|
|
|
|
|
ABDULHAMİD HAN |
ABDÜLHAMİD HAN
Osmanlı padişahlarının 34'üncüsü olan Sultan II. Abdülhamid Han aklı, zekası ve ilmi fevkalade üstün olan bir zattı. Batılıların ve iç düşmanların asırlar boyunca devleti yok etmek için hazırladığı yıkıcı, sinsi planlarını sezip, önlerine aşılmaz bir set olarak dikildi. Hazırlayanları ve maşa olarak kullandıkları yerli işbirlikçilerini, sahte kahramanları işbaşından uzaklaştırdı.
İşte bu büyük zatın 10 şubat, 96. yıldönümü idi. Yıldönümü vesilesi ile Yıldız Üniversitesi ve İstanbul Medeniyet Üniversitesi işbirliği ile iki açık oturumdan oluşan etkinlik düzenlendi. İlk panel Abdülhamid'in sağlık politikasıyla ilgiliydi. Oturum başkanlığını yaptığım bu panelde konuşmacılar özet olarak şunları anlattılar:
Prof. Dr. Hüsrev Hatemi; Abdülhamid'in çok iyi niyetli, sağlam karakterli ve vefalı bir insan olduğunu söyledi. Kendisinden çok devleti düşünürdü. 33 sene zalimlik yapmadan devleti ustalıkla idare etmişti. Ona atılan iftiralardan biri de pinti olduğuna dairdi. Bu çok çirkin bir suçlama olduğunu ifade etti. Aristokrat havada, halktan uzak yaşamamıştı. Atatürk'ün Abdülhamid'i küçümseyici veya kötüleyici bir sözünün olmadığını da ekledi.
Prof. Dr. Nil Sarı ise Abdülhamid'in sağlık alanındaki eserlerinden söz etti ve bazılarının fotoğraflarını gösterdi. Abdülhamid 90 adet gureba hastanesi, 19 adet belediye hastanesi, 89 adet askeri hastane ayrıca eğitim hastaneleri, kadın hastaneleri, akıl hastaneleri açmıştı. Bu hastaneler ülkemizden Lübnan'a, Yemen'den İsrail'e, Makedonya'dan Suriye'ye, Yunanistan'dan Libya'ya, Suudi Arabistan'dan Irak'a pek çok yerleşim bölgesine yayılmıştı. Ayrıca eczaneler, hapishane, sağlık merkezleri, fakirler, acizler ve hacılar için misafirhane de pek çoktur. Müthiş bir sağlık hizmetidir bu. Maalesef tahttan düştükten sonra bu eserlerin isimleri değiştirilmiş, bazıları yıkılmış ve bir kısmı da başka alanlarda kullanılmaya başlanmıştır. Kısacası bu büyük insan unutturulmak istenmiştir. Kasımpaşa, Haydarpaşa, Gülhane ve Mektebi Tıbbiye-i Şahane adlı eğitim ve üniversite hastanelerini açan da Abdülhamid olmuştur.
Doç. Dr. Adem Ölmez ise Abdülhamid Han'ın özellikle eğitim, sağlık, ulaşım ve asayişe önem verdiğini anlattı. Zamanında yeni bulunan aşıları ülkeye getirmiş, aşı ve kuduz hastalığı üzerine merkezler kurmuş, Bimarhaneleri yani akıl hastanelerini ıslah etmiştir. Akıl hastalarına zincir kullanımını yasaklayarak bugün bile saldırgan hastalarda kullanılan gömleği yerine koymuştur.
Dr. Şerif Esendemir konuşmasına Necip Fazıl'ın, "Abdülhamid'i anlamak her şeyi anlamak olacaktır." sözleriyle başladı. Abdülhamid'in tren yolları, bakteriyolojihane, cami ve mektepler yaptırdığını, çağına uygun yaşlılık politikası izlediğini, habitat yani biyosferi merkezi alan ekolojik politikaya önem verdiğini anlattı.
Bunları dinlerken aklıma hep başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan çağrışım yaptı. O da ülkeye duble yollar, hızlı trenler, Marmaray, üçüncü boğaz köprüsü, çok sayıda havaalanı gibi sayılamayacak eserler hediye etti. Sağlık alanında yeni hastaneleri hizmete açtı. Sağlık hizmetlerini halka yaydı. Eğitim alanını pek çok üniversite, sayısız derslik ve binlerce yeni öğretmenle destekledi güçlendirdi. Kısacası Abdülhamid'in çağdaş bir takipçisiyle karşı karşıyayız.
Abdülhamid Han'ı nasıl ki bir takım vicdansız, merhametsiz ve acımasız kişiler, iç ve dış düşmanların oyununa gelerek, maşası olarak bir saray darbesi ile düşürdülerse aynı komplo şu an başbakanımıza karşı düzenlenmektedirler. Bu ülkeye hizmet etmek bazılarının gözüne batmakta ve ellerinden geleni yapmaktadırlar.
Rabbim Başbakanımızı korusunu2026 |
|
|
|
|
|
.
Namazı nasıl kılacağım
|
Sual: Namaza yeni başladım. Nasıl namaz kılacağımı örnekle açıklar mısınız?
CEVAP
Sabah namazının sünneti şöyle kılınır:
1- Kıbleye karşı dönülür. Ayaklar birbirinden dört parmak kadar açık tutulur. Ellerin baş parmakları kulak yumuşaklarına değdirilir, avuç içleri kıble istikametine açılır. Niyet ettim. Allah rızası için bu günün sabah namazının sünnetini kılmaya dedikten sonra Allahü ekberdiyerek göbek altında sağ el sol elin üzerine bağlanır. O anda kıbleye döndüğünü de bilmek lazımdır.
2- Önce Sübhaneke okunur. Euzü Besmeleden sonra Fâtiha ve Besmele çekmeden veya çekilerek bir zammı sûre okunur.
3- Zammı sureden sonra Allahü ekber diyerek rükuya eğilinir. Ellerle diz kapakları kaplanır, bel düz tutulur ve gözler ayaklara bakar, üç defa Sübhane Rabbiyel-azim denir.
4- Semi'allahü limen hamideh diyerek doğrulur. Doğrulurken, pantolonu çekmemeli ve gözlerini secde yerinden ayırmamalı. Tam dik durunca Rabbena lekel hamd denir.
5- Ayakta biraz durup, Allahü ekber diyerek secdeye gidilir. Secdede üç defa Sübhane Rabbiyel-a'lâ denir.
6- Sonra, Allahü ekber diyerek sol ayak yere yayılır, sağ ayağın parmakları kıble istikametinde bükülür, uylukların üzerinde oturulur. Avuçlar, dizin üzerine konur ve parmaklar kendi haline bırakılır.
7- Sonra Allahü ekber diyerek, tekrar secdeye varılır.
8- Secdede üç defa Sübhane Rabbiyel a’lâ dedikten sonra Allahü ekber diyerek ayağa kalkılır.
9- Ayakta besmele çekilip Fatiha ve bir zammı sure okunup, Allahü ekber diyerek rükuya eğilinir.
10- İkinci rekat da, birinci rekatta tarif edildiği gibi tamamlanır. Yalnız ikinci secdeden sonra (Allahü ekber) diyince ayağa kalkmayıp uyluklar üzerine oturulur, Ettehıyyatü, Allahümme salli, Allahümme barik veRabbena âtina dualarını okuduktan sonra önce sağa, sonra solaEsselamü aleyküm ve rahmetullah diye selam verilir ve Allahümme entesselam ve minkesselam tebarekte ya zel-celali vel-ikramdenir.
Sonra hiç konuşmadan, hiçbir şey okumadan sabah namazının farzını kılmaya kalkılır. Sabah namazının farzı da aynen sünneti gibi kılınır.
Namazdan sonra, 3 kere istigfar yani Estagfirullah okunur, sonra,Âyet-el-kürsi, 33 er defa sübhanallah, elhamdülillah ve Allahü ekber ve bir kez (Lâ ilâhe illallahü vahdehü lâ şerike leh lehül-mülkü ve lehül-hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadir) okunur. Daha sonra dua edilir.
Dört rekatlı sünnetlerin ikinci rekatından sonra oturduğunda sadece tehıyyat okuyup, [yani yukarıda tarif ettiğimiz gibi ilk iki rekatı kılıp] üçüncü rekata kalkılır. Üçüncü ve dördüncü rekatlarda Fatiha ve zammı sure okuyarak, rüku ve secdelerini yapıp oturur. Ettehıyyatü, Allahümme salli, Allahümme barik ve Rabbena âtina dualarını okuduktan sonra önce sağa, sonra sola selam vererek namazı tamamlar.
Dört rekatlı farzların da ikinci rekatından sonra oturduğunda sadece tehıyyat okuyup, [yani yukarıda tarif ettiğimiz gibi ilk iki rekatı kılıp] üçüncü rekata kalkılır. Ancak, üçüncü ve dördüncü rekatlarda sadece Fatiha okuyarak, rüku ve secdelerini yapıp oturur. Ettehıyyatü, Allahümme salli, Allahümme barik ve Rabbena âtina dualarını okuduktan sonra önce sağa, sonra sola selam vererek namazı tamamlar.
Akşamın farzı da böyledir. Yani üçüncü rekatında zammı sure okunmaz.
Vitrin üç rekâtında da, Fâtiha’dan sonra zammı sûre okunur. Üçüncü rekâtta zammı sûreden sonra, eller, kulaklara kaldırılır, tekbir getirilerek göbek altına bağlanır, sonra, Kunut duaları okunur.
İkindinin ve yatsının ilk sünnetleri, diğer 4 rekâtlı sünnetler gibidir. Ancak ilk teşehhütte Ettehıyyatü’den sonra salli barikler, üçüncü rekâta kalkıldığında ise önce Sübhaneke okunur.
Kadın ise namaz kılarken, elleri erkekler gibi kulaklara getirmez, elleri omuz hizasına kaldırıp, niyet eder, elleri göğsü üzerine bağlar. Rükuda tam düz durmaz. Secdede dirsekleri yere yayar. Tehıyyatta uylukların üzerine oturur. Yani, ayaklarını sağa çıkararak yere oturur. El parmakları birbirine yapışık olur.
Sual: Namazda niyet etmek ne demektir?
CEVAP
Namazda niyet etmek demek, o namazın ismini, vaktini, kıbleyi, cemaatle kılıyorsa imama uymayı veya imam olmayı kalbinden geçirmek demektir.
Sual: Namazda ilk tekbir getirilirken eller kulakta mı olacaktır?
CEVAP
Namaza başlarken, erkekler iki eli kaldırır, baş parmak uçları kulak yumuşağına değer. Avuç içleri kıbleye döndürülür. Eller kulaktan ayrılırken, Allahü ekber demeye başlanır, göbek altına bağlarken bitirilir. Allahü ekber denildikten sonra da eller bağlansa namaz bozulmuş olmaz ise de, bahsettiğimiz tarife uygun yapılması iyi olur.
Sual: Namaza tekbir getirince mi başlamış oluyoruz, elleri bağlayınca mı?
CEVAP
Ellerin önemi yok, tekbir getirince başlanmış oluyor.
Sual: Seccadesiz namaz kılınır mı?
CEVAP
Namaz, temiz olan her yerde kılınır. Seccade şart değildir. Toprak üzerinde, hasır üzerinde, kilim üzerinde, temiz olan her şey üzerinde namaz kılınır. Namaz kılacak yer bulunamadığı takdirde ayakkabı ile girilen, fakat necaset görülmeyen odalarda da kılınır.
Sual: Bir rekat namaz, ne zaman başlar, ne zaman biter?
CEVAP
Birinci rekat, namaza durunca, diğer rekatlar ayağa kalkınca başlar, tekrar ayağa kalkıncaya kadar devam eder. Son rekat ise, selam verinceye kadar devam eder. İki rekattan az namaz olmaz.
Sual: Zammı sure nedir, uzunluğu ne kadar olmalıdır?
CEVAP
Fatihadan sonra okunan, uzun veya kısa bir sureye yahut üç âyete veya üç âyet miktarına uygun bir âyete zammı sure denir. Üç âyetin miktarı kelime itibarı ile on kelime, harf itibarı ile otuz [30] harf olmalıdır! (Redd-ül Muhtar)
Sual: Beş vakit namazda okunan zammı surenin sünnet miktarı kaç âyettir?
CEVAP
Sabah namazının iki rekatında toplam kırk, en fazla elli âyet okumak sünnettir.
Öğle namazında sünnet olan, sabah namazından daha aşağı miktar okumaktır.
İkindi ve yatsı namazında sünnet olan, yirmi âyet okumaktır.
Akşam namazında sünnet olan, her rekatta kısa bir sure okumaktır. Kısa sureler, Beyyine suresinden sonraki surelerdir.
İmam olan kimsenin farz kıldırırken yukarıda bildirilen âyet miktarlarından fazla okuması tahrimen mekruhtur. Cemaat uzun okunmasını istese de yine mekruh olur. Fakat cemaat sünnet miktarından daha kısa okunmasını isterse, imamın kısa okuması caiz, uzun okuması caiz değildir. Mesela yolcular, abdesti zor tutan kimseler, sabahın farzını kıldıracak imama, “En kısa sure ile namazı kıldır” deseler, imam da Kevser ve İhlas suresi ile namazı kıldırsa caizdir, mekruh olmaz. (Hindiyye)
Sual: Elektrik sobasına, hava gazı alevine karşı namaz kılmak caiz midir?
CEVAP
Her türlü sobaya karşı, aleve ve ışık kaynaklarına karşı namaz kılmak caizdir. Ancak açıkta olan ateşe karşı namaz kılmak caiz değildir.
Sual: Namaz kılarken melodili cep telefonum çalarsa, namaza zararı olur mu?
CEVAP
Cep telefonu çalınca namaz bozulmaz. Fakat İbni Âbidin’de bildirildiğine göre, kalbi meşgul eden, huşuu gideren şeyler yanında, mesela çalgı yanında namaz kılmanın mekruh olduğu bildirilmektedir. Mekruhlar namazın sevabını azaltır. Bazı camilerde hoparlör açık olduğu zaman müzik sesleri geliyor. Namaz kılarken huşua mani olan şeyleri kaldırmak gerekir.
Sual: Namaz kılarken nasıl durulur?
CEVAP
Allahü teâlânın huzurunda bulunduğumuz için edebe uygun durulur. Namaza dururken, önde Sırat varmış gibi düşünmek, Azrail aleyhisselamın her an canımızı almak üzere hazır olduğunu düşünmek ve ömrümüzün en son namazını kılıyormuş gibi hareket etmek iyi olur.
Sual: Namaza durunca, önümdeki masanın üstünde bir resim gördüm. Namazımın mekruh olmaması için namazı bozup resmi kaldırmam uygun olur muydu?
CEVAP
Namazı bozmak caiz değildir. Namazdan önce bunun gibi hususlara dikkat etmeli.
Sual: Namaz kılarken, başını yana döndürüp, gelen kimseye bakmak veya falanca eşya nerde diye sorana, kolunu uzatıp el ile işaret etmek namazı bozar mı?
CEVAP
Namazı bozmayan az işe amel-i kalil, namazı bozacak kadar çok olana amel-i kesir denir.
Namaz kılarken başını, yüzünü etrafa çevirmek amel-i kalil olup mekruhtur. (Falanca şey nerede?) diye sorana, eli ile kolu ile işaret etmek de amel-i kalil olup mekruhtur. Namaz kılarken göğsünü kıbleden çevirmek amel-i kesir olup namazı bozar. (Merakıl-felah)
Sual: Namaz kılan bir arkadaşa, Düşen takkeni bir elinle al, mahzuru olmaz veya Biraz yer aç da geçeyim gibi sözler söylesem, o da bana uyarak dediklerimi yapsa, arkadaşın namazı bozulur mu?
CEVAP
Başkasının sözü ile takkeyi almak veya onun sözü ile yer açmak namazı bozar. Fakat kendiliğinden hareket ederse bozmaz.
Sual: Namaz kılarken çocuklar gürültü ediyor. Seslerini kesmeleri için tekbirleri biraz yüksek sesle okumak mekruh olur mu?
CEVAP
Mekruh olmaz. Şaşırtmayacak kadar az olan gürültülerine mani olmamalıdır!
Sual: Namaz kılmakta olan bir kimseye, (Namazdan çıkınca, falanca yere gideceksin) gibi bir haber veren kimse, günaha girer mi?
CEVAP
Günaha girmez.
Sual: Namazda selam verirken meleklere ve Peygamber efendimize de niyet edilir mi?
CEVAP
Yalnız kılan selam verirken hafaza meleklerine niyet eder. Peygamber efendimize de niyet etmesi iyi olur. Cemaatle kılan, imama ve sağındaki solundaki cemaate de niyet eder.
Sual: Son teşehhüdde Rabbena’dan sonra, yalnız kılanın ve cemaatin, "Allahümme inni euzü bike min hemezatiş-şeyatin"duasını okuması sevab mıdır?
CEVAP
Evet çok sevabdır. Âyet ve hadislerde geçen başka duaları da okumak müstehabdır.
Sual: Bir kimse kıbleyi araştırarak namaza durup bir rekat kıldıktan sonra, salih biri gelse, "yanlış durmuşsun" diyerek eli ile kıbleye döndürse, namazı sahih olur mu?
CEVAP
Evet, namaz sahihtir.
Sual: Namazda, kıyamda iken ayakları ne kadar açmak gerekir?
CEVAP
Kıyamda iken, Hanefiler ayaklarını dört parmak, Şafiiler ise bir karış açar.
Sual: İkindi ve yatsının farzını kaza ederken sünnetini kılar gibi ilk oturuşta salli barik okunur mu? Bir de akşamın farzını kaza ederken sünneti gibi iki rekat mı kılmak gerekir?
CEVAP
Bir farz, nasıl eda ediliyorsa, kazası da aynı olur. Kazası değişik olmaz. Akşamın farzını kaza ederken iki değil, üç rekat kılmak gerekir.(Redd-ül Muhtar)
Sual: Dükkanda namaz kılarken müşteri geliyor. Namazı bozup müşteriyle meşgul olmak uygun mudur? Yoksa, namazı bitirmek mi gerekir?
CEVAP
Namazı zaruretsiz bozmak haramdır. Namazı bitirmeniz gerekir. Müşteri sizin namaz kıldığınızı gördüğüne göre, ya bekler veya gider. Müşteri için günah işlenmez.
Sual: Namaz kılarken secdede dua etmek caiz midir?
CEVAP
Namaz kılarken secdede dua edilmez. Ancak bazı nafile namazlarda, secdede iken dua edilir. Namaz kılmadan da secdeye kapanıp dua etmek iyi olur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kulun Rabbine en yakın hâli secdede ikendir. Öyle ise, secdede çok dua edin.) [Müslim]
(Rüku ve secdede duaya gayret edin. Bu dua kabule layıktır.)[Müslim]
(Secdede 3 kere, Rabbiğfirli diyen secdeden kalkmadan mağfiret olur.) [Deylemi]
Sual: Sabah ezanı okununca namazımı kılıp yatıyorum. Fakat ben yattıktan sonra başka camilerin ezanı okunuyor. Yeniden mi kılmam gerekir?
CEVAP
Namaz kılmak için ezanın okunması değil, vaktin girmesi şarttır. Vakit girmişse, ezan okunmasa da, kendimiz ezan okur, namazı kılarız. Ezan okumadan da kılsak namaz yine sahih olur. Fakat ezan okumaktan meydana gelecek sünnet sevabı noksan olur.
Sual: Bir rükünde üç defa eli kaldırıp bir yerimizi kaşımak namazı bozar mı?
CEVAP
Bir rükünde üç defa eli kaldırıp, kaşımak namazı bozar. Bir kaldırışta aynı yeri 3-4 defa kaşımak namazı bozmaz. (Redd-ül Muhtar)
Sual: Farz namazların üçüncü ve dördüncü rekatında zammı sure okunursa namaz bozulur mu? Böyle kılınan namazları kaza etmek gerekir mi?
CEVAP
Farz namazların 3. ve 4. rekatlarında zammı sure okumakta hiç mahzur yoktur. Bu bakımdan okunarak kılınmış namazları kaza etmek gerekmez. (Redd-ül Muhtar)
Sual: Namazdan selam verip çıkınca, hemen kalkmak caiz mi? Allahümme entes selamü’yü, otururken değil de, kalkarken okumakta bir mahzur var mıdır?
CEVAP
Peygamber efendimiz, namaz sonunda selam verince, “Allahümme entes selamü ve minkes selam tebarekte ya zel celali vel ikram” der ve ancak o miktarda otururdu. (Tirmizi)
Sual: Akşamın, yatsının, sabahın farzı gündüz kaza edilirken sesli mi okunur?
CEVAP
Sesli okumak caizdir.
Sual: Tehıyyat okurken Besmele çekilse, secde-i sehv gerekir mi?
CEVAP
Gerekmez.
Sual: Kırk yıllık namaz borcum vardır. Kazalarımı bir an önce bitirebilmem için son tehıyyatta okunan Rabbena duasını okumasam, bundan kazanacağım zamanı kaza namazına ayırsam uygun olur mu?
CEVAP
Caizdir. Çünkü namaz kazalarını bir an önce ödemek şarttır.(Nevadir-i Fıkhıyye)
Sual: Son rekatta Ettehıyyatüyü okuduktan sonra, unutarak, kalkıp bir rekat daha kılanın namazı sahih olur mu?
CEVAP
Son rekatta oturduğu için secde-i sehv ile namazı sahih olur. Fakat bir rekat daha kılması daha iyi olurdu. Son kıldığı iki rekât nâfile olurdu.
Sual: Namaz kılarken, yatağa girince, dua veya kelime-i tevhid okurken, ağzımız kapalı olarak kalbden sessiz okumak uygun mu?
CEVAP
Kıraat, ağız ile okumak demektir. Kendi kulakları işitecek kadar sesli okumaya, hafif okumak denir. Yanında olan kimselerin de işitecekleri kadar sesli okumaya, yüksek sesle okumak denir. Hafif sesle okuyanı bir iki kişinin işitmesi mekruh olmaz. Sesli okumak, çok kişinin işitmesi demektir. (Bezzâziyye)
Kendi işiteceği kadar sesle okumadan kılınan namaz sahih olmaz. Dua ederken de, kendi işiteceği sesle okuması, söylemesi gerekir.
Kelime-i tehlili de, ibadet sevabı hasıl olması için, dil ile, kendi işitecek kadar sesli söylemek gerekir. Hatm-i tehlil okuyanların da, en az kendi işitecekleri kadar sesli okumaları gerekir. Kelime-i tehlil, ibadet olarak değil de, kalbi temizlemek için okunurken, dil oynatılmaz. (Redd-ül Muhtar)
Sual: Öğleyi kıldıktan sonra abdestsiz olduğumu hatırladım. Yeniden kılmam gerekir mi?
CEVAP
Evet yeniden kılmak gerekir. Abdestli olduğunu zannederek, abdestsiz kılınan namaz sahih olmaz. Fakat, niyetine karşılık çok sevap verilir. Temiz zannederek necis su ile abdest alıp kılınan namazın şartı noksan olduğu için sahih olmaz ise de, niyet ettiği için sevap verilir. Şartlarına uygun olduğu için sahih olan bir namaz, riya ile, gösteriş için kılınırsa, sevap hasıl olmaz. (Eşbah)
Sual: Takvimlerde yazılı olan imsak ne demektir? Bu vakitte sabah namazı kılınır mı?
CEVAP
İmsak, gecenin bitimi, yiyip içmenin yasak olduğu vaktin başlaması demektir. Türkiye Takvimi’nde yazılı olan imsak vaktinde, yiyip içmeyi kesmelidir! Türkiye'de bundan 15-20 dakika kadar sonra sabah namazı kılınabilir! Yanlış takvimlere göre hareket edip de, yiyip içmeye ezan okununcaya kadar devam eden kimsenin, suçu yanlış takvime bulması, kendini mesuliyetten kurtaramaz!
Sual: Namaz kılarken, zammı surelerin sırasını şaşırınca secde-i sehv gerekir mi?
CEVAP
Gerekmez. Dalgınlıkla yapılınca, mekruh da olmaz.
Sual: Namaz kılarken abdesti bozulan ne yapar?
CEVAP
Hemen sağ tarafa selam verip, namazdan çıkar. Abdest alıp, namazını tekrar kılar.
Son teşehhüdde, salli-barikleri okurken abdest bozulsa, selam verilip namazdan çıkılır, namaz tamam olur.
Sual: Eşimle beraber namaz kılıyoruz. Ayrıca niyet etmem lazım mı?
CEVAP
Cemaatle namazda, imama uyduğuna niyet etmek farzdır. Bu farz yapılmazsa namaz sahih olmaz.
Sual: Namazda rüku ve secdedeki tesbihler 3 den fazla (5 veya 9) gibi söylenebilir mi?
CEVAP
Tek olmak şartı ile 5, 7, 9,11 gibi okumak müstehaptır iyi olur. İmam 3 den fazla okuyamaz.
Sual: Vakit namazlarında zammı sure olarak hangilerinin okunması efdaldir?
CEVAP
Sabah namazında mümkünse biraz uzun sure okumalı, diğer vakitlerde kısa okumalı.
Sual: Sadece Fatiha, Kevser ve İhlas surelerini biliyorum. Bunlarla namaz kılınır mı?
CEVAP
Kılınır. Diğer kısa surelerden de ezberlemeye çalışmalı, hep aynı şeyleri okumamalı.
Sual: Ben namazda iken biri hapşırınca namazı bozup, yerhamükallah diyecek miyim?
CEVAP
Namazda iken hapşırana bir şey denmez.
Sual: Soğukta kulakları kapatan pardösü başlığı [kapüşon] ile namaz kılınır mı?
CEVAP
Evet kılınır. Hatta sıcak günlerde de kılınır.
Sual: Namazda âyetleri kendi duyacağımız kadar sesli okumak gerekiyor. Çok gürültülü bir ortamda âyetleri duymak için sesimizi yükseltmek gerekir mi?
CEVAP
Gerekmez. Gürültü yokken kendi duyacağı kadar yavaş okunur.
Sual: Gözlük kullanıyorum. Çıkarmayı unutup namaza duruyorum. Secde ederken gözlükten burnum yere değmiyor. Namaz esnasında gözlüğümü çıkarsam namazım bozulmuş olur mu?
CEVAP
Secdeye inerken gözlük çıkarılabilir. Namaz bozulmuş olmaz. Tek el ile çıkarılması gerekir. Tek el ile çıkarılması zor ise, iki el ile de çıkarılabilir.
Sual: Namaz kılarken fatihadan sonra sure okuyacağı halde bir an unutarak ellerini aşağı saldı ama eğilmedi. Namaza devam ederken ellerini tekrar bağlayarak mı devam edecek?
CEVAP
Bağlasa da mahzuru olmaz. Bağlamaması daha iyidir. Namazda fazla hareketten kaçmak gerekir.
Sual: Namazda zammı sure deyince genellikle Fil suresi ile Nas suresi arası okunuyor. Kadir suresini Âyet-el kürsiyi Amenerrasulüyü veya herhangi bir uzun surenin birkaç âyetini okuyamaz mıyız?
CEVAP
Okunur. Kur’anın baştan sona kadar her âyeti okunur. Kısa olduğu için onlara namaz sureleri denmiş. Yoksa her sure okunur.
Sual: İkindi namazını kılıyoruz. Namazın sünnetini kılıp bitirdikten sonra farza başlamadan evvel konuşmak (telefona cevap vermek, aile bireylerine bir şey söylemek gibi... vs) caiz midir?
CEVAP
Zaruret olmadan asla konuşulmaz. Dua vesaire de okunmaz. Zaruretler hariç beklenmez, ara verilmez, hemen farz kılınır.
Sual: Cep telefonu çaldığında namazı bozabilir miyiz?
CEVAP
Namazı bozmak haramdır. Camide telefonu kapatmak gerekir. Yahut sesini kesmek iyi olur.
Sual: Rükudan doğrulurken secde yerine mi bakmak lazım?
CEVAP
Evet.
Sual: Yalnız Fatihayı bilen, zammı sure olarak da okur mu?
CEVAP
Sure öğreninceye kadar Fatihayı okur.
Sual: Birinci rekatta kıraati unutan, ikinci rekatta hatırlasa ne yapar?
CEVAP
Namazı iade etmesi lazımdır. Kıraat farzdır.
Sual: Akşamın farzını yanılıp üçüncü rekatta oturmadan dört rekat kılanın iade etmesi lazım mı?
CEVAP
Evet.
Sual: Namaz kılana (Farz mı kılıyorsun) diye sorulunca, onun da evet manasında başını önüne eğmesi caiz mi?
CEVAP
Evet.
Sual: Parka başlığı ile namaz kılmak caiz mi?
CEVAP
Hiç mahzuru olmaz.
Sual: İçine ot doldurulmuş hayvanların bulunduğu odada namaz kılmak caiz mi?
CEVAP
Namaz kılarken, arkaya koymalı!
Sual: Zammı sureyi okuduktan sonra Fatiha okumadığını hatırlayanın, Fatiha okuması gerekir mi?
CEVAP
Evet. Sonra da secde-i sehv yapar.
Sual: Müminler için okunan 25 istigfarı, birer defa namazda Rabbena... dan sonra okumak caiz mi?
CEVAP
Evet. Namazı müteakip duadan sonra okumak evladır.
Sual: Tehıyyatta (İbad-is-salihin) denirse namaz bozulur mu?
CEVAP
Hayır.
Sual: Gülmemek için selam verip namazdan çıkmak caiz mi?
CEVAP
Hayır. Gülünce mecburen çıkılır.
Sual: Besmele geçen âyeti, zammı sure olarak okumak caiz mi?
CEVAP
Evet.
Sual: Namazda sure okunurken, uzun bir sure içinden âyet-i kerimeler okumakla, kısa bir surenin tamamını okumak arasında sevap açısından bir fark var mıdır?
CEVAP
Kısa sure okumak daha sevaptır.
Sual: Gayri müekked sünnet namazlarda, ilk teşehhüdde tehıyyat ve salevatlar dışında rabbena âtina ve rabbenağfirli duaları okunur mu?
CEVAP
Okumak sevaptır.
Sual: Bir sureyi bir rekatta birkaç kere okumak caiz midir?
CEVAP
Farzlarda bir sureyi bir rekatta tekrar okumak mekruhtur. Nafilelerde mekruh değildir.
Sual: Namazda Salli bariklerden sonra, başka dua okumak caiz mi?
CEVAP
Hadis-i şeriflerde bildirilenleri okumak caizdir. Rabbena âtina veya rabbenağfirli gibi dua âyetlerini dua niyetiyle okumak da caizdir.
Sual: Kur'anda, İnnehü min süleymane ve innehü Bismillahirrahmanirrahim diye bir âyet var. Bu âyeti zammı sure olarak okumak caiz olur mu?
CEVAP
Üç âyet miktarında bir âyet olduğu için caizdir.
Sual: Namaz esnasında soluk alırken de kıraat caiz midir?
CEVAP
Caizdir.
Sual: Namazda sure veya dua okurken hapşırsak duayı okumaya tekrar baştan başlamak gerekir mi?
CEVAP
Kalınan yerden devam edilir.
Sual: Namaz surelerinin bazılarında âyetlerin sonlarında "la" durakları var. O duraklarda durmayı karıştırıyorum, geçince böyle okumak namazı bozar mı?
CEVAP
Namazı bozmaz.
Sual: Her namazdan sonra, selam verince, eli yüze sürmek caiz mi?
CEVAP
Caiz ise de, sürmemeli; çünkü sünnet zannedilebilir.
Sual: Secdeye giderken ve secdeden kalkarken sağ sol önceliği var mıdır?
CEVAP
Secdeye varırken, önce sağ, sonra sol diz, sonra sağ, sonra sol el, sonra burun ve alın yere konur. Secdeden kalkarken de bunun tersi yapılır. Yani secdeden kalkarken önce alın, sonra burun, sonra da sol el ve sağ el, sonra sol diz ve sağ diz yerden kaldırılır. Ancak, bunu çok bariz şekilde değil, başkalarının dikkatini çekmeyecek şekilde yapmalıdır.
Sual: Kitaplarda secde için, alnı, burun ile beraber yere koymak vacib diye okudum. Bunlardan biri yere gelirse secdenin sahih olduğunu mu anlayacağız?
CEVAP
Secde için alnı yere koymak farzdır. Alın yere konmazsa namaz sahih olmaz. Burnu alınla beraber koymak vaciptir. Burnu koymayıp yalnız alnı koymak mekruhtur.
Abdest sıkışıkken
Sual: Abdesti sıkışıkken namaz kılmak tahrimen mekruhtur, fakat vakit dar olur da, abdest almak, namaz vaktinin geçmesine sebep olacaksa, bu hâlde o namazı kılması gerekir mi?
CEVAP
Evet, kılması gerekir, çünkü kazaya bırakma günahı, mekruh olarak kılmak günahından daha büyüktür. Kerahat vaktinde kılmak mekruh, kazaya bırakmaksa haramdır. (Hindiyye)
Beş vakit namaz tablosu
|
|
.
Kadınların namazı
|
Sual: Kadının, erkeğe göre, namazda farklı yaptığı şeyler nelerdir?
CEVAP
Şunlardır:
1- Kadın, namaza dururken, ellerini omuzlarına kadar kaldırır. Sağ el parmaklarını sol bilek üzerine halka yapmaz. Sağ eli, sol el üzerinde olarak göğüs üstüne koyar.
2- Rükuya eğilirken ayaklarını birleştirmez. Rükuda az eğilir, belini başı ile düz tutmaz, dizlerini büker. Ellerini dizleri üstüne koyar, dizlerini kavramaz ve parmaklarını açmaz.
3- Secdede kollarını, karnına yakın olarak yere serer. Karnını uyluklarına bitiştirir.
4- Teşehhüdde, ayaklarını sağa çıkararak yere oturur. El parmakları birbirine yapışık olur.
5- Dua ederken ellerini ileri uzatmaz, yüzüne karşı eğik tutar.
6- Sabah namazını geç kılması müstehap değildir. Vakit girer girmez kılmaları iyi olur.
7- Namazda yüksek sesle okumaz. Kurban bayramında farz namazlardan sonra teşrik tekbirini sessiz okur. (Redd-ül-muhtar, Tahtavi)
Sual: Halebi’de ve Redd-ül-muhtar’da, rükuya eğilirken ayakları birleştirmenin sünnet olduğu yazılıdır. Kadınlar da ayak birleştirir mi?
CEVAP
Hayır, kadınlar birleştirmez. Bu erkeklere mahsustur.
Kadınlar beklemez
Sual: Erkeklerin cuma namazından çıkmalarını beklemeden, kadınlar öğle namazını kılabilirler mi?
CEVAP
Evet, kılabilirler.
Sual: Bir rükün miktarı saçımız açılırsa namaz bozulur mu? Rükün miktarı ne kadardır?
CEVAP
Namazın bozulmasında ve secde-i sehvlerde rükün miktarı önemlidir. Bunu iyi bilmek gerekir.
Namazın içindeki farzlara rükün denir. Hepsi beştir: Kıyam, kıraat, rüku, sücud ve son teşehhüdde oturmak.
Kadınlarda saç avrettir. Bu rükünlerin birinde, saçı açılan kadın, bir âyet okuyacak kadar zaman içinde saçını kapatamazsa, namazı bozulur. Açıldıktan sonra bir eli ile hemen kapatırsa, namazı bozulmaz. İki eli ile kapatırsa namazının bozulacağını bildiren kitaplar da vardır. Onun için bir el ile kapatmaya çalışmalıdır. Yahut üç kere sübhanallah diyecek kadar avret yeri açılırsa namazı bozulur. Normal şekilde üç kere sübhanallah demek bir rükün için ölçüdür.
Kaç rekat kıldığını şaşırıp, namaz içinde düşünen kimse, sonraki rüknün veya vacibin üç kere sübhanallah diyecek kadar bir zaman gecikmesine sebep olursa, bu arada, âyet ve tesbih okusa bile, secde-i sehv yapması gerekir.
Sual: Kadın secde ederken başörtüsü alnına gelse mekruh olur mu?
CEVAP
Evet. Secdeye alnın çıplak olarak değmesi gerekir.
Sual: Sağlam kadınlar, gerek tarlada ve gerekse camide yabancı erkeklerin göreceği yerde oturarak namaz kılıyorlar. Kıyam, yani ayakta durmak farz değil mi? Yabancı erkek görecek diye oturarak namaz kılmak caiz midir?
CEVAP
Caiz değildir. Farzı ayakta kılmak farzdır. Ancak hasta olup ayağa kalkamayan oturup kılar. Erkek görecek diye oturarak kılmak caiz olmaz. (Redd-ül-muhtar, Hindiyye)
Sual: Kadın, çıplak ayakla namaz kılabilir mi?
CEVAP
Namaz etekliği uzun ise, ayaklar görülmüyorsa, bir mahzuru olmaz.
Sual: Namaz borçları olan kadın, yıllar içindeki hayzlı zamanlarını düşerek mi kaza hesabı yapar?
CEVAP
Evet.
Sual: Namaz kılarken, kadının altınları görünse, caiz mi?
CEVAP
Görünmemesi iyi olur.
Sual: Kadının namazını, evde kocasıyla veya mahrem erkek akrabasıyla cemaatle kılması, yalnız kılmasından evla mıdır?
CEVAP
Evet.
Sual: Dizle ayak arasının ¼ ü açılan kadının namazı bozulur mu?
CEVAP
Evet.
Sual: Kadının, namazda yüzünü tülbentle kapatması caiz mi?
CEVAP
Hayır.
Sual: Ruj ve ojede plasenta kullanıldığını, imalinde çalışan birkaç yetkili ağızdan işittim. Rujlu ve ojeli iken namaz kılmak uygun olur mu?
CEVAP
Oje plasentadan imal edilmese de, altına su geçmez. Ojeli iken alınan abdest de sahih olmaz.
Sual: Örtünün altından peruk görünürse namaz bozulur mu?
CEVAP
Bozulmaz.
Sual: Maliki’yi taklit eden kadın, abdestte ve gusülde, örülü saçını çözmesi gerekir mi?
CEVAP
Maliki’de, kadının, abdestte örülü saçını açması gerekmez. Örgünün üstünden hepsini mesh eder.
Gusülde de saçların dibine, yani başındaki deriye su ulaşabiliyorsa, örgüyü çözmek yine gerekmez. Hanefi’de de böyledir. Yani kadınlar, örülü saçın diplerini ıslatınca, çözmeden örgünün üstünü ıslatmak yeterlidir. Saç dipleri ıslanmazsa, örgüyü açmak gerekir. Örülmemiş saçların her tarafını da yıkamak farzdır. Maliki’de guslederken saçları hilallemek de gerekir.
Sual: (Kadın, kürsüf kullanmazsa, namazı kabul olmaz) deniyor. Doğru mu?
CEVAP
Böyle bir şeyin aslı yoktur. Hiç kürsüf kullanılmasa da, yine de namazlar sahih olur. Kürsüf kullanılmazsa, iç çamaşırı kirlenebilir. Kirli çamaşır çıkarılıp temiz çamaşırla namaz kılınır. Kürsüf, yani bez veya pamuk, namazdan sonra konursa, çamaşır kirlenmiş olmaz. Maliki mezhebini taklit ederse, namazda bile akıntı gelse, abdesti de, namazı da bozmaz.
Sual: Hayzlı, nifaslı kadın, namaz kılabilir mi?
CEVAP
Kılamaz. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Hayzlı kadın namaz kılamaz.) [Buhari, Müslim]
(İstihazalı [özürlü], hayzı bitince yıkanır, namazını kılar, orucunu tutar.) [Darimi]
Sual: Komşumuz, Cilbabsız, yani çarşafsız namaz kılan kadının namazı kabul olmaz dedi. Böyle bir şey var mıdır?
CEVAP
Böyle bir şeyin aslı yoktur. Cilbab, erkeğin de, kadının da giydiği bir elbise, bir gömlektir. Çünkü hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Haramdan cilbab [gömlek] giyen erkeğin namazları kabul olmaz.)[Bezzar]
(Hayâ cilbabını [örtüsünü] çıkarandan [aleyhinde] söz etmek gıybet olmaz.) [Beyheki]
Cilbab, baş örtüsünden daha geniş ve gömlekten kısa olan örtüdür. Bedeni örten her örtüye denir. (Ebüssüud tefsiri, Ruh-ul-beyan tefsiri)
Resulullah efendimizin hanımı Ümmi Seleme validemiz anlatır:(Resulullaha, kadın yalnız atkısı ve gömleği ile izarsız namaz kılabilir mi?) diye sordum. (Giydiği dır’ [uzun gömlek], ayaklarının üstü ile birlikte bütün vücudunu örterse, kılabilir) buyurdu.) [Ebu Davud]
Yine hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Kadın, ancak başını ve bütün vücudunu örten elbise ile namaz kılarsa, tesettüre uymuş olur ve namazı kabul olur.) [Ebu Davud, Tirmizi]
(Namazı, izar ve rida ile kılın!) [İbni Adiy]
İzar, belden altını örten; rida ise, belden yukarısını örten giysidir. İhramın da alt kısmına izar, üst kısmına rida denir. İzar, bir cins peştamal, rida ise bir cins gömlektir.
(Bahr-ür-râık)da diyor ki:
(Erkek, hanımına şunları alması gerekir: Kisve, senede iki dır’, ikihimâr ve iki milhafedir. Milhafe, kadının sokağa çıkarken giydiği elbisedir. [Buna ferâce, saya, manto da denir. Himâr, baş örtüsüdür.]Dır’ göğsü açılabilen uzun gömlektir. Kamîs, omuzu açılabilen uzun gömlek [entâri]dir.)
Nur suresinin 31. âyet-i kerimesinde, (Kadınlar, himarlarını [baş örtülerini] yakalarının üzerine örtsünler) buyuruluyor. Eğer kadınlar, çarşaf giyselerdi, himar yani baş örtüsünü yakanın üzerine örtmekten bahsedilmezdi.
Kadınlara vücut hatları [kaba avret yerlerinin şekli ve rengi] belli olmayacak herhangi bir elbise ile örtünmek farzdır. Dinimiz, kapanmayı emretti, ama belli bir örtü şekli bildirmedi. (Dürer-ül-mültekıte)
Bu vesikaların hepsi gösteriyor ki, kadınların çarşaf giymesi gerekmez. Ne Resulullah efendimizin hanımlarının, ne de Eshab-ı kiramın hanımlarının çarşaf giydiklerine dair bir vesika yoktur. Din kitaplarında da kadına nafaka olarak verilmesi gereken elbiseler bildirilmiş, hiç birinde çarşaftan bahsedilmemiştir.
Çarşaf Türkiye’ye Tanzimat döneminde hacca gidenler tarafından, İranlılardan alınmak suretiyle getirilmiştir. Önceleri pek tutulmayan, hatta bid'at denilen çarşaf, 1870’te yaygınlaşmıştır. Daha sonra II. Abdülhamid han, 4 Ramazan 1309 (2 Nisan 1892) tarihli bir emirname ile çarşaf giyilmesini yasaklamıştır. (İslam Ansiklopedisi Diyanet Vakfı)
1913’de Balkan muhacirleri, Rumeli’nde Yahudi ve Ortodoks kadınlarının giydikleri siyah çarşaf ile gelmişlerdi. Zamanla bu İstanbul’a yayıldı. (Osmanlı Tarih Deyimleri Sözlüğü)
Sual: Kadın için Bayram ve Cuma namazı farz olan bir mezhep var mıdır?
CEVAP
Bayram namazı Şafii ve Maliki'de sünnet, Hanefi'de vaciptir.
Cuma namazının yalnız erkeklere farz olduğu çeşitli hadis-i şeriflerle bildirilmiştir. Bunlardan ikisi şöyle:
(Cuma namazı, köle, kadın, çocuk, hasta olan kimse hariç, her müslümana farzdır.) [Ebu Davud, Hakim]
(Namaz kıldırması için bir erkeğe emredip, sonra da Cuma namazına gelmeyen erkeklerin evlerini başlarına yıksam diye düşündüm.) [Buhari]
Bayram namazının şartları da Cuma namazının şartları gibidir. Bu bakımdan Cuma namazına gitmeyen kadın, bayram namazına da gitmez.
Erkeklerin camide cemaatle namaz kılmalarının, evde kıldıkları namazdan 27 derece daha fazla sevap olduğu, kadınların ise, evde namaz kılmalarının, camide namaz kılmalarından daha çok sevap olduğu hadis-i şeriflerle bildirilmiştir.
Sual: Kadın, erkeklere imam olabilir mi?
CEVAP
Bütün fıkıh kitaplarında imam olmak için bildirilen şartlardan biri, (Erkek olmaktır. Kadın, erkeklere imam olamaz) buyuruluyor. (Halebi)Dürer’deki bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Kadınların, [namazda imam olarak] öne geçirilmesi caiz değildir.)[Rezin]
Kadın, erkeklerle birlikte cemaatle namaz kılsa, kadının sağındaki, solundaki ve arkasındaki erkeğin namazı bozulur. (Redd-ül-muhtar)
Sual: Neden kadınlar erkeklerin arasında namaz kılamıyor? Din kardeşi değil miyiz, omuz omuza kılsak ne mahzuru olur?
CEVAP
Öyle ya namazda kadına bir kötülük edecek erkek çıkmaz. Gerçekten niye kadın erkeklerin arasına girmiyor ki? Her kadın birimizin anasıdır veya bacısıdır veya hanımıdır veya kızıdır, halamız, teyzemiz de olabilir.
Evet annemizle de yan yana namaz kılamayız, onun değil, bizim namazımız bozulur. Bir başka hanım da, (O erkeklerin bana ne zararı dokunabilir) demişti. Evet erkeklerin ona da sana da bize de zararı dokunmaz. Ama kadınla erkek yan yana namaz kılınca erkeğin namazı bozulur. Niye bozulur? Namaz kılmayı bize emreden öyle emretmiştir de ondan, yani Allah öyle emrettiği için öyledir. İnsan teyze kızı ile evlenebiliyor da neden kız kardeşi ile evlenemiyor? Allah öyle emrettiği için, kız kardeşinizle evlenin deseydi evlenirdik. Bir kadın niye iki erkekle evlenemiyor, yine aynı cevap, öyle emrettiği için. Yani şu sebepten dolayı değil. Mesela erkeklere ipek giymek haramdır, niye haram? Cevap aynı, öyle emredildiği için.
Sual: Amerika’da kadın imamın, Kilise’de Cuma namazı kıldırmasının amacı nedir? Feminizm için mi, yoksa başka maksatlar da var mıdır?
CEVAP
Maksatsız değil elbette. Ama asıl maksadı nedir bilmiyoruz. Görünenler var. Hutbede ve demeçlerinde şu hususları vurguluyor:
(Kadın da erkeğin yaptığı işleri yapmalıdır. Mesela kadın, yaptığı zinadan dolayı cezalandırılamaz. Yaptığı zinaları gizleme ve zina yapma hakkına sahiptir. Bu, feminizmden çok, bir reform hareketidir, İslam’ın kuralları artık değişmelidir. Sultanahmet camiinde de Cuma namazı kıldırmak istiyorum.)
İranlı kadın bir profesör ile ilahiyatçı erkek bir profesör de, (İmamlık için kadın erkek fark etmez, kim daha liyakatli ise o imam olmalıdır) diyerek, Amerikalı kadının imamlığını onaylamışlardır. Bu arada daha başkalarından da çatlak sesler çıkmıştır. Bunların maksadı, ne feminizmdir, ne de dinde reformdur. Dinde reform adı altında dini içten yıkmaktır. Önce kadın Cuma namazına gitmeli dendi, sonra, âdetli ve lohusa iken namaz kılabilir, tesettür şart değildir denerek âdetli bazı kadınlara cenaze namazı kıldırıldı. Kadın kadına imamlık yapabilir dendi. Şimdi de kadın erkeklere imam olabilir dendi. Adım adım dinin emirleri yıkılmaya başlanıyor. Bunlar kıyamet alametlerindendir.
Böyle bir zamanda Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarına sarılmanın önemi daha da artmaktadır.
Sual: Büyük İslam İlmihali’nde (Kadının kadına imamlığı caizdir) denirken, siz niye mekruhtur diyorsunuz?
CEVAP
Hiç bir ilmihalde böyle demiyor. Bahsettiğiniz ilmihale de baktık. Orada, (Kadının kadına imamlığı kerahetle caizdir) deniyor. Kerahatlekelimesini niçin yazmadığınızı anlayamadık.
Yani kadının kadına imam olması mekruhtur. Mekruh denilince tahrimen mekruh anlaşılır. Tahrimen mekruh harama yakın mekruh demektir, namazın sevabını yok eder. Sadece namaz borcundan kurtulmuş olunur ise de sevap alınmaz.
Din yeni mi geldi? Dinimizin hükümleri bilinmiyor mu? Her gün dinin bir meselesini bozmaya çalışmanın âlemi nedir?
Sual: Kadınların cenazelere iştirak etmeleri, cenaze namazı kılmaları, cenaze taşımaları ve cenazeyi defnetmeleri farz mıdır?
CEVAP
Hayır kadınlara farz değildir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Kadınlar, cenazelere iştirak etmezler.) [Buhari, Müslim, Ebu Davud]
Hayzlıya yasak olanlar
Sual: Mezhepsiz biri, “Yaygın kanaate göre kadınlar hayzlı iken namaz kılamaz, oruç tutamaz, Mushaf’a el süremez, camiye giremez deniyorsa da, bunu yasaklayan ne bir hadis, ne de başka bir delil yoktur” diyor. Peki din kitaplarının hepsi yanlış mı yazıyor?
CEVAP
Hepsi doğru yazıyor. Hepsinin delili vardır. Mezhepsiz, hak olan dört mezhep demiyor, Ehl-i sünnet âlimleri demiyor, yaygın kanaate görediyerek, Allah ve Resulünün emirlerine, Resulullahın vârisleri olan âlimlerin naklettiklerine yanlış bir kanaat diyor. Halbuki aksini söyleyen bir tek Ehl-i sünnet âlimi yoktur.
Hayzlı kadın şunları yapamaz:
1) Namaz kılamaz. Bir hadis-i şerif meali:
(Hayzlı kadın namaz kılamaz.) [Ebu Davud]
Ümmü Büsse radıyallahü anha anlatır:
Hac esnasında Ümmü Seleme radıyallahü anhaya sordum:
- Ey müminlerin annesi, hayz sırasında kılınmayan namazların kazası gerekir mi?
- Hayır, kaza edilmez. Hanımlarından biri, nifas sebebiyle kırk gün namaz kılmadı, Resulullah nifas zamanı kılınmayan namazları kaza etmesini emretmedi. (Ebu Davud)
Nifas da hayz gibi olduğu için böyle bildirilmiştir.
2) Kur’an okuyamaz. Bir hadis-i şerif meali:
(Hayzlı ve cünüp, Kur'an okuyamaz.) [Tirmizi]
3) Oruç tutamaz. Bir kadın Hazret-i Âişe validemize sordu:
- Niye hayzlı kadın orucunu kaza ediyor da, namazını kaza etmiyor?
Âişe validemiz buyurdu ki:
- Sen Haruriye [harici] misin?
- Haruriye değilim, fakat öğrenmek için soruyorum.
- Hayzımız Ramazana rastlardı da, oruç tutmayıp, kazası ile emrolunur; fakat hayzlı iken kılmadığımız namazları kaza etmekle emrolunmazdık. (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesai)
Bir hadis-i şerif meali de şöyle:
Resulullah zamanında hayız veya nifas sebebiyle Ramazanda hanımlarından biri orucunu yerdi de, Resulullah ile birlikte Şaban ayına kadar kaza etmediği olurdu. (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesai)
4) Mushaf’a el süremez. Bir hadis-i şerif meali:
(Kur'ana ancak temiz olan dokunabilir.) [Nesai]
5) Camiye giremez. Bir hadis-i şerif meali:
(Cünübe ve hayzlıya mescide girmek helal olmaz.) [İbni Mace]
6) Kâbe’yi tavaf edemez. Bir hadis-i şerif meali:
(Beytullahı tavaf etmek, namaz kılmak gibidir, yani abdestli olmak lazımdır.) [Tirmizi]
7) Kocası ile cima edemez. (Bekara 222) Bir hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Hayzın başladığını ve bittiğini kocasından saklayan kadın melundur.) [Cevhere]
Hayzlı iken kadına yaklaşmak haram olduğu için bunu saklayan kadın günaha girer.
Sual: Kadınların namazda ellerinin üstlerini ve ayaklarını örtmeleri gerekir mi?
CEVAP
S. Ebediyye’de diyor ki:
Kadınların el ve yüzlerinden başka her yerleri, bilekleri, sarkan saçları ve ayaklarının altı, namaz için Hanefi’de avrettir. Ellerin üstü avret değildir diyen âlimler de çoktur. Bunlara göre, kadınların bileklerine kadar ellerinin üstü açık kılmaları caiz olur. Ama, kitapların hepsine uymuş olmak için, kadınların elleri örtecek kadar uzun kollu namazlık veya geniş baş örtüsü ile elleri örtülü olarak kılmaları, daha iyi olur. Kadınların ayakları namazda avret değildir diyen âlimler de varsa da, bu âlimler de, namazda örtmesi sünnet, açması mekruhtur dedi.
Sarkan saçlar da, ayak gibidir. (Kadıhan)
Kadının dua etmesi
Sual: Kadın da erkek gibi dua ederken ellerini uzatır mı?
CEVAP
Hayır, kadın dua ederken ellerini ileri uzatmaz, yüzüne karşı eğik tutar.(S. Ebediyye)
Kadının sarkan saçı
Sual: Kadının kulaklarından aşağı sarkan saçı namazda açılsa, namaz bozulmuş olur mu?
CEVAP
Kadınların kulaklarına kadar sarkan saçı avrettir. Kulaktan aşağı sarkan kısmı da, âlimlerin çoğuna göre yine avrettir. Açılırsa namaz bozulur. Bazı âlimlere göre, sarkan kısım namazda avret olmaz; fakat yabancı erkeklerin bu saçlara bakmaları caiz değildir. (Halebî-yi kebir)
Celsede otururken
Sual: Kadın, namazda iki secde arasında nasıl oturur?
CEVAP
Teşehhütte yani namazdaki normal oturuşta oturduğu gibi oturur.(Redd-ül-muhtar)
Kadınlara cuma namazı farz mı?
Sual: Bir kadın cuma namazı kılarsa sahih oluyormuş. Sahih olması, cuma namazının kadınlara da farz olduğunu göstermez mi?
CEVAP
Göstermez. Kadınlara cuma namazı kılmak farz değildir. İki hadis-i şerif meali:
(Cuma namazı, köle, kadın, çocuk, hasta hariç, her Müslümana farzdır.) [Ebu Davud]
(Namaz kıldırması için bir erkeğe emredip, sonra da cuma namazına gelmeyen erkeklerin evlerini başlarına yıkmalı diye düşündüm.) [Buharî]
Bu hadis-i şerifler, fıkıh kitaplarında şöyle açıklanıyor:
Kadına ve seferî olana, cuma namazı kılmak farz değildir. (Fetava-i Hindiyye)
Seferî olan cuma namazı kılsa sahih olur. Bunun gibi seferde olana, ramazan orucunu tutmak da farz değildir, ama tutarsa orucu eda etmiş olur. Beş vakit namazın hangisi olursa olsun, vakit girince kılmak farz değildir, vaktinin sonunda farz oluyor, ama vakit girince kılınırsa farz eda edilmiş oluyor. Kurban kesmek de böyledir. Kurban Bayramı'nın üçüncü günü zengine kurban kesmek vacib oluyor, ama birinci günü kesilse vacib eda edilmiş oluyor. (Redd-ül muhtar)
Cuma namazı seferî olana farz olmadığı hâlde, kılınca sahih olduğu gibi, kadın kılınca da cuma namazı sahih oluyor. Bunun, kadına cumanın farz olmasıyla hiçbir ilgisi yoktur.
Cuma namazının farz olmasının iki çeşit şartı vardır: Vücub şartlarıve eda şartları.
Vücub şartlarından biri veya birkaçı bir kimsede olmasa, buna rağmen o kişi cumayı kılsa, namaz sahih olur. Kılmazsa günah olmaz, çünkü vücub şartı yoktur.
Vücub şartları dokuzdur. Yani, bir kimseye farz olması için şu dokuz şart gerekir:
1- Mukim olmak. Seferî olana farz değildir.
2- Sağlam olmak. Hastaya, hastaya bakana ve çok ihtiyar olana farz değildir.
3- Hür olmak. Köleye farz değildir.
4- Erkek olmak. Kadınlara farz değildir.
5- Akıl ve baliğ olmak. Deliye ve çocuklara farz değildir.
6- Kör olmamak.
7- Yürüyecek gücü olmak. Felçliye, ayaksıza farz değildir.
8- Hapiste olmamak.
9- Çok yağmur, kar, fırtına, çamur olmaması.
Bu şartlar olmasa da, cumayı kılan kimse cumayı eda etmiş olur. (S. Ebediyye)
Kadınlar namazda sesli okumaz
Sual: (Erkeklerin namazda cehri [açıktan, sesli] okuduğu yerde kadınlar da cehri okuyabilir) deniyor. Kadınların sesli okuması caiz midir?
CEVAP
Hayır, kadınlar, namazda veya namaz dışında sesli okuyamaz. Ezan ve ikamet okumak erkeklere sünnet iken, kadınların, hiç kimse yokken de, ezan ve ikamet okuması tahrimen mekruhtur. (S. Ebediyye)
Sabah, akşam ve yatsı namazlarıyla gece kılınan nafile namazlarda, erkeklerin sesli okumaları müstehab iken, kadınların sesli okumaları caiz değildir.
Fetih kitabında, (“Namazda Kur’anı aşikâre okuyan kadının namazı bozulur sözü” isabetlidir) deniyor. Kadınlar, Kurban Bayramı'nda farz namazlardan sonra teşrik tekbirini sessiz okur. Namazda yüksek sesle okumaz. (Redd-ül muhtar)
Sessiz okumak, kendi işiteceği sesle okumak demektir. Kendi işiteceği sesle okumazsa, namaz sahih olmaz.
Kadının camiye gitmesi
Sual: Hindiyye’de, (Kadınların cemaatle namaz kılmak için camiye gitmeleri mekruhtur) yazıyor. Cemaatsiz kılsalar da, yine gitmeleri doğru değil midir? Çarşıya çıkınca namaz kılacak müsait yer bulunmasa, camide cemaat dağıldıktan sonra da mı kılmaları uygun olmuyor?
CEVAP
Kadınların camiye gitmesi günah değil, erkekler varken gidip fitneye sebep olmaları günahtır. Bahsedilen durum gibi bir ihtiyaç olunca, erkekler dağıldıktan sonra, kadınlara ait bölümde namaz kılmalarında mahzur olmaz.
Vaktin girmesi önemli
Sual: Ramazanda sabah namazı girince ezanlar okunuyor, fakat diğer aylarda güneşin doğmasına bir saat veya daha az kala okunuyor. Biz kadınlara ezan okumak gerekmediğine göre, vakit girer girmez sabah namazını kılmakta bir mahzur olur mu?
CEVAP
Hayır, mahzuru olmaz. Erkekler de vakit girer girmez kılabilir. Yalnız kılınca her namazı ilk vaktinde kılmaya çalışmalıdır.
Kadın ikamet okumaz
Sual: Tarikatçı bir hoca, (Kadınlar da, namaz kılarken ikamet okumalı)diyerek, müridelerine ikamet okutuyor. Kadın ezan okumadığı gibi, kamet de okumaz değil mi?
CEVAP
Elbette okumaz. Hanefî’de, kadının ezan ve ikamet okuması mekruhtur. (Hamevî, Hindiyye, İslam Ahlakı)
.
Resimli seccadeler
|
Sual: İslam harfleriyle yazılı, Kâbe veya cami resmi bulunan seccadede namaz kılmak caiz midir?
CEVAP
Üzerinde İslam harfleriyle yazılmış olan yazı, hattâ bir harf bulunan seccadeyi yere sermek tahrimen mekruhtur. Bunları, her ne için olursa olsun yere sermek, hakaret etmek olur. Hakaret etmek için sermekse küfür olur. Üzerinde Kâbe, cami resmi veya yazı bulunan seccadeleri namaz kılmak için yere sermek de caiz değildir. (Hadika c. 2, s. 633)
Kâbe, cami veya İslam yazısı bulunan seccadeyi yere sermek [ona hakaret olacağı için] caiz değildir. Fakat resim bulunan battaniye böyle değildir. İbni Hacer-i Mekki hazretleri, fetvasında, (Canlı resmini, hürmet edilen yerlerde kullanmak caiz değildir, hürmet edilmeyen şeyler üzerinde caizdir) buyuruyor. Battaniye yere serilince onun üzerinde bulunan resme hürmet edilmemiş, hakaret edilmiş olur. Resim, secde edilen yerde değilse, böyle resimli battaniye üzerinde namaz kılmakta mahzur olmaz. Canlı resimleri, göbekten yukarıda bulunursa, orada namaz kılmak mekruh olur. Canlı resmi, basılan, oturulan yerde ise mekruh olmaz. Namaz kılanın arkasında göbekten yukarıda olursa tenzihen mekruh olur. (Redd-ül-muhtar)
Şu halde canlı resmi bulunan şeyleri yere serince ona hakaret olduğu için, namaz mekruh olmuyor. Kâbe, cami resmi bulunan şeyleri yere sermek de ona hakaret olduğu için caiz olmuyor. (S. Ebediyye)
Sual: Minare resimli seccadede namaz kılmak mekruh mu?
CEVAP
Değildir.
Sual: Aslan, geyik gibi canlı resmi bulunan battaniye, halı üzerinde namaz kılmak mekruh olur mu?
CEVAP
Resim, namaz kılanın ayağı altında, oturduğu yerde veya secde ettiği yerde olmazsa, böyle resimli battaniye, seccade üzerinde namaz kılmak mekruh olmaz. Resim, yerlerde bulunduğu için ona hakaret edilmiş olur. Fakat secde edilen yerde ise, yahut basılan ve oturulan yerde ise sanki insan vücudunda bulunmuş gibidir. Namaz mekruh olur. Onun için üzerinde resim bulunan elbise ile namaz kılmamalıdır!(Zevacir)
Kâbeli seccade
Sual: Kâbe, cami resimli seccadeyi, namaz kılmak için yere sermek küfür müdür?
CEVAP
Hakaret niyetiyle yere serilmediği için küfür olmaz. Namaz kılmak niyetiyle yere sermek mekruh olur.
Sual: Seccade eskiyince basılıp geçilen yerlere sermek uygun olur mu?
CEVAP
Uygun olmaz, hürmetsizlik olur.
Sual: Seccadenin secde edilen yerine basmak mekruh mu?
CEVAP
Mekruh değildir. Edebe muhaliftir.
Sual: İşlemeli seccadede namaz kılmak caiz mi? Şimdi dikkati çeken süslü halılar var. Bunların üstünde namaz kılmak mekruh olur mu? Evimizin kıble duvarında çeşitli süs eşyaları var. Bunlara karşı namaz kılınır mı?
CEVAP
Zihni meşgul eden şeyler üzerinde mesela nakışlı seccadede namaz kılmak mekruhtur. Seccadeler sade olmalı veya ters çevirip kılmalıdır.
Şimdi bazı camilerde şekilli halılar huşuya mani olmaktadır. Düz halı sermelidir.
Caminin veya namaz kıldığımız evin kıble duvarında da âyet, hadis, dini levha bulunmamalıdır. Levhaları âyetleri caminin sağ ve sol duvarına asmalıdır.
Sual: Tam İlmihal’de (Secde edilmeyen yerlerinde canlı resmi bulunan seccade üzerinde namaz kılmak mekruh değildir. Çünkü yere sermek hakarettir) deniyor. Buna göre, Kâbe veya Cami resmi olan seccadede namaz kılmak caiz olur mu?
CEVAP
Bir resmi yere sermek, ona hakaret olur. Kâbe ve Cami resmi olan seccadeyi yere sermek bunlara hakaret olduğu için, üzerlerinde namaz kılmak caiz olmaz.
Sual: S. Ebediyye'de, (Zihni meşgul eden nakışlar bulunan seccadeleri kullanmak caiz değil) deniyor. Bugün camilerde çok süslü halılar var. Bu süslü halılarda namaz kılmak mekruh değil midir?
CEVAP
Halılardaki süsler, nakışlı seccadelerdeki gibi zihni meşgul ediyorsa, namaz mekruh olur. Aynaya karşı veya resmimiz görülen pencere camlarına karşı namaz kılmak da zihni meşgul ettiği için mekruh olur. Camlarda şeklimiz hiç görülmese veya hiç oraya bakmasak namaz mekruh olmaz. Ölçü insanı meşgul etmesidir. Peygamber efendimiz, üzerinde şekiller bulunan elbise ile namaz kıldı. Sonra bu şekillerin kendisini meşgul ettiğini gördü. Elbiseyi çıkarıp başkasına verdi. Bu bakımdan, yazılı veya resimli elbiselerle namaz kılmamalıdır.
Rüku ve secdede ayakları birleştirmek
|
Sual: Rüku ve secdede ayakları birleştirmek sünnet midir?
CEVAP
Evet. Maalesef bugün bu sünnet unutulmuştur. Bunun gibi başa kaplama mesh yapmak da unutulmuştur. Sadece başın dörtte biri meshediliyor, yalnız farz yapılıyor, sünnet yapılmıyor.
Sual: Rükuda topuk kemiklerini birleştirmeye çalışırken çok zor oluyor. Rükuda ve secdede topukları birleştirmek yeterli midir, yoksa illâ topuk kemiklerini de birleştirmek şart mıdır?
CEVAP
Şart değildir. Sadece topukları birleştirmekle sünnet yerine gelir. Tam İlmihal’de diyor ki:
(Halebi-i kebir)de, üç yüz on beşinci sayfada ve (Dürr-ül-muhtar)da diyor ki, (Rükuda sünnetlerden biri de, topuk kemiklerini birbirine bitiştirmektir) Bunun için, rükuya eğilirken, sol ayağın topuğu, sağ ayak yanına getirilir. Secdeden kıyama kalkarken açılır.
Son cümlede, (Bunun için, rükuya eğilirken, sol ayağın topuğu, sağ ayak yanına getirilir) deniyor.
Sadece topukları birleştirmek yeterlidir. Bunu İlmihalin müellifine yazılı olarak sormuştuk. (Topukları birleştirmek kâfidir) diye cevap gelmişti. Cennet Yolu İlmihali’nde namazın müstehabları sayılırken,(Rükuda ayakları bitiştirmek) ifadesi geçiyor.
Halebi, Dürr-ül-muhtar ve Redd-ül-muhtar’da (kâbeyni [iki kâ’bı]birleştirmek) ifadesindeki kâ’b kelimesi, ayakların iç tarafındaki çıkıntılı kemiktir. Buna topuk kemiği de denir. Topukların birleştirilmesi yeterlidir. Bu iki kemiği zorla birleştirmeye kalkmak gerekmez, iki topuk yan yana gelince sünnet yerini bulmuş olur. Bu olayı büyütmek yanlıştır. Namazda sakin olmak esastır. Topuk kemiklerini birleştirmeye çalışarak kendini zorlamak uygun olmaz. Birleştirene de, birleştirmeyene de bir şey dememek gerekir.
Kadınlar rükûda ayaklarını birleştirmez. Bu erkeklere mahsustur.
Ayaklar ne zaman açılır?
Sual: S. Ebediyye’de, (Rükûa eğilirken, sol ayağın topuğu, sağ ayak yanına getirilir. Secdeden kıyama kalkarken ayaklar açılır) deniyor. Bazıları secdeden ayağa kalktıktan sonra açıyor. Kalkarken açılır ne demektir?
CEVAP
(Kalkarken açılır) demek, (Secdeden kalkacağı zaman açılır) demektir. Ayaklar birbirinden ayrılmış olarak kalkılmış olur. Şayet bunu unutursa ayağa kalkınca açar.
Ayakları birleştirmek
Sual: Erkeklerin rükûda ayaklarını birleştirmesinin sünnet olduğu, S. Ebediyye’den başka hangi kitapta vardır?
CEVAP
Hanefî’de sünnet olduğu, Halebî ve Redd-ül-muhtar gibi kıymetli kitaplarda bildiriliyor. Meşhur Mızraklı İlmihâl’de de yazılıdır. Yine, öğrenciler için, zamanında Osmanlıca olarak yazılmış olan “Anadolu Yavrusunun Kitabı: Malumat-ı Diniyye” kitabında da, (Rükûda ayaklar birleştirilir) deniyor. Zamanla bunlar unutulmuş ve bunun için de, bugün Türkçe denilen Latin harfleriyle yazılan kitaplarda yoktur. Yoksa daha önce, bu tür bilgiler, kitaplara yazılırdı. Unutulan bu sünneti ihya etmek çok sevab olur.
.
Sübhane Rabbike âyetini değiştirmek
|
Sual: Dua niyetiyle, " Sübhane Rabbike" âyetini değiştirerek, "Sübhane Rabbina" şeklinde okumakta mahzur var mıdır?
CEVAP
Birkaç kitapta (Dua ederken âyeti değiştirip Rabbike yerine Rabbina demek daha iyi olur) deniyor ise de muteber kitaplardaki hüküm şöyle:
Müfessirlerin baş tacı Beydavi hazretleri Hazret-i Ali’nin (Kıyamet günü bol bol sevaba kavuşmak isteyen, her toplantı sonunda, Sübhane Rabbike âyetini sonuna kadar okusun!) buyurduğunu bildirmektedir. Diğer tefsirlerde de mesela Mevakib tefsirinde de böyle yazmaktadır.
Birkaç hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Kıyamet günü bol sevap kazanmak isteyen kimse, bir toplantıdan kalkınca Sübhane Rabbike âyet-i kerimesini okusun!)[İbni Hibban]
(Bir kimse namaz sonunda, üç defa Sübhane Rabbike âyet-i kerimesini okursa, kâfi miktarda sevaba kavuşur.) [Taberani]
Ebu Said-i Hudri Radıyallahü anh, Resulullah efendimizin namazdan selam verince, üç defa ( Sübhane Rabbike Rabbıl ızzeti...) okuduğunu bildiriyor. (Ebu Ya’la) (Hatib-i Bağdadi)
Yine Ebu Said-i Hudri hazretleri, (Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem, namazda, selam vereceği zaman, Sübhane Rabbike âyet-i kerimesini okurdu) buyurmaktadır. (İbni Ebi Şeybe)
Abdullah İbni Abbas radıyallahü anhüma, (Resulullah, namazda selam vermeden önce, Sübhane Rabbike âyet-i kerimesini okurdu) buyurmaktadır. (Taberani)
İlim ehli bilir ki, teşehhüdde âyet-i kerimeler dua niyetiyle okunur. Yukarıdaki hadis-i şerifler gösteriyor ki, dua niyetiyle de Peygamber efendimiz, âyet-i kerimeyi değiştirmeden okumuştur. O halde Sübhane Rabbikeyi, değiştirip (Sübhane Rabbina) şeklinde okumak, Kur'an-ı kerime el uzatmak ve sünnet-i seniyyeye müdahale etmek gibi çok çirkin bir hareket olur.
İslam âlimleri fıkıh kitaplarında dua olarak da ( Sübhane Rabbike) şeklinde okunmasını bildirmişlerdir. (Dürr-ül-muhtar, Merakıl felah)
Abdülgani Nablusi hazretleri buyuruyor ki:
(Kur'an-ı kerimdeki duaları okurken değiştirmek, Kur'an-ı kerimi kasten değiştirmek olur.) [Hadika]
(Sübhane Rabbike)nin manası
(Sübhane rabbike) demek, (Bütün insanların üstünde, akılların ermediği kemalatın, üstünlüklerin sahibi olan senin gibi bir Peygamberi yaratan, yetiştiren Rabbin, her ayıptan münezzehtir) demektir. Halbuki, (Sübhane rabbina) demek, (Biz günahı çok, asi kulların yaratanı, yetiştireni her ayıptan münezzehtir) demektir. Allahü teâlâyı tenzih etmekte, sena etmekte günahkâr kulları araya sokmanın, ne kadar yersiz olduğu, ilmi ve aklı olan kimse için, pek meydandadır. O halde (Sübhane rabbike) makamı, (Sübhane rabbina) makamından, edep, fesahat ilimleri bakımından, kat kat daha yüksektir. Yani (Sübhane rabbike) demek, (Sübhane rabbina) demekten, tenzihe ve senaya daha ziyade uygundur. Âyet-i kerimede Allahü teâlâ, kendi kendini meth ve sena ediyor. İnsan, bundan daha iyi sena yapabilir mi? (Seadet-i Ebediyye)
Sual: Tam İlmihal'de, Sübhane Rabbike âyetini namazda ve namaz dışında okumanın çok sevap olduğu bildiriliyor. Bu âyeti namazda, selamdan önce, Salli barik ve Rabbena okuduktan sonra mı okuyacağız yoksa dua ederken mi? Başka nerelerde okunur?
CEVAP
Sübhane Rabbike âyeti bir çok yerde okunur. Birkaçını bildirelim:
1- Zammı sure olarak okunur.
2- Kur’an-ı kerim okunduktan sonra okunur.
3- Dine aykırı olmayan toplantıdan sonra okunur.
4- Namaz bitip dua ettikten sonra da okumak çok sevaptır. 11 kere İhlas-ı şerif, bir kere Kuleuzüler okunur ve 67 Estagfirullah denerek yetmişe tamamlanır. On kere ( Sübhanallahi ve bi-hamdihi sübhanallahilazim) denir. Sübhane Rabbike âyeti de okunur. (S. Ebediyye)
Namazdan sonra, duayı Sübhane Rabbike âyetini okuyarak tamamlamalı. (Dürr-ül-muhtar, Dürer)
Sual: S. Ebediyye’de, (Resulullah “sallallahü aleyhi ve sellem” namazdan selam verince, Sübhane Rabbike âyet-i kerimesini okurdu) hadis-i şerifi bildiriliyor. Bunu namazdan sonra okumak uygun olur mu?
CEVAP
Hayır, uygun olmaz. O hadis-i şerifin yazılma maksadı, Sübhane Rabbike âyetini değiştirip Rabbina denmemesi gerektiğini bildirmek içindir. Selamdan sonra nelerin okunacağı S. Ebediyye’de açıkça bildiriliyor. Sünnetle farz arasında Allahümme entesselam’dan başka bir şey okunmaz. En sonda da, üç istigfar, Âyet-el-kürsi ve diğer tesbihler okunur. Orada başka bir şey okumak, araya başka dua, tesbih ilave etmek bid’at olur.
İslam Ahlakı kitabında da, farzı kılar kılmaz veya sünnetle farz arasında okunması hadis-i şerifle bildirilen dualar yazıldıktan sonra, böyle duaları, Hanefî mezhebinde duadan sonra okumak gerektiği bildiriliyor. Yine S. Ebediyye’de deniyor ki:
(Sünnetle farz arasında konuşmak veya dua, zikir okumak, sünneti sakıt etmezse de sünnetin sevabını azaltır. Sünnetten sonra yalnız, Allahümme entesselam okunur. Fazla bir şey okunursa, sünnet namazı, sünnet olan yerinde kılınmamış olur. Bazı âlimler, sünnet sakıt olur, tekrar kılınması lazım olur demişlerdir.)
İkinci bir husus da, biz hadis-i şerifle amel edemeyiz. Mezhebimizin hükmü ne ise ona uymamız lazımdır. Birkaç örnek verelim:
1- Hadis-i şerifte, denizden çıkan her hayvanın yenileceği bildiriliyor. Üç mezhepte de denizden çıkan her hayvan yenir. Ama Hanefî mezhebinde deniz haşaratı yenmez, balıktan başkası yenmez.
2- Yine hadis-i şerifte, kan aldırmanın ve vücuttan çıkan kanın abdesti bozmayacağı bildirilmiştir. Üç mezhepte de çıkan kanlar abdesti bozmaz, ama Hanefî mezhebinde kan çıkınca abdest bozulur. Biz mezhebimizin hükmüne uyarız, kan çıkınca abdestimiz bozulmuş olur.
3- Bir başka hadis-i şerifte de, Fâtiha okumadan kılınan namazın sahih olmadığı bildirilmiştir. Bunun için Şâfiîlerin, imam arkasında da, Fâtiha okumaları farzdır. Hanefî mezhebinde ise harama yakın mekruhtur. Mezhebimizin hükmüne uymayıp hadis-i şerife uymaya kalkarsak mezhepsiz oluruz.
.
Yüksek sesle âmin demek
|
Sual: İmamlık yapıyorum. Cemaatten biri, (Hocam, Kâbe gibi mübarek bir yerde, yüksek sesle âmin dendiği, hatta bu hususta hadis de olduğu halde, niçin Türkiye’de sessiz âmin deniyor) dedi. Ben de Hanefi mezhebinde, yüksek sesle söylemek mekruhtur. Vehhabilerin farklı hareketleri bizlere ölçü olmaz) dedim. Âminin sesli olarak söyleneceğine dair hadis-i şerif var mıdır?
CEVAP
Mezhep ve Mezhepsizlik maddesinde, bizlerin hadislerden hüküm çıkaramayacağımızı vesikalarla bildirmiştik. Kütüb-i sittenin beşinde bulunan, (Ateşte ısınmış bir şeyi yiyip içmek abdesti bozar) hadis-i şerifini nakletmiş, ateşte ısınan şeylerin abdesti bozmayacağını bildirmiştik.
Ayrıca cemaatle namaz kılarken, imam arkasında cemaatin de Fatiha okuması gerektiği hadis-i şerifle bildirilmiştir. Fakat Hanefi mezhebinde, imam arkasında Fatiha okumak harama yakın mekruhtur.
Ebu Davud’un bildirdiği hadis-i şerifte, imamın veleddâllin dedikten sonra, ön safta olanların işiteceği bir sesle âmin dediği bildirilmektedir. Fakat Hanefi mezhebinde, yüksek sesle âmin demek mekruhtur.
Dürr-ül-muhtardaki (Fatihadan sonra, imam ve cemaat, sessiz olarak, âmin der. İmam Fatihayı bitirince, cemaatin ve imamın yüksek sesle âmin demesi mekruhtur. Hafif söylemelidir) hükmü, İbni Abidinc.1, s. 492, [tercümesi c. 2, s. 270], Halebi-yi kebir s. 309, Halebi-yi sagir s. 233, Hindiyye s. 258, Mizan-ı kübra s. 249, Mezahib-i erbea s. 250, Hidaye s.107, Dürer gurer s.127, Nimet-i İslam s. 300 [namazın 80. mekruhu], Ömer Nasuhi Bilmenin ilmihalinin 159. sayfasında da vardır.
Mevkufatta da, (İmam, veleddâllin dedikten sonra, hem imam, hem de cemaat âmini gizli olarak söyler. Hadis-i şerifte, (İmam şu üç şeyi gizli söyler: Euzü çekmek, Besmele okumak ve âmin demek)buyuruldu) denmektedir.
İmam-ı a'zam Ebu Hanife hazretlerinin, (Cemaatle namaz kılarken, imama uyanlar, Fatiha ve zammı sure okumaz) dediğini duyanlardan on kişi, Hazret-i imamın huzuruna gelip derler ki:
- İmamın okumasını kâfi görüp, cemaate Kur'an okutmadığını işittik. Halbuki, Fatihasız namaz olmaz. Elimizde bunu ispat eden kuvvetli deliller vardır. Hakkın ortaya çıkması için tartışmaya geldik.
Hazret-i imam der ki:
- Ben bir kişi, siz on kişisiniz, hepinizle aynı anda nasıl tartışayım?
- Nasıl tartışmak istiyorsunuz?
- İçinizden en bilgili, âlim olanı seçin, onunla konuşayım. O, kendi ile birlikte hepinizin adına konuşsun.
- Teklifiniz uygun...
- O beni yenerse, hepiniz beni yenmiş olacaksınız, ben onu yenersem, hepiniz yenilmiş olacaksınız. Kabul mü?
- Peki kabul ettik.
- Tartışmayı ben kazandım.
- Nasıl olur, daha başlamadık bile...
- Siz, seçtiğiniz âlimin hepinizin adına konuşmasını kabul etmediniz mi?
- Evet...
- Ben de, sizin kabul ettiğinizi kabul ediyor, aynı şeyi söylüyorum. Herkesin tâbi olduğu imam, kendi adına ve ona uyup, imam kabul edenler adına Kur'an-ı kerim okur, cemaat okumaz. Anlaşamadığımız bir nokta kaldı mı?
- Evet anlaştık.
Fatihasız namaz olmaz
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Namazda kıraat farzdır ve hadis-i şerifte (Fatihasız namaz olmaz)buyuruluyor. Neden Hanefilerin, hakiki kıraatı [cemaatin hepsinin okumasını] bırakıp, kıraat-i hükmiye [İmamın okuyup, cemaatin susmasına] karar vermelerinin sebebini tam anlayamadım.
İmam arkasında sükut etmeye dair açık bir delil bulamadım. Buna rağmen, mezhebime uyarak imam arkasında Fatiha okumadım. Çünkü, delili zayıf diye, mezhebimin hükmü ile amel etmemenin ilhad olduğunu biliyordum.
Nihayet Allahü teâlâ, mezhebe uymanın bereketi ile, Hanefi mezhebinde imama uyan cemaatin kıraati terk etmelerindeki hakikati izhar eyledi. İmam, sanki cemaatin dilinden okuyor. Bu şuna benzer:
Bir köy halkı, köyün ortak bir meselesi için, köylünün tamamı kaymakama gitmez. Birkaç kişilik bir heyet seçerler. Bu heyetin hep bir ağızdan meseleyi anlatmaları da doğru olmaz. İçlerinden birini, temsilci seçerler. Temsilci, istekler aynı olduğu için, hepsinin dili ile ihtiyaçlarını arz eder.
Kendilerine temsilci kabul ettikleri bu kimse, onların adına konuşur. Seçilen bu temsilcinin hepsinin adına ihtiyaçlarını arz etmesi şeklinde olan, cemaatin hükmi konuşması, onların hakiki konuşmalarından daha iyidir. İmam ile cemaatin hali de böyledir. (Mebde ve Mead f.30)
Sual: Namazda imam arkasında Fatiha okunur mu?
CEVAP
Bu konudaki üç hadis-i şerif şöyle:
(Fatihasız namaz eksiktir.) [Tirmizi]
(Namazda imam okurken siz de okumayın, Fatihayı hafif okuyun!)[Beyheki]
(Fatihasız namaz olmaz.) [Buhari, Müslim]
Bu hadislere ve başka delillere dayanarak, Şafii âlimleri imam arkasında Fatiha okumanın farz olduğunu bildirmişlerdir.
Maliki’de ise, imam yavaş okurken müstehaptır. İmam açıktan okuyorsa, Fatiha okunmaz. Namazda Fatiha okumak Maliki’de farz, Hanefi’de ise, vaciptir.
Hadis-i şeriflere bakalım:
(İmamla namaz kılarken susun, imamın kıraati, cemaatin kıraatidir.) [Hatib]
(İmamın arkasında olmak hariç, Fâtiha okumadan bir rekat kılan, aslâ namaz kılmamıştır.) [Tirmizi]
(Ne o, Kur’anda rekabet mi, namazda biri benimle beraber okuyordu.) [Tirmizi]
Hanefi âlimleri, bu hadislere ve başka delillere dayanarak, (İmam arkasında Fatiha okumak mekruhtur) demişlerdir.
İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki:
(Hadis-i şeriflerle amel etmek, bize caiz olmaz. Mezhebimizin hükmüne aykırı gibi görülen hadis-i şerifler, âlimlerin sözlerini reddetmek için delil ve senet olamaz. Bir Hanefinin, imam arkasında Fatiha okuması mezhepten çıkmaktır, ilhaddır.) [Müjdeci m. 312,Mebde ve Mead 31]
M. Hadimi hazretleri buyuruyor ki:
(Dindeki dört delil, müctehidler içindir. Bizim için delil, mezhebimizin bildirdiği hükümdür. Çünkü bizler, âyet ve hadisten hüküm çıkaramayız. Mezhebin bir hükmü, âyete, hadise uymuyor gibi görünse de yanlış değildir. Çünkü âyet ve hadis ictihad isteyebilir, başka bir âyet veya hadisle değişmiş olabilir veya bilmediğimiz bir tevili vardır.) [Berika s. 94]
.
Namaz ne vakit farz olur
|
Sual: Kitaplarda, (Bir namazın vakti girince hemen edası farz olmaz, o vakit çıkarken o vakti kılacak kadar bir zaman kalınca edası farz olur) deniyor. Vakti girince edası farz olmuyor mu?
CEVAP
Evet, vakit girince edası hemen farz olmuyor, öyle olsa, on dakika, yarım saat, bir saat sonra kılmak haram olur. Elbette hemen kılınırsa iyi olur, ama edası ancak vaktin sonunda farz oluyor.
Bir insan vakit girdikten sonra, namaz kılmadan ölse, o vakti kılmadığı için sorumlu olmaz, çünkü o vakti kılacak kadar zaman kalınca edası farz olur. Ancak bir namazın vakti gelince, bu namazı edaya [kılmaya] başlandığı vakit, kılmak farz olur.
Kurban kesmek de zengine bayramın üçüncü günü vacib olur, daha önce vacib olmaz. Bir kimse bayramın ikinci günü ölse, kurban kesme borcu ile ölmüş olmaz. Eğer üçüncü günü, kurban kesmeden ölürse, borçlu olarak ölür. Birinci günü kesse, vacib yerine gelmiş olur. Ancak namazda olduğu gibi, kurban bayramı birinci veya ikinci veya üçüncü günü kurbanı kesmeye veya vekile kestirmeye başlandığı vakit, kesmek vacib olur.
Hac da böyledir. Hac günleri gelmeden Kâbe’ye gidince hac farz olmaz. Hac zamanı farz olur. Yolda ölürse hac sakıt olur, borçlu olarak ölmüş olmaz. Ama zengin olduğu birinci sene gitmeyip ikinci sene giderken yolda ölürse, o zaman hac borcu ile ölmüş olur. Haccı tehir ederek daha sonra giderse haccını eda etmiş olur.
Zekât da öyledir. Bir sene dolmadan farz olmaz. Fakat günü hatta senesi gelmeden bile, zekât vermekle farz yerine gelmiş olur. Birkaç yılın zekâtı daha önce de verilse, ama o seneler hep zengin ise farz sevabı alınır.
Büluğa erince
Sual: Büluğa ermemiş bir çocuk, vakit girince o namazı kılsa, vaktin sonuna doğru büluğa erse, o namazı tekrar kılması farz olur mu?
CEVAP
Evet, büluğa erince, büluğa erdiği vakitteki namazı kılması farz olur. Önceki kıldığı nafile olur. Çünkü büluğa ermeyen çocuğa namaz farz değildir. Bunun gibi vaktin sonunda ayılan baygına, hayzı veya nifası biten kadına o namazı kılmak farz olur. Kılmamışsa, kaza etmesi farz olur. (Dürr-ül muhtar)
Bir çocuk, yatsı namazını kılar da, sonra ihtilam olur yani büluğa ererse, sabah namazına kadar yatsıyı tekrar kılması farz olur. İmam-ı Muhammed, bunu İmam-ı a'zam Ebu Hanife’ye sormuş, o da, (Evet, yatsıyı kılması farz olur) buyurmuştur. (Redd-ül muhtar)
.
Namazda nasıl elbise giyilir
|
Sual: Namazda nasıl elbise giyilir? Evde pijama ile namaz kılınır mı?
CEVAP
Namazı, iş elbisesi ile ve büyüklerin yanına çıkamayacak elbise ile ve pis kokulu elbise ve çorap ile kılmak mekruhtur. Başka elbisesi yoksa, mekruh olmaz. Parası varsa, alması gerekir.
Önemli kimselerin huzuruna çıkan kimsenin şık, temiz elbise giymesi gerekir. Allahü teâlânın huzuruna durulduğu zaman, buna daha çok dikkat etmeli, büyüklerin karşısına çıkılamayan elbise ile namaz kılmamalıdır! Kur’an-ı kerimde mealen, (Her namaz kılarken, süslü[temiz, sevilen, güzel] elbiselerinizi giyiniz) buyuruluyor. (Araf 31)
Bir hadis-i şerifte de buyuruluyor ki:
(Namaz kılarken en iyi elbisenizi giyinin. Allahü teâlâ, kendisi için ziynetlenmeye, süslenmeye en layık olandır.) [Beyheki]
Evinde temiz ve bol pijama ile veya gecelik ile namaz kılmak mekruh değildir. Ancak camiye pijama ile gelmemelidir! Samimi olmayan kimselerin yanında pijama ile oturmak da uygun değildir. Ayıplanacak ve geleneklerimize aykırı şeyler yapmamalıdır!
Sual: Resimli veya yazılı elbise ile, namaz kılmak sakıncalı mıdır?
CEVAP
Resim veya yazı, açıkta ise namaz mekruh olur. Örtülü ise, mekruh olmaz.
Sual: Yeni aldığım pantolonun paçaları çok uzundur. Paçalarını henüz kestirmedim. Sıvayıp namaz kılmak mekruh mudur?
CEVAP
Paçalar çok uzun ise ayağın üstüne kadar sıvamakta mahzur olmaz. Paçaları çok sıvayıp bacak görünürse mekruh olur.
Sual: Dar pantolonla gezmek ve namaz kılmak, erkeklere de caiz değil midir?
CEVAP
Dar pantolonla gezmek erkeklere de caiz değildir. Kaba avret yerlerine yapışık dar pantolonla namaz kılmak mekruhtur, böyle dar pantolon giymekle, başkalarına karşı dinin emrettiği tesettüre uyulmuş olmaz.
Sual: Namaz kılmak için takım elbisenin pantolonu kırışmasın ya da yıpranmasın diye çıkarıp, rahat bir şey giyip namaz bitince değiştirmek uygun olur mu? Dünyanın parasını verip aldığım, takımlara, gözüm gibi bakmak için ütüsü falan bozulmasın diye çıkarmam uygun mu?
CEVAP
Elbette elbisenize gözünüz gibi bakacaksınız, ama namaza da canınız gibi bakmanız lazım. Kur’an-ı kerimde, namaza dururken en güzel elbisemizi giymemiz emrediliyor. Mühim mevkide bulunan veya önemli bir zatın huzuruna çıkan kimsenin şık, temiz elbise giymesi gerekir. Allahü teâlânın huzuruna çıkıldığı zaman buna daha çok dikkat etmelidir! (Her namaz kılarken, süslü, temiz, sevilen elbiselerinizi giyiniz!) mealindeki âyet-i kerime ile (Güzel koku gamı, güzel, temiz elbise kederi azaltır) mealindeki hadis-i şerife uymaya çalışmalı, eski bile olsa temiz elbise giymelidir! Bol pijama ile namaz kılmak caizdir, mekruh değildir.
Sual: Laboratuar önlüğü ile namaz kılınır mı? İş elbisesi sayılır mı?
CEVAP
İş elbisesi demek, yağlı kirli, elbise demektir. Laboratuar gömleği temiz ise, düzgün ise onunla kılmakta hiç mahzur olmaz. Hatta iyi olur.
Sual: Pantolonla namaz kılanın kaba avret yerine bakmak caiz mi?
CEVAP
Haramdır.
Sual: Namazda ceketin düğmesinin kapalı olması lazım mı?
CEVAP
Lazım değildir. Kapalı olması edeptir, iyi olur.
Sual: Gömleğin kollarını iliklemeden namaza durmanın mahzuru var mıdır?
CEVAP
Mahzuru yoktur.
Timsah resmi
Sual: Üstünde küçük timsah amblemi olan kıyafetle namaz kılmakta mahzur var mıdır?
CEVAP
Canlı resmi, küçük olup yere koyunca, ayakta duran kimse, uzuvlarını ayırt edemezse, namaz mekruh olmaz. (S. Ebediyye)
Şâfiî'de resimli elbise
Sual: Şâfiî mezhebinde, canlı resmi bulunan elbiseyle namaz kılmak caiz midir? Duvardaki resim de namazı mekruh eder mi?
CEVAP
Hanefî mezhebindeki gibi, Şâfiî mezhebinde de, canlı resmi bulunan elbiseyle namaz kılmak mekruhtur.
Canlı resmi, namaz kıldığı odanın neresinde bulunursa bulunsun, kalbi meşgul etmiyorsa, Şâfiî’de namazı mekruh yapmaz. (İslam Ahlakı)
Mekruh kıyafet
Sual: Namazda giyilmesi mekruh olan bir kıyafeti, mesela kısa kollu gömleği veya yazılı yahut resimli elbiseyi namaz dışında sokakta giymek de mekruh olur mu?
CEVAP
Böyle elbiseleri namazda giymek tahrimen, namaz dışında ise tenzihen mekruh olur. Tenzihen mekruh günah değilse de, yine de ihtiyaçsız giymemelidir.
.
Namazda düşünmek
|
Sual: Namazda düşünmek zararlı mıdır?
CEVAP
Namazdaki düşünce namazı bozmaz. Fakat elden geldiği kadar düşünmemeye gayret etmelidir! Namazda manasını bilenin, okuduğunu düşünmesi iyi olur. Kendini Rabbimizin huzurunda düşünmek ve o huzurda nasıl olunması gerekiyorsa öyle bulunmak çok iyidir. Kendinin son namazı olduğunu, son amelinin bu olduğunu, yahut kendini Sırat üzerinde düşünüp kendini toparlamak, efendisinden kaçmış, yakalanıp tekrar efendisinin huzuruna götürülmüş köle gibi bilmek, yahut her an nimetleri içinde bulunduğu, her an kendisine muhtaç olduğu Rabbinin huzurunda nasıl durulursa öyle durmak, namazda kalbi toparlamaya yardım eder.
Dünyaya önem vermemek, işlerini mesele ve düşünce vesilesi yapmamak, geldiği gibi gider, ne olduysa öyle olur gibi dünya hakkında hoşgörülü olup namazda hep Rabbi ile olmaya çalışmalıdır.
Namaza başlayıp eller kulaklara kaldırılınca, sanki Allahü teâlâdan gayrısını arkaya atmış cezasından korkarak, affını umarak Mevlanın huzuruna durulmuş olunur. Sahibinin huzurunda kendini efendisinden kaçmış gibi korku içinde, cezalandıracak mı yoksa af mı edecek diye düşünen suçlu bir kul vaziyetinde ellerin bağlandığına işaret vardır.
Fatiha okununca, Allahü teâlânın görünen ve görünmeyen nimetlerine hamd etmek, rahmetine çok muhtaç olduğunu düşünüp, rahmet istemek, ibadeti yalnız Onun için yapmak, yalnız Ondan yardım istemek, salihlerin yolunda olmayı dilemek ve sapıklıktan Ona sığınmak istemek vardır.
Zammı sure okuyunca, sanki, "Duanı kabul etmesi için Rabbine tazim eyle" deniyor.
Rükuya eğilince, Allahü teâlânın azametine, kulun aşağılığına işaret vardır. Sanki "Başını kaldır, Allahü teâlâ sana ihsan eyledi, dua ve tesbihlerini kabul eyledi, o halde doğrul" deniyor.
"Semiallahü limen hamideh..." denince, Onun ihsanı ile kabul edilmenin müjdesi akabinde hamd etmek, affettiği için hemen secdeye kapanmak, Rabbimiz için alçalıp, yalnız Onu tenzih etmeye işaret vardır. (T.Necat)
Sual: Namazda huşuyu yakalamak için nelere dikkat etmeli?
CEVAP
Namazda huşuyu yakalamak için şunlara dikkat etmelidir:
Huzuru kalb: Okuduğunu düşünmek.
Tefehhüm: Okuduğunu anlamak.
Tazim: Saygı.
Heybet: Saygı ile korkmak.
Reca: Ümit.
Haya: Utanma.
Şimdi bunları açıklayalım:
Huzuru kalb: Meşgul olduğunu, okuduğunu düşünmek, dünya işlerinden kalbi ayırmak, tamamen meşgul olduğu işe, okuduğu Kur'ana kalbini bağlamaktır. Gönül başka düşüncelerden ayrılır, yaptığı işten gaflet etmez ve yalnız onu düşünürse, o zaman huzuru kalb hasıl olur.
Tefehhüm: Okuduğunu düşünüp anlamaktır. Çok kere kalb, söz ile hazır olur, fakat manasını düşünmez. Büyük zatların namaz esnasında anladığı öyle latif manalar olur ki, başka zaman hatırlarına bile gelmez, işte böyle kılınan namaz, her çeşit kötülükten alıkoyar. [Namaz kılarken okuduğunu anlamak lazım değildir. Ancak manasını biliyorsa, anlamaya çalışmalı. Yahut manasını bildiği sure ve âyetleri okumak daha uygun olur.]
Tazim: Bir âmir, mahiyetindekine bir şey emreder, o da, kalbi huzur içinde emredileni anlayıp yapsa da saygı duymayabilir. Onun için saygı tefehhümden sonra gelir. Yani Allahü teâlânın emrini saygı duyarak yapmak gerekir.
Heybet: Bu da tazimden sonra meydana gelen bir korkudur. Bu korku, yılandan, çıyandan korkmaktan farklıdır. Bu Allahü teâlânın sevgisini kaybetmekten meydana gelen bir korkudur.
Reca: Sevap beklemek demektir. Allahü teâlânın nimetlerini, rahmetinin bolluğunu, namaz kılanlara Cenneti söz verdiğini ve verdiği sözde durduğunu bilmektir. İnsan padişaha saygı gösterip korksa da bir mükafat beklemez. Halbuki Allah’ın azabından korktuğu halde, kıldığı namazdan sevap umar.
Haya: Kusurunu bilip, Allah’tan utanarak, namazı kusursuz kılmaya çalışmak gerekir. Namazda Allahü teâlâya karşı saygılı olabilmek için, Onun azamet ve celalini bilmesi, kendisini de, hakir, zelil ve Allahü teâlânın emrine boyun eğen adi bir kul olduğunu düşünmesi gerekir. Onun azametini bilmeyen veya inanmayan kimse Ona gerekli saygıyı gösteremez. Allah’a imanı daha parlak, daha kuvvetli olanın huşuu da kuvvetli olur. Hazret-i Âişe validemiz, (Resulullah bizimle konuşur, gülerdi. Ama namaz vakti gelince adeta bizi tanımazdı)buyurmuştur.
Namaz kılarken eğer kalbin namazda değilse, boş durmuyor; mutlaka dünyalık bir şey düşünüyordur. İnsan sevdiği şeyi çok düşünür. Bunun için Allah'tan başkasını seven kimse, namazda sevdiklerini düşünür, Allah’ı hatırlaması zor olur, namazda bile gaflet içinde olur.
Allahü teâlâ ne kadar iyi bilinirse, haşyet ve heybeti de o nispette artar. Hak teâlâ, Musa aleyhisselama, (Ya Musa! Beni andığın zaman vücudun titresin, huşu ve itminan içinde bulun. Dilin beni anarken kalbin başka yerde olmasın, aciz bir kulun efendisinin huzurunda durduğu gibi dur) diye vahy etmiştir.
Demek ki namaz kılarken gafletten uzak durmaya çalışmalıdır. Büyük zatlardan bazıları o derece huzur içinde namaz kılardı ki, safta dururken sağ ve solundakilerin kim olduğunu bilmezdi. [Hazret-i Ali’nin ayağına ok batınca, namazda çıkartılması hadisesi meşhurdur.]
Eshab-ı kiram, (İnsanlar kıyamette dünyadaki namazlarında gösterdikleri huzur, sükun ve namazdan aldıkları lezzet ölçüsünde haşrolurlar) buyururlardı. (İhya)
Sual: Namazda dünya düşüncesinin hatıra gelmesi namazı bozar mı?
CEVAP
Namazı bozmaz. Namaza başlarken, Allahü teâlâyı görür gibi, edeple namaza başlamalı ki, namaz hakiki namaz olsun. Eğer beden namazda, kalb başka yerde olursa, o namaz sahih olsa da, makbul olmaz. Bunun için, “La havle vela kuvvete illa billahil aliyyil’azim”dedikten sonra namaza başlamak faydalıdır. (Ey Oğul İlmihâli)
Sual: Namaz kılarken yapacağı işleri düşünenin namazı sahih mi?
CEVAP
Evet. Bu düşünce, ihlas noksanlığındandır.
.
Sünnet ile farz arasında konuşmak
|
Sual: Sünnet ile farz veya farz ile sünnet arasında konuşmak, selam alıp vermek, duâ etmek, tesbih çekmek, Kur'an okumak, bid'at midir? Sabahın sünnetini evinde kılıp gelen kimse, camide, tesbihini alıp kelime-i tevhid veya salevat-ı şerife okusa veya konuşsa ne olur?
CEVAP
Merakıl-felah’ın Tahtavi haşiyesinin tercümesi olan Nimet-i İslam kitabının (Nafile Namazlar) kısmında deniyor ki:
(Farzla sünnet veya sünnetle farz arasında konuşmak sünneti iptal etmez. Ama sünnetin sevabını azaltır. Esah olan kavilde ise sünneti iade etmek gerekir. Her türlü dua da konuşmak gibidir.)
Aynı ifade Dürr-ül-muhtar’da da vardır: Esah olan kavil, sünnet kabul olmaz, önceki sünneti tekrar kılmak gerekir. Bu ifade (Dürr-ül-muhtar)ın arabi aslının 457, bazı baskılarında 711. sayfasındadır. Türkçe tercümesinin de 3. cild 40 ve 41. sayfasındadır.
İbni Âbidin hazretleri, Dürr-ül-muhtar'ın ifadesini açıklarken, her türlü okumaların da bu hükme girdiğini bildirmektedir.
Şu halde, sünnet ile farz arasında dua, sure veya üç ihlas okumamalı. Hele bunu âdet haline getirmek bid'attir. İbadetlere ilave yapmak dini değiştirmek olur. Hadis-i şerifte, (İbadetleri bizim gibi yapmayan bizden değildir) buyuruluyor. Peygamber efendimiz nasıl ibadet etmişse, mezhebimiz bunu nasıl bildirmişse, o şekilde ibadet edilir. (Şunu da yapalım, ötekini de ilave edelim) demek, dinde reform olur. Asla caiz olmaz. Sünnet ile farz arasında bir şey okumanın sünneti iptal edeceği Bahr-ür-raık’ta da yazılıdır.
Sabahın sünnetini evinde kılıp gelen kimse, camiye gelince, konuşmaz, sesli olarak bir şey okumaz. Dudağını kıpırdatmadan kalbinden kelime-i tevhid okuyabilir veya tefekkür eder. Eğer kaza namazı varsa, kaza namazı kılar. Kur'an-ı kerim okunuyorsa dinler.
Camide sünneti kılıp, farzı beklerken, dışarıdan gelenin selamını almak da, sünnet ile farz arasında bir şey okumak ve konuşmak gibi sünnetin sevabını yok eder.
Netice:
İbadetleri bildirildiği şekilde yapmalı. Hazine, bildirildiği şekilde yapmakta gizlidir. Az veya çok yapmak, hazineye kavuşamamak, mahrum kalmak demektir. Üstelik emri değiştirmemiz, hazineden mahrum olmamıza sebep olduğu gibi, bid'at işlememize veya küfre düşmemize de sebep olabilir. Maksat emre itaat ve hazineye kavuşmak olduğuna göre, ibadetleri bildirildiği şekilde yapmalı.
Mezhep imamlarımızın ve imam-ı Rabbani hazretleri gibi ehli sünnet âlimlerinin yolunda olmayan, onları sevip onlarda fani olmayan, ilmen bilse bile, ibadetleri bildirildiği şekilde yapamaz.
Sual: Sünnet ile farz arasında soru sorana kalem ile yazıp vermek, konuşmak yerine geçer mi?
CEVAP
Evet. Hiçbir şeyle meşgul olmamak gerekir.
Sünnetle farz arasında
Sual: Farz ile sünnet arasında bir şey okunmaz, ancak, şifa niyetiyleS. Ebediyye kitabında bildirilen, (40 gün sabah namazının sünneti ile farzı arasında 41 kere, Besmelenin sonundaki Mimi Fatihanın Lam harfi ile birlikte [Yani (Rahîmilhamdü) denir] okuduktan sonra yapılan dua kabul olur) deniyor. Bunu okumak uygun mu?
CEVAP
Farz ile sünnet arasında konuşmak ve herhangi bir dua okumak uygun değil ise de, böyle şifa olarak okunanlar istisna olur, yani caiz olur. Başka bir mezhebi taklide ihtiyaç kalmaz.
Son sünnetten önce dua
Sual: Camide bazen öğle namazının farzının ikinci rekâtına yetişiyorum. Daha ben namazı bitirmeden, imam duaya başlıyor. Son sünneti kılmadan imamla birlikte dua etmem uygun mudur?
CEVAP
Farzla sünnet, sünnetle farz arasında, konuşmak ve dua etmek uygun değildir. Bunun için namazı bitirdikten sonra, tesbihleri çekip ondan sonra dua etmelidir.
Sual: Sünnetle farz arasında dua da okumak caiz değildir. (Allahümme entesselam ve minkesselam tebarekte ya zel-celali vel-ikram) demek de buna dâhil midir?
CEVAP
Hayır, dâhil değildir. Farz olsun, nafile olsun, her namazdan sonra, (Esselamü aleyküm ve rahmetullah) diye selam verdikten sonra, (Allahümme entesselam ve minkesselam tebarekte ya zel-celali vel-ikram) denir. (Redd-ül-muhtar)
Namazlardan sonra
Sual: Hadis-i şeriflerde, (Farz namazlardan sonra şu duayı okumak sevabdır) deniyor. Farzı kılınca mı okunacak, yoksa duadan sonra mı?
CEVAP
Hanefî'de namaz bitip dua ettikten sonra okunur, çünkü farzla sünnet, sünnetle farz arasında dua okumak, Hanefî'de caiz değildir. (İbni Abidin)
Sünnetle farz arasında konuşmak
Sual: Camide sünneti kıldıktan sonra, dışarıdan gelenin selamını almak, sünnetle farz arasında konuşmak hükmüne girer mi?
CEVAP
Evet, girer. Camiye girince, sünneti kılıp bekleyenlerle konuşmamalı, onlara selam vermemeli. Sünneti kılıp bekleyen de, kimseyle konuşmamalı, dua okumamalı, zikir çekmemeli. Tefekkür edebilir, vakit müsaitse kaza namazı kılabilir.
Sabah namazının sünnetini kılıp camiye giderken de, yolda dua okumak, zikir çekmek, konuşmak gibidir. Hattâ selam verenin selamı da alınmaz. İnsanlarla konuşma ihtimali olduğu için, sabah namazının sünnetini evde değil, camide kılmalıdır.
Son sünnete kalkmak
Sual: Sünnetle farz ve farzla sünnet arasında konuşmak, başka bir iş yapmak ve bir şey okumak mekruh olduğu gibi, konuşmadan, bir şey okumadan beklemek de mekruh olur mu?
CEVAP
Evet, mekruh olur. Fıkıh kitaplarında deniyor ki:
Son sünneti olan namazlarda, farzı kıldıktan sonra, (Allahümme entesselâm ve minkesselâm tebârekte yâ zel-celâli vel-ikrâm)diyecek kadar oturulur. Daha fazla beklemek mekruhtur. Hemen sünneti kılmaya kalkmalıdır. (İbni Abidin)
Farzdan sonra, hemen son sünnete kalkmak, arada bir şey okumamak, Hanefi’de sünnettir. Resulullah, farzı kılınca (Allahümme entesselâm ve minkesselâm tebârekte yâ zel-celâli vel-ikrâm)diyecek kadar oturup, fazla oturmaz, hemen son sünneti kılardı.(Merâkıl-felâh)
Resulullah, namazdan sonra selam verince, sadece (Allahümme entesselâm ve minkesselâm tebârekte yâ zel-celâli vel-ikrâm)diyecek kadar otururdu. (Tirmizî)
Sünnetle farz arasında
Sual: Sünnetle farz veya farzla sünnet arasında konuşmak, dua okumak caiz midir?
CEVAP
Sünnetle farz, farzla sünnet arasında konuşulmaz. Bu, sünnetin sevabını azaltır. Bir şey okumak da böyle sünnetin sevabını azaltır. Hattâ (Sünnet hiç kabul olmaz, önceki sünneti tekrar kılmak gerekir) diyen âlimler de vardır. (Dürr-ül-muhtar)
Âişe validemiz buyuruyor ki: Resulullah farzdan sonra, (Allahümme entesselâm...) diyecek kadar oturup, hemen son sünnete başlardı.(Müslim, Tirmizî)
Sünnetle farz arasında bir şey okumak
Sual: Sünnetle farz arasında, müezzin, (Allah rızası için Fâtiha) dese, Allah rızası dediği için okumak gerekiyor mu?
CEVAP
Hayır gerekmez. Müezzin, öyle dese de, sünnetle farz veya farzla sünnet arasında bir şey okunmaz. Hanefî fıkıh kitaplarında deniyor ki: Farzla sünnet veya sünnetle farz arasında konuşmak ve herhangi bir dua okumak, sünnetin sevabını azaltır. Esah olan kavilde, sünneti iade etmek gerekir. (Dürr-ül-muhtar, Bahr-ür-râık, Nimet-i İslam)
Fâtiha'yı farzla sünnet arasında okumak mekruhtur. (F. Bilgiler)
Sabahın sünnetini evinde kılıp camiye gelen kimse de, konuşmaz, sesli olarak bir şey okumaz, yolda selam veren olsa bile selamı almaz. Hâlbuki selamı almak farzdır.
(Allah rızası için) denince, istenen şey dine uygun değilse yapılmaz. Mesela (Allah rızası için benimle içki iç) diyenin istediği yapılmaz.
(Allah aşkına) diyerek bir kimseden dünyalık şey istemek caiz değildir. İsteyene bir şey verilmezse günah olmaz. (Hadika)
Sünnete aykırı olarak müezzin, sünnetle farz arasında (Allah rızası için Fâtiha okuyun) dese de okumak gerekmez. Bunun gibi imam hutbede, (Allah rızası için dua edin, salevat getirin, benim duama âmin deyin) dese de, dine aykırı emri yerine getirilmez. Çünkü hutbe okunurken konuşulmaz, duaya âmin denmez.
|
.
Namazda sarık takke kullanmak
|
Sual: Sarıkla mı, yoksa takke ile mi namaz kılmak daha sevaptır?
CEVAP
Sarık takkeden daha faziletlidir. Herhangi bir başlıkla namaz kılmak, başı açık kılmaktan daha faziletlidir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Bedir’de, Huneyn’de sarıklı melekler yardım etti. Sarık, müminle, kâfiri ayırt edici bir alamettir.) [Deylemi]
(Takke üzerine sarık sarmak, müşriklerle aramızdaki farktır. Sarığın her dolaması için bir nur ihsan olunur.) [İ.Maverdi]
İbni Asakir’in bildirdiği hadis-i şerifte, (Resulullah, sarığın altına ve sarık sarmadan da takke giyerdi) buyurulmaktadır.
Müslim’in bildirdiği hadis-i şerifte, (Resulullah, sarık sardığında, ucunu iki küreği arasına [iki karış kadar] uzatırdı) buyurulmaktadır.(Mevahib-i Ledünniyye)
Sual: Namazda renksiz ve şeffaf naylon takke giyilebilir mi?
CEVAP
Namaz kılarken erkeklerin başını örtmesi sünnettir. Maksat saçları göstermemek değil, başa bir şey koyarak sünneti yerine getirmektir. Böyle niyet ederek renksiz, şeffaf naylon takke giyilebilir.
Sual: Şafii’de başı örtmek sünnet değil mi?
CEVAP
Şafii mezhebinde de başı sarık veya takke ile örtmek sünnettir. (Fetava i kübra c.1, s.169)
Dört mezhepte de takke sarığın yerini tutmaz, ama takke başı kapattığı için namazı mekruh etmekten korur. Sarıkla kılmak elbette daha faziletlidir.
Başı örtmek, dört mezhepte de sünnettir. Dört mezhepte de kollar sığalı, yani açık kılmak mekruhtur. Kâbe’deki durum bundan müstesnadır. Kadınla erkek yan yana namaz kılamazken Kâbe’de kılması caizdir. Oranın hükmü farklıdır.
Sual: Üzerinde Allah yazılı takke ile namaz kılmak caiz midir?
CEVAP
Caizdir.
Sual: Haç veya siyonist işareti olan takke ile namaz kılmak caiz mi?
CEVAP
Haçı ibadet olarak yaptıkları için asla caiz olmaz. Siyonist işareti âdette bir sembol olduğu için mahzuru olmaz.
Sual: Namaz kılarken taktığımız takkeyi takıp tuvalete girmenin mahzuru var mı?
CEVAP
Mahzuru olmaz, takke ile girmek sünnettir.
Sual: Tepesinde topuz olan takke takmak uygun mu?
CEVAP
Evet.
Sual: Abdest alırken, misvak kullanılmasa, sadece dişler, diş fırçası ile fırçalansa, sünnet yerine gelmiş olur mu? Bir de namaz, sarıkla değil de, takke ile kılınsa sünnet yerine gelmiş olur mu?
CEVAP
Fırça, misvak yerine, takke de, sarık yerine geçmez. Ancak dişleri fırça ile temizlemekle sünnet yerine gelmiş olur. Çünkü, dişleri, bir şey ile ovmakla, temizlemekle sünnet yerine gelmiş olur. Parmaklarla da temizlense sünnet ifa edilmiş olur. Fırça ile veya parmakla değil de, misvak ile temizlenirse müstehap sevabı da alınmış olur. Müstehabı küçümsememelidir. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Müstehap, Allahü teâlânın sevdiği şeydir. Eğer bütün dünyayı Allahü teâlânın sevdiği bir şey için verseler, hiçbir şey vermiş olmazlar.(Berekat)
Takke ile namaz kılınca sünnet yerine gelmiş ve mekruh da işlenmemiş olur. Sarıkla kılınırsa müstehap sevabı da alınmış olur. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Sarıkla kılınan iki rekat namaz, sarıksız kılınan 70 rekat namazdan daha efdaldir.) [Ebu Nuaym]
Sarık sarmak zevaid sünnettir. Yani kılık kıyafetle ilgili bir sünnettir. Arapların kâfirleri de sarıkla gezerlerdi. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Sarık Arapların tacıdır.) [Beyheki]
Resulullah efendimiz de giydiği için bize zevaid sünnet olmuştur. Namazda giyilmesi ise müstehaptır. Evde takkeye bir tülbent sararak kılmak iyi olur. Hiçbir müstehabı küçük görmemelidir.
Sual: Takkesiz namaza duranın takke giymek için namazı bozması caiz midir?
CEVAP
Caiz değildir. Çünkü takke giymek sünnettir. Sünneti yapmak için haram işlenmez. Namazı bozmak ise haramdır.
Sual: Mendil, takke bulunmadığı zaman, takke yerine kullanılabilir mi?
CEVAP
Evet.
Delikli takke
Sual: Delikleri büyük olup, saç görülen dantel takke ve parmak sığacak kadar yırtığı olan takkeyle, erkeklerin namaz kılması mekruh mudur?
CEVAP
Mekruh değildir. Erkeklerin saçlarının görülmesi mekruh olmaz. Başı kapatmak sünnettir. Delikli takkeyle de, bu sünnet yerine gelir.
Sual: Takkesini evde unutan, cami önünde bir takke daha alsa israf olur mu?
CEVAP
Bir takke daha almak israf değildir.
.
Namazda niyetin yeri kalbdir
|
Sual: Namazda niyeti kalb ile mi yapmalı yoksa dil ile mi?
CEVAP
Namaza başlarken, niyeti dil ile de söylemek hakkında kitaplardaki bilgiler kısaca şöyledir:
Niyetin yeri kalbdir. Dil ile de söylenmesi iyidir. Dil ile söylenmezse bir şey gerekmez. (El Kâfi, Fetava-i Hindiyye)
Peygamber efendimizin namaza başlarken dil ile niyet ettiği bildirilmemiştir. Sahabe ve tabiinden de böyle bir şey bildirilmemiştir.Hılye’de dört mezhep imamından da dil ile niyet edilebilir haberi bildirilmemiştir. Niyeti dil ile yapmanın bid’at olduğunu bildiren âlimler vardır. Fetih sahibi bunu nakletmiştir. Hılye’de de, (Belki en uygunu, kalbi toparlamak için dil ile söylemek bid’at-i hasene olur) demiştir.(Redd-ül-muhtar)
Hanefi’de namaza dil ile niyet bid’attir, vesveseden kurtulmak için caiz görülmüştür. (Mezahib-i erbea)
İmam-ı a’zam hazretlerinin fetvalarını bildiren El-ihtiyar kitabında, (Niyet, o namazın hangi namaz olduğunu kalben bilmektir. Bu işte dil ile söylemeye itibar yoktur) buyuruluyor.
Dürer ve gurer’de, (Hidaye’de bildirildiğine göre. Niyet kalb ile, hangi namazı kıldığını bilmektir. Dil ile söylemeye itibar edilmez. Kalbin hazır olması için dil ile de söylenmesi müstehaptır, iyi olur) buyuruluyor.
Halebi’de (Niyet kalb iledir, dil ile de söylenmesi müstehaptır. Kalben niyet edip de, dil ile söylenmese mahzuru yoktur) buyuruluyor.
İslam âlimlerinin göz bebeği olan İmam-ı Rabbani hazretleri, Kâbil müftüsüne yazdığı 186. Mektubunda buyuruyor ki:
(Âlimler, namazda, kalb ile niyet etmekle beraber, ağız ile de söylemek müstehap olur demiştir. Halbuki, Resulullah efendimizin, Eshab-ı kiramın ve Tâbiin-i ızâmın söz ile niyet ettikleri, zayıf bir haber ile dahi, bildirilmemiştir. Ağız ile niyet etmek bid’attir. Bu bid’ate hasene diyorlar. Halbuki, bu bid’at, yalnız sünneti yok etmekle kalmıyor, farzı da yok ediyor. Çünkü çok kimse, yalnız ağızla niyet ederek kalb ile niyet etmiyor. Resulullahın sünnetine bir şey katmamalı ve Onun Eshab-ı kiramına uymalıdır.) [c.1, m.186]
[İbni Âbidin buyuruyor ki: (Niyet, yalnız kalb ile olur. Yalnız söz ile niyet etmek bid’attir. Kalb ile niyet edenin, şüpheden, vesveseden kurtulmak için, söz ile de niyet etmesi caizdir.]
Niyet, kalb ile olur. Yalnız söylemek ile niyet edilmiş olmaz. Kalb ile birlikte olmak şartı ile söyleyerek niyet etmek caiz olur da denildi. Kalb ile niyet, söz ile niyete benzemezse, kalbdeki niyete bakılır. İbadetlerde niyetin söz ile yapılacağını bildiren hiçbir hadis-i şerif ve haber mevcut değildir. Dört mezhebin imamları da bildirmemiştir.(İslam Ahlakı)
İbadetler yapılırken, yalnız ağız ile söylemeye niyet denmez. Kalb ile niyet edilmezse, dört mezhepte de namaz sahih olmaz. Resulullahın ve Eshab-ı kiramın ve Tâbiinin ve hatta dört imamın ağız ile niyet ettikleri işitilmemiştir. Hanefi’de, abdest alırken yüzü yıkarken, kalb ile niyet etmek sünnettir. [Ağız ile de niyet etmek, sünnettir, müstehaptır ve bid’attir denildiği İbni Âbidin’de yazılıdır. Sünnettir veya bid’attir denilen bir şeyi yapmamak lazım olduğu, Berika, Hadika ve İbni Âbidin’de bildirilmektedir. Bunun için ağız ile niyet etmemelidir.(Seadet-i Ebediyye) ]
Sözün özü şudur ki, niyetin yeri kalbdir. Kalb ile niyet edenin, şüpheden kurtulmak için, söz ile de niyet etmesi iyi olur.
.
Tadil-i erkana riayet etmek
|
Sual: Tadil-i erkan nedir? Tadil-i erkana uyulmazsa ne olur?
CEVAP
Tadil-i erkan, namazda beş yerde yani rüku, iki secde, kavme ve celsede, her uzvun hareketsiz ve sakin olup, bir miktar durmak demektir. Tadil-i erkan kasten terk edilirse, imam-ı Ebu Yusuf’a göre namaz bozulmuş olur. Tarafeyne yani imam-ı a’zam ile imam-ı Muhammede göre, bozulmuş olmaz ise de, vacibin kasten terki dolayısıyla, namazın iadesi vacibdir. Unutarak terk edilince de secde-i sehv gerekir.
İslam Ahlakı kitabında, tadil-i erkana uymamanın bazı zararları şöyle sıralanıyor:
1- Fakirliğe sebep olur.
2- Adaletten düşer, şahitliği dinen kabul olmaz.
3- Namaz kıldığı yer, kıyamette aleyhine şahitlik eder.
4- İmansız ölmeye sebep olur.
5- Namazın hırsızı olur.
6- Kıldığı namazı, eski bez gibi ahirette yüzüne vurulur.
7- Allahü teâlânın merhametinden mahrum olur.
8- Diğer ibadetlerin sevabının yok olmasına sebep olur.
9- Cahillerin tadil-i erkanı terk etmelerine sebep olur. Bu bakımdan, din adamının günah işlemesi daha çok azap çekmeye sebep olur. [Mesela din adamı takkesiz namaz kılsa, cahillere örnek olacağı için diğer insanlardan daha çok kerih iş işlemiş olur.]
10- Allahü azım-üş-şanın gazabına düçar olur.
11- Şeytanı sevindirmiş olur.
12- Cennetten uzak, Cehenneme yakın olur.
13- Kendine zulmetmiş olur.
14- Sağ ve solundaki meleklere eziyet etmiş olur.
15- Resulullah efendimizi üzmüş olur.
16- Bütün mahlukata zararı dokunur. Çünkü o kimsenin günahı sebebiyle, yağmurlar yağmayabilir veya vakitsiz olarak yağmur yağar da, yarar yerine zarar vermiş olur.
Kavme: rüküdan kalkıp dikilmek
Celse: iki secde arasında oturmak
Sual: Namazda tadil-i erkana riayet nasıl olur?
CEVAP
Rüku, secde, kavme ve celsede, her uzvun hareketsiz ve sakin olup, bir miktar durmaya tadil-i erkan denir. Mesela rükuya eğilir eğilmez durmadan kalkılmaz. Kavme de öyle, yani rükudan kalkınca biraz beklemek belini dik tutmak gerekir. Secdeden kalkınca da öyle. Bunlara tadil-i erkan denir. Okumalar hareketsiz olmaya mani değildir. Üç kere tesbih söyleyince otomatikman beklemiş oluyoruz, ayrıca beklenmez. Kavmede de Rabbena lekel hamd demekle beklemiş oluyoruz.
Sual: Çok hızlı namaz kılanlar oluyor. Böyle çok hızlı kılınan namaz sahih midir?
CEVAP
Namazı hızlı kılan kimse, eğer kıraati düzgün ise ve tadil-i erkana da riayet edebiliyorsa, namazları sahih olur. Fakat genel olarak hızlı kılan kimse, tadil-i erkana riayet etmez. Kavme ve celsede belini tam doğrultmaz. Tadil-i erkana riayet etmek vaciptir. Namazın vaciplerinden biri bilerek terk edilirse, o namazı tekrar kılmak vacip olur.
Bu bakımdan namazı acele etmeden, farzına, vacibine, sünnet ve edeplerine riayet ederek kılmalıdır. Vesilet-ün-necat'taki hadis-i şeriflerden birkaçı şöyle:
(Hırsızların en büyüğü, namazından çalandır. Yani namazın erkanına riayet etmez, rüku ve secdelerini hakkıyla yerine getirmez.)
(Altmış sene, namaz kılıp da namazı kabul olmayan şu kimsedir ki, rüku ve secdeleri tamamiyle yerine getirmez.)
(Namaz kılan çok kimse vardır ki, namazlarından onda birden fazla yazılmaz. Herkesin namazında, kalbin hazır olduğu kısımlar yazılır.)
(Kalbin hazır olmadığı namaza, Allahü teâlâ nazar etmez.)
(Namaz, imanın başı, dinin direği, müminin miracı, göğün nuru ve Cehennemden kurtarıcıdır.)
Şu halde dinimizin direği olan namazı kılarken acele etmemeli, gafletten uzak olarak kılmaya çalışmalıdır. (Saadet Yolu)
Sual: Tumaninetin ölçüsü Hanefi, Maliki ve Şafii’de nedir?
CEVAP
Üç mezhepte de aynıdır.
Tadil-i erkân
Sual: Namazda tadil-i erkân dört yerde mi, beş yerde midir? Kıyamda da, hareketsiz ve sakin durmak tadil-i erkândan değil midir?
CEVAP
Tadil-i erkân, rükû, iki secde, kavme ve celsede, her uzuv hareketsiz ve sakin olup, bir miktar durmak demektir. İki secde bir kabul edilince dört yerde denir, ayrı kabul edilirse beş yerde denir. Sayısından çok, nerelerde hareketsiz durulacağını bilmek önemlidir.
Kıyamda da hareketsiz durmak, sağa sola sallanmamak gerekir. Bu herkesçe yapıldığı için kıyam, tadil-i erkân arasında bildirilmemiştir. Son teşehhütte oturmak da farzdır. Ama herkes hareketsiz oturduğu için, tadil-i erkân arasında bildirilmemiştir.
Tâdil-i erkâna riayet etmeli
Sual: Namazda tadil-i erkâna uymak için, (Rabbenâ lekel hamd)dedikten sonra, (Sübhânallah) diyecek kadar durmak şart mıdır?
CEVAP
Hayır, şart değildir. Rükûda ve iki secdede tadil-i erkân, yani Sübhânallah diyecek kadar durmak vacib, daha çok durmak sünnettir.
Tadil-i erkâna riayet etmek için celsede yani iki secde arasında ve kavmede yani rükûdan kalktıktan sonra (Sübhânallah) diyecek kadar durmak vacibdir. Rükûdan kalkarken (Semiallahü limen hamideh)söyleyip, kavmede de, (Rabbenâ lekel hamd) denince, vacib de, sünnet de yerine geliyor. Yani o kadar durulmuş oluyor.
Tadil-i erkâna riayet unutulursa, yani (Sübhânallah) diyecek kadar durulmazsa, secde-i sehv gerekir.
.
Şehadet parmağını kaldırmak
|
Sual: Namaz kılarken teşehhüdde şehadet parmağını kaldırmak, işaret etmek caiz midir? Bazı kimseler, bu konuda hadis var diyerek parmaklarını kaldırıyorlar. Caiz midir?
CEVAP
Şafii’de şehadet parmağını kaldırmak sünnet, Hanefi’de caiz değildir. Parmak kaldırmaya, müctehid âlimlerin bir kısmı mekruh bir kısmı sünnet demiştir. Dinde bir kaide vardır. Bir işe sünnet ve mekruh denilmişse, o iş yapılmaz. Fetvalar birbirine uymazsa, yani (Caizdir, caiz değildir veya helaldir, haramdır) şeklinde olduğu zaman, caiz değildir veya haramdır diyen fetvalara uymak esastır. Böylece mekruh veya haram işlemekten sakınılmış olur. Sünnettir veya bid’attir denilen bir şeyi yapmamak lazım olduğu, Berika, Hadika ve İbni Âbidin’de bildirilmektedir.
Parmak kaldırmakla ilgili muteber kitaplardaki yazılardan bazıları şöyledir:
(İşaret etmek sünnet diyenler olduğu gibi, müstehap diyenler de vardır. Doğrusu, işaret etmek haramdır. (Fetâvâ-i garâib)
Şehadet parmağı ile işaret mekruhtur. (Kübrâ) kitabı da böyle diyor. Fetva da böyledir. Çünkü, namazda sakin, hareketsiz olmak lazımdır. (Fetâvâ-i Sirâciyye)
Şehadet parmağı ile işaret edilmez. Fetva böyledir. (Gıyâsiyye, Bezzaziye)
İşaret edilmez ve parmak bükülmez. Fetva da böyledir. Mudmerât, Velvâlciyye, Hulâsa ve daha başka kitaplarda da böyle yazılıdır.(Cami-ur-rumuz)
Şehadet parmağı ile işaret edilmez. Fetva da böyledir. (Dürr-ül-muhtar)
Ebussüud Efendi, namazda otururken, şehadet parmağını kaldırmak mı, kaldırmamak mı daha iyidir şeklindeki bir suale, (Her ikisi de iyi, demişlerdir. Fakat, parmağı kaldırmamak daha iyi olduğu meydanda) diye fetva vermiştir.
Bütün âlimler bildiriyor ki: Parmakları, gücü yettiği kadar kıbleye karşı bulundurmak sünnettir. (Namazda, her uzvunu, gücün yettiği kadar, kıbleye karşı bulundur) hadis-i şerifi, bunu açıkça emretmektedir.
İşaret etmenin haram olduğunu söyleyen âlimler vardır. Mekruh olduğunu bildiren fetvalar mevcuttur. İşaret edilmez, parmak bükülmez, usul haberleri böyledir, diyenler çoktur. O halde, bizim gibi mukallidlerin, hadis-i şerif vardır diyerek, işaret etmeye kalkışması ve böylece, birçok müctehidlerin fetvaları ile haram veya mekruh ve yasak olduğu bildirilen bir işi yapması doğru olmaz. Bir müslüman şöyle düşünmelidir:
Bu büyük âlimler, işaret etmenin haram veya mekruh olacağına bir delil, vesika elde etmeselerdi, haram veya mekruh demezlerdi. İşaret etmenin sünnet ve müstehap olduğunu bildiren haberleri söyledikten sonra, (Böyle demişler ise de, doğrusu işaretin haram olduğudur) buyurmazlardı. Demek ki, bu din büyükleri, işaretin sünnet ve müstehap olduğunu gösteren haberlerin değil, yasak olduğunu gösteren vesikaların daha kuvvetli olduğunu anlamışlardır.
Bir Hanefi, nasıl olsa Şafii’de sünnetmiş diyerek, parmak kaldırmaya kalkması caiz olmaz. Buna mezhep taklidi de denmez. Mezhep taklidi, ancak ihtiyaç halinde caiz olur.
Sual: Şafii’yi taklit edenin namazda oturunca şehadet parmağını kaldırması gerekir mi?
CEVAP
Taklit eden kaldırmaz. Çünkü Hanefi’den çıkmış sayılmıyor. Hanefi’de ise parmak kaldırılmaz.
|
|
|
|
.
Unutarak selam vermek
|
Sual: Unutarak selam verince namaz bozulmaz mı?
CEVAP
Namaz kılarken unutarak selam veren kimse, selamdan sonra hatırlayınca, kalkıp namazına devam eder, namaz sonunda secde-i sehv yapar. Piyasada bulunması kolay olduğu için Halebiyi sagirtercümesinin 352. sayfasında aynen şöyle deniyor:
(Bir kimse, öğle namazını tamamladım zannı ile, iki rekatta selam verip, sonra iki rekat kılmış olduğunu hatırlarsa, namazını tamamlar ve sehv secdesini yapar. Çünkü bu durumda selam sehven verilmiş olmaktadır.)
Merakıl-felah haşiyesinin tercümesi olan Nimet-i İslam kitabının (Secde-i sehv) bahsinde de şöyle denilmektedir:
(Dört veya üç rekatlı farz kılan kimse, namazı tamamladı zannı ile selam verip de, namaza münafi [namazı bozacak] bir şey yapmayan, hemen kalkıp namazın noksanını tamamlar ve yanıldığı için secde-i sehv yapar.)
Hiçbir fıkıh kitabında unutarak selam verince namaz bozulur diye yazmaz. Konuşmak, yiyip içmek gibi namaza mani bir hâl olmadıkça namaz bozulmuş olmaz.
Sual: Dört rekatlık bir farzı kılarken, ilk tehıyyatı son tehıyyat sanarak selam verdim. Sonra yanıldığımı hatırlayıp, hemen ayağa kalkıp namaza devam ettim. Sonunda secde-i sehv yaptım. Namaz sahih oldu mu?
CEVAP
Evet.
Eğer Allahümme entesselamü… dedikten sonra hatırlarsa namaz bozulmuş olur.
.
Sure veya âyet okurken besmele çekmek
|
Sual: Sûre ve âyet okurken Euzü Besmele okunur mu?
CEVAP
Sûre okurken, Euzü ve besmele okunur. Âyet-i kerime okurken, âlimlerin çoğuna göre, yalnız Euzü okunur, Besmele okunmaz. Mesela Âyet-el kürsi, Amenerresulü, Hüvallahüllezi gibi âyetleri okurken Besmele çekmek gerekmez. Sadece Euzü okunur. Besmele de çekilirse mahzuru olmaz.
Sual: Yalnız namaz kılarken, sübhaneke okuduktan sonra euzü besmele okumak sünnet midir?
CEVAP
Evet.
Sual: Yalnız kılanın, zammı sureye başlarken, besmele çekmesi gerekir mi?
CEVAP
Gerekmez, bazı âlimlere göre, besmele çekmekte mahzur yoktur.
Sual: Yalnız namaz kılarken besmeleyi Fatiha-i şerif ile birleştirerek okumanın hükmü nedir?
CEVAP
Caizdir. Birleşince ...milhamdü lillahi diye okunur.
Sual: Peş peşe zammı sure okunsa, başlarında besmele çekmek gerekir mi?
CEVAP
Gerekmez.
Sual: Sübhaneke, Ettehıyyatü ve diğer duaların aralarında Besmele mi çekilir, Allahü ekber mi denir?
CEVAP
Besmele çekilmez, Allahü ekber de denmez.
Sual: Yayınlarınızdaki kitaplarda şöyle deniyor:
Namazda Fatihadan sonra, Besmele çekmek gerekmez. Çekmek iyi olur. (S. Ebediyye)
Fatiha ile sure arasında Besmele çekmek, caiz veya müstehabdır. (S. Ebediyye)
Zammı sure okurken Besmele çekilmez. (Ey oğul ilmihali, Namaz kitabı)
Zammı sureden önce Besmele çekilir mi çekilmez mi?
CEVAP
Zammı sureden önce Besmele çekmek gerekmez. Çekilirse iyi olur, müstehab olur. Çekilmezse mahzuru olmaz. Şafii mezhebinde ise Besmele çekmek gerekir. Bir mezhepte yapmak gereken şeyi, öteki mezhepte yasaklanmamışsa, o işi yapmak müstehab olur. Mesela kadınlara dokunan kimsenin Şafiide abdesti bozulur. Hanefide abdesti bozulmaz. Ama, bir hanefi yabancı kadına veya eşine dokununca, o abdestini kullanmışsa, yeniden abdest almasının mahzuru olmaz. Şafiide yeniden abdest almak farz olduğu için, Hanefinin yeniden abdest alması iyi olur, müstehab olur. Bunun gibi, Şafii mezhebinde zammı sure okurken besmele çekilir. Hanefinin çekmesi gerekmez, ama çekerse iyi olur, müstehab olur. Mesele bundan ibarettir.
Sual: Nahl suresinin 98. âyetinde, Kur’an okurken Euzü çekmenin farz olduğu bildirildiğine göre, namaz kılarken Fatihadan önce Euzü besmele okumayı unutana secde-i sehv gerekir mi?
CEVAP
Kur’an-ı kerimde bildirilen her emir farz değildir. Namaz dışında sure veya âyet okumaya başlarken Euzü okumak vacibdir. Yine namaz dışında Fatiha okumaya başlarken Besmele okumak da vacibdir. Diğer surelere başlarken Besmele okumak sünnettir.
Namaz içinde zammı sure okumaya başlarken Euzü Besmele çekilmez. Bazı âlimlere göre, besmele çekilmesi müstehabdır, iyi olur.
Namaz içinde, Sübhaneke okuduktan sonra, Fatihadan önce, Euzü Besmele okumak sünnettir. Unutulursa secde-i sehv gerekmez. Sizin dediğiniz gibi, farz olsa idi, secde-i sehv kurtarmazdı, farz terk edildiğinden o namazı yeniden kılmak gerekirdi.
Tevbe sûresini okurken
Sual: Tevbe sûresinin başında, niye Besmele yok?
CEVAP
Bu sûrenin, Enfal sûresinin devamı mı, yoksa ayrı bir sûre mi olduğu bildirilmeyip, Resulullah efendimiz de, Besmele yazılmasını emretmediği için, bu sûrenin başına Besmele konmadı. (Beydavi)
İlk bu sureyi okumaya başlarken çekilir. Önceki sureden sonra okurken, besmele çekmek mekruhtur.
Fatiha okurken
Sual: Namaz dışında Fatiha okurken, Euzü Besmele çekmek vacib midir?
CEVAP
Vacibdir. Fakat Fatiha dua niyetiyle okunursa, vacib olmaz. Namaz içinde, Sübhaneke’den sonra, Fatiha’dan önce Euzü Besmele çekmek sünnettir.
.
İftitah tekbiri
|
Sual: İftitah tekbirini yanlış alan, mesela (Sübhaneke) diyen, namaz içinde iken kesin anlarsa ne yapması lazım?
CEVAP
Hemen ayağa kalkıp, yeniden (Allahü ekber) diyerek, iftitah tekbirini ayakta alması gerekir.
Sual: Namaza dururken, çok defa tekrar etmeme, uğraşmama rağmen Allahü ekber diyemiyorum.
Özürlü olduğum için Allahü kebir veya Tebarekallah desem sahih olur mu?
CEVAP
(Anlatılışa göre fetva verilir) diye bir söz var. Allahü ekberdiyemiyorum dediğinize göre nakil yapıyoruz.
Dört mezhepte ve bütün âlimlerce, iftitah tekbirine başlarken Allahü ekber denir. Allahü kebir ifadesine diğer üç mezhebin âlimleri muhaliftir. Ama sizin özrünüz var. Allahü kebir, Allahü azim veyaAllahü celil demenizde mahzur olmaz. Tebarekallah, La ilahe illallah veya sübhanallah deseniz de olur. Hatta Allah’ın kendisinde ortak olmayan sıfatlarını da söylemeniz caiz olur. Mesela, Ya Rahman, Ya Halık, Ya Razzak, Ya Allah gibi kelimelerle de namaza başlamanız caizdir. (Halebi, Dürer, Tahtavi)
Sual: İftitah tekbirini, niyeti müteakip mi getirmek evladır?
CEVAP
Evet.
Sual: Çeşitli kimseler iftitah tekbirini farklı alıyorlar:
1- Ellerini kulaklarına götürmeden önce, Allahü ekber diyenler oluyor.
2- Ellerini kulaklarına götürürken Allahü ekber diyenler oluyor.
3- Ellerini kulaklarına kaldırıp Allahü ekber demeye başlıyor, bitince ellerini bağlamış olanlar var.
Bunların hangisi uygundur?
CEVAP
Her üç şekilde de namaza başlansa namaz sahih olur. Hatta eller hiç kaldırılmadan da tekbir alınsa namaz yine sahih olur. Ancak sünnete uyulmamış olur.
1- Allahü ekber denince namaza girilmiş oluyor. Eller bundan sonra kaldırılınca, namaz içinde iki el hareket etmiş oluyor. Bu durum, namazı bozmaz ise de, böyle hareket etmemelidir.
2- İkinci gruptakiler de, Allahü ekber dedikten sonra eller kulakta oluyor, namaz başladığı halde elleri indirmekle meşgul oluyorlar. Bu durum, namazı bozmaz ise de, böyle hareket etmemelidir.
3- Üçüncü gruptakilerin yaptıkları en uygun olanıdır. Tekbir bitince eller bağlanmış oluyor. Namaza girilince başka bir hareket olmuyor.
İftitah tekbirini alırken
Sual: Namaza başlarken alınan iftitah tekbiri, kadın ve erkeğe göre değişir mi?
CEVAP
Tekbir aynıdır, fakat elleri kaldırma ve bağlama yerleri değişiktir. Erkek ellerini kulaklara kaldırıp, (Allahü ekber) demeye başlar. Ellerini göbek altına bağlarken tekbiri bitirir. Kadın ise, elleri omuz hizasına kaldırıp, (Allahü ekber) demeye başlar, ellerini göğsünün üstüne koyarken bitirir. Efdal olanı bu bildirilen gibidir. Çünkü tekbir alınca namaza başlanmış oluyor. Namaz içinde elleri hareket ettirmemelidir.
Vitir kılınırken üçüncü rekâtta zamm-ı sûreden sonra alınan tekbir de böyledir. Yani erkek, ellerini kulaklara kaldırıp, (Allahü ekber) demeye başlar, ellerini göbek altına bağlayınca bitirir. Kadın ise, omuz hizasına kaldırıp, (Allahü ekber) demeye başlar, ellerini göğsünün üstüne koyarken bitirir.
|
.
Namaz kılanın önünden geçmek
|
Sual: Namaz kılanın önünden geçmek mekruh mu, haram mı?
CEVAP
Namaz kılanın önünden geçmek mekruhtur. Mekruh kelimesi yalnız kullanılınca ekseriya tahrimen mekruh anlaşılır. Yani günah olur. Haram biraz daha fazla günahtır. Kırda ve büyük veya küçük camilerin her yerinde, namaz kılanın önünden, yakın olsun, uzak olsun kadın veya erkek veya köpek geçerse, namazı hiç bozulmaz. Kırda ve büyük camide ayaklar ile secde yeri arasından, küçük mescitte ve odada ise, ayakları ile kıble duvarı arasından geçen, günaha girer. Kıble duvarı ile arka duvarı arası yirmi metreden az olan mescide, küçük denir. Sed, sedir gibi yüksek şeyler üzerinde kılanın, önünden, aşağıdan geçen, başı namaz kılanın ayaklarından yukarı olursa günaha girer. Mescid-i haram içinde namaz kılanların önünden geçmek günah değildir. (S. Ebediyye)
Sual: Namaz kılanın önünden hangi uzaklıkta geçilebilir?
CEVAP
Arazide ve büyük camilerde, secde edilen yer hariç her uzaklıkta geçilir.
Sual: Namaz kılanın önünden, ne kadar yakınken geçilmez? Mesela ovada namaz kılanın 1 km önünden geçemez miyiz?
CEVAP
Ovada uzaktan geçilir, fakat secde yerinden geçilmez.
Sual: Namaz kılarken önümüzden kimse geçmesin diye önümüze yastık koysak olur mu?
CEVAP
50 cm kadar bir şey koymalı, mesela sandalye koymak iyi olur. Sonra önden biri geçmekle namaza zarar vermez, geçene günah olur. Ama herkesin gelip geçtiği yere durulursa durana da günah olur. Çocuk geçerse çocuğa günah olmaz.
Sual: Evde veya küçük mescitte namaz kılan bir kimse önüne sandalye, ceket vb. bir sütre koysa önünden geçmek caiz olur mu?
CEVAP
Sütre olarak sandalye koyarsa olur. Yani geçmek caiz olur. Sütrenin dik olarak boyu yarım metreden aşağı olmamalıdır. Hiçbir şey bulunmazsa, o zaman uzunluğuna bir çizgi de çizilebilir veya ceket de uzunluğuna konur.
Namaz kılanın önünden geçerken
Sual: Namaz kılanın önünden geçmek zorunda kalınca, arkamızı namaz kılana dönerek yan yan geçilse günah olur mu?
CEVAP
Günah olmaz.
.
Dilsizin kekemenin namazı
|
Sual: Dilsiz olan veya ses telleri kuruyup konuşamayan, namazı nasıl kılar?
CEVAP
Dinimiz, hiç kimseye gücünün yetmediğini emretmez. Dilsizden veya konuşamayan kimseden kıraat farzı sakıt olur. Okuyamaması namazına zarar vermez. Namazda ayakta durmak farzdır. Fakat ayakta duramayan hasta veya ayakları olmayan oturarak namaz kılar. Oturamayan yatarak ima ile kılar. (Merakıl-felah)
Sual: Kekeme, namaz kılarken kendi işiteceği kadar bir sesle okuyunca fazla zaman alıyor. Kendi duymayacak kadar içinden okuması caiz olur mu?
CEVAP
Kendi işitemeyecek kadar sessiz, yani içinden okumak caiz olmaz. Kekeme de, fazla zaman alsa da kendi işiteceği kadar sesle okur.(Halebi)
Sual: Dilsiz olan, namaz sûrelerini nasıl öğrenir, namazı nasıl kılar?
CEVAP
Dilsizin okuma mecburiyeti yoktur. Namazın diğer farzlarını yerine getirir. Kıyam, rükû ve secdeleri yapar.
.
Fitneye sebep olmamalı
|
Sual: Fitne olsa da, başkaları kızsa da namazı onların gözleri önünde emr-i maruf niyetiyle kılmak gerekmez mi? Yoksa fitneye sebep olmamak için, ibadeti gizlemek mi gerekir?
CEVAP
Fitneye sebep olmamak ve zararlarından korunmak için, din düşmanlarından ibadeti gizlemelidir. Böyle kimselerin yanında açıktan ibadet yapmak emr-i maruf olmaz, fitne olur. Fitne çıkarmak haramdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Bir zaman gelir ki, şimdi aranızda münafıkların gizlendiği, ibadet yapar göründüğü gibi, o zaman da müminler gizlenir, ibadetleri gizli yaparlar.) [İbni Sünni]
Sual: Tehlike zamanında, namazı oturarak veya ima ile kılmak caiz midir?
CEVAP
Düşman veya yırtıcı hayvan korkusundan veya hastalanıp ayakta duramayan veya çamur olup kuru yer bulamayan kimse, namazını ima ile kılar. Daha sonra bunları iade etmesi gerekmez. (Halebi)
Sual: Namaz kıldığımız bilinmesin diye göz ile kılmamız caiz mi?
CEVAP
Hanefi’de kılınmaz. Ayakta duramayan oturarak kılar. Oturarak kılamayan yatarak başı ile ima eder. Yatarak başı ile de kılamayan gözü ile kılamaz ve namazını kazaya bırakır. Bu haliyle namazını kazaya bıraktığı için günaha girmez. Çünkü kılmaya imkanı yoktur.
Bir zaruret olursa, başka hiçbir imkan da bulunmazsa, Şafii mezhebi taklit edilerek kılınabilir.
.
Tertip sahibi olmak
|
Sual: Namazda tertip ne demektir?
CEVAP
Namazları sırasıyla kılmak demektir.
Bir günlük beş vakit farz namazla vitri kılarken ve bunları kaza ederken tertibe riayet etmek, yani sıralarını gözetmek farzdır.
Sabah namazına uyanamayan, hutbe okunurken bile hatırlarsa, hemen bunu kaza etmelidir. Bir namazı kılmadıkça ve bunu kaza etmedikçe, bundan sonraki beş vakit namazı kılmak caiz olmaz. Hadis-i şerifte, (Bir namazı uykuda geçiren veya unutan kimse, sonraki namazı cemaatle kılarken hatırlarsa, imamla namazı bitirip, sonra önceki namazını kaza etsin! Bundan sonra, imamla kıldığını tekrar kılsın!) buyuruldu. [Mesela öğle namazını kılmayı unutup ikindi vakti girse, tertip sahibi kimsenin, önce öğleyi kaza etmesi gerekir. Uyuyup öğle namazını kaçıran kimse de, önce öğleyi kaza ettikten sonra ikindiyi kılar.]
Sabah namazına başlamadan veya namaz arasındayken, vitri kılmadığını hatırlayan kimse, vitri kaza etmeden sabah namazını kılsa, kabul olmaz. Güneş doğmasına, yalnız vitri kaza edecek kadar zaman kalmışsa, ancak bu hâlde sabah namazı kabul olur. Demek ki, bir namaz vaktinin sonunda, kazayı da kılacak kadar zaman kalmazsa, kazayı önce kılmak lüzumu affolur.
Vakit daraldı sanarak, vakit namazının farzını kılan, sonra daha zaman olduğunu anlasa, kazayı ve sonra vaktin farzını tekrar kılar.
Vaktin namazına başlarken veya namaz içindeyken, kazası olduğunu unutursa, namazdan sonra hatırlasa da, kıldığı namaz kabul olur, çünkü unutmak özürdür. [Mesela sabah namazını kılarken vitri kılmadığını unutsa, namaz kıldıktan sonra hatırlasa bile sabah namazı sahih olur. Eğer namaz içindeyken hatırlarsa, o namaz sahih olmaz. Önce vitri kılması gerekir. Bir başka örnek: Sabahı kılmadığını hatırladığı halde öğleyi kılarsa öğle sahih olmaz, fakat sabahı kılmadığını unutarak öğleyi kılarsa sahih olur. Unutmak özür oluyor.]
Kazaya kalan namaz sayısının altı olması da, sırayla kılmayı affettiren bir özürdür. Kılmadığı veya kılıp da kabul olmayan farz namaz sayısı altı olan bir kimse, tertip sahibi olmaz. Kaza namazlarının birbiri arasında ve bunlarla vakit namazları arasında sırayı gözetmesi lazım olmaz. Mesela bir farzı kılmayan kimse, bunu hatırladığı halde, beş tane vakit namazı kılsa, bu beşi kabul olmayacağı için, kılınmamış namaz sayısı altı olur. Vitir namazı, burada hesaba katılmaz. Eskiden kazaya kalmış farzlar da hesaba katılır.
Namazlar arasında sırayı gözetmek lüzumunu gideren bir başka sebep, sırayla kılmanın lazım olduğunu bilmemektir. Nass veya icma olmayan şeyi bilmemek özürdür. Mesela, sabahı kılmayan, bunu hatırladığı halde, öğleyi kılsa, bu kabul olmaz. Sonra, sabahı kaza edip, sonra ikindiyi kılsa, ikindi kabul olur, çünkü kıldığı öğlenin kabul olduğunu sanmaktadır.
Beşten fazla kazaları olan, bunları kaza ederken, kılmadığı namaz sayısı altıdan aşağıya inince, sırayı gözetmek lüzumu tekrar geri gelmez. Bunları da sırasız kılabilir. Sonra eda ettiği namaz sayısı, kazaya kalanla birlikte altı olunca, eda etmiş olduğu namazlar, tekrar kabul olur. Mesela, bir farzı veya vitri kılmasa, sonra gelen namazları kılsa, bu namazlar kabul olmaz. Beşinci namazı kılmadan, önce kılmamış olduğu namazı kaza ederse, kıldığı namazlar nafile olmuş olur. Kazayı kılmadan önce kıldığı beşinci namazın vakti çıkarsa, kazaya kalan ile kabul olmayan namaz sayısı altı olur. Bu halde, kılınan beş namaz tekrar sahih olur.
Kıldığı beş namazın her birinde, kazası olduğunu hatırlamak lazımdır. Birkaçında hatırlamadıysa, bunlar hesaba katılmaz. Sabah namazını kılmayan kimse, sonra gelen namazları kılsa, ertesi gün güneş doğarken, kılmış olduğu beş namazın hepsi kabul olur. (S. Ebediyye)
Sual: Tertip sahibi olmak ne demektir?
CEVAP
Tertip sahibi olmak demek, hiç namaz borcu olmamak veya en fazla beş vakit kaza borcu olmak demektir. Daha fazla kaza borcu olursa, tertip sahibi olmaktan çıkar. Kaza borçlarını ödeyen kimse de tertip sahibi olur. Tertip sahibi olanın, beş vakit farzı ve vitri kılarken, sıralarını gözetmesi gerekir. Bir namazı kılmadıkça, ondan sonraki beş namazı kılmak caiz olmaz; yani beş vakitten az olan kaza namazını, vakit namazından önce kılmak şarttır. Hadis-i şerifte, (Bir namazı uykuda geçiren veya unutan, sonraki namazı cemaat ile kılarken hatırlarsa, imamla namazı bitirip, sonra önceki namazını kaza etsin! Bundan sonra, imamla kıldığını tekrar kılsın)buyuruldu. (Dürr-ül-muhtar)
Bu tertibe, şu üç halde uymak gerekmez:
1- Unutmak,
2- Vaktin daralması,
3- Kaza namazlarının çok olması.
Bunlara birer misal verelim:
1- Unutmak: Öğle namazını kılmayı unutan, ikindi ezanı okunduktan sonra hatırlasa, öğleyi kaza etmeden ikindiyi kılsa sahih olmaz. Fakat ikindi namazını kıldıktan sonra, öğle namazını kılmayı unuttuğunu hatırlasa, unutmak özür olduğu için, ikindi namazı sahih olur. Ondan sonra da öğleyi kaza eder. Bir kimse, vitri kılmadan yatsa, sabah ezanı okunurken uyansa, önce vitri kaza etmesi gerekir. Eğer, sabah namazını kıldıktan sonra vitri kılmadığını hatırlarsa, sabah namazı sahih olmuş olur.
2- Vaktin daralması: Bir kimse, ikindi namazını kılmayı unutsa, yatsıya dört rekat namaz kılacak kadar zaman kalsa, artık ikindiyi kaza etmeden akşamı kılar. Daha sonra da ikindiyi kaza eder.
3- Kaza namazlarının çok olması: Altı vakit veya daha fazla kazası olan kimse, bunları kaza etmeden de vakit namazlarını kılabilir. Bir kimse, bir ay namaz kılmasa, sonra pişman olup, bu namazları kaza etmeden vakit namazlarını kılmaya başlasa, bu arada bir vakit namazı mesela öğleyi kılmasa, ekseri ulemaya göre, bu bir vakti kaza etmeden vakit namazlarını kılsa caiz olur. (Halebi)
Sual: Tertip sahibi bir kimse, vitri gece kalkınca kılarım dese, uyanınca sabah vakti girdiğini görse, nasıl olsa vitir kazaya kaldı diye, vitri kılmayıp sabah namazını kılsa, sabah namazı sahih olur mu? Uyanınca güneşin doğmasına üç rekat namaz kılacak kadar zaman kalsa ne yapması gerekir? Vitri mi kılması gerekir, yoksa sabah namazının farzını mı?
CEVAP
Vitir eda ve kaza yönünden aynen farz namazlar gibidir. Yani tertip sahibi için vitri kılmadan sabah namazının farzını kılmak sahih olmaz. Ancak unutarak veya vakit darlığı sebebiyle olursa ancak o zaman caiz olur. Güneşin doğmasına üç rekat namaz kılacak kadar zaman kalınca, sabahın farzı kılınır. Güneş doğduktan 50 dakika sonra veya öğleye 20 dakika kalıncaya kadar vitri kaza etmek şarttır. Aksi takdirde, vitri kaza etmeden öğle namazını kılmak sahih olmaz.
Sual: Fıkıh kitaplarında, tertip sahibi kimsenin, unuttuğu bir farz namazı kaza etmeden vaktin namazını kılsa sahih olmayacağı bildiriliyor. Peki kazasını kılmadan vaktin farzını kılması sahih olmayınca, kazası varken sünnet veya nafile kılması sahih olur mu?
CEVAP
Tertip sahibinin durumu ile tertip sahibi olmayanın durumu farklıdır. Tertip sahibi olan, yani hiç namaz borcu olmayan kimse, unutarak veya başka dini bir mazeretle, namazı kazaya kalsa, o namazını kaza etmeden vaktin namazını kılsa, vaktin namazı sahih olmaz. Bu hususu bildiren üç hadis-i şerif meali şöyledir:
(Bir kimse, unuttuğu bir farz namazı kaza etmeden vaktin namazını kılsa, o namaz sahih olmaz.) [Dare Kutni, Kurtubi, İ. Süyuti]
(Bir namazı unutup da bir farz namazı kılarken onu hatırlayan, başladığı namazı tamamladıktan sonra, unuttuğunu kılsın.)[Beyheki, Dare Kutni, İbni Adiy]
(Kim bir farz namazı kılmayı unutsa, imamla başka bir namaza durmuşken hatırlasa, o namazını imamla kılsın, namazını bitirince, unuttuğunu kaza etsin. Sonra imamla kıldığını da iade etsin.) [Taberani, Hatib]
Kaza namazı borcundaki durum ise, bunlar bir özürle namazını kaçıranlar içindir. Kasten terk edilmiş namazları var ise, onları kaza etmeden de vaktin namazı sahih olur, ama sünnet ve nafileleri kabul olmaz. (Bey ve şira risalesi, Nevadir-i fıkhıyye fi mezheb-il-hanefiyye)
Hazret-i Ali’nin naklettiği bir hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Farz namaz borcu olanın nâfile kılması, doğumu yaklaşmışken, çocuğunu düşüren hâmileye benzer. Artık bu kadına, hâmile de, ana da denmez. Bu kimse de böyle olup, farz namazlarını ödemedikçe, Allahü teâlâ, onun nâfile namazlarını kabul etmez.)[Zahire-i Fıkh, Fütuh-ul-gayb m. 48] (Fıkıh kitaplarında bütün sünnetlerin nafile namaz olduğu bildirilmiştir.)
Tertip sahibi
Sual: Yatsıyı kılmadan yatan tertip sahibi biri, uyuyakalsa, uyanınca sabah namazını kılacak kadar zaman kaldığını görse, önce yatsıyı mı kılması gerekir?
CEVAP
Vaktin dar olması, tertibi düşürür. Yani sadece sabah namazını kılar.(Hindiyye)
Tertip sahibi
Sual: Kazaya kalan namaz borcunu tam hesaplayamadığı için, tertip sahibi olup olmadığını bilmeyen, nasıl hareket eder?
CEVAP
İhtiyaten tertip sahibi gibi hareket etmesi; yani bir namazı kazaya kalırsa, sonraki vakti kılmadan önce, kazaya kalan namazını kaza etmesi iyi olur.
Tertip sahibi
Sual: Tertip sahibi olan bir kimse, imsak vaktinden önce kılmak niyetiyle, vitri kılmadan yatsa, o vakitte kılamayıp sonra da unutsa, ertesi gün yatsıyı kılmadan önce hatırına gelse, kıldığı sabah, öğle, ikindi ve akşam namazlarını kaza etmesi gerekir mi?
CEVAP
Unuttuğu için kaza etmesi gerekmez. Unutmak özür olur. Vitri kılmadığını hatırladıktan sonra, vitri kaza etmeden önce yatsıyı kılarsa, yatsı namazı sahih olmaz.
.
Namaz ve riya
|
Sual: Kayınpeder adayımın yanında namazı düzgün kılmak veya ikindinin sünnetini çok zaman terk ederken onun yanında kılmak riya olduğu için küfür olur mu? Çünkü riyanın küçük şirk olduğuna dair bir hadis okudum. Ticaret için hacca gitmek de riya mıdır?
CEVAP
İbadetlerine riya karıştıranın sevabı azalır. Yahut tamamen riya ise sevap hasıl olmaz ama kâfir de olmaz. İbadet yaparak Allahü teâlâdan dünya çıkarlarını istemek, riya olmaz. Yağmur duasına çıkmak böyledir. İstihare yapmak da, böyledir. Ücret ile imamlık ve Kur’an kursu hocalığı yapmak, sıkıntıdan, hastalıktan ve fakirlikten kurtulmak için âyet-i kerime okumak da, böyledir. Bunlarda hem ibadet, hem de menfaat niyetleri bulunmaktadır. İbadet niyeti hiç bulunmazsa riya olur. İbadet niyeti çok olursa, sevap hasıl olur. İbadetlerini başkalarına göstermek, onlara öğretmek ve teşvik etmek niyeti ile olursa, yine riya olmaz, hatta çok sevap olur.
Allahü teâlânın rızası için namaza başlayıp, sonra namaz içinde hasıl olan riyanın zararı olmaz. Riya ile yapılan farzlar sahih olur. İbadet borcu ödenmiş olur ise de, sevabı olmaz. Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(İbadetine riya karıştırana ahirette “Git sevabını o kişiden iste” denir.) [İbni Mace]
Hem ticaret yapmak, hem de hac etmek için giden kimsenin, hac niyeti çoksa, sevap kazanır. Ticaret niyeti çok ise veya iki niyet eşit ise, hac sevabı kazanamaz. Fakat, şartlarını yerine getirdi ise, yalnız farz borcunu ödemiş olur. Farzı yapmamak azabından kurtulur. Gösteriş için yapılan her ibadet ve hayrat ve hasenat sevabı da böyledir. (Dürr-ül-muhtar)
Sual: Camiye gidince maşallah bu yaşta namaz kılıyorsun diyorlar, benim de hoşuma gidiyor, herkes beni takdir etsin diye cemaate gidiyorum. Bu riya imiş. Riyaya bulaşmamak için camiye gitmemem daha uygun olmaz mı?
CEVAP
Farz namazları kılarken, riya, gösteriş tehlikesi olsa da, yine farzları camide kılmak lazımdır. Camiler namaz kılmak için yapıldı. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Nafile ibadetleri gizli yapmak lazımdır. Böylece, riya ve gösteriş tehlikesi olmaz. Cemaat ile kılmak böyle değildir. Farzları açıkça yapmak, herkese göstermek lazımdır. Çünkü farzlarda gösteriş lekesi olmaz. Bunları cemaat ile kılmak, bunun için uygundur. (1/288)
Sual: İkindinin ve yatsının sünnetini tembellikten çok zaman kılamıyorum. Ama arkadaşlarla beraber olunca kılmak zorunda kalıyorum. Yalnız kılsaydım kılmayacaktım. Onlar ayıplamasın diye kılmam gösteriş, riya oluyor. Riya olmaması için hiç niyet etmeden yatıp kalkıyorum. Bu uygun mudur?
CEVAP
Uygun değildir. Normal sünneti kılmalıdır. Namazı biz Allah rızası için kılıyoruz. Arkadaşlar için kılmıyoruz. Yani niyetimiz Allah rızası olmalıdır. Niyetimiz Allah rızası olunca mahzuru olmaz.
Gösteriş için namaz
Sual: Patronumun gözüne girmek için, sadece iş yerinde namaz kılıyorum. Eve gidince kılmıyorum. İş yerinde kılarken, okumadan yatıp kalkmıyorum. Belki işe yarar ümidiyle sahih olacak şekilde kılıyorum, yani namazı bozan bir şey yapmadan, Allah rızası için kılıyorum, ama patronun gözüne girmeyi de düşünüyorum. İş yerinde kıldığım namazlar, boşa mı gidiyor, yoksa şirk mi oluyor?
CEVAP
Namaz, Allah rızası için kılınınca, karıştırılan riya, şirk olmaz, o namaz da, boşa gitmez. Müslüman, ibadetini Allah için yaparken ibadete riya karışabilir. Riya karışan ibadete, şirk denmez. İbadeti bir menfaat için yapmak da, şirk veya küfür değildir. Mesela hacca gidenin niyeti, para kazanmak, oradan ucuz mal getirmek olsa da, buna şirk denmez.
Ticaret maksadıyla hacca gidenin, hiç ibadet niyeti yoksa, riya olur. Ticaret niyeti yanında, ibadet niyeti de olursa, ibadet niyeti çok olursa, sevab hâsıl olur. Allahü teâlânın rızası için, namaza başlayıp, sonradan hâsıl olan riyanın, zararı olmaz. Riya ile başlanan farzlar, sahih olur. İbadet borcu ödenmiş olursa da, sevabı olmaz. İbadet yaparak Allahü teâlâdan, dünya çıkarlarını istemek, riya olmaz. Yağmur duasına çıkmak böyledir. İstihare yapmak da, böyledir. Ücretle imamlık ve Kur’an kursu hocalığı yapmak, sıkıntıdan, hastalıktan ve fakirlikten kurtulmak için âyet-i kerime okumak da böyledir. Bunlarda hem ibadet, hem de menfaat niyetleri bulunmaktadır. İbadet niyeti hiç bulunmazsa riya olur. İbadet niyeti çok olursa, sevab hâsıl olur. İbadetlerini başkalarına göstermek, onlara öğretmek ve teşvik etmek niyetiyle olursa, yine riya olmaz, hattâ çok sevab olur. Allahü teâlânın rızası için namaza durup, namazı bitirinceye kadar hep dünya işlerini düşünürse, namazı yine sahih olur.(İslam Ahlakı)
|
.
Namazda yanlış okumak
|
Sual: Namazda yanlış okumak nasıl olur?
CEVAP
Namazda yanlış okumak dört şekilde olabilir:
1- İrâb hatası, harekelerde ve sükunde olabilir. Mesela şedde hafif okunur, medler kısa okunur veya aksi olur. Mesela, Kâfirun suresini okurken, leküm dinüküm yerine leküm diniküm desek namaz bozulmaz. Buna irâb hatası denir. Üstünü esre okumak, esreyi üstün okumak veya ötre okumakla namaz bozulmuş olmaz. Yani dinüküm yerine yanılarak diniküm veya dineküm dense namaz bozulmuş olmaz.
[Sonra gelen âlimler, Arap olmayan Müslümanların, yanlış okuyabileceğini, namazlarının bozulmaması için ruhsatlar aradılar. İrâb hatasının namazı bozmayacağına fetva verdiler. Allahü teâlâ hiç kimseye yapamayacağı işi teklif etmez. Kekeme veya elsağ olanlara [sin harfini, se harfi gibi okuyanlara] da kolaylık gösterilmiştir.]
2- Harflerde yanlışlık yapılır: Harfin yeri değiştirilir veya harf ilave edilir, yahut azaltılır, veyahut harf ileri geri alınır. [Böyle hatalar yapılınca mana bozulursa namaz da bozulur.]
3- Kelime ve cümleler yanlış okunur. [Bunda da mana bozulursa namaz da bozulur.]
4- Durulacak yerde durulmaz. Geçilecek yerde durulur. Bu hatalar namazı bozmaz.
Yanlış okumalarda bozulan ve bozulmayanlara bazı örnekler verelim:
1- (İnnellahe beriun minelmüşrikine ve Resülühü)deki resülühü’yü,resülihi diye okumak namazı bozmaz. (Allah ve resulü müşriklerden beridir) demek iken, Resülihi denince, (Allah müşriklerden ve Resülünden beridir) anlamına gelir.
2- (Ve ente hayrul-münziline)’deki son kelimeyi (münzeline) diye okumak da bozmaz. (Sen indirenlerin en hayırlısısın) demek iken, (sen indirilenlerin en hayırlısısın) olur.
3- Nahnü halakna’daki halakna kelimesini halakana diye okumak da bozmaz.
4- (Ve izi'btelâ İbrâhime Rabbühü) deki son kelimeyi Rabbehüokumak namazı bozmaz.
5- (Hatta) kelimesini (atta) şeklinde okumak da bozmaz. (Semi'allahü limen hamideh) derken, nun yerine lam okumak yani (semi'allahü limel hamideh) demek de bozmaz.
6- (İyyâke na'büdü) yü (iyake na'büdü) şeklinde okumak, mana değiştiği halde namazı bozmaz. (Halebi)
7- (İhdina's-sırata) lafzını (ihdina'l-sırata) diye okumak namazı bozmaz.
8- Rabbilâlemin yerine Rabilâlemin demek bozmaz. Ya mâlik yerineya mâli deyince, bozulmaz.
9- (Et-tehıyyâtü) yerine (Tı) ile (eT-Tahıyyâtü) veya (dal) ile (ed-dahıyyâtü) dense, mana değiştiği halde namaz bozulmuş olmaz. Ed-dahıyyatü kurbanlar anlamına gelir.
10- (Allahümme salli...) derken (sad) yerine (sin) okumak, (Allahümme selli…) demek, bazı âlimlere göre bozar, bazılarına göre bozmaz. Böyle ifadelerde ihtiyatlı olmak iyi olur.
11- Kaf harfini kef harfine benzeterek okumak veya kef harfini kafa benzeterek okumak namazı bozmaz. Sin harfini sad harfine benzetmek veya sad harfini sine benzeterek okumak da namazı bozmaz. (sad) ile (sin) aynı mahrecden çıkar. Genelde yanlışlık yapılan sad yerine sin, sin yerine sad okumak bozmaz. Mesela (iza cae nasrullahi) lafzını (sin) ile (iza cae nesrullahi) şeklinde okumak ve (Allahüs-samed) kelimesini (sin) ile (Allahüs-semed) şeklinde okumak da namazı bozmaz.
12- Harf hatalarından şunlar namazı bozar: zel yerine zı, dat yerine zıokunursa namaz bozulur. Zı harfini zel gibi okumak da caiz değildir. (Kul hüve'llahü ehad)’i (Kul hüve'llahü ehet) şeklinde Dal harfini Teolarak okumak, namazı bozar. (Halebi)
13- Namazda Fatihayı okurken iyyake nabüdü yerine, iyya kenabüdü demek, namazı bozmaz. Bozar diyen âlimler de olduğu için dikkat etmek iyi olur.
14- Bir kimsenin namazda okuduğu, dokuz âlime göre yanlış olsa, bir âlime göre doğru olsa, bunun namazı bozuldu denmez. (Tergib-üs-salat)
15- Arapça veya tecvid bilmeyen müslümanların, harflerin mahreçlerini tam gözetemeyeceğinden yanlış okumalarının af edileceğini yani böyle kılınan namazların sahih olacağını bildiren âlimler vardır. Bunlara göre harfleri çalıştığı halde çıkaramayanların namazları sahih olur. Namaz surelerini tecvidli okumak şart değildir. Harfler mahreçlerinden çıkarılırsa düzgün okunmuş olur.
16- Resulullah kelimesinin başına ya gelirse resulallah olur. Abdullah kelimesinin de başına ya gelince, Abdallah olur. Muhammedün resulullah ise, tecvid kaidesine göre, Muhammedür Resulullaholarak okunur. Muhammedün resulullah da dense, Muhammeder resulullah da dense yine namaz bozulmuş olmaz.
17- Namaz kılarken, gayret ettiği halde doğru okuyamayan ve okuduğu ifade küfre düşürücü ise, o kimse kâfir olmaz. Yanlışlıkla yapılan bir şeyden dolayı namaz kılan müslümana küfre girdin denilmez. Bunların namazlarının sahih olacağını bildiren âlimler vardır. Unutarak abdestsiz kılan kimse, hiç hatırlamazsa o namazı sahih olur, küfre falan da düşmüş olmaz. Kasten bilerek namazla alay için abdestsiz namaz kılmak küfür olur ki, hiçbir müslüman da böyle şey yapmaz.
Namaz kılarken küfür işlemek
Sual: S. Ebediyye kitabında, (Rüku tesbihindeki azim kelimesi, Zı ile söylenince Rabbim büyük demektir. Eğer ince Ze ile söylenirse, Rabbim benim düşmanım demek olur) deniyor. Böyle bilmeden, namazda yanlış okuyan, küfre düşmüş, kâfir olmuş mu oluyor?
CEVAP
Hayır. Bu kasten yapılmıyor. Allahü teâlânın rızası için namaz kılana, kâfir denir mi hiç?
Üstünde, su ve erzak yüklü devesini çölde kaybeden bir kimse, açlıktan ve susuzluktan öleceğini anlayınca, bir ağacın dibinde uyuyakalır. Uyanınca, devesinin geldiğini görür. Sevinç ve şaşkınlık içinde, dili sürçerek, (Ya Rabbi, sen benim kulumsun, ben de senin rabbinim, sana hamdolsun ki devem geldi) der. Peygamber efendimiz bunu, gülümseyerek anlatır. Böyle hatalar küfür olmaz. Bir âlim şöyle anlatır:
(Bana, su getiren bir talebemin, ayağı kayıp düşse, bardak da kırılsa, ben ona kızar mıyım, yoksa acır mıyım? Hizmet edilirken, yapılan hatalar hoş görülür. İşte bunun gibi, Allahü teâlâya ibadet ederken, yapılan hatalar da, affedilir.)
Demek ki, ibadette, bilmeden yapılan yanlış küfür olmuyor. Bir hadis-i şerif meali:
(Kur’an için vekil edilen bir melek, Arap olmadığı için, doğru okuyamayan kimsenin, hatasını düzeltir ve doğru olarak yükseltir.) [Şirazi]
Zı harfini Ze okumak
Sual: Tam İlmihal’de, İbni Abidin’den alınarak, (Rükû tesbihinde Zı ileazîm denir ki, Rabbim büyüktür demektir. Eğer ince Ze ile okunursa,Rabbim düşmanımdır demek olur ve namaz bozulur) deniyor. Azîm, ince Ze ile olursa düşman anlamına mı gelir?
CEVAP
İnce Ze ile söylenince, manası değişiyor. Müncid lügatinde, şiddetli düşman anlamına geldiği yazılıdır.
Aynı kelimeyi tekrarlamak
Sual: Namazda, aynı kelime tekrar edilirse, namaz bozulmuş olur mu?
CEVAP
Yanlış okununca, düzeltmek için tekrar okumak gerekir. Tekrar okumak namazı bozmaz.
Sünnet olanı yanlış okumak
Sual: (Sünnet olan bir şeyde, yanlış okuyanın namazı bozulmaz) deniyor, doğru mu? Mesela, (Sübhâne Rabbiyel azîm) derken, manayı bozacak şekilde yanlış okursak, namaz bozulur mu?
CEVAP
Sünnet olan bir şeyde de, yanlış okumakla namaz bozulur. Mesela Arapçada üç Z harfi vardır. Birincisi kalın Zı, ikincisi ince okunan Ze, üçüncüsü Zal’dır. Bunların üçü ayrı ayrı söylenir. Rükû tesbihinde, Zıile azıym denir ki, Rabbim büyüktür demektir. Eğer ince Ze ile azimdenilirse, Rabbim benim düşmanımdır demek olur ve namaz bozulur.(Redd-ül muhtar)
Kâfirun suresini okumak
Sual: (Kâfirun suresini okurken yanılan kimse küfre düşer) deniyor. Bilmeden söylenince veya dil sürçmesiyle söylenince de mi küfür olur?
CEVAP
Dil sürçmesiyle veya bilmeden, namazda küfre düşürücü şekilde bir âyet okunsa küfür olmaz. Yanılmak özür olur.
Namazda yanlış okumak
Sual: Bir insan namaz kılarken yanlış okusa, yanlışı küfrü gerektirse, sonra dönüp düzeltse, namazı bozulmuş mu olur?
CEVAP
Hayır, namazı bozulmuş olmaz. Doğrusunu okuyunca namaza devam eder. Küfre de girmiş olmaz.
Ehad yerine ehat
Sual: Namazda İhlas suresini okurken, ehad yerine ehat denince namaz bozulmuş olur mu?
CEVAP
S. Ebediyye’de, Bezzaziyye kitabından alınarak bozacağı bildirilmektedir.
Kelimeyi bölmek
Sual: Bir kelimeyi bölüp ondan sonra gelen kelimenin başına koymak namazı bozar mı?
CEVAP
Kelimenin bölünme durumuna bağlıdır.
Bir kelimeyi ayırıp, ikinci kelimeye birleştirmek, mesela iyyake nabüdü yerine iyya kenabüdü demek, bir kavle göre bozar. (S. Ebediyye)
Namazda yanlış okumak
Sual: Fâtiha sûresindeki megdubi kelimesini magdubi diye okumak,müstekıym kelimesini müstakiym diye okumak namazı bozar mı?
CEVAP
Çok kelime, Latin harfleriyle yanlış yazılıyor. Bunları sesli olarak bilen birinden öğrenmek gerekir. Tarifle olmaz. Megdubi, magdubi diye okunsa mânâ değişmez. Müstekıym kelimesi de öyle. İkinci harfler kalın olduğu için kalın okunabilir. Mesela müstekıl kelimesi, müstakil diye, vekar kelimesi vakar diye okunsa veya bekara kelimesi bakara olarak okunsa mânâ değişmez.
Hareke hatası bozmaz
Sual: Namazda (Ya eyyühellezine âmenüsteınü) âyetini,âmenisteınü diye okudum. Yani ötre değil de esre olarak ü yerine i okudum. Namazım bozulmuş oldu mu?
CEVAP
Buradaki hareke hatası namazı bozmaz. Buna i’rab hatası deniyor. [İ’rab, kelime ve fiillerin sonunda bulunan harf veya harekelerin değişmesini ve sebeplerini öğreten ilimdir.]
Yanlışlık yapmamak için, namazda, en iyi bildiğimiz sûreyi okumalıdır.
.
Bazı tesbih ve duaların manaları
|
Sual: Namazda ve günlük hayatta okuduğumuz aşağıdaki duaların manaları nedir?
CEVAP
Kısaca yazalım:
Allahü ekber:
Allah büyüktür. [Allahü teâlâ, zihne gelen her şekilden ve hayallerden ve yarattığı mahluklara benzemekten uzak ve kâmillikle vasf olunan her şeyden, daha büyüktür.]
Sübhane rabbiyel azim:
Azim olan Rabbimi bütün noksanlıklardan tenzih ederim. [Her şeyden büyük olan Rabbimi her türlü ayıp ve noksan sıfatlardan münezzeh ve mukaddes bilirim.]
Semiallahü limen hamideh:
Allahü teâlâ kendisine hamd edeni işitir, bilir.
Rabbena lekel hamd:
Rabbim sana hamd olsun.
Sübhane rabbiyel a’la:
Her şeyden yüksek, yüce olan Rabbimi bütün noksan sıfatlardan münezzeh ve mukaddes bilirim.
Esselamü aleyküm ve rahmetullahi ve berekatühü:
Huzur ve selamet, Allahü teâlânın rahmeti ve bereketi sizin üzerinize olsun.
Allahümme entesselam ve minkesselam tebarekte ya zelcelali vel ikram:
Ya Rabbi sen selamsın, selam da sendendir [bütün afetlerden sen korursun]. Yüceltilmeye ve saygıya layık olan sensin.
İstigfar: Estagfirullah: Allah’ım beni affet.
İstigfar duası: Estagfirullah el-azim ellezi la ilahe illa hüv elhayyel kayyume ve etübü ileyh:
Büyük Allah’ım, günahlarımı affet. Her şeyi yoktan var eden ve her an varlıkta durduran, yalnız Sensin! Sen hep varsın!
Estagfirullah min külli ma kerihallah:
Ya Rabbi, razı olmadığın, beğenmediğin şeylerden, yaptıklarımı af et, yapmadıklarımı da yapmaktan koru!
Tehlil:
La ilahe illallah veya (La ilahe illallahü vahdehü la şerike leh, lehül-mülkü ve lehül-hamdü ve hüve alâ külli şeyin kadir):
Allah’tan başka ilah yoktur. O tektir ve ortağı yoktur. Mülk onundur. Hamd edilmeye layık olan Odur. Onun her şeye gücü yeter.
Sübhane rabbiyel aliyyil a’lel vehhab:
İhsanı bol olan yüce Rabbimi tenzih ederim.
Allahümmahşurna fi zümretissalihin:
Allah’ım bizi salihlerle haşret.
Tesbih: Sübhanallah: Allah’ım seni noksan sıfatlardan tenzih ederim.
Tekbir: Allahü ekber: Allah büyüktür
Tahmid: Elhamdülillah: Allah’a hamd, şükrederim
Temcid: Lâ havle velâ kuvvete illâ billah: Her türlü kuvvet ve kudret ancak Allah’tandır.
Âmin: Kabul et ya Rabbi.
La ilahe illallah:
Allah’tan başka ilah yok demektir. Yani İbadet olunmaya hakkı olan, yalnız Allahü teâlâdır, hak üzere başka mabud yoktur. Her şeyi yaratan bir Allah vardır, ortağı ve benzeri yoktur.
Muhammedün Resulullah:
Muhammed aleyhisselam Allahü teâlânın resulüdür.
Kelime-i tevhid:
La ilahe illallah Muhammedün Resulullah:
Allah’tan gayri ilah yoktur. Muhammed aleyhisselam Onun resulüdür.
Kelime-i şehadet:
Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulühü:
Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed aleyhisselamın Allah’ın kulu ve Resulü olduğuna şehadet ederim. Yani görmüş gibi bilir ve bildiririm ki, Allahü teâlâdan başka, varlığı lazım olan, ibadet ve itaat olunmaya hakkı olan, hiç ilah, hiçbir kimse yoktur. Yine görmüş gibi bilir, bildiririm ki, Muhammed aleyhisselam, Allahü teâlânın kulu ve son Peygamberidir. [Onun gönderilmesi ile, Ondan önceki Peygamberlerin dinleri tamam olmuş, hükümleri kalmamıştır. Sonsuz mutluluğa kavuşmak için, ancak Ona uymak lazımdır. Onun din ile ilgili her sözü, Allahü teâlâ tarafından kendisine bildirilmiştir. Hepsi doğrudur. Yanlışlık ihtimali yoktur.]
Rabbenâ âtinâ fid-dünyâ haseneten ve fil-âhireti haseneten vakınâ azaben-nâr:
Ey Rabbimiz, bize dünya ve ahirette iyilik ver, bizi Cehennem azabından koru!
Rabbenağfirlî veli vâlideyye ve lil-mü’minine yevme yekumul hisab:
Ey Rabbimiz, kıyamette hesap olunacağı gün beni, ana-babamı ve müminleri bağışla!
Salevat: [En kısası]
Allahümme salli alâ Muhammed ve alâ âli Muhammed:
Allah’ım Muhammed aleyhisselama ve Onun âline salat-ü selam olsun.
Telbiye:
Lebbeyk Allâhümme lebbeyk, lebbeyke lâ şerîke leke lebbeyk, innel hamde venni’mete leke vel mülk, lâ şerîke lek:
Buyur emret, ey varlığı mutlak lazım olan Allah’ım, emrine hazırım ve ilahi iradene itaat ederim. Senin benzerin ve ortağın yoktur.
Teşrik tekbiri:
Allahü ekber, Allahü ekber. La ilahe illallah. Vallahü ekber, Allahü ekber ve lillahil-hamd:
Allah büyüktür, Ondan başka ilah yoktur, hamd ancak Allah içindir.
Sabah ve akşam okunan iman duası:
Allahümme inni euzü bike min en üşrike bike şey-en ve ene alemü ve estağfirü-ke li-ma la-alemü inneke ente allamül-guyub:
Allah’ım bilerek şirk koşmaktan sana sığınırım. Bilmeyerek koştumsa beni affet, Sen her şeyi bilirsin.
Yemek duası:
El-hamdü-lillahillezi eşbeana ve ervana min-gayrı-havlin minna ve la kuvveh. Allahümme at'imhüm kema at'amuna. Allahümmerzukna kalben takıyyen, mineşşirki beriyyen lâ kâfiren ve şakıyyen velhamdülillahi rabbilâlemin:
Bizim gücümüz kuvvetimiz olmadan, bizi nimetleri ile doyuran ve susuzluğumuzu gideren Allahü teâlâya hamd olsun. Ya Rabbi, bize bu yemeğin hazırlanmasında emeği geçen ve bize bu nimetleri ikram edenlere sen de ikram et. Ya Rabbi, bizim kalbimizi şirk ve kötülüklerden koru. Bizlere, dinimizin emirlerine uyan bir kalb nasip eyle.
Şükür duası:
Allahümme mâ esbaha bi min nimetin ev bi-ehadin min halkıke, fe minke vahdeke, lâ şerike leke, fe lekel hamdü ve lekeşşükür:
Ya Rabbi, bana ve diğer yarattıklarına verdiğin maddi ve manevi nimetlerin sabaha (akşama) kadar bizim yanımızda kalması yalnız Sendendir. Senin ortağın yoktur. Sana hamd ve şükrediyoruz.
[Akşam okurken (Mâ esbaha) yerine (Mâ emsa) demelidir.]
Peygamber efendimizin çok okuduğu dua:
Allahümme inni eselükes-sıhhate vel-afiyete vel-emanete ve hüsnel-hulkı verrıdae bilkaderi birahmetike ya Erhamerrahimin:
Ya Rabbi, senden, sıhhat ve afiyet ve emanete riayet etmek [hıyanet etmemek] ve güzel ahlak ve kaderden razı olmak istiyorum. Ey merhamet sahiplerinin en merhametlisi! Merhametin hakkı için, bunları bana ver!
Öfkelenince okunacak dua:
(Allahümmağfir li-zenbi ve ezhib gayza kalbi ve ecirni mineşşeytan:
Ya Rabbi! Günahımı af eyle. Beni kalbimdeki öfkeden ve şeytanın vesvesesinden kurtar.
Biri ölünce okunan âyet:
İnna lillah ve inna ileyhi raciun:
"Elbette biz, Allahü teâlânın kuluyuz, ölümden sonra dirilerek yine Ona döneceğiz."
Dinde sebat edip son nefeste iman ile ölmek için:
Allahümme, ya mukallibel kulüb, sebbit kalbi, alâ dinik:
Ey büyük Allah’ım, kalbleri iyiden kötüye, kötüden iyiye çeviren, ancak Sensin. Kalbimi, dininde sâbit kıl, dininden döndürme, Müslümanlıktan ayırma!
Tecdid-i iman ve nikah duası:
Allahümme innî ürîdü en üceddidel-îmâne ven-nikaha tecdîden bikavli la ilahe illallah Muhammedün Resulullah:
Ya Rabbi, la ilahe illallah Muhammedün Resulullah diyerek imanımı ve nikahımı tazeliyorum.
Sübhaneke’nin manası:
Ey Allah’ım! Seni noksanlıklardan tenzih eder, bütün kemal sıfatlarıyla tavsif ederim. Sana hamd ederim. Senin ismin yücedir. (Ve Senin şânın her şeyin üstündedir). Senden başka ilah yoktur.
Ettehıyyatü’nün manası:
Her türlü hürmet, salevat ve bütün iyilikler Allah’a mahsustur. Ey Nebiy-yi zişân! Allah’ın selam, rahmet ve bereketi senin üzerine olsun. Selam, bizim ve Allah’ın salih kullarının üzerine olsun. Şehadet ederim ki, Allah birdir ve yine şehadet ederim ki, Muhammed (aleyhisselam) Onun kulu ve resulüdür.
Allahümme salli’nin manası:
Ey Allah’ım! İbrahim’e “aleyhisselam” ve âline rahmet ettiğin gibi, (Efendimiz) Muhammed’e “aleyhisselam” ve âline de rahmet eyle. Muhakkak sen Hamid ve Mecidsin.
Allahümme barik’in manası:
Ey Allah’ım! İbrahim’e “aleyhisselam” ve âline bereketler ihsan ettiğin gibi, (Efendimiz) Muhammed’e “aleyhisselam” ve âline de bereketler ihsan eyle. Muhakkak sen Hamid ve Mecidsin.
Kunut duasının manası:
Ey Allah’ım! Biz senden yardım dileriz. Sana istigfar ederiz. Senden hidayet isteriz. Sana iman ederiz. Sana tevbe ve sana tevekkül ederiz. Bütün hayırlarla seni överiz. Sana (nimetlerine) şükreder, küfran-ı nimet etmeyiz. Sana karşı fısk ve fücur edeni atar ve terk ederiz.
Ey Allah’ım! Ancak sana ibadet eder, namaz kılar, secde eder, sana koşar ve iltica ederiz. Rahmetini reca (ümit) eyler ve azabından korkarız. Çünkü senin azabın gerçeği örten kâfirlere mutlaka ulaşır.
Âyet-el kürsi’nin meali:
(Allah, Ondan başka ilah olmayan, kendisini uyuklama ve uyku tutmayan, diri, her an yaratıklarını gözetip durandır. Göklerde olan ve yerde olan ancak Onundur. Onun izni olmadan katında şefaat edecek kimdir? Onların işlediklerini ve işleyeceklerini bilir, dilediğinden başka ilminden hiçbir şeyi kavrayamazlar. Hükümranlığı gökleri ve yeri kaplamıştır, onların gözetilmesi Ona ağır gelmez. O yücedir, büyüktür.) [Bekara 255]
Allahümmağfirlî
Sual: Uykudan uyanınca veya her fırsatta söylenen Allahümmağfirlî ne demektir?
CEVAP
Allahümme, (Yâ Allah) demektir. Yâ kelimesi hitaptır. Allahümmağfirlî, (Yâ Rabbî, beni affet!) manasındadır.
.
Mezarlıkta namaz kılmak
|
Sual: Mezarlıkta, kilisede, hamamda ve necis olma ihtimali olan yerde namaz kılmak caiz midir?
CEVAP
Üstü açık necasete ve kabre karşı namaz kılmak mekruhtur. Necis olma ihtimali olan yerlerde, mesela kabristanda, hamam içinde ve kilisede kılmak mekruh olup, yıkayıp temizleyerek kılmak mekruh olmaz. Başka yer bulunamazsa, kilisede de kılmak caiz olur. Namazdan sonra hemen çıkmalıdır. Çünkü, kilisede, şeytanlar toplanır. Kilisedeki küfür alametleri boşaltılırsa, namaz kılmak mekruh olmaz. (Redd-ül-muhtar)
Hadis-i şerifte (Mezar üzerinde namaz kılanlara lanet olsun)buyuruldu. Çünkü, kabir üzerinde namaz kılmak, Yahudilere benzemek olur. Bunun için, mekruhtur. Kabristanın kabir olmayan yerinde kılmanın mekruh olmadığı Haniyye ve Havi kitaplarında yazılıdır. Kabir, namaz kılanın arkasında olursa veya önünde olup da, önünden geçmesi caiz olacak uzaklıkta ise, yine mekruh olmaz. Peygamberlerin ve salihlerin türbelerini de mescid haline getirmek, Yahudilere benzemek olur. İbadette, başkasını Allahü teâlâya ortak yapmaya benzediği için Peygamber efendimiz, bunu da yasak etmiş,(Ya Rabbi, kabrimi ibadet olunur put haline getirme) buyurmuştur. Fakat, salih bir kimseye yakın mescid yapılırsa veya onun yüzünden Allahü teâlânın merhametine kavuşmayı veya ibadetinden ona da fayda olmasını düşünerek, kabri yanında namaz kılınırsa, ona saygı olmak için, ona karşı kılmayı düşünmezse, hiç zararı olmaz. Çünkü, İsmail aleyhisselamın kabri, Kâbe’nin yanında, Hatim, denilen yerdedir. Mescid-i haramda kılınan namazların en kıymetlisi, burada kılınan namazdır. (Hadika)
Önünde perde, duvar gibi bir şey olmazsa, kabre karşı namaz kılmak mekruhtur. (Marifetname)
Mescidin kıblesi ile kabir arasında, perde, duvar olursa veya kabir yanda veya arkada kalırsa, namaz mekruh olmaz. (Fetava-yı-Hindiyye)
Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Kabirlerin üstüne oturmayın ve onlara karşı namaz kılmayın!)[Nesai]
.
Vitir namazı vacibdir
|
Sual: Vitir Şafii’de sünnet, Hanefi’de nasıl vacib oluyor?
CEVAP
İctihadla çıkarılan hükümler farklı olabilir. Farklı olması da rahmettir. İctihad, ictihadı nakzetmez. Bir mezhepte helal olan bir şey, diğer mezhepte haram olabilir. Ahirette, herkes, tâbi olduğu mezhebe göre muamele görecektir. Mesela koç yumurtası yiyen Şafiilere bir şey sorulmadığı halde, Hanefiler sorguya çekilecek, yasak edilen şeyi niçin yedikleri sorulacaktır.
Bu dünya işlerinde bile böyledir. Silah taşımak bazı ülkelerde serbest, bazılarında yasaktır. Herkes kendi kanununa göre sorguya çekilir.
Vitir namazı hakkında çeşitli hadis-i şerifler vardır. İkisi şöyle:
(Vitir haktır. Vitri kılmayan bizden değildir.) [Ebu Davud]
(Vitir namazı bana farz, size nafiledir.) [Deylemi]
Şafii, Maliki ve Hanbeli âlimleri de, vitrin sünnet olduğu hükmünü çıkarmışlardır. Sünnet nafile demektir.
Hadis kitaplarından hüküm çıkarmak, ancak müctehid âlimlerin işidir. Son hadis-i şerifi okuyan bir Hanefi, vitrin nafile olduğunu zanneder. Onun için sık sık izah ettiğimiz gibi, hadis-i şeriflerden hüküm çıkarmaktan sakınmak gerekir.
Hanefi âlimleri, buna ve başka delillere dayanarak vitrin vacib olduğunu bildirmişlerdir.
İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki:
(Hadis-i şeriflerle amel etmek, bize caiz olmaz. Mezhebimizin hükmüne aykırı gibi görülen hadis-i şerifler, âlimlerin sözlerini reddetmek için delil ve senet olamaz. Bir Hanefinin, imam arkasında Fatiha okuması mezhepten çıkmaktır, ilhaddır.) [Müjdeci m. 312, Mebde ve Mead 31]
M. Hadimi hazretleri buyuruyor ki:
(Dindeki dört delil, müctehidler içindir. Bizim için delil, mezhebimizin bildirdiği hükümdür. Çünkü bizler, âyet ve hadisten hüküm çıkaramayız. Mezhebin bir hükmü, âyete, hadise uymuyor gibi görünse de yanlış değildir. Çünkü âyet ve hadis ictihad isteyebilir, başka bir âyet veya hadisle değişmiş olabilir veya bilmediğimiz bir tevili vardır.) [Berika s. 94]
Sual: Vitri gece yarısından sonra kılmak istediğimizde, uyanamayıp kazaya kalırsa, sabah yatsıyı da kaza etmek lazım mı?
CEVAP
Vitir müstakil namazdır. Gece yarısından sonra kılmak iyidir. Vitir kılınmazsa yatsıyı kaza etmek gerekmez. Vitri kaza etmek gerekir. Gece yarısı kalkamayanların vitri de yatsıyla beraber kılıp yatmaları gerekir.
Sual: Vitir namazının kazası kılınır mı?
CEVAP
Evet kaza edilir, çünkü vacibdir.
Sual: Vitir namazında 4. rekata kalkarsak 5'e mi tamamlamamız gerekir?
CEVAP
Secdeden önce hatırlarsak, oturur secde-i sehv yaparız. Dördüncü rekatın secdelerini de yapınca hatırlarsak, o zaman bir rekat daha kılıp beşe tamamlarız. Ancak üçüncü rekatta oturmuş olmamız şarttır. Oturulmamışsa, dört rekat bitince selam veririz. Hepsi nafile olur, vitri yeniden kılarız.
Sual: Vitri kılarken, üçüncü rekatta zammı sureden sonra Kunut duaları için ayakta tekbir getirirken, elleri kulaklara değdirip öyle mi tekbire başlayıp bağlarken bitirmeli?
CEVAP
İftitah tekbiri gibi yapmalı. Yani Al.. derken kulaklara değmeli, ekber denince bağlanmış olmalı. Başka türlü de yapılsa caiz olur.
Sual: Vitri kılarken, Kevser, Felak ve Nas surelerini okumak uygun mu? (Kevser 3 âyet, Nas 6 âyet olduğu için soruyorum.)
CEVAP
Kevser’den sonra Nas okunsa mekruh olur. Kevser’den sonra Felak okunduğu için uygundur. Nas Felak’tan sonra okunuyor, üç âyet değil, bir âyet fazla olduğu için mahzuru olmaz
Sual: Farz namazlarda kıyam farzdır. Vitirde de kıyam [ayakta durmak] farz mıdır?
CEVAP
Evet farzdır. (Sirac-ül-vehhac)
Sual: Vitirde Kunuttan önce tekbir alırken, eller aşağı salmadan mı kaldırılır?
CEVAP
Evet.
Sual: Vitir kazası olan da, sünnet kılamaz mı?
CEVAP
Hayır.
Sual: Vitir namazının niyetini yaparken, yatsı namazının vitir namazı mı, vaktin vacibi mi demek lazım?
CEVAP
Vitir müstakil bir namazdır, gece namazıdır. Sadece vitir veya vitir vacib diye niyet edilir.
Sual: Kunut duası vacib mi, sünnet mi?
CEVAP
İmam-ı a'zam hazretlerine göre, vitir de, Kunut okumak da vacibdir.(Redd-ül-muhtar)
Sual: Kunut duasını bilmeyen ne okur?
CEVAP
Kunut duasını bilmeyen kimse öğrenene kadar, üç kere istigfar okur. Mesela, (Allahümmağfirli) der. Yahut bir kere (Rabbenâ âtinâ...)âyetini sonuna kadar okur.
Sual: Kunut okumayı unutan, rükuya eğilirken geri dönebilir mi?
CEVAP
Tamamen eğilmeyince geriye dönülür.
Kunut okumayı unutmak
Sual: Rükûda kunut dualarını okumadığını anlayan kimse, ne yapar? Dönüp kunutları okuması gerekir mi?
CEVAP
Rükûda kunut dualarını okumadığını hatırlayan kimse, artık geri dönmez, namazın sonunda secde-i sehv yapar; ama zamm-ı sureyi okumadığını hatırlarsa geri döner. Zamm-ı sureyi okur ve rükû yapar. Önceki yaptığı rükû geçersiz sayılır. Rükû etmeyip secdeye giderse, namazı bozulur; çünkü kıraatten sonra rükûa gitmek farzdır.
Vitir, Ramazan ayında imamla kılınırken, imam, unuttuğu kunutları okumak için geri dönüp kunutları okurken, başka biri imama uysa, bu rekâta yetişmiş sayılmaz; çünkü rükûu kaçırmıştır.
Sual: Yatsıyı kıldıktan sonra vitri başka elbise ile kılan, yatsıyı kıldığı elbisenin necis olduğunu görse, vitri de iade eder mi?
CEVAP
Evet. Çünkü vitrin vakti, yatsı namazından sonra başlar, sabaha kadar devam eder.
Ancak, (Necasetli elbiseyle kıldığım yatsı namazını Mâlikî mezhebine göre kıldım) diye niyet ederse, iki namazı da iade etmesi gerekmez. Çünkü Mâlikî’de necis elbise namaza mani değildir. Kasıt olmadığı için Mâlikî’yi taklit etmekte mahzur olmaz.
Sual: Vitri kılarken, son rekâtta zamm-ı sureyi okumayı unutup, kunut tekbiri alan kimse, kunut dualarını okurken hatırlarsa, ne yapması gerekir?
CEVAP
Unutulan zamm-ı sureyi okur, sonra tekrar kunut tekbiri alıp kunut dualarını okur. Vacib olan zammı sureyi geciktirdiği için secde-i sehv de gerekir.
Sual: Ramazan ayında, bir kimse, imamla beraber vitir kılarken, henüz kunutu bitirmeden, imam rükûa varmış olsa, o kimse ne yapar?
CEVAP
Kunut okumayı bırakıp imama tabi olur. Onunla rükûa eğilir. (F. Hindiyye)
İmamla vitir kılarken
Sual: Ramazanda, vitrin üçüncü rekâtının rükûunda imama yetişen kimse, namazının kalan kısmını kendi kılarken Kunut okur mu?
CEVAP
Üçüncü rekâtı imamla kılmış sayıldığı için, artık Kunut okumaz. İmama daha sonra yetişirse okuması gerekir. Yani vitri baştan kılıyor gibi kılar. (Hindiyye)
Teyemmüm edemeyenin ve mahpusun namazı
|
Sual: Teyemmüm edemeyen bir hasta ve mahpus namaz kılar mı?
CEVAP
Abdest alamayan ve gusledemeyen bir hasta, para ile de, bir yardımcı bulamazsa, teyemmüm eder. Yardımcı ile de teyemmüm edemeyen kılmaz. İyi olunca kaza eder.
Temiz yer, su ve toprak bulamayan mahpus, okumadan, namaz kılar gibi yapar. Kurtulunca, hepsini iade eder.
Aradaki fark şu: Biri teyemmüm bile edemiyor. Ötekinin teyemmüm edecek ve namaz kılacak gücü var, ama ne su var, ne de teyemmüm etme imkanı var. Biri hasta, öteki sağlamdır. Sağlam olanın namaz için bir şeyler yapması gerekir. Onun için namaz kılar gibi yapıyor. Kurtulunca iade ediyor.
Hapiste olanın özrü olduğu halde, bir çare araması namaz kılar gibi yapması, namazın ne kadar önemli olduğuna güzel bir örnektir.
Hastanın ise, teyemmüm bile edemediği için namazını kazaya bırakması caiz oluyor. İyi olursa kaza eder. İyi olmazsa affoluyor.
.
Namazı kazaya bırakmak için özürler
|
Sual: Yolculukta namazları kılmak zor oluyor. Namazı kazaya bırakmakta mahzur var mıdır?
CEVAP
Namazı dini bir özür olmadan kazaya bırakmak, büyük günahtır. Namazı cem ederek kılma imkanı da yoksa, vaktinden sonraya bırakabilmek için, 5 özür vardır:
1- Savaşta, oturarak ve kıbleden başka tarafa dönerek bile namaz kılmaya imkan yoksa, hayvan üstünde giderek de kılamazsa,
2- Yolda hırsız, eşkıya, yırtıcı hayvana yakalanacaksa,
3- Anne veya çocuğu telef olacağı zaman ebe, ameliyatlarda doktor namaz kılamamışsa,
4- Unutmuşsa,
5- Uyuyup kalmışsa.
.
Namazda sure atlayarak okumak
|
Sual: Namazda bir sure atlayarak okumak mekruh mu? Aradaki sure uzun olsa yine mekruh olur mu? Mesela (Vettini)yi, sonra (İnna enzelna)yı okumak mekruh mudur?
CEVAP
Her namazda, ikinci rekatta birinci rekatta okuduğundan üç âyet uzun okumak mekruhtur. İkinci rekatta, birinci rekatta okuduğundan sonraki bir kısa sureyi atlayarak daha sonrakini okumak da mekruhtur.
Buna göre, (Eraeytellezi)yi birinci rekatta okuyan kimsenin, ikinci rekatta (Kul ya)yı okuması mekruh olur. Çünkü bir küçük sure olan(İnna ateyna) atlanmıştır. (Vettini)den sonra (İnna enzelna)yı okumak mekruh değildir. Çünkü bu iki sure arasında uzun bir sure olan (İkra) diye başlayan sure bulunmaktadır.
Sual: Birinci rekatta Kevser suresini okuyan kimse, ikinci rekatta da unutup yine Kevser suresini okumaya başladıktan sonra, bırakıp İhlası okusa mahzuru olur mu?
CEVAP
Ezberinde iki sure varken bir sureyi iki rekatta da kasten okumak mekruhtur. Fakat unutarak ikinci rekatta da aynı sureye başlarsa, bırakmaz, tamamlar. Hadis-i şerifte (Bir sureye başlarsan, onu oku ve artık değiştirme!) buyuruldu.
Sual: Vitir vacip namazını kılarken 3. rekatta zammı sure olarak 2.rekatta okunan zammı surenin devamı olmayıp bir veya iki sure öncesi okunursa ne olur veya 3. rekat müstakil olarak kabul edilip bir önceki okunana bakılmaz mı?
CEVAP
Üçüncü rekat müstakil değildir. İkinci rekatta okunandan sonrakini veya daha aşağıdakilerini okumak gerekir. Kasten öncekileri okunursa mekruh olur, unutularak okunursa mekruh olmaz.
Sual: Vitirde sıra ile Felak, Nas, Fil suresini okumak mekruh mu?
CEVAP
Evet.
Sual: İlk rekatta İhlas, 2.de, unutup Kevseri okumak mekruh mu?
CEVAP
Mekruh olmaz. Çünkü yanılmak özürdür.
Sual: Atlanılan sure uzun olursa, bir sure atlanabilir mi? Mesela Tinsuresinden sonra, uzun olan Alak suresini atlayıp Kadir suresi okunabilir mi?
CEVAP
Evet.
Sual: Kadir suresini okurken yanılıp bir âyet atlayarak okumuşum. Namaz bozulmuş oldu mu?
CEVAP
Hayır bozulmuş olmadı. Üç âyet okununca vacib yerine gelir.
Sual: Namazda zammı sure okurken unutularak bir âyet atlansa caiz olur mu?
CEVAP
Bundan önce veya sonra 3 âyet veya 3 kısa âyet uzunluğunda bir âyet okunmuşsa caizdir. Okunmamışsa tekrar baştan alınır, 3 ayet okunur ve secde-i sehv de yapılır.
Sual: Bir rekatta, atlayarak Kadir, Fil ve İhlası okumak caiz mi?
CEVAP
Evet.
Sual: Namazda, uzun bir sureyi okurken, üç veya daha fazla âyet-i kerime atlayarak diğer rekatta devamını okumak uygun mudur? Diğer rekatta okumaya devam ederken biraz ileriden okunabilir mi?
CEVAP
Evet.
Sual: Namazlarda ikinci rekatta okuduğumuz sureler, birinciden üç âyet miktarı uzun olursa mekruh olur mu? Bu husus, farz, sünnet ve nafilelerde aynı mıdır?
CEVAP
Evet hem farz, hem sünnet, hem de diğer nafilelerde böyledir. Ancak nafilelerde üçüncü ve dördüncü rekatlarda da zammı sure okunur. Üçüncü rekatları birinci ve ikinci rekatlardan uzun okumak mekruh olmaz. Çünkü nafilelerde her iki rekat müstakil bir namaz sayılır. Sünnetler de nafile namaz demektir.
Sünnetleri kılarken kazaya da niyet edenler için bu durum geçerli değildir; çünkü onlar farz gibi kılınır, yani üçüncü dördüncü rekatlarında zammı sure okunmaz. Okunursa da mahzuru olmaz.
Zammı sure okurken
Sual: Namazda, zamm-ı surede ikinci rekâtta okunan, birinci rekâtta okunan sureden üç âyet fazla olmaması sünnettir deniyor. O zaman, sadece Fil suresinden aşağısını ezbere bilen biri sünnete nasıl uyabilir?
CEVAP
Birinci rekâtta Maun okunursa yedi âyettir. Ondan sonra üç veya dört âyetli sureler okunabilir. Mesela birincide Maun, ikincide, Kevser, Nasr veya İhlâs okunabilir. Yahut birincide Kâfirun okunursa, ikincideNasr okunabilir. İkincide aynı miktar veya iki âyet fazla olanları da okumak caizdir, mekruh olmaz. Mesela üç âyet olan Kevser’den sonra, beş ayet olan Tebbet ve Felak okunabilir.
Zammı sure okurken
Sual: Yanılarak, bir önceki rekâtta okuduğu zamm-ı sureden önceki bir sureyi veya bir sure atlayarak okumaya başlayan ne yapar?
CEVAP
Bir şey yapmak gerekmez, okumaya devam eder, mekruh olmaz, çünkü unutmak özürdür.
Uzun sure okumak
Sual: Zamm-ı sure olarak Kevser suresinden sonra, Kâfirun suresini okumak neden mekruhtur?
CEVAP
İkinci rekâtta, birinci rekâtta okunan zamm-ı sureden, üç veya daha fazla âyet okumak mekruh olduğu için, Kevser'den sonra Kâfirun’u okumak mekruhtur. Yanılıp okunursa mekruh olmaz.
NOT: Surelerin sırasını gösteren tablo için buraya tıklayınız.
Namazda mekruh olan
Sual: (Namazda ikinci rekâtta birinciden üç âyet uzun okumak mekruhtur) deniyor. Bu, tahrimen mekruh mudur?
CEVAP
Yalnız mekruh denince genelde tahrimen mekruh anlaşılırsa da,Nimet-i İslam kitabında, bunun tenzihen mekruh olduğu bildiriliyor. Unutarak okunursa mekruh olmaz.
Aynı sûreden farklı âyet okumak
Sual: Bir kimse, aynı rekâtta aynı sûrenin farklı âyetlerini zammı sûre olarak okuması mekruh olur mu? Mesela Tebareke sûresinin ilk âyetini okuyup, arkasından, ikinci sayfasındaki (ve esirru) diye başlayan âyeti okusa mekruh olur mu?
CEVAP
Evet, mekruh olur. Atlamadan okumalıdır.
.
Kıbleye karşı dua
|
Sual: (Allah her yerde olduğuna göre, namazı niçin kıbleye karşı kılıyoruz) diyen uygunsuz kimseleri işitmiştim. Geçen gün, düzgün itikadlı bir arkadaş, kıbleyi yan tarafına alarak dua ediyordu. Niçin kıbleye karşı dönmediğini sorunca, hemen arkasını kıbleye dönerek duaya başladı. Arkadaşın böyle yapması küfrü gerektirir mi? Kıbleye karşı dua etmek sünnet değil midir?
CEVAP
Önce tevilini bilmeden Allah her yerde demek tehlikelidir. Allah’a mekan ittihaz edilmiş olur. Bu ise küfürdür. Allahü teâlâ, mekandan münezzehtir. Dünya, gezegenler, gökler ve Arş ezeli değildir, sonradan yaratılmıştır, mahluktur. Yer ve gökler yok iken de Allahü teâlâ var idi. Onun için Allah her yerde denmez. Böyle söylemek Allah’a mekan göstermek olur. Allahü teâlâ zamanlı ve mekanlı olmadığı için, Allah, her yerde hazır ve nazırdır denmez. FakatAllah, zamansız ve mekansızdır, hiçbir yerde olmayarak hazır ve nazırdır manasında söylemek caizdir. Miftah-ül Cenne kitabında, (Bir kimse "Allah’tan boş yer yok" dese, kâfir olur. Çünkü Allahü teâlâ mekandan beridir) buyuruluyor.
Âlimlerimiz buyuruyor ki:
Allahü teâlâ, kâinatın ne içinde, ne de dışındadır. İçinde, dışında olmak, var olan iki şey arasında düşünülür. Halbuki kainat, hayal mertebesinde yaratılmıştır. Hayal mertebesindeki âlemin devamlı var görünmesi Allahü teâlânın kudreti ile oluyor.
Bir kimse hayal kursa, hayalinde çeşitli işler yapsa, "Bu kimse, hayalinin içindedir, dışındadır denemez. Çünkü hayal gerçek değildir. Rüya gören kimse, rüyasının ne sağında, ne solundadır. Rüyasında yer, içer. Hatta rüyasında rüya bile görür. Allahü teâlânın kudreti ile hep devam etse, insan rüyayı gerçek bilir. Rüyadan başka hayat yok zanneder. (İnsanlar uykudadır. Ölünce uyanırlar) hadis-i şerifi, içinde bulunduğumuz dünya hayatının bir rüyadan ibaret olduğunu bildirmektedir.
Yalnız dünya değil, bütün gezegenler, Cennet, Cehennem ve her varlık, hayal mertebesinde yaratılmıştır. Allahü teâlânın kudreti ile devam etmektedir. (Mekt. Rabbani)
O halde niçin Kâbe-i şerife dönerek namaz kılıyoruz? Bunun tek cevabı vardır: Allahü teâlâ öyle emrettiği için. Daha önce de Kudüs’e doğru kılınmasını emretmişti.
Dua ederken kıbleye karşı dönmek de dinimizin emridir. Arkadaşınızın arkasını kıbleye dönmesi normal değildir. Dua eden insana suizan edilmez. Ancak arkadaşınızın sünnete önem vermediği düşünülemez. Çünkü sünnete önem vermeyen kâfir olur.
Belki, (Senin emrinle kıbleye karşı dönmek istemem) diye düşünmüş olabilir. Bu da en azından kibirden ileri gelir. Tevbe edip bir daha da böyle hareket etmemelidir.
|
|
|
|
.
Dört hak mezhepte namazın hükümleri
|
Sual: Hanefi mezhebi ile diğer hak mezheplerdeki namazın hükümleri hakkında bilgi verir misiniz?
CEVAP
Namaza başlarken ağız ile, dil ile niyet etmek, Hanefi’de bid’at, Şafiive Hanbeli’de sünnet, Maliki’de caizdir. Hanefi’de kalbi tatmin olmayanın dil ile de niyet etmesi caizdir.
Kıyamda iken, Şafii’de ayaklar bir karış kadar açılır. Diğer üç mezhepte dört parmak kadar açılır.
Namazda intikal tekbirleri Hanbeli’de vacip, diğer üç mezheptesünnettir.
Namazda Fatiha okumak, Hanefi’de vacip, diğer üç mezheptefarzdır.
İmamın arkasında Fatiha okumak, Hanefi’de tahrimen mekruh,Şafii’de farzdır. Maliki ve Hanbeli’de, imam yüksek sesle okurken, tahrimen mekruh, sessiz okurken müstehaptır.
Son teşehhüdde salevat okumak Şafii’de farz, diğer üç mezheptesünnettir.
Vitir namazı İmam-ı a'zama göre vacip, imameyne ve diğer üç mezhebe göre sünnettir.
Beş vakit namazın farzlarını cemaat ile kılmak, Hanefi, Şafii veMaliki’de sünnet, Hanbeli’de vaciptir.
Cuma namazına imamdan başka, Hanefi’de 3, Şafii ve Hanbeli’de 40, Maliki’de 12 erkek yetişir.
Hanefi âlimlerinin çoğuna göre, tadil-i erkan vacip, imam-ı Ebu Yusufve diğer üç mezhebe göre farzdır.
Hanefi’de seferde iken namazları cem etmek caiz değildir. Maliki’de seferde, hastalıkta, karanlıkla beraber yağmur ve çamur olunca, öğle ile ikindiyi, akşam ile yatsıyı birleştirerek kılmak caizdir. Şafii’de seferde, bu namazları, birleştirip, takdim veya tehir ederek kılmak caizdir. Yağmur yağarken de sadece takdim ederek birleştirmek caizdir. Hanbeli’de ise, seferde, hastalıkta, kadının müstehaza [özürlü] olmasında, idrar ve yel kaçırmak gibi abdesti bozan özürlerde, canından, malından ve namusundan korkanın, maişetine zarar gelecek olanın iki namazı cem edip kılmaları caizdir.
Şafii ve Hanbeli’de kadının kadına imam olması caiz, Hanefi’de mekruh, Maliki'de sahih değildir.
Teravihi on rekatta bir selam vererek kılmak üç mezhepte mekruh,Şafii'de sahih değildir.
Bayram namazı, Hanbeli’de farz-ı kifaye, Hanefi 'de vacip, Şafii veMaliki'de sünnettir.
Bir namazı özürsüz terk eden Hanbeli, Şafii ve Maliki’de öldürülür.Hanbeli’de kâfir olduğu için, diğer ikisinde büyük günah işlediği için öldürülür. Hanefi’de namaza başlayıncaya kadar dövülüp hapse atılır. Özürle bir veya birkaç namazı kılamayanın durumu ise şöyledir: Şafii,Hanbeli ve Maliki’de, kazası olanın, sünnet kılması haramdır.Hanbeli ve Maliki’de, sabahın sünneti, vitir ve bayram namazı bundan müstesnadır. Hanefi’de ise, sünnetleri ve kuşluk, evvabin, tesbih, tehıyyet-ül-mescid gibi nafile namazları kılmak, kaza kılmaktan evladır. Çünkü bu kazalar bir özürle kılınamamıştır, böyle kazaya kalmak günah olmadığı için, sünnetleri ve nafileleri kılacak kadar ertelemek de Hanefi’de günah değildir. Ama namazları kasten, özürsüz terk eden, sünnet veya nafile kılamaz.
Gaibin, yani uzak ülkede ölenin ardından burada cenaze namazı Şafiive Hanbeli’de kılınabilir, Hanefi ve Maliki’de kılınmaz. Şehidin cenaze namazı Hanefi’de kılınır, diğer üç mezhepte kılınmaz. İntihar edenin cenaze namazı dört mezhepte de kılınır. Maliki’de veHanbeli’de ise, devlet başkanı intihar edenin cenaze namazını kılmaz. (Mizan-ı kübra)
Seferi olmak için Hanefi’de 104 km, diğer üç mezhepte 80 km uzağa gitmek gerekir. Giderken yolda da seferi olunur. Üç mezhepte, giriş ve çıkış günleri hariç, 4 günden, Hanefi’de ise 15 günden az kalmaya niyet eden seferi olur. Hanefi’de seferde 4 rekatlık farzları, iki rekat kılmak vacip, Maliki’de, meşru yani günah olmayan seferde 2 kılmak sünnet, Şafii ve Hanbeli’de, 2 veya 4 kılmak da caizdir.
Şafii veya Maliki olan veya taklit eden, mukim iken, hacda seferi olan Hanefi imama uyarak dört rekat farzları iki rekat olarak kılar ise, bu namazları sahih olmadığı için kaza etmesi gerekir.
.
Ayakkabıları camide arkaya bırakmak
|
Sual: Ayakkabımı caminin girişindeki ayakkabılıklara koydum. Bir arkadaş, “Ayakkabı namaz kılanın solunda bulunması gerekir” dedi. Evimizde de ayakkabılar arkada kalıyor. Ayakkabıları arkaya koymanın mahzuru var mıdır?
CEVAP
Çalınma endişesiyle, huşuya mani olacağı için camide ayakkabıları arkaya bırakmak mekruhtur. Huşuya mani olan her şey mekruhtur. Bu bakımdan ayakkabıları arkaya, öne veya sağa değil, namaz kılarken sola koymak sünnettir. Eski olduğu için veya başka bir sebeple ayakkabıların çalınma tehlikesi yoksa, yani huşu ile namaz kılınıyorsa ayakkabıları arkaya koymak mekruh olmaz. Bazı camilerde arkada kilitli küçük ayakkabı dolapları da oluyor. Onlara da koymak mekruh olmaz. Evde çalınma endişesi olmadığı için arkaya koymak mekruh olmaz.
|
.
Namazda elleri göbek altına bağlamak
|
Sual: Namazda elleri göbek altına bağlamak bid’at mi?
CEVAP
Hayır, bid’at değil sünnettir.
Hazret-i Ali’nin rivayet ettiği bir hadis-i şerif meali:
Namazda sağ eli, sol el üstüne koyup göbek altına bağlamak sünnettir. (Ebu Davud, İ. Ahmed)
Bütün fıkıh kitaplarında, namazda eller göbek altına bağlanır deniyor.
Dürr-ül-muhtar’da namazın sünnetlerinin sekizincisinde diyor ki:
Erkekler, sağ eli sol elin üzerine koyup göbek altına bağlar. Hazret-i Ali (Elleri göbek altına bağlamak sünnettir) demiştir. Namazda erkek, bileğini baş ve küçük parmağıyla tutarak sağ eli sol eli üzerine bağlar ve göbeğinin altına koyar. Muhtar olan kavil budur. (Dürr-ül-muhtar)
Türkçe Nimet-i İslam kitabında namazın sünnetlerinin beşincisinde diyor ki:
(Erkek kısmı, sağ elini sol eli üzerine olmak üzere göbeği altına koymak)
Bunları bütün fıkıh kitaplarında bulmak mümkündür.
|
.
Öğle ve yatsının son sünnetini 4 kılmak
|
Sual: Öğle ve yatsı namazının son sünnetini dört rekat kılmakta mahzur var mıdır?
CEVAP
Mahzur yoktur. İyi olur.
Farz ve vacip namazlardan başka kılınan namazlara, sünnetler de dahil, nafile namaz denir. Mekruh vakitler haricinde her zaman nafile namaz kılmak caizdir.
Öğle ve yatsı namazının farzından sonra dört, akşamın farzından sonra altı rekat nafile namaz kılmanın fazileti hakkındaki hadis-i şeriflerden birkaçı şöyle:
(Öğle namazından önce ve sonra 4 rekat namaz kılmaya devam edene Cehennem haram olur.) [Tirmizi]
(Akşamdan sonra 6 rekat namaz kılanın, günahları deniz köpüğü kadar da olsa affedilir.) [Taberani]
(Akşam namazından sonra, konuşmadan 6 rekat namaz kılan, 12 yıl nafile ibadet etmiş gibi sevaba kavuşur.) [İbni Mace]
(Öğlenin farzından önce kılınan 4 rekat, yatsının farzından sonra kılınan 4 rekat namaz gibidir. Yatsıdan sonra kılınan 4 rekat namaz, Kadir gecesinde kılınan 4 rekat namaz sevabına eşittir.)[Taberani]
Ancak nafile ibadetlerin sevabına kavuşabilmek için farz borcunun olmaması gerekir. Bu borcu ödemedikçe, bu cinsten olan hiçbir nafile ibadetine sevap verilmez. Dürret-ül fahiredeki hadis-i şerifte, (Allahü teâlâ, kazaya kalmış, namaz borcu olanın, nafile namazını kabul etmez) buyuruldu. Ayrıca nafile ibadetlere sevap verilebilmesi için, haramlardan kaçıp günahlara da tövbe etmek gerekir. (Nevadir-i fıkhıyye)
.
İkindinin sünnetini terk
|
Sual: İkindinin sünnetini kılmayan bir hocaya niye kılmadığını sorunca, (Peygamber efendimiz ikindi namazının sünnetini devamlı kılmaz, çok zaman terk ederdi. Biz de Onun sünnetini yapıyoruz. Çünkü Onun yaptığını yapmak, yapmadığını yapmamak bize sünnettir) dedi. Böyle bir şey var mı?
CEVAP
Böyle bir şey yok. O şekilde düşünmek çok yanlıştır. Resulullah efendimizin yaptıklarını yapmak sünnettir, yapmadıklarını yapmamak sünnet olmaz. İslam âlimleri (Sevap getirecek iş yapmak sünnettir, sevaptan mahrum iş yapmak sünnet olmaz) buyuruyor. İki örnek verelim:
1- Resulullah, uçağa binmediği için uçağa binmemek sünnettir demek çok yanlıştır.
2- Resulullah, bilgisayar kullanmadığı için bizim de bilgisayar kullanmamamız sünnet olamaz.
Resulullah efendimizin bütün yaptıklarını yapmak, yapmadıklarını yapmamak gerekmez. Yani Resulullahı her hususta taklit caiz olmaz. Çünkü Mevahib-i Ledünniyye kitabında bildirildiğine göre, yalnız Peygamber efendimize mahsus farzlar ve haramlar vardır. Mesela kurban kesmek, kuşluk namazı, sabah namazının sünneti ile gece namazı kılması, misvak kullanması, istişare ile iş görmesi, gördüğü yerde ve zamanda münker bir işi değiştirmesi, başladığı işi bitirmesi, sadece Peygamber efendimize mahsus farzlardan idi. Resulullaha mahsus haramlar da vardır. Kitap ehli olan kadınla evlenmesi, zekat, sadaka alması haram idi. Zengin de olsa zekat vermesi farz değil idi. Şimdi ahmağın biri çıkıp Peygamberimiz zekat vermezdi, ben de ona uyarak sünnet olsun diye zekat vermiyorum diyebilir mi? Bu konuda çok örnekler vardır.
Mevahib kitabındaki birkaç örneği bildirelim:
1- Resulullah efendimiz dörtten fazla kadın ile evlenmiştir. Ona uymak için dörtten fazla kadınla evlenmek sünnete ittiba olmaz, aksine haram olur.
2- Resulullah efendimizin yazı yazması haram idi. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:
(Allah’a ve Onun ümmi nebi olan Resulüne uyun ki doğru yolu bulasınız.) [Araf 158]
Resulullaha uymak için yazı yazmamak sünnete ittiba olur mu hiç?
3- Miras bırakması haram idi. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Biz Peygamberler, miras bırakmayız. Bize kimse vâris olamaz.)[Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesai] (Miras bırakmamak sünnete ittiba olmaz.)
4- Soğan sarmısak gibi çirkin kokulu şeyleri yemesi haram idi. Bir hadis-i şerif meali:
(Yanıma melek geldiği için soğan sarmısak yemem.) [Hakim] (Resulullaha uymak için soğan sarmısak yememek sünnete ittiba olmaz.)
5- Şiir söylemesi haramdır. Bir hadis-i şerif meali: (Şiir söylemek bana haramdır.) [Ebu Davud]
(Şiir söylememek sünnete ittiba olmaz. Öyle olsa idi, bir çok ulema ve evliya şiir yazmazdı.)
6- Borçlu ölen müminin borcunu ödemek, ona farz idi. Bir hadis-i şerif meali:
(Ölen müminin borcu varsa ödemek benim üzerime farzdır.)[Müslim] (Resulullaha uymak için ölenlerin borcunu ödememiz gerekmez.)
7- Resulullahın zekat alması haramdır. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Bizim zekat almamız helal değildir.) [Tirmizi, Ebu Davud]
İmam-ı Münavi hazretleri buyuruyor ki:
Peygamberlere zekat farz değildir; çünkü zekat, malın kirini temizlemek içindir. Peygamberler kirlenmekten masumdur, yer yüzünde Allah’ın en emin yarattığı insanlardır. (Cami-üs-sagir şerhi)
Resulullaha uymak için zenginin zekat vermemesi sünnete ittiba olmaz, haram olur. Bunun gibi örnekler çoktur. Resulullah, gayri müekked sünnetleri bazen terk ettiği için bizim de terk etmemiz Ona ittiba değil, Onun emrine muhalefet olur. Çünkü O namaz kılın buyuruyor, namazı bırakın demiyor.
Sual: İkindinin sünnetini bazen terk etmekte mahzur var mı? Sünnetler, kılınmamış farzlara eklenir mi?
CEVAP
Redd-ül-muhtarda, (Her sünnet nafiledir; fakat her nafile sünnet değildir) buyuruluyor. İkindi ve yatsının gayrı müekked sünnetleri, diğer müekked sünnetler gibi nafile ibadettir. Farz namazlar içinde sünnetlerde bir noksanlık olursa, bu noksanlıklar nafile namazlarla tamamlanır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kıyamette önce namazdan sorulur. Namaz doğru kılındı ise, kurtulur. Namazı bozuksa, işi kötüdür. Farz namazında bir şey noksan ise, nafilelerle tamamlanır.) [Hakim]
(Bir kimse, namazını tamamlamadı ise, o namazın üzerine, tamamlanıncaya kadar, nafile namazları eklenir.) [Darimi]
(Namaz, zekat ve başka farzlardaki bir noksanlık, nafilelerle tamamlanır.) [Beyheki]
İnsanın derecesi ne kadar yüksek olursa olsun, kusursuz iş yapamaz. İşte nafileler farzlarda olan kusurları tamamlar. Nafile kılmak, farzdaki kusurları tamamlamak için emrolunmuştur. Kurtuluş, farzları noksansız yapmaktadır. Bilhassa namaz çok mühimdir. Çünkü Allahü teâlâ, (Namaz hesabının altından kalkarsan, kurtuluş senindir. Öteki hesapları kolaylaştırırım) buyuruyor. (Umdet-ül-İslam)
O halde farz namaz kazası olmayan, farz namazlardaki kusurlarının düzelmesi için nafile namazlara devam etmelidir!
İkindi namazının sünneti gayrı müekked olmakla beraber, faziletli nafile namazlardandır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(İkindinin farzından önce, 4 rekat namaza devam edene, Cennette bir köşk verilir.) [Ebu Ya’la]
(İkindinin sünnetini kılmaya devam edenin günahları affolur.)[Ebuşşeyh]
(İkindinin sünnetini kılanın vücudu Cehenneme haramdır.)[Taberani]
(Münafık, ikindi namazını akşama az bir zaman kalıncaya kadar geciktirir.) [Hakim]
(İkindinin farzından önce dört rekat kılana Allah rahmet etsin!)[Tirmizi]
Peygamber efendimizin duası elbette kabul olur. O halde bu duaya nail olmak için ikindi namazının sünnetini devamlı kılmaya çalışmalıdır. Çünkü Allah katında en makbul amel devamlı olandır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Allah katında en kıymetli amel, az olsa da, devamlı yapılandır.)[Buhari]
(Ey insanlar, gücünüzün yettiği kadar amel yapın! Siz, yaptığınız amelden usanmadıkça, Hak teâlâ size sevap vermekten usanmaz. Allah’ın en çok sevdiği amellerden biri de, az fakat ara verilmeden yapılan ameldir.) [Müslim]
Ara verilerek yapılan ameller Allah indinde sevimli olmaz. Hatta Allahü teâlânın tekdirine maruz kalır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Bir kimse, bir ibadeti Allah için devamlı yaparken usanıp bu ameli terk ederse, Allahü teâlâ ona şiddetli buğzeder.) [İbni Sünni]
Allahü teâlânın gazabı şiddetlidir. Bir zaruret olmadıkça, ibadetleri bazen yapıp bazen terk etmemelidir. Hak teâlâ, muhakkak çok amel istemiyor, (Salih amel işleyin) buyuruyor. Az olsa da, devamlı olan salih amelleri seviyor. O halde Rabbimizin, sevdiği amelleri yapmaya çalışmalıdır. (Envar-ül Kudsiye)
.
Namazda kağıda bakarak okumak
|
Sual: Yeni Müslüman olan kişi, hiçbir sûre ve dua bilmediğine göre, öğrenene kadar nasıl kılar? Bir de, namaza geç başlayanlar, sûreleri öğrenene kadar nasıl kılar? Tam İlmihal’de şöyle deniyor:
(Kur’an-ı kerime veya kâğıda bakıp, öğrenerek okumak bozar, çünkü başkasından öğrenmek demektir. İmam-ı Muhammed ve Ebu Yusuf, mekruh olur dediler. Kitaplı kâfirlere benzemeyi düşünmezse, mekruh da olmaz dediler.)
Böyle durumlarda, İmam-ı Muhammed ile İmam-ı Ebu Yusuf’un kavline uyarak Fatiha, sûre ve dualar kâğıda yazılıp karşıya asılsa, oradan okunsa caiz olur mu?
CEVAP
Evet, öğrenene kadar bu kavle uymak caiz olur. Tam İlmihal’deki bu ifade, Dürr-ül muhtar ve bunun şerhi olan Redd-ül muhtarkitabından alınmıştır. Orada daha geniş bilgi vardır.
Yazıya karşı namaz
Sual: Kıble istikametindeki duvarda, Latin harfleriyle yazılmış, okunacak kadar büyük yazılar, levhalar, saat, takvim veya kitap olsa, bu yazılara karşı namaz kılmak mekruh olur mu? Cemaatten yazılı elbise giyenler oluyor. Önümüzde durunca ister istemez ne yazdığını okuyoruz. Namazımız bozuluyor mu?
CEVAP
Karşımızdaki bu yazılar, namazı mekruh etmez, fakat huşuyu bozabilir. Yazının ne olduğu ve saatin kaça geldiği anlaşılınca namaz mekruh olur. Göze rastlarsa, saatin kaç olduğu görülse veya yazı anlaşılsa mekruh olmaz. Çünkü namaz kılan, bunları okumamış, gözüne rastlamıştır. Gözüyle okuyup anlarsa mekruh olur. Huşuya mani olmamak için kıble istikametine yazı ve resim koymamalıdır. Yazılı elbise giyerek namazı mekruh etmemelidir.
Kâğıttan bakarak okumak
Sual: Bir arkadaş, namazda Mushaf’ı eline alıyor, okuyor sonra Mushaf’ı yere bırakıyor. Ayağa kalkarken tekrar yerden alıp okuyor. Böyle namaz kılmak caiz mi?
CEVAP
Caiz değildir. İbni Âbidin’de buyuruluyor ki:
Kur’an-ı kerime veya kağıda bakıp, öğrenerek okumak namazı bozar. Çünkü başkasından öğrenmek demektir. İmam-ı Muhammed ile imam-ı Ebu Yusuf’a göre mekruh olur.
Bir de Mushafı yerden alıp açmak amel-i kesirdir yani çok iş yapmaktır. Bir eli bir rükünde üç kere hareket ettirmek mesela üç kere kaşınmak namazı bozar, hatta iki el ile bir hareket de, bozar diyen âlimler olmuştur. (Redd-ül-muhtar)
Ayrıca Mushafı yere atmak küfür olur. Hatta fetvayı bile yere atmak küfürdür. (Birgivi)
Namazda resim veya yazıya bakmak
Sual: Namaz kılarken önümüzde namaz kılanın elbisesinde yazı oluyor. O yazıyı göz ile okumak namazı bozar mı?
CEVAP
Bir yazıya, bir şeye veya duvardaki bir resme bakıp, anlamamak namazı bozmaz. Anlayınca mekruh olur. Bakmayıp gözüne rastlarsa, mekruh olmaz. (S. Ebediyye)
.
Kısa kollu gömlekle namaz
|
Sual: (Kısa kollu gömlekle namaz kılmak, dini bir mekruh değil, örfi bir mekruhtur. Yani bir beldede herkes uzun kolla namaz kılıyorsa, siz kısa kolla kılarsanız, bu da dikkati çekiyorsa, örfî mekruh olur. Eğer yadırganmazsa bir mahzuru olmaz) deniyor.
Peki, bir sahil beldesinde herkes kısa pantolon giyse, o hâliyle namaz kılsa, örfî haram mı işlemiş olur? Yani mahzuru olmaz mı?
CEVAP
Yanlış bir şeyi herkesin yapmasıyla, o iş meşru hâle gelmiş olmaz. Dinde tab’an mekruh vardır, örfî mekruh ve örfî haram diye bir şey yoktur. Tab’an mekruh, insanın tabiatına hoş gelmeyen, soğan, sarımsak kokusu gibi şeylerdir.
Dizden yukarısını gösteren pantolon giymek şer’an haramdır. Kısa kollu gömlekle namaz kılmak da şer’an mekruhtur. Şort gibi kısa pantolonla kılınan namaz, hiç sahih olmaz. Sahil beldesinde herkes böyle giydiği için, haram, helal hâle gelmez. Herkese yani çoğunluğa uymak, insanı felaketten kurtaramaz. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:
(İnsanların çoğuna uyarsan, seni Allah yolundan saptırırlar.)[Enam 116]
Herkes böyle yapıyor, herkes böyle diyor demek dinde delil olmaz. Ölçü, dinin bildirmesidir; insanların çoğunun yaptığı, söylediği şeyler değildir. Bu mekruhu kaldırmak için herkes bir şey uydurmaya çalışıyor. Mesela bir reformcu ise, (Eskiden padişahın huzuruna başı açık çıkılamayacağı için, başı açık namaz kılmak mekruhtu. Artık buna gerek kalmadı. Kısa kollu gömlekle namaz kılmak mekruh değildir. Bu her zaman giydiği kıyafetidir) diyor.
Muteber din kitaplarında bildiriliyor ki:
1- Nimet-i İslam’da, namazın mekruhlarının 11. sinde, (Erkek kısmı namazda kolunu açık bulundurmaktır) deniyor. Dipnotta ise, etekleri toplayıp bacakları açmak da mekruh diyor. (s.564) [Aynı kitabın mekruhların 12.sinde ise, sadece şalvar ile, izar ile namaz kılmanın mekruh olduğu bildiriliyor. Çünkü vücudun üst kısmı açılarak ten görünmektedir.]
2- Elbisenin kollarını sıvayarak kolları açık namaz kılmak mekruhtur.Fetava-i Kadıhan’da da böyledir. (Hindiyye) [Burada sıvamak değil, kolları açmanın, teni göstermenin mekruh olduğu bildiriliyor. Nitekim, yine aynı kitapta deniyor ki: Gömleği varken, gömleksiz namaz kılmak mekruhtur, Hulasa’da da böyle yazmaktadır. Bir omzu açık bırakarak namaz kılmak da mekruhtur. (Hindiyye)]
3- İzarının ön ve arkasını, toz olmasın diye yukarı çekmek mekruhtur. Yenleri ve izarı sığalı olarak namaz kılmak da mekruhtur. (Halebi)[İzar; etek, peştamal gibi belden alta giyilen elbisedir. Etek yukarı çekilince bacak görülür. Kıvırmak değil, bacağın görülmesi mekruhtur. Yere sürünüp, toz toprak olmasın diye yukarı çekmek de mekruhtur. Çünkü bacak görünür. Eğer bacağı göstermeyen uzun don varsa mekruh olmaz. Yine aynı kitapta diyor ki: Namazı sadece izar ile kılmanın mekruh olduğu hadis-i şerifle bildirildi. [Çünkü vücudun üst kısmı açık kalmaktadır.] Fakat başka elbisesi yoksa mekruh olmaz.(Halebi)]
4- Dürrül-muhtar’da diyor ki:
(Namazda toz, topraktan korunmak için yen ve paçasını sıvamak mekruh olduğu gibi; elbiseyi toplamak, yani kaldırmak da mekruhtur.)
İbni Abidin hazretleri burayı açıklarken buyuruyor ki:
Elbiseyi secdeye giderken kaldırmak da mekruhtur. Bahr sahibi diyor ki: Az sıvansa da mekruhtur. Çünkü elbiseyi toplamak sözü hepsini içine alır.
5- İbni Abidin hazretlerinin oğlu Muhammed Alaeddin, Hediyyetül alaiyye isimli kitabında, namazın mekruhlarının 10. sunda (Erkekler için kolları açmak) tabiri var. Mekruhların 16. sında ise, izarını kaldırmak ifadesi var. İzar kaldırılınca bacaklar görünür. Demek ki mekruh olan, sıvamak değil tenin görünmesidir.
6- Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretleri buyuruyor ki:
Çiğini [omuzlar] ve kollar açık olarak namaz kılmak mekruhtur. (Marifetname s.268)
7- Şir’a şerhindeki hadis-i şerifte, (Yakası kapalı kılınan namaz, yakası açık kılınandan yetmiş derece daha sevaptır) buyuruluyor. Demek ki yakayı bağrı açıp teni göstermemelidir.
Kısa kol için, bu her zaman giyilen kıyafettir deniliyor. Bir erkek de şortla gezebilir bu onun kıyafeti olabilir; ama din kitapları şöyle bildiriyor:
Âdet olarak giyilen bir kıyafet, namazı bozuyor veya mekruh ediyorsa, namazda o kıyafeti giymemek gerekir. (Dürer)
Demek ki, kısa pantolon ve kısa kollu gömlek giymek âdet olsa da, kısa pantolonla namaz hiç caiz olmaz, kısa kollu gömlekle de mekruh olur.
Kollukla namaz kılmak
Sual: Kolu açık namaz kılmamak için, kollukla namaz kılmak uygun mu?
CEVAP
Namazın mekruh olmaması için, kısa kolla kılmak yerine, kimse yokken veya dikkat çekmeyecek yerlerde, uygun kolluk takarak namaz kılınabilir. Kollukla namaz kılmanın mahzurlu olan iki yönü vardır:
Özellikle kısa kollu gömlekle namazın mekruh olduğunu bilmeyen kimseler, kolluk giyenlerin yanlış bir iş yaptıklarını sanarak, tepki gösteriyorlar. Bu hususu bilenlerin gittiği bir camide, kollukla namaz kılanları gören biri, (Şimdiye kadar hiç kısa kollu gömlek giymedim, ama sırf bunlara tepkimi göstermek için kısa kollu gömlek aldım)demişti. Yine başka biri de, (Böyle palyaço gibi kollukla namaz kılmak, namazı alaya almak gibi oluyor) diye tepkisini göstermişti.
İkinci husus da, büyüklerin yanına çıkılması uygun olmayan elbiseyle namaz kılmak mekruhtur. Öyle kollukları takanlar oluyor ki, gömleği beyaz, kolluk siyah veya rengârenk oluyor. Bunlar daha çok dikkat çekiyor. Böyle bir kıyafetle büyüklerin yanına da çıkılamaz. Gömleğin rengine, desenine uygun olan, gömlekten kolayca ayırt edilemeyen kolluklar, dikkati çekmeyen yerlerde giyilebilirse de, bunları takıp çıkarırken yine dikkati çekebilir. Bunun gibi, tepkiye sebep olacak her türlü hareketten sakınmalıdır.
Dikkati çekici her şeyden uzak durmalıdır. Mesela herkesin gözü önünde tesbihle veya dijital tesbihle tesbih çekmek de dikkati çekiyor. Bunun gibi yemeğe tuzla başlamak sünnettir. Fakat herkesin dikkatini çekecek şekilde tuzla başlamak yerine, ekmekteki tuza niyet ederek dikkatleri çekmemek gerekir. Bunun gibi şeyler çoktur. Hasılı kelam dikkati çekecek şeylerden uzak durmalıdır.
Sünnetle mekruh çakışırsa, mekruh işlememek için sünnet terk edilir. Farzla haram veya bid'at yahut fitne çakışırsa, farz tehir edilir. Fitneye sebep olmak çok günahtır. Kur'an-ı kerimde fitnenin adam öldürmekten daha kötü olduğu bildiriliyor. Peygamber efendimiz de, fitne çıkaranlara lanet ediyor. Müslüman fitneye sebep olacak işlerden uzak durmalıdır.
|
.
Çıplak ayakla namaz
|
Sual: Kadın, çıplak ayakla namaz kılabilir mi?
CEVAP
Namaz etekliği uzun ise, ayaklar görülmüyorsa, bir mahzuru olmaz. Kadınların el ve yüzlerinden başka her yerleri, bilekleri, sarkan saçları ve ayaklarının altı, namaz için Hanefi’de avrettir. Ellerin üstü avret değildir diyen âlimler de çoktur. Bunlara göre, kadınların bileklerine kadar ellerinin üstü açık kılmaları caiz olur. Ama, kitapların hepsine uymuş olmak için, kadınların elleri örtecek kadar uzun kollu namazlık veya geniş baş örtüsü ile elleri örtülü olarak kılmaları, daha iyi olur. Kadınların ayakları namazda avret değildir diyen âlimler de varsa da, bu âlimler de, namazda örtmesi sünnet, açması mekruhtur dedi. (S. Ebediyye)
Kadınların ayaklarının açık olmasında iki kavil vardır. Birinci kavle göre mekruh, ikinci kavle göre namaz bozulur. Kadınlar, ya çorapla veya ayaklara kadar uzun etek veya entari giyerek namaz kılmalıdır!(Mezahib-i Erbea)
Kadının topuk kemiği, bileği veya boynu yahut saçı açık olarak kıldığı namazı sahih olmaz. İnce olup içindeki uzvun şekli veya rengi görünen kumaş, yok demektir. (Umdet-ül-İslam)
Şafii’de kadının iki elinden ve yüzünden başka her yeri her zaman avrettir.
(Hür kadının avuç içinden ve yüzünden ve ayaklarından başka bütün vücudu avrettir. Ayaklarına avret diyenler de oldu. Nur suresindeki(Kadınlar ayaklarını yere vurarak yürümesinler ki, ayaklarındaki örtülü ziynetlerin sesleri işitilmesin) mealindeki âyet-i kerime ayakların avret olduğunu göstermektedir. (Halebi-yi kebir)
Namaz dışında avrettir ve avret değildir diyen âlimler olmuştur. Bu bakımdan namazda ve namaz dışında ayakları çorapla örtmeli, ayağı açık gezenlere de haram işliyor dememelidir.
Çıplak ayakla namaz mekruhtur
Sual: Kadınların ayakları avret olduğu için çıplak ayakla namaz kılamıyorlar. Erkeğin ayağı avret olmadığına göre, çıplak ayakla namaz kılmaları Hanefi’de mekruh mudur? Hatta diz ile göbek arasını kapatarak kılsa ne zararı olur?
CEVAP
Sadece göbek ile diz arasını örterek kılınan namaz sahih olursa da, mekruh olur. Namaz borcundan kurtulur ise de namazdan hasıl olan büyük sevaplara kavuşamaz. Fıkıh kitaplarında deniyor ki:
1- Namazı, temiz mest veya ayakkabıyla, ayakları örtülü olarak kılmak, çıplak ayakla kılmaktan kat kat efdaldir. Hadis-i şerifte, örtülü ayakla kılmak emredildi. (Dürr-ül-muhtar)
2- Resulullah ve Eshab-ı kiram, nalınla namaz kılarlardı. Namazı, çorap veya mestle kılmalı, çıplak ayakla namaz kılan Yahudilere benzememelidir. (Redd-ül-muhtar)
3- Namazı ayakları örtülü kılmanın sevabı çok fazladır. (Halebî, Berika, Hadika)
4- Erkeklerin, ayakları çıplak olarak namaza durması mekruhtur. Ayakkabı veya mest kirliyse, ayakları, temiz çorapla örtmek sünnet olur. Namazın vacibi gibi, sünnetini de terk etmek mekruh olur. (İ. Ahlakı)
5- (Yahudilere benzememek için, namazları nalınla [meste benzer bir ayakkabıyla] kılın) hadis-i şerifi, çıplak ayakla namaz kılmanın mekruh olduğunu göstermektedir. (S. Ebediyye)
Ayakları örtmek
Sual: Fıkıh kitaplarında, (Secdede ayakları elle örtmek mekruhtur)deniyor. Örtmek niye mekruh oluyor?
CEVAP
Erkeklerin çıplak ayakla namaz kılmaları mekruhtur. Çıplak ayakla namaza duran kimse, bu mekruha mani olmak için, elleriyle ayaklarını örtmeye çalışırsa, ikinci bir mekruh işlemiş olur.
Otururken, eli uyluklardan ayırmak mekruh olduğundan, ayağın açık olması mekruhluğunu gidermek için, ikinci bir mekruh işlememelidir.(Halebî-yi kebir)’de yazdığı gibi, ayakta, rükûda, secdelerde ve otururken, elleri sünnet olduğu gibi koymamak mekruhtur. (Merakıl-felah)’da, (Sünneti terk etmek mekruhtur. Bunun için, erkeklerin secdede, çıplak ayağını eliyle örtmesi mekruh olur) demesi de, bu sebeptendir. (S. Ebediyye)
Çıplak ayakla namaz
Sual: Şâfiî'de, erkeklerin çıplak ayakla namaz kılması sünnet, Hanefî'de ise mekruhtur. Herkesin kendi mezhebine göre hareket etmesi gerekmez mi?
CEVAP
Evet. Mezhepler arasında böyle farklı hüküm çoktur. Mesela Şâfiî'de imam arkasında Fatiha okumak farz iken, Hanefî’de harama yakın mekruhtur. Herkes, kendi mezhebinin hükmüne göre hareket eder. Hanefî'de böyledir denince Şâfiîlerin de öyle yapması gerekmez
.
Namazda avret yerinin açılması
|
Sual: Namazda avret yerinin kendiliğinden açılması ile bizim kasten açmamız fark eder mi?
CEVAP
Evet fark eder. Kendimiz açarsak hemen namaz bozulur. Kendiliğinden açılırsa bir rükün miktarı zaman geçmedikçe namaz bozulmuş olmaz. Mesela kadın sarkan saçlarını açarsa, namazı hemen bozulur. Kendiliğinden açılırsa, bir rükün geçmedikçe bozulmuş olmaz.
Namazda bir uzvun açılması
Sual: S. Ebediyye kitabında namazı bozanlar bahsinde, (Bir rüknde, üç kere Sübhanallah diyecek kadar avret yeri açılırsa namaz bozulur) deniyor. Bir uzvun tamamı mı, yoksa dörtte biri mi açılırsa namaz bozulur?
CEVAP
Bir uzvun tamamı değil, dörtte biri açık kalırsa bozulur. Çünkü yine S. Ebediyye’nin setri avret bahsinde, (Erkeğin veyâ kadının avret uzvlarından herhangi birinin dörtde biri, bir rükn açık kalırsa, nemâz bozulur. Azı açılırsa bozulmaz. Nemâzı mekrûh olur. Meselâ, ayağının dörtde biri açık olan kadının nemâzı sahîh olmaz.) buyurulduğu gibi; (Bir rüknde, üç kerre sübhânallah diyecek kadar avret yeri açılırsa…) ifadesi de geçmektedir. Buradaki iki ifade, ayrı ayrı hükmü bildirmiyor. İlkinde, avret yerinin dörtte biri bir rükün miktarı, ikincisinde avret yerinin tamamı üç kerre sübhanallah diyecek kadar açık kalırsa namaz bozulur deniyor ki farklı değildir.
İnce tülbentle namaz
Sual: Namaz tülbendim çok ince olup saçlarım rahatça görünebiliyor. Böyle tülbent ile namaz kılmak caiz olur mu?
CEVAP
Din kitaplarında, (İnce olup içindeki uzvun şekli veya rengi görünen kumaş, yok demektir) buyuruluyor. Bu bakımdan kalın namaz örtüsü ile kılmanız gerekir.
Uzvun şeklinin belli olması
Sual: Birkaç kere yazılmasına rağmen, kumaş cilde yapışsa, uzvun şekli belli olsa namaz sahih olur mu, olmaz mı anlayamadım. Pantolonum dardır. Kaba avret yerlerimin şekli belli oluyor. Namazım sahih oluyor mu?
CEVAP
Şekli belli olsa da namaz sahih olur. Çünkü İslam Ahlakı kitabında deniyor ki:
Avret yerini örten ince kumaş altındaki cildin rengi belli olursa, namaz bozulur. Örtü cilde yapışıp, uzvun şekli belli olursa, namaz bozulmuş olmaz.
.
Rükün nedir
|
Sual: S. Ebediyye’de, (Bir rükünde, üç kere Sübhanallah diyecek kadar avret yeri açılırsa veya imamın önüne geçerse yahut aynı imama uymuş olan kadınla bir hizada olursa namaz bozulur) deniyor. Yani, bir rüknün tamamında değil, bir rüknün içinde üç kere Sübhanallah diyecek kadar zaman avret yeri açılırsa veya imamın önüne geçerse yahut kadınla yan yana durursa mı namaz bozuluyor?
CEVAP
Evet, rüknün uzunluğu veya kısalığı ölçü alınmıyor. Son teşehhütte oturmak, uzun bir rükündür. Rükû ve secdeler ise çok kısadır. Allah diyecek kadar çok az durmak, bir rükündür. Uzun rükünde olsun, kısa rükünde olsun, üç kere Sübhanallah diyecek kadar bir zaman, bildirilen bu işler yapılınca namaz bozuluyor.
.
Vaktin sonu beklenmez
|
Sual: Hanefi mezhebinde henüz özür sahibi olmayan, akıntısı kesilmezse o vaktin sonuna kadar bekler mi? Vücudunun herhangi bir yerinde akıntılı yara meydana gelse, bu yara kısa veya çok uzun sürse Maliki’yi taklit ederken guslünü de Maliki’ye göre mi alması gerekir?
CEVAP
Özür sahibi olsaydı, vaktin sonuna kadar beklemesi gerekmezdi. Vakit girince hemen abdestini alıp namazını kılardı. İlk defa olan bu akıntıda ise, akıntının kesilip kesilmeyeceği bilinmediği için, vaktin çıkmasına abdest alıp farzı kılacak kadar zaman [10-15 dakika] kalınca, abdest alıp namazını kılar. İkindi vakti böyle bir durum olunca, akşam ezanına kadar, yatsı vaktinde de böyle bir durum olunca imsak vaktine kadar beklemesi gerekir.
S. Ebediyye’de deniyor ki:
Bir namaz vakti girdikten, farzı kılacak kadar zaman sonra özür başlasa, vaktin sonu yaklaşıncaya kadar bekler, hiç durmadı ise, vaktin sonunda abdest alıp, o vaktin namazını kılar. Namaz vakti çıktıktan sonra, sonraki namaz vakti içinde durursa, önceki namazını iade eder. İkinci namaz vaktinin başından sonuna kadar hiç kesilmezse, özür sahibi olduğu anlaşılır ve kılmış olduğu önceki vaktin namazını iade etmez.
Ancak, böyle durumlarda, ikindiyi akşama [mekruh vakte] kadar geciktirmemek ve yatsıyı gece yarısından sonra kılmamak için Maliki mezhebine uyarak vaktin sonunu beklemeden abdest alıp namazını kılabilir. Abdesti bozacak başka şey olmamışsa, bu abdestle beş vakit namaz kılabilir.
İşte, çarşıda, pazarda, yolculuk veya benzer yerlerde olup da, gusletme imkanı yoksa, Maliki’ye göre gusletmeden de Maliki’yi taklit edebilir. Gusletme imkanı varsa gusletmesi gerekir. Gusülde, abdestte ve namazda Maliki’nin şartlarına uyması gerekir. Çünkü bu üçü birbirine bağlıdır.
.
Vaktine yetişip de kılamadığım
|
Sual: Bazen vaktine yetişip de kılamadığım ilk…namazının farzını kılmaya, bazen de son… deniyor. İlk veya son denilse değişen ne olur? Bir de, ne diye vaktine yetişip de kılamadığım …. namazının farzı deniyor? Cuma günü zuhri ahir kılarken de niye böyle deniyor? Vakit girince namazın edası farz olmuyor mu?
CEVAP
Bir namazın vakti girince, hemen edası farz olmaz, o vakit çıkarken o vakti kılacak kadar bir zaman kalınca edası farz olur. Vakit girince edası hemen farz olmuyor, öyle olsa, on dakika, yarım saat, bir saat sonra kılmak haram olur. Elbette hemen kılınırsa iyi olur, ama edası ancak vaktin sonunda farz oluyor. Bir insan vakit girdikten sonra, namaz kılmadan ölse, o vakti kılmadığı için sorumlu olmaz, çünkü o vakti kılacak kadar zaman kalınca edası farz olur. Ancak bir namazın vakti gelince, bu namazı edaya [kılmaya] başlandığı vakit, kılmak farz olur. Kılınca da farz eda edilmiş olur.
Bunun için Cuma günü zuhri ahir kılarken, (Üzerime edası farz olan) demeyip, (Vaktine yetişip de kılmadığım son öğle namazının farzını kılmaya) diye niyet etmelidir. Veya (Üzerime son farz olan kılmadığım öğle namazını kılmaya) demelidir. İkisi de aynı anlamdadır.
Eğer Cuma namazı sahih olmuş ise, en son kazaya kalan öğle namazı kaza edilmiş olur. Cuma sahih olmamışsa, bugünkü öğle namazı kılınmış olur. Burada üzerime son farz olan değil de, ilk farz olan diye niyet edilirse, ilk kazaya kalan bir namaz kaza edilmiş olur, öğle namazı kılınmamış olur. İlk ve son demenin önemi buradadır. Kaza namazlarında ise, ilk kazaya diye niyet ederek başlamak iyidir.
Müslüman olmayan ülkelerde, cemaatle kılınan bir namazda, imamın itikadından şüphe edilmişse, cemaatle kıldıktan sonra tekrar kılarken, yine aynı şekilde, (Vaktine yetişip de kılamadığım son ….. namazının farzını kılmaya) diye niyet edilir. Eğer gerçekten imamın itikadı bozuk ise, bu kılınan namaz, eda olur. İmamın itikadı düzgün ise, o vaktin son kazaya kalan namazı kaza edilmiş olur.
Neden, kılmadığım değil de, kılamadığım demek daha uygun oluyor denirse, kılmamakta sanki bir kusur görünüyor. Kılamamakta ise bir mazeret olabileceği anlaşılıyor. Bir nevi özür dileme vardır. Buna rağmen kılmadığım demekte de mahzur yoktur.
Kutuplarda sabah ve yatsı namazının vaktinin girmediği zamanlarda da böyle niyet edilebilir. Vakit girmeyince, vaktinde kılıyorum denmez, yatsıyı kılıyorum denir ve böylece farz diyen âlimlere uyulmuş olur. Ancak diğer âlimlere göre, vakit girmediği için sahih olmazsa, vaktine yetişip de kılamadığım son yatsı namazının farzına denmesi daha uygun olur. Böyle niyet edilerek yatsı veya sabah kılınırsa, her iki kavle de uyulmuş olur.
.
Rabbena lekel hamd
|
Sual: Rükûdan kalkarken, imam, cemaat ve yalnız kılan Rabbenâ lekel hamd der mi?
CEVAP
Yalnız kılan kimse, rükûdan kalkarken hem Semi’allahü limen hamideh, hem de Rabbenâ lekel hamd der. (Redd-ül-muhtar)
Namaz kılan kimse, imama uymuşsa, Semi’allahü limen hamidehdemez, Rabbenâ lekel hamd der. Yalnız kılıyorsa, bunların ikisini de söyler. Muhit, Tatarhaniyye ve Hidaye kitaplarında da böyle bildirilmiştir. (F. Hindiyye)
Rükûdan kalkarken Semi’allahü limen hamideh demek, imama ve yalnız kılana sünnettir. Cemaatle kılarken, cemaat, Semi’allahü limen hamideh demez, sadece Rabbenâ lekel-hamd der. (S. Ebediyye)
İmam, Semi’allahü limen hamideh demese de, cemaat Rabbenâ lekel hamd der.
İmam-ı azama göre, İmam, Rabbenâ lekel hamd demez, İmameyne göre ise der. Kitapların çoğunda, İmam-ı a’zamın kavli tercih edilmiştir.(Redd-ül-muhtar)
Hanbelî ve Şâfiî’de ise, imamın, cemaatin ve yalnız kılanın Rabbenâ lekel hamd demesi sünnettir. Mâlikî’de yalnız kılanın ve cemaatin demesi mendubdur. (Mezahib-i Erbea)
(Rabbenâ lekel hamd) demek
Sual: İbni Sebeci biri, (İçkinin haram edilmesine Ömer sebep olduğu için ben içki içenleri hoş görürüm. Namaz kılarken “Rabbenâ lekel hamd” demek Muaviye’nin demesiyle namaza girdiği için, namazda ben bunu söylemiyorum) diyor. (Rabbenâ lekel hamd) demek, sünnet değil midir?
CEVAP
Elbette, sünnettir. İçki, Hazret-i Ömer'in isteği üzerine haram edilmişse de, haram eden Allahü teâlâdır. Hazret-i Ömer sadece sebep olmuştur. İçkinin haramlığı hakkında âyet ve hadis olmasaydı bile, Hazret-i Ömer, Eshab-ı kiramdan olduğu için sözü dinde senettir. İki hadis-i şerif:
(Benim sünnetime ve hulefa-i raşidinin sünnetine uyun!) [Tirmizî]
(Eshabım gökteki yıldızlar gibidir. Hangisine uyarsanız hidayete erersiniz.) [Taberani, Beyheki, İbni Asakir, Hatib, Deylemi, Darimi, İ. Münavi, İbni Adiy]
Rabbenâ lekel hamd ifadesini de Hazret-i Muaviye söylese de dinde senet olur, ama, üstelik Resulullah o sözü tasdik etmiştir. Bunun için, o sözü namazda söylemek sünnet olmuştur. İki hadis-i şerif:
(İmam, “Semi’allahü limen hamideh” dediği vakit “Rabbenâ lekel hamd” deyin! Çünkü, sözü meleklerin sözüne uygun düşenin geçmiş günahları affedilir.) [Buhârî, Müslim, Ebu Davud, Tirmizî, Nesaî]
(İmamdan önce hareket etmeyin, o tekbir aldıktan sonra siz alın, “Veleddâllîn” deyince “âmîn” deyin. Rükû edince, siz de rükû edin, “Semi’allahü limen hamideh” deyince “Rabbenâ lekel hamd” deyin ve imamdan önce başınızı kaldırmayın!) [Buhârî, Müslim, Ebu Davud, Tirmizî, Nesaî]
İmam-ı Gazâlî hazretleri, gayrimüslim birinden bir söz alıp kitabına yazmışsa, o söz, artık İmam-ı Gazâlî hazretlerinindir. O tasdik ettiği için, o söze gayrimüslim sözü olarak bakılmaz.
Bir zaman şeytan, sıkışınca, (Âyet-el kürsî’yi okuyana zarar veremem) demek zorunda kalıyor. Eshab-ı kiram, bunu Peygamber efendimize bildiriyorlar. O da, (Şeytan yalancı olduğu hâlde, bu sözü doğrudur) buyurarak, şeytanın söylediği o sözü tasdik ediyor. Resulullah bu sözü tasdik ettiği için, biz o sözle amel ederiz. O sözün artık şeytanla bir alakası yoktur.
Kur’an-ı kerimde Eshab-ı kiramın hepsinin cennetlik olduğu bildiriliyor. Eshab-ı kiramdan olan, Kur’an-ı kerimi yazmakta vahiy kâtipliği de yapan, Resulullah'ın kayınbiraderi Hazret-i Muaviye hakkında böyle saygısızca söz söylemek çok çirkindir.
Rabbena lekel-hamd demek
Sual: Rükûdan doğrulunca, (Rabbena lekel-hamd) mi, yoksa (Rabbena ve lekel hamd) mi demek gerekir?
CEVAP
İkisi de caizdir. Ancak meşhur olan (Rabbena lekel-hamd) demektir. Mesela, Hindiyye, Berîka, Dürer ve Gurer, Mebsut, R. Nâsıhîn, Tergib-us-salat, Kudûrî gibi kitaplarda (Rabbena lekel hamd)denileceği bildiriliyor.
Muhit kitabında, (Allahümme rabbena lekel hamd), Bahru'r-râik’te (Rabbena ve lekel-hamd denilmesi efdaldir) deniyor. Hidaye’de, (Rabbena lekel hamd denilmesi evlâdır) yazıyor. Dürr-ül-muhtar’da, rükûdan kalkarken (Rabbena lekel hamd) demenin lâzım olduğu bildirilmiştir. (M. Zühdiyye)
(Allahümme Rabbena ve lekel hamd) veya (Allahümme Rabbena lekel hamd) yahut (Rabbena ve lekel hamd) denir. (Halebî)
İbni Âbidin’de de Halebî’deki gibi bildirilmektedir. Yani bu kitaplarda da, Allahümme ile başlayan yazılıdır, fakat meşhur olanı yani(Rabbena lekel-hamd) şeklinde olanı söylemek daha uygundur. S. Ebediyye’de ve İslam Ahlakı kitabında da, (Rabbena lekel-hamd) denileceği bildiriliyor.
.
Namazda huşu ve tefekkür
|
Sual: Namazı huşûyla kılmak ne demektir?
CEVAP
Huşu, Allahü teâlâdan korkmak demektir. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Namazları cemaatle, huşû ve hudû ile kılmalı, çünkü insanı iki cihanda felaketlerden, sıkıntılardan kurtaracak, ancak huşû ile kılınan namazdır. İki âyet-i kerime meali:
(Namazlarını huşû ile [Kalbleri Allah korkusuyla dolu, tadil-i erkâna uyarak] kılan müminler, muhakkak felah buldu. [Kurtuluşa erdi, zafere kavuştu.] ) [Müminun 1, 2] (1/85)
Namazın kusursuz olması, farzlarını, vaciblerini, sünnetlerini ve müstehablarını yerine getirmekle olur. Namazda huşû, yani her uzvun tevazu göstermesi, bu dört şeyi yapmaktır. Kalbin hudûu, yani Allah korkusu da yine bunları tam yapmakla olur. (Kalb hazır olmazsa, namaz da olmaz) hadis-i şerifi, kalbin, yukarıda bildirilen dört şeyin yapılmasında hazır olması, uyanık olması demektir. Yani bunların hepsinin yapılmasında gevşeklik olmamasına dikkat etmektir. (1/305)
Namazın kabul olmasının şartı, haramlardan sakınmak, huşû ve takva ile kılmak ve malayaniyi terk etmektir. (Miftah-ul-Cennet)
Takva, bütün uzuvlarını haramdan ve mekruhtan korumaktır. Malayaniyi terk, dünya ve ahirete yaramayan işi terk etmek demektir.
Dünya işlerini düşünmemek için
Sual: Namazda dünya işlerini düşünmemek için ne yapmalı?
CEVAP
Namazda dünya işlerini düşünmek, ihlâs noksanlığından ileri gelir. Buna sebep olan eksiklikleri gidermeye çalışmalı. Her iş, Allah rızası için yapılırsa, ihlâs elde edilir. Namaza başlarken, Allahü teâlâyı görür gibi, edeple namaza başlamalı ki, namaz hakiki namaz olsun. Eğer beden namazda, kalb başka yerde olursa, o namaz sahih olsa da, makbul bir namaz olmaz. Bunun için, (Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billahil aliyyil’azîm) dedikten sonra namaza başlamak faydalıdır.
İslam Ahlakı kitabında da deniyor ki: İmama uyunca, imam Fatiha’yı okurken, (Sağımda Cennet ve solumda Cehennem, ensemde Azrail aleyhisselam, karşımda Beytullah, önümde kabir ve ayağımın altında Sırat, acaba benim sualim kolay olur mu? Ettiğim ibadet, ahirette başıma taç, yanıma yoldaş ve kabrimde ışık olur mu? Yoksa kabul olmayıp, eski bez gibi yüzüme vurulur mu?) diye tefekkür etmelidir. (Miftah-ül-cennet)
Namazda zihni toparlamak
Sual: Namaz kılarken, zihni toparlayabilmek için, ne yapmak gerekir?
CEVAP
Mümin, Allahü teâlâdan korkar, Onun rahmetinden ümidini kesmez ve hatalarından dolayı utanır. Namazda bu hâlinden ayrılıyorsa, fikri dağınık ve vesvese mevcut demektir. Görmek, düşünmeye sebeptir. Bu bakımdan insanı meşgul edecek şeyleri, gözün gördüğü yerlerden kaldırmalı. Namazı mümkünse loş bir aydınlıkta kılmak iyi olur. Nakışlı seccade yerine, düz olanlar tercih edilmeli. Kıble duvarı sade olmalı, herhangi bir levha asılı olmamalı. Hep önüne bakmalı.
Namaza başlarken Allah'ın huzuruna durduğunu, bu huzurda gafil olmanın tehlikesini düşünmeli ve kıyametin korkunç manzarasını hatırlamalı. Kalbi meşgul eden, dünyevî istek ve arzulardır. Nefse ceza verip bunlardan kurtarmak gerekir. Ebu Talha hazretleri, bahçede namaz kılarken bir kuş daldan dala konup namazını şaşırtınca, büyük bir bahçesini sadaka olarak verdi. Namazının noksanına kefaret olsun diye böyle yaptı.
Nefsi çeşitli şekilde cezalandırarak kalbi toparlamaya çalışmalıdır. Tam huzura kavuşamıyorum diye mücadeleyi bırakmamalı. Bir bardak dolu zeytinyağına ne kadar su konursa, o kadar zeytinyağı dışarı dökülür, çünkü zeytinyağı suya göre hafif olduğu için suyun üstüne çıkar. İkisi birleşmez. Dünya sevgisiyle âhiretin kalbdeki durumu, zeytinyağı ile su gibidir. Bardak suyla dolu olunca, zeytinyağı orada bulunmaz. Dünya sevgisi kalbi kaplamışsa, vesveseden kurtulmak mümkün olmaz. Dünya sevgisi ne kadar azsa, kalb huzuru o kadar fazlalaşır. Demek ki, kalbi toparlayabilmek için, dünyanın faydasız şeyleri peşinden koşmamalı. İlim ve ihlâsla amel etmeye çalışmalı, göze çarpan ve kalbi meşgul eden şeyleri ortadan kaldırmalıdır.
Huşu ile namaz
Sual: Huşu ile namaz kılmak için ne yapmalıdır?
CEVAP
Namazda mânasını biliyorsanız, okuduğunuzu düşünmek, iyi olur. Kendini Rabbinin huzurunda düşünmek ve o huzurda nasıl olması gerekiyorsa, öyle bulunmak çok iyidir. Kendinin son namazı olduğunu, son amelinin bu olduğunu, yahut kendini sırat üzerinde düşünüp kendini toparlamak, kibriya, azamet ve celâli huzurunda, kendini kartal pençesindeki serçe, yahut efendisinden kaçmış, yakalanıp tekrar efendisinin huzuruna götürülmüş köle gibi bilmek, yahut her an nimetleri içinde bulunduğu, her an kendisine muhtaç olduğu hakiki nimet sahibinin huzurunda nasıl durulursa, öyle durmak, hiç olmazsa, general karşısına çıkan bir er gibi bulunmak, namazda kalbi toparlamaya yardım eder. Dünyaya önem vermemek, işlerini mesele ve düşünce vesilesi yapmamak, geldiği gibi gider, ne olduysa öyle olur gibi, dünya hakkında hoşgörülü olup, namazda hep Rabbi ile olmak mühimdir gibi düşünceye sahip olmak faydalı olur.
Çay ve namaz
Sual: Bir gece, dînî kitap okuyorduk. Genç bir arkadaş, (Namazdan önce çayı içelim) dedi. Oradaki yaşlı biri, (Öyle söylenmez. Önce namazı kılalım, sonra rahatça çayı içelim) dedi. Hangisi daha uygundur?
CEVAP
Yaşlı kişi, namazın önemini belirtmek için öyle söylemişse de, gencin söylediği daha uygundur. Kalbi meşgul eden bir şey olursa, önce o şeyi hâlledip, sonra namaza durmalı. Çay, yemek gibi şeyler kalbi meşgul edebilir. Önce bunları hâlledip sonra namaz kılmak uygun olur. Yapılması gereken bir şeyler varken, rahat namaz kılınmaz. Gerekli işleri yaptıktan sonra, namaz kılmak daha rahat olur. Fıkıh kitaplarında, imrendiği yemeği kaçırmak korkusu, cemaate gitmemek için özür kabul ediliyor. Yani yemekten sonra namazı yalnız kılmak caiz oluyor. Yemek hazırken, namaz mekruh vakte girmeyecekse, önce yemek yenmeli. İki hadis-i şerif:
(Yemek hazırken namaza durmayın!) [Müslim]
(Akşam yemeği hazırsa, namazdan önce yemeği yiyin!) [Buhârî]
Camide çok ışık yakmak
Sual: Namazı loşta mı kılmak daha uygun, yoksa yoğun ışık altında mı?
CEVAP
Namazların huşu ve huzur içinde kılınması gerekir. Bunlara mani olacak şeyler ortadan kaldırılmalı. Mesela seccadenin renkli olması, fazla ışık buna mani olabilir. Atalarımız, namazların huşu ve huzur içinde kılınabilmesi için camilere büyük pencereler koymamışlar, loş yapmışlardır.
Cuma namazı için gittiğimiz camide, avizelerde yüzden fazla ışık yandığını gördük. Gündüz bu kadar çok ışığın yanması israf da olur. İsraf ise haramdır.
.
Namazı doğru kılmak
|
Sual: Bir hadis-i şerifte, (Beş vakit namazı doğru kılana, her gün için bin şehit sevabı verilir) buyuruluyor. Namazı doğru kılmak nasıl olur?
CEVAP
Namazın doğru olması için şu şartlara riayet etmek gerekir:
1- Ehl-i sünnet itikadında olmalı. Bid’at ehlinin kıldığı namaz, sahih olsa da, namaz borcu ödenmiş olsa da, kabul olmaz yani doğru namaz olamaz. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Bid’at ehlinin namazı, orucu, haccı, umresi, cihadı, tevbesi, farzı, nafilesi ve hiçbir iyiliği kabul olmaz.) [İbni Mace]
O halde, Ehl-i sünnet itikadında olmalı ve bid’at işlemekten çok sakınmalı.
2- Haramlardan sakınmalı. Haramlar çeşitli şekilde işlenir. Elle, dille, gözle, kulakla, ayakla, kalble, mideyle ve elbiseyle olabilir.
Elle: Haramlara uzanıyorsa,
Dille: Yalan, gıybet gibi haramlar işliyorsa,
Gözle: Harama bakıyorsa, kâinata ibretle bakmıyorsa,
Kulakla: Çalgı veya gıybet gibi günahlar dinleniyorsa,
Ayakla: Günah işlenen yerlere gidiliyorsa,
Kalble: Kin, haset, kibir, suizan, riya gibi kötü huylar varsa,
Mideyle: Haram şeyler yenilip içilmişse, [Bir hadis-i şerifte, (Bir lokma haram yiyenin kırk günlük güzel ameli kabul olmaz)buyuruldu. (Taberani)]
Elbiseyle: Bir elbisenin sadece bir düğmesi veya bir ipliği haram olsa, bu elbiseyle kılınan namaz kabul olmaz.
3- İhlâsla yani sırf Allah rızası için kılmalı, riya karıştırmamalı.
4- Namazın farzına, vacibine, sünnetine, müstehabına, edebine de riayet etmeli.
5- Namazın doğru olması için guslün ve abdestin de doğru olması şarttır. Abdest ve guslün doğru olması için de, bunların farzına, vacibine, sünnetine, müstehabına, edebine riayet etmeli.
Bu beş maddeye riayet edilirse, namaz doğru kılınmış olur.
.
Namaz kılmayı öğreniyorum (Video)
|
Bu film Hakikat Kitabevi Yayını Namaz Kitabı'ndan faydalanılarak hazırlanmıştır. Hazırlayan ve Sunan: Prof.Dr. Ramazan Ayvallı
.
| | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | |