ABDÜLHAMİD HAN
Osmanlı padişahlarının 34'üncüsü olan Sultan II. Abdülhamid Han aklı, zekası ve ilmi fevkalade üstün olan bir zattı. Batılıların ve iç düşmanların asırlar boyunca devleti yok etmek için hazırladığı yıkıcı, sinsi planlarını sezip, önlerine aşılmaz bir set olarak dikildi. Hazırlayanları ve maşa olarak kullandıkları yerli işbirlikçilerini, sahte kahramanları işbaşından uzaklaştırdı.
İşte bu büyük zatın 10 şubat, 96. yıldönümü idi. Yıldönümü vesilesi ile Yıldız Üniversitesi ve İstanbul Medeniyet Üniversitesi işbirliği ile iki açık oturumdan oluşan etkinlik düzenlendi. İlk panel Abdülhamid'in sağlık politikasıyla ilgiliydi. Oturum başkanlığını yaptığım bu panelde konuşmacılar özet olarak şunları anlattılar:
Prof. Dr. Hüsrev Hatemi; Abdülhamid'in çok iyi niyetli, sağlam karakterli ve vefalı bir insan olduğunu söyledi. Kendisinden çok devleti düşünürdü. 33 sene zalimlik yapmadan devleti ustalıkla idare etmişti. Ona atılan iftiralardan biri de pinti olduğuna dairdi. Bu çok çirkin bir suçlama olduğunu ifade etti. Aristokrat havada, halktan uzak yaşamamıştı. Atatürk'ün Abdülhamid'i küçümseyici veya kötüleyici bir sözünün olmadığını da ekledi.
Prof. Dr. Nil Sarı ise Abdülhamid'in sağlık alanındaki eserlerinden söz etti ve bazılarının fotoğraflarını gösterdi. Abdülhamid 90 adet gureba hastanesi, 19 adet belediye hastanesi, 89 adet askeri hastane ayrıca eğitim hastaneleri, kadın hastaneleri, akıl hastaneleri açmıştı. Bu hastaneler ülkemizden Lübnan'a, Yemen'den İsrail'e, Makedonya'dan Suriye'ye, Yunanistan'dan Libya'ya, Suudi Arabistan'dan Irak'a pek çok yerleşim bölgesine yayılmıştı. Ayrıca eczaneler, hapishane, sağlık merkezleri, fakirler, acizler ve hacılar için misafirhane de pek çoktur. Müthiş bir sağlık hizmetidir bu. Maalesef tahttan düştükten sonra bu eserlerin isimleri değiştirilmiş, bazıları yıkılmış ve bir kısmı da başka alanlarda kullanılmaya başlanmıştır. Kısacası bu büyük insan unutturulmak istenmiştir. Kasımpaşa, Haydarpaşa, Gülhane ve Mektebi Tıbbiye-i Şahane adlı eğitim ve üniversite hastanelerini açan da Abdülhamid olmuştur.
Doç. Dr. Adem Ölmez ise Abdülhamid Han'ın özellikle eğitim, sağlık, ulaşım ve asayişe önem verdiğini anlattı. Zamanında yeni bulunan aşıları ülkeye getirmiş, aşı ve kuduz hastalığı üzerine merkezler kurmuş, Bimarhaneleri yani akıl hastanelerini ıslah etmiştir. Akıl hastalarına zincir kullanımını yasaklayarak bugün bile saldırgan hastalarda kullanılan gömleği yerine koymuştur.
Dr. Şerif Esendemir konuşmasına Necip Fazıl'ın, "Abdülhamid'i anlamak her şeyi anlamak olacaktır." sözleriyle başladı. Abdülhamid'in tren yolları, bakteriyolojihane, cami ve mektepler yaptırdığını, çağına uygun yaşlılık politikası izlediğini, habitat yani biyosferi merkezi alan ekolojik politikaya önem verdiğini anlattı.
Bunları dinlerken aklıma hep başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan çağrışım yaptı. O da ülkeye duble yollar, hızlı trenler, Marmaray, üçüncü boğaz köprüsü, çok sayıda havaalanı gibi sayılamayacak eserler hediye etti. Sağlık alanında yeni hastaneleri hizmete açtı. Sağlık hizmetlerini halka yaydı. Eğitim alanını pek çok üniversite, sayısız derslik ve binlerce yeni öğretmenle destekledi güçlendirdi. Kısacası Abdülhamid'in çağdaş bir takipçisiyle karşı karşıyayız.
Abdülhamid Han'ı nasıl ki bir takım vicdansız, merhametsiz ve acımasız kişiler, iç ve dış düşmanların oyununa gelerek, maşası olarak bir saray darbesi ile düşürdülerse aynı komplo şu an başbakanımıza karşı düzenlenmektedirler. Bu ülkeye hizmet etmek bazılarının gözüne batmakta ve ellerinden geleni yapmaktadırlar.
Rabbim Başbakanımızı korusunu2026
Sual: Bir tek Cehennem mi var yoksa birkaç tane mi? Şimdi bunlar mevcut mu? CEVAP Cehennem yedi tabakadır, kâfirler durumuna göre tabakaların birinde ...
Sual: Cennette evlilik var mıdır? CEVAP Evet, vardır, ama nasıl olduğu belli değildir. Çünkü orada nefs yoktur. İslam âlimleri buyuruyor ki: Dünyada olan şeyler ...
Sual: (Cennet'te üzüntü yok, ama pişmanlık var) deniyor. Bu ikisi, birbirine zıt değil mi? CEVAP Cennette hiçbir üzüntü, sıkıntı olmadığı gibi, Cehennem' dekilerin ...
www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=3969
.
Cennet ve Cehennem şimdi vardır
Sual: Bir tek Cehennem mi var yoksa birkaç tane mi? Şimdi bunlar mevcut mu? CEVAP Cehennem yedi tabakadır, kâfirler durumuna göre tabakaların birinde azap görecektir.
Feraid-ül fevaid kitabında buyuruluyor ki:
Cehennem yedi tabakadır. Birbirinin altındadırlar. Her tabakanın ateşi, üstündekinden daha şiddetlidir. Günahı affedilmemiş olan müminler; birinci tabakada günahları miktarı yanıp, sonra Cehennemden çıkarılarak Cennete götürüleceklerdir.
Diğer altı tabakada çeşitli kâfirler sonsuz yanacaklardır.
Cennet ve Cehennem şimdi mevcuttur. Bazı âlimlere göre, Cehennemin nerede olduğu kesin bilinmemektedir. Bazılarına göre, yedi kat yerin altındadır. Arz küresi, güneş ve bütün yıldızlar birinci sema [gök] içinde olduklarına göre, yeryüzünün neresinde olursak olalım, yedi kat yerin altında sema vardır. Cehennemin yedi kat semadan birinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Her Müslüman bilir ki…
Sual: Bugün Cennet ve Cehennem var mıdır? CEVAP Her Müslüman bilir ki, ilk insan ve bütün insanların babası olan Hazret-i Âdem, yıllarca Cennette yaşadı. Yasak ağaçtan yiyince, dünyaya indirildi. Bu hususta Kur'an-ı kerimde birçok âyet-i kerime vardır. Mesela Bekara suresinin 35 ve 36, Araf suresinin 17. âyet-i kerimesinden 27. âyet-i kerimesine kadar. Taha suresinin 117-119. âyet-i kerimeleri bu hususlardan bahsetmektedir. Kur'an-ı kerimde ayrıca müminler için Cennetin, kâfirler için de Cehennemin hazır vaziyette beklediği bildiriliyor:
(Takva sahipleri için hazırlanmış olup genişliği gökler ve yer kadar olan Cennete koşun.) [Al-i İmran 133]
(Kâfirler için hazırlanmış olan Cehennem ateşinden sakının!) [Al-i İmran 131]
Peygamber efendimiz de, Miraca gidince, Cennet ve Cehennemi de gezdi. Gördüğü şeyleri anlattı. Bunlardan birkaçı şöyle:
(Cennete girdim. İnciden kubbeler gördüm.) [Müslim]
(Miraca çıktığım zaman Cennetin kapısı üzerinde "Sadakanın sevabı on, ödünç vereninki ise on sekiz mislidir" yazılı olduğunu gördüm.) [İbni Mace]
(Miracda Cehenneme baktım. Kokmuş leşler yiyenler gördüm. Bunların kim olduğunu sordum. Cebrail aleyhisselam, "Bunlar, gıybet etmek suretiyle insanların etlerini yiyenlerdir" dedi.) [İ. Ahmed]
Cennet nerede?
Sual: Cennetin bildiğimiz gezegenlerden birinde olacağı mümkün müdür? CEVAP Bugün bildiğimiz bütün yıldızlar ve gezegenler birinci kat semadadır. Semalar ise yedi kattır. Diğer katların ise bilinen bu semadan çok büyük olduğu bildirilmiştir. Cennet hakkında Kur'an-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde bilgi vardır. Cennetin genişliğinin yer ile göğün genişliği kadar olduğu Kur'an-ı kerimde bildirilmiştir. (Hadid 21)
Bu durumda Cennetin gezegenlerde olması mümkün değildir. Cennet daha yukarı semalardadır. (Deylemi)
Sekiz Cennet
Sual: Sekiz Cennetin isimleri nelerdir? CEVAP
1- Dâr-i celal, 2- Dâr-i karar, 3- Dâr-i selam, 4- Huld, 5- Meva,
6- Adn,
7- Firdevs,
8- Naim.
.
Cennette evlilik vardır
Sual: Cennette evlilik var mıdır? CEVAP Evet, vardır, ama nasıl olduğu belli değildir. Çünkü orada nefs yoktur. İslam âlimleri buyuruyor ki:
Dünyada olan şeyler birer görüntüdür. Her görüntünün bir de aslı olur. Asıl olmadan görüntü meydana gelmez. Dünyadaki şeylerin hepsinin asılları, gerçekleri Cennette vardır.
Cennette nefis yoktur. Nefis olmayınca günah işlemek de yoktur. Haremlik selamlık yoktur.
Bir kimse rüyada çeşitli meyveler yese, uyanınca bunun gerçek olmadığını anlar. Cennete giden insan da, dünyadaki şeyleri böyle hayal gibi görür, hakiki şeylere kavuşur. Dünyadaki şeyler, Cennettekilerin gölgesi, sureti gibidir. Hadis-i şerifte, (İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar) buyuruldu. Ölüp ahirete gidince dünyadakiler, rüyada görülenler gibi olacaktır. Bir hadis-i şerif meali: (Cennet nimetleriyle, dünyadakiler arasında yalnız isim benzerliği vardır.) [Beyheki]
Evliliğin de hakikisi orda olacaktır. Herkese eşi, çok güzel görünecektir. Benim eşimden daha güzeli, daha yakışıklısı yok diyecektir. Orada diğer zevkler gibi, evlilik zevkleri her gün artacaktır. Sonsuza kadar böyledir. Cennette evliliğin olacağı âyet-i kerime ve hadis-i şeriflerle sabittir. Kur’an-ı kerimde iyilere verilecek nimetler bildirilirken mealen buyuruluyor ki:
(Bunun yanı sıra biz onları, sürmeli gözlü [ceylan gözlü] hurilerle evlendiririz.) [Duhan 54]
(Biz ceylan gözlüleri, defterleri sağdan verilenler için yeniden yarattık; onları bakire, eşlerine düşkün ve hepsini aynı yaşta kıldık.) [Vakıa 35-38]
(İçlerinde huyu güzel, yüzü güzel kızlar vardır.) [Rahman 70]
(Takva sahipleri için bahçeler, üzüm bağları, tomurcuk göğüslü aynı yaşta kızlar, içecek dolu kâseler vardır.) [Nebe 31-34]
(Yanlarında güzel bakışlarını yalnız onlara tahsis etmiş, iri gözlü eşler vardır. Onlar, gün yüzü görmemiş bembeyaz yumurta gibidir.) [Saffat 48-49]
Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki: (Rabbine itaat edip, kocasının hakkını ödeyen, ona hıyanet etmeyen kadınla şehit arasında, bir derece fark kalır. Kocası güzel ahlaklı bir mümin ise, onun kocası olur. Kocası uygun biri değilse, Cennette Allahü teâlâ onu bir şehitle evlendirir.)[Taberani]
(Şehit, Cennette bir huri ile evlendirilir.) [İ. Ahmed]
(Cennet kızlarından biri dünyaya gelse, yerle gök arası güzel koku ile dolar ve ikisinin arasını aydınlatırdı.) [Buhari, Müslim]
Çocuk veya bekâr olarak ölenler de Cennette evlenecektir. Herkes aynı yaşta olacaktır.
Hangisiyle beraber olacak?
Sual: Cennette herkes eşi ile beraber olmayacak mıdır? Bir de iki evlenen kadının durumu nasıl olacak? İlk kocasını veya ikinci kocasını daha çok seviyorsa, kadına tercih hakkı yok mudur? CEVAP İkisi de Cennetlik olursa herkes genelde eşi ile olacaktır. Ümm-i Habibe validemiz, kocası öldükten sonra, biri ile evlenen, ondan da ayrılıp başka bir erkekle evlenen kadın, ahirette bu üç kişiden hangisi ile evlenecek diye bir suali sorunca, Resulullah efendimiz (Böyle bir kadın, serbesttir. Hangi kocası güzel huylu ise ahirette onunla olur. Güzel ahlak sahibi olan, dünya ve ahiret iyiliğine kavuşur)buyurdu. Demek ki, kadın, üç kişiden hangisini daha çok seviyorsa, onunla beraber olur. Üçünü de istemiyorsa, hiç biri ile beraber olmaz. Cennette üzüntü yoktur. Çocuk veya bekâr olarak ölenler de Cennette evlenecektir. Herkes aynı yaşta olacaktır.
Bekâr olanlar
Sual: Ölünce Cennete evli olarak gidenlere huri verilecekmiş, bekâr olanlar ne oluyor?
CEVAP Dünyadaki evlilikler sona eriyor. Yani herkes oraya bekâr olarak gidiyor. Evli gittiği halde eşi imansız olarak ölmüşse Cehenneme gider ve ebedi orada kalır.
Cennet ehlinin hepsine hizmet edecek huriler, gılmanlar verilecektir. Bekâr kimse kalmayacaktır.
.
Cennette üzüntü ve pişmanlık yoktur
Sual: (Cennet'te üzüntü yok, ama pişmanlık var) deniyor. Bu ikisi, birbirine zıt değil mi? CEVAP Cennette hiçbir üzüntü, sıkıntı olmadığı gibi, Cehennem'dekilerin pişmanlığı gibi bir pişmanlık da yoktur. Cennet'te monoton bir hayat da yoktur. Hayal bile edilemeyecek nice nimetler olacak, bunlardan alınacak zevk de her an artacaktır. Bunu, dünyadaki nimetlere benzeterek anlamak mümkün değildir.
Cehennem ehli, (Keşke biz de iman etseydik de Cennet'teki sonsuz nimetlere kavuşsaydık) diye üzülürler. Cennet ehli ise, (Daha çok iyilik, ibadet etseydik de, daha yüksek derecelere kavuşsaydık) temennisinde bulunur. (Ne kadar gafletteymişiz ki, Allah'ı zikretmeden geçirdiğimiz anlar olmuş) derler. İki hadis-i şerif meali şöyledir: (Cennet ehli hiçbir şeye pişmanlık duymaz. Yalnız, Allah'ı zikirsiz geçirdikleri vakitler için pişman olurlar.) [Hâkim]
(Kıyamette, fâsık salih herkes pişman olur. Fâsık, fıskı [günahı] bırakıp doğruluk ve takva üzere bulunmadığına, salih ise daha çok ibadet etmediğine pişman olur.) [Feraid-ül fevaid]
Padişahın biri, gece bir yerden geçerken askerlerine, (Buradaki taşlardan alın) der. Kimi emre uyar az veya çok taş alır, kimi taşın yükünü niye çekeyim diye almaz. Ülkelerine gelince, aldığı taşlara bakarlar ki hepsi kıymetli taşlar. Almayan pişman olduğu gibi, alanlar, niye daha çok almadım diye pişman olur. Çok alan da, niye daha çok almadım diye pişman olur. Elbette çok alanla hiç almayanın pişmanlığı aynı olmaz. Cennet'te gittikçe artan nimetlere kavuşan insanın pişmanlığı da üzüntü meydana getirmez.
Cehennemi görmek
Sual: Öldükten sonraki dirilmeye, Cennete, Cehenneme inanmayan, Müslümanlara gerici diyen dinsizlerin, Cehennemde nasıl azap çektiklerini ahirette görme imkânı var mıdır? CEVAP Elbette vardır. Mutaffifin suresinde iman edenlerin, kâfirlerin çektikleri azapları gülerek seyredeceklerini bildiren âyet-i kerimelerin tefsirinde Hazret-i Kab buyuruyor ki: (Cennetten, Cehennemi seyretme imkânı vardır. Bir mümin, Cehennemdeki düşmanını görmek istese, [hemen önüne gelir, bir televizyon gibi] düşmanına yapılan azapları görerek sevinir.)[Tibyan]
Cehennemdekileri gören üzülmez mi?
Sual: Bir hadis-i şerifte, (Cennetten, Cehennemi seyretme imkânı vardır. Bir mümin, Cehennemdeki bir zalimi görmek istese, ona yapılan azapları görerek sevinir) buyuruluyor. Cennette üzüntü olmadığı da bildiriliyor. Bir kimse, Cehennemde azap gören zalim ana babasını veya çocuğunu görse üzülmez mi? CEVAP Dünya haliyle ahiretinki farklıdır. Bilinmeyenler, bilinenlere kıyas edilemez. Orada nefsimiz olmayacağı için nefisten gelen duygular da olmayacaktır. Tevbe edilen günahlar affolup, ahirette o günahlar unutturulup, hiç hatıra bile getirilmediği gibi, Cehenneme giden yakınlarımız da unutturulur. Üzülecek bir durum meydana gelmez. Allahü teâlânın işinde karışıklık olmaz. (Cennette üzüntü olmaz)buyurduğuna göre, hiçbir şekilde üzüntü olmayacaktır.
Cennette sakal yoktur Sual: Cennette saç ve sakal tıraşı var mı? CEVAP Cennette ibadet etmek olmadığı gibi, sıkıntı verecek herhangi bir iş de yoktur. Orada herkes sakalsızdır. Sakal çıkmaz. Saçlar ise, kendi istediğimiz şekilde olur.
Cennette herkes 33 yaşında olacaktır. Peygamber efendimiz, yaşlı bir kadına, (Cennete kocakarı girmez) buyurunca, kadıncağız ağlamaya başlar. Bunun üzerine, kadına, (Sen o zaman genç olursun) buyurur. (Tirmizi)
Herkes genç olacak
Sual: Çocukken ölenler de, ihtiyar dedeler de, Cennette 33 yaşında genç olacakmış. 33 yaş, pek genç sayılmaz. Niye 20 yaşında değil de 33 yaşında oluyorlar? CEVAP Bizim peygamberimizin ümmetinden çok az kimse yüz yaşını geçebiliyor. Eski ümmetler, bin yaşından fazla yaşıyorlardı. 33 yaş, onların yanında çok küçük sayılırdı. 33 yaş, küçüklere büyük bir yaş gibi geliyorsa da, bizim gibi yaşlılar için genç yaşıdır. Bir diğer husus da, orada herkes en güzel, en yakışıklı olacaktır. Gerek yaş yönüyle, gerekse başka yönden, Cennette hiçbir üzüntü ve sıkıntı olmayacaktır.
Cennete pişmanlık Sual: (Cennete giren de pişman olacak) deniyor. Cennette üzüntü, sıkıntı olmayacağına göre, niye pişman olacaklar? CEVAP Evet, Cennette üzüntü, sıkıntı asla olmayacak. Cennette peygamberle evliyanın, âlimle de cahilin derecesi aynı olmaz. Şehitle şehit olmayanın derecesi de aynı olmaz. Cennete giden, keşke biraz daha çok ibadet etseydim, ilim sahibi veya şehit olsaydım da, şu arkadaşlarıma Cenab-ı Hakk'ın ihsan ettiği nimetlere, köşklere ben de kavuşsaydım diyecek. Bu pişmanlık sadece bir imrenmedir. İmrenmek üzüntüye sebep olacak bir durum değildir.
Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
Kıyamet günü, tehlike büyüktür. O öyle bir gündür ki, insanlar, başkalarından hak almak, günahlarını başkasının sırtına yüklemek ister. Âhirette, bir Müslümandan hakkını isteyen kula, Allahü teâlâ, (Başını kaldır Cennetlere bak) buyurur. Hak sahibi bakıp der ki:
- Yâ Rabbi, gümüşten yapılmış şehirler, incilerle süslenmiş altından yapılmış yüksek binalar ve köşkler görüyorum. Acaba bunlar hangi peygamberin veya hangi sıddıkın yahut hangi şehidindir? - Onun bedelini kim verirse ona veriyorum. - Onun bedeli nedir? - Müslüman kardeşini affetmektir. - Yâ Rabbi, ben bu kardeşimi affettim, hakkımdan vazgeçtim.
Bunun üzerine Allahü teâlâ buyurur ki: - Haydi, kardeşinin elinden tut, onu da Cennete götür! (Hâkim)
.CENNET ŞU ANDA MEVCUT MUDUR?
Cennetler şu anda bütün ihtişam ve güzellikleri ile hem madde olarak hem ruhani olarak mevcuttur. Bu konuda hem Kur’an’da ayetler var hem de Rasulullah’ın(ona salât ve selam olsun) beyan ettiği hadis-i şerifler vardır. Esasında cennetlerin henüz yaratılmadığını iddia eden sapık mutezile mezhebidir. Günümüzün mutezile mensubu bazı naylon ilahiyatçılar, geçmişteki sapıkların sapkınlığını ısıtıp Müslümanların önüne kafaları karıştırmak ve medyatik olmak için getiriyorlar. Bunların bu iddiaları yeni bir fikir değil unutulmuş bir sapkınlıktır. Bunların esas amacı peygamberimizin miracını inkar etmektir. Çünkü Peygamberimiz miraçta bizzat cennetleri teşrif ettiklerini buyurmuşlardır. Cennetler henüz yaratılmasaydı Rasulullah(salat ve selam olsun ona) nereyi gezecekti.? Âl-i İmran Suresinde Rabbimiz şöyle buyurmaktadır, mealen: – “Rabbinizin bağışına ve genişliği göklerle yer arası kadar olan, Allah’ın muttakkîler için hazırladığı cennete koşun!” (Âl-i İmran-133) Allah, bu sakat zihniyetlilerin iddia ettiği gibi henüz yaratılmamış cennet için muttakilere, genişliği göklerle yer arası kadar olan cennete “koşun” der miydi?
Bedayül-Ahbar’da ve diğer muteber kaynaklarda nakledildiğine göre Cenab-ı Hakk’ın cenneti Adem’den iki bin yıl önce yarattığını belirtmektedir. Adem aleyhisselam Mekke ile Taif arasında yaratıldı ve 40 yıl kalıpta bekletildi. Sonra ona ruh verildi. Melekler secde ettiler iblis isyan etti. Daha sonra melekler ona gökleri gezdirdiler ve cennete getirdiler. Cennetin her yerinde “Lâ ilahe illallah Muhammedun Rasulullah” yazılı olduğunu gördü. O bir uyku esnasında Allah onun sol eğe kemiğinden Havva’yı yarattı. Bundan sonra Cenabı Hak Adem’e şöyle buyurdu, mealen:
– “Dedik ki: “Ey Âdem, sen ve eşin cennette oturun, ikiniz de ondan dilediğiniz yerde bol bol yeyin, fakat şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz.” Bekara-35
– “Bunun üzerine şeytan onları(n ayağını) oradan kaydırdı, içinde bulundukları (cennet yurdu)ndan çıkardı. Biz de: “Birbirinize düşman olarak inin, orada belirli bir vakte kadar sizin için bir karar yeri ve bir nasib vardır.” dedik. ” Bekara-36
Allahu teala Adem’e(aleyhisselam) hitaben: – “Ey Âdem, sen ve eşin cennette oturun, ikiniz de ondan dilediğiniz yerde bol bol yeyin,” buyurmaktadır. Bu da, cennetin Adem’den çok önce yaratıldığını ve şu anda da halen var olduğunu gösteren açık bir belgedir.
HADİS-İ ŞERİFLERDE CENNET: Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Cebrail aleyhis selamdan haber vererek buyurdular ki: -“ Allahu Teala Cennet ve Cehennemi yarattığında Cebrail’i Cennete gönderdi: -“ Git cennete bak, cennetlikler için neler hazırladığımı gör. “ buyurdu. Cebrail, bütün o zinet ve ihtişamıyla Cenneti görünce: -“ Ya Rabbi bunu gören veya işiten bir kimse bundan geri kalmaz.” dedi. Bundan sonra cennetin etrafını bir takım engellerle çevreleyen Allahu Teala Cebrail’e: -“ Şimdi git, gör orayı” diye buyurdu. Bu kez Cennetin etrafındaki engelleri gören Cebrail (a.s.): -“ Ya Rabbi, korkarım ki bu engelleri aşıp kimse cennete giremeyecektir. Hidayet ettiklerin müstesna.” dedi. Allahu Teala bu kez de, Cebrail’e cehenneme bakmasını emretti. Cehennemi gören Cebrail: -“ Ya Rabbi aklı başında olan hiçbir kimse buraya yaklaşmaz” dedi. Allahu Teala bu kez de cehennemin etrafını süslü ve yaldızlı şeylerle süsleyip, Cebrail’e, oraya tekrar bakmasını emretti. Cehennemin etrafında ki bu çekici şeyleri Cebrail görünce: -“ Ya Rabbi..! Korkarım ki bundan kimse kurtulamaz, ancak senin rahmetinin eriştikleri müstesna.” dedi. İnsanlar cehennemi paraları ile satın alırken hiç bir sıkıntı ve zorluğa rastlamazlar. Cennete götüren yollar ise nefsin ilgisini çeken zinetlerle süslenmiştir. Şeytanlar ve nefis, cennete giden yoldaki o sahte zevk ve güzellikleri insanın önüne çıkararak kişinin cennete ulaşmasına engel olurlar. İnsanların bir çoğu ne yazık ki sanki imanları yokmuş gibi cenneti kazanma yolunda pek gayretli değillerdir.
El-Ukaylî(r.a.), Peygamberimizden(salât ve selam olsun) şöyle rivayet etmiştir: –“ Cennette cennet ehlinin çocukları olmaz.” Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: –“ Cennette mü’min, çocuk arzu ettiğinde, hamli, doğumu ve yaş alması bir anda oluverir.” (Tirmizî, Cenneh, 23;)
.
Şu Anda Cennet ve Cehennem Var Mıdır? Mekan Tahsis... ihvanlar.net›2014/01/21/su-anda-cennet…var-midir… Cennet de cehennem de el’an mevcuttur. Ayet-i kerimelerde cennet ve cehennemden bahsedilirken ma
. Şu anda cennet ve cehennem var mıdır? Mekan tahsis edilmiş midir? Cennet de cehennem de el’an mevcuttur. Ayet-i kerimelerde cennet ve cehennemden bahsedilirken mazi (geçmiş zaman) sigası ile “Üuıddet” (hazırlandı) buyrulması, onların halen mevcut olduğunu gösteren delillerden biridir. Me’va adlı cennetin Sidretü’l-Münteha’nın yanında bulunduğu, Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle (Sure-i Necm ayet 15) sabittir. Hz. Nuh’un kavmi; suda boğulduğundan onların derhal cehenneme sokulduklarını haber veren Ayet-i Kerime (Sure-i Nuh 25) cehennemin varlığını ifade etmektedir. İşte bu ve benzeri birçok Ayet-i Kerime ve Hadis-i Şerifler, cehennemin el’an mevcut bulunduğunun belgeleridir. Akaid kitapları bu hususu açık ve geniş olarak beyan etmektedir.
Cennet ve Cehennem Şu Anda Var Mıdır? nurulenvar.com›cennet…cehennem-su-anda-var-midir/ Cennet ve Cehennem şu an var mıdır mevcut mudur bir de şu anda varsalar orada kimse var mıdır? ... Cennet ve Cennet-Cehennem 0 1,140 Kişi okudu
Email Print
Cennet ve Cehennem Mevcut mu? Cennet ve Cehennem şu an var mıdır mevcut mudur bir de şu anda varsalar orada kimse var mıdır? Var olduklarına dair bir kanıt var mı? Hak Yolcusu
Değerli Kardeşimiz;
Cennet ve Cehennem şu anda mevcuttur. Musa aleyhisselam’a iman ettiği için Firavun tarafından öldürülen yetmiş bin sihirbazı Resulullah asm Mirac’ta Cennette el Firavun’a dünyada isyan ettikleri hali ile (el çırparken) görmüştür. Kur’ân-ı Kerim’de Cennet ve Cehhenem’den bahseden ayetlerde mazi (geçmiş zaman) kalıpları kullanıldığı gibi Necm Sûresi 15. Ayet’te “O’nun (Sidretül Münteha’nın) yanında Meva Cenneti (vardır).” buyurulması da şu anda var olduklarına delil olan ayetlerdendir. Yine Nuh Aleyhisselam’a tabi olmayıp büyük tufan’da suda boğulan kavminin derhal Cehennem’e sokulduklarını ifade eden ayet “(Onlar) günahları yüzünden (tûfanda) boğuldular da ateşe sokuldular; kendilerine Allah’dan başka yardımcılar da bulamadılar.” Nuh 25 bu meseleye delil olan ayetlerdendir. Daha bir çok ayetler ve yüzlerce hadisle şu anda var oldukları sabittir.
Selam ve Dua ile
Nurûlenvar Fetva Kurulu
Cennet Şu Anda Var mı? | Yenişehir Wiki | Fandom Powered... tr.yenisehir.wikia.com›wiki/Cennet_şu_anda_var_mı… Kur'an-ı Kerîm'de Cehennem'in yedi kapısının olduğu belirtilmektedir. "Cehennemin yedi kapısı olup, onlardan her b
Cennet şu anda var mı? 67.035PAGES ON THİS WİKİ Düzenle Talk0 Cehennemin kapıları
Kur'an-ı Kerîm'de Cehennem'in yedi kapısının olduğu belirtilmektedir.
"Cehennemin yedi kapısı olup, onlardan her bir kapı için bir grup ayrılmıştır. " (Hicr, 44).
Onun, o cehennemin yedi kapısı vardır. Yani gireceklerin çokluğundan dolayı yedi giriş kapısı veyahut azgınlığın çeşit ve derecelerine göre, önce Cehennem, sonra Lezzâ, sonra Hutame, sonra Sa'îr, sonra Sekar, sonra Cehîm, sonra Hâviye isminde yedi tabakası vardır. Her kapı için, onlardan (o azgınlardan) bir grup ayrılmıştır.
Ebu's-Suûd Tefsiri'nde deniliyor k: "Muhtemelen yedi kapı ile sınırlanması, helak eden şeylerin beş duyu ile hissedilen şeylerle şehvet ve öfke kuvvetlerini gereğine mahsus olmasındandır." Bununla beraber bunda diğer bir ihtimal vardır ki, şeriat dili açısından akla daha uygundur. Çünkü cehennem kapılarının yedi olması ile cennet kapılarının sekiz olması arasında apaçık bir ilişki vardır. Bundan dolayı denebilir ki, bu kapıların mükellef organlarla ilgili olması düşünülür.
Bilindiği gibi insanın mükellef organları sekiz tanedir: Kalb, dil, kulak, göz, el, ayak, ağız, cinsel organ. Bunların yedisi açık, birisi gizlidir ki, o da kalbdir. Doğrudan doğruya Allah'a bakan kalp kapısı açık olursa, bu sekiz organın her biri Allah'ın emri üzere hareket ederek cennete birer giriş kapısı olabilir. Ve bu şekilde cennete sekiz kapıdan girilir. Fakat içte ruh körlenmiş, kalb kapısı kapanmış bulunursa dıştaki yedi organın her biri cehenneme açılmış birer giriş kapısı olurlar. İşte cennet kapıları sekiz olduğu halde, cehennem kapılarının her birine ayrılmış bir grup olmak üzere yedi olması, Allah daha iyi bilir ki bu hikmetten dolayıdır. "Ve ona ruhumdan üflediğim zaman..." (Hıcr, 15/29) ifadesinin şerefine nail olmakla iman ve marifet kapısı olan kalb, cehenneme kapalıdır. Ondan yalnız cennete girilir, Allah'a erişilir. Kalbi açık olan kimse şeytana uymaz, Allah'ı inkâr etmekten ve O'na isyan etmekten sakınır.
Kaynak: Elmalı Tefsiri
Kur'an-ı Kerîm'de Cehennem'in yedi kapısının olduğu belirtilmektedir.
"Cehennemin yedi kapısı olup, onlardan her bir kapı için bir grup ayrılmıştır." (Hicr, 44).
Onun, o cehennemin yedi kapısı vardır. Yani gireceklerin çokluğundan dolayı yedi giriş kapısı veyahut azgınlığın çeşit ve derecelerine göre, önce Cehennem, sonra Lezzâ, sonra Hutame, sonra Sa'îr, sonra Sekar, sonra Cehîm, sonra Hâviye isminde yedi tabakası vardır. Her kapı için, onlardan (o azgınlardan) bir grup ayrılmıştır.
Ebu's-Suûd Tefsiri'nde deniliyor k:
"Muhtemelen yedi kapı ile sınırlanması, helak eden şeylerin beş duyu ile hissedilen şeylerle şehvet ve öfke kuvvetlerini gereğine mahsus olmasındandır." Bununla beraber bunda diğer bir ihtimal vardır ki, şeriat dili açısından akla daha uygundur. Çünkü cehennem kapılarının yedi olması ile cennet kapılarının sekiz olması arasında apaçık bir ilişki vardır. Bundan dolayı denebilir ki, bu kapıların mükellef organlarla ilgili olması düşünülür.
Bilindiği gibi insanın mükellef organları sekiz tanedir: Kalb, dil, kulak, göz, el, ayak, ağız, cinsel organ. Bunların yedisi açık, birisi gizlidir ki, o da kalbdir. Doğrudan doğruya Allah'a bakan kalp kapısı açık olursa, bu sekiz organın her biri Allah'ın emri üzere hareket ederek cennete birer giriş kapısı olabilir. Ve bu şekilde cennete sekiz kapıdan girilir.
Fakat içte ruh körlenmiş, kalb kapısı kapanmış bulunursa dıştaki yedi organın her biri cehenneme açılmış birer giriş kapısı olurlar. İşte cennet kapıları sekiz olduğu halde, cehennem kapılarının her birine ayrılmış bir grup olmak üzere yedi olması, Allah daha iyi bilir ki bu hikmetten dolayıdır. "Ve ona ruhumdan üflediğim zaman..." (Hıcr, 15/29) ifadesinin şerefine nail olmakla iman ve marifet kapısı olan kalb, cehenneme kapalıdır. Ondan yalnız cennete girilir, Allah'a erişilir. Kalbi açık olan kimse şeytana uymaz, Allah'ı inkâr etmekten ve O'na isyan etmekten sakınır.
Kaynak: Elmalı Tefsiri Cehennemin Yakacağı
Cehennem'in yakacağı hakkında da Kur'an'da bilgi verilmekte ve şöyle denilmektedir:
"Ey iman edenler, kendinizi ve yakınlarınızı ateşten koruyun ki onun yakıtı insanlar ve taşlardır; üzerinde oldukça sert, güçlü melekler vardır. Allah kendilerine neyi emretmişse ona isyan etmezler ve emredildiklerini yerine getirirler. "
(Tahrîm, 6). Cennet Cennet…
Cehennem üzerine kurulmuş sırat ile geçilen gizemli hayat.
Hz. Adem’in yasak ağacın meyvesinden yediği için dünyaya gönderildiği adres…
İçinde bulunan bitki ve ağaçların gölgesiyle kaplanmış yerle gök arası geniş bir meyvelik bahçe.
İman edip sâlih amel işleyenlerin ebedî âlemdeki makamı…
Rablerinin huzuruna suçlu olarak varmaktan korkanların ve nefsini hevasından arındıranların konağı.
Allah’ın rızasını kazananlar için mükafat olarak hazırlanmış hoş bir mekan.
Altlarında ırmaklar akar Adn cennetlerinin, orada İrem ve Gesi bağlarını mecazda bırakarak çekirdekli ve çekirdeksiz üzüm bağları ve asmalar vardır. Asmalı konaklar vardır içinde huriler oturan. Mü’minler pınar başlarında yüzerler Naim cennetlerinde… Hüsna cennetinde görür Allah’ın kulları Rablerini… Dolunaya bakar gibi temaşa ederler yaratıcılarını… Kimisini aşk-ı Hak almış durur… Kimisi Tur’da Rabbinin tecellisini gören Musa gibi olur. Kimisi kılıçların gölgesinde gelmiştir Cennet’e, kimisi anasının rızasını alarak varmıştır selam yurduna… Kimisi sabır sayesinde giymiştir ipek elbiseyi. Kimisi altın kâseden içmiştir Kevser’i…
Peygamberlerin davetine uyarak iman edip, dünya ve ahirete ait işleri, kulluk vazifelerini elden geldiği kadar güzel bir şekilde yapan temiz ve müttakî kişiler için hazırlanmış bir huzur ve saadet yurdudur. Kısaca ahiretteki nimetler yurdunun adıdır.
Kur'an-ı Kerîm ve hadis-i şeriflerde Cennet, çeşitli şekillerde tasvir edilmiştir. Bilhassa Kur'an-ı Kerîm'de ağaçları altından ırmaklar akan Cennetler şeklinde anlatılmaktadır:
"Cennet takva sahiplerine, uzak olmayarak yaklaştırılmıştır. İşte size va'dolunan, gördüğünüz şu Cennet'tir ki, O, Allah'ın taatına dönen onun (hudud ve ahkâmına) riayet eden çok esirgeyici Allah'a bütün samimiyetiyle gıyâben saygı gösteren, hakkın taatına yönelmiş bir kalble gelen kimselere aittir. "
(Kâf, 31-33)
"Tövbe edenler, iyi amel ve harekette bulunanlar öyle değil. Çünkü bunlar hiç bir şeyle haksızlığa uğratılmayarak Cennet'e, çok esirgeyici Allah'ın kullarına gıyâben va'd buyurduğu Adn Cennet'lerine gireceklerdir. Onun vadi şüphesiz yerini bulacaktır. Orada selâmdan başka boş bir söz işitmeyeceklerdir. Orada sabah, akşam rızıkları da ayaklarına gelecektir. O, öyle Cennet'tir ki biz ona kullarımızdan gerçekten müttakî olanları vâris kılacağız. "
(Meryem, 60-63)
Cennet, bu dünyada yapılan iyiliklerin ahirette Allah tarafından verilen karşılığıdır.
Kur'an'da Cenâb-ı Allah şöyle buyurmaktadır:
"Adn Cennetleri vardır ki altlarından ırmaklar akar. Onlar orada ebedî kalıcıdırlar. İşte günahlardan temizlenenlerin mükâfatı."
(Tâhâ, 76)
Kaynaklar: 1) Cennet, Durak PUSMAZ, Şamil İslam Ansiklopedisi 2) Cennet, A. Hamit Özyayla, İlkadım Dergisi, Eylül 2004
Cennet Cehennem Ehlinin Konuşması
Kur'an-ı Kerim'de Cennet ehli ile Cehennem ehli arasında konuşmalar yapılacağı da belirtilerek bu konuşmalardan nakiller yapılmaktadır:
"O gün, münafık erkekler ile münafık kadınlar, iman edenlere derler ki: "(Ne olur) Bize bir bakın, sizin nurunuzdan birazcık alıp-yararlanalım." Onlara: "Arkanıza (dünyaya) dönün de bir nur arayıp-bulmaya çalışın" denilir. Derken aralarında kapısı olan bir sur çekilmiştir; onun iç yanında rahmet, dış yanında o yönden azap vardır.
(Hadid,13)
Münafıklar) Onlara seslenirler: "Biz sizlerle birlikte değil miydik?" Derler ki: "Evet, ancak siz kendinizi fitneye düşürdünüz, (Müslümanları acıların ve yıkımların sarmasını) gözetip-beklediniz, (Allah'a ve İslam'a karşı) kuşkulara kapıldınız. Sizleri kuruntular yanıltıp-aldattı. Sonunda Allah'ın emri (olan ölüm) geliverdi; ve o aldaltıcı da sizi Allah ile (Allah'ın adını kullanarak, hatta masumca sizden görünerek) aldatmış oldu."
(Hadid,14) Cennet de Nasıl Ağaç Dikilir? Peygamberimiz (s.a.v) buyurdu ki,
- Cennetde ağaç yokdur. Oraya çok ağaç dikiniz!.
- Oraya ağacı nasıl dikelim dediklerinde,
-Tesbîh, tahmîd, temcîd ve tehlîl okuyarak) buyurdu.
Yanî, (Sübhânallahi velhamdü lillahi ve lâ ilâhe illallahü vallahü ekber) diyerek Cennete ağaç dikiniz buyurdu.
Bir hadîs-i şerîfde,
-Bir kimse, Sübhânallahil'azîm ve bihamdihi derse, onun için Cennetde bir ağaç fidanı dikilir, buyurdu.
Görülüyor ki, Cennet ağacı, dünyâda harfler ve sesler şeklinde, bu kelimeye yerleşdirilmiş olduğu gibi, Cennetde, bu kemâller ağaç şeklinde bulunmakdadır. Bunun gibi, Cennetde bulunan herşey, dünyâdaki ibâdetlerin, iyi işlerin netîceleridir. Allahü teâlânın kemâllerinden herhangi biri, bu dünyâda, iyi sözlerde ve iyi işlerde yerleşdirilmiş olduğu gibi, bu kemâlât, Cennetde, lezzetler, nimetler perdesi altında meydâna çıkar. Bunun içindir ki, oradaki lezzetleri, nimetleri Allahü teâlâ beğenir. Bunları tadmak, Cennetde sonsuz kalmağa ve Allahü teâlâya kavuşmağa sebeb olur. Zevallı Râbi'a (rahmetullahi aleyhâ) eğer bu inceliği anlamış olsaydı, Cenneti yakıp yok etmeği düşünmezdi. Ona bağlılığı, Allahü teâlâya bağlılıkdan başka sanmazdı!
Kaynak: Mektubat, İmam-ı Rabbani, 1. Cilt 302.Mektup Cennet de Allah'ın Görülmesi Allah'ın Âhirette Görülmesi (Rü'yetullah). Müminler, âhirette, cennete girdikten sonra Allah'ı göreceklerdir. Bu görmenin mahiyeti hakkında kesin bilgi yoktur. Ancak bilginler Allah'ı görme olayında, bu dünyada varlıkların görülmesi için zorunlu olan şartların gerekmediğini ileri sürmüşlerdir.
Kur'ân-ı Kerîm'de "Yüzler vardır ki, o gün ışıl ışıl parlayacaktır. Rablerine bakacaklardır" (Kıyâmet,22-23) buyurularak, âhirette müminlerin Allah'ı görecekleri haber verilmektedir.
Resulullah (sav) buyuruyor:
"Muhakkak ki siz şu ayı görüşünüz gibi, Rabbinizi de göreceksiniz. Ve o sırada izdihamdan ötürü birbirinize zarar vermiş de olamayacaksınız"
"Cennetlikler Cennet'e girdiği zaman Allah (c. c.) şöyle buyuracak:
"Size daha da vermemi istediğiniz bir şey var mı?" Cennetlikler de Şöyle derler:
"Yüzlerimizi ak çıkarmadın mı, bizi Cennet'e koymadın mı, bizi Cehennem'den kurtarmadın mı? (o yeter)."
Rasûlullah sözlerine devam buyurarak:
"Cenâb-ı Hak perdeyi kaldırır, Cennetliklere artık Rablerine bakmaktan daha sevimli gelecek hiç bir şey verilmiş olmaz. "
Müminlerin Allah'ü Teâlâ'yı Cennet'te görmeleri, herhangi bir yön, yer ve şekilden uzak olarak vukû bulacaktır. Bunun keyfiyeti bizce meçhuldür.
"Allah bilir" deriz. Kur'an ve Sünnet'te bildirildiği için kesinlikle böyle inanırız.
Kaynaklar: 1) Cennet, Durak PUSMAZ, Şamil İslam Ansiklopedisi 2) İlmihal, İman ve İbadetler, İsam, 1999
Cennette Hangi Dil Konuşulacak?
Cennet dili Arapça'dır. Değildir diyenlere deriz ki:
Resululullah (s.a.v) buyuruyor:
"Üç hasletten dolayı Arabı seviniz: Çünkü ben Arabım, Kur'ân-ı Kerim Arapça olarak nazil olmuştur. Cennet ehlinin konuştukları dil Arapçadır." (1)
Allah Resülü, İki Cihan Serverinin (s.av) konuştuğu dil Arapça olacak da Cennet dili Arapça dan başka bir dil mi olacak. Hz.Adem (a.s) yeryüzüne indirilmeden Arapça konuşacak da, Cennet dili mi Arapça olmayacak?
Hz.Aişe r.a. buyuruyor: Cennet ehli Muhammed aleyhisselamın diliyle konuşacaklar. (2)
(Allahulalem)
Kaynak: 1) Feyzu'l Kadir, İmam Münavi, İbni abbas'tan rivayet edilmiştir. 2) Mevahib-ül Ledünniye, İmam Kastalani
Cennette Kadın Gerek cennet ve gerekse cehennem, hem erkek ve hem de kadın kullar için açıktır, yaratılış bakımından bu iki cinsin cennet ve cehenneme girmeyi hak etmede fırsat eşitlikleri vardır. Fiilen hak ediş ise serbest irade ile gerçekleştirilen iyi veya kötü davranışlara bağlıdır.
Kitap ve sünnet kaynaklarında yapılan açıklamaları, uslübü ve islamı tam bilmeyenler yanlış anlamışlar, yanlış yorumlamışlar bunlardan, ilahi sıfatlar, mantık ve vicdan ile bağdaşmayan sonuçlar çıkarmışlardır. "Cennetin adeta erkek sultanların sarayı olması, kadınların orada da ikinci sınıf kullar durumunda oldukları, cehennemi dolduranların çoğunun kadınlar olması..." bu cümledendir. Bu yanlış anlayışları düzeltmek gerekirse;
Ayetlerde ve sayılan çok az sayıda mütevatir (1) hadislerde, cennete veya cehenneme girme ve ebedi mutluluğa erme bakımından kadının aleyhinde olan bir bilgi mevcut değildir. Bu kaynaklarda, "nimette-külfette, cezada mükafatta eşitlik" bulunduğu bildirilmektedir.
Cennet yalnızca erkeklerin sarayları değildir; orada kadın da, erkek de saraylarının sultanlarıdır.
Cennette kadına da erkeğe de dilediği, arzu ettiği, canının çektiği, elde edince mutlu olacağı her şey verilecektir.
Cennet sonsuz bir mutluluk yeridir; ancak insanoğlu bu mutluluğu daha önce ne tanımış, ne tatmıştır. Bu sebeple insanların, dünyadaki zevkleri, alışkanlıkları, kadın-erkek ilişkisindeki cinselliği olduğu gibi ahirete taşımaları, nasları buna göre yorumlamaları gerçeğe uygun değildir.
Mütevatir olmayan hadislerde "cennette erkeklere ikişer adet dünya hatunu verileceği" bildirilmiştir. Bundan kadınların aleyhine ve erkeklerin lehine bir sonuç çıkarmak mümkün değildir; çünkü bu da erkeklerin dünyada tattıkları ve arzuladıkları şeylerin kelimeleri kullanılarak- imrendirmek üzere- söylenmiş bir sözdür. Ayrıca kadın tek olmayı istiyorsa veya başka erke istiyorsa ona da bunlar verilecektir. Burada önmelki olan dünyadaki isteklerimiz ve yapımız ile cennetteki isteklerimiz, isteme kabiliyetimiz ve yapımızı birbirine karıştırmamaktır. Problem varsa işte bu karıştırma sebebiyle vardır.
Vakı'a suresinde huriler kastedilerek "..onları bambaşka bir yapıda yeniden yarattım..." (56/22,37) buyurulmuştur. Müfessirler bu hurilerin dünyada yaşlanmış ve buruşmuş olarak vefat eden kadınlar oldukların ifade etmişlerdir. Buna göre huriler de melek değil, insandır, dünyada yaşamış kadınlardır ve cennette sayılan erkeklerden daha fazladır.
Erkek ve kadın olarak Allah Tealanı has ve arif kulları cenne, köşk, kadın, yiyecek, içecek, bağ ve bahçe için istamezler, cenneti aşık oldukları Cemal-i İlahi için, özledikleri Habibiullah (s.a.) için isterler.
Kaynak: Prof.Dr.Hayrettin Karaman'ın "İslam'da Kadın ve Aile" isimli eserinin "Cennette Kadın" adlı yazısından özetle alınmıştır. Mütevatir Hadis: Peygamberimiz'den bize kadar, haberin ve bilginin doğruluğundan şüphe etmeyeceğimiz ölçüde ve sayıda kimsenin naklede geldikleri hadisler.
Cennet şu anda var mı? Ehl-i Sünnet inancına göre, Cennet halen vardır, yaratılmıştır, hazırlanmıştır. Nitekim şu ayet bunu açıkça ifade eder:
"Rabbinizin mağfiretine ve eni göklerle yer kadar olan Cennet'e koşun. O Cennet takva sâhipleri için hazırlanmıştır. " (Âli İmrân, 133)
Peygamber Efendimiz (sav.) şöyle buyurmuşlardır: "Demincek Cennet ile Cehennem şu duvarın yüzünde bana arz olundu."
"Cennet bana yaklaştı, o kadar ki, eğer cür'et edeydim salkımlarından bir tânesini size getirebilecektim."
Cennet ve Cehennem’in Ebedîlîği Cennet’in de, Cehennem’in de varlığı ebedî olarak devam edecektir.
Kur’an ve Sünnet nassları, hem Cennet’in, hem de Cehennem’in şu anda mevcut olduğunu, kıyamet, haşir ve hesap süreçlerinden sonra Cennetlikler Cennet’e, Cehennemlikler Cehennem’e gittikten sonra orada ebedî kalacaklarını açık bir şekilde ifade etmektedir.
Şu kadar ki, Cennet’e gidenlerin hiç birisi oradan bir daha çıkmayacak, ancak Cehennem’e gidenlerin bir kısmı, yani günahkâr mü’minler, günahları miktarınca azap gördükten sonra Cehennem’den azad edilecek ve ebedî hayatlarına Cennet’te devam edeceklerdir.
Ancak; bizim varlığımızın sonsuzluğunun, Allah Teala’nın varlığının sonsuzluğu “gibi” olmayacağını, zira bizim sonsuzluğumuzun da varlığımız gibi “mümkin”, O’nun sonsuzluğunun ise varlığı gibi “zorunlu” olduğunu unutmamak gerekir.
Kaynak : Cennet ve Cehennemin Ebediliği, Ebubekir Sifil, Milli Gazete, 17/12/2005
Cennet yeryüzünde miydi?
" Biz: Ey Âdem! Sen ve eşin beraberce cennete yerleşin..." (Bakara Suresi 35)
Cennet yeryüzünde şeklinde zannedenler olmuşlardır. "Filistin'de yahut Fâris ile Kirmân arasında bir cennet idi. İnişi de oradan Hindistan'a nakliydi." denilmiştir. Bu şöyle bir anlayışla söylenmiştir:
-Çünkü Âdem'in yaratılışı yeryüzünde olduğunda ittifak vardır. -Kıssada semaya yükselmesi zikredilmemiştir. Olsa idi öncelikle hatırlatılırdı. -Bir de ebedi cennet olsaydı, çıkılmaz ve şeytan oraya giremezdi.
Ancak bu tahmin, göründüğü kadar makul ve tabii değildir. Âdem'in yeryüzüne inişi, yeryüzünde ortaya çıkması, akıl ve nakle daha uygundur.
-Ebedi cennet de devamlı oturmak için girmekle, misafir olarak girmek arasında da fark vardır. -"Cennet", ahirette müminlerin varacağı sevap evidir ki, şimdi mevcut, fakat dünyada görüşten gizlenmiştir. Ve "Cennet" denilince Kur'ân dilinde bilinen budur. -Âdem'in cennette oturması hali, ahiret âleminin meydana gelişine benzer bir ilk oluştur. Ve bu durum bize göre bir makul âlemdir. -Yeryüzü ile onun arasında mekanla ilgili bir uzaklık tasavvuruna da lüzum yoktur. O da aynı feza içindedir.
Bunda akla yaklaştırmak için söylenebilecek olan söz: Âdem'in ruhunun bütün kemal kuvvetlerini haiz olarak, maddeye, önceki unsurlara ilk ilgisi, diğer deyişle beşerin aslı olan ilk Âdem'le ilgili hücreciğin esîrî bir şekilde oluşumu ve ondan eşinin ayrılmasıdır. Muhyiddin-i Arabî'nin bir deyişine göre, ruhun tabiata ilk verilişidir.
Kaynak: Elmalı Tefsiri Bakara Suresi 35.ayet
Cennet'in Anahtarı
Son sözü Kelime-i Tevhîd olan kimsenin mükâfatı Cennet'tir .
Bu durumu hadisçiler şöyle yorumlarlar: Lâ ilâhe illallah, Cennet'in anahtarıdır, ancak bu anahtarın dişleri vardır, onlarda ilâhi emirlere bağlı olmak itaat ve ibadet etmektir. Bir de "Lâ ilâhe illallah" demekle, birinin müslümanlığına hükmedilmez, "Muhammedün Rasûlullah" (Muhammed Allah'ın peygamberidir) sözünü de eklemesi gerekir. Hatta İslâm dininden başka bütün dinlerden uzak olması icab eder. Bu inançta olan kimse, ehl-i kebâir (büyük günah işleyen) de olsa, günahı kadar Cehennem'de ceza gördükten sonra Cennet'e girecektir.
Muaz b. Cebel (r.a.)'ın Hz. Peygamber (s.a.s.)'den rivayet ettiği şu hadis meseleyi açıklığa kavuşturur:
"-Hiç bir kimse yoktur ki, kalben tasdik ederek Allah'dan başka ilâh olmadığına ve Muhammed (s.a.s.)'in, Allah'ın kulu ve resûlü olduğuna Şehadet etsin de, Allah ona Cehennem'i haram etmiş olmasın (herhalde harâm eder)"
Ehl-i Sünnet ve'l-Cemâat inancına göre, "Lâ ilâhe illallah, Muhammedün Rasûlullah" diyen ve bunun gereğince iman edip salih amel işleyen her kimse Allah'ın izniyle mutlaka Cennet'e girecektir. Cennetlikler, hastalık, sakatlık, ihtiyarlık, huysuzluk vs. hallerden uzak olarak yaşayacaklardır.
Kaynak: Cennet, Durak PUSMAZ, Şamil İslam Ansiklopedisi
Cennettin Tabakaları
İbn Abbâs (r.a.)'dan gelen bir rivayette, Cennetin yedi tabakası olduğu haber verilmektedir. Bu tabakalardan her birinde, müminlerin yaptıkları iyi işler karşılığında girecekleri veya yükselecekleri derece veya mertebeler vardır. Bunlar:
2-Adn Cenneti : "Şüphesiz ki, iman edenler ve güzel amel işleyenler yok mu, işte onlar mahlûkatın en hayırlısıdırlar. Onların mükâfâtı Rableri katında And Cennetleridir ki onların altlarından nehirler akar, orada onlar ebedî kalıcıdırlar, Allah onlardan razı olmuştur, onlar da ondan razı olmuşlardır. Bu Rabb'inden korkanlar içindir. " (Beyyine, 8, Ayrıca bk. Tevbe, 72; Ra'd, 23; Nahl, 31)
3-Firdevs Cenneti : "Şüphesiz, iman edip güzel amel işleyenler için barınak olarak Firdevs Cennetleri. vardır" (Kehf, 107 ve Mü'minun, 11)
4-Me'vâ Cenneti: "İman edip güzel amel işleyenlere gelince, onlar için Me'vâ Cennetleri vardır. " (Secde, 19 ve Necm, 15)
5-Dârü's-Selâm: "Halbuki Allah Dârü's-Selâm'a çağırıyor ve O, dilediği kimseleri dosdoğru bir yola hidâyet buyurur. " (Yunus, 25 ve En'âm, 127)
6-Dârü'l-Huld: "O Rab ki, fazlından bizi durulacak yurda (Cennet'e) kondurdu." (Fâtır, 35)
7) İlliyyûn :
Her ne kadar İbn Abbâs Cennet'in tabakalarını yedi ile sınırlandırmışsa da, ayetlerden anlaşıldığına göre, Cennet'in bir çok tabakası vardır. Burada İbn Abbâs'ın haber verdiği ve ayetlerde adları geçen Cennet tabakaları, Cennet'in en yüksek tabakalarıdır. Çünkü bu tabakalarda da bir çok tabaka vardır. Nitekim Allah Teâlâ'nın Nâim Cennetleri veya "Firdevs Cennetleri" şeklindeki çoğul ifade eden ayetleri buna delildir.
Kaynak: Cennet, Durak PUSMAZ, Şamil İslam Ansiklopedisi
Cennetlikler Kimlerdir? Kur'an ve Sünnet'te ifade buyrulduğuna göre, peygamberlerin davetine uyup iman eden ve amel-i sâlih işleyen kimseler Cennet'e gireceklerdir. Bu kimseler Cennetliktir. Esasen Allah'a ve insanlara karşı görevlerini yerine getirmekle insan daha dünyada iken manevî bir huzura kavuşur, maddî refah sağlanır ama tam manasıyla huzur ve kardeşlik Cennet'te gerçekleşir:
"Takva sahipleri, elbette Cennet'lerde ve pınarlardadırlar. Girin oraya selâmetle, emin olarak. Biz, O Cennetliklerin kalblerindeki kinleri çıkarır atarız. Hepsi kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıya otururlar. Orada kendilerine hiç bir zahmet dokunmaz ve onlar oradan çıkarılacak da değiller." (Hicr,45-48). Kur'an-ı Kerîm de:
-Namazını eksiksiz kılanlar, malından bir kısmını yoksullara ayıranlar, ceza-hüküm gününe inananlar, Allah'ın gazabından korkanlar,ırzlarına sahip olanlar, sözlerine ve emânete sadık kalanlar, doğru şahitlikte bulunanlar (1).
-Cenâb-ı Hakk'ın rızasını dileyerek sabredenler (2); -Şükredenler (3) -Yürekten tövbe edenler (4) -Allah yolunda canını feda eden şehitler (5) -Allah'a yönelmiş bir kalble idealize olmuş müslümanlara "Allah'ın ölçüsünde Allah'a yönelenlere" (6) içinde ebedî kalınacak Cennet'e girecekleri yüce Rabbimiz tarafından müjdelenmiştir.
"İmran b. Husayn (r.a.)'dan rivayete göre Hz. Peygamber (s.a.s.) Cennet ehlinin çoğunun fakirler olduğunu ifade buyurmuşlardır . Hadis yorumcuları bunu şöyle açıklarlar. Bir çok kötülükleri insana mal işletir. Çoğu insan mal yüzünden azar. Onun için maldan mahrum fakirler çoğunluğu oluşturduğundan bunların Cennet ehlinin çoğunluğunu teşkil etmesi de olağandır.
Kaynak: Cennet, Durak PUSMAZ, Şamil İslam Ansiklopedisi
1) Meâric, 70/23, 24, 25, 26, 27, 29, 33 2) Ra'd, 13/20, 21, 22, 23 3) Ahkâf, 35/15-16 4) Tahrim, 66/8 5) Bakara, 2/154 6) Kaf, 50/31-34 Eşler Cennette Birlikte mi Olacak? Müslüman olan eşler için Kur'an-ı Kerim şöyle diyor.
"Siz ve eşleriniz cennete girin orada ağırlanacaksınız."
(Zuhruf, 70)
"O gün cennetlikler eğlence içinde zevk sürecekler. Onlar ve eşleri gölgeliklerde, koltuklar üzerinde yaslanacaklar. Onlar için orada meyveler ve arzu ettikleri her şey vardır."
(Yasin, 55-57)
"Biz Cennet kadınlarını yepyeni bir yaradılışla yaratacağız. Onları bakire yapacağız. Kocalarına düşkün ve aynı yaşta. Bütün bunlar amel defterlerini sağdan alanlar içindir." (Vakıa, 35-38)
Bu ayetlerin beyan ettiği şey şudur. Eşlerin ikiside müslüman ise cennette birlikte olacaklardır.
Kaynak: Ahiretten Haber Var, Rauf Pehlivan, Motif Yayınları, Temmuz 2009 Cennete İlk Girecek Kadın
Bir gün Rasulallah (s.a.v) efendimiz kızı Hz.
Fatıma' ya şöyle der ;
- Cennete giren ilk kadın kimdir biliyormusun ?
Hazreti Fatıma cevap verir ;
- Ey Fahr-i Kainat ben değilmiyim ?
Rasulallah efendimiz der ki ;
- Hayır, filan yerde filan evde bir kadın var o dur.
Hazreti Fatıma şöyle der ; - Ne amel işlemektedir de cennete giren ilk kadın olacaktır
Rasuallah efendimiz cevaben git onu ziyaret et görürsün der. Hazreti Fatıma hazırlanıp o kadının evine gider. Kapıyı çalar çok çirkin bir ses ona cevap verir.
- Kimsiniz ?
Hazreti fatıma şöyle der ;
- Ben Fatıma.
- Hangi fatıma? der kadın,
Hazreti Fatıma şu cevabı verir ;
- Rasualllah (s.a.v) in kızı Fatıma.
Kadın şöyle seslenir.
- Kusura bakma iki cihan serverinin kızı, Kocam şu an evde yok, kendisi benden başka kimseye Kapıyı açma dedi, Bende söz verdim açamam ey rasulllahın kızı. İstersen yarın gel başımın üstünde Yerin var sana canım kurban, O zamana kadar kocamdan izin alırım.
- Peki, Tamam.. der Hazreti Fatıma
Ertesi gün olur, Hazreti Fatıma yine o kadına giderken yanına Hazreti Hüseyin gelir, Beni de götür Der, Hazreti Fatıma oğlunu kıramaz ve tamam gel beraber gidelim der. O kadının evine gelirler Kapıyı çalar.
- Kimsiniz ? der kadın
Hazreti Fatıma cevap verir;
- Benim, Fatıma.
Kadın şöyle der,
- Ey cihan serverinin mübarek kızı yanında bir erkek çocuğunun sesi duyulur. Kimdir O ? der.
- Benim oğlum Hüseyindir. O da peşime takıldı gelmek istedi bende kıramadım. diye cevap verir Hazreti Fatıma.
Kadın Üzülerek şöyle der.
- Kusura bakma Ey Rasul kızı Hazreti Fatıma, Ben kocamdan sadece senin için izin istedim Oğlun Hüseyin için istemedim. Sen bugün git yarın gel o zaman Hüseyin içinde izin isterim.
- Peki, Tamam... Der Hazreti Fatıma. Evine döner.
Ertesi gün olur. Hazreti Fatıma ile Hazreti Hüseyin tam yola çıkacakken
kardeşi Hazreti Hüseyini gören Hazreti Hasan ağlamaya başlar beni de götürün der, Hazreti Fatıma oğlunun bu isteğini kıramaz ve Onu da yanına alır ve yola çıkarlar. Kadının evine gelirler. Kapıyı çalar ve yine o çirkin kadın sesi cevap verir.
- Kimsiniz ?
- Ben Fatıma. der
- Yanında kim var Ya Rasulallahın Kızı Fatıma
- Oğlum Hüseyin var birde Hasan var, Hüseyini gelirken gördü ağladı, gelmek istedi bende kıramadım.
Kadın Üzülerek cevap verir ;
- Kusura bakma Ya Rasul kızı Fatıma ben kocamdan sadece sen ve oğlun Hüseyin için izin aldım Hasan için Almadım yarın gel kocamdan Hasan içinde izin alayım. der
Hazreti Fatıma ;
- Peki, Tamam der..
Ertesi gün olur. Hazreti Fatıma, Hazreti Hasan ile Hüseyini yanına alarak o kadının evine giderler. Kapıyı Çalarlar
- Kimsiniz ? der kadın.
- Ben Fatıma.
- Yanında Hazreti Hüseyin Ve Hazreti Hasan' dan başka biri var mı Ya Rasul Kızı Fatıma.
- Hayır yok. der Hazreti Fatıma
Ve kapıyı açılır, Kapıyı açan o kadar güzel bir kadındır ki yüzünden nurlar akıyor. Çok güzel örtünmüş Çok güzel bir kadın. Ağzını açar ve bir misket büyüklüğünde taşa benzeyen bir cisim çıkarır ve ;
- Hoşgeldin Sefa getirdin Ey Rasulallahın kızı Fatıma. der
Hazreti Fatıma ilk olarak kocasına olan itikatını beğenir. Ve Şöyle der.
- Üç gündür Kimsiniz diyen yaşlı kadın senmisin ? der
- Hayır. Der kadın.
- Peki o yaşlı kadın kimdi ?
- Yaşlı kadın yoktu Ya Rasuallahın Kızı Fatıma, ağzımda taş vardı o yüzden sesimi değiştirdim
- Peki neden değiştirdin, der Hazreti Fatıma
Kadın Şu Cevabı verir. - Belki sesimi duyupta yoldan geçen bir erkek şehvetlenir, Kötü amel işler diye değiştirdim Ya Hazreti Fatıma Zebani
Cehenneme gidenlerle meşgul olan melek, cehennemlikleri cehenneme atmaya memur edilen melek, cehennem bekçisi. Çoğulu "zebâniyyûn"dur.
Cehennem bekçisi olan zebânîler, azap melekleri diye tavsif edilmiştir. Kur'ân-ı Kerîm diliyle zebânî, "Cehennem koruyucusu"dur.
Kur'ân-ı Kerîm'in altı ayrı sûresinde dokuz âyette (Zümer, 71, 73; Duhân, 47-50; Tahrîm, 6; Mülk, 8; Müddessir, 31; Alak, 18) "zebânî" kelimesine atıflar vardır.
Kelime açık olarak ve "ez-zebâniyye" şeklinde yalnız bir âyette (Alak, 18) geçmektedir.
Müddessir, 30. âyetinde zebânilerin sayısının 19 olduğu açıklanmış, onların melek olduğu özellikle belirtilmiştir.
Kur'ân-ı Kerîm'deki "zebânî" kelimesinin atıf şeklinde geçtiği âyet meâllerinin ilgili cümleleri şöyledir:
"Biz o ateşin bekçiliklerine meleklerden başkasını memur etmedik" (Müddessir 31)
"Ey iman edenler, gerek kendilerinizi, gerek ailelerinizi öyle bir ateşten koruyun ki, onun yakacağı insanla taştır. O ateşin üzerinde iri gövdeli sert tabiatlı melekler vardır..." (Tahrîm, 6)
"O küfredenler, ayrı ayrı bölükler halinde cehenneme sürüldü. Nihayet oraya geldikleri zaman onun kapıları açıldı. Cehennemin bekçileri onlara şöyle dedi..."
(Zümer, 71)
"(Zebânilere); Tutun onu da denilir, sürükleyerek cehennemin tâ ortasına götürün" (Duhan, 47)
Bu meâller dikkatle incelendiğinde Müddessir, 31 ve Zümer, 71 âyetlerinde zebânilerin "Cehennem bekçileri" ve "Melek" oldukları, Tahrîm, 6 âyetinde ise cehennem görevlisi zebânîlerin "Sert tabiatlı melekler" olduğu açıklanmıştır. Duhan, 47. âyetinde zebânîlerin "Cehennemlik kişileri iteleyerek" cehenneme attıklarına atıf vardır. Zebânî kelimesi bir tek âyette, "Biz de zebânîleri çağırırız" (Alak, 18) açık olarak geçmektedir.
Fahruddin er-Râzî "ez-Zebâniyye"yi, "Onlar ehl-i meclis ve ehl-i meşveret olan azab melekleridir ki, şiddetle tutmak ve atmakla cehennemin işlerine memur olmuşlardır" şeklinde açıklamıştır. İnsanları şiddetle cehenneme itmeğe muktedir oldukları için onlara "zebânî" denmiştir.
Kaynak: Zebani, Osman CİLACI, Şamil İslam Ansiklopedisi
.xxxxxxxxxxxxxxx
Cennet ve cehennem şu anda var mıdır?
Soran : Sorularlaislami...
Tarih: 09.08.2011 - 00:00 | Güncelleme:
Soru Detayı
- Efendimiz Miraç'ta cenneti cehennemi gördüğü zaman içinde insanlar var mıydı?
- Allah mekandan münezzehdir; öyleyse onu görmek nasıl mümkün olur?
Cevap
Değerli kardeşimiz,
Miraçla ilgili hadis rivayetlerinde Hz. Peygamber (asm)'in cenneti, cehennemi ve her iki yerdeki insanları gördüğü bildirilmiştir. Bu konu bizim havsalamızın dışındadır.
Yalnız biz şunu biliyoruz ki, Ehl-i sünnete göre, cennet ve cehennem şu anda da mevcuttur. Hz. Peygamber (asm) Miraç ile Beka âlemine girmiştir. Onun için bir anda gidip gelmiştir.
Âlem-i bekaya girmekle zaman üstüne çıkmış, geçmiş ve geleceği hazır zaman gibi görmüştür. Çünkü o makamda zaman mefhumu yoktur. Bütün zamanları bir anda kuşatan Allah'ın ilminin yansımaları vardır. Bu sonsuz ilmin cilvelerine mahzar olan Hz. Peygamber (asm) de gelecekte olacak şeyleri o anda görmüştür. Veya o hadiselerin yansımalarını misal âleminde görmüştür.
1 Cennette erkeklere huri verilecektir. Kadınların ahiretteki evlilik durumu nasıl olacaktır?
2 Ahirette, cennette cinsel hayat var mıdır?
3 Hadislerde rivayet edilen cennet kapıları nelerdir?
4 Cennette evlilik nasıl olacaktır?
5 Cennette kadınlara erkek hizmetçi olan gılmanların verilmesinin hikmeti nedir?
6 Cennet hayatının özellikleri nelerdir?
7 İnsanlar cennette kaç yaşında olacaklardır?
8 Cennette Aile Olacak mı?
9 Cennette kadınların durumu hakkında bilgi verir misiniz?
10 Adn cenneti ile Firdevs cenneti arasındaki fark nedir?
11 Cennet nasıl olacaktır?
12 Cennetteki huriler cinsel amaçlı mı verilecek?
13 Cennetin tabakaları hakkında bilgi verir misiniz?
14 Cehennemden çıkıp cennete giren insanların üzerinde cehennem izi olacak mı?
15 Allah Teala'yı cennette herkes görecek mi; cehenneme girip daha sonra cennete giren kişi de görecek mi?
16 Cennette çocuk, anne ve babası ile aynı yaşta mı olacak?
17 Cennette sadece eşimizle birlikte olmaz mıyız?
18 Cennet ve cehennem yaratılmış mıdır?
19 Cennette çoğalma var mı?
20 Cennette kadınlar istediği kişiyle evlenebilir mi?
21 Cennette gece-gündüz, kış-yaz gibi doğa olayları var mı?
22 Cennette kadınlar dünyadaki eşiyle evlenmek zorunda mıdır? Sadece bir evlilik yaşamışsa, dünyadaki eşinin yerine başka bir erkek seçme hakkı var mıdır?
23 Cennette herkes aynı mı olacak, güzellik dereceleri olacak mı?
24 Cennette ibadet var mıdır?
25 Bu dünyada günah olan şeyler cennet hayatında serbest olacak mı?
26 Cennette kadınlar tesettürlü mü olacak yoksa tesettürsüz mü?
27 Cennette bu dünyadaki hayatımızı hatırlayacak mıyız?
28 Cennette Suret (yüz, beden) Çarşısı var mıdır?
29 Cennetteki istifademiz nasıl olacaktır?
30 Cennette kadınlar tesettürlü / tesettürsüz mü olacak?
31 Cennette her istediğimiz yerine gelecekse bir müddet sonra sıkılma olacak mı?
32 Allah cennette herkese istediğini verecek mi yoksa sadece verdiğiyle mutlu mu edecek?
33 Allah'ı her gün görmek cennette mümkün müdür?
34 Cennette şaraptan ırmak var mı?
35 Cennette eşlerin evlilik durumu ve huri - gılman konusu hakkında bilgi veir misiniz? Cennette erkek birden fazla kadınla ve hurilerle evlilik hayatı yaşayacak; peki cennete giren dünya kadınlarına da birden fazla erkek verilecek mi?..
36 Cennette insanın güzelliği nasıl olacak?
37 Cennette eşlerin durumu nasıl olacak?
38 Sadece namaz kılarak cennete gidilebilir mi?
39 Hz. Meryem'in cennette Peygamber Efendimiz (sav.) ile evleneceği doğru mu?
40 Cennete girmek için acı çekmek mi lazım, acı çekmeden cennete girmenin hiçbir yolu yok mudur?
41 Cennet ve cehennem sonsuz mu?
42 İbn Arabi gerçekten de cennet ve cehennemin ebedi olmadığını söylemiş midir?
43 Cennet hayatımız nasıl geçecektir?
44 Cennette vücutların şeffaf olması ne anlam ifade eder?
45 Cennet hayatında oldukları belirtilen huri ve gılman hakkında bilgi verir misiniz?
46 "Cennet nefse hoş gelmeyen şeylerle, Cehennem de nefsin hoşlandığı şeylerle kuşatılmıştır" mealindeki hadiste Peygamberimiz (a.s.m.) ne anlatmaktadır? İzah eder misiniz?
47 Birden fazla evlenen kişi cennette hangi eşi ile evlenecektir?
48 Cennette sohbet nasıl olacaktır, bunu kaynaklarıyla açıklayabilir misiniz?
49 Cennette huriler tek tip mi olacak, yoksa farklı farklı mı olacaklar?
50 Hurilerle ilgili hadis rivayetleri nelerdir?
51 Cennette alt mertebede olan birinin makamının yükselmesi Allah'ın izniyle beklenebilir mi?
53 Bu dünyada günah olan şeyler ahirette olacak mıdır?
54 Cennetin alt tabakasındaki biri üst tabakaya geçebilir mi?
55 Cennette gece-gündüz, aydınlık-karanlık olacak mı; orada sabah akşam kavramları var mı?
56 Cennete ilk girecek olan kişi, Hz. Ali midir?
57 Dünya hayatında gerçekleşmesi mümkün olmayan ya da haram olan şeyleri ahirette yapabilecek miyiz?
58 Cennette peygamberle evlenme var mı?
59 Allah'ın cemalini kimler görecek?
60 Adem ve Havva, cennette ebediyen kalamayacakları fikrine nerden kapıldılar da ebediyen cennette olmak için ağaçtan yediler?
61 Cennette neler yapacağız; orada kıyafetlerimiz nasıl olacak?
62 Cennette aile hayatı ve cinsel yaşam olacak mı?
63 Cennette de özgür irade veya cüz'i irade olacak mı?
64 Cennet ve cehennem maddi mekânlar mıdır?
65 Cennet hayatı nasıl olacaktır?
66 Hz. Âdem'e özgürlük yurdu olan cennette bir ağacın meyvesinin yasaklanmasının sebebi ve hikmeti nedir? Hz. Âdem'in yeryüzünde değil de cennette yaratılmasının hikmeti nedir?
67 "Onlardan ölen hiçbirine ebediyen namaz kılma.” ayetinde geçen "ebed" kelimesi, sonsuz anlamına gelmediği gibi, cennetin de sonsuz olmayacağı söylenebilir mi?
68 Cennette içki var mıdır?
69 Müminler hiç ölümü tatmadan, doğrudan cennete gitselerdi daha iyi olmaz mıydı?
70 Cennette evlilik nasıl olacak?
71 Cennette hafif bir rüzgar eser, ağaçlar sallanır ve öyle bir melodi çıkar ki insan bu sesi dünyada duysa zevkten ölürdü, anlamına gelen bir hadis var mıdır?
72 Cennette bu sima (yüz) ile mi olacağız?
73 Cennette eşlerin durumu ile ilgili muhtelif sorular...
74 Kocası geçici olarak cehenneme giden kadın kiminle evlenir?
75 Cennetin gittikçe daha güzel bir yer haline gelecek olmasının hikmeti nedir?
76 İbadetlerimizin sonucu mu cennete girebiliriz?
77 Cennet nasıl ebedi olacaktır?
78 Cennet ebedi midir?
79 "Kişi (cennette) bir günde yüz bakireye ilişir" hadisi sahih midir?
80 Allah'ın cennetliklere vereceği en büyük nimet nedir?
81 Allah ezeli ve ebedi ilmiyle cennetin son durumunu biliyorsa, buna nasıl sonsuz diyebiliriz?
82 Aden Bahçesi denilen yer nerededir?
83 "Altından ırmaklar akan cennetler" ne demektir?
84 "Orada, sabah akşam rızıkları hazırdır." (Meryem, 19/62) ayetine göre cennette yemek iki öğün mü olacak?
85 Cennetteki gölgelerden bahsedilmektedir? Neden cennette gölgelenme ihtiyacı gibi bir acziyet içine düşelim ki?
86 Namazsız abdestsiz de olsa, yetime bakan kişinin doğrudan cennete gideceğine dair bir hadis var mıdır?
87 Ölümü seven, tebessümle karşılayan, bu dünya darlığından kurtulma, cennete kavuşma vesilesi ve terhis tezkeresi gibi gören kişi -haşa- cennete gideceğinden emin olduğundan mı böyle yapıyor?
88 İnsana vaadedilen ebedi cennet diyarı aşırı büyük bir lütuf değil mi?
89 Cenab-ı Hakk'ın Şafi ismi cennette nasıl tecelli edecektir?
90 Cennette evlilik konusunda bilgi verir misiniz?
91 Cennetin ve içindekilerin her gün güzelleşeceği doğru mudur?
92 Cennette bir anda bir çok yerde bulunmak nasıl olur?
93 Âl-i İmran suresi 15. ayetinde, "tertemiz eşler ve Allah’ın rızası"nın birlikte zikredilmesi pek uygun gözükmüyor, açıklar mısınız?
94 Cennet hayatında da kaderimiz olacak mı ?
95 Arabistan'da olmayan nimetler, neden cennette en çok vaad edilenlerdir?
96 Cennette insanların ırkı olacak mı?
97 Cennette olanlar, Allah'ın cemalini her zaman görebilecekler mi?
98 Cennete en son girecek kişiye ne kadar yer verilecektir?
99 İnsanlar cennete bu dünyadaki huyları ve karakteristik özellikleri ile mi girecektir?
100 Cennette kaç dilber verilecek?
.
Cennet ve cehennemle ilgili hadisler nelerdir?
Soran : Sorularlaislami...
Tarih: 31.07.2009 - 00:00 | Güncelleme:
Cevap
Değerli kardeşimiz,
Cennet ve Cehennem ile alakalı hadisler çoktur; bunlardan bir kısmı şöyledir.
Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:
"Cenâb-ı Hak buyuruyor ki:"Salih kullarım için ben, Cennet'te hiç bir gözün görmediği hiç bir kulağın işitmediği ve hiç bir insan gönlünün hatırlamadığı bir takım nimetler hazırladım."(et-Tâc, el-Câmiu li'l-Usül, fî ahâdisi'r-Rasul, V, 402).
Başka bir hadislerinde de, Rasûlullah (s.a.s.) cennetin gümüş ve âltın kerpiçten yapıldığını, harcının misk, taşlarının inci ve yakut olduğunu, oraya girenlerin bolluk ve refâh içinde, üzüntüsüz ve kedersiz yaşayacağını ebedî kalacaklarını, ölmeyeceklerini, elbiselerinin eskimeyeceğini ve gençliklerinin yok olmayacağını ifade eder. (et-Tâc, aynı yer).
Rasûlullah (s.a.s) bir hadislerinde şöyle buyurur:
"Siz gerçekten tıpkı şu ayı gördüğünüz gibi, Rabbinizi gözle (açıkça) göreceksiniz. Onu görmekte haksızlığa uğramıyacak, izdihâma düşmeyeceksiniz."(Buhârî, Mevâkıt 16, 26).
Suheyb (r.a.)'ın rivayetine göre Peygamber (s.a.s.):
"İyi iş ve güzel amel işleyenlere daha güzel karşılık ve bir de ziyâde (Allah'ı görmek) vardır." (Yunus, 10/26)
ayetini okuduktan sonra şöyle buyurdu:
"Cennetlikler cennete girdiği zaman Allah (c. c.) şöyle buyuracak: 'Size daha da vermemi istediğiniz bir şey var mı?' Cennetlikler de şöyle derler: 'Yüzlerimizi ak çıkarmadın mı, bizi cennete koymadın mı, bizi cehennemden kurtarmadın mı? (o yeter).' Rasûlullah sözlerine devam buyurarak: 'Cenâb-ı Hak perdeyi kaldırır, cennetliklere artık Rablerine bakmaktan daha sevimli gelecek hiç bir şey verilmiş olmaz."(Müslim'in rivayeti, et-Tâc, V, 423).
Ebu Hureyre: Resulullah (s.a.s) buyurdular ki:
"Allah Teala Hazretleri ferman etti ki: "Ben Azimu'ş-Şan, salih kullarım için gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve insanın hayal ve hatırından hiç geçmeyen nimetler hazırladım."
Ebu Hureyre ilaveten dedi ki:
"Dilerseniz şu ayet-i kerimeyi okuyun, (Mealen): "Yaptıklarına karşılık Allah katında onlar için göz aydınlığı olacak ne mükafaatların saklandığını kimse bilemez." (Buhari, Bed'ül-Halk 8, Tefsir Secde 1, Tevhid 35; Müslim, Cennet 2, Tirmizi, Tefsir.)
Resulullah (s.a.s) buyurdular ki:
"Gümüşten iki cennet vardır. Kapları ve içinde bulunan diğer şeyleri de gümüştendir. Altından iki cennet vardır, kapları ve içlerinde bulunan diğer eşyaları da hep altındandır. Adn cennetinde, cennetliklerle Rablerini görmeleri arasında Allah'ın veçhindeki ridau'l-kibriyadan (büyüklük perdesinden) başka bir şey yoktur." (Buhari, Tefsir, Rahman 1, 2, Bedu'l-Halk 8, Tevhid 24; Müslim, İman 180; Tirmizi, Cennet 3.)
Resulullah (s.a.s) buyurdular ki:
"Cennette bir ağaç vardır ki, binekli bir kimse yüz yıl gölgesinde yürüse onu katedemez. İstersiniz şu ayeti okuyun: "Daimi gölgededirler, çağlayıp duran su başlarındadırlar."(Vakıa 56/30-31)." (Tirmizi, Tefsir, Vakıa, Cennet 1)
Ebu Hureyre: Resulullah (s.a.s) buyurdular ki:
"Cennette hiçbir ağaç yoktur ki gövdesi, altından olmasın."(Tirmizi, Cennet 1)
Ebu Hureyre: Resulullah (s.a.s) buyurdular ki:
"Cennette, yay kadar bir yer, güneşin üzerine doğduğu veya battığı şeyden (dünyadan) daha hayırlıdır."
Tirmizi, Hz. Enes'ten şu ziyadede bulunmuştur:
"Sizden birinizin yayı kadar veya kamçısı kadar cennetteki bir yer, dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır. Cennet ehlinden bir kadın, arz ehline görünecek olsa, dünya ve içindekileri aydınlatır, arzla sema arasını güzel koku ile doldururdu, onun başörtüsü dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır."(Buhari, Bed'ül-Halk 8, Tefsir, Vakı'a 1; Müslim, Cennet 6; Tirmizi, Cennet 1)
"Cennette olan şeyden bir tırnağın azalttığı miktar, semavat ve dünya arasında dört ciheti de tezyin etmiş olarak görünürdü. Eğer cennet ehlinden bir adam dünya ehline zuhur etse ve bilezikleri görünse o(nun şavkı) güneşin ziyasını bastırırdı, tıpkı güneşin, yıldızların ziyasını bastırması gibi." (Tirmizi, Cennet 7)
Büreyde (ra) Bir adam Resulullah (s.a.s)'a: "Cennette at var mı?" diye sordu. Aleyhissalatu vesselam da:
"Allah Teala Hazretleri seni cennete koyduğu takdirde, kızıl yakuttan bir at üzerinde orada dolaşmak isteyecek olsan, o seni istediğin her yere uçuracaktır."
buyurdular. Bunun üzerine diğer biri de: "Cennette deve var mı?" diye sordu. Ama buna Aleyhissalatu vesselam öncekine söylediği gibi söylemedi. Şöyle buyurdular:
"Eğer Allah seni cennete koyarsa, orada canının her çektiği, gözünün her hoşlandığı şey bulunacaktır."(Tirmizi, Cennet 11)
Resulullah (s.a.s) buyurdular ki:
"Cennette siyah gözlülerin (hurilerin) toplanma yerleri vardır. Orada, benzerini mahlukatın hiç işitmediği güzel bir sesle şarkı okurlar ve şöyle söylerler: 'Bizler ebedileriz, hiç ölmeyiz! Bizler nimetlere mazharız, fakr bilmeyiz! Rabbimizdan razıyız, mükedder olmayız! Kendisinin olduğumuz beylerimize ne mutlu!'" (Tirmizi, Cennet 24)
Resulullah (s.a.s) buyurdular ki:
"Cennet ehlinin bir çarşısı vardır. Her cuma oraya gelirler. Derken kuzey rüzgarı eser, elbiselerini ve yüzlerini okşar. Bunun tesiriyle hüsün ve cemalleri artar. Böylece ailelerine, daha da güzelleşmiş olarak dönerler. Hanımları: "Vallahi, bizden ayrıldıktan sonra sizin cemal ve güzelliğiniz artmış!" derler. Erkekler de: "Sizler de, Allah'a kasem olsun, bizden sonra çok daha güzelleşmişsiniz!" derler." (Müslim, Cennet 13)
Resulullah (s.a.s) buyurdular ki:
"Cennette bir çarşı vardır. Ancak orada ne alış, ne de satış vardır. Sadece erkek ve kadın suretleri vardır. Erkek bunlardan bir suret arzu ederse o surete girer."(Tirmizi, Cennet 15)
Şimdi de cehennem ile ilgili hadislerden bazı örnekler verelim:
Resulullah (s.a.s): "Yaktığınız ateş var ya, bu cehennem ateşinin yetmiş cüzünden bir cüzdür!" buyurmuştu. (Yanındakiler): "Zaten bu ateş, vallahi (asileri cezalandırmaya ahirette) yeterliydi." dediler. Aleyhissalatu vesselam: "Cehennem ateşi öbürüne altmış dokuz kat üstün kılındı. Her bir kat'ın harareti, bunun mislindedir."(Buhari, Bed'ü'l-Halk 10; Müslim, Cennet 29; Muvatta, Cehennem 1; Tirmizi, Cehennem 7)
Resulullah (s.a.s) buyurdular ki:
"Cehennem ateşi bin yıl yakıldı. Öyle ki kıpkırmızı oldu. Sonra bin yıl daha yakıldı, öyle ki beyazlaştı. Sonra bin yıl daha yakıldı. Şimdi o siyah ve karanlıktır." (Metin Tirmizi'ye aittir.) (Tirmizi, Cehennem 8; Muvatta, Cehennem 2)
Ebu Saidi'l-Hudri: Resulullah (s.a.s) buyurdular ki:
"Cehennemi kuşatan surun dört (ayrı) duvarı vardır. Her duvarın kalınlığı kırk yıllık yürüme mesafesi kadardır." (Tirmizi, Cehenmem 4)
Hasan Basri: Utbe İbnu Gazvan (ra), Basra'da minberde (hutbe esnasında) dedi ki: "Resulullah (s.a.s) bize şöyle buyurmuşlardı:
"Cehennemin kıyısından büyük bir taş bırakıldı. Bu taş yetmiş yıl aşağı doğru düştü de henüz dibe ulaşmadı."
(Utbe İbnu Gazvan, devamla) der ki: Hz. Ömer (ra):
"Ateşi çok zikredip hatırlayın. Zira onun harareti pek şiddetlidir; derinliği çok fazladır, çengelleri demirdendir.", buyurdu. (Tirmizi, Cehennem 2)
Ebu Said el-Hudri: Resulullah (s.a.s) buyurdular ki:
"Veyl, cehennemde bir vadidir. Kafir orada, kırk yıl batar da dibine ulaşamaz." (Tirmizi, Tefsir, Enbiya)
Resulullah (s.a.s) buyurdular ki:
"Eğer zakkumdan, dünyaya tek damla damlatılacak olsa, bu dünya ehlinin yiyeceklerini ifsad ederdi. Öyleyse, yiyecek ve içeceği zakkumdan cehennemliğin hali ne olur (anlayın)!" (Tirmizi, Cehennem 4)
Ebu Hureyre: Resulullah (s.a.s) buyurdular ki:
"Cehennem, Rabbine şikayet ederek: 'Ey Rabbim! Bir parçam diğer bir parçamı yemektedir.' dedi. Bunun üzerine, Allah Teala Hazretleri ona, iki nefes almaya izin verdi; bir nefes kışta, bir nefes de yazda. (Yazdaki nefesi) sizin rastladığınız en şiddetli sıcaktır. (Kıştaki nefesi de) sizin rastladığınız en şiddetli (soğuk olan) zemherirdir." (Buhari, Bed'u'l-halk 10; Müslim, Mescaid 185; Tirmizi, Cehennem 9)
Resulullah (s.a.s) buyurdular ki:
"Kıyamet günü, ateşten bir parça, boyun şeklinde uzanır. Bunun, gören iki gözü, işiten iki kulağı, konuşan iki dili vardır. Der ki: 'Ben üç takım (insanı cezalandırmak) için vazifelendirildim: Allah'la birlikte bir başka ilaha dua eden kimse, bile bile zulmeden cebbar, tasvirciler.'" (Tirmizi, Cehennem 1)
İbnu Mes'ud: Resulullah (s.a.s) buyurdular ki:
"Kıyamet günü cehennem, yetmiş bin yuları olduğu halde getirilir. Her yularında, onu çeken yetmiş bin melek vardır." (Müslim, Cennet 29 ;Tirmizi, Cehennem 1)
İbnu Abbas (ra) bana: "Cehennemin genişliği ne kadardır, biliyor musun?" diye sordu. Ben: "Hayır!" deyince: "Doğru, Allah'a yemin olsun, bilemezsin!" dedi ve ilave etti: "Bana Hz. Aişe (ra) dedi ki: Resulullah (s.a.s)'a: "Kıyamet günü arz toptan onun bir kabzasıdır (tam tasarrufundadır). Gökler de onun sağ eliyle dürülmüşlerdir."(Zümer, 39/67) ayetinden sormuş ve: "Bu sırada insanlar nerede olurlar (ey Allah'ın Resulü)" demiştim. Aleyhissalatu vesselam: "Cehennem köprüsünde!" cevabını verdi." (Tirmizi, Tefsir, Zümer)
Resulullah (s.a.s) buyurdular ki:
"Cennetin etrafı mekarihle (nefsin hoşlanmadığı şeylerle) sarılmıştır. Cehennemin etrafı da şehevi (nefsin arzuladığı, cazip) şeylerle sarılmıştır." (Sahiheyn'de, Ebu Hureyre'den bu rivayet aynen gelmiştir.)
(Kaynak: Kütüb-i Sitte Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiye
.
Cennet ve cehennem yaratılmış mıdır?
Soran : Sorularlaislami...
Tarih: 02.09.2009 - 00:00 | Güncelleme:
Soru Detayı
- Yaratıldıysa yeri nerededir?
Cevap
Değerli kardeşimiz,
Ehl-i sünnet inancına göre cennet ve cehennem yaratılmışlardır ve şu an mevcuddurlar.(1)
Kur’an’ın ifadesine göre, cennetln genişliği yer ve gök arası kadardır.(2) Yine Kur’an’ın ifadesine göre cennet müttekılere,(3) cehennemse kâfirlere (4) hazırlanmıştır. Her ikisi de Miraç gecesi Peygamberimize (s.a.v.) gösterilmiştir.(5) Olmayan bir şey sakinleri için hazırlanabilir ve gösterilebilir miydi?
Ayrıca cennetin varlığı Âdem kıssasıyla da sabit olmakta, cehennemin halen mevcudiyeti de onunla kıyaslanmaktadır.(6)
Cennetin yukarıda arşın altında, cehennemin aşağıda yerin altında(7) olduğunu söyleyenler olmuş ise de kesin şuradadır, demek mümkün olmamıştır. Her ne kadar Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) “Evimle minberimin arası cennet bahçelerinden bir bahçedir.”(8) buyurmuş ise de bunu, her şeyden önce Kendisini ve kabr-i şeriflerini ziyaretin önemi ve fazileti noktasında söylenmiş bir hadis olduğu şeklinde anlamamız lazım geldiğine inanmaktayız.
Bununla beraber kıyametin kopup, yerin başka bir mahiyet almasından sonra cennetin, hadiste işaret edilen yerde veya o yerin doğrultusunda a’la-i ılliyyinde olabileceği de ihtimalden uzak görülmemelidir.
Bediüzzaman’a Göre Cehennemin Yeri
Bediüzzaman, “De ki: her şeyin bilgisi Allah katındadır.”(10) “Gaybı Allah’dan başka kimse bilmez.”(9) mealindeki âyetleri dersinin başına koyduktan sonra “Cehennem nerededir?” diye bi soru sorar.
Cehennemin yeri bazı rivayetlerde “yerin altı”denilmiştir. Yer küresi, yıllık hareketiyle ileride haşir meydanının etrafında bir daire çiziyor. Cehennem ikidir. Biri küçük cehennem, diğeri de büyük cehennemdir. Küçük cehennem büyük cehennemin çekirdeğidir. İleride küçük cehennem büyük cehenneme inkılab edecek ve büyük cehennemden bir menzil olacaktır.
Küçük cehennem yerin altında, yani merkezindedir. Çünkü kürenin altı merkezidir. Coğrafya alimlerince bilinmektedir ki, her otuz üç metre kazıda bir derece sıcaklık artar. Yerin yarı çapı altı bin küsur kilometre olduğuna göre, merkeze kadar bu sıcaklık iki yüz bin dereceyi bulur... Bu ateş, dünya ateşinden iki yüz defa daha şiddetlidir. Küçük cehennem, büyük cehenneme ait bir çok görevleri dünyada ve berzah âleminde yapmıştır. Âhiret âleminde ise yer küre, sakinlerini yıllık hareketiyle etrafında daire çizdiği haşir meydanına döker. Tabii ki içindeki küçük cehennemi de büyük cehenneme teslim eder. Mu’tezilenin bazı imamları: “Cehennem sonradan yaratılacaktır.” demiş olsalar da onların bu sözleri yanlıştır. Cehennem yaratılmıştır.
Kaldı ki gayb perdesinin içindeki ahiret âlemine ait menzilleri bu dünya gözümüzle görmek ve göstermek için ya kâinatı küçültüp iki vilayet şekline getirmeli, ya da gözümüzü büyütüp yıldızlar gibi gözlerimiz olmalıdır. İkisi de şu an mümkün olmadığına göre öyleyse âhiret âlemine ait menzilleri de, bu dünya gözümüzle görmek mümkün olmayacaktır. Fakat bazı rivayetlerin işaretiyle ahiretteki cehennemin bu dünyamızla münasebeti vardır. Mesela, yazın şiddetli sıcaklığına “min feyhi cehennem” yani “cehennemin kaynamasındandır” denilmiştir.
Sözün özü: Cehennemin yerini tesbit noktasında Bediüzzaman’ın görüşlerni şu şekilde özetleyebiliriz:
1. Kadîr- i Zülcelâl’in mülkü çok geniştir. Allah’ın hikmeti nereyi uygun görmüş ve göstermişse büyük cehennem oraya yerleşir.
2. Büyük cehennem, yerin yıllık dönüşünün çizdiği dairenin altındadır. Bu cehennem, kimi zaman yerin merkezindeki küçük cehenneme görevlerini yaptırmıştır.
3. Yerin merkezindeki küçük cehennem, büyük cehennemin çekirdeğidir. Hikmetli Yaratıcı, dağ gibi koca bir ağacı, tırnak gibi bir çekirdekte sakladığı ve vakti geldiğinde de çekirdekten ağacı çıkardığı gibi; yer kürenin kalbindeki küçük cehennem çekirdeğinde de büyük cehennemi saklar ve vakti geldiğinde de ondan büyük cehennemi çıkarır.
4. Cennet ve cehennem hilkat ağacından ebediyyet tarafına uzanıp eğilerek giden bir dalın iki meyvesidir. Meyvenin yeri ise dalın en uç noktasıdır. Hem kâinat silsilesinin iki neticesidir. Neticelerin yerleri silsilenin iki tarafındadır. Süflîsi, ağırı aşağı tarafında; nurlusu ve ulvisi de yukarı tarafındadır. Hem şu işler selinin ve yerin manevî ürünlerinin iki ambarıdır. Ambarın yeri ise ürünün çeşidine göre, fenası altında, iyisi üstündedir. Hem ebede akan seyyal mevcudatın iki havuzudur. Havuzun yeri ise, selin durduğu ve biriktiği yerdir. Yani pislikleri ve zirzibili aşağıda, temizleri ve güzelleri ise yukarıdadır. Hem lütuf ve kahrın, rahmet ve azametin iki tecelligâhıdır. Tecelligâh is her yerde olabilir. Rahman-i Zülcemal ve Kahhar-i Zülcelâl nerede isterse tecelligâhını orada açar.(11)
Dipnotlar:
1. Ömer en-Nesefî, Akaidü'n-nesefi, s. 8; Ebü’l- Münteha, Şerhu fıkhi’l- ekber, s.26.
2. Al-i İmran, 3/133.
3. Al-i İmran, 3/133.
4. Bakara,2/24; Al-i İmran, 3/131.
5. Buharî, Nikâh, 88; Rikak, 16; Tirmizî, Cehennem,11; Ahmed b. Hanbel, IV/429.
6. TDV İslâm Ansiklopedisi, VII/185.
7. age., VII/229.
8. Buharî, fî mescid-i Mekke, 5.
9. Mülk, 67/26.
10. Neml, 27/65.
11. Daha geniş bilgi ve orijinali için bk.Nursî, Said, Mektubat, s.8-10.