; Nevevi, el-Mecmu’, IV/451-452; Sahnun, el-Müdevvene, I/277-278; İbn Kudame, Muğni, III/212). Fakat bu noktada şu var ki Hazreti Peygamber Efendimiz döneminde Cuma namazının bir yerde kılınması bir ihtiyaçtı. Çünkü o dönemde bir yerleşim yerinde zaten birden fazla cami yoktu. Bununla birlikte o dönemde ki cami o beldede ki insanlara yetiyordu. Yani buradan yola çıkarak şunu diyebiliriz ki zaten günümüzde de örneğin bir mahallede bir cami var ve o mevkide oturan Müslümanlara yetiyor. Durum böyle iken o caminin yakınına bir cami yaptırarak orada da cuma namazı kılmak İslam dini açısından uygun değildir. Ki tamda bu nedenle İmam Şafii kendi zamanında Bağdat’a gittiğinde Cuma namazının birden fazla yerde kılındığını görünce bu uygulamaya karşı çıkmamıştır (Nevevi, Mecmu, IV/452; Şirbini, Muğni’l-Muhtac, I/544). İslam alimlerimiz ittifak ile demişlerdir ki eğer gerçekten bir ihtiyaç var ise birden fazla camide Cuma namazının kılmakta hiç bir mahsur yoktur. Fakat ihtiyat ile hareket etmeli ve Zuhri ahir namazı da kılınmalıdır.
Maalesef günümüzde bir yerleşim biriminde bir camide Cuma namazını kılma imkan yoktur. Yüce Mevlamız Kuran-ı Kerimde, “Allah bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar” (Bakara 2/286); “Allah dinde üzerinize hiçbir güçlük yüklemedi” (Hac22/78) buyurmaktadır. İşte bu ayetlerden de yola çıkan alimlerimiz ihtiyaten zuhr-i ahir namazının kılınmasını sağlam bir delile dayanmamaktadır. Şüphe yok ki ihtiyatlı davranmak var olan sağlam iki delilden kuvvetli olanını tercih etmektir. Cuma namazının farz olduğunu ifade eden ayet ve hadisler tartışılma konusu dahi değildir. Fakat birden fazla yerde veya başka bir nedenle Cuma namazı kılmanın caiz olmadığını teyit etmekte olan delil de bir içtihadi bilgi olmaktan öteye gitmemektedir.
Özetle, Hanefi mezhebinde, bir beldede birden çok camide Cuma namazının kılınmasında bir mahsur yoktur. Fakat cuma namazları sonunda zuhr-i ahir namazını kılmakta gereklidir. Bununla birlikte zuhr-i ahir namazını kılmayan bir kimseye de durum izah edilmeli fakat kişi bu rağmen kılmıyor ise de münakaşaya girmemelidir.
Zuhri ahir namazına nasıl niyet edilir ve nasıl kılınır?
Şöyle niyet edilir: “Niyet ettim Allah rızası için dört rekatlık Zuhri ahir namazını kılmaya”. Bu namazın kılınışı ise normal bir vakitte öğlen namazının farzını nasıl kılıyor isek öyle kılınmalıdır. Öğlen namazının farzının kılınışı konusunda Öğle Namazı Kaç Rekattır, Nasıl Kılınır? konusuna başvurabilirsiniz.
Şafi Mezhebinde Zuhri ahir namazı
Şafi mezhebinde Zuhri ahir namazı kılınmamaktadır. Zira Şafi mezhebinde cuma günkü öğlen namazı Zuhri ahir namazı olarak değil öğlen namazı olarak kılınmaktadır. Yani Şafi mezhebine tabi bir Müslüman Cuma namazını cemaatle beraber kılar, sonra ise her gün kıldığı niyet ile öğlen namazının dört rekatlık farzını kılar. Yalnız şu bilinmelidir ki Şafi mezhebinin bu görüşünün nedeni sadece yukarıda da zikrettiğimiz gibi bir belde de cuma namazının birden çok camide kılınıp kılınmaması ile sınırlı değildir. Zira Cuma namazı konusunda farklı fıkhi konularda yer almaktadır. Bunların sonucunda şafi mezhebinin genel görüşü budur.
Remzi Bey: “1- Zuhr-i âhir namazı nedir? Hacda zuhr-i âhir namazı kılınır mı? 2- Farza başlamadan önce, geç kalan cemaatin beklenmesi uygun mudur?”
1- Zuhr-i âhir namazı, Cuma namazının ardından ihtiyâten kılınan, o günün öğle namazının farzı demektir. Cuma namazını, birden fazla câmii bulunan yerleşim birimlerindeki ihtiyaç fazlası câmide kılmak câiz değildir. Müslüman’lardan bir kısmının, Cumayı böyle sıhhat şartları tam oluşmayan câmilerde kılma durumunda bulunmaları ihtimâli, âlimleri zuhr-i âhir namazının ihtiyâten kılınması gerektiği hükmünde birleştirmiştir.
Günümüzde artan Müslüman nüfusa oranla mevcut câmilerin ihtiyaç fazlası olmadığı düşünüldüğünde, bilhassa büyük yerleşim birimlerinde merkezî câmilerde kılınan Cuma namazlarının sıhhatlerinden şüphe etmemize–-İnşâallah—mahal bulunmamaktadır. Böyle câmilerde zuhr-i âhir namazı, “vaktine yetiştiğim halde zimmeti üzerimden düşmeyen son öğle namazı” niyetiyle kılınırsa, kazâ namazı yerine geçer.
Fakat; gerek Mescid-i Haram’da, gerekse Mescid-i Nebevî’de, Cuma namazının sıhhat şartları-–Allah’ın izniyle—kâmilen mevcuttur. Buralarda zuhr-i âhir namazını kılmayı gerektirecek biçimde, Cuma namazının sıhhat şartlarında olumsuz bir sebep bulunmadığından, zuhr-i âhir namazının terk edilmesinde mahzur yoktur.
2- Ezan okunduktan sonra cemaat namazını kılar; geç kalanları beklemez. Geç kalanlar, yetiştikleri yerde cemaate uyarlar, namazlarını bilâhare tamamlarlar. Fakat cemaatte eğer “bekleme” hususunda görüş ve gönül birliği sağlanmışsa, kısa bir süre beklenerek geç kalanların yetişmelerini sağlamakta bir sakınca yoktur.
.Cuma namazından sonra zuhr-i ahir namazı kılınması gerekli midir, nasıl kılınır?
Kullanıcı:
Anonim
| Tarih:
Cu, 07/07/2006 - 15:23
Değerli kardeşimiz;
Cuma namazının hikmetlerinden birisi de Müslümanların birlik ve beraberliklerini temin etmek, birbirleriyle olan bağlarını daha da kuvvetlendirmektir. Bu hikmetten dolayıdır ki, İslâmın ilk devirlerindeki ulemâ, Müslümanların ayrı ayrı câmilerde cuma namazı kılmalarına razı olmamış; bulundukları yerleşim merkezinde birden fazla cami bulunsa da cuma namazını bütün Müslümanların tek câmide kılmalarını istemişlerdir.
Ancak zamanla Müslümanların sayısı arttı. Yerleşim merkezlerinin nüfusu kalabalıklaştı. Neticede bir köyde veya şehirde bulunan Müslümanların bir câmide cuma namazı kılmaları imkânsız hâle geldi. Müslümanlar ayrı yerleşim merkezinde de yaşasalar, farklı câmilerde kılmak zorunda kaldılar.
Bu durum âlimler arasında farklı içtihadlara sebep oldu. Bazı âlimler, aynı şehirde farklı yerlerde cuma namazının kılınamayacağını, “Bir şehirde iki veya daha fazla yerde cuma namazı kılınmış ise, iftitah tekbirini önce getiren cemaatin cuması geçerlidir.” ifadeleriyle belirtmişlerdir.(1)
Fakat, İmam Muhammed, bir rivâyete göre İmam-ı Âzam’ın görüşlerinden hareket eden daha sonraki ulemâdan İmam Serahsî başta olmak üzere birçok âlim, Cuma namazının bir şehirde bulunan her câmide kılınabileceğine dâir fetva vermişlerdir.(2)
Meselâ İmam Serahsî şöyle der:
“Ebû Hanife’nin mezhebinden sahih rivâyete göre, bir şehrin bir veya daha fazla mescidinde cuma namazını kılmak câizdir. Biz bununla amel ederiz.”
İbni Âbidin’in bu husustaki görüşü de şöyledir:
“Cuma namazının muhakkak surette, sadece bir yerde kılınması lâzımdır denilirse, bunda açık güçlük vardır. Çünkü bu durumda cumaya gelenlerin pek çoğunun uzun yol yürümesini gerektirir. Halbuki, çeşitli yerlerde cuma namazının kılınamayacağına dâir delil yoktur. Bilâkis zaruret meselesi böyle bir şartın bulunmamasını gerektirir. Hususan şehir büyük olursa, böyle bir şart bahis mevzuu olamaz.” (3)
Diğer taraftan, bu içtihadî bir mesele olduğundan, İmam Şâfiî Hazretleri Bağdat’da birden fazla câmide cuma namazının kılındığını gördüğü hâlde buna itiraz etmemiştir.
Evet, tek bir câmide cuma namazı kılmanın mümkün olmadığını, farklı câmilerde de cuma namazı kılmanın câiz olduğunu söyleyen âlimlerin görüşü daha ağırlıktadır. Zâten fetvâ da bu görüşe göredir. Bugün bizler bu fetvaya göre âmel etmekteyiz.
Buna göre, esas itibariyle cuma namazından ayrı olarak zuhr-i âhir adında bir namazın kılınması gerekli değildir. Fakat bu husustaki içtihad farklılığını da göz önüne alarak, cuma namazının dört rekât son sünnetinden sonra zuhr-i âhir adıyla dört rekât daha namaz kılınmaktadır. Buna da şöyle niyet edilmektedir:
“Niyet ettim zuhr-i âhir namazını kılmaya” veya “Vaktinde yetişip henüz üzerimden düşmeyen son öğle namazını kılmaya niyet ettim.”
Bu namaz öğle namazının farzı gibi kılınabileceği gibi, dört rekâtlık bir sünnet gibi de kılınabilir. Böyle bir namazın kılınmasına da şu husus gerekçe olarak gösterilmektedir:
“Şayet cuma namazı sahih olmamış ise, bu dört rekât ile o günün öğle namazı kılınmış olur.”
Sonuç olarak, cuma namazından başka ayrıca dört rekat daha namaz kılanlara bir şey denilmesi doğru olmadığı gibi, kılmayanlara da diyecek bir şey yoktur.
Dipnotlar:
1. Şurunbillali ve Ebu’l-Zeyd eş-Şiblî. el-Miftâh Şerhu Nûru’l-İzah. s. 98.
2. el-Feteva’l-Hindiyye, 1:145.
3. İbni Âbidin, 1:541.
Cuma namazından sonra zuhr-i ahir namazı kılınıp kılınmaması hususunda Din İşleri Yüksek Kurulu’nca bir müzakere metni yayınlanmıştır. Bizim de katıldığımız görüş aşağıdaki gibidir.
ZUHR-İ AHİR (Son Öğle) NAMAZI
‘Son öğle namazı’ anlamına gelen Zuhr-i âhir namazı, bir kısım İslâm bilginleri tarafından, Cuma namazının sahih olmaması ihtimaline binaen, ihtiyaten kılınması öngörülen o günkü öğle namazıdır.
Sıhhat şartlarındaki ihtilaf sebebiyle Cuma namazının geçerli olmaması ihtimalinden hareketle zuhr-i ahir namazının kılınmasının gerektiğini ileri sürenler olduğu gibi, buna karşı çıkanlar da olmuştur.
A. Zuhr-i Ahir Namazının Gerekliliğini İleri Sürenlerin Delilleri
Zuhr-i ahir namazının gerekliliğini ileri sürenlerin hareket noktası, bir yerleşim biriminde birden fazla camide Cuma namazının sahih olmaması ihtimalidir. Bunlara göre, bir zorunluluk bulunmadıkça, bir yerleşim yerinde sadece bir yerde Cuma namazı kılınır. İhtiyaç yokken, birden fazla yerde kılınması halinde, namaza ilk başlayanların Cuma namazları sahih olur, diğerlerininki olmaz. Bu durumda diğerlerinin öğle namazını kılmaları gerekir. Cuma namazını hangisinin önce kılındığının tespit edilememesi durumunda ise, ihtiyaten hepsinin öğle namazını kılmaları bir çözüm olarak öngörülmüştür. Bu görüşlerini de, Cuma namazının toplanmak ve hutbe irat etmek için meşru kılındığı gerekçesine ve Hz. Peygamber ve hulefa-i raşidîn döneminde tek bir yerde Cuma kılındığına dayandırmaktadırlar.1
B. Zuhr-i Ahirin Kılınmaması Gerektiğini İleri Sürenlerin Delilleri
Zuhr-i ahir namazının kılınmasına karşı çıkanlar, şüpheyle yapılan ibadetin geçerli olmayacağı düşüncesinden hareketle, bu namazın kılınmaması gerektiğini söylemişlerdir. Bunlara göre, şüpheyle ibadet makbul değildir. Bu itibarla, “belki Cuma namazı sahih olmamıştır” diye zuhr-i ahir kılmak doğru olmaz. Ayrıca zuhr-i ahir kılınması gerektiğini ileri sürmek, halkın gözünde, Cuma namazının farz olmayıp, öğle namazının farz olduğu ya da bir vakitte ikisinin de farz olduğu zannını uyandırır. İbn Nüceym, Alaü’d-din Haskefî, Cemaleddin el-Kasimî, Mehmet Zihni Efendi gibi bilginler bu görüştedirler. (İbn Nüceym, el-Bahru’r-Râik, II/154-155; İbn Abidîn, Reddü’l-Muhtâr, I/536; Cemalettin el-Kasımî, Islahu’l-Mesâcid, s.50; Mehmet Zihni Efendi, Nimet-i İslâm, 439-440)
Bir kısım alimler ise, Hz. Peygamber, sahabe ve tabiîn döneminde böyle bir namaz bulunmadığından hareketle, zuhr-i ahir kılmayı bidat kabul etmişlerdir.2
C. Delillerin Değerlendirilmesi
Zuhr-i ahirle ilgili olarak tarafların ileri sürdükleri görüşlerin delilleri göz önünde bulundurulduğunda, bu namazı kılmanın gerekli olmadığı anlaşılmaktadır. Şöyle ki, Hz. Peygamber zamanında Cuma namazının sadece bir yerde kılınmış olması, bir yerleşim biriminde birden fazla yerde Cuma namazı kılınamayacağı anlamına gelmez. Zira o dönemde böyle bir ihtiyaç söz konusu değildi. Ayrıca yeni inen ayetleri Hz. Peygamber’in ağzından işitme iştiyakı içinde bulunan sahabenin, başka bir yerde Cuma namazı kılmalarını düşünmek mümkün değildir.
Bir yerleşim biriminde bir yerde Cuma namazı kılınmaması sebebiyle Cumanın sahih olmayacağını söyleyen müçtehitlerin tamamı, ihtiyaç halinde birden fazla yerde cumanın kılınabileceğini kabul etmişlerdir. Nitekim, İmam Şafiî Bağdat’a gittiğinde birden fazla yerde Cuma namazı kılındığını gördüğü halde, buna karşı çıkmamıştır.3 Günümüzde ise, çoğunlukla bir yerleşim biriminde tek camide Cuma namazı kılınması mümkün olmadığından birden fazla yerde Cuma namazı kılınması kaçınılmaz olmuştur.
İbadetlerde aslolan, kabul edilmesidir. Hz. Peygamber Yüce Allâh’ın, “Ben kulumun benim hakkımdaki zannına göre muamele ederim.” buyurduğunu bildirmektedir (Müslim, Zikir, 1; Tirmizî, Zühd, 51). Başka bir hadislerinde de, “Ameller niyetlere göredir.” buyurmuşlardır (Buharî, Bed’ü’l-vahy, 1). Bu itibarla Cuma namazının kabul olunacağına inanarak kılınması ve bunda şüpheye düşülmemesi gerekir.
Diğer taraftan zuhr-i ahir namazının ihtiyat sebebiyle kılındığını ileri sürmek, sağlam bir temele dayanmamaktadır. Zira, ihtiyat iki delilden kuvvetli olanı tercih etmektir. Halbuki, Cuma namazının farz olduğunu ifade eden ayet ve hadislere karşı, birden fazla yerde kılınmasının caiz olmayacağı konusunda bir delil bulunmamaktadır. Bir yerde kılınması şartını ileri sürenlerin, ihtiyaç bulunduğunda kılınabileceğini belirtmeleri de bunu göstermektedir. Kaldı ki Kur’an-ı Kerim’de, “Allâh bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar” (Bakara 2/286); “Allâh dinde üzerinize hiçbir güçlük yüklemedi.”(Hac 22/78) buyrulmaktadır.
Diğer taraftan ihtiyat, bir faydaya dayalı olmalıdır. Oysa, zuhr-i ahirin kılınması gerektiğini söylemek, insanların Cuma’dan sonra kılınacak sünneti terk etmelerine sebep olmaktadır. Farzdan sonra sünnet namazdan başka bir namaz olmadığı anlatılır ve uygulama da buna göre olursa, bu sünneti yerine getirenlerin sayısı artacaktır. Asıl ihtiyat, Allâh ve Rasulü Müslüman’ları ne ile sorumlu kılmış ise onları yerine getirmek, buna bir şeyi ilave etmemektir.
SONUÇ:
(…)
Bir yerleşim biriminde birden fazla yerde Cuma namazı kılınabileceğine, bu sebeple zuhr-i ahir namazının kılınmasına gerek olmadığına (…) karar verildi.
(KAYNAK: 26.03.2002 tarihli Din İşleri Yüksek Kurulu Kararı, Diyanet gov tr)
21 Ağu 2015 - Son öğle namazı anlamına gelen zuhr-i âhir, cuma namazının sıhhat şartlarının tam olar
.
ZUHR-İ AHİR NAMAZI
00
Son öğle namazı anlamına gelen zuhr-i âhir, cuma namazının sıhhat şartlarının tam olarak yerine gelip gelmediğinden emin olunamadığında -o günün farz olan öğle namazının da kişinin sorumluluğunda kalıp kalmadığı bilinemediğinden- ihtiyaten öğle namazının yerine kılınan namazdır.
Zuhr-i âhir namazı cuma namazının şartları ile doğrudan alakalı olduğu için öncelikli olarak cuma namazının şartları hakkında kısaca bilgi vermek faydalı olacaktır. Cuma namazının şartları vucûb ve sıhhat şartı olmak üzere iki kısma ayrılır.
Vücûb şartları, cuma namazı kılmanın farz olması için gerekli olan şartları ifade etmek için kullanılan bir terimdir. Vücûb şartlarının bulunmadığı durumlarda cuma namazı kişiye farz olmaz. Cuma namazının vücûb şartları, diğer vakit namazlarının vücûb şartlarına (aklı yerinde olmak, Müslüman olmak ve buluğ çağına erişmek ) ilave olarak şunlardır:
1- Erkek olmak
2- Hür olmak
3- Mukîm olmak (seferi olmamak)
4- Cuma namazına engel bir özrü bulunmamak (Hastalık, körlük, uygun olmayan hava ve yol şartları, korku gibi)
Kişi bu şartları taşımadığı halde cuma namazını kıldığında, her ne kadar bu namaz üzerine farz olmasa da kabul olur ve o günkü öğlen namazının farzını yeniden kılması gerekmez. Mesela; hasta, seferî, köle veya kadın gibi üzerine cuma farz olmayan kişiler cuma namazını kıldığında tekrar öğle namazını kılmaları gerekmez.
Sıhhat şartları, kılınan cuma namazının geçerli ve makbul sayılması için gerekli olan şartları ifade etmek için kullanılan bir terimdir. Sıhhat şartlarının bulunmadığı durumlarda cuma namazı geçerli olmadığından kişi, üzerine farz olan öğle namazının sorumluluğundan kurtulamayıp öğle namazını kılması gerekir. Cuma namazının sıhhat şartları ise şunlardır:
1- Cuma namazı kılınan yerin şehir veya şehir hükmünde olması: Ulema cuma kılınacak yerin şehir veya şehir hükmünde bir yer olmasını cumanın sıhhati için gerekli görmekle beraber bu şartın ayrıntıları ile alakalı olarak bir fikir birliği bulunmamaktadır.
2- Cuma namazını devlet başkanı veya onun tayin ettiği birinin kıldırması: İlk dönem Hanefî uleması cuma namazını devlet başkanı veya vekili ya da devlet tarafından tayin edilen biri tarafından kıldırılmasını şart koşmuşlardır. Son dönem fakihleri ise bir araya gelerek cemaat teşkil eden Müslümanların devlet başkanı veya izninin bulunmadığı durumlarda da aralarından birini imam seçerek bu namazı kılabileceklerine fetva vermişlerdir.
3- Vakit: Hanefî, Şafî ve Malikî mezheplerine göre cuma namazının vakti öğle namazının vakti ile aynıdır. Hanbelî mezhebinde ise cuma namazının vakti bayram namazının vaktine kıyas edilerek cuma günü güneşin bir mızrak boyu yükselmesinden öğle namazının vakti çıkıncaya kadar kılınabileceği ifade edilmiştir.
4- Câmî: Toplumun bir araya gelerek birlik ve bütünlük oluşturması cuma namazının hedefleri arasında yer almaktadır. Bundan dolayı mezhepler bir yerleşim yerinde kılınan cuma namazının mümkün olduğunca tek bir camide kılınmasını şart koşmuşlardır. İhtiyaç halinde ihtiyaç miktarınca -birden fazla- camide kılınmasına ise zaruretten dolayı cevaz vermişlerdir.
5- Cemaat: Cuma namazının ancak cemaat ile kılınabilen bir namaz olduğunda ulemanın ittifakı olmasının yanı sıra cemaatin keyfiyeti ve sayısı hakkında ihtilaflar mevcuttur. Hanefi mezhebine göre cemaat oluşması için en azından imam haricinde 3 kişi bulunması gerekir. İman Ebu Yusuf imam haricinde 2 kişiyi de yeterli görmüştür. Şafiî ve Hanbelî mezhebine göre cemaat şartının gerçekleşebilmesi için âkil (akıl sahibi), bâliğ (büluğ çağına ulaşmış), hür, erkek, mukim ve oraya yerleşmiş olan en az 40 kişinin namazın her safhasında ve hutbe esnasında hazır bulunması gerekir. Malikîlere göre imamdan başka en az 12 kişi olması gerekir.
6- Hutbe: Hutbenin cumanın sıhhat şartları arasında yer alması konusunda ulemanın görüş birliği bulunmaktadır. Fakat hutbenin mahiyeti ile alakalı farklı görüşler mevcuttur.
7- Cuma kılınan mekânın umuma açık olması: Hanefîler cuma namazının meşru kılındığı Cuma sûresinin 9. ayetindeki “nidâ”nın umuma karşı olacağını söyleyerek buradan cuma namazının herkese açık mekânlarda kılınmasını şart koşmuşlardır.
Makalenin başında da zikredildiği gibi; zuhr-i âhir, ihtiyaten öğle namazının yerine kılınan namazdır. Zuhr-i âhir namazına niyet ederken “vaktine eriştiğim son öğle namazını kılmaya” diyerek niyet edilir. Bu namaz dört rekâtlık farz bir namaz şeklinde kılınabileceği gibi, her rekâtında fatihadan sonra bir sûre okuyarak dört rekatlık nafile namaz gibi de kılınabilir. (1)
Bu namaz ihtiyaten kılındığı için bu namazı kılmayan kişinin kılmaya zorlanması, kılan kişilere de kılmamalarının teşvik edilmesi doğru değildir. Ulema ihtiyaten kılınan bu namazı müstahsen (güzel) görmüştür. (2) Allah kullarının hayır adına yaptığı hiçbir şeyi zayi etmez.
989 - Soru: Cumanın son sünnetinden sonra kılınan zuhr-ı ahir ile vaktin sünneti hakkında delilimiz va
.
Zuhr-i Ahir-Vaktin Sünneti
989 - Soru: Cumanın son sünnetinden sonra kılınan zuhr-ı ahir ile vaktin sünneti hakkında delilimiz var mı? Cevap: Ömer Nasuhi Bilmen'in Büyük İslâm İlmihali'nin Cuma'nın edasının şartları ile ilgili 196. maddesinin (6) rakamına bağlı izahat ile Mecmua-i Zühdiye'nin 168. sayfasındaki açıklamalar, ehl-i ilim ve insaf sahipleri için yeterli bir delildir.
990 - Soru: Cuma günü, zuhr-i ahir diye kılınan namazda, her rekatta sure okunacak mı, okunmayacak mı? Cevap: Okunması evladır. Üzerinde kaza namazı olsun veya olmasın, ihtiyata uygun olan hüküm budur. 991 - Soru: Cuma namazında zuhr-ı ahir diye niyet ettiğimiz dört rekatlı namazın üçüncü dördüncü rekatında zammı sure okunur mu? Cevap: Okumamak da caiz olup, okumak efdaldir. Geniş bilgi için Büyük İslam İlmihali, Namazla ilgili bölüm, madde: 196/6'yi tetkik ediniz. 992 - Soru: Cumanın zuhr-i ahirinde kaamet yapılıp zammı sure okunacak mı? Cevap: Zuhr-ı ahirde kaamet getirilmez. Kazası olsun veya olmasın, zuhr-ı ahirin her rekatında sure okunması evladır. 993 - Abdürrahim Fetvalarından: "Cuma namazının farzını kılınca zuhr-ı ahir için kaamet getirmek lazım olmaz" (H.Ec. 1/14) 994 - Soru: Cuma namazının son sünnetini takiben kılınan zuhr-ı ahirin her rekatında sure okunacak mı? Cevap: Bahsi geçen namazın her rekatında Fatiha'dan sonra sure (veya ayet) okunması evladır. 995 - Soru: Bazı vilayetlerde (Kayseri gibi) cuma namazlarında iki rekat farzdan sonra dört rekat bir, iki rekat da bir olmak üzere toplam altı rekat namaz kılıp camiden çıkıyorlar. Acaba terkettikleri namaz, cuma namazının son sünneti mi, yoksa zuhr-ı ahir namazı mıdır? Bu terk işi doğru bir hareket midir? Cevap: Bu gibi yerlerde terkedilen namaz, "zuhr-ı ahir"dir. Bu namazı terketmektense kılınması evla ve ihtiyata uygun bir hareket olur. (Bu mevzuda geniş bilgi almak isterseniz. Ö.Nasuhi Bilmen'in Büyük İslam İlmihali adlı eserinin Namazla alakalı bölümünün madde 196/6'yi okumanızı tavsiye ederiz.) 996 - Soru: Cuma günü kılınan zuhr-ı ahir namazı sünnet gibi mi kılınacak? Cevap: Bazı kitaplarda, "kaza namazı olan kimse, zuhr-ı ahiri farz gibi kılar, kazası bulunmayan bir şahıs da nafile namaz gibi eda eder" deniliyorsa da, kazası olsun veya olmasın, bu namazı nafile gibi eda etmek evladır. Yani her dört rekatta Fatiha'dan sonra sure (veya ayet) okumalıdır. Şayet Üzerinde kaza namazı varsa, okuyacağı sure namaza zarar vermez. Kazası yoksa zuhr-ı ahir niyetiyle kılacağı namaz, nafile yerine geçeceğinden sure okunması vacib olur. (Halebi Sağir, cuma namazı bahsi)
ZUHRİ AHİRToplam 4 Sayfa. PEYGAMBERİMİZ (Sallallâhu Aleyhi Vesellem), HULEFÂ-İ RAŞİDİN VE M
.
1. PEYGAMBERİMİZ (Sallallâhu Aleyhi Vesellem), HULEFÂ-İ RAŞİDİN VE MEZHEP İMAMLARI ZAMANINDA ZUHRU ÂHİR DİYE BİR NAMAZ YOKTU SONRADAN ÇIKARTILDI, KILINMASINA GEREK YOK DİYENLERE CEVAPTIR
PEYGAMBERİMİZ (Sallallâhu Aleyhi Vesellem), HULEFÂ-İ RAŞİDİN VE MEZHEP İMAMLARI ZAMANINDA ZUHRU ÂHİR DİYE BİR NAMAZ YOKTU SONRADAN ÇIKARTILDI, KILINMASINA GEREK YOK DİYENLERE CEVAPTIR:
Aşağıda dört mezhep imamlarının bu hususta fetvaları olduğu kendi yazmış oldukları ve daha sonra mezhep alimleri tarafından yazılan kitaplarda kesin olarak anlatılmaktadır. Şimdi Zuhru Âhir namazı, tabiin döneminde yoktu mezhep imamlarının da böyle fetvaları yoktu diyenler, Bu iddiada bulunanlar Ehl-i Sünnetin dışında olan mezheplerin görüşleri olup onların Ehl-i Sünnet imamlarına iftira etmeleridir.
Aşağıda Cuma namazının sıhhat şartları, mezhep imamlarının bu husustaki görüşleri ve peygamberimiz (Sallallâhu Aleyhi Vesellem) ve Sahabe-i Kiram zamanındaki kılınan Cuma namazı hakkında bütün delilleriyle verilecektir.
Cuma namazının geçerli olabilmesi için gerekli olan vucub ve sıhhat şartlarını peygamberimiz (Salallahu Aleyhi Vesellem)’in ve sahabe-i kiramın uygulamalarına göre ilk oluşturanlar mezhep imamlarıdır. Bu şartlar genel olarak altısı vücubunun altısı da edasının şartı (sıhhat şartı) olmak üzere 12 dir. Bu on iki şart hususunda dört mezhep imamının fetvaları mevcuttur. Bu şartlar tam yerine gelmez ise Cuma sahih olmaz demişlerdir. Çünkü Peygamberimiz ve Sahabe-i Kiram zamanında bu şartlar yerine getirilerek Cuma kılınırdı. İşte bu şartlar tam yerine getirilemediği için hiçbir mezhep imamı Cuma tam oldu diyememiştir. İşte bu sebepten dolayı Zuhru Âhir namazı yani o günün öğle namazının da kılınması gerektiği hususunda dört mezhep imamınında fetvaları mevcuttur.
.Cuma Namazının Vücub Şartları
Cuma namazının farz olabilmesi için aşağıdaki altı şartın yerine gelmesi gerekir. Bu gelecek olan şartları taşıyan kişilere Cuma namazını kılmak farz-ı ayındır yani cumayı kılmaları mecburidir.
1. Hür olmak: Hapsedilmiş olmamak, düşman ve yırtıcı hayvan korkusu olmamak.
2. Erkek olmak: Kadınlara Cuma namazı farz değildir.
3. Buluğa ermiş, akil baliğ ve akıllı olmak.
4. Mukim olmak: Orada ikamet ediyor olmak, seferi olanlara Cuma farz değildir.
5. Sıhhatli olmak: Hasta olduğundan Cuma namazına çıktığı takdirde hastalığının artmasından veya azmasından korkan kimseye Cuma farz değildir. Yine hasta bakıcı ile fazla ihtiyar kimse de hasta hükmündedir.
6. Yürümeye gücü yetmek: Şiddetli yağmur, kar çamur ve benzerleri bulunmamak.
B. Cuma namazının sıhhat (geçerlilik) şartları:
Cuma namazının sıhhati için altı şart vardır. Yani cumanın sahih ve geçerli olabilmesi için bu şartların tam yerine gelmesi gerekir. Bu şartlar şunlardır:
1. Cuma namazını, bulunan yerdeki idarecinin yani başkentte cumhurreisi, vilayette vali kazalarda kaymakam kıldırmalıdır. Veya bunların izin verdiği kimselerin kıldırmaları gerekir.[1] Bunlarında namaz kıldıracak kadar İslami bilgiye sahip olmaları gerekir. Şimdi köylerde Cuma namazı kılınmasının sebebi namazın sevabından mahrum kalmasınlar diye verilmiştir.
2. Vakit yani öğle vaktinin girmiş olması lazımdır.[2]
3. Namazdan önce hutbe okunmalıdır[3]: Emirül mü’minin namına hutbe okunur. Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi Vesellem) Cuma namazını ömrü boyunca bir kez olsun hutbesiz namaz kıldırmamıştır.[4]
4.Cemaattır: Hanefilere göre Cuma namazının kılınabilmesi için imamdan başka en az üç, Şafi ve Hanbelilere göre kırk erkeğin tamam olması lazımdır.[5] İmam Malike göre ise on iki kişinin bulunması şarttır.[6]
5. Berattir.[7] Yani genel izindir.[8] Cuma namazı kılınabilmesi için idareci tarafından verilen izindir.
6. Cuma namazının bir şehirde veya şehir hükmünde bir beldede ve bir yerde kılınması: Peygamberimiz (Sallallâhu Aleyhi Vesellem)’in zamanında Cuma namazı bir şehirde ve bir yerde kılındı. Cuma namazı kılınabilecek yerde çarşı Pazar, otel hükümet kuvveti (polis, jandarma) olmalıdır. Cuma böyle olan yerde kılınır.[9]
Peygamberimiz (Sallallâhu Aleyhi Vesellem) zamanında ve sahabe-i Kiram zamanın da, şehrin biraz dışında “musallâ”denilen Cuma ve bayram namazları kılma yerleri vardı. Cuma sadece orada kılınırdı. Buralar “el-Mescid’il-Cuma” olarak da isimlendirilirdi. Bunun dışındaki namaz kılınan yerler mescid olarak isimlendirilir ve oralarda sadece vakit namazlar kılınırdı.[10]
Cuma namazının cami veyahut namazgahta kılınması şart değildir. Şehrin elverişli herhangi bir meydanında da kılınabilir.[11]
Hanefilere göre, şehre bağlı bulunmayan yerlerde cumanın kılınması sahih değildir. Cuma kabul olamaz. Buna delilleri ise; Abdurrezzak’ın mevkuf olarak rivayet ettiği şu hadistir:
“Cuma ile bayram namazları ancak büyük şehirlerde kılınabilir.”[12]
İmam-ı Azama göre; bir şehirde yalnız bir camide veya bir musallada Cuma namazı kılınır. Birkaç camide kılınmaz. Eğer kılsalardı ilk kılınan Cuma caiz olurdu. İlk kılınan hangisi olduğu yani ilk tekbiri önce hangisinin aldığı bilinmese ikisi de caiz değildir. İmam-ı Yusuf’a göre ise, iki yerde Cuma namazını şu şartla kılmak caiz olur ki, şehrin ortasından ulu bir ırmak geçer, Bağdat şehri gibi. İmam Muhammed’e göre iki yerde Cuma kılmak mutlak olarak caizdir, şehrin ortasından ulu bir ırmak geçmese de. Bir söze göre cumanın sahih olmasında şüphe bulunan yerde evla olarak farzdan sonra sünneti eda edip niyet eyledim en sonraki ve vaktine yettiğim henüz kılmadığım öğle namazına niyet etmeli, buna Ahir Zuhur namazı denir ki son iki rekatında fatihaya sure koşmamak gerekir. Bu şarta uymuyorsa iki yerde Cuma namazı kılınmaz.[13]
Malikilerde ise, Cuma’nın şehir hükmünde bir yerde kılınabilmesini Cuma’nın hem sıhhat hem de vücub şartı olduğunu zikrederler.[14] ve daha ziyade bu hususta önemle dururlar. Onlara göre; bir şehirde iki yahut daha çok mescid de birkaç Cuma namazının kılınmasına engel olunur. Bir şehirde ancak bir tek Cuma namazı kılınabilir, eğer bir beldede birkaç Cuma namazı kılınırsa en eski camide kılınan Cuma namazı sahihtir. Diğer camilerde namaz kılanların öğle namazını yani Zuhru Âhiri kılmaları gerekir. En eski mescidden maksat o beldede ilk olarak Cuma namazının kılındığı mescittir.[15]
Şafilere göre, şehir veya köy olan yerde de Cuma namazı kılınır. Fakat belli bir kalabalığın olması gerekir. Cuma namazını birkaç yerde kılmak caiz değildir.[16]
Hatta imam Şafi bizzat kendi yazmış olduğu “Kitabu’l-Umm” adlı eserinde bu konuyu şu şekilde açıkça ifade etmiştir: “Bir şehirde, iki veya daha fazla yerde Cuma namazı kılınmışsa, önce kılanların Cuma’sı sahihtir, sonra kılanların cuması batıldır ve öğle namazını kılmaları farzdır” diyerek kesin bir şekilde belirtmiştir. O’na göre hangisinin cumayı önce kıldığı belli değilse, hepsinin öğleyi yeniden kılmaları gerekir.[17] Bir rivayette de hangi mescid de tekbir önce alınmışsa o mescid de kılınan Cuma namazı sahihtir diğerlerinki sahih değildir.[18] Dolayısıyla hangi mescidde tekbirin önce alıdığını tesbit etmek nerdeyse imkansız olduğundan muhakkak öğle namazı yani Zuhru Âhir namazı kılınmalıdır yoksa imam Şafi’ye göre Cuma sahih olmadığı için bu Zuhru Âhir kılınmamış ise öğle namazını geçirmiş olur.
İmam Şafi’nin delilide, Cuma namazının Peygamberimiz (Sallallâhu Aleyhi Vesellem), Raşid halifeler ve tâbiûn devrinde ayrı ayrı yerlerde kılınmamış olmasıdır. Namaz şehirde sadece “el-Mescid'ul-Camii” denilen büyük mescidde kılınırken, diğer mescidlerde ise sadece vakit namazları kılınırdı. [19]
Aişe (Radiyallâhu Anhâ) şöyle demiştir:
- “İnsanlar Resûlü Ekrem (Sallallâhu Aleyhi Vesellem) zamanında Medine’ye yakın menzillerden ve Medine etrafındaki köylerden gelerek Cuma namazında nöbetleşe hazır bulunurlardı.”[20]
Hanbeliler de yukarıdaki hususlarda Şafi ve Malikiler ile aynı görüşü paylaşmaktadırlar.[21] Onlara göre Hakimin (bölgenin Reisinin) iştirak ettiği camideki Cuma namazı sahihtir diğer camiler de Cuma namazı kılanların öğlen namazını (Zuhru Âhir namazını) kılmaları gerekir.[22]
Cum'a kabul olduysa Zuhr-u âhir ve sünnetler kaza ve nafile yerine geçer. Cum'a kabul olmadıysa Zuhr-u âhir ve sünnetler öğle namazı yerine geçer. Eğer kaza namazı da yoksa nafile yerine geçer.[23]
Not: Kaza namazı olanlar nafile namaz kılamaz diyenlere burada açıkça kaza namazı olsada olmasa da bir insanın nafile namaz kılmasında bir sakınca yoktur. Eğer kaza namazı varsa zaten kıldığı nafile kaza yerine geçiyor. Yoksa da nafile olarak kılmış oluyor. Kaza borcu olanların nafile kılabileceği nafile namazın kaza yerine geçeceğine şu hadis delil getirilmiştir.
Ebû Hüreyre (Radiyallahu Anh)’den Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi Vesellem) şöyle buyurdu:
- “Kıyamet gününde kulun işlediği amellerinden ilk olarak hesap vereceği şey namazdır, Namazı tamam ise tamamdır değilse Allah’ Teala:
- “Kulumun nafile namazlarına bakın” buyurur. Nafile namazları varsa farzlardan eksikleri onunla tamamlanır. Böylece diğer amellerin hesabı da bu şekilde görülür.”[24]
Ben bu on iki şartı tamamlamasam da muhakkak benim namazım kabul oldu diyemezsin. Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem)’in zamanında O'nun yaptığını milimi milimine takip edersen o zaman olur. Zuhr-u âhir ve sünnetler kılınmaz. Yalnız iki rek’ât cum'a farzı kılınır. Bu on iki şartı yerine getirmek de imkânsızdır.
Cum'a Namazında Zühri Âhir'in Kılınması Hakkında muteber kaynaklarda geçen fetvalardan bazıları:
“Herhangi bir yerde, cum'anın caiz olup olmadığı hususunda bir tereddüt meydana gelirse, (bulunulan yerin şehir olup olmadığı hakkında veya başka bir durumda) mukim olan cum'a ehlinin cum'a namazından sonra, öğle namazı niyyeti ile dört(4) rek'ât namaz kılmaları münasip olur. Bir kimse böyle yapmakla (eğer cum'a yerini bulmamış olursa) kesin olarak vaktin farzı uhdesinden düşmüş olur. KAFİ'de de MUHİYT'te de böyledir.[25]
KAFİ; adlı kitap İmam-ı Azamın talebesi olan İmam Muhammed’in yazmış olduğu bütün kitaplarını bir kitapta toplayan bir eserdir. Hanefi mezhebinin ilk kaynaklarındandır.
Kılınan bu dört (4) rek'ât namaza nasıl niyet edileceği hususunda görüş ayrılığı vardır. «Bu namazı kılan kimse üzerinde olan son öğle namazı niyyeti ile kılar.» denilmiştir. En güzeli budur. İhtiyata uygun olan ise: “Niyet ettim, vaktine erişip de(henüz) kılmadığım son öğle namazına” demektir. GUNYE'de de böyledir.[26] Arapça kısası Zuhru Âhir diye niyet ediliyor. Onun için Zuhru Âhir namazı denilmektedir.
“Kezâ cum'a günü kılınan âhir zuhur da böyledir. Cum'anın sahih olduğu anlaşılır da o kimsenin kazaya kalmış öğle namazı da bulunmazsa kıldığı âhir zuhur Cumhur’a (mezhep imamlarına) göre Cuma’nın sünneti yerine geçer. Çünkü vasıf lağv olur, asıl kalır. Bununla da sünnet eda edilmiş olur. Nitekim bunu «FETİH» sahibi böyle izah etmiş, «BAHIR» ve «NEHİR»sahipleri de ikrarda bulunmuşlardır. Ama öğle namazında beşinci rek'âta kalkar da sonra bir rek'ât daha katarak altıyı tamamlarsa bu iki rek'ât öğlenin sünneti yerine geçmez. Çünkü burada kasden namaza başlama yoktur.”[27]
Makdisi'nin MUHİT'den nakline göre şehir hükmünde olduğunda şüphe edilen her yerde (ki günümüzde şehirlerde de cum'anın şartları yerine gelmediğinden şehirlerde de zuhr-u âhir kılınmalıdır.) cum'adan sonra cemaatın ihtiyaten âhir zuhur niyetiyle dört rek'ât namaz kılmaları gerekir. Tâki cum'a namazı yerini bulmamışsa son öğleyi kılmakla vaktin farzını eda etmiş olsunlar. KÂFİ'de de bunun benzeri sözler vardır.
KINYE'de beyan olunduğuna göre; Merv denilen şehirde iki yerde cum'a kılınıp kılınmayacağı hususunda ulema ihtilâf ettikleri vakit imamları Cuma’dan sonra dört rek'ât âhir zuhur kılmalarını halka ihtiyaten vacip olmak üzere emretmişlerdir.
(İbn-i Abidin) “Ben derim ki: ihtiyat olan onu kılmaktır. Bu, mes'uliyetten yüzde yüz çıkmak manasına gelir. Zira müteaddit yerlerde kılmanın caiz olması delil itibariyle daha kuvvetli olsa da bunda kuvvetli bir şüphe vardır. Çünkü Ebû Hanîfe'den hilafı da rivâyet edilmiş; bu rivâyeti TAHAVİ, TİMURTÂŞÎ ve MUHTAR sahibi tercih etmişlerdir; Attâbi ise onu daha zahir bulmuştur. İmam Şafiî'nin mezhebi bu olduğu gibi İmam Mâlik'in meşhur olan kavli ve İmam Ahmed'den rivâyet edilen iki kavilden biri de budur. Nitekim Makdisî bunu «NURU'Ş-ŞEM'Â Fİ ZUHÛRU'L-CUM'A» adlı eserinde zikretmiştir.[28]
“İbn-i Âbidin başka bazı nakilleri de yaptıktan sonra kendi görüşününde ifadesi olarak sonucu şu sözleri ile toplar: “Bil cümle Cuma’dan sonra bu dört rek'âtın kılınması gerekir.” demektedir.”[29]
Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi Vesellem)’den 100 yıl gibi kısa bir süre sonra o zamanın ehli sünnet Ulemaları bu namazın kılınmasının zorunlu olduğunu bildirmişlerdir. İslamiyet doğruya en yakın olduğu zaman o zamandı çünkü yüzyıl gibi kısa bir zaman geçmişti. O zamanın alimleri buna gerek gördü. bir takım insanların çıkıpta Zuhru Âhir namazına gerek yok, kılınmaması lazım, bidattır, böyle bir namaz yoktur bizim cumamız kabul olduğu için kılınmaz, şüpheyle ibadet olmaz diyorlar.
Hatta Şemseddin Azimabadi, Mustafa el-Galayini, Ali eş-Şebramellisi ve Mısır İslam modernistlerinden M. Reşit Rıza’ gibi kişiler[30] Zuhru Âhir namazının kılınmasının günah olduğunu söyleyecek kadar ileri gitmişlerdir. Bu gibilerin Ehl-i Sünnet görüşünün karşısında olduğu apaçık görülmektedir.
Bizler Ehl-i Sünnet görüşünde olduğumuz için Ehl-i Sünnet alimlerinin fetvalarına uymak zorundayız. Zuhru ahirin kılınmasına karşı çıkanlar bilerek yada bilmeyerek ehl-i sünnet görüşünün dışına çıkmaktadırlar.
[1] İbn-i Abidin, Cild 3, Sayfa 286; Fetavay-ı Hindiye, Cild 1, Sayfa 485; Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, Sayfa 155, el-Hidaye.
[2] İbn-i Abidin, Cild 3, Sayfa 303; Fetavay-ı Hindiye, Cild 1, Sayfa 487; Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, Sayfa 156.
[3] İbn-i Abidin, Cild 3, Sayfa 303; Fetavay-ı Hindiye, Cild 1, Sayfa 487; Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, Sayfa 156. İbn Hümam, Fethul Kadir, II, 28; İbn Kudama, El-Muğni, III, 170-171.
[5] İbn-i Abidin, Cild 3, Sayfa 310; Fetavay-ı Hindiye, Cild 1, Sayfa 492; Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, Sayfa 156; İbn- Hümam, Fethul-Kadir, II, 31; İmam Şafii, Kitabu’l-Ümm, I, 328; Nevevi, el-Mecmu’, IV, 353.
[12] Abdurrezzak, el-Musannef, III,167-168, H. No: 5175, 5177; İslam Fıkhı Ansiklopedisi, Vehbe Zuhayli Cild 2, sayfa 378; Beyhakî 3, S. 179, Tahavl cilt 2 Sayfa 54
[13] İmadü’l İslam, İslam ilmihali, Sayfa: 206; Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, Sayfa 158;
[14] İslam Fıkhı Ansiklopedisi, Vehbe Zuhayli Cild 2, sayfa 378.
[15] Eş-Şerhus-Sağir, I, 500; el-Kavânînul-Fıkhiyye, 80 vd; İslam Fıkhı Ansiklopedisi, Vehbe Zuhayli Cild 2, sayfa 383.
[16] İslam Fıkhı Ansiklopedisi, Vehbe Zuhayli Cild 2, sayfa 378.
[17] İslam Fıkhı Ansiklopedisi, Vehbe Zuhayli Cild 2, sayfa 382; Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, Sayfa 158; Recep Çetintaş, Devlet Siyaset İbadet Üçgeninde Cuma Namazı, s. 258.
[18] Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, Sayfa 158.
[19] Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, Sayfa 158.
İmam-ı Azam; mezhebi uğruna canını feda etti. İşte mezhep bu kadar mühimdir. O zamandan bu zamana kadar bütün dünyada şu meseleye İmam-ı Azam şunu söylemiş, İmam-ı Yusuf ve İmam-ı Muhammed bunu söylemiş, İmam-ı Şafiî'ye, İmam-ı Mâlik'e, İmam-ı Hanbeli’ye göre şöyledir, böyledir denilir. Bunların dışında ve bunlara ters düşen fetvalar kabul edilmezdi. Şimdi aynı Hanefî mezhebi veya dört mezhepten imiş gibi görünüp, onların sözü imiş gibi kendi bâtıl mezhep görüşlerini ileri sürüyorlar.
İmam-ı Azam'ın 70 yaşının her gününe yazdığı kitap sayfası 17’dir. Onun kadar çok kitap yazan belki de gelmemiştir. İmam-ı Azam Efendimizin 60 bin dini meseleye çözüm ürettiği rivayet edilmiştir.[1] Kitapları âyetle, hadîsle tasdik edilip, edille-i şer'iyyeye tam uygundur. Açıklamadığı hiç bir mesele, en ufak gizli bir taraf ve şüpheli kısım bırakmamıştır. Sözleri ve kavli Reşat altını gibi gittikçe değer kazanmaktadır. Bunların kavillerini bırakıp, kendi mezheplerinin görüşlerini söyleyen felan âlim, felan hoca, felan fakı, felan şeyh şöyle dedi, böyle dedi diye fikirleri kurcalayan, milleti ayrı ayrı görüşlere, zihniyetlere bölen sözler söyleyip, bâtıl fikirler ortaya atılmaktadır. Sen İmam-ı Azam mezhebinden isen avurdunu doldura doldura neden evvelkiler gibi İmam-ı Azam'a, İmam-ı Yusuf'a, İmam-ı Muhammed’e göre şöyle; İmam-ı Şafiî’e, İmam-ı Hanbeli’ye, İmam-ı Mâlik’e göre böyle demiyorsun. İsmini cismini duymadığımız Vehhabi fikirli yeni isimlerle fetva veriyorsun. Onlarda âlim olabilir, amma hiç bir zaman için İmam-ı Azam ve yukarıda saydıklarımızın dengi olmasına imkân yoktur. İmam-ı Azam deyince her cebinden yüzbinlerce o âlimlerden âlim çıkar. Dünyanın hiç bir yerinde ehli sünnetten ve dört mezhepten olan İslâm toplumu mezhep imamları zamanından günümüze kadar «Zuhr-u âhir'i» terk etmemiş, kılmışlardır.
Ehl-i Sünnet ve’l-cemaat mezhebi itikatta bir olup amelde dörde ayrılır. Bu mezhebleri daha sahabeden hemen sonra ayet ve hadise uygun olarak kuran bu büyük imamlardır. Bu dört mezhebin dışındakilere fırka-i dalle denilmiştir. İşte bu Hadis-i Şerif Ehl-i Sünnet olan ve olmayanları açıkça beyan etmektedir:
- “Ümmetim yetmiş üç mezhebe ayrılır. Hepsi cehenneme gider. Yalnız biri kurtulur.
- Onlar kimlerdir Ya Resûlullah? deyince;
- Ben ve benim Ashabım ne itikatta iseler ondan ayrılmayanlardır”[2] diye buyurmuştur.
Peygamberimiz (Sallallâhu Aleyhi Vesellem) veda hutbesinde:
Ey Müminler!
“Ben size öyle bir şey bıraktım ki, ona sımsıkı sarılırsanız, hiçbir zaman doğru yoldan sapmazsınız. O, Allah'ın Kitabı ve Allah'ın Peygamberinin sünnetidir.”[3] diye buyurmuştur.
Daha ilk dönemlerde Abbasiler zamanında 500’ün üzerin de, o zamanın alimleri toplanmış ve Peygamberimizin haber verdiği bu Fırka-i Naciye yani Kur’an’a ve sünnete uygun olanların bu dört ehli sünnet mezhebi Hanefi, Maliki, Hanbeli ve şafi olduğunu diğerlerinin Fırka-i Dalle olduğunu tesbit etmişlerdir.
Mızraklı ilmihalde; ben Hanefi mezhebindenim demenin manası şudur:
- “Ben İmam-ı Azamı imam edindim onun Kur’an ve Hadis-i Şeriflerden anlayıp çıkardığı meseleleri kabul ettim ve onun sözüyle ameli seçtim.” demektir.[4]
İşte ben Hanefi mezhebindenim demek veya Hanbeli, Şafi, Malikiyim demek onların fetvalarını kabul ettim demektir. Ben Hanefiyim deyip onların bazı fetvalarını alıp bazısını almamak doğru değildir.
[1] Vecdi Akyüz’ün Dört Mezhep İmamı adlı kitabına müracat.
1 - Soru: Cuma günü, zuhr-i ahir diye kilinan namazda, her rekatta sure okunacak mi, okunmayacak mi? Cevap: Okunmasi evladir. Üzerinde kaza namazi olsun ...
ZUHR-I AHIR - VAKTIN SÜNNETI
1 - Soru: Cuma günü, zuhr-i ahir diye kilinan namazda, her rekatta sure okunacak mi, okunmayacak mi? Cevap: Okunmasi evladir. Üzerinde kaza namazi olsun veya olmasin, ihtiyata uygun olan hüküm budur. 2 - Soru: Cuma namazinda zuhr-i ahir diye niyet ettigimiz dört rekatli namazin üçüncü dördüncü rekatinda zammi sure okunur mu? Cevap: Okumamak da caiz olup, okumak efdaldir. Genis bilgi için Büyük Islam Ilmihali, Namazla ilgili bölüm, madde: 196/6\'yi tetkik ediniz. 3 - Soru: Cumanin zuhr-i ahirinde kaamet yapilip zammi sure okunacak mi? Cevap: Zuhr-i ahirde kaamet getirilmez. Kazasi olsun veya olmasin, zuhr-i ahirin her rekatinda sure okunmasi evladir. 4 - Abdürrahim Fetvalarindan: \"Cuma namazinin farzini kilinca zuhr-i ahir için kaamet getirmek lazim olmaz\" (H.Ec. 1/14) 5 - Soru: Cuma namazinin son sünnetini takiben kilinan zuhr-i ahirin her rekatinda sure okunacak mi? Cevap: Bahsi geçen namazin her rekatinda Fatiha\'dan sonra sure (veya ayet) okunmasi evladir. 6 - Soru: Bazi vilayetlerde (Kayseri gibi) cuma namazlarinda iki rekat farzdan sonra dört rekat bir, iki rekat da bir olmak üzere toplam alti rekat namaz kilip camiden çikiyorlar. Acaba terkettikleri namaz, cuma namazinin son sünneti mi, yoksa zuhr-i ahir namazi midir? Bu terk isi dogru bir hareket midir? Cevap: Bu gibi yerlerde terkedilen namaz, \"zuhr-i ahir\"dir. Bu namazi terketmektense kilinmasi evla ve ihtiyata uygun bir hareket olur. (Bu mevzuda genis bilgi almak isterseniz. Ö.Nasuhi Bilmen\'in Büyük Islam Ilmihali adli eserinin Namazla alakali bölümünün madde 196/6\'yi okumanizi tavsiye ederiz.) 7 - Soru: Cuma günü kilinan zuhr-i ahir namazi sünnet gibi mi kilinacak? Cevap: Bazi kitaplarda, \"kaza namazi olan kimse, zuhr-i ahiri farz gibi kilar, kazasi bulunmayan bir sahis da nafile namaz gibi eda eder\" deniliyorsa da, kazasi olsun veya olmasin, bu namazi nafile gibi eda etmek evladir. Yani her dört rekatta Fatiha\'dan sonra sure (veya ayet) okumalidir. Sayet Üzerinde kaza namazi varsa, okuyacagi sure namaza zarar vermez. Kazasi yoksa zuhr-i ahir niyetiyle kilacagi namaz, nafile yerine geçeceginden sure okunmasi vacib olur. (Halebi Sagir, cuma namazi bahsi)