 |
|
|
 |
 |
ABDULHAMİD HAN |
ABDÜLHAMİD HAN
Osmanlı padişahlarının 34'üncüsü olan Sultan II. Abdülhamid Han aklı, zekası ve ilmi fevkalade üstün olan bir zattı. Batılıların ve iç düşmanların asırlar boyunca devleti yok etmek için hazırladığı yıkıcı, sinsi planlarını sezip, önlerine aşılmaz bir set olarak dikildi. Hazırlayanları ve maşa olarak kullandıkları yerli işbirlikçilerini, sahte kahramanları işbaşından uzaklaştırdı.
İşte bu büyük zatın 10 şubat, 96. yıldönümü idi. Yıldönümü vesilesi ile Yıldız Üniversitesi ve İstanbul Medeniyet Üniversitesi işbirliği ile iki açık oturumdan oluşan etkinlik düzenlendi. İlk panel Abdülhamid'in sağlık politikasıyla ilgiliydi. Oturum başkanlığını yaptığım bu panelde konuşmacılar özet olarak şunları anlattılar:
Prof. Dr. Hüsrev Hatemi; Abdülhamid'in çok iyi niyetli, sağlam karakterli ve vefalı bir insan olduğunu söyledi. Kendisinden çok devleti düşünürdü. 33 sene zalimlik yapmadan devleti ustalıkla idare etmişti. Ona atılan iftiralardan biri de pinti olduğuna dairdi. Bu çok çirkin bir suçlama olduğunu ifade etti. Aristokrat havada, halktan uzak yaşamamıştı. Atatürk'ün Abdülhamid'i küçümseyici veya kötüleyici bir sözünün olmadığını da ekledi.
Prof. Dr. Nil Sarı ise Abdülhamid'in sağlık alanındaki eserlerinden söz etti ve bazılarının fotoğraflarını gösterdi. Abdülhamid 90 adet gureba hastanesi, 19 adet belediye hastanesi, 89 adet askeri hastane ayrıca eğitim hastaneleri, kadın hastaneleri, akıl hastaneleri açmıştı. Bu hastaneler ülkemizden Lübnan'a, Yemen'den İsrail'e, Makedonya'dan Suriye'ye, Yunanistan'dan Libya'ya, Suudi Arabistan'dan Irak'a pek çok yerleşim bölgesine yayılmıştı. Ayrıca eczaneler, hapishane, sağlık merkezleri, fakirler, acizler ve hacılar için misafirhane de pek çoktur. Müthiş bir sağlık hizmetidir bu. Maalesef tahttan düştükten sonra bu eserlerin isimleri değiştirilmiş, bazıları yıkılmış ve bir kısmı da başka alanlarda kullanılmaya başlanmıştır. Kısacası bu büyük insan unutturulmak istenmiştir. Kasımpaşa, Haydarpaşa, Gülhane ve Mektebi Tıbbiye-i Şahane adlı eğitim ve üniversite hastanelerini açan da Abdülhamid olmuştur.
Doç. Dr. Adem Ölmez ise Abdülhamid Han'ın özellikle eğitim, sağlık, ulaşım ve asayişe önem verdiğini anlattı. Zamanında yeni bulunan aşıları ülkeye getirmiş, aşı ve kuduz hastalığı üzerine merkezler kurmuş, Bimarhaneleri yani akıl hastanelerini ıslah etmiştir. Akıl hastalarına zincir kullanımını yasaklayarak bugün bile saldırgan hastalarda kullanılan gömleği yerine koymuştur.
Dr. Şerif Esendemir konuşmasına Necip Fazıl'ın, "Abdülhamid'i anlamak her şeyi anlamak olacaktır." sözleriyle başladı. Abdülhamid'in tren yolları, bakteriyolojihane, cami ve mektepler yaptırdığını, çağına uygun yaşlılık politikası izlediğini, habitat yani biyosferi merkezi alan ekolojik politikaya önem verdiğini anlattı.
Bunları dinlerken aklıma hep başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan çağrışım yaptı. O da ülkeye duble yollar, hızlı trenler, Marmaray, üçüncü boğaz köprüsü, çok sayıda havaalanı gibi sayılamayacak eserler hediye etti. Sağlık alanında yeni hastaneleri hizmete açtı. Sağlık hizmetlerini halka yaydı. Eğitim alanını pek çok üniversite, sayısız derslik ve binlerce yeni öğretmenle destekledi güçlendirdi. Kısacası Abdülhamid'in çağdaş bir takipçisiyle karşı karşıyayız.
Abdülhamid Han'ı nasıl ki bir takım vicdansız, merhametsiz ve acımasız kişiler, iç ve dış düşmanların oyununa gelerek, maşası olarak bir saray darbesi ile düşürdülerse aynı komplo şu an başbakanımıza karşı düzenlenmektedirler. Bu ülkeye hizmet etmek bazılarının gözüne batmakta ve ellerinden geleni yapmaktadırlar.
Rabbim Başbakanımızı korusunu2026 |
 |
 |
|
|
 |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Yiyip içmesi haram olan şeyler
|
Sual: Yiyip içilmesi haram olan şeyler nelerdir? Haram edilmesinin sebepleri nelerdir?
CEVAP
Dinimiz haram ettiği için bazı hayvanların etleri yenmez. Elbette bunda bazı hikmetler vardır. Müslüman, hikmetini bilmese de dinin yasakladığı şeyi yapmaz. Gıdaların insanlar üzerinde iyi ve kötü tesiri olduğu bir gerçektir. Annesi kötü ise veya kötü bir kadının sütü ile beslenen çocuk yaramaz olur. Böylesine sütü bozuk derler. Kendi faydasını düşünen insan, dinimizin helal kıldığı şeyleri yemeli, yasak ettiği şeylerden kaçınmalıdır.
Yiyip içmesi haram olan şeyler:
1- Bizzat kendisi haram olan şeyler yemek. [Leş, hınzır eti ve şarap gibi.]
2- Kendisi haram olmayıp, gasp, hırsızlık, rüşvet yolu ile alınan şeyler.
3- Doyduktan sonra yemek.
4- Alerji yapan gıda yemek. [Mesela balık, et, süt, yumurta, pastırma, turşu, çilek zarar verirse, bunlar, yalnız zarar verene haram, zarar vermeyene mubahtır.]
5- Zararlı şeyler yemek. [Mesela çamur, toprak, cam gibi.]
6- Zehirli olan şeyler yemek. [Zehirli ot, kokmuş et gibi.]
7- Uyuşturucu maddeler yemek. [Doktor tavsiyesiyle ilaç olarak kullanmak caizdir.]
8- Temiz, fakat iğrenç şeyler yemek. [Kurbağa, kanı olmayan böcekler, meyvenin, peynirin ve etin kurtları gibi.]
Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Leş, akıcı kan, pis hınzır ve Allah’tan başkasının adı ile kesilmiş olan hayvanları yemek haramdır.) [Enam 145]
Âyet-i kerimede sayılan bu haramlardan başka, yukarıda sekiz madde halinde açıklanan hususların da haram olduğu Peygamber efendimiz tarafından bildirilmiştir.
Kadın sütü içmek
Sual: Doktorlar, kadın sütünün bazı hastalıklara iyi geldiğini söylüyorlar. Babam kanserdir. Kadın sütü tavsiye etmişler. Kadın sütü içmek dinen caiz midir?
CEVAP
Kadın sütünü içmek haramdır. İki buçuk yaşından büyük çocuğu bile emzirmemelidir. Ancak ilaç için kullanılmasının hükmü şöyledir:
(Feth-ul-kadir) kitabında, (Müslüman, mütehassıs tabip, kadın sütünün muhakkak iyi edeceğini ve bu hastalığı tedavi edecek başka ilaç olmadığını söylerse, hastanın, kadın sütü içmesi ve satın alması caiz olur denildi) yazılıdır. Kadın sütü balla karıştırılıp içilirse, mesanedeki taşları eritir. (Seadet-i Ebediyye)
Sual: Bir kimsenin tarlasına, sahibinden izin almadan buğday eken kimse, elde ettiği buğdayı kullanabilir mi?
Cevap: Konu ile alakalı olarak İmâd-ül-islâm kitabında deniyor ki:
“Sahibinin rızası yok iken, onun yerini, tarlasını ekip mahsul alan kimseye, elde ettiği mahsulden yalnız masrafı, sermayesi kadarı helal olup, fazlası haram olur. Fazlasını fakirlere sadaka vermesi lazımdır.”
Sual: Kokmuş eti ve ekşiyen, kokan yemekleri yemek uygun olur mu?
Cevap: Kokmuş eti yemek haramdır. Yemek ekşise, koksa necis olmaz ise de, bunu yemek de haram olur.
Zarar veren yiyecekleri yemek
Sual: İnsana zarar veren bir şeyi, helal de olsa, yemek veya içmek günah olur mu?
Cevap: Konu ile alakalı olarak Hadîkada deniyor ki:
“Yemesi, içmesi zararlı olanlar üçe ayrılır:
Birincilerinin zararını herkes bilir. Bunlar öldürücüdür. Her zehir, cam tozu, demir ve cıva bileşikleri, kireç ve benzerleri böyledir. Bunları yemek, içmek haramdır.
İkincilerinin zararlı olduğu bilinir ise de, öldürücü değildirler. Toprak, çamur, kil ve benzerleri böyledir. Bunları çok yemek, içmek mekruh olup, zararsız miktarları mubahtır.
Üçüncüleri, organlarında zafiyet olanlara zarar verirler, sağlam olanlara zarar vermezler. Bazı kimselere balık eti, süt, yumurta, pastırma, turşu, konserve eti, bal, zeytin yağı, biber zarar verir. Bunlar, yalnız zarar verenlere haram, mekruh olur. Zarar vermeyenlere ise mubahtırlar.”
Sual: Afyon, esrar gibi şeyleri kullanmanın dinimizce hükmü nedir?
Cevap: Esrar otu ve Afyon gibi katı cisimlerin akla zarar veren çok miktarları haramdır. İlaç için kullanmanın caiz olduğu ibn-i Âbidînde yazılıdır. Bunların fazlasına helal diyen, kâfir olmazsa da bidat sahibi olur.
.
Eti yenen ve yenmeyen hayvanlar
|
Sual: Eti yenen ve yenmeyen hayvanları, liste halinde bildirebilir misiniz?
CEVAP
Karada yaşayan hayvanlar ve kuşlar için, hadis-i şerifte şöyle bildirilmiştir:
(Köpek dişi olan yırtıcı hayvanlar ve pençesiyle avlanan kuşlar yenmez.) [Müslim]
Eti yenmeyen kara hayvanları:
Domuz, kurt, ayı, aslan, kaplan, pars, leopar, panda, panter, çita, jaguar, puma, sincap, samur, sansar, kokarca, goril, maymun türleri [şempanze, babun, gibon, orangutan], sırtlan, fil, köpek, kedi, kunduz, porsuk, vaşak, çakal, tilki, gelincik gibi, avını köpek dişiyle yakalayan yırtıcı hayvanlar yenmez. [Şafii’de tilki, sırtlan, samur, sincap ve gelincik yenir.]
Eti yenen kara hayvanları:
Zürafa, kanguru, tavşan yenir. Eti yenen davar [koyun, keçi], sığır [manda, inek, boğa], deve gibi evcil hayvanların, yabani olanları da yenir. Mesela buffalo, bizon yabani sığırdır. Lama yabani devedir. Yani bunlar yenir. Keçinin yabanisi sayılan dağ keçisi, geyik, ceylan, antilop yenir. Yabani koyunlar da yenir. Evcil at, tenzihen mekruhtur. Midilli, bir at türüdür. At eti, Şafii ve Hanbeli’de helal, Maliki’de haramdır. Yabani atlar yenir. Evcil eşek yenmez. Yabani eşek denilen zebra yenir.
Eti yenmeyen kuşlar:
Avını pençesiyle yakalayan ve leş yiyen, çaylak, kartal, kerkenez, kuzgun, akbaba, leş kargası, yarasa, atmaca, şahin, martı, leylek, flamingo, egret, kelaynak gibi kuşlar yenmez.
Haşaratlar da yenmez:
Haşarat, yani toprak içinde yuvası olan küçük hayvanlar, helal değildir. Fare, akrep, yılan çeşitleri, kertenkele, timsah, kene, semender, kurbağa, kaplumbağa, salyangoz, arı, sivrisinek, karasinek, köstebek, kirpi, tahtakurusu, bit, pire gibi haşarat yenmez. [Şafii ve Maliki’de, kirpi ve kertenkele yenir.]
Eti yenen kuşlar:
İğrenç olmayan, leş yemeyen, avını pençesiyle yakalamayan kuşlar yenir.
Kumru, bülbül, kanarya, muhabbet kuşu, keklik, sülün, bağırtlan kuşu, güvercin, bıldırcın, tarla kargası, tavus, kırlangıç, papağan, turna, saka kuşu, çalı kuşu, ispinoz, serçe ve sığırcık gibi kuşlar helaldir. Hüthüt [ibibik] mekruhtur. [Martı Hanefi ve Hanbelî’de yenmez. Maliki’de martı ve balıkçıl yenir. Şafii’de kırlangıç, tavus, hüthüt, papağan yenmez. Martı, balıkçıl gibi deniz kuşları yenir.]
Eti yenen kümes hayvanlarının yabanileri sayılan karatavuk, yabani ördek, yabani kaz, kuğu gibiler yenir. Hindinin yabanisi sayılan deve kuşu yenir.
Deniz hayvanları:
Hanefi hariç diğer üç mezhepte, deniz ürünlerinin hepsi yenir.
Hanefi’de balık şeklinde olmayan hiçbir deniz ürünü yenmez. Mesela, ahtapot, kalamar, mürekkep balığı, denizhınzırı, denizatı, denizaygırı, denizanası, denizayısı gibi hayvanlar ve yengeç, midye, istiridye, ıstakoz, kerevit, karides, deniz salyangozu gibi deniz haşaratı yenmez. Somon, kalkan, yunus, balina, yılan balığı, kedi ve köpek balığı yenir.
Necaset yiyen hayvan
Sual: Necaset yemiş olan hayvanı yemek caiz midir?
CEVAP
Tezek ve başka necis şeyleri yiyen hayvanın eti kokarsa yemesi mekruhtur. Temiz şeyle beslenip, pis kokusu kalmazsa caiz olur.
Necaset yemiş olan tavuk, koyun ve sığırı hemen kesip yemek mekruhtur. Tavuğu 3, koyunu 4, sığır ve deveyi 10 gün hapsetmek, yani necaset yedirmeyip temiz gıdayla beslemek gerekir. Şafii’deyse deve 40, sığır 30, koyun 7, tavuk 3 gün hapsedilir.
Nereleri yenmez?
Sual: Eti yenen hayvanların yenmeyen yerleri nelerdir?
CEVAP
Eti yenen her hayvanın 7 yeri yenmez. Bunlar, akan kan, idrar aleti, hayaları [koç yumurtası], bezleri [guddeleri], safra kesesi, dişi hayvanın önü ve idrar kesesidir.
Kesmeden öldürülenler
Sual: Kesmeden öldürülen hayvanlar yenir mi?
CEVAP
Kesmeyip de, bir yerine bıçak saplayarak, alnına vurarak veya boğarak veya ilaçlayarak, elektrikleyerek öldürülen kara hayvanları, leş olur. Bunları yemek haram olur.
Hayvandan çıkanlar
Sual: Ölen hayvandan çıkarılan peynir mayası ve süt temiz midir?
CEVAP
Yalnız süt emip başka bir şey yememiş olan küçük kuzuların öldükten sonra karınlarından çıkarılan peynir mayaları temizdir. Koyun, sığır gibi ölmüş hayvanların memelerinden çıkan sütler de temizdir.
Hayat alameti varsa
Sual: Diri olup olmadığı belli olmayan hayvan boğazlanırsa yenir mi?
CEVAP
Hasta veya bayıltılan bir hayvan, diri olup olmadığı bilinmiyorsa, boğazlanırken hareket ederse veya diri hayvandaki gibi kan çıkarsa yenir. Çünkü bunlar hayat alametidir. Hayat alameti yoksa yenmez.
Salam ve jambon
Sual: Salam ve jambon yemek caiz mi?
CEVAP
Avrupa’da genel olarak salam, domuz etinden yapılır. İnek etinden de yapılanı vardır. Türkiye’de inek etinden yapılıyor. Jambon, Fransızca domuz sucuğu, domuz pastırması demektir. Fakat Türkiye’de inek etinden yapılıyorsa, yenmesinde mahzur olmaz. Sırf isminden dolayı bir gıdaya haram denmez.
İhtiyaç halinde mezhep taklidi
Sual: İhtiyaç olunca diğer mezhepleri taklit ederek deniz haşaratı yenir mi?
CEVAP
Mezheplerdeki farklı hükümlerin rahmet olduğu hadis-i şerifle bildirilmiştir. Zaruret veya ihtiyaç olunca, başka mezhep taklit edilerek, o mezhepteki helal olan bir hayvan yenir. Mesela kirpi etinin ekzama, kaşıntı, sedef, baras gibi deri hastalıklarına ve gelincik denilen fil hastalığına iyi geldiği Hayat-ül hayvan kitabında yazılıdır. Hanefi ve Hanbeli mezhebinde kirpi eti yemek haramdır. Şafii ve Maliki mezhebinde caizdir. Tesirli başka mubah bir ilaç yoksa, hastanın, bu iki mezhepten birini taklit ederek kirpi eti yemesi caiz olur. Kirpinin başını besmeleyle kesmek gerekir. Kirpi insanların yanında başını gizler, suya konunca başını çıkarır. Böylece başını kesmek kolay olur.
Aç kalıp kendi mezhebine göre helal olan yiyecek bulamayan kimse, başka mezhepte helal olan bir yiyeceği yer. Hiçbir mezhepte de çare bulamazsa, ölmeyecek kadar haram olan gıdadan yiyip içmesi caiz olur. (Hadika)
Başka mezhebi gözetmek
Sual: Kendi mezhebinde caiz; fakat başka mezhepte haram olan bir şeyi yememek evla değil midir? Mesela tilki eti Şafii’de helal, Hanefi’de haramdır. Şafiilerin de yememesi uygun olmaz mı?
CEVAP
Elbette diğer mezhepleri de gözetmek müstehab olur, iyi olur. Mesela Şafiiler deniz haşaratı yemese iyi olur.
Şafii’de kadına dokunmak abdesti bozar. Hanefiler de kadına dokununca abdest almaları müstehab olur, iyi olur. Almasalar da caiz; ama öteki hak mezheplere de uymak müstehab olur.
Yenmeyen hayvanlar
Sual: Bazıları, (Köpek, yılan, kartal gibi bütün hayvanlar helaldir. Domuzdan başka hiçbir hayvan haram değildir. Domuzun da yağı, derisi ve gerisi helaldir. Hiçbir hadise inanılmaz) diyorlar. Peygamber efendimiz 23 yıl dini tebliğ etmedi mi? 23 yıl içinde neyin haram, neyin helal olduğunu bildirmedi mi? Köpeğin helal olduğunu bildiren hiçbir kitap var mıdır? Bunlar Peygamber efendimizin bildirdiklerine niye inanmıyorlar?
CEVAP
Bir hayvan leşse, eti pis, yağı ve kanı temiz olmaz. Kur’an-ı kerimde açıkça yazmıyor diye domuzun pisliğine helal denir mi hiç?
Bunların hadis-i şeriflere inanmamalarının birkaç sebebi olabilir:
1- Resulullahın yalan veya yanlış söyleyeceğini sanmış olabilirler. Peygamber efendimizin doğru, emin olduğu birçok âyet-i kerimeyle bildiriliyor. Hâşâ Allahü teâlânın helal ettiklerine haram demiş olsaydı, Allahü teâlâ müdahale etmez miydi? İşte bir âyet-i kerime meali:
(Eğer o [Peygamber] bize atfen, bazı sözler uydursaydı, biz onu kıskıvrak yakalayıp can damarını koparır, helak ederdik, hiçbiriniz de buna engel olamazdınız.) [Hakka 44–47]
Demek ki, Peygamber efendimizin Kur’an-ı kerime aykırı bir şey söylemediği, bu âyet-i kerimeyle de sabittir. Şu halde, Resulullah efendimizin haram ettiği her şey Kur’ana uygundur. Ona uymak Kur’ana uymak olur. Birkaç âyet-i kerime meali:
(İhtilaflı bir işin hükmünü öğrenmek için Kur'ana ve Sünnete bakın!) [Nisa 59]
(İhtilaflı şeyleri insanlara açıklayasın diye bu Kitabı sana indirdik.) [Nahl 44, 64]
(Resule itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur.) [Nisa 80]
(O nebi, güzel şeyleri helal, çirkin şeyleri haram kılar.) [Araf 157]
2- Eshab-ı kiramın yalan söylediğini sanıyorlardır. Eshab-ı kiram Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an-ı kerimde övülmüş, her birinin Cennetlik olduğu açıkça bildirilmiştir. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:
(Mekke’nin fethinden önce Allah için mal verip savaşanlar, daha sonra mal verip savaşanlarla eşit değildir. Onların derecesi, sonradan Allah yolunda harcayıp savaşanlardan daha yüksektir. Fakat Allah hepsine de en güzel olanı [Cenneti] vaad etti.) [Hadid 10]
Âyet-i kerimede, sapıklara fırsat vermemek için, ve küllen vaadallahül hüsna buyuruluyor. Yani Allah her birine Cenneti söz vermiştir buyuruluyor. Fazilet bakımından, Mekke’nin fethinden önce Müslüman olanlar, daha sonra Müslüman olanlardan elbette üstündür. Ama hepsi de Cennetliktir.
Hepsinin Cennetlik olduğuna dair başka bir âyet-i kerime meali:
(Muhacirlerin ve Ensarın [Muhacir eshaba yardım edenlerin] önce gelenlerinden ve bunların yolunda gidenlerden Allah razıdır ve bunlar da, Allah’tan razıdır. Allah bunlar için, altından ırmaklar akan Cennetler hazırladı. Bunlar Cennetlerde sonsuz olarak kalacaklardır.) [Tevbe 100]
3- Resulullah da, Eshab da doğru söyledi. Ama hadis âlimleri yalan söylemiş sanabilirler. Âlimlere itimat etmemizi Allahü teâlâ bildiriyor. (Bilmiyorsanız âlimlere sorun) buyuruyor. (Nahl 43)
Peygamber efendimiz de buyuruyor ki:
(Âlimlere tâbi olun.) [Deylemi]
(Âlimler, Peygamberlerin vârisleridir.) [Tirmizi]
(Âlimler rehberdir.) [İ.Neccar]
Bu iddia sahipleri başka dinden olabilirler. Müslümanmış gibi gözüküp müslümanların itikadlarını bozmak istiyorlardır. Geriye, başka ihtimal kalmadı zaten.
Tecavüze uğrayan hayvan
Sual: Tecavüze uğrayan mısmıl hayvanın eti yenir mi?
CEVAP
Böyle işi sadist denilen ruh hastaları yapar. Çok çirkin ve büyük günahtır. Tecavüze uğrayan hayvan, kesilip yakılır. Yakmayıp etini yemek de caizdir. (F. Hindiyye, Dürr-ül-muhtar, Seadet-i Ebediyye)
Köpek temiz mi?
Sual: Bir şiirde okumuştum. Mâlikî'de köpek temizmiş. Temizse yeniyor mu?
CEVAP
Köpeğin Mâlikî’de temiz olması, eti yenir demek değildir. Mâlikî'de de köpek eti haramdır. Temiz demek, (Köpeğe dokunmakla necaset bulaşmaz, abdeste ve namaza zararı olmaz) demektir. Mâlikî'de domuz da köpek gibi temizdir. Şâfiî'de ise, kuru olarak köpeğe dokununca mahzuru olmazsa da, üstü ve kılları yaşken dokunursa veya köpeğin salyası üstümüze bulaşırsa, o yeri biri çamurlu su olmak üzere, yedi defa temiz su ile yıkamak gerekir.
Osmanlı döneminde, şair Tahir efendi, Nefi isimli şaire kelb [köpek] diye hakaret eder. Nefi de, ona şöyle der:
Tahir, bana kelb demiş, iltifatı zâhirdir,
Mezhebim Mâlikî’de, domuz ve kelb tâhirdir.
Nefi, bu şiirinde diyor ki:
(Tahirciğim, bana köpek diye iltifat ediyorsun, ama ben Mâlikî mezhebindeyim. Bizim mezhebe göre köpek tahirdir) diyor. Görünüşte, (Köpek temizdir) demiş gibi görünüyorsa da, (Köpek sensin) demek istiyor.
Osmanlı döneminde, şairler bile, Mâlikî mezhebinin hükmünü bilebiliyorlar. Şimdi, tâhirin temiz anlamına geldiğini bile bilen azdır.
Köpek balığı yenir mi?
Sual: Sırf isminden dolayı, (Kedi, köpek, domuz ve yılan balıkları yenmez) deniyor. Hepsi balıktır, niye yenmiyor?
CEVAP
Bunlar, Hanefî mezhebinde de yenir. Diğer üç mezhepte zaten denizden çıkan her hayvan yenir. Din kitaplarındaki ölçü bellidir: (Hanefî'de, balık şeklinde olan her deniz hayvanı yenir. Balık şeklinde olmamasına rağmen yılan balığı da yenir) deniyor. Balık şeklinde olmayan midye, istiridye, ıstakoz gibi deniz haşeratı, yine balık şeklinde olmayan deniz domuzu, denizaygırı, ahtapot gibi deniz hayvanları yenmez. Yani deniz haşeratıyla deniz hayvanları yenmez, balığın her çeşidi yenir.
İngilizler köpek balığına grayfish diyorlar. Gri balık demektir. Shark da diyorlar. Bu balığın köpekle, memeli hayvan olmasıyla hiç ilgisi yoktur.
Domuz balığı da böyledir. Domuz gibi memeli hayvan değildir. Yunus balıkları türünden bir balıktır. İngilizler bizim domuz balığı dediğimiz balığa porpoise diyorlar, pig fish veya pork fish yani domuz balığı demiyorlar. Fransızlar da, poissons de porc yani domuz balığı demiyorlar, marsouin diyorlar. İngiliz’in ve Fransız’ın demesi ölçü olmaz, ama bu balığın domuzla ilgisi olmadığı için domuz balığı demiyorlar. Aşağıda resimleri var. Normal balıktır. Kuzu balığı, oğlak balığı denseydi, adı öyle olurdu. Sırf isminden dolayı balık haram olmaz.
Kedi balığının bıyıkları, antenleri kedininkine benzediği için kedi balığı denmiş. Diğer balıklardan farkı yoktur. Kedi gibi memeli hayvan değildir. Diğer balıklar gibi yenir.
Yılan balığı, şeklen yılana benziyorsa da yılanla ilgisi yoktur. Yenmesinde mahzur olmaz.

Sual: Karada, suda yaşayan, yılan, kaplumbağa gibi benzeri hayvanların etini yemenin, dinimiz açısından hükmü nedir?
Cevap: Avını köpek dişi veya pençesi ile yakalayan hayvanın etini yemek haramdır. Karada, suda yaşayan haşeratı yemek, helal değildir. Mesela, kertenkele, kaplumbağa, yılan, kurbağa, akrep, yengeç, fare, köstebek, kirpi, sincap yemek helal değildir. Avlanılan, yakalanan her balığı yemenin helal olduğu, Mâide suresinde bildirilmektedir. Su içinde kendiliğinden ölüp, karnı üst tarafta duran balık yenmez. Ağ, saçma, ilaç ve sarsıntı ile ölen her balık yenir.
Sual: Tek tırnaklılardan olan atın ve tavşanın eti yenir mi?
Cevap: Yabani eşek eti ve sütü helaldir. At eti ve sütü temizdir, helaldir. Nesli azalmaması için, mekruh denildi. Tavşan eti de helaldir.
Sual: Dinimizde, gölde, nehirde yakalanan her balık yenir mi?
Cevap: Avlanılan, yakalanan her balığı yemenin helal olduğu, Mâide suresinde bildirilmektedir. Su içinde kendiliğinden ölüp, karnı üst tarafta duran balık yenmez. Ağ, saçma, ilaç ve sarsıntı ile ölen her balık yenir.
.
Şüpheli gıdaları yemek
|
Sual: Domuz yağı veya alkol bulunma şüphesi olan gıdaları ve nasıl kesildiği bilinmeyen etleri yemekten kaçınmak, takva olmaz mı?
CEVAP
Takva olmaz, vesvese olur, günah olur. Hazret-i Ömer’in, (Bizler harama düşmek korkusuyla helâllerin onda dokuzundan kaçındık) sözü, bu hususların dışındaki haramlar içindir.
İmam-ı Gazâlî hazretleri buyuruyor ki: Haram olma şüphesi olan şeylerden de sakınmalı, çünkü hadis-i şerifte, (Şüphelilerden sakınan, dinini, ırzını korumuş olur. Şüphelilerin etrafında dolaşan, harama düşebilir) buyuruldu, fakat yiyecek ve içeceklerde şüphe edip yememek, takva değil, vesvesedir. Mesela dinimiz, (Haram olduğu bilinmeyen şeyleri yiyin!) buyurur. [Belki o haramdır, ama biz bilmediğimiz için günah olmuyor.] (Haram olduğu bilinmeyenleri yemeyin) buyurmuyor. Çünkü bunu tespit etmek imkânsızdır. Dinimiz, araştırmayı emretmediği için, Resulullah efendimiz bir müşrikin, Hazret-i Ömer de, bir Hristiyan’ın [belki de necis olan] testisinden abdest almıştır. Eshab-ı kiram, gayrimüslimlerin verdiği suları içer, onların sattığı et, peynir gibi gıdaları alırlardı. Hâlbuki pis, necis olan şeyleri yemek haramdır. Kâfirler ise ekseriya pis olur. Elleri, kapları şaraplı olur. Hayvanı Besmelesiz keserler. Eshab-ı kiram, bunlara rağmen, necis olduğunu kesin bilmedikleri için, vesvese etmez, bu çeşit gıdaları yerlerdi. (İhya)
İmam-ı Kastalani hazretleri buyurdu ki:
(Peygamber efendimiz, Hayber’de, eshab-ı kiramla bir Yahudinin zehirli kebabından bir lokma yedikten sonra, (Bu et, bana zehirli olduğunu söyledi) buyurup başka yemedi ve son hastalığında, (Hayber’de yediğim zehirli etin acısını hâlâ hissediyorum) buyurdu.) [Mevahib]
Resulullah efendimiz, bir Yahudinin ekmeğini ve tereyağlı yemeğini temiz mi diye sormadan yedi. Bu domuz yağı mı, koyun yağı mı, ekmeğin hamuru su ile mi, yoksa şarap ile mi yoğruldu diye sormadı. Müşrik kadının su kabından abdest aldı. Bunlar, araştırmanın gerekmediğine birer delildir. (Berika)
İmam-ı Rabbânî hazretleri de, (Kâfirlerin vücutları değil, inançları pistir. Kur’an-ı kerimde, (Ehl-i kitabın [Yahudi ve Hristiyanın] pişirdiklerini [ve kestiklerini] yemek helaldir) buyuruldu. (Maide 5)
Kâfirlerle alışveriş eden Müslümanları pis bilmemeli, bunların yiyecek ve içeceklerinden sakınmamalı! Kâfirlerin yiyecek ve içeceklerinden sakınmak değil, bu hâlden kurtulmak ihtiyattır) buyuruyor. (3/22)
Kâfirler, gıdalarımıza necaset katabilecekleri gibi, zehir de katabilirler. Nitekim Yahudi yemeğe zehir katmıştır. Peygamber efendimiz de, araştırmadan o yemeği yemiştir. Çünkü necis olduğu bilinmeyen şeyleri yememek takva değil, vesvese olur. Dinimiz de vesveseden kaçmayı emretmektedir. (Hadika)
Bir şeyde asıl olan temizliktir. Şüphe ile o necis kabul edilmez. Bunun için, necis mi diye araştırmak gerekmez. Amr bin As hazretleri, havuzun sahibine, (Senin havuzuna canavar [hayvan] gelir mi?) diye sorunca, orada bulunan Hazret-i Ömer, havuz sahibinin cevap vermesine meydan vermeden, (Sakın söyleme!) der. Buna göre, misafirin, ev sahibine ikram edilen yemeğin necis olup olmadığını sorması caiz değildir. (Nimet-i İslam)
Dinimizde, “Bir şeyin helal olması için delil aranmaz, haram olması için delil aranır” kaidesi vardır. Necis olduğuna bir delil bulunmazsa, temiz kabul edilir. (Usul-i Pezdevi)
Margarin, sucuk, meşrubat ve diğer gıdaların içine necaset katılsa, fakat katıldığı bilinmese yemek caiz olur. Bilmek, ya bizzat görmekle veya adil Müslümanların necaset katıldığını biz gördük demeleriyle anlaşılır. Katılıyormuş demekle haram olmaz. (Eşbah)
Sabunlara da domuz yağı katılabilir. Fakat necasetli yağ ve domuz yağı sabun yapılınca, şarap sirkeye dönünce temiz olur. Bütün kimyevi değişmeler böyledir. (Tahtavi)
Gıda maddelerine hile yapılabilir. Fabrikada içine çeşitli necasetler katılabilir. Yahut ihmal yüzünden necaset karışabilir. Reçelin, pekmezin içine fare düşüp ölebilir. İmalatçı, kazanı dökmeyebilir. Meşrubatlara konan esans, alkolde eritilebilir. Bunun gibi çeşitli necaset karışabilir. Fakat içinde necaset olduğu kesin olarak bilinmeyen bütün gıda maddeleri temiz kabul edilir, yenmesi günah olmaz. (Tahrir)
Gıdalarda ve E listeli katkı maddelerinde domuz kökenli yağ, et yazmıyorsa yenmesinde mahzur yoktur, yazıyorsa yenmez.
Necis olma ihtimali
Sual: Piyasadaki herhangi bir gıdanın, necis olma ihtimali olduğu için, sakınıp yememek caiz mi?
CEVAP
Necis olduğu kesin bilinmeden sakınmak, vesvese, kuruntu ve zararlı olur. (K. Saadet)
Domuz E maddesi
Sual: Domuz yağı veya alkol bulunma ihtimali olan gıdaları yemek caiz olur mu?
CEVAP
İhtimal üzerine karar vermek yanlış olur. Dinimiz, (Bir şeyin helal olması için delil aranmaz, haram olması için delil aranır) der. Necis olan bir şeye dair bir delil bulunmazsa, temiz kabul edilir.
Margarinlerde domuzdan üretilen katkı maddeleri kullanıldığına dair çıkarılmaya çalışılan asılsız söylentiler ve “E listesi” ile ilgili iddialar üzücü bir haksızlıktır. Gıda katkı maddelerinin belirtilmesinde Sağlık Bakanlığı’nca hazırlanan Gıda Katkı Maddeleri Yönetmeliği, Avrupa Topluluğu kodunu benimsemiş ve kanunen ambalajlara yazılma zorunluluğu getirmiştir. Bu sistem çerçevesinde “E” ve ilgili gıda katkı maddesinin kod numarasının ambalaj üzerine konması zaruridir. Türkiye’de domuz kaynaklı katkı maddeleri ile domuz yağı içeren mamul gıdalara üretim izni verilmemiş olup, bahsi geçen E listeli katkı maddelerinin domuz kökenli olması kanunî açıdan da kesinlikle mümkün değildir. Margarinlerde domuz yağı veya domuzdan elde edilmiş herhangi bir katkı maddesi yoktur, hiçbir zaman da olmamıştır. Diyanet İşleri Başkanlığı da konuyu inceleyerek, bu tür dedikoduları yaymaktan sakınmak gerektiğini ve bu yağları yemenin dinen bir mahzuru olmadığını açıklamıştır. (Bitkisel yağ sanayiciler derneği)
Fâsık ve şahitlik
Sual: Gayrimüslim, fâsık veya bid’at ehli, bir gıdaya necis dese, onun sözü kabul edilir mi?
CEVAP
Hayır, gayrimüslim, fâsık veya bid’at ehli olanın, din işlerindeki sözü kabul edilmez. Doğru olarak, Allahü ekber diyerek okuduğu ezan bile kabul edilmiyor, tekrar okunması gerekiyor.
Din işlerinde, ancak âdil bir Müslümanın sözü kabul edilir. Fâsık olanın kıbleyi göstermesine, temiz, necis, helâl, haram gibi, dinden olan şeyler için söylediği sözlere itibar edilmez. (Redd-ül-muhtar)
Bid’at sahipleri, ehl-i kıble olup her ibadeti yaptıkları hâlde, âdil değildir. (Hadika)
Demek ki, herkesin şahitliği geçerli olmuyor. Hem Ehl-i sünnet olacak, hem de fâsık olmayacak, yani âdil olacaktır. Gayrimüslim, fâsık veya bid’at ehli, analiz yapıp rapor tutsa da, belge gösterse de, din işlerinde sözü, şahitliği geçerli olmaz. Diğer işlerde ise, bunların sözlerine güvenmek caizdir.
Şüpheliden kaçmak
Sual: Domuz yağı veya alkol bulunma şüphesi olan gıdaları ve nasıl kesildiği bilinmeyen etleri yemekten kaçınmak takva olmaz mı?
CEVAP
Takva olmaz, vesvese olur. Hazret-i Ömer’in, (Bizler harama düşmek korkusuyla helallerin onda dokuzundan kaçındık) sözü, bu hususların dışındaki haramlar içindir.
Fâsıklara inanılmaz
Sual: Fâsık bir kimsenin, doğru söylediğine inandığımız dînî konulardaki sözlerine itibar edilmez mi? Mesela piyasadaki gıdalar ve meşrubatlar için söyledikleri geçerli olur mu?
CEVAP
Doğru söylese de, onun sözü senet kabul edilmez. Mesela, (Kıble bu taraftır), (Bu gıda temizdir, necistir) veya (Bu helâldir, haramdır) dese, dediği de doğru olsa, ezan okuması gibi geçersiz olur. Soran kimsenin, kendi araştırıp anladığına uyması lazımdır. (Mizan-ül Kübra)
Fâsık, ezan okurken, (Allahü ekber) diyor. Yani (Allah büyüktür) diyor. Yalan söylemiyor. Ama fâsık olduğu için onun okuduğu ezan, dinen sahih olmuyor. Fâsık, mutlaka yalan söyleyeceği için değil, doğru da olsa, sözü geçerli olmadığı için, din ona itibar etmiyor. Bunun için, fâsıkların, söyledikleri doğru olsa bile, (Kolada alkol var, şu gıdada domuz yağı var, falanca firma tavukları Besmelesiz kesiyor) demelerine itibar edilmez.
"Haram karışmıştır" diyerek yememek!
Sual: Zaman zaman, yurt dışında veya yurt içinde, çeşitli yiyecekler hakkında, "bunun içinde şu madde vardır yenmez" gibi sözler, yazılar dolaşmaktadır. Böyle durumlarda nasıl hareket etmelidir?
Cevap: Konu ile alakalı olarak İbni Âbidînde; “Haram olduğu açıkça bildirilmeyen her şey, söz birliği ile mubahtır” deniliyor. Kimyâ-i se'âdet kitabında da buyuruluyor ki:
“Şunu iyi bilmelidir ki, insanlara, (Muhakkak helal olan, Allahü teâlânın helal bildiği şeyleri yiyiniz!) diye emrolunmadı. Bunu kimse yapamaz. Belki, (Helal olduğunu bildiğinizi yiyiniz!) denildi. Haram olduğu meydanda olmayan şeyleri yiyiniz denildi ki, bunu herkes yapabilir. Nitekim, Resûlullah efendimiz, bir müşrikin testisinden abdest aldı. Hazret-i Ömer, Hristiyan kadının testisinden abdest aldı. Eshab-ı kiram, gayr-i müslimlerin verdiği suyu içerlerdi. Halbuki, pis, necis olan şeyleri yemek haramdır. Gayr-i müslimler ise, çok kere pis olur. Elleri ve kapları alkollü olur. Hepsi, besmelesiz kesilen veya kesilmeyip başka suretle öldürülen hayvanları yerler. Fakat, pisliği görülmedikçe, temiz deyip yerlerdi. Aldıkları gayr-i müslim şehirlerinde, kitaplı kâfirlerden et, peynir satın alır, yerlerdi. Halbuki, o şehirlerde Müslüman olmayanlar arasında içki satan, faiz alıp veren ve dünyaya gönül bağlayan yok değildi.”
Haram olduğu, görerek veya adil bir Müslümanın haber vermesi ile anlaşılarak bilinirse, yememelidir. Fakat, sorup araştırmak lazım değildir.
Sual: Nasıl kesildiğini bilmediğimiz kasapta satılan etleri alıp yemenin mahzuru olur mu?
Cevap: Müslüman kasaptan alınan bir etin, nasıl kesildiği bilinmiyorsa, helal olma ihtimali varsa, yemesi caiz olur. Haram olduğu, görerek veya adil bir Müslümanın haber vermesi ile anlaşılarak bilinirse, yememelidir. Fakat, sorup araştırmak lazım değildir. Müslümandan satın alınan şüpheli eti yemeli, vesvese etmemelidir.
.
İçki, dinimiz ve sağlığımız
|
Sual: Şarabın, alkollü içkilerin, sağlığa faydalı olduğu, dozunda içki içmenin günah olmadığı söyleniyor. İçkinin dinimizdeki yeri nedir?
CEVAP
Kur'an-ı kerimde, hadis-i şeriflerde hamr kelimesi geçer. Hamr = alkollü içkidir. İçkinin, çeşitli hastalıklara yol açtığı, aklı azalttığı, karaciğeri bozduğu, beyni ve sinirleri harap ettiği, ilmi olarak defalarca tespit edilmiştir. Bir kimse, müslüman olmasa bile, sağlığa olan zararından dolayı içkiden uzak durmalıdır! Müslüman ise, sağlığa hiç zararı olmasa da, tek damla içmemelidir. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruldu ki:
(Ey iman edenler, içki, kumar, putlar, fal okları şeytanın necis işleridir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz. Şeytan, içki ve kumar ile aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık hepiniz vazgeçin!) [Maide 90,91]
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(İçkinin haram olduğuna dair kesin hüküm indi.) [Müslim]
(İhtimar [alkol teşekkül] etmiş her içki haramdır.) [Ebu Davud]
(Çoğu sarhoş eden içkinin, azını da içmek haramdır.) [Nesai]
(İçkide ilaç özelliği yoktur. Hastalık yapar.) [Müslim]
(İçki, bütün kötülüklerin başıdır.) [Taberani]
(İçki kötülük doğurur.) [Beyheki, Ruzeyn]
(İçki her kötülüğün anahtarıdır.) [İbni Mace]
(Allah’a ve ahirete inanan içki içmesin, içki içilen sofraya da oturmasın!) [Taberani]
(İçkiden sakının! Ağaç dal budak saldığı gibi, içki de, kötülük saçar.) [İbni Mace]
(İçki, günahların en büyüğüdür, her kötülüğün ve her günahın anasıdır.) [Taberani]
(İçki içenin haya perdesi yırtılır, şeytan ona yoldaş olur, her kötülüğe sevk eder ve her iyilikten alıkoyar.) [Taberani]
(Alkoliğin, kabrinden kalkarken, iki gözü arasında, "Bu Allah’ın rahmetinden mahrumdur" yazısı görülür.) [Deylemi]
(Rahmet melekleri, sarhoştan uzak durur.) [Bezzar]
(İçki içenin, kıyamette yüzü kara, dili sarkıktır, pis kokusundan herkes kaçar.) [Zevacir]
(Bir zaman gelir ki, içkinin adı değiştirilip helal sayılır.) [İ. Ahmed]
(İçki, zinadan kötüdür.) [R.Nasıhin]
(Allahü teâlâ, içki içene, içirene, alıp satana, yapana, saklayana, taşıyana, kendisine götürülene ve parasını yiyene lanet etti.) [İbni Mace]
(Emanete hıyanet edilir, zekat ceza gibi istenmeyerek verilir, aşağı kimseler, başa geçer, zalimlere şerrinden korkulduğu için iyilik edilir, içkiler içilir, çalgılar çalınır ve sonra gelenler [türediler] öncekileri kötülerse, çeşitli felaketlere maruz kalırlar.) [Tirmizi]
(Bir kral, bir adamı tutup “içki, katillik, zina ve domuz eti yemekten birini seç, yoksa seni öldüreceğim” der. Adam içkiyi seçer. Onu içince hepsini de yapar.) [Taberani, Hakim]
(Kötülüklerin hepsi kilitli bir yerdedir. Bu yerin anahtarı içkidir. İçki içen, o kapıyı açıp içine düşer.) [Abdürrezzak]
(Bütün kötülükler bir yere toplanmıştır. Bu yerin kilidi zina, anahtarı içkidir. Bütün iyilikler de bir yerde toplanmıştır. Bu yerin kilidi namaz, anahtarı abdesttir.) [İslam Ahlakı]
(Eski zamanlarda bir abid, insanlardan ayrı bir yerde ibadet ederken, bunu gören bir kadın, ona gönlünü kaptırır, hizmetçisini gönderir. Hizmetçi, abide gelip; bir şahitlik için sizi çağırıyorlar der. Abid de gider. Birkaç kapı geçerek güzel kadının yanına varır. Kadın, “Ya bu çocuğu öldür, ya benimle zina et veya şu şaraptan iç. Birini yapmazsan bütün gücümle bağırır, seni rezil ederim” der. Abid, bunlardan birini yapmak zorunda kalınca, şaraba razı olur. Şarabı içince sarhoş olur, daha sonra kadınla zina eder, çocuğu da öldürür. Vallahi iman ile şarap bir arada olamaz. Biri diğerini uzaklaştırır.) [İbni Hibban]
(Cenab-ı Hak, zurna, gırnata, ud, def gibi bütün çalgı aletlerini, cahiliyet döneminde tapınılan putları kaldırmamı emredip, kendisinden korkup da içkiyi bırakan mümine Cennet nimetlerini ihsan edeceğini de bildirdi.) [İ. Ahmed]
(Şaraba değişik isimler konup içilir, çalgı ve şarkıcı kadınlar çoğalırsa Allahü teâlâ onları yere geçirir.) [İbni Mace, İbni Hibban]
(Çalgılar çoğalır ve içkiler içilirse, yere batmak, başka kılığa çevrilmek gibi belalar gelir.) [Tirmizi]
(İçki içilir, kötü kadınlar çoğalırsa, erkek erkekle, kadın kadınla yetindiği zaman, çeşitli belalar gelir.) [Beyheki]
(Şarap içenin namazı kırk gün kabul olmaz.) [Tirmizi, Hakim, Nesai]
(Namazı kabul olmaz) demek, namazı boşa gider demek değildir. Namaz borcundan kurtulur, namaz kılmakla kavuşacağı büyük sevaptan mahrum kalır demektir. Namaz kılanın, günahları bırakması kolaylaşır. İçki içen de namaza devam etmelidir.
(Kişi, mümin olduğu halde zina ve hırsızlık edemez, içki içemez. Bunları yapan İslam halkasını boynundan çıkarmış olur. Tevbe ederse, Allahü teâlâ tevbesini kabul eder.) [Nesai]
(Zina eden ve şarap içenin imanı, gömleğin sırttan çıktığı gibi çıkar.) [Hakim]
(İçki ile iman, bir arada bulunmaz, biri, diğerini uzaklaştırır.) [Beyheki]
(İçki içenin kalbinden iman nuru çıkar.) [Taberani]
(Alkolik olan Cennete giremez.) [Hakim]
Her içki içene kâfir denmez. Çünkü Ehl-i sünnet itikadında büyük günah işleyene kâfir denmez. [Vehhabiler, büyük günah işleyene, mesela içki içene, namaz kılmayana, açık gezene kâfir derler. Vehhabiliğin bu yüzden de İslamiyet’le yani ehl-i sünnetle, alakası yoktur.] İslam âlimleri, (Cennete giremez) hadis-i şerifini, (Günahının cezasını çekmeden Cennete giremez) şeklinde açıklamışlardır.
Hep büyük günah işleyen, namaz kılamaz, haramlara önem veremez, Allah korusun imanını kaybedebilir. Bunun için içki içenin ve diğer büyük günahları işleyenin bir gün iman nuru sönebilir. Atalarımız, (Su testisi su yolunda kırılır) demişlerdir. Her su testisi, su yolunda kırılmadığı gibi, her içki içen de imansız ölür denemez. Fakat devamlı işlenen günahlar, insanı küfre sürükler. İçki içenler, namaza önem verip kılmaya devam ederse, içkiyi bırakmaları kolay olur. Kur’an-ı kerimde mealen, (Namaz, her kötülükten alıkoyar) buyuruluyor. (Ankebut 45)
Cennetteki şarap
Sual: İçkici biri, (Okuduğum meallere göre, Nahl sûresinde, içki tavsiye ediliyor. Bir de, İnsan sûresinde, Cennette temiz şarap içileceği yazılıdır. O âyette, (Şaraben tahura) deniyormuş. Şarap haram olsa, temiz denmez, Cennette olmaz. Ben bu âyetlere uyarak içiyorum) diyor. İçki, şarap haram değil mi?
CEVAP
O kimse, alay etmek için söylüyordur. Alay değilse, meal okumakla öyle anlamışsa, meal okumanın zararı burada da açıkça görülüyor. Bildirilen âyet, içki haram edilmeden önce Mekke'de inmiştir. Daha sonra içki haram edilmiştir. O âyetin meali:
(Hurma ağaçlarının meyvesinden ve üzümlerden de seker [içki, sirke, şıra] ve güzel bir rızık edinirsiniz. İşte bunda da, aklını kullanacak bir kavim için bir âyet [ibret] vardır.) [Nahl 67]
Tefsirlerde bildirildiğine göre, bu âyette bildirilen "seker"in zamanla yasak edileceğine işaret vardır. Ondan önceki âyetin meali şöyledir:
(Süt veren hayvanlarda size bir ibret vardır. Size, onların karnındaki işkembe pisliği ile kan arasından kandan meydana gelen ve kolayca içilebilen [içinde şeker, yağ ve mineral maddeler vesaire bulunan] tertemiz bir süt içiriyoruz.) [Nahl 66]
Bu âyetteki, işkembe pisliği ve kandan halis süt meydana gelmesi dikkat çekicidir. Bu bakımdan seker, güzel bir nimet değildir. Bir de seker kelimesine, şıra, sirke gibi mânâlar da verilmiştir. (Beydavî Şehzade haşiyesi)
Eğer seker nimetse, şıra, sirke ve pekmez için söylenmiştir. İbni Abbas hazretlerinin rivayetine göre, seker, Habeş dilinde sirke demektir. (İtkan-İmam-ı Süyûtî)
Nahl sûresindeki güzel rızık için, (Yaş ve kuru hurma, yaş ve kuru üzüm, sirke, pekmez ve çeşitli tatlılar) denmiştir. (Celaleyn)
Hurma, üzüm gibi gıdalardan hem faydalı, hem zararlı rızıklar yapılabilir. İçki haram edilmeden önce inen bir âyet meali şöyledir:
(Sana içki ve kumarı soranlara de ki: “Onlarda hem büyük günah, hem insanlar için faydalar vardır. Günahları ise faydalarından daha büyüktür.”) [Bekara 219]
Cennet ehli için, (Orada tertemiz şarap içerler) buyuruluyor. (İnsan 21)
Cennet ehline verilecek olan, (Şeraben tahura) diye buyurulan temiz şaraptan maksat, temiz bir içecektir. Türkçesi şurup, meşrubattır. Türkçede şarap alkollü içkidir. Kur'an-ı kerimde, hamr denilen alkollü içkilerin haram olduğu bildiriliyor. Bir âyet-i kerime meali:
(Ey inananlar, hamr [alkollü içki], kumar, putlar ve fal okları şüphesiz şeytan işi pisliklerdir, bunlardan kaçının ki saadete eresiniz.) [Maide 90]
Meallere bakarak âyetlere mâna vermek yanlış olur. Peygamber efendimiz nasıl bildirmiş ve yetkili İslâm âlimleri nasıl açıklamışsa, sadece onu nakletmeli, kendi anlayışını yazmaktan kaçınmalı. Bu konudaki hadis-i şeriflerden birkaçı şöyledir:
(İçkinin haram olduğuna dair kesin hüküm indi.) [Müslim]
(İhtimar [alkol teşekkül] etmiş her içki haramdır.) [Ebu Davud]
(Çoğu sarhoş eden içkinin, azını da içmek haramdır.) [Nesaî]
(Rabbim izzeti üzerine yemin etti ki, bir kul dünyada hamr [alkollü içkileri] içerse ona Kıyamette muhakkak Cennet şarabını haram kılar. Bir kul da hamrı [içkiyi] terk ederse Allah da ona muhakkak Cennet şarabından içirir.) [Ebu Nuaym]
“Biz ona son verdik, ya Rabbi”
Sual: Alkollü içkilerin yasak, haram edilmesinin hazret-i Ömer ile bir alakası, ilgisi var mıdır?
Cevap: Bu konu, Menakıb-ı Çihar Yar-i Güzin kitabında şöyle anlatılmaktadır:
“İçkinin haram olduğunu bildiren âyet-i kerimeler nazil olmadan önce Abbâd bin Sâmit bir ziyafet verir. Müslümanlardan birkaç kişiyi de davet eder. Yemekleri yerler ve içki de içerler. Sonra kendi soylarını öven şiirler söylemeye başlarlar ve aralarında tartışma çıkar. Bu durumu Peygamber efendimize bildirirler. O anda Resûlullah efendimizin yanında bulunan hazret-i Ömer;
-Ya Rabbi, bize içki hakkında kesin emrini bildir, diye niyazda bulunur. Bunun üzerine Mâide sûresinin 90. ve 91. âyet-i kerimeleri nazil olur. Bu âyet-i kerimelerde mealen;
(Ey iman edenler! İçki, kumar, putlar, kumar okları, pistir, şeytan işidir. Bunlardan sakınınız ki, felah bulasınız. Şeytan içki ve kumar ile aranızda düşmanlık, buğuz meydana getirmek ister. Böylece Allaha ibadetten ve bilhassa namazdan alıkoyar. O hâlde onlara artık son vermez misiniz!) buyurulur. Bu âyet-i kerimeleri dinleyen hazret-i Ömer;
'Biz ona son verdik, ya Rabbi' der...”
Abdülazîz Revvâd hazretleri başından geçen ibret verici bir hadiseyi şöyle anlatmıştır:
“Medine-i münevverede idim. Bir gece Mescid-i Nebiye gidiyordum. Bir kadın telaşla bana yaklaşıp;
-Ey efendi, şurada bir hasta var, can çekişiyor, ölmek üzere. Yanında bir erkek yok ki, ona Kelime-i şehadeti telkin etsin, söyletsin! dedi.
Ben de hemen oraya gittim. Ölmek üzere olan adama, Kelime-i şehadeti söyletmek için uğraştıysam da o, bir türlü söyleyemedi. Bir ara gözlerini açıp;
-Kaç defadır bunu söyle diyorsun. Fakat ben söyleyemiyorum. Ben İslâm dininden yüzümü çevirmişim, dedi ve sonra öldü... Daha sonra bu adamın kim olduğunu ve hâlini araştırdım ve bana;
-Bu adam devamlı içki içerdi dediler. Kendi kendime, Peygamber efendimizin;
(Şarap içmeyi âdet eden, vesene, puta tapan gibidir) buyurması elbette doğrudur, dedim...”
Allahü teâlâ, yiyecek ve içeceklerden bazılarını helal ettiği gibi, bazılarını da haram, yasak etmiştir. Haram edilen şeylerin yenilip, içildiği yerlere, fıkıh kitaplarında, Fısk meclisi denmektedir. Dinimiz, haram işlemekten ve haram, günah işlenen yerlerden uzak durmayı emretmektedir.
Alkolün azı da haramdır
Sual: Bazı kimseler, alkollü içkilerin az içilmesinin haram olmadığını söylüyor. Böyle bir şeyin aslı var mıdır?
Cevap: Konu ile alakalı olarak Rıyâd-un-nâsihîn kitabında buyuruluyor ki:
“Hadîs-i şerifte; (Çok içildiği zaman sarhoş eden şeyin, az içilmesi de haramdır) buyuruldu. Bu hadîs-i şerifi, Zevâcir ve Künûzüddekâık kitapları da yazmaktadır. Bir hadîs-i şerifte buyuruldu ki; (Şarap içmek, büyük günahların en büyüğüdür. Bütün kötülüklerin anasıdır, başıdır. Şarap içen, namaz kılmaz. Anası ile, halası ile, teyzesi ile zina eder.) Bir hadîs-i şerifte; (Şarap içen ile arkadaşlık etmeyiniz! Cenazesine gitmeyiniz! Buna kız vermeyiniz ve onun kızı ile evlenmeyiniz! Muhakkak biliniz ki, şarap içen, kıyamet günü, mezardan yüzü kara, gözleri mavi olarak kalkar. Dili sarkmış, pis kokulu olur. Herkes, bunun pis kokusundan kaçar) buyuruldu. Bir hadîs-i şerifte; (Şarap içen Cennete girmez) buyuruldu. Ehl-i sünnet mezhebine göre, büyük günah işleyen kâfir olmaz, imanı gitmez. Bu hadîs-i şeriflerin manası; helal diyen veya kalbi, bunu kötü bilmeyen kimse demektir. Yahut, şarap içmeyi âdet edinen kimse, tevbe etmeden ölürse, son nefeste imanı gider demektir. İmanla gitmek isteyen, şarap içmemelidir. Şarabı içene, getirene, taşıyana, hazırlayana, satana ve imal edene, Allahü teâlâ ve Resûlü lanet eder. Şarap satanın aldığı para haram olur. Dünyada belalardan kurtulmaz. Sarhoş iken kıldığı namazları sahih olsa da, kabul olmaz, yani sevabı olmaz. Bir hadîs-i şerifte; (Şarap içmeyi âdet eden, vesene tapan gibidir) buyuruldu
.
Domuz eti yemek haramdır
|
Sual: Domuzun herkese, ipek ve altının erkeklere haram edilişinin hikmeti nedir?
CEVAP
Dinimizde bir şey haram ise, hikmetini bilmesek de onun haram olduğuna inanmak gerekir. Muhammed aleyhisselamın peygamber olarak bildirdiği şeylere akla uygun olduğu, yahut tecrübe ile anlaşıldığı için inanmak iman olmaz. Çünkü bu, aklı tasdik etmek demektir. Haramlarda muhakkak vücuda zarar veren bir şey aranmamalıdır!
Domuz, her türlü necaseti yiyen çok pis bir hayvandır. Zararlı olduğu için yalnız Türkler değil, Avrupalılar da, bir kimseye hakaret etmek için “Domuz” derler.
Tevrat’ta domuz eti yasak edildiği için, bugünkü Yahudiler bile domuz eti yemezler.
Bugün tıp, insana en çok zarar veren ve hastalık bulaştıran etin domuz eti olduğunu tespit etmiştir.
Domuz eti yiyenlerde [safra kesesi iltihabı, apandisit, bağırsak iltihabı, çeşitli çıbanlar, mafsal kireçlenmeleri, damar sertliği, romatizma, grip, tansiyon yüksekliği, kalb anjini, enfarktüs gibi] çeşitli hastalıkların görüldüğü meydana çıkmıştır.
Domuz etinde bulunan büyüme hormonunun kansere sebebiyet verdiği açığa çıkmıştır. Domuz eti ile geçen trişinoz hastalığının bugün bile tedavisi yoktur.
Domuz şeridi [tenya], mide ve bağırsak yolu ile kana geçerek, göz, beyin gibi önemli organlarda ağır hastalıklara, hatta ölüme sebep olmaktadır.
Domuz eti yiyenlerde, kıskançlık hislerinin dumura uğradığı, namusunu kıskanmadığı tespit edilmiştir. Domuz yağı, E vitaminini birdenbire yok eder. İnsan, E vitamininden mahrum kalınca nesli söner, E vitamininin yokluğu sevgiyi, aşkı yok eder.
E vitamininin noksanlığında erkeklerde kısırlık, kadınlarda çocuk düşürme hastalığı ortaya çıkar. E vitamini yağlardaki acılaşmayı önler.
E vitamini tükenince A vitamini acılaşmayı önleyemez. A vitamininin yokluğunda da cinsiyete menfi yönde etki eder. Domuz eti ve yağı yiyenlerde karakter değişikliğinin ortaya çıktığı da tespit edilmiştir.
Domuz etinin, diğer hayvan etlerine hiçbir üstünlüğü yoktur. Üstelik hazmı güç, protein değeri çok düşüktür.
Domuzun daha başka zararları da tespit edilse, yine de (Mutlaka bu veya şu sebepten dolayı domuz haram edilmiştir) denilemez. Fakat hiç zararı tespit edilmese de dinimiz yasak ettiği için, domuz etini yemek haramdır.
İpek ve altının erkeklere haram ediliş sebebine de bu açıdan bakmak gerekir.
Sual: Domuz eti yerken besmele çekmenin hükmü nedir?
CEVAP
İbni Hacer-i Mekki hazretlerinin Zevacir isimli eseri ile, birkaç kitaptan aldığımız, küfre düşüren söz ve işlerden bazıları şunlardır:
- Kesin haram olduğu bilinen bir şeyi yiyip içerken besmele çekmek. Mesela şarap içerken veya domuz eti yerken Besmele çekmek küfürdür.
- Kâfirlerin dini âyinlerini, bayramlarını beğenmek. Mesela zaruretsiz bir Hristiyanın Noelini tebrik etmek. Nevruz günü yumurta boyamak.
- Meşhur bir harama helal, meşhur bir helale haram demek. Mesela domuz yağı helal, üzüm suyu haram demek.
Domuz yağı helal diyenler
Sual: Reşat Halife denilen Mısırlı mezhepsizin kurduğu 19 culuk dinindekiler, (Allah Kur’anda domuz etini haram ediyor, yağına haram demiyor. Domuz yağı helaldir) diyorlar. Domuz eti haramsa yağı nasıl helal olur ki?
CEVAP
Bu sözde birkaç hata var:
Birincisi mantık, kıyas hatası. Bir hayvan leş ise, eti pis, yağı temiz olmaz. Reşat Halifenin mantığı ile Allahü teâlâ sadece etine haram dedi, yağına veya pisliğine demedi diye, domuzun pisliğine helal denir mi hiç?
İkincisi, haram edilmiş hayvanların hepsini Kur’anda bulmak mümkün mü? Mesela Kur’anda köpek eti yasaklanmıyor, yılan çıyan, kartal gibi hayvanların haram olduğu yazmıyor. Kur’anda bulamadım diye Allah’ın Resulünün haram ettiği bu hayvanlara helal denir mi? İnanmadıkları Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(İhtilaflı bir işin hükmünü öğrenmek için Kur'ana ve Sünnete bakın!) [Nisa 59]
(İhtilaflı şeyleri insanlara açıklayasın diye bu Kitabı sana indirdik.) [Nahl 44, 64]
(Resule itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur.) [Nisa 80]
(O Peygamber, güzel şeyleri helal, çirkin şeyleri haram kılar.) [Araf 157]
Allahü teâlâ, sadece Kur’ana bakın demiyor, Sünnete de bakın, Resulüme uyun diyor. Kur’anı o açıklar diyor. Allah’ın bu âyetlerine inanmayan Kur’ana ve Allah’a inanmış olur mu? Bunun için (Yalnız Kur’an) diyen sapıklar, kesinlikle Kur’ana ve Allah’a inanmıyorlar. Hadis-i şeriflerde hangi hayvanların yenilip yenilmeyeceği açıkça bildirilmiştir. Kur’an-ı kerimi açıklamak gerektiği gibi hadis-i şerifleri de açıklamak gerekir. Kur’anda, (Bilmiyorsanız âlimlere sorun) da buyuruluyor. (Nahl 43)
Bu âyetler, Resulullahın sözünün dinde delil olduğu gibi, âlimlerin de delil olduğunu bildiriyor. Bunları delil olarak kabul etmeyen Kur’ana nasıl inanmış olur ki? (Yalnız Kur’an) diyenler Allah’a, Kur’ana ve Onun Resulüne inanmayan tesettür düşmanı kimselerdir. Resulullahın sözünü kabul etmeyenlerin kâfir oldukları yine Kur’anda bildiriliyor:
(Allah ile resullerinin emirlerini birbirinden ayırıp ikisi arasında bir yol tutmak isteyen kâfirdir.) [Nisa 150,151]
19’cu, inat ederek diyor ki:
Domuz yağının haram olmadığını, Allah’ın elçisi Reşat Halife, 6. surenin 145 ile 146. âyetini birbiri ile kıyaslayarak yapmıştır.
CEVAP
O âyetler yeni mi indi? Resulullah efendimiz o âyetleri nasıl açıkladı? 1400 senedir binlerce İslam âlimi geldi. Hangi İslam âlimi domuz yağı helal dedi ki? 146. âyette Yahudilere eti yenen hayvanlardan koyun ve sığırın iç yağının haram edildiği bildiriliyor. Buradan domuz yağının helal olduğuna nasıl kıyas edilir ki? Ne diye Reşat Halife’nin kıyasına inanıyorsun da, Resulullahın bildirdiğine inanmıyorsun? Allahü teâlâ, Resulüne vahiy ile bildirmiş O da bize bildirdi. Allah’a inanan vahye de inanır. Resulünün sözleri vahye dayanır. (Necm 4)
19’cu yine inatla diyor ki:
Bence içki günah diye üzümü yasaklamak gibi, domuz eti günah diye yağını, derisini ve gerisini yasaklamak anlamsızdır.
CEVAP
Dini hüküm hakkında sence, bence olur mu? O zaman insan sayısınca din olur. Buna da din değil, dinsizlik denir. Dinde nakil esastır. Din bilgileri zamanla değişmez. Allah ve Resulünün sözleri senettir. Bu yüzden, bizim gibilerin Kur’an hakkında görüşleri geçersizdir. Çünkü hadis-i şerifte, (Kur'anı kendi görüşüne göre açıklayan kâfir olur) buyuruluyor.
Domuzlu kedi maması
Sual: Kedi mamalarında domuz eti de oluyor. Kedinin bu mamayı yemesi günah olur mu?
CEVAP
Hayvana hiçbir şey günah olmaz. Bunu yedirene de günah olmaz. Domuz eti olmayanları tercih etmek iyi olur.
Domuz yağı yenmez
Sual: (Ben resulüm yani peygamberim) diyecek kadar sapıtan ve bâtıl bir din kuran Mısırlı Reşat Halife, (Domuzun eti haram, ama yağı helâldir, çünkü Kur’anda domuzun sadece etinin haram olduğu bildiriliyor, yağı ve başka yeri denmiyor) diyor. Domuzun eti haram olunca, yağı, bağırsakları ve bağırsaklarındaki pislikleri helâl olur mu?
CEVAP
Elbette helâl olmaz. İslam âlimleri, (Bid’at ehli Kur'an-ı kerimi anlayamaz) buyuruyor. Kur’an-ı kerim sanki Anayasa gibidir. Anayasa kanunlarla açıklanır. Âyet-i kerimeler ve hadis-i şerifler, genelde şartsız söylenir. Şartsız söylenince, bazı şartları olur. Mesela Kur’an-ı kerimde, (Kan haramdır) buyuruluyor. Buradan her çeşit kanın haram olduğu anlaşılmaz. Resulullah efendimiz, “sallallahü aleyhi ve sellem” akan kanın haram olduğunu bildirmiştir. Karaciğer ve bir kan deposu olan dalağın içindeki kanın haram olmadığını açıklamıştır. Etlerin içinde bulunan kanlar da haram değildir. Yine aynı âyet-i kerimede, başka hayvan tarafından öldürülen hayvanın da, yenmeyeceği bildiriliyor. Bunun şartlarını da Peygamber efendimiz şöyle açıklıyor:
(Eğitilmiş av köpeğini, Allah'ın adını anarak av üzerine gönderdiğin zaman, senin için tuttuğu avı öldürmüş olsa bile onu ye! Ancak köpek yakaladığı avı yemişse o yenmez, çünkü yakaladığı avı kendi için tutmuş olur.) [Buhârî]
Bu hadis-i şerifin açıklamasını da, fıkıh âlimleri kitaplarına yazmışlardır:
Eğitimli bir tazı, bir tavşanı öldürüp getirse, bakılır, eğer kendi için öldürmüşse, yani birazını yemişse o yenmez. Hiç dokunmadan getirmişse yenir. Onun için tazıya, alışıp da tavşanı yemesin diye, pişmiş et verirler. Bunları âyet-i kerimeden ve hadis-i şeriften biz nasıl çıkartırız ki?
Yine âyet-i kerimede, boğazlanmadan ölen hayvanın yenmeyeceği bildiriliyor. Peygamber efendimiz bunun istisnasının olduğunu açıklayıp buyuruyor ki:
(Size iki meyte [ölmüş hayvan] ve iki kan helâl kılındı. İki meyte balık ve çekirge, iki kan da karaciğer ve dalaktır.) [İbni Mace]
Peygamber efendimiz bunu açıklamasaydı, ilmihal kitaplarından işin doğrusunu öğrenmeseydik, balık yiyemezdik. Kanı açıklamasaydı, dalağı yiyemezdik. Hâlâ âyet-i kerimeyi anlamayıp dalağa haram diyenler var.
Reşat Halife, bid’at ehlinin daniskasıdır. Kur’anı anlaması asla mümkün olmaz. (Domuzun sadece eti haramdır) demesi bunu açıkça gösteriyor. Demek domuzun pisliğine de helâl diyebiliyor. Kur’anda yazmıyor diye, köpek etine helâl diyen zındıklar az değildir. Allahü teâlâ, Peygamber efendimizi niye gönderdi? O, Kur’anı açıklamasaydı, köpek etinin haram olduğunu kim nereden bilecekti? Çinliler gibi, önümüze ne haşerat çıksa yerdik. O hâlde, âyet-i kerimelerin ve hadis-i şeriflerin açıklamaları olan muteber ilmihâl kitaplarıyla amel etmeliyiz.
.
Gayri müslimlerin yemeklerini yemek
|
Sual: Hristiyan kadınları, pişirdikleri yemekten bize getiriyorlar. Biz de bu yemekleri yiyoruz. Bazıları gayrmüslimlerin pis olduklarını, hediyelerini almanın caiz olmadığını söylüyorlar. Doğru mudur?
CEVAP
Gayrimüslimlerin yemeklerini yemek, verdikleri hediyeleri alıp kullanmakta mahzur yoktur. İslam âlimlerinin en büyüklerinden olan imam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
(Tevbe suresi 28. âyet-i kerimesinde (Müşrikler elbette pistir) buyuruluyor. Hanefi âlimleri bu âyeti, Allahü teâlânın (Müşrikler pistir) buyurması, (Müşriklerin kalblerinin, itikadlarının pis olduğu içindir) diye açıklamışlardır. Gayrimüslimler, temizliğe riayet ederlerse, bedenlerine pis denemez. Çünkü Peygamber efendimiz, bir yahudi evinde yemek yedi, bir müşrikin kabı ile taharetlendi. Hazret-i Ömer de bir Hristiyan kadının kabından taharetlendi. Müşriklerin bedenleri de pis olsaydı, onların yemeklerini yemez, sularını içmezlerdi. Eğer müşriklerin bedenleri pis olsaydı, iman edince temiz olmamaları gerekirdi. O halde onlara pis denilmesi, kalblerinin pis olduğunu bildirmek içindir. İman edince kalblerindeki bu pislik gider, temiz olur. İtikadlarının, kalblerinin pis olması, bedenlerin de pis olmasını gerektirmez.
Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Ehl-i kitabın [Yahudi ve Hristiyanların] pişirdiklerini, kestiklerini yemek helaldir.) [Maide 5]
O halde, kâfirlere karışan, alışveriş eden müslümanları pis bilmemelidir! Böyle müslümanların pis olduklarını sanarak, bunların yiyecek ve içeceklerinden sakınmamalı, müslümanlardan ayrılmak yoluna sapmamalıdır! Bu hâl, ihtiyat değil, bu halden kurtulmak ihtiyattır.) [Mektubat c.3, m.22]
Yine İslam âlimlerinin en büyüklerinden olan imam-ı Gazali hazretleri de buyurdu ki:
(Haram olduğu bilinmeyen şeyler yenir. Peygamber efendimiz, bir müşrikin, Hazret-i Ömer de, bir Hristiyan kadının testisinden abdest almıştır. Eshab-ı kiram, kâfirlerin verdiği suyu içerdi. Halbuki, pis, necis olan şeyi yemek haramdır. Kâfirler ise, ekseriya pis olur. Elleri kapları şaraplı olur. Çeşitli şekilde öldürerek leş ettikleri hayvanları yerler. Eshab-ı kiram, buna rağmen, necis olduğunu kesin olarak bilmedikleri için, onlardan et, peynir gibi gıda maddelerini alıp yerlerdi.) [Kimya-ı Seadet]
Dinimiz zimmiye [gayrı müslim vatandaşa] zekat hariç, sadaka, sadaka-i fıtr, adak ve hediye verilmesinin ve onlardan cizye ve hediye almanın caiz olduğunu bildiriyor. (Mevkufat, Dürer)
Dinimiz, kâfire itikadlarından dolayı hürmet etmenin ve selam vermenin caiz olmadığını; ama ihtiyaç halinde selam verip müsafeha etmenin caiz olduğunu bildiriyor. (Redd-ül Muhtar)
Zimmiye zulmetmek, müslümana zulmetmekten daha büyük günahtır. Zimmiyi üzmemek için selam vermek caizdir. (Dürr-ül-muhtar)
Hadis-i şerifte ise, (Zimmiye eza edenin hasmı ben olurum) buyuruluyor. (Hatib)
Yine hadis-i şeriflerde (Hediyeyi reddetmeyin!) ve (İstemeden verilen şeyi alınız! Allahü teâlânın gönderdiği rızıktır) buyuruluyor. (Beyheki)
Sual: Kâfirin verdiğini alıp yemekte ve içtiği bardaktan su içmekte mahzur var mıdır?
CEVAP
Mahzur yoktur.
Komşudan gelen aşûre
Sual: Ateist komşuların getirdiği Aşûre veya tatlı gibi şeyleri yemek caiz mi?
CEVAP
Necis olduğu bilinmedikçe dinsizlerin yemeği yenir. Yani domuz eti ve şaraplı olduğu bilinmezse yenir.
Sual: Şimdiki Hristiyanlar kan akıtmadan, hayvanların kafasına kurşun sıkarak ya da boğarak öldürüyorlar. Bunların öldürdükleri hayvanları yemek caiz midir?
CEVAP
Boğarak veya kurşun sıkarak öldürdükleri kesin olarak biliniyorsa yenmez. Fakat zan ile olmaz.
Gayr-i müslimlerden gelen yiyecekler
Sual: Bazı kimseler, gayr-i müslimlerden veya açıkça günah işleyenlerden gelen yiyecekleri haramdır diyerek yemiyorlar ve onlardan gelen giyecekleri de aynı sebepten giymiyorlar. Gerçekten dinimiz böyle mi emrediyor?
Cevap: Konu ile alakalı olarak İmam-ı Gazâlî hazretleri Kimyâ-i se'âdet kitabında buyuruyor ki:
Dünya malından çoğu haramdır diyenler yanılıyor. Haram çoktur, fakat, daha çok değildir. Çok başkadır, daha çok, başkadır. Nitekim, hasta çoktur, tüccar çoktur, asker çoktur, fakat, insanların çoğu değildir. Zalimler çoktur, amma mazlumlar daha çoktur.
İnsanlara, “Muhakkak helal olan, Allahü teâlânın helal bildiği şeyleri yiyiniz!” diye emir olunmadı. Bunu kimse yapamaz. Belki, “Helâl olduğunu bildiğinizi yiyiniz!” denildi. Haram olduğu meydanda olmayan şeyleri yiyiniz denildi ki, bunu herkes yapabilir. Nitekim, Resulullah efendimiz, bir müşrikin testisinden abdest aldı. Hazret-i Ömer, Hristiyan kadının testisinden abdest aldı. Eshab-ı kiram, kâfirlerin verdiği suyu içerlerdi. Halbuki, pis, necis olan şeyleri yemek haramdır. Kafirler, çok kere besmelesiz kesilen veya kesilmeyip başka suretle öldürülen hayvanları yerler. Fakat, pisliği görülmedikçe, temiz deyip yerlerdi. Aldıkları kâfir şehirlerinde, kitaplı kafirlerden et, peynir satın alır, yerlerdi. Halbuki, o şehirlerde Müslüman olmayanlar arasında içki satan, faiz alıp veren ve dünyaya gönül bağlayan yok değildi.
Müşriklerin, bedenleri değil inanışları pistir
Sual: Bazı kimseler, âyet göstererek, gayr-i müslimlerin bedenleri, ellerinin değdiği her şey pistir dolayısı ile bunlarla alışveriş yapmak, verdiklerini alıp yemek caiz değildir diyorlar. Gerçekten böyle midir?
Cevap: Kur’ân-ı kerimde Tevbe suresinin 28. âyetinde kafirlere Neces ve 95. Âyetinde de Rics yani pis buyuruluyor. İmâm-ı Rabbânî hazretleri konuyu açıklarken buyuruyor ki:
“Müşriklerin kendileri pis olsaydı, iman edince, temiz olmamaları lazım gelirdi. O hâlde, onlara pis denilmesi, kalplerinin pis olduğunu bildirmek içindir. İman edince, bu pislik gider, temiz olurlar. İtikatlarının, kalplerinin pis olması, bedenlerinin pis olması demek değildir. Kâfirlere ve onların eşyasına dokunmak haram olmaz. O hâlde, Müslümanlara merhamet edip, kâfirlerin pis olduğunu anlamamalı ve kâfirlerle karışan, alışveriş eden Müslümanları, pis bilmemelidir. Böyle Müslümanları, pis oldu sanarak, bunların yemek ve içmelerinden sakınmamalı, Müslümanlardan kaçınmak, ayrılmak yoluna sapmamalıdır. Bu hâl, ihtiyat değildir. Bu hâlden kurtulmak, ihtiyattır.”
Sual: Eti yenen hayvanlardan gayr-i müslimlerin kestikleri ile Müslümanların besmelesiz olarak kestikleri hayvanların eti yenir mi?
Cevap: Kitaplı kâfirlerin, kendi kitaplarına göre ve kendi dilleri ile Allahü teâlânın ismini söyleyerek kestiklerini, kadının, çocuğun ve cünüp olanın kestiğini yemek caizdir. Besmele çekmesi unutularak kesileni ve avlananı yemek de caizdir. Şafii mezhebinde Besmelesiz kesileni yemek de caizdir. Maliki mezhebinde ise, besmelesi unutulan da yenmez.
Sual: Gayr-i müslimlerin kestiği hayvanın etini yemekte bir mahzur var mıdır?
Cevap: Konu ile alakalı olarak Hadîkada deniyor ki:
“Ehl-i kitabın dar-ül-harpte kesmiş oldukları hayvan, aksi sabit olmadıkça, temiz kabul edilir. Mecusinin, kitapsız kafirlerin etli yemeklerini yemek, hayvanı onların kestiği kati olarak bilinmediği için, tenzihen mekruhtur. Şimdi kasaptan alınan etler de böyledir.”
Gayr-i müslimlerin kestiğini yemek
Sual: Bir Müslüman, gayr-i müslimin kestiği hayvanın etini satın alıp yiyebilir mi?
Cevap: Bu konuda Hindiyyede, Zebâih bahsinde deniyor ki:
“Müslümanın veya Ehl-i kitap olan kâfirin, Allahü teâlânın ismini veya bir sıfatını, herhangi bir lisan ile söyleyerek, kestiği yenilir. Müşrikin ve mürtedin kestiği yenilmez. Keserken, İsa veya üç tanrıdan biri derse, yenilmez. Böyle inanır, fakat söylemezse, yenir. Kesmek için söylemelidir. Dua, şükür için söylerse veya Allahtan başkasını, tazim etmeyi niyet ederse, Allah ve Muhammed için derse, yenmez.”
Bir Peygambere ve bunun, sonradan bozulmuş olan mukaddes kitabına inanan bir kâfir, bu Peygamber tanrıdır veya oğludur dese ve putlara yalvarırsa da, buna Ehl-i kitâb denir. Çünkü, ilah, rab, tanrı, baba gibi isimler, yardım eden, yaratılmaya sebep olan, çok sevilen manasına da kullanılır. Bu isimleri, İsa aleyhisselama, bu manalar ile söyleyen, müşrik olmaz. Ona, üç tanrıdan biri veya tanrı denilmesi, hakiki bir söz değil, mecaz olur. Onda Ülûhiyyet sıfatı bulunduğuna inanırsa, mesela her istediğini yaratır derse, Müşrik olur. Şimdi, Mûsevî, Îsevî, Nasrânî, Hıristiyanların bir kısmı, Ehl-i kitaptır. Putlara, heykellere, İsa aleyhisselamı sevdikleri için, istediklerinin yaratılmasına sebep olmaları için yalvarıyorlar. İsa aleyhisselama ilah diyen nasrânînin kestiklerini yemek caiz ise de, zaruret olmadıkça, buna kestirmemeli ve kestiğini yememelidir. Kitapsız kâfirlerin kestikleri yenilmez. Kesenin nasıl kimse olduğunu araştırıp anlamak şart değildir. Besmele kasten terk edilirse, Hanefide haram, Şafiide helal olur.
Gayr-i müslimlerin çoğunlukta olduğu yerlerde, varsa Müslüman kasap aramalı. Bu kasaptaki eti, Müslümanın kestiğini niyet ederek, satın almalıdır. Sığır, koyun, tavuk gibi eti yenen hayvanların etlerini yemek helal olması için, İslâmiyete uygun kesilmeleri lazımdır. Yani bir Müslümanın veya ehl-i kitabın kesmesi ve keserken Allah ismini söylemesi lazımdır. İslâmiyete uygun kesilmeyen hayvan leş olur. Bunun etini yemek ve satmak haram olur. Hayvan kesenlerin ve satan Müslümanların bunu iyi bilmeleri lazımdır. Et satın alırken, bunun nasıl kesildiğini sormak lazım değildir. Çünkü, Müslümana hüsn-i zan olunur.
.
İlaçlara konan alkol maddeleri
|
Sual: İlaç için hazırlanan ve içinde etil alkol olan şurupları içmek caiz midir?
CEVAP
Necis olan sıvı, mesela ispirto; ilaç gibi şeylere bir menfaat için karıştırılınca karışım temiz olur, fakat ilaç için olmayanları içmek haramdır. (İslam Ahlakı)
Demek ki, ilaç için olan karışımlar affediliyor ve caiz oluyor.
Domuz maddeli ilaçlar
Sual: Sentetik yapılmayan, hayvanlardan, özellikle domuz ve sığırdan alınan Anilaz ve Tripsin gibi maddeler ihtiva eden ilaçlar kullanabilir mi?
CEVAP
Kullanılır, hangi hayvandan alındığını araştırmak gerekmez.
Haram şeyi ilaç olarak kullanmak
Sual: Haram olan bir şeyi ilaç olarak kullanmanın ve ihtiyacı olan birine kan vermenin dinimizdeki hükmü nedir?
Cevap: Konu ile alakalı olarak Dürr-ül-muhtârda deniyor ki:
“Zaruret olmadıkça insanın bir parçasını kullanmak haramdır. Kullanması haram olan şeyi ilaç olarak yemek ve içmek de caiz değildir.” İbni Âbidîn hazretleri bunu açıklarken buyuruyor ki:
“Kullanılması haram olan şey, temiz olsun, necis, pis olsun, ilaç olarak kullanmak haramdır. Fakat, hastalığa iyi geleceği bilinir ise ve ondan başka ilaç yoksa, kullanılmasına izin verilmiştir. Ölüm tehlikesi olduğu ve başka çare bulunmadığı zaman, kadına ve erkeğe kan vermek caiz olur.” Şeyh Tâhir-üz-Zâvî, fetvâsında diyor ki:
“İslâm dini, sıhhati korumayı ve bedenin selametini emretmektedir. Hastaya kan vermek, insani vazifedir. Çünkü, hayatı korumak, bazen kan verilmesine bağlı olmaktadır. Kan vermek, süt kardeşliğine sebep olmaz, nikâhı bozmaz.”
Alkollü içkileri kullanmak
Sual: Alkollü içkilerin içilmesi, ilaç olarak tedavide ve sanayide kullanılmasının dinimizdeki hükmü nedir?
Cevap: Allahü teâlâya asi olmak yani haram işlemek, insanı dünyada ve ahirette felakete götürür. Bu sebeple Allahü teâlâya asi olmaktan kaçınmalıdır. Ehl-i sünnet itikadını öğrenmeyen, imanı bunlara uygun olmayan, haramları, farzları bilmeyen ve bunlara uymayan kimse, Allahü teâlâya asi olur, haramlardan sakınmaz, günah işler. Haramların en büyüğü, ehl-i sünnet itikadını bilmemek, ikincisi namaz kılmamak, üçüncüsü de içki içmektir. Dinimizde sarhoş eden her içki haramdır. Şarap ve her türlü alkollü içkileri içmek, haram olup, büyük günahtırlar. Bir kimse, bu günahları işlerken Besmele söylese veya helal olduğuna itikat etse, yahut Allahü teâlânın haram etmesine ehemmiyet vermese, imanı gider. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Şarap içmek, büyük günahların en büyüğü ve bütün fenalıkların ve günahların anasıdır.)
(Bütün fenalıklar bir yere toplanmıştır. Bu yerin kilidi zina, anahtarı şaraptır ve bütün iyilikler bir yerde toplanmıştır. Bu yerin kilidi namaz, anahtarı abdest almaktır.)
(Allahü teâlâyı seven ve Kıyamete inanan kimse, içki içilen yerde oturmasın.)
(Şarabı yapmak, üzümünü sıkmak, taşımak, dağıtmak, satmak ve içmek, günahta beraberdir ve bunların namazlarına, oruçlarına, haclarına, zekâtlarına ve sadakalarına sevap verilmez. Meğer ki tevbe ederler.)
(Baldan ve arpadan yapılan içkiler ve sarhoş eden her içki haramdır.)
İmam-ı Muhammed Şeybânî hazretleri;
“Çok içilince sarhoş eden içkinin azı da haramdır” buyurmuştur ve fetva da bunun üzerinedir.
Başka ilaç varken, bunları ilaç olarak içmek de haramdır. Hariçten kullanmak caiz ise de, necistirler, uçmakla temizlenemez, yıkamak lazımdır. El-fıkhü alel mezâhibil-erbe'a kitabında deniyor ki:
“Sarhoş eden sıvıların hepsi, dört mezhepte de şarap gibi galiz, fena necasettir. Hanefide avuç içi yüzeyinden fazlası ile, diğer üç mezhepte görülebilen az miktarı ile kılınan namaz sahih olmaz. Şafiide ve Hanefinin bir rivayetinde, ilaç ve kolonya yapmakta kullanılan miktarı, çok olsa da affedilmiş olup, namazın sıhhatine mani olmaz.”
Esrar, afyon, eroin gibi uyuşturucu şeyleri keyif için yemek, içmek haram olup, tedavi için caizdir.
.
Çay-kahve faydalı, tütün zararlıdır
|
Sual: Bir tasavvuf kitabında, (kahve, tütün, tömbeki, esrar, şaraptan daha kötüdür. Çünkü şaraptan kırk günde kurtulmak mümkün, ama ötekilerden sıyrılmak çok müşküldür) deniyor. Kahve, tütün, şaraptan daha kötü nasıl olabilir?
CEVAP
Kitaptaki ifadelerde bir nakil hatası olabilir. İstanbul Üniversitesi yayınlarından Gıda Kimyası kitabında deniyor ki: (Çaydaki tein ile, eskiden ayrı bir alkaloit olarak kabul edilen Kafeinin aynı olduğu tespit edildi. Çayda %2,5-3, kahvede ise %1,3 oranında kafein bulunur.
Kafein, zihni açar, kan dolaşımını artırır, vücuda sıcaklık verir, yorgunluğu giderir, sindirimi kolaylaştırır. Fazlası sinir sistemi üzerinde etki yapar. Kalb hastalıklarında, sinirleri zayıf insanlarda ve çocuklarda az miktar kahve bile fena etki yapabilir.) [s. 658]
Çaydaki kafein, kahvedekinden iki misli fazladır. Kahvedeki kafeine haram denirse, çaydakine de haram denmesi gerekir. Çoğu zarar veren şeyin, zarar verecek miktarını kullanmamalıdır! Vücuda zarar verecek kadar çok yemek de haramdır. Bazı gıdalar, bazı hastalara zararlıdır. Vücuda zarar verdiği bilinen şeyleri kullanmak doğru değildir. Bir kimseye kahve ve çayın fazlası zarar veriyorsa az içmeli, azı da zarar veriyorsa hiç içmemelidir! Hastaya haram olan bir şey, sağlama da haramdır denmez. İmam-ı Münavi hazretleri, Camius-sagir şerhinde kahve içmenin haram ve mekruh olmadığını bildirmiştir. (Hadika s.143)
Çay ve kahvedeki kafein, tütündeki nikotin, fazla alınırsa elbette zararlı olur. Çoğu zarar veren mubah bir şeyin, zarar vermeyen az miktarının kullanılması haram değildir. Alkollü içkilerin ise, hiç zarar vermese de, damlası haramdır. İmam-ı Nevevi hazretleri buyuruyor ki: Sıvı içkilerin azı da haramdır. Esrarın sarhoş etmeyen miktarını ilaç olarak kullanmak caizdir. (Mühezzeb)
Afyonun da sarhoş etmeyen az miktarı haram değildir. (Feth-ur-rahim s.30)
İbni Hacer-i Mekki hazretleri buyuruyor ki: Afyon ve diğer zehirli otların alınan çok miktarları haramdır, fakat az miktarlarını ilaç olarak kullanmak caizdir. (Zevacir)
Uyuşturucu benc otu mubahtır. Bununla sarhoş olmak haramdır. (Dürr-ül Muhtar c.3, s.166)
İbni Âbidin hazretleri, bunu açıklarken buyuruyor ki:
Benc otunu ilaç olarak kullanmak caizdir. Sarhoş edici miktarı caiz değildir. (Çoğu sarhoş edenin azı da haram olur) hadis-i şerifi sıvı içkilere mahsustur. Zehirli bitkileri ve sarhoş edici katı ilaçları az miktarda kullanmak haram olmaz. (Redd-ül Muhtar c.5, s.295)
Ali Echuri hazretleri, (Tütün içmek aklı giderir veya nafaka temininin terkine sebep olursa, haram olur. Böyle bir durum olmazsa haram olmaz) buyuruyor. (Gayet-ül-beyan)
Tütün mubahtır. (Essulh-u beynel-ihvan, El-ukudüddürriyye, Tahtavi, Berika)
Bursalı İsmail Hakkı hazretleri, ilk yazdığı kitaplarında, tütüne haram diyordu. Çünkü zamanın padişahınca tütün yasaklanmış, içene ceza veriliyordu.
Tütüne israf yönünden hiçbir âlim haram dememiştir. Fakirin su yerine meşrubat içmesi israftır, fakat alıştığı için çay, kahve veya tütün içmesi israf olmaz.
Şafii âlimlerinin çoğu, sigaraya tenzihen mekruh dedi. Hanefi’de, soğan, sarmısak gibi, tenzihen mekruhtur. (Tahtavi)
Büyük bir âlim, mubah olan bir şeyi yasaklarsa, talebelerinin itaat ederek, o şeyi kullanmamaları gerekir. Fakat bu herkese şamil edilemez.
Tütünün bazı zararları
45 yaşın altındakilerden, kroner kalb hastalığından ölenlerin % 80i sigara tiryakisidir.
Sigara içenlerde akciğer kanseri, içmeyenlere nispetle 15 kat fazladır.
Akciğer kanserine yakalananların % 94ünün sigara tiryakisi olduğu ortaya çıkmıştır.
Sigara içmeyen kadınlarda kısırlık % 3,8, sigara içenlerde, % 41,8dir.
Günde bir paket sigara içilen evdeki çocuklar da, günde 5 adet sigara içmiş gibi etkilenir.
Bilhassa hamile ve emzikli iken sigara ve alkole devam eden ana-babalar, çocuklarının hayatlarını tehlikeye sokmuş olabilirler.
Meşrubat ve kola içmek
Sual: Bir yazar, Türk Standartları Enstitüsü'nün standartlarına göre, Türkiye’de üretilen gazozların içinde litrede 5 gr. kadar etil alkol bulunmasına izin verildiğini belirterek, sanki piyasadaki gazozların ve kolaların ekserisinde alkol bulanabileceği intibaını veriyor. Meşrubat içen Müslümanlara hedonizmin [hazcılığın, kendine lezzet veren şeyin] kölesi diye hakaret ediyor. Piyasada alkolsüz gazoz ve kola yok mu? Mevcut meşrubatları içmekte dinen bir mahzur var mı?
CEVAP
İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:
Allahü teâlâ, (Mutlak surette necis olmayanı, temiz olanı yiyin) demiyor, (Necis olduğunu bilmediğiniz, temiz zannettiğiniz gıdaları yiyin) buyuruyor. Eğer (Mutlak surette necis olmayanı yiyin) deseydi bu çok zor, hattâ imkânsız olurdu. Haram olmayan, fakat şüpheli olan şeylerden de sakınmalıdır! Fakat yiyecek ve içeceklerde şüphe edip yememek, takva değil, vesvesedir. Resulullah efendimiz, müşrikin; Hazret-i Ömer, hristiyanın testisinden abdest almıştır. Eshab-ı kiram, gayrı müslimlerin verdiği suyu içerdi. Halbuki pis, necis olan şeyleri yemek haramdır. Kâfirler ise ekseriya pis olur. Elleri, kapları şaraplı olur. Hayvanı Besmelesiz keserler. Eshab-ı kiram, bunlara rağmen, necis olduğunu kesin bilmedikleri için, vesvese etmeyip, et, süt, peynir gibi gıdaları alıp yerlerdi. (İhya)
İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki:
Kâfirlerin vücutları değil, inançları pistir. Kur’an-ı kerimde, (Ehl-i kitabın [Yahudi ve Hristiyanın] pişirdiklerini [ve kestiklerini] yemek helaldir) buyuruldu. Kâfirlerle alışveriş eden Müslümanları pis bilmemeli, bunların yiyecek ve içeceklerinden sakınmamalı! Bu hâl, ihtiyat değil, bu hâlden kurtulmak ihtiyattır. (3/22)
İmam-ı Kastalani buyurdu ki:
Resulullah, Hayber’de, bir Yahudinin zehirli kebabından bir lokma yedikten sonra, (Bu et, zehirli olduğunu söyledi) buyurup başka yemedi ve son hastalığında, (Hayber’de yediğim zehirli etin acısını hissediyorum) buyurdu. (Mevahib)
Resulullah, bir Yahudinin ekmeğini ve yağlı yemeğini yedi. Bu domuz yağı mı, koyun yağı mı, ekmeğin hamuru su ile mi, yoksa şarap ile mi yoğruldu? diye sormadı. Müşrik kadının su kabından abdest aldı. Bunlar, araştırmanın gerekmediğini gösterir. (Berika)
Bir şeyin helal olması için delil aranmaz, haram olması için delil aranır. Necisliğine dair bir delil yoksa, temiz kabul edilir. (Usûl-i Pezdevi)
Sucuk, meşrubat ve diğer gıdaların içine necaset katılsa, ama katıldığı bilinmese yemek caiz olur. Katılıyormuş veya katılmasına izin veriliyormuş demekle, zan ile haram olmaz. (Eşbâh)
Meşrubatlara konan esans alkolde eritilebilir. Ama bu bilinmiyorsa, temiz kabul edilir. Hatta ihtiyaç olunca hazırlanan karışımlardaki iki maddeden biri temiz ise ve necis olanın yerine temizini kullanmakta harac varsa, karışım temiz kabul edilir. Şafii’de, necis sıvıyı [mesela alkolü], ilaç ve ıtriyat ıslahı için kullanmak affedilmiştir. (Mezahib-i erbea, El-mafüvat)
Necis yağlar sabun yapılınca, şarap sirkeye dönünce temiz olur. Bütün kimyasal değişmeler böyledir.
Çay, kahve ve meşrubattan hoşlanan kimseye hedonist köle denir mi? Peygamber efendimiz soğuk şurupları severdi.
.
Etkisi kesin olan ilaçlar
|
Sual: Hastalanınca, etkisi kesin olan ilaçları kullanmamak günah mıdır?
CEVAP
Elbette günahtır. Bazı ilaçların, mesela antibiyotiklerin ve sülfamidlerin bakterilere karşı tesiri; ekmeğin açlığı, suyun susuzluğu gidermesi gibidir. Yangını su ile söndürmek de böyledir. Tesiri kesin olan bunun gibi ilaçları kullanmamak tevekkül değil, ahmaklıktır, haramdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Her hastalığın ilacı vardır. Yalnız ölüme çare yoktur.) [Taberani]
Hazret-i Musa, hastalanınca, (İlaçsız da Allahü teâlâ şifa verir) diyerek ilaç kullanmadı. Allahü teâlâ, (İlaç kullanmazsan şifa ihsan etmem) buyurdu. İlacı kullanınca iyi oldu. Fakat sebebini merak etti. Allahü teâlâ, (Tevekkül etmek için, benim âdetimi, hikmetimi değiştirmek mi istiyorsun? İlaçlara tesir veren kimdir? Elbette tesirleri yaratan benim) buyurdu. (K. Saadet)
Doktora gitmeli, ilaç kullanmalıdır. Fakat, şifayı doktor ve ilaçtan değil Allahü teâlâdan beklemelidir. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruldu ki:
(İmanınız varsa, Allahü teâlâya tevekkül ediniz!) [Maide 23]
İlaç almak, âyet-i kerime ve dua okumak ve yanında taşımak, insanın ömrünü uzatmaz, ölüme mani olmaz, eceli geciktirmez. Ömrü olanın dertlerini, ağrılarını giderip, sıhhatli, rahat ve neşeli yaşamasına sebep olur. İlaç kullanıp da iyi olmayan, ameliyat masasında ölen az değildir. Bu bakımdan, ilaca, doktora değil, Allah’a güvenmelidir. Allahü teâlâya güvenen müslüman da, dinimizin emrine uyarak doktora gidip ilaç kullanır.
.
Çiğ et ve çiğ sebze yemek
|
Sual: Mubah olan şey için delil aranmaz, haram olan şey için delil aranır diyorsunuz. Bir de Tam İlmihal’de dini konularda her meselenin cevabı var diyorsunuz. Çiğ et ve çiğ sebze yemek haram diye yazmıyor. Bunları yemek helal mi?
CEVAP
Tam İlmihal’de yiyip içilmesi haram olanlar diye sekiz madde var. Bu maddelerin birinde zararlı şeyleri yemek, ötekinde de zehirli şeyleri yemek diye bildiriliyor. Kitapta ölçü bildiriliyor. Vücuda zarar veren her şey haramdır. Bir çok zehirli ot var. Zehirli olanını, mesela zehirli mantar yemek haramdır. Sebze ve meyvelerden de zararlı olanlar vardır. Alerji yapanlar vardır. Alerji yapana, kendisine zarar verenlere bu sebze ve meyveyi yemek haram olur. Başkasına haram olmaz. Bazı kimselere çilek alerji yapar. Bunların çilek yemesi caiz olmaz.
Patlıcan, patates gibi çiğ sebze yemek bazı kimselere zararlıdır. Zararlı olanlara, zarar verdiği miktar günah olur. Mesela on tane çilek bir adama zarar veriyorsa, üç tane yiyince bir şey olmuyorsa üç çilek ona günah olmaz. Vejetaryen denilen kimseler, çiğ sebzelere alıştıkları için onlara zarar vermiyor. Zarar vermediği için de çiğ sebze yemek onlara günah olmaz.
Çiğ et de, çiğ sebze gibi mubah gıdadır. Yenmesinde mahzur olmaz, ancak çiğ sebzelerin bazıları insana zarar verebilir. Bunun için vücuda zarar vermeyecek kadar yenebilir. Çiğ et de fazla yenirse vücuda zarar verebilir. Mesela yarım kaşık çiğ kıyma yenebilir. Haram olmasının ölçüsü vardır. Vücuda zarar verecek miktarı caiz olmaz. Bu zarar da, kişiden kişiye değişir.
Eczanelerde deva için, şifa için satılan ilaçlar da böyledir. Bir insana 1-2 hap zarar vermiyorsa içebilir. On tanesi zehirliyorsa haram olur. Helal yemek bile böyledir. Çoğu zarar verdiği için tıka basa çok yemek haram olur. Hatta sigara da böyledir. Astım hastasını bir tane sigara komaya sokabilir. Ama kimisine 10 tane sigara zarar vermeyebilir. Herkese zarar veren miktarı haramdır. Bir insan, içmeyip de içinde nikotin zehri olan tütünü yese ne olur? Zarar vermiyorsa günah olmaz. Zarar veriyorsa günah olur. Bütün otlar böyledir.
Sual: Çiğ yumurta içmek, sucuk gibi çiğ et yemek günah mıdır?
CEVAP
Çiğ yumurta içmek, sucuk, pastırma ve çiğ köfte yemek günah değildir.
.
Yabani meyveleri yemek
|
Sual: Dağdaki meyveler, yabani hayvanların rızkı olduğu için bizim yememiz caiz olmaz deniyor. Bunun için alıç, kuşburnu, kızılcık, yabani ahlat, mantar yemek günah mıdır? Yine hayvanın rızkı olan diğer yabani hayvanları yemek caiz değil midir?
CEVAP
Hepsi caizdir. Âyet-i kerime ve hadis-i şeriflerde bunların helal olduğu açıkça bildirilmektedir. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allah’ın kulları için yarattığı [yerden çıkardığı] ziynet ve temiz rızkları kim haram kılabilir?) [Araf 32]
(Yerde olan her şeyi, sizin ihtiyacınızı karşılamak için yarattım.) [Bekara 29]
Berika kitabındaki hadis-i şerifte, Allahü teâlâ, (Ey Âdem oğulları, sizi kendim için yarattım. Canlı cansız her şeyi de sizin için yarattım) buyurmuştur.
Demek ki, yaban meyveleri de, yaban hayvanları da insan için yaratılmıştır.
Hiç kimse, Kur’an-ı kerimde de bildirildiği gibi, Allahü teâlânın helal kıldığını, haram kılamaz. Küçük balık büyük balığın kısmeti olabilir. Bir ceylan, aslanın nasibi olabilir. Bir tavşan bir canavarın rızkı olabilir. Ama bunlar insanların da rızkı, kısmeti olabilir. Dağda yetişen meyveleri, otları ve hayvanların yenmesini yasaklamak dinimize aykırıdır. Bu bakımdan nakli esas almayan, kafadan yazılan kitaplar okumak uygun değildir. Eğer falanca âlimin kitabında şöyle yazıyor diye nakli esas almıyorsa o muteber bir kitap değildir.
Sual: Dağda, kırda yetişen sahipsiz ağaçların meyvesini, kendiliğinden yetişen otları, bitkileri, herkes alabilir ve kullanabilir mi?
Cevap: Bu konuda Mecellenin 1254. maddesinde deniyor ki:
“Mubah olan otları, ağaçları, suları herkes kullanabilir. Kimse yasak edemez. Başkasına zarar verirse, yasak olunur.”
.
Kişiye göre haram helal değişir mi?
|
Sual: Bazı gıdaların, zarar verenlere, alerji yapanlara haram, zarar vermeyenlere mubah olduğunu bildiriyorsunuz. Hiç kişiye göre haram helal değişir mi? Birine haram olan şey, birine helal olur mu?
CEVAP
İstisnalar çoktur. Birine helal olan şey ötekine haram olabilir. İşte vesikaları:
1- Zengine zekat farz iken, fakire farz değildir. Hac da, herkese farz değildir. Kurban kesmede de fakir zengin ayrımı vardır. Sadaka-i fıtır da böyledir. (Dürer)
Demek ki birine farz olan ibadet, bir başkasına farz olmuyor.
2- Ayakta namaz kılmak [kıyam] farzdır. Ama hastalara farz değildir. (Cevhere)
Demek ki birine farz olan bir husus, bir başkasına farz olmayabiliyor.
3- Vakit girmeyince namaz farz olmaz. Kutuplara yakın yerlerde yatsı ve sabah namazı farz olmuyor. Kılınması iyi olur. (Tahtavi)
Demek ki her emir herkes için değildir.
4- Abdestin farzı dörttür. Ayakları olmayan için üçtür. (Halebi)
Demek ki abdestin farzı bile sağlama sakata göre değişiyor.
5- Dört rekatlı farzları, dört rekat olarak kılmak farzdır. Ama seferi olanlara farz değildir. Hatta iki rekat kılması vacibdir. (İbni Abidin)
6- Hür kadın için, el yüz hariç, vücudunun tamamını kapatması farz, açması haram iken, cariye için öyle değildir. Cariye, başını kollarını hatta dizden aşağısını da açabilir. (Hindiyye)
7- Kendi kardeşiyle evlenmek haram iken, başkaları ile evlenmek haram değildir. (Bahrür-raık)
8- Zenginlerin dilenmesi, hatta zekat alması haramdır. Fakat bunun istisnaları da vardır. Mesela hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(İlim öğrenmekte olanın 40 yıllık nafakası olsa da, böyle zengin talebeye zekat vermek caizdir.) [Redd-ül muhtar]
Demek ki zengin birine haram olan şey, başka bir zengine helal olabiliyor.
9- Leş ve şarap haramdır. Açlıktan ve susuzluktan ölecek olanlara haram değildir. (Bezzaziyye)
10- Bazı ilaçlar, mesela penicilin, bazısına alerji yapar, ölümüne sebep olabilir. Kendisine alerji yapan ilaçları kullanmak haram olur. Ama bu ilaçlar başkalarına haram olmaz. (Berika)
İlaçlarda olduğu gibi, gıdalarda, sebzelerde ve otlarda da alerji yapanlar vardır. Organlarında zafiyet olanlara zarar verenler, sağlam olanlara zarar vermezler. Bazı kimselere balık eti, süt, yumurta, biber, patlıcan, çilek gibi gıdalar zarar verir. Bunlar, yalnız zarar verenlere haram veya mekruh olur. Zarar vermeyenlere ise mubahtır. Afyon ve diğer zehirli otların alınan çok miktarları haramdır, fakat az miktarlarını ilaç olarak kullanmak caizdir. (Hadika, Zevacir)
(Çaydaki tein ile, kahvedeki kafein aynı maddedir. Çayda %2,5, kahvede ise %1,3 oranında kafein bulunur. Kafein, zihni açar, kan dolaşımını artırır, vücuda sıcaklık verir, yorgunluğu giderir, sindirimi kolaylaştırır. Fazlası sinir sistemi üzerinde etki yapar. Kalb hastalıklarında, sinirleri zayıf insanlarda ve çocuklarda az miktar kahve bile fena etki yapabilir.) [Gıda Kimyası s. 658]
Tıp kitapları aynen İslam âlimleri gibi bildirmektedir. Yani bir şey mesela kafein, tein, nikotin gibi şeyler kimilerine zarar veriyor, kimilerine vermiyor. Zarar verenlere elbette haramdır. Ama zarar vermeyenlere haram demek dini değiştirmek olur.
Tütün de zarar vermeyen kimselere mubahtır. (El-ukudüddürriyye)
Şeker de zararlı mı?
Sual: Sigaranın zararlarını bildiren bilim adamları, şimdi de şekerin zararlarını saymakla bitiremiyorlar. British Medical Journal’da yayımlanan bilimsel bir makalede, şekerin yüze yakın zararı sayılarak, (Şeker, sigara kadar tehlikeli olup, uyuşturucu sınıfına sokulması gerekir) deniyor. Bu kadar çok zararı olan şekeri yemek de haram olmaz mı?
CEVAP
Şeker de, diğer zararlı gıdalar gibi, herkese aynı ölçüde tesir etmez. Şeker hastasına zararı ile diğer insanlara olan zararı aynı olmaz. Her şeyin çoğu zararlı olduğu gibi, şekerin de çoğu zararlı olabilir. Zarar vermeyen miktarda şeker yemek haram olmaz. Sigara da böyledir. Zarar verirse haram olur.
Sual: Hasta olan bir kimsenin, alkol gibi haram olan bir maddeyi, ilaç olarak kullanmasında dinen bir mahzur var mıdır?
Cevap: Konu ile alakalı olarak İbni Âbidînde deniyor ki:
“Kullanılması haram olan bir şeyi, temiz olsun, pis olsun, ilaç olarak kullanmak haramdır. Fakat, hastalığa iyi geleceği bilinirse ve ondan başka da ilaç yoksa, kullanılmasına izin verilmiştir.
.
Soğan sarmısak yemek yasak değildir
|
Sual: Kur'an Müslümanlığı diyerek Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiği hususları inkâr eden, Kur'anda böyle şey yok diyerek Peygamber efendimizin bildirdiklerine uymak gerekmediğini söyleyen bir yazar, (Resulullahın yapmadığı ve yasakladığı her şeye uymak gerekmez. Mesela soğan, sarmısak yemediğine göre, müslümanların da yememesi gerekmediği gibi, bir kadınla halvette kalmak, onu kucaklamak, eline veya başka yerine dokunmak Kur'anda yasak edilmediğine göre, Resulullah yasak etse de uymak gerekmez) diyor. Peygamber efendimiz soğan-sarmısak yemeyi yasaklamış mıdır? Yasakladığına uymak gerekmez mi?
CEVAP
Peygamber efendimiz, soğan, sarmısak yemeyi yasaklamamıştır. Başkalarını rahatsız etmemek şartı ile soğan, sarmısak gibi kötü kokulu bitkileri yemekte mahzur yok. Bunları yiyerek, camiye gelmek yasaklanmıştır. Bu husustaki üç hadis-i şerif meali:
(Soğan-sarmısak yemek haram değildir. Fakat kokusu gitmeden mescidimize yaklaşmayın!) [İbni Huzeyme]
(Sarmısak, soğan, pırasa ve turp yiyen, mescidimize yaklaşmasın. Çünkü insanların rahatsız olduğu şeylerden melekler de rahatsız olur.) [Taberani]
(Sarmısak yiyin, onunla tedavi olun! Sarmısak yetmiş derde devadır. Eğer yanıma melek gelmeseydi, elbette ben de yerdim.) [Tirmizi, Hakim]
Bir ülkeye gelenin, önce biraz çiğ soğan yemesi sıhhate iyidir. Soğan, mikroplara karşı koyma gücünü arttırır. Soğandan sonra kereviz yenirse kötü kokusunu giderir. Peygamber efendimiz de, insanları ve her zaman gelme ihtimali olan vahy meleğini rahatsız etmemek için çiğ soğan, sarmısak yemezdi. Pişmiş olarak yerdi. Peygamber efendimizin son yediği yemeğin içinde de pişmiş soğan var idi. Hadis-i şerifte, (Soğan ve sarmısakı pişmiş olarak yiyin) buyuruldu. Böylece kötü kokusu giderilmiş olur. (Mevahib)
Resulullah efendimiz ne emrederse, onu yapmak, neyi yasaklarsa ondan kaçmak gerektiği, dine ait her sözünün vahy olduğu, Ona itaatin Allah’a itaat, Ona isyan edenin Allah’a isyan etmiş olduğu Kur'an-ı kerimde bildirilmektedir. (Haşr 7, Necm 4, Nisa 80)
Peygamber efendimizin emrine uymak gerekmediğini bildiren yazar, aslında Kur'an-ı kerime inanmadığını açıklamış oluyor.
Sual: Sarmısak yiyerek toplum içine çıkıyorlar. Çok rahatsız olunuyor. Böyle yapmaları uygun mudur?
CEVAP
Soğan, sarmısak yiyerek, sigara içerek, kötü koku ile başkalarını rahatsız etmek doğru değildir. Kötü kokudan melekler de rahatsız olur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Ağzınızı temizleyin! Kiramen kâtibin melekleri için, ağızdaki yemek artıklarının kokusundan daha kötü bir şey yoktur.) [Deylemi]
(Kur’an okuyorsunuz, ağzınızı misvakla temizleyin!) [Ebu Nuaym]
(Gece namaz kılmak için kalkan kimse, ağzını misvakla temizlesin! Çünkü bir melek namazda Kur’an okuyanın ağzına yaklaşarak dinler.) [Deylemi]
.
Madımak toplamak
|
Sual: Bir kimsenin etrafı çevrili yerine girip, kendiliğinden yetişen yemlik, madımak ve benzeri otları toplamakta mahzur var mıdır?
CEVAP
Çevrili yerine izinsiz girilmez. Çünkü Tam İlmihal’de diyor ki:
“Tarlada yetişen yabani otları biçmeden önce ve mülkünde bulunan kaynaktaki, nehirdeki suyu, bulunduğu yerde iken satmak bâtıldır. Kendiliğinden yetişen otu, yerden çıkan suyu kullanmak ve birinin ateşinde ısınmak, herkesin hakkı ise de, bu hakkından istifade için başkasının mülküne izinsiz girilemez.”
Etrafı çevrili olmayan tarlalardaki, arazilerdeki otları toplamakta mahzur yoktur. Sitelerde, site yönetimi tarafından dikilen çiçekleri izinsiz koparmak, site yönetiminin diktiği meyve ağaçlarındaki meyveleri izinsiz yemek caiz olmaz.
Sual: Sokakta giderken yere düşmüş meyveler oluyor. Bunları alıp yemek caiz midir?
CEVAP
Şehirde olsun, köyde olsun, ağaçtan sokağa düşmüş, ceviz gibi çürümeyen meyveleri, sahibinin izin vermiş olduğu biliniyorsa, alıp yemek caiz olur. Dut gibi çürüyecek meyve ise, sahibinin yasak ettiği bilinmedikçe alıp yenilebilir.
Sual: Mezarlıktaki meyveler kimindir?
CEVAP
Mezarlık yapılmadan önce dikilmişse, dikene aittir. Sonra dikilmişse, diken kimse, meyveyi sadaka verir. Sahipsiz ise, âdete göre kullanılır. Yani herkes yiyorsa, herkes yer. Yahut toplayıp caminin masraflarına veriliyorsa, öyle yapılır.
.
Kur'an-ı kerim ve balık
|
Sual: Hadislere ve mezhebimizin hükmüne bakmadan, balık yemenin caiz olduğu Kur’andan anlaşılabilir mi?
CEVAP
Sadece Kur’ana bakarak anlamak imkânsızdır. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Taze et yemeniz ve ziynet çıkarmanız için denizi emrinize veren Odur.) [Nahl 14]
Hanefi mezhebine göre, taze etten kasıt, yenmeyen deniz hayvanları değil, sadece balık ve balık şeklinde olanlardır.
Hangi hayvanların nasıl yeneceği de şöyle bildiriliyor:
(Meyte, kan, domuz eti ve Allah'tan başkası adına kesilenler size haram kılındı. Henüz ölmeden kesmeniz hariç, boğulmuş, vurulmuş, düşmüş, boynuzlanmış ve canavar tarafından parçalanmış hayvanlar haramdır.) [Maide 3]
Devamındaki âyette de, keserken Allah adının anılması, yani Besmele çekilmesi bildiriliyor.
Meyte, boğazlanmadan, dine uygun kesilmeden ölen hayvandır, leştir. Bir hayvan ötekini öldürse, dine uygun boğazlanmadığı için yenmez. Âyete bakınca, balığın da boğazlanması gerektiği anlaşılıyor. Ama balıkları hiç kimse kesmiyor. Üstelik besmele çekmeden de tutulabiliyor. Âyetten anladığımıza uyarsak, balığı kesmeden ve Besmele çekmeden yemek caiz olmaz. Fakat Peygamber efendimiz açıklıyor, (Balıkları kesmek gerekmez), hatta (Besmele çekmek de gerekmez) buyuruyor.
Balıkları dinamitle veya başka şeylerle öldürünce yine yenir. Hatta bir balık ötekini yese, her iki balık da yenir. Hâlbuki aslan bir geyiği parçalasa, o geyik yenmez. Peygamber efendimizin açıklaması olmadan bunları Kur'an-ı kerimden anlamak mümkün olmaz.
Âyette, kanın da haram olduğu bildiriliyor. Dalak da kandır. Âyete bakarak dalak yemenin de haram olduğunu söyleyen cahiller olmuştur. Peygamber efendimiz, iki kanın helal olduğunu bildirmiştir. Bu iki kanın biri dalak, öteki de ciğerdir.
Peygamber efendimiz, (Denizin suyu temizdir, meytesi [bir sebeple öldürülmüş olanı] helaldir) ve (Kendiliğinden ölüp de, su üstüne çıkan balığı yeme, su çekilip de açıkta kalarak ölmüşse onu ye! Böyle bir sebeple denizde öleni de ye!) buyurdu.
Su içinde kendiliğinden ölüp, karnı üst tarafta duran balık yenmez. Fakat ağ, saçma, ilaç, sarsıntı, dinamit veya herhangi bir maddeyle ölen her balık yenir. Suyun açılıp kurumasında, fazla sıcaktan veya fazla soğuktan dolayı ölen veya kuşlar tarafından öldürülen, su içinde bağlı tutulmakla ölen, buz arasında sıkışarak ölen balıklar yenir. Deniz içinde ölen veya sudan çıkarılmadan tokmakla vurulup öldürülen veya bıçakla başı kesilen balıklar yenir. Temiz olmayan suların içindeki balıkları yıkayıp yemek caizdir. Avlanan bir balığın içinden çıkan balık, sağlamsa yenir.
Sual: Besmelesiz tutulan balık yenir mi?
CEVAP
Balık tutanın Müslüman olması ve Besmeleyle tutması şart değildir.
Sual: İçini temizlemeden çiroz balığını kurutuyor, sardalyenin de salamurasını yapıyoruz. Böyle balıkları yemekte mahzur var mıdır?
CEVAP
İçini temizlemek gerekir. (Tahtavi)
Sual: Suda ölen balığı yemekte bir mahzur var mıdır?
CEVAP
Balık kendiliğinden ölmüşse hastalıktan ölmüştür yenmez. Ama bir yere sıkışarak veya buz arasında kalarak veya elektirikle falan ölmüşse yenir.
Sual: Oltayla balık tutmanın dinimizde hükmü nedir?
CEVAP
Oltayla balık tutmakta mahzur yoktur. Dinamitle falan da öldürmek caizdir. Bıçakla keserek öldürülse de yenir. Koyunları da bıçakla kesmek onlara eziyet olmaz.
Sual: İçi ayıklanmadan yapılmış konserveyi sonradan yerken içi ayıklanırsa yemek caiz mi?
CEVAP
Evet caizdir. İçi temizlenmeden pişirilen balık yenmez. Fakat salamurasının içi temizlenerek yenir.
Sual: Balık canlı iken başını kesip temizlemek caiz olur mu?
CEVAP
Ölmeden önce başını kesmek uygun değildir. Kesilirse de yemek caizdir.
Sual: İlaçla öldürülen balığı yemek caiz mi?
CEVAP
İnsana zarar vermezse caizdir.
Havyar
Sual: Balıktan çıkan havyar yenir mi?
CEVAP
Yenir. (Berika)
.
Bira mayası
|
Sual: Bakkallarda bira mayası adı altında satılan mayayı kullanmak caiz midir?
CEVAP
Bira mayası denilen mayanın içinde alkol yoktur. Bira mayası diyorlar. Aslında hamur mayasıdır. Hamur mayalamak için kullanmakta mahzur yoktur. Arpalar ıslanınca filizlenir. Filizler koparılıp, arpalar da kurutularak un yapılır. Buna malt denir. Malt, sarı toz veya şerbet halinde, skorbut denilen kanama veya zâfiyette ve çocuk mamalarında kuvvet verici ve hazım için kullanılır. İçinde alkol yoktur. Bunu da yiyip içmek günah değildir. (Seadet-i Ebediyye)
Malt içeceği
Sual: Malt içeceğini içmek caiz mi?
CEVAP
Malt, sarı toz veya şerbet hâlinde, iskorbüt denilen kanama veya zafiyette ve çocuk mamalarında kuvvet verici ve hazım için kullanılır. Anne sütünü de artırır. Yiyip içmek günah değildir.
Üzümden şarap yapılıyor diye, üzüme haram denmeyeceği gibi, bira yapımında kullanılıyor diye malttan yapılan içeceğe haram denmez. İçine alkol konmadıkça, içmenin mahzuru olmaz.
.
Boza
|
Sual: Boza içmek günah mı?
CEVAP
Taze boza içmek caizdir. Ekşiyerek alkol teşekkül ederse o zaman günah olur.
.
Hayvan kesimi
|
Sual: Her ülkede, etli yemek yemek caiz midir?
CEVAP
Müslümanların, müşrik olmayan Hristiyanların ve Yahudilerin kestikleri mısmıl hayvanların etleri yenir. Mısmıl, sığır, davar gibi eti yenen hayvanlara denir. Ateistlerin, dinsizlerin, Budistlerin, Hinduların ve diğer bâtıl dinlere mensup kimselerin kestikleri hayvanın eti yenmez. Müşrik olmuş Hristiyanların ve Yahudilerin kestiği etler de yenmez, ama müşrik mi diye de araştırmak gerekmez. Hristiyan veya Yahudi olarak bilinen kimselerin kestikleri yenir. Müslümanım dediği hâlde, mürted olmuş kimselerin kestiği etler yenmez. Bunları da araştırmak gerekmediği için, kasaplarda ve marketlerde satılan etleri yemek caizdir, yani tenzihen mekruhtur.
Sual: (Allah ismini söylememiş, ama zıddını da ifade etmemişse kitap ehlinin kestiği yenir. Mutlaka besmele çekmiş olması yahut kendi dillerinde Allah'ın ismini söylemiş olması şart değildir) deniyor. Besmelesiz kesilen hayvan leş olmaz m?
CEVAP
Evet, leş olur. Bir âyet-i kerime meali:
(Leş, akıcı kan, pis hınzır ve Allah’tan başkasının adıyla kesilmiş olan hayvanları yemek haramdır.) [Enam 145]
Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Besmeleyle attığın okla avladığını ye, av köpeğini de besmeleyle salmışsan ve talimli köpekse, yersin. Köpek talimsizse yetişip kesersen yersin.) [Müslim]
Besmele kasten terk edilirse leş olur. Unutulursa mahzuru olmaz. Şafii’de Besmelesiz kesileni yemek de caizdir. Maliki’de, Besmele unutulursa da yenmez. İki hadis-i şerif meali:
(Hayvan keserken Besmele unutulursa yerken söylemek yeter.) [Beyheki]
(Hayvanı keserken besmeleyle beraber tekbir de getirin.) [Bismillahi Allahü ekber deyin.] [Taberani]
Müslümanın veya ehli kitap olan kâfirin, Allahü teâlânın ismini veya bir sıfatını, herhangi bir dille söyleyerek, kestiği yenir. Söylemezse, hayvan leş olur. (Hindiyye)
Hristiyanın kestiğini yemek
Sual: Kur'an-ı kerimde Ehl-i kitabın kestiği hayvanın yeneceği bildiriliyor. Acaba bugünkü Hristiyanlar da ehl-i kitap mıdır? Kestikleri hayvanlar yenir mi?
CEVAP
Bugünkü Hristiyanların, dinlerinin esası teslistir. Yani, (İsa, tanrıdır veya tanrının oğludur, ebedi olan tek tanrı, onu çok seviyor. Onun her istediğini yaptığı, yarattığı için her şeyi ondan istiyoruz, ona ve onu temsil eden putlarımıza, bu niyetle yalvarıyoruz. Tanrı ve oğul, çok sevilen kimse demektir) diyerek, böyle inananlara ehl-i kitap denir ve kestikleri yenir. Keserken, İsa veya üç tanrıdan biri derse, yenmez. Böyle inanır, fakat söylemezse, yine yenir.
Resmin, heykelin sahibinde ve haçta üluhiyyet sıfatı bulunduğuna inanarak, mesela, istediğini yaratır, hastaya şifa verir diyerek tazim etmek, küfür olur, şirk olur. Tazim etmesi ibadet, tapınmak olur. Hristiyanlardan, (İsa Allah’ın oğlu, melekler de kızlarıdır) diyerek, kız-erkek resimlerine ve heykellere hürmet edenler müşriktir. Barnabas ve Aryüs mezhebinde olanları, böyle inanmadıkları için, müşrik değil, ehl-i kitaptır.
Bir peygambere ve bunun, sonradan bozulmuş olan mukaddes kitabına inanan bir kâfir, bu peygamber tanrıdır veya oğludur dese ve putlara yalvarırsa da, buna ehl-i kitap denir. Çünkü, ilah, rab, tanrı, baba gibi isimler, yardım eden, yaratılmaya sebep olan, çok sevilen manasına da kullanılır.
Bu isimleri, Hazret-i İsa’ya, bu manalarla söyleyene müşrik denmez. Ona, üç tanrıdan biri veya tanrı denilmesi, hakiki bir söz değil, mecaz olur. İsa da, ebedidir. Her şeyi yoktan yaratır diyen Hristiyanlar, ehl-i kitap değildir, kestikleri yenmez. Hazret-i İsa’yı sevdiklerinden dolayı, istediklerinin yaratılmasına sebep olmaları için putlara, heykellere yalvaran Hristiyanlar ehl-i kitaptır. Ehl-i kitabın hepsi de kâfirdir. (Hindiyye)
Dinsizin kestiği
Sual: Dinsizlerin kestiği hayvan yenir mi?
CEVAP
Yenmez.
Müslüman kasaptan alınan bir etin, nasıl kesildiği bilinmiyorsa, helal olmak ihtimali varsa, [yani, kesenler Müslüman ve dinsiz karışıksa], yemek caiz olur. (Mizan-ül-kübra, Hadika, Berika, Mezahib-i erbea, Hayat-ül hayvan)
Sual: Kesmeyip de, bir yerine bıçak saplayarak, alnına vurarak veya boğarak veya ilaçlayarak, elektrikleyerek öldürülen kara hayvanları yenir mi?
CEVAP
Hayır, bu şekilde ölen hayvan leş olur. Bunları yemek haram olur.
Tüfekle vurmak
Sual: Kaçan sığırı, koyunu, tavuğu tüfekle, tabancayla vurunca yemek caiz midir?
CEVAP
Hayır, caiz olmaz. Çünkü sığır, koyun, tavuk, av hayvanı değildir. Tüfekle vurulursa, ölmeden önce kesmek gerekir. Kesilmezse yenmez. (Bedayi)
Sual: Hayvanı kesmeden şoklamanın dinen mahzuru var mı?
CEVAP
Şoklamak uygun değil ama kesilince haram olmaz. Canı varken, yani ölmeden önce kesilirse yenir. Şoklamanın yemek açısından mahzuru olmaz.
Sual: Soluk borusu ve şah damarı kesilmese, başka damarı kesilip az miktarda kan aksa, bu hayvanın eti yenir mi?
CEVAP
Yenir.
Sual: Kurbanlık koyuna taksi çarpıp kan akarak öldü. Eti yenir mi?
CEVAP
Yenmez. Ölmeden önce kesilse idi yenirdi.
Sual: Kurşun attığım keklik, yaralanıp önüme düştü. Bıçak olmadığı için, kellesini kopardım. Yemek caiz mi?
CEVAP
Kurşunla kan çıktıysa caiz olur.
Sual: İsviçre’de hayvanı bayıltıp kesiyorlarmış. Yemek caiz mi?
CEVAP
Evet.
Sual: Haram olarak ensesinden kesilen hayvanı yemek caiz mi?
CEVAP
Evet.
Sual: Kadınlar hayvan kesebilir mi?
CEVAP
Evet, kadınlar da hayvan kesebilir, mahzuru yoktur. Genelde hayvan kesimi güç kuvvet istediği için kadınlar büyük baş hayvan kesemezler. Tavuk, kaz gibi hayvanlarıysa rahatça kesebilirler.
Yurt dışında et yemek caiz mi?
Sual: Hristiyan ülkelerde, kasaptan et alıp yemek caiz olur mu?
CEVAP
Evet, caizdir. Kimin kestiği, nasıl kestiği bilinmeyince, Müslüman veya Ehl-i kitap karışık olan her ülkeden et alıp yemek caiz olur.
Kendi dilleriyle de olsa Allah’ın adıyla kesiyorlarsa yemek caiz olur. Yahudiler Allah’ın adıyla kesiyorlar. Yahudi’nin kestiği yenir. Hristiyanların nasıl kestiği bilinmiyorsa, bilinmediği için yine yenir. Şâfiî mezhebinde hayvanı keserken Besmele çekmek şart olmadığı için, Besmeleyle kesilmediği bilinen yerlerde Şâfiî mezhebini taklit edilerek alınan et yenebilir.
Allah’tan başkası adına kesilen hayvan
Sual: Falanca zat beldemize geldi diye, ona saygı veya şükür için, Besmeleyle kesilen hayvanın eti yenir mi?
CEVAP
Yolcusu veya sevdiği saydığı kimse gelince, sevinç veya o insan için saygı hayvanı veya şükür hayvanı kesmek caiz değildir. Yolcu gelmeden veya gelince adak edilir ve adak olarak, yani Allahü teâlâ için kesilir, etleri fakirlere yedirilir. Zenginler yiyemez. (Seadet-i Ebediyye)
Hayvan, Allah’ın adıyla kesildiği için eti haram olmaz. Fakirlere yedirmek gayesiyle de olsa, gelen kimsenin ismi söylenerek veya İsa aleyhisselam adıyla, Muhammed aleyhisselam adıyla denilerek kesilirse, böyle hayvanın eti yenmez. Bir âyet-i kerime meali:
(Allah’tan başkasının adıyla kesilmiş olan hayvanın etini yemek haramdır.) [Enam 145]
Birinci örnekte, hayvan Allah adıyla kesiliyor, fakat niyet bozuktur, gelen zata saygı için kesiliyor. İkinci örnekte ise, niyet düzgün olsa bile, Allah’ın ismiyle değil de, başkalarının ismiyle kesildiği için, o et yenmez.
Yaralı hayvanı kesmek
Sual: Kurdun yaraladığı koyun, ölmek üzereyken kesilirse eti yenir mi?
CEVAP
Evet, Besmeleyle boğazından kesilirse yenir. (Hindiyye)
Diri hayvandan koparılan et
Sual: Kurdun canlı koçtan kopardığı kuyruğu yemek caiz olur mu?
CEVAP
Caiz olmaz, çünkü hadis-i şerifte, (Diri hayvandan koparılan et, leştir) buyuruldu. (Hindiyye)
Kurt koçu öldürmüşse, artık o hayvan leş olmuştur, yenmez. Ölmeden boğazından kesilirse yenir.
Besmelesiz kesilen hayvanın eti
Sual: Besmelesiz kesilen ve gayr-i müslimlerin kestikleri hayvanların eti yenir mi?
Cevap: Kasten, yani bilerek Besmele çekmeden kesilen hayvanı ve besmelesiz tutulan av hayvanını, kitapsız kâfirlerin, mürtetlerin kestiği, avladığı hayvanı yemek haramdır. Böyle tutulan balığı yemek haram değildir. Kesmeyip de, bir yerine bıçak saplayarak, ensesine ve alnına vurarak veya boğarak yahut ilaçlayarak, elektrikleyerek öldürülen kara hayvanları, leş olur. Bunları yemek haram olur.
Kitaplı kâfirlerin, kendi kitaplarına göre ve kendi dilleri ile Allahü teâlânın ismini söyleyerek kestiklerini, kadının, çocuğun ve cünüp olanın kestiğini yemek caizdir. Besmele çekmesi unutularak kesileni ve avlananı yemek caizdir. Şafii mezhebinde Besmelesiz kesileni yemek de caizdir. Maliki mezhebinde, Besmelesi unutulan da yenmez.
Besmele ile gönderilen av köpeğinin ve doğan kuşunun yakalayıp, ısırarak yaralayıp öldürdüğü av hayvanı yenir. Diri getirdikleri av hayvanını kesmek lazımdır. Köpeğin, yaralamayıp boğduğu ve yaralayıp etinden yediği av, yenmez.
.
Hayvan sakatatları
|
Sual: İşkembe, karaciğer, dalak gibi, hayvanların sakatatlarının yenmesinde bir mahzur var mıdır?
CEVAP
Üçünü de yemek caizdir. Kur’an-ı kerimde kan haram edildiği için, aklını ölçü alan bazı kimseler ve bazı müsteşrikler, (Dalak kandır, ciğer kandır, öyleyse yemek haramdır) diyorlar. Kur'an-ı kerimde mealen (Meyte ve kan size haram kılındı) buyuruluyor. (Maide 3)
Meyte, kendiliğinden ölen, leş olan hayvandır. Bir müsteşrik, bu âyete bakarak kendi kendine ölen balığın haram olduğunu söyler. Müsteşrike göre sadece delil Kur'andır. Halbuki Allahü teâlâ mealen (Bir işte anlaşamazsanız, bu işin hükmünü öğrenmek için Kur'ana ve sünnete bakın!) buyuruyor. Kur'an-ı kerime bakınca müsteşrik balığın yenmeyeceğini anlar.
Dalak kandır. Müsteşrik, âyete bakınca bunun da haram olduğunu anlar. Fakat sünnete bakılınca balık ve dalağın helal olduğu görülür. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Size iki meyte ve iki kan helal kılındı. İki meyte balık ve çekirge, iki kan da karaciğer ve dalaktır.) [İbni Mace]
Peygamber efendimiz Meyteyi açıklamasaydı, hiçbir Müslüman balık yiyemezdi.
Uykuluk
Sual: Kasaplarda uykuluk diye bir şey satılıyor. Bunu yemek caiz midir?
CEVAP
İnsanlar uykuluğu farklı biliyorlar. Uykuluk olmayana da uykuluk dedikleri görülüyor. Ölçü şu: Adı önemli değil, önemli olan bez olup olmamasıdır. Bez olanlar yenmez.
Kokoreç
Sual: Kokoreç yemek caiz mi?
CEVAP
Kokoreç yenir. İçine koç yumurtası da konuyor diyorlar. Konuyorsa yenmez.
.
Tavuk yemek
|
Sual: Tavuk yemlerine kan karıştırıldığı söyleniyor. Bu yemi yiyen tavukları yemek caiz midir?
CEVAP
Dinimizde görmeden kesin hüküm vermek caiz olmaz. Görerek veya adil bir Müslümanın söylemesiyle anlaşılır. Fakat sorup araştırmak gerekmez. Bir kısmına hile yapıldığı görülünce, diğer hepsine de hile yapıldığı kesin olarak söylenemez. Bir tavuğun necaset yediği kesin olarak bilinince, o tavuk üç gün ayrı bir yere konur. Bu üç gün zarfında tavuğun içindeki necaset kimyevi değişikliğe uğrar. Üç gün sonra o tavuğu yemek helal olur.
Şarap da sirke olunca temiz olur. Domuz yağı dâhil, necasetli yağlar, sabun yapılınca temiz olur. Bütün kimyevi değişmeler böyledir. (Redd-ül-muhtar, Seadet-i Ebediyye)
Sual: Tüylerinin kolay yolunması için kesilen tavuklar sıcak suya bırakılıyor. Böyle tavukları yemek caiz midir?
CEVAP
Yarılmadan, kaynar suya konursa necis olur. Yenmesi haram olur. Eğer, karnı yarılıp içi yıkanıp temizlendikten sonra, kaynar suya konursa, tüylerine necaset bulaşmamışsa, yenmesi helal olur. (Ebüssüud Efendi Fetvası)
Kaynamayan sıcak suda bırakılan içi boşaltılmamış tavuğun, yalnız derisi necis olur, böyle bir tavuğun içini boşalttıktan sonra, üç defa soğuk suyla yıkanınca her yeri temiz olur. İşkembe de böyle 3 defa yıkanınca temiz olur. (Redd-ül-muhtar)
Nasıl kesildiği, nasıl haşlandığı, necis olduğu kesin olarak bilinmezse yenmesi günah olmaz. (Eşbah)
Sual: Duyduğuma göre, bazı kesim yerlerinde, bıçaklara besmele yazdırmışlar onlarla kesiyorlarmış. Bazı yerlerde de, makineye besmele yazmışlar. Bazı yerlerde de sabah bir kere besmele çekmek yeter deniyormuş. Böyle kesilen tavuk ve diğer hayvanlar yenir mi?
CEVAP
Bütün din kitaplarında her hayvan için ayrı besmele çekilmesinin gerektiği bildiriliyor.
Evcil hayvanla yabani hayvanların kesimi farklıdır.
Avcı, tavşana, kekliğe silah atarken, ava tazıyı [av köpeğini] salarken, kekliğe, bıldırcına şahini gönderirken besmele çekmekle o hayvan dine uygun kesilmiş sayılır. Ama bir tavuğa besmeleyle kurşun atılsa o hayvan yenmez; çünkü tavuğu tutup kesme imkânı vardır.
Büyük çiftliklerde binlerce tavuk aynı anda kesilecekse, her tavuk kesim yerine konunca besmele çekmek gerekir. Sonra makinenin düğmesine basarken de bir besmele çekilse kifayet eder. Çünkü her biri besmeleyle konulmuştur.
Sual: Burada tavukları ağızlarına bıçak sokarak beyinlerini parçalayıp öldürüyorlar. Böyle kesilen tavukları yemek caiz olur mu?
CEVAP
Bahsettiğiniz şekilde kesilen tavukları Müslümanların yemesi caiz olmaz. (Tahtavi)
Sual: Tahlil için kan alırken ölen tavuğu yemek caiz mi?
CEVAP
Hayır.
Sual: Leş olarak ölmüş tavuktan çıkan yumurta yenir mi?
CEVAP
Yenir.
Sual: Tavuk gibi kümes hayvanlarını kestikten sonra, tüylerini kolayca yolabilmek için sıcak suyun içine atmanın dinen mahzuru olur mu?
Cevap: Tavuk kesilip, tüylerini dökmek, yolmak için, karnı yarılmadan, kaynar suya konursa necis olur. Ebüssü'ûd efendi fetvasında buyuruluyor ki:
“Bir tavuk boğazlanıp içi ve kursağı çıkarılmadan, kaynar suda haşlasalar, yolsalar, yemesi helal olmaz, haramdır. Kesip içi ve kursağı çıkarılıp, içi yıkandıktan sonra haşlanırsa, tüylerine necaset bulaşmamış ise, yemesi helal olur.” Redd-ül-muhtârda da deniyor ki:
“Kaynamayan sıcak suda bırakılan, içi boşaltılmamış tavuğun yalnız derisi necis olur, yolunup, içi boşaldıktan sonra, üç kere, soğuk su ile yıkanınca, her yeri temiz olur. İşkembe de, böyle üç kere yıkamakla temiz olur.”
.
Yiyeceklerdeki kurt
|
Sual: Bazıları, kirazın içindeki kurdun, kendiliğinden meydana geldiğini, bunun için kurtlu kiraz yemekte mahzur olmadığını söylüyorlar. Kurtlu kiraz yemek uygun mu?
CEVAP
Kirazdaki kurt, "Kiraz sineği" denilen bir sineğin kiraz içine koyduğu yumurtalardan hasıl olur. Kurtlu kiraz yenmez. Kiraz alınca 3-5 tanesinin içi açılır. Kurt yoksa diğerlerini açmadan yemek caiz olur. Eğer bir tane bile kurt görülse, hepsinin içine bakmak gerekir. (Berika)
Kurtlu gıda yenmez
Sual: Un, irmik, mercimek, fasulye, nohut gibi gıdalar kurtlanınca yemek caiz midir?
CEVAP
Kurtlanmış gıdalar yenmez. Un gibi olanlar elenince, fasulye gibi olanlar da temizlenince, yenmesi caiz olur.
Sual: Kaz düşen kuyudan, 6 aydır su çekilmiş. Şimdi temiz oldu mu?
CEVAP
Evet.
Sual: Koyun sağılırken kığ düşüyor. Bu sütü kullanmak caiz mi?
CEVAP
Zaruret olduğu için, hemen alınırsa caiz olur.
Kımız, kefir ve kombu çayı
|
Sual: İnek sütü, kefir mayasıyla mayalanıyor ve bu esnada az da olsa alkol teşekkül ediyor. Buna kefir deniyor. Bir de, Kombucha mantarının üremesiyle elde edilen ve az da olsa içinde alkol bulunan kombu çayı vardır. Kefirin de, kombu çayının da birçok hastalıklara iyi geldiği söyleniyor. Bunları ilaç olarak kullanmakta mahzur var mıdır?
CEVAP
Bugün kefir ve kombu çayının yerini tutan ilaç çoktur. Bunları kullanmaya zaruret de yoktur. Eğer, salih bir doktor, (Kefir veya kombu çayı şu hastalığa iyi gelir. Bu hastalık için mubah başka ilaç yoktur) derse, o zaman bunları kullanmak caiz olur. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(İhtimar [mayalanarak alkol teşekkül] etmiş her içki haramdır.) [Ebu Davud]
Bu hadis-i şerifin fıkıh kitaplarında nasıl açıklandığına bakalım:
Bal, incir, arpa, buğday, mısır, darı, erik, kayısı, elma ve benzerlerinden biri, soğuk suda durup ısıtılmasa da, alkol teşekkül ederek bira gibi olur. Bira, tadı acı ve keskin olduğu [alkol bulunduğu] için azı da çoğu da, her ne maksatla içilirse içilsin, İmam-ı Muhammed’e göre haramdır, fetva da böyledir. Diğer üç mezhepte de haramdır. Yapıları, bileşimleri aynıdır demek değildir. Çünkü Muhammed aleyhisselam, maddelerin hakikatlerini, fen bilgilerini öğretmek için değil, bunların hükümlerini bildirmek için gönderilmiştir. Kısrak, inek sütleri, mayalanıp, tadı keskin olunca, bira gibi alkollü olur. Kısrak sütünden yapılana Kımız, inek sütünden yapılana Kefir denir. İçilmesi haramdır. (Seadet-i Ebediyye)
Yoğurt ve kefir
Sual: Sütten yoğurt olunca haram olmuyor da, aynı sütten kefir olunca niye haram oluyor?
CEVAP
Akıl ve mantıkla din olmaz. (Üzümden pekmez, sirke olunca haram olmuyor da, şarap olunca niye haram oluyor) demeye benzer ki, caiz değildir. Mantıkla, kıyasla din olmaz. O zaman, insan sayısı kadar din ortaya çıkar.
Kefirde alkol var mı?
Sual: Meşhur bir hoca, (İçine alkol konmadığı için, kefir içmek caizdir) diyor. Dışarıdan içine alkol konmadığı hâlde, zamanla alkolleşse de, kefir içmek caiz mi oluyor?
CEVAP
(Kefirin içine alkol konmuyor) demek çok tuhaftır. Çünkü maya koyarak içki imal etmek ayrı şey, sıvı gıdaların zamanla alkolleşmesi ayrı şeydir.
Üzüm suyu, şarap hâline gelince haram olur. Şarap sirkeye dönüşünce helâl olur. Boza, ekşiyerek zamanla alkol teşekkül eder, bira gibi haram olur. Hurma su içinde ısıtılmadan bırakılınca, köpüklenir ve tadı keskin olursa yani alkolleşirse içilmesi haramdır.
Portakal ve diğer meyvelerdeki alkol oranı kefirdekinden daha çok diyerek kefir içmeyi caiz görenler de vardır. Bu da yanlıştır. Çünkü dinimizde alkolün azlığı çokluğu önemli değildir. Bir damla şarap da haramdır. Ama dinimiz, içinde tabiî olarak alkol bulunan meyve yemeyi veya sirke içmeyi haram kılmamıştır. Fakat alkol teşekkül eden içeceklerin damlasını haram etmiştir. Demek ki, kımızda, birada ve kefirde, bir damla alkol olsa da haramdır. Fakat hamurda, meyvede, yoğurtta, ekmekte 10 damla alkol olsa haram değildir. Çünkü birinde alkol tabiî olarak bulunuyor, ötekinin alkolleşmesine biz sebep oluyoruz.
Kefir Şâfiî'de de haramdır
Sual: Şâfiî mezhebinde kefir, kımız ve bira haram mıdır?
CEVAP
Evet, haramdır. İnek sütünden yapılana kefir, kısrak sütünden yapılana kımız, arpadan yapılana bira denir. Bunlar dört mezhepte de haramdır. Kısrak, inek sütleri, mayalanıp, tadı keskin olunca, müselles gibi olurlar. Birincisine (Kumis = kımız), ikincisine (Kefir) denir. Bira gibi haramdırlar. İmam-ı Muhammed’e göre, müselles denilen içkiler, gaz çıkarmış ve tadı keskin olmuşsa, sarhoş etmeyecek kadar az içilmesi de haram olur. Fetva da böyledir. Bunlar, diğer üç mezhepte de haramdır. (Çoğu sarhoş eden içkinin, azını içmek de haramdır) hadis-i şerifi, bunların haram olduğunu bildirmektedir. (Seadet-i Ebediyye)
Sual: Sütten yapılmakta olan kefir denen içeceği, içmenin, kullanmanın, dinimiz açısından bir mahzuru var mıdır?
Cevap: İmâm-ı Muhammede göre, gaz çıkarmış ve tadı keskin olmuş içeceklerin, sarhoş etmeyecek kadar azının içilmesi de haram olur, fetva da böyledir. Diğer üç mezhepte de böyledir. Çünkü, Peygamber efendimiz;
(Çoğu sarhoş eden içkinin, azını içmek de haramdır) ve;
(Sarhoş eden her içki şaraptır ve hepsi haramdır) buyurdu.
Bu hadis-i şerif, gaz çıkarmış ve tadı keskin olmuş içeceklerin hepsinin haram olduğunu bildirmektedir. Muhammed aleyhisselam, maddelerin hakikatlerini, fen bilgilerini öğretmek için değil, bunların hükümlerini bildirmek için gönderilmiştir.
Kısrak, inek, deve sütleri, mayalanıp, tadı keskin olunca, müselles gibi olurlar. Birincisine Kumis, ikincisine Kefir denir ki, bira gibi haramdırlar. Bu hususta, İskilibli M.Âtıf Efendi'nin "Men’i müskirât" kitabında geniş bilgi vardır
.
Az alkole fetva vermek
|
Sual: Gazetelerde şöyle bir fetva yayınlandı:
(Sarhoşluk verecek derecede alkol bulunmayan içeceklerin içilmesi caiz, sarhoş edecek derecede alkol bulunan içeceklerin içilmesi ise haramdır. Sarhoş etmediği için kefirin içilmesi caizdir.)
Peki bir iki bardak bira da insanı sarhoş etmiyor. Bira da mı caizdir?
CEVAP
Duyulan her şeye inanmamak gerekir. Yukarıdaki ifadeleri bir ilim adamı söyleyemez. Çünkü din kitaplarında bildirilen hadis-i şeriflerde alkolün zerresi de haramdır. Ayrıca çoğu sarhoş eden içeceklerin azı da haramdır. Üç hadis-i şerif meali şöyledir:
(Çoğu sarhoş eden şeyin, azını da içmek haramdır.) [Nesai, Tirmizi]
(İhtimar [mayalanarak alkol teşekkül] etmiş her içki haramdır.) [Ebu Davud]
(Bir zaman gelecek, içkinin adı değiştirilecek ve helal sayılacaktır.) [İ. Ahmed]
Bu hadis-i şeriflerin fıkıh kitaplarında nasıl açıklandığına bakalım:
Bal, incir, arpa, buğday, mısır, darı, erik, kayısı, elma ve benzerlerinden biri soğuk suda durup ısıtılmasa da, alkol teşekkül ederek bira gibi olur. Bira, tadı acı ve keskin olduğu [alkol bulunduğu] için azı da çoğu da, her ne maksatla içilirse içilsin, imam-ı Muhammede göre haramdır, fetva da böyledir. Diğer üç mezhepte de haramdır. Çünkü, Peygamberimiz, (Çoğu sarhoş eden içkinin, azını içmek de haramdır) buyurdu. Bu hadis-i şerif, hepsinin haram olduğunu bildirmektedir. Yapıları, bileşimleri aynıdır demek değildir. Çünkü Muhammed aleyhisselam, maddelerin hakikatlerini, fen bilgilerini öğretmek için değil, bunların hükümlerini bildirmek için gönderilmiştir. Kısrak, inek sütleri, mayalanıp, tadı keskin olunca, bira gibi haram olur. Kısrak sütünden yapılana Kımız, inek sütünden yapılana Kefir denir. (Seadet-i Ebediyye)
Kefir bira gibidir, zaruretsiz içilmez. Bugün kefirin yerini tutan ilaçlar vardır. Bunları kullanmaya zaruret yoktur. Eğer, salih bir doktor, (Kefir, şu hastalığa iyi gelir. Bu hastalık için mubah başka ilaç yoktur) derse, o zaman kefir kullanmak caiz olur.
Bazı cahiller, portakal ve diğer meyvelerdeki alkol oranı kefirdekinden çok diyerek kefir içmeyi caiz görüyorlar. Dinimiz, alkol de bulunsa meyve yemeyi haram kılmamıştır.
Nakli bırakıp aklı ölçü alınca, yukarıdaki mantıkla, zararı az diye bir çayına oyun oynamaya yani kumara da fetva verebilirler, bir dilim domuz eti yemenin mahzuru olmaz diyerek de fetva verebilirler. Aklı değil, nakli ölçü almalıdır.
.
Yemeklere alkol katmak
|
Sual: Aşağıdaki yazıda doğruluk payı var mıdır?
(Alkol ve alkollü içkiler, keyif verici, uyuşturucu olarak içildikleri takdirde haramdır. Bunlar kaynatılır, pişirilen yemeklere katılır ve içki olmaktan çıkarılırlarsa normal gıdaya döner, haram listesinden çıkarlar. Hazret-i Ömer, kaynatılmış şarabı içmiş, içmek istemeyen Ubade b. Samit adlı sahabiye şöyle çıkışmıştır: 'Ey ahmak! O kaynadı, şaraplığı kalmadı. Sen, sirkeyi içmiyor musun? O da bu sudan...”
O halde, alkolün pişmekte olan yemeklere, lezzet verici olarak katılmasının (et ve balığa bir miktar şarap ekleyerek pişirmek gibi) dinen hiçbir sakıncası yoktur.) [bkz. Ebu Zehra 299]
CEVAP
Zerre kadar doğruluk payı yoktur. Üstelik Hazret-i Ömer’e de iftiradır. Ebu Zehra mezhepsiz bir yazardır. Şarap, sirke mayası ile mayalanır, alkol sirkeye dönüşür. Kimyasal değişmeye uğradığı için sirke içmek günah değildir. Yemeğe konan şarap sirkeye dönüşmez. Mezhepsiz yazar dinimizi sulandırmaya çalışmaktadır.
Sual: Şaraptaki alkol yemek piştiği için yok oluyor ve yemek yedikten sonra insana kötü tesirde bulunmuyor. Bu durumda neden caiz olmuyor?
CEVAP
Bir damla alkol içilse de haramdır. Ölçü, zarar vermesi veya zarar vermemesi değildir. Besmelesiz kesilen kuzu eti yenmez, leş olur, haram olur. Bir damla kan veya bir damla idrar içmek insana zarar vermez, ama haramdır. Dinin emrinde bir sebep aranmaz, sadece o emre uyulur.
Sual: Eti ispirto alevine tutarak pişirmek caiz mi?
CEVAP
Evet.
Sual: Esansı, alkolde eritilen çayı, yıkayıp içmekte mahzur var mı?
CEVAP
Mahzur yoktur.
Sual: Alkol verilen döğüş horozu, yara alınca kesiliyor. Eti yenir mi?
CEVAP
Necaset yemiş tavuk gibidir. Alkol yeni verilmişse yenmez. Üç gün önce verilmişse yenir.
Sual: İthal tütünler alkolle yıkanıyormuş. Böyle sigarayı içmek caiz midir?
CEVAP
Kesin bilinmedikçe, zanla hareket edilmez, yani alkollü denmez. Eğer alkolle yıkandığı kesin biliniyorsa, o zaman içmek caiz olmaz.
Sual: Alkolsüz bira içmek caiz mi?
CEVAP
Temiz idrar demeye benzer. (Alkol yoksa bira denmez. Alkolsüz arpa suyu denebilir.)
Sual: Taze sirkede alkol oluyor. Böyle taze sirke yemek caiz mi?
CEVAP
Evet.
Pastörize üzüm suyu
Sual: Pastörize edilmiş üzüm suyunda alkol olabilir mi, içilmesi uygun mudur?
CEVAP
Usulüne uygun pastörize edilen üzüm suyunda alkol olmaz, içilebilir. Pastörize işi usulüne uygun yapılmazsa, bozulup şaraplaşabilir. Şaraplaşan üzüm suyu köpürür, tadı ve kokusu değişir. Üzüm suyuna hiç benzemez. Zaten içerken anlaşılır, şaraplaşmış üzüm suyu içilmez.
Meyvelerde alkol
Sual: Portakal, limon gibi meyvelerin kabuğunda ve çürümeye başlayan meyvelerde alkol oluyor. Bu halde limonu kabuğuyla çaya koymak veya portakal kabuğundan reçel yapmak caiz olur mu?
CEVAP
Evet, caiz olur. Alkol teşekkül etmeyen olgun bir meyve yoktur. Meyvelere, ekmeğe dinimiz izin vermiştir. Dinin yasak ettiği alkol ise, içilmez.
Yemeğe konan şarap
Sual: (Yemeğe konan şarap, yemek pişerken kimyasal değişikliğe uğradığı için mahzuru olmaz) diyorlar. Bir de, elbisemize şarap dökülse kuruyunca uçup gider diyorlar. Bunlar doğru mudur?
CEVAP
Doğru değildir. Yemeğe konan şarap kimyasal değişikliğe uğramaz. Şarabın su kısmı kuruyunca uçar, ama necis kısmı kalır. Elbisemize bir bardak idrar dökülse, kuruyunca su kısmı uçup giderse de necis kısmı kalır. Yemeğe konan şarabın veya idrarın da necisliği devam eder.
Alkolün damlası necistir
Sual: (Bir yemeğin veya içeceğin içine bir kaşık şarap konsa, onu içmek haram olmaz, çünkü o yemekten veya o içecekten ne kadar çok yenilip içilse de, insan sarhoş olmaz) deniyor. Mezhebi olmadığını iftiharla söyleyen Ebu Zehra da, (Alkollü içkiler kaynatılır, pişirilen yemeklere katılır ve içki olmaktan çıkarılırlarsa normal gıdaya dönerler, haram listesinden çıkarlar. Alkolün pişmekte olan yemeklere, lezzet verici olarak katılmasının, et ve balığa bir miktar şarap ekleyerek pişirmenin dinen hiçbir sakıncası yoktur) diyor. Alkol, idrar gibi necis değil mi? Yemeğin veya içeceğin içine bir kaşık idrar konsa o yemek necis olmaz mı?
CEVAP
Elbette necis olur. İçinde %10 civarında alkol bulunan şarabın bile damlası necistir. Şarap, sirke mayasıyla mayalanırsa, alkol sirkeye dönüşür. Kimyasal değişmeye uğradığı için sirke günah değildir. Yemeğe konan şarapsa asla sirkeye dönüşmez. Böyle yanlışlarla dinimizi sulandırmaya çalışıyorlar.
İspirtosu [alkolü] az olan şarap da haramdır. Sarhoş etmese de, damlasını içmek haramdır, helâl diyen kâfir olur. Şarap, idrar gibi kaba necasettir. Her türlü kullanmak, ilaç yapmak, hayvana içirmek, lavman yapmak, buruna çekmek sözbirliğiyle haramdır. Şarap köpüklendikten sonra, kaynatılıp üçte ikisi gitse de geride kalanı ve imbiklenerek elde edilen ispirtonun, rakının şarap gibi, galiz necaset olduğu sözbirliğiyle bildirilmiştir. Bunların damlasını da içmenin haram olduğu, Behcet-ül-fetâvâ’da yazılıdır. (Seadet-i Ebediyye)
Hamrın [alkolün], şarap gibi kaba necaset olduğu sözbirliğiyle bildirildi. (Redd-ül muhtar)
Alkollü içkilerin hepsi kaba necasettir ve haramdır. Bir hadis-i şerifte, (İhtimar [mayalanarak alkol teşekkül] etmiş her içki haramdır) buyuruldu. (Ebu Davud)
Bu hadis-i şerif, fıkıh kitaplarında şöyle açıklanıyor: Bal, incir, arpa, buğday, mısır, darı, erik, kayısı, elma ve benzerlerinden biri soğuk suda durup ısıtılmasa da, alkol teşekkül ederek bira gibi olur. Bira, tadı acı ve keskin olduğu [alkol bulunduğu] için azı da çoğu da, İmam-ı Muhammed’e göre haramdır, fetva da böyledir. Diğer üç mezhepte de haramdır. (Seadet-i Ebediyye)
Hamrın haram olması, zatından dolayıdır, yoksa sarhoş ettiğinden dolayı değildir. Damlası da, zerresi de haramdır. İdrar, kan gibi şer’an kaba necasettir, murdardır. Damlası, zerresi de necistir. (Men’i müskirat)
Yoğurt ekşirse
Sual: Çok ekşimiş yoğurdu yemek caiz midir? Yoğurt ekşiyince alkol teşekkül eder mi?
CEVAP
Hayır, yoğurt ekşise de alkol teşekkül etmez. Ekşi yoğurt yemenin mahzuru olmaz, hattâ sağlık açısından daha iyidir.
Sirkeye şarap dökülse
Sual: İçine şarap dökülmüş sirke yenir mi?
CEVAP
Dökülen şarap, sirkeye dönüştüğü zaman yenir. Normal şarap bile, sirke hâline gelince yenir.
Sual: Alkol karıştırılarak pişirilen et, temiz olur mu, yenebilir mi?
Cevap: Herhangi bir eti, şarap veya ispirto ile kaynatınca, et necis olur, hiçbir suretle temizlenemez. Üç kere temiz su ile kaynatıp, her birinde soğutulunca, temiz olur da denildi.
.
Besmele
|
Sual: Besmele çekmenin hükmü nedir?
CEVAP
Yerine göre, Besmelenin hükmü değişir. Birkaç örnek verelim:
Farz olduğu yerler: Hayvan keserken Besmele çekmek farzdır. Besmelesiz kesileni yemek haramdır.
Vacib olduğu yerler: Namaz dışında Fatiha okumaya başlarken Besmele çekmek vacibdir. Şafii mezhebindeyse, her zaman Fatiha okurken Besmele çekmek farzdır.
Sünnet olduğu yerler: Namazda her rekâtta Fatiha’dan önce, gusletmeye ve abdest almaya, yiyip içmeye, mektup yazmaya ve her faydalı işe başlarken Besmele çekmek sünnettir. Namaz dışında, Fatiha’dan başka bir sure okumaya başlarken de Besmele çekmek sünnettir.
Müstehab olduğu yerler: Namazda, Fatiha ile zamm-ı sure arasında Besmele çekmek, caiz veya müstehabdır.
Mubah olduğu yerler: Yürümeye, oturmaya, kalkmaya ve her mubah işe başlarken Besmele çekmek mubahtır.
Mekruh olduğu yerler: Avret yerini açarken, necaset bulunan yere girerken, Berae suresini önceki sureye bitişik okurken, sigara içmeye ve bunun gibi kötü kokulu, mesela soğan, sarımsak gibi şeyleri yemeye başlarken ve sakal tıraşı olmaya başlarken Besmele çekmek mekruhtur.
Haram olduğu yerler: Haram işlemeye başlarken Besmele çekmek haramdır. Haramlığını kabul ederek yaparsa haram olur, harama önem vermeden veya helal kabul ederek yaparsa küfür olur.
Küfür olduğu yerler: Bizzat kendisi haram olan mesela, şarap içmek, zina etmek, domuz eti yemek gibi haram olan işleri yapmaya başlarken, Besmele çekmek küfür olur. Burada, haramı helal saydığından veya harama önem vermediğinden dolayı küfür oluyor.
Sual: Besmelesiz kesilen hayvanı yemek caiz mi?
CEVAP
Şafii’de besmelesiz kesilen hayvanı yemek caizdir, diğer üç mezhepte kasten Besmelesiz kesmek haramdır.
Hayvanın boğazındaki yemek borusu, hava borusu ve boynunun iki yanında birer kan damarı vardır. Maliki’de hepsini kesmek gerekir. Hanefi’de bu dört borudan üçünü kesmek kâfidir. Şafii’de ise yemek borusu ile nefes borusu kesilirse kâfidir. Ancak gırtlak düğümü baş tarafında kalmalıdır! Gırtlak düğümünün tamamı vücut tarafında kalırsa, kesilen hayvan yenmez. Hayvanı ensesinden kesmek haram ise de, ensesinden kesilen hayvan, Hanefi ve Şafii’de yenir, diğer iki mezhepte yenmez.
Sual: Besmele unutulursa, kesilen hayvan yenir mi?
CEVAP
Besmele çekmek unutulursa yenir. Maliki’de yenmez.
Sual: Besmelesiz olarak kesildiği bilinen bir hayvanın etini yerken Şafii’yi taklit gerekir mi?
CEVAP
Evet gerekir. (Hulasat-üt-tahkik)
Sual: Mezbahada sabah bir besmele çekiliyor. Diğerleri besmelesiz kesiliyor. Etleri yenir mi?
CEVAP
Etleri yerken Şafii’yi taklit lazımdır.
Sual: Tavuklar, bir anda kesiliyor. Hepsine bir besmele kâfi mi?
CEVAP
Her tavuğu, kesim makinesine koyarken, besmele çekilir. Keserken de, müşterek bir besmele kâfidir.
Sual: Yemek yerken besmeleyi unutan kimse, sonunda hatırlarsa ne yapmalıdır?
CEVAP
Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Yemeğe başlarken Allahü teâlânın adını anın, yani Besmele çekin. Başında besmele çekmeyi unutan, hatırladığı zaman, “Bismillâhi alâ evvelihi ve ahirihi” desin.) [Ebu Davud, Tirmizi, Hâkim]
Sual: Doyduktan sonra yerken, Besmele çekmek haram mı?
CEVAP
Hayır. Çünkü yemeğin kendi haram değildir.
Sual: Besmele çekince veya ezan okununca şeytanların kaçtıklarını ve bir daha oraya uğramadıklarını söylüyorlar bu doğru mudur?
CEVAP
Besmele çekince ve ezan okunurken şeytan kaçar. Fakat ezan bitince geri gelir. Yemekte Besmele çekince o yemeği yiyemez. Devamlı Allah zikredilirse, vesvese veremez, zikri bırakınca hemen gelir.
Sual: Soğan veya soğanlı yemek, salata, turşu yerken besmele çekmek caiz mi?
CEVAP
Tam İlmihal'de diyor ki:
Kötü kokulu şeyleri, mesela soğan, sarmısak gibi şeyleri yemeye [ve sakal tıraşı olmaya başlarken], Besmele çekmek mekruhtur.
Sarmısaklı, soğanlı yemekleri, salatayı, turşuyu yerken Besmele çekilir.
Meyhaneye girerken
Sual: Bir iş için meyhaneye, kumarhaneye girerken Besmele çekmek caiz olur mu?
CEVAP
Evet caiz olur. Haram işlerken Besmele çekilmez. Bir iş için günah işlenen yere girmek günah olmaz.
Sual: Bir mekruha dalgınlıkla besmele çeken mazur olur mu?
CEVAP
Evet.
Besmele çekerken
Sual: Besmele çekerken, Bismillah demek yeterli midir?
CEVAP
Besmele okumak, (Bismillahirrahmanirrahim) demekdir.
Besmelesiz hayvan kesmek
Sual: (Kur’anda, hayvan keserken değil, sadece kurban keserken, Besmele çekmek farzdır) deniyor. Yemek için hayvanları keserken Besmele farz değil midir?
CEVAP
Evet, farzdır. O âyet-i kerimenin meali şöyledir:
(Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği dört ayaklı hayvanları belli günlerde [kurban ederken] Onun adını anarak kessinler.) [Hac 28]
Hayvan keserken Besmele çekilmesi yalnız kurban kesmeye mahsus değildir. Resulullah efendimiz buyuruyor ki:
(Hayvanı keserken Besmele çekip tekbir getirin!) [Taberanî] (Yani Bismillahi Allahü ekber demeli.)
(Hayvan keserken Allah’ın ismini söylemek [Bismillahi Allahü ekber demek] kâfidir.) [Beyhekî]
(Şu üç yerde ismimi söylemeyin: Yemeğe Besmele çekerken, hayvanı Besmeleyle keserken ve aksırınca.) [Beyhekî]
Şâfiî’de Besmelesiz kesilen hayvanı yemek caizdir, diğer üç mezhepteyse kasten Besmelesiz kesmek haramdır. İbni Abbas hazretleri de buyuruyor ki:
Hayvanı keserken Besmele çekmeyi bir kimse unutmuşsa bir mahzuru yoktur, ancak Besmele kasten terk edilmişse, kesilen yenmez. (Rezin)
Besmelesiz olarak kesildiği bilinen bir hayvanın etini yerken Şafii’yi taklit etmelidir. (Hulasat-üt-tahkik)
Besmele çekmek
Sual: Hadis-i şeriflerde, (Besmeleyle başlanmayan her önemli iş noksan kalır) ve (İşe Besmeleyle başlayanın günahları affolur) buyuruluyor. Eûzü çekmek de gerekli mi, yoksa sadece Besmele çekmek yeterli midir?
CEVAP
Evet, yeterlidir. Bir işe başlarken Eûzü okunmaz, sadece Bismillâhirrahmanirrahîm denir. (Hindiyye)
Sual: Her yerde, yapılan her işte Besmele çekilir mi, Besmele’nin çekilmediği yerler de var mıdır?
Cevap: Her hayırlı işe Besmele ile başlanır. Abdest almaya, yemeye, içmeye ve her faydalı işe başlarken, Besmele çekmek sünnettir. Ancak avret yerini açarken, necaset bulunan yere girerken ve Berâe, Tevbe suresini, önceki sureye bitişik olarak okurken, sigara içmeye ve bunun gibi, kötü kokulu şeyleri, mesela soğan, sarımsak gibi şeyleri yemeye, sakal tıraşı olmaya başlarken Besmele çekmek mekruhtur. Haram işlemeye başlarken besmele çekmek haramdır. Kesin haram olana bile bile Besmele çekmek imanı giderir.
Yemeğe besmele ile başlamalı
Sual: Yemek yemeye veya su içmeye başlarken besmele okumak, dinimizin emri veya tavsiyesi midir?
Cevap: Yemeye ve içmeye başlarken, besmele okumalıdır. Yemek ve içmek sonunda Elhamdülillah demelidir. Bunları söylemek, yemekten önce ve yemekten sonra el yıkamak, sağ el ile yemek, sağ el ile içmek sünnettir. Resûlullah efendimizin yemekten sonra okuduğu ve okunmasını emrettiği dualar, Şir'at-ül-islâm şerhinde ve Mevâhib-i ledünniyyede yazılıdır.
Sual: Yemeğe başlarken, sofrada bulunanlara hatırlatmak için besmele yüksek sesle söylenebilir mi?
Cevap: Yemeğe başlarken sofradaki herkese hatırlatmak için besmele, yüksek sesle söylenebilir
.
Helal gıdanın önemi
|
Sual: Şimdiki çocuklar istenildiği gibi neden eğitilemiyor?
CEVAP
Çocuğu helal gıda ile beslemelidir! Haram gıdanın etkisi çocuğun özüne işler, çocukta uygunsuz işlerin meydana gelmesine sebep olur. Hadis-i şerifte (Yiyip içtikleriniz helal, temiz olsun! Çocuklarınız, bunlardan hasıl olur) buyuruldu.
Çocukları, ahlaksız kadınlara da emzirtmemelidir! Peygamber efendimiz, ahmak kadınları da süt anne olarak tutmamayı, sütün kötü etkisinin olacağını bildirmektedir. Buradan kâfir kadını süt anne olarak tutulmaz manası çıkarılmamalıdır! Zira fıkıh âlimi İbni Âbidin hazretleri, (Kâfir kadının müslüman çocuğa ve müslüman kadının kâfir çocuğa süt anne tutulması caizdir) buyurmaktadır. (Redd-ül Muhtar)
İbrahim Ethem hazretlerine, gece gündüz ibadet eden, vecde gelip kendinden geçen bir gençten bahsettiler. Gencin yanına gidip üç gün misafir kaldı. Çok acayip haller gördü. Gencin bu halinin şeytandan olup olmadığını öğrenmek istedi. Yediğine baktı. Helalden değildi. Bu hallerin şeytandan olduğunu anladı. Genci evine davet etti. Gence helal yemek verdi. Gençteki eski aşk ve gayret kalmadı. Genç, bana ne yaptın dedi. İbrahim Ethem hazretleri, gence, (Sendeki haller şeytandandı. Helal yiyince şeytan giremedi. Esas halin meydana çıktı) buyurdu. (Tezkiretül-evliya)
Haram yemek kalbi karartır, hasta eder. Zünnun-i Mısri hazretleri buyurdu ki:
Kalbin kararmasının dört alameti vardır:
1- İbadetin tadını duymaz.
2- Allah korkusu hatırına gelmez.
3- Gördüklerinden ibret almaz.
4- Okuduklarını, öğrendiklerini anlayıp kavrayamaz.
Muhammed bin Fadl Belhi hazretleri de buyurdu ki:
Kalbin kararmasına 4 şey sebep olur:
1- Öğrendiği ile amel etmemek.
2- Bilmeyerek yapmak.
3- Bilmediklerini öğrenmemek.
4- Başkasının öğrenmesine mani olmak.
Nefs, kötü isteklerden [dinin yasakladığı şeylerden] kurtarılınca, kalb temizlenir.
.
Yemekten önce ve sonra dua etmek
|
Sual: Yemekten önce dua etmek caiz midir?
CEVAP
Evet, yemekten önce de dua etmek caizdir. Besmele çekmek ve hayır bereket için dua etmek de yiyip içmenin sünnetlerindendir. İbni Abbas hazretleri, Resulullah efendimizin (Yemeğe başladığınız zaman, Allahümme barik lena fihi ve etimna hayren minhü deyiniz) buyurduğunu rivayet etmiştir. Enam suresinin (Üzerlerine Allah’ın ismi anılmayanlardan yemeyin) mealindeki 121. âyetin, Besmelesiz kesilen hayvanların leş olacağını, yenmeyeceğini bildirmektedir. Bazı âlimler, (Diğer yiyecekleri yerken de Besmele çekiniz) manasının da bulunduğunu bildirmişlerdir. Burada Allah’ın adının anılması, yenecek yemeğin kudsiyetini, iyiliğini ve devamlılığını sürdürmek içindir. Böylece Allahü teâlâyı hatırlamış ve bu nimetlerin devamlılığını ve hayrını elde etmiş oluruz. Yemek yeme anı, insanların en çok gaflete düşeceği andır. Zira yemek, acıkan nefsi kendine en çok çeken, ona her şeyi unutturan nesnedir.
Yemekten önce elleri yıkamayı da ihmal etmemelidir! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Evinin hayrını isteyen, yemekten önce ve sonra elini yıkasın.) [İbni Mace]
Sual: Yemekten sonra nasıl dua edilir?
CEVAP
Yemeğe başlarken besmele çekmek yani (Bismillahirrahmanirrahim) demek ve sonunda (Elhamdülillah) demek sünnettir.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Yemekten sonra , "El-hamdü-lillahillezi etamena hazettaame ve rezekana min gayrı havlin minna ve la kuvveh" duasını okuyanın günahları affolur.)
(Yiyip içtikten sonra, "El hamdü-lillahillezi atameni ve esbeani ve sakani ve ervani" duasını okuyan, anasından doğduğu günkü gibi günahsız olur.)
Peygamber efendimiz yemekten sonra (El-hamdü-lillahillezi etamena ve sakana ve cealena müslimin) duasını okurdu.
Yemeklerden sonra, yukarıdaki duaları da içine alan şu duayı okumak daha uygundur:
(El-hamdü-lillahillezi eşbeana ve ervana min-gayrı-havlin minna ve la kuvveh. Allahümme at'imhüm kema at'amuna. Allahümmerzukna kalben takiyyen, mineşşirki beriyyen lâ kâfiren ve şakiyyen velhamdülillahi rabbilalemin)
.
Zekat-ı şer'i ne demektir?
|
Sual: Tam İlmihal'de (Zekât-ı şer'i, ihtiyari ve zaruri olmak üzere ikiye ayrılır) deniyor. Burada zekât ne anlama geliyor? İhtiyari ve zarurisi nasıl oluyor?
CEVAP
Zekât kelime olarak, bereket, artış, temizlik, taharet gibi anlamlara gelir. Bildiğimiz zekât da malı kirden temizlemek oluyor. Zekât kelimesinin buradaki manası, evcil veya yabani hayvanları dine uygun şekilde öldürerek temiz hale [yenilecek veya başka şekilde istifade edilecek hâle] getirmek demektir. Mesela boğarak, şişleyerek, elektrik verilerek öldürülen kuzunun eti yenmez, leş olur.
İhtiyari zekât, deveyi ve diğer evcil hayvanları dine uygun şekilde kesmek demektir. Yani kendi ihtiyarımızla [isteğimizle] hayvanı yatırıp dine uygun şekilde kesiyoruz.
Zaruri zekât, av hayvanlarını dine uygun şekilde yaralayarak öldürmek demektir. Av hayvanlarını mesela bir aslanı kulağından tutarak yere yatırıp kesemeyiz. Onu ancak silahla öldürebiliriz. Onun için buna zaruri zekât deniyor.
Zekât-ı şer’i ile [dine uygun şekilde] öldürülen hayvan temiz olur. Yani evcil hayvan besmele çekerek kesilmişse, av hayvanına mermi besmele ile atılmışsa, av köpeği tazı, ava besmele ile gönderilmişse, öldürülen hayvanı yemek helal olur.
Zekât-ı şer’i ile öldürülen hayvan, yenilmesi helal olan geyik, tavşan, keklik gibi hayvanlardan ise yenir, yenmesi helal olmayan, tilki, sansar, aslan gibi hayvanlardan ise, başka suretle istifade edilir.
.
Gazoz ve kola içmek
|
Sual: Bazı kuruluşlar, bazı gazoz ve kolalarda alkol olduğunu tespit etmiştir. Alkolün damlası da haram olduğuna göre, böyle meşrubatları içmek haram değil midir?
CEVAP
Gazozlardaki alkol yeni değildir. Bunu belli bir zamana getirmeleri maksatlıdır. Gayeleri, (Bakın Müslümanlar meşrubat bile içmiyorlar) yaygarasını yaygınlaştırmak, bu vesile ile (İşte Müslümanlık budur, bakın Müslümanlar ne hale gelmiş) dedirtmek. Belki de bazı provokatörler çıkıp, (Alkollü gazozlara hayır) sloganı ile, protestolar yapabilirler. Müslümanlar bu fitneye, Müslümanlığın kötülenmesine alet olmamalıdır.
Şarap, rakı gibi alkollü içkilerin damlası da haramdır. Fakat içki olarak değil de, başka sebeplerle bulunan alkoller bu hükme dahil değildir.
Birkaç örnek verelim:
1- Taze sirkelerde alkol bulunduğu kesin olarak tespit edilmiştir. Ama bu alkollü bir içecek olmayıp sirke olduğu için, içilmesi haram edilmemiştir. Şaraptan yapılan sirkenin fazileti hadis-i şeriflerle de övülmüştür.
2- Hamurda, dolayısıyla ekmeklerde de alkol olduğu da bugün kesin olarak tespit edilmiştir. Ama Peygamber efendimiz ekmek yemeyi yasaklamamıştır.
3- Portakal ve diğer meyvelerdeki alkol oranı gazozdakilerden az değildir. Bu da kesin olarak tespit edilmiştir. Ama dinimiz, içinde alkol olduğu halde meyve yemeyi, haram kılmamıştır.
4- İlaçları ve kokuları ıslah için, içlerine konulan necis mayiler [alkol gibi sıvılar] affedilmiştir. (İslam Ahlakı, Ey Oğul İlmihali kısmı)
5- Seadet-i Ebediyye’de diyor ki: Şafii’de, necis sıvıyı [mesela alkolü], ilaç ve ıtriyat ıslahı için kullanmak affedilmiştir. (Mezahib-i erbea, El-mafüvat)
6- Necis olan sıvı, mesela ispirto, ilaç, koku gibi şeylere karıştırılınca, karışım temiz olur. Bunun için, tentürdiyot ve kolonya, hanefide temizdir. (İslam Ahlakı)
[Kolonya, tentürdiyot içilmez ama, elbiseye dökülünce temizlemeden onunla namaz kılmak caizdir. Temizlemek elbette evladır.]
7- Necis yağlar sabun yapılınca, şarap sirkeye dönünce temiz olur. Bütün kimyasal değişmeler böyledir. (Redd-ül muhtar, Tahtavi, Menahic-ül-ibad, Seadet-i Ebediyye)
Çoğu sarhoş etmezse
Sual: (Çoğu sarhoş edenin azı haramdır kuralı var. Bu kurala göre, meşrubatların, kolanın içinde alkol olsa da, çok içilince sarhoş etmedikleri için, içilmeleri caiz olur) deniyor. Mesela yemeğe veya bir sürahi suya az bir miktar şarap konsa, bunların çoğu sarhoş etmediği için, o suyu veya o yemeği bu kurala göre yiyip içmek caiz mi oluyor?
CEVAP
Caiz olmaz. Su da, yemek de, necis olur. Din kitaplarında deniyor ki:
Bir damla şarap içen de cezalandırılır. Şarabın bir damlası da haramdır. İspirto da [alkol de], şarap gibi kaba necasettir, içilmesi haramdır. (Hidaye)
Meşrubatlara özel olarak alkol konmuyor. Esansı eritmek için konuyor. Din kitaplarında, ilaçları ve kokuları ıslah için, içlerine konulan necis sıvının [alkolün] affedildiği bildirilmiştir. (İslam Ahlakı)
Kolaların sırrı açıklanmış
Sual: Alkollü gazoz furyasından sonra, şimdi de kolaların sırrının açıklandığı ve Cochineal diye bir böcekten, kimyasal filtreleme yoluyla elde edilen, karmin isimli maddeden, boya maddesi olarak, her marka kolanın içine konduğu ve bu durumda kola içmenin haram olduğu söyleniyor. Kola içmek haram mıdır?
CEVAP
Hayır, kola içmekte hiç mahzur yoktur. İslam âlimleri buyuruyor ki:
Resulullah efendimiz, bir Yahudi’nin ekmeğini ve tereyağlı yemeğini temiz mi diye sormadan, araştırmadan yedi. Bu domuz yağı mı, koyun yağı mı, ekmeğin hamuru suyla mı, yoksa şarapla mı yoğruldu diye sorup araştırmadı. Müşrik kadının su kabından abdest aldı. Bunlar, yenilen gıdaların içinde ne var diye araştırmanın gerekmediğine birer delildir. (Berika)
Kâfirler, gıdalara necaset de, zehir de katabilirler. Nitekim Yahudi yemeğe zehir katmıştır. Peygamber efendimiz de, araştırmadan o yemeği yemiştir; çünkü necis olduğu bilinmeyen şeyleri yememek takva değil, vesvese olur. Dinimiz de, vesveseden kaçmayı emreder. (Hadika)
Lâ Mekke
Sual: (Coca Cola yazısı tersten okununca, Lâ Muhammed, Lâ Mekke yazıyor. Böyle içecekleri içmek haramdır. Bunu herkese duyurmak çok sevaptır) gibi şeyler söyleniyor. Bir de, e-maillerle veya SMS ile çeşitli mesajlar gönderiliyor. Mesela, (Medine’den gelen vasiyetname, yahut içinde dualar da olan bir mesajı 13 veya şu kadar kişiye gönderen çok zengin olur. Eline geçip de göndermeyenin başına büyük felaketler gelir) deniyor. Bunlar doğru mudur?
CEVAP
Kesinlikle doğru değildir. Coca Cola yazısını tersten okuyunca La Muhammed, La Mekke yazılı olduğu da, doğru değildir. Zoraki benzetme yaparak o hale sokulmaya çalışılıyor. Diyelim ki La Mekke yazsa ne çıkar? Yani Mekke yok dese ne olur? Biz de, New York, Paris, Berlin yok desek ne olur? Bu şehirler yıkılır mı? Bunları, diğer vasiyetname ve mesajları misyonerler hazırlıyor. Maksatları Müslümanları böyle hurafelerle meşgul etmek, ciddi meselelerden, ilimden uzak kalınmasını sağlamaktır. Onların bu oyunlarına alet olmamalıyız.
Kola içmek haram mı?
Sual: (Falanca marka kolanın geliri, İslam düşmanı gayrimüslim bir ülkeye gittiği için o kolaya haram fetvası verdik) deniyor. Gayrimüslimlerin hepsi İslamiyet’in düşmanıdır. O zaman hiçbir gayrimüslimin malını almamak mı gerekiyor?
CEVAP
Fetva dedikleri görüş, birkaç yönden yanlıştır:
1- O fetva değil bir görüştür. Şahsi düşüncedir. Günümüzde fetva verecek ehil kimseler yoktur. Sadece verilmiş fetvaları nakledenler vardır. İbni Abidin, dördüncü cilt, üç yüz birinci sayfada, kadılık bahsinde buyuruyor ki:
Fâsık müftünün verdiği fetvalara güvenilmez, çünkü fetva vermek, din işlerindendir. Din işlerinde fâsıkın sözü kabul edilmez. Diğer üç mezhepte de böyledir. Böyle müftülere bir şey sormak caiz değildir. Müftünün Müslüman olması ve akıllı olması da, sözbirliği ile şarttır. Müftü, imam-ı a’zam Ebu Hanife’nin sözüne uygun olarak fetva verir. Aradığını onun sözlerinde açıkça bulamazsa, İmam-ı Ebu Yusuf’un sözünü alır. Onun sözlerinde bulamazsa, İmam-ı Muhammed Şeybani’nin sözünü alır. Ondan sonra İmam-ı Züfer’in, daha sonra Hasan bin Ziyad’ın sözünü alır. Müctehid-i fil-mezhep âlimlerinden Eshab-ı tercih olan müftüler, ictihadlar arasında delilleri kuvvetli olanları seçerler. Müctehid olmayanlar, bunların tercih etmiş oldukları söze uyar. Böyle yapmayan müftülerin sözü kabul edilmez. Demek ki, tercih ehlinin seçmemiş olduğu şeylerde, İmam-ı a'zamın sözünü almak lazımdır. Müftünün müctehid-i fil-mezhep olması lazımdır. Böyle olmayana müftü denilemez, nâkıl, fetvayı iletici denir. Nâkıller fetvaları, meşhur fıkıh kitaplarından alır. (Seadet-i Ebediyye)
Behcet-ül-fetâvâ gibi kıymetli kitaplar bile, fetva kitapları değil, fetvaları nakleden, ulaştıran kitaplardır. Bunları yazanlar müftü değil, birer nâkıl ve toplayıcıdır. Fetva verenin, yani müftünün müctehid olması lâzımdır. Bir kimse fetva verdim diyorsa, müctehid olduğunu iddia ediyor demektir. Yusuf Nebhani hazretleri, (Bugün müctehidlik taslayanın, aklı veya dini noksandır) buyurmuştur. Aklı veya dini noksan olanın da fetva dediği görüşüne itibar edilmez.
2- Gayrimüslim demek müslüman olmayan demektir. Bunlar elbette İslâmiyet'e düşman olur. Bunlarla alışveriş yapılmaz mı? Peygamber efendimiz ve Eshab-ı kiram, her çeşit alışveriş yapmışlardır.
3- Esas İslâmiyet'e düşman olan mürtetlerdir. Din düşmanı yerli mürtetlerle alışverişi normal görüp de Ehl-i kitap olan gayrimüslimlerle alışverişi caiz görmemek çok yanlıştır. Müslüman şirketlerin mallarını yeşil sermayeye paramız gitmesin diye almayan mürtetleri, gayrimüslimden hafif görmek çok tuhaftır. Bu yanlış görüşe fetva demek de, daha tuhaftır.
.
Komşunun sarkan meyveleri
|
Sual: Komşunun bahçesindeki ağacın bizim bahçeye sarkan dallarındaki meyvelerden ve yere düşenlerden yemek caiz olur mu?
CEVAP
Caiz olmaz. Ağaçtan herkesin geçtiği sokağa düşmüş ise, ceviz gibi çürümeyenleri, sahibinin izin verdiği biliniyorsa, yemek caiz olur. Kiraz gibi çürüyecek meyve ise, sahibinin yasak ettiği bilinmedikçe alıp yenilebilir. Alıp, evine götürmek caiz değildir.
Kiracı
Sual: Kiracı, evin bahçesindeki meyveleri yiyebilir mi?
CEVAP
Ev sahibinin izni varsa yer. Ağacı dikenden izin almak gerekir.
Sual: Komşumuz, bahçemizin bir kısmını sahiplenip, oraya meyve ağaçları dikti. Ağaçların şimdi meyveleri vardır. Bu yerimizi mahkemeyle aldık. Ağaçların meyvesini yiyebilir miyiz?
CEVAP
Diken kimseden yani komşudan izin almadıkça yemek caiz olmaz.
Ağaç dikenindir
Sual: On sene önce ağaç diktiğim tarla başkasına aitmiş. Tapuyu alınca anladık. Ağaçların meyvesi bizim değil mi? Ağaçları tarla sahibine satmam caiz mi?
CEVAP
Siz diktiğiniz için ağaçlar sizindir. Satabilirsiniz ve meyvesini yiyebilirsiniz.
Sarkan ağaç dalı
Sual: Bir kimsenin bahçesine, komşusunun meyve ağaçlarının dalları uzar ve sarkarsa, bunları kesebilir veya kestirtebilir mi?
Cevap: Bu konuda Mecelle'nin 1196. maddesinde deniyor ki:
“Bir kimsenin bahçesindeki ağacın dalları komşusunun hanesi veya bahçesi üzerine uzanmış olsa, o dalları bağlayarak geri çektirmeye veya kestirmeye komşusunun hakkı vardır. Fakat, ağacın gölgesi komşusunun bahçesindeki sebzelere zarar veriyor diyerek kestiremez.” Âtıf Bey m. 1912 baskılı şerhinde, bu maddeyi şerh ederken, açıklarken diyor ki;
“Komşusu, ağacın sahibine veya hâkime müracaat ederek geri çektirir veya kestirir. Komşusu, bunlara müracaat etmeyerek, bahçesine uzanmış olanları kendi de kesebilir. Bahçesine uzanmamış mahalden kesip zarara sebep olursa, zararı ağaç sahibine tazmin eder, öder. Bağlayarak çektirmesi mümkün olan dalları, müracaat etmeden keserse, yine zararı tazmin eder, öder. Ağaç sahibine müracaat edip de, dallarını, çekmediği takdirde, bahçe sahibi kesebileceği gibi, kestirme masrafını da, ağaç sahibinden isteyebilir.”
.
Tavşan eti yenir mi?
|
Sual: Peygamber efendimizin çekirgeyi, idrar süzme organı olduğu için böbrekleri, kanlı olan dalak ve ciğeri yemediği gibi, yine bir kanlı hayvan olan tavşanı yemediği söyleniyor. Bunları haram olduğu için mi yememiştir?
CEVAP
Hayır, böbrek, ciğer, dalak haram değildir, helaldir.
Çekirge de helaldir. (Buhari, Müslim, Tirmizi, Ebu Davud)
Başka bir hadis-i şerifte de şöyle buyurmuştur:
(Çekirgeyi ne yerim, ne de, haram kılarım.) [İbni Mace, Ebu Davud]
Resulullah efendimizin yememesi onu haram kılmaz. Soğan, sarımsak da yemezdi. Yenmesi için izin vermiştir.
Tavşan eti de helaldir. (Dürer, Mecma’ul-enhür)
Abdullah ibni Abbas hazretleri buyurdu ki: Resulullah ile otururken, bir köylü tavşan kebabı hediye getirdi. Bize (Yiyin) buyurdu. Muhammed bin Safvan dedi ki: İki tavşan yakaladım, kestim. Resulullah’a sordum. İkisini de yememi emretti. (Bedayi)
Hazret-i Enes anlatır: Avladığımız tavşanı Ebu Talha’ya getirdim. O da tavşanı keskin bir taşla kesti. (Şu budu Resulullah’a götür) dedi. Hemen götürdüm. Resulullah onu yedi. (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesai)
Hazret-i Cabir anlatır: Kavmimden biri, taşla kestiği tavşanı Resulullah’a soruncaya kadar bekletti. Efendimiz yemesini emretti. (Tirmizi)
Halid ibn-ül Huveyris hazretleri anlatır: Bir adam, avladığı tavşanı getirip Abdullah İbni Ömer’e, (Bunun eti yenir mi?) diye sordu. O da, (Bir tavşan Resulullah’a getirildi. Ne yedi, ne de yenmesini yasakladı) dedi. (Ebu Davud)
Bu hadis-i şerifler de, tavşanın helal olduğunu bildirmektedir. Fıkıh kitaplarında buyuruluyor ki:
Tavşan yemek helaldir. (Mülteka)
Tavşan eti yemek helaldir; çünkü tavşan, yırtıcı hayvan değildir. (Dürr-ül-münteka)
Her çeşit tavşan etini yemek helaldir. (Kuduri)
Tavşan etini yemek helaldir. Tavşan yırtıcı hayvan değildir ve leş yemez, geyik gibidir. (Cevhere)
Erneb, yani tavşan etinin mubah olduğu sözbirliği ile bildirilmiştir, çünkü tavşan yırtıcı hayvan değildir ve leş yemez. Geyik gibidir. Ot yer. Fıkıh kitapları, tavşanın helal olduğunu açıkça yazıyorlar. Böylece, haram diyenleri ret ediyorlar. (Dürer haşiyesi)
.
Gıdalarda ihtiyat
|
Sual: Her gün bir iddia ortaya atılıyor. Bazı firmaların gelirleri Yahudilere gidiyor, bunların ürünlerini kullanmak haram olur dendiği gibi, kolalarda fare ölüsü kullanılıyor da denmişti. Daha sonra, böcekten elde edilen maddenin kullanıldığı söylendi. Şimdi de, ekmeklerde domuz yağından elde edilen bir madde olduğu söyleniyor. Bunları yiyip içmek gerçekten haram mıdır?
CEVAP
Dinimizde, gayrimüslimlerle alışveriş yapmak yasak değildir. Peygamber efendimiz de yapmıştır.
Kâfirler, Müslümanlardan elde ettiği kârla, Müslümanların zararına olan işler yapabilir, İslamiyete aykırı karikatürler yapabilirler, hatta Müslümanları öldürebilirler. Buna bakarak, onların ürünlerini kullanmaya haram denmez.
Bugün neredeyse yediğimiz veya kullandığımız her ürünün, gayrimüslim şirketleriyle ilgisi vardır. Hammaddesi veya bir parçası onlardandır yahut orada üretilmiştir. Bunlara itibar edilirse, neredeyse her şeye haram denmiş olur. Böyle şayialara itibar etmemelidir.
İslam âlimleri, Müslümanları sıkıntıya sokmayı da, fitneye dâhil etmişlerdir. Yani Müslümanları şüpheye, sıkıntıya sokmak, huzursuz etmek de, fitne olur.
Dinimiz, gıdaların temiz mi, necis mi olduğunu araştırmak gerekmediğini bildirmektedir. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Kâfirlerin yiyecek ve içeceklerinden sakınmak, ihtiyat değildir; bu halden kurtulmak ihtiyattır. (3/22)
Temizlikte titiz davranmak bile yasaklanmıştır. % 99 bile olsa, % 100 kesin bilmeden, yiyeceklerimizde necaset var demek, çok yanlıştır. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Bir zaman gelecek, insanlar temizlikte fazla titiz hareket edecek, [vesveseye düşerek] dinde haddi aşacaklardır.) [Ebu Davud]
.
Mecusinin yemeği ve zulmet
|
Sual: Hintli Mecusi birinin yemeğini yiyince, bende rahatsızlık oluyor. Kâfirlerin yemeğinde zulmet olur mu? Böyle gayrimüslimle arkadaşlıkta mahzur var mıdır?
CEVAP
Evet, zulmete sebep olur. Makamat-i mazheriyye’de, keramet kısmında deniyor ki:
Gulam Hasan’ı görünce, (Kâfir yemeği yemişsin. Kalbinde küfür zulmeti hâsıl olmuş) buyurdu. Gulam, (Evet, Hindu’nun verdiğini yedim) dedi. Küfür ve haram alametleri bulunan yemekler, kalbi karartır. (Seadet-i Ebediyye)
Haram yollardan elde edilen kazançlar da, habis ve bereketsiz olur. Sonu dünyada da, âhirette de, zarar ve ziyan olur. Bid’atlerin ve günahların zulmetleri kalbleri karartıp hafızaları zayıflatır. (Faideli Bilgiler)
Bid’at ehliyle, fâsıklarla, kâfirlerle ve mezhepsizlerle arkadaşlık yapanların kalblerinde, ihlâs kalmaz. Zulmet hâsıl olur. Silsile-i aliyye büyüklerinden Seyyid Nur, (Sokakta fâsıkla karşılaşmak, kalbde zulmet hâsıl eder) buyuruyor. (Seadet-i Ebediyye)
Allahü teâlâ, (Ya Davud, beni sevmekte sana uymayanla arkadaşlık etme! Çünkü onlar senin düşmanındır, kalbini karartır ve seni benden uzaklaştırmaya çalışır) buyurdu. (İ. Gazali)
.
Midye kültürü
|
Sual: (Midye ve ıstakoz yemeye günah demek, âdet ve göreneklerle ilgilidir. Deniz kıyılarında oturanlar, kültürlerinde olduğu için rahatlıkla yiyorlar, ancak denizden uzak yerlerde yaşayanlar bu kültürden yoksundur. Denizden çıkan her şeyin temiz olduğu yönünde bir de hadis olduğu için, midyenin haram olduğu söylenemez. Kur’anda da midye konusunda kesin bir hüküm olmadığı için rahatça yenebilir) deniyor. Bu görüşe ne denir?
CEVAP
Bu görüş birkaç bakımdan yanlıştır:
Birincisi, dinimizde tek delil Kur’an değildir. Hadis-i şeriflerle bildirilen hükümler de vardır. İki âyet-i kerime meali:
(Resulümün verdiğini alın, yasakladığından da sakının!) [Haşr 7]
(O Peygamber, güzel şeyleri helâl, çirkin şeyleri haram kılar.) [Araf 157]
İşte müctehid âlimler, Kur’an-ı kerimin emrine uyarak, Resulullah efendimizin bu konudaki hadis-i şeriflerine de bakmışlardır. Kur’an-ı kerimde, köpek, fare ve yılan etinin haram olduğu bildirilmiyor diye, bunları yemek caiz olur mu? Bunların haram oldukları hadis-i şeriflerle bildirilmiştir.
İkincisi, müctehid olmayanların hadis-i şeriflere göre de amel etmeleri caiz olmaz. Mezhebinin bildirdiği hükme uyması vacib olur. (Denizin hayvanları helâldir) mealindeki hadis-i şerifi, Hanefî âlimleri, balık ve balık şeklinde olanlar hariç, deniz haşeratlarının yenmesinin caiz olmadığı şeklinde anlamışlardır. Hanefî olup da, mezhebinin hükmüne uymayan, mezhebinin hükümlerini beğenmeyen kimse, (Benim mezhebim var) dese de, mezhepsizdir.
Netice: Midye ve ıstakoz gibi deniz haşeratının yenmemesinin gelenekle, kültürle, hayat tarzıyla hiçbir ilgisi yoktur. Hanefî mezhebinde olan Müslümanların, deniz kenarında da yaşasalar, balık şeklinde olmayan yengeç, midye, istiridye, ıstakoz, kerevit, karides gibi deniz haşeratını yemeleri caiz değildir.
.
Helal gıda aramak
|
Sual: Bugün dünyada helal gıda markasını tercih ediyorlar. Helal damgalı olmayanları yemek haram mıdır?
CEVAP
Eğer gerçekten her yönüyle temiz ve helal olduğu halde damgası yoksa, yine helal olur, ama helal damgası varsa, helal ve temiz olması garantilenmiş olur, gönül rahatlığıyla yenir. Helal et damgalı ürünler, sadece kesiminin helal olması bakımından değil, sağlık açısından da önemlidir.
İhlas Marmara Evleri 1. Kısım’da yeni açılan Şifa Et Market’e alışveriş için gidince, markette helal kesim ve helal ürün sertifikaları gördüm. İlgililer, bu sertifikalar hakkında şu bilgileri verdiler:
“İnsanlar, gıda maddelerinin temiz, sağlığa uygun olması yanında, inançlarına da uygun üretilen gıdaları arıyorlar. Biz de, bu istekleri gerçekleştirmek için, konu üzerinde hassasiyetle duran, dünya çapında akredite bir sivil toplum kuruluşu olan Gimdes, yani gıda ve ihtiyaç maddeleri denetleme ve sertifikalandırma kuruluşuna müracaat ettik.
Bizim yaptığımız kesimleri ve ürettiğimiz ürünleri Hanefî, Mâlikî, Şâfiî ve Hanbelî mezheplerine göre denetlediler. Niçin dört mezhebe göre diye bir soru akla gelebilir. Gimdes, dünya helal konseyinin (WHC) üyesidir. Konsey, temsil ettikleri ülke ve toplulukların ihtiyaçlarını, onların tercih ve isteklerine göre karşılıyor. Dünyada Müslümanlar genelde bu dört mezhebe mensuptur. Gıda cinsine göre standartları, dört mezhebe göre tespit edip, denetlemeleri buna göre yaparak, uygulama ve üretimde de standart tesis ediyorlar.
Biz de bu hassasiyeti uyguladığımız için, gerekli belgeleri alabildik. Şimdi bu şekilde hazırlanan helal ve temiz gıdaları dünya Müslümanlarına ulaştırmaya çalışıyoruz, Gimdes helal damgalı gıdalar, dünyada helal gıda marketlerinde güvenle tercih ediliyor. Şifa Et Market’in de Gimdes helal sertifikalı ürünleri, kimyasal katkısız olan ve kanserojen olarak ifade edilen, katkı maddeleri bulunmayan, dünyada ilk ürünlerdir. Bu sebeple ürünlerimiz, WHC üyelerince incelendi. Özellikle Çin, Amerika ve Arnavutluk temsilcilerinden Şifa Et Market’in formülüyle ortak üretim teklifleri aldık. Gimdes’in Şifa Et Market’e başarılı ve etkili çalışmalarından dolayı verdiği takdir belgesi de marketimizin duvarında asılıdır. Bu belgeleri bir defa almak yetmiyor, zaman zaman kontroller yapılıyor, helal gıda vasıfları devam ediyorsa, her sene bu sertifikaları yenileniyor. Bu şartlara uymayanların sertifikaları yenilenmiyor.”
Sağlığımız ve inancımız açısından, fiyatları biraz pahalı olsa bile, helal olduğu konusunda, dünya çapında akreditesi olan sivil toplum kuruluşlarının denetimine açık ürünleri tercih etmeliyiz
.
Yiyip içmekle ilgili çeşitli sorular
|
Sual: Sirke ve pekmez zamanla şarap haline gelir mi?
CEVAP
Hayır, gelmez
Sual: Yiyecekler ve gıdalar içinde gelatin diye bir madde bulunuyor, çokları bunun genel olarak domuzdan geldiğini bildiriyor. Bu doğru mu? Yani gelatin bulunan yiyeceklerden uzak durmak mı gerek?
CEVAP
Dinimizde ölçü vardır. Yenilen gıdada domuz yağı olduğu kesin olarak bilinmiyorsa yiyip içmekte mahzur yoktur.
Sual: Yemek kaplarını kapalı mı tutmak lazım?
CEVAP
Yiyecek ve içecek kapları, kapaklı olmalıdır. Akşam yatarken yiyecek ve içecek kaplarının üstü örtülmelidir. Kapılar kapanmalıdır. Işıklar söndürülmelidir. Çocuklar eve gelmiş olmalıdır. Geceleri cinnîler yayılır. Her zaman tertipli, düzenli olmak, temizliğe riayet etmek çok iyi olur.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Gece yatarken, su kaplarının ağzını ört, yemek kaplarının üstünü ört! Eğer kapayacak bir şey yoksa, Besmele çekerek bir çubuğu üstüne koy!) [Müslim]
(Gece kapları kapayın, boş kapları da kapatın veya ters çevirin!) [Buhari]
Sual: Haşhaşlı ekmek yemek günah mıdır?
CEVAP
Günah değildir. Çöreklere konan, haşhaşın tohumudur. Tohumu yağlı bir maddedir, içinde afyon yoktur. Tohumundan, yağ da çıkarılır. Yağında da, posasında da afyon yoktur. Haşhaşın afyon kısmı kapsülünde olur. Bu kısmı da zaten çöreklere konmaz.
Sual: Nezle olunca burnum tıkanıyor. Alkollü ilacın buharını teneffüs caiz mi?
CEVAP
Evet, ama alkolsüzü varsa daha uygun olur.
Sual: Kakao likörü bulunan çikolatayı yemek caiz midir?
CEVAP
Likör, meyve, alkol ve esans karışımından yapılan bir içkidir. Yurtdışından gelen likörlü şeker ve çikolatalar vardır. Bunları yemek caiz değildir. Fakat kakao likörü, likör karışmış kakao değildir. Kavrulmuş kakao çekirdeğinin öğütülerek akıcı hale getirilmiş şeklidir. İçinde alkol yoktur. Türkiye’de, kelimeler üzerinde kavram [mefhum] kargaşası vardır. Birçok kelime yerinde kullanılmıyor. Mesela (Mucize yarattı) diyorlar. Mucize peygamberlerden başkası için kullanılmaz. Yaratmak da sadece Allah’a mahsustur. Yanlış kelime kullanmaktan sakınmalıdır!
Sual: Kuş veya başka hayvan şeklinde pasta yapmak caiz midir?
CEVAP
Hayır. Mubahlarda da dine uymakta hayır-bereket vardır.
Sual: Bir arkadaş, başka yerdeki arkadaşına vermem için bir kutu çikolata verdi. Yolda çikolataların yarısını yedim. Varınca, çikolataların yarısını yediğimi söyleyip helalleştim. Habersiz yediğim için günah oldu mu?
CEVAP
Emanete hıyanet etmişsiniz. Helalleşmeden ölebilirdiniz de. Fakat helalleştiğinize göre, sadece mekruh olur. (Hindiyye)
Sual: Sigara az içince günah olmayınca, bazı otlar var onlar günah olur mu diyorlar, eroinin daha hafifi imiş?
CEVAP
Eroin hafif değil, çok kuvvetli uyuşturucudur. Sarhoş etmeyen otları yemekte mahzur yok. Sarhoş edenleri de sarhoş etmeyecek kadar yemek caizdir.
Sual: Çok et yemek kalbi karartırmış. Ölçüsü ne bunun?
CEVAP
Devamlı kırk gün yenirse çok yenmiş olur.
Sual: Ağız kokusu olmasın diye sakız çiğnenebilir mi?
CEVAP
Evet çiğnenebilir.
Sual: Et üstündeki kan başka ete bulaşırsa necis olur mu?
CEVAP
Hayır. Akan kan necistir. Akmayan, etteki kan necis olmaz.
Sual: Mentollü mendilde alkol var mı?
CEVAP
Yoktur.
Sual: İçkili lokanta sahibinin hediye ettiği yemeği yemek caiz mi?
CEVAP
Caizdir. Çünkü malının çoğu haram değildir.
Sual: Kokmuş et necis mi?
CEVAP
Değildir.
Sual: Yetiştirme yurdu personeli, yurdun yemeğini yiyebilir mi?
CEVAP
Yiyebilir. Yetimin velisi onun malından yiyebilir.
Sual: Şifa âyetlerinin fotokopisini suya koyup, suyu içmek caiz mi?
CEVAP
Evet.
Sual: Mülci ikrah ile şarap içmeyen günaha girer mi?
CEVAP
Caizliğini bilmeyen, içmeyip öldürülürse şehittir.
Sual: İthal peynirleri yemek caiz mi?
CEVAP
Evet.
Sual: Abdest alıp musluktan su içmek, abdestten artan suyu içmek gibi şifa mı?
CEVAP
Evet.
Sual: (Ben yokken masamın üstündeki şekerden alın) diyorum. Götürmeleri caiz mi?
CEVAP
Orada yemeleri caizdir. Götürmeleri caiz değildir.
Şeker tutmak
Sual: (Ev sahibi şeker kutusunu bir arkadaşa verip, misafirlere istediğin gibi dağıt dese, o da kimine bir tane kimine birkaç tane verse, kimi orada yese, kimi evine götürse caiz olmaz) deniyor. Doğru mudur?
CEVAP
Doğru değil, yanlıştır. Hiç mahzuru olmaz. Vekil, asıl gibidir, eksik veya fazla verebilir. Verilen şey, alanın mülkü olduğu için, ister orada yer, isterse evine götürür.
Sual: Çaldığı sütü içtikten sonra, tazmin etse, helal olur mu?
CEVAP
Evet.
Sual: Kırlarda akarsular, ırmaklar üstü açık olarak akıyor. Bu sular içilir mi, böyle sular ile abdest alınır mı?
CEVAP
İçine necaset karışmıyorsa üstünün açık olmasının mahzuru olmaz. Genelde akarsu pis olmaz. Hadis-i şerifte, (Rengi, tadı ve kokusu değişmeyen su temizdir, necis değildir) buyuruluyor. (Dürer)
Sual: Kesin izin vereceği bilinen kişinin malını yemek caiz mi?
CEVAP
Caiz. Ama suizanna sebep olacak şeyden uzak durmalı.
Sual: Uşur vermeyen akrabanın, yemeğini yemek caiz mi?
CEVAP
Fitneye, harama sebep olmamak için caizdir.
Sual: Zemzem ile çay pişirmek mekruh mu?
CEVAP
Evet.
Alkolün sirkeleşmesi
Sual: Turşunun içine olgun üzüm salkımı atılıyor. Zamanla üzümde alkol teşekkül ediyor, alkol de zamanla sirkeye dönüşüyor. Turşuya böyle olgun üzüm koymak caiz olur mu?
CEVAP
Sonunda sirkeye dönüştüğü için mahzuru olmaz. Üzüm şırasından sirke yapılırken de, önce alkole dönüşür, sonra sirkeleşir. Sirkeleşince kullanmanın mahzuru olmaz.
Sual: Beş arkadaş bir odada çalışıyoruz. Sigara içmeyen içenden rahatsız oluyor. Sigara içme yasağı konulsa, içen rahatsız oluyor. Sigaradan hasta olan bile oluyor. Ne yapmak lazımdır?
CEVAP
Zarara mani olmak tercih olunur.
Sual: Bir yerel gazetede şu haber vardı: (Sebzelerin dibine koymak üzere, foseptik çukura gidiyor, lağım suyunu doldurup geliyoruz.)
İnsan pisliğini gübre olarak kullanmak ve böyle sulanmış sebzeleri yemek caiz midir?
CEVAP
İnsan necasetini yalnız başına kullanmak caiz değildir. Toprak veya başka şeyle karışık satmak ve kullanmak caizdir. İnsan veya hayvan necaseti ile sulanmış sebzeleri yıkayıp yemek caizdir. Lağım suyu ile sulanmış sebzeleri yemek caiz değildir. (Seadet-i Ebediyye)
Sual: Evde sular kesilince, içmek, abdest almak gibi bir ihtiyâç için cami avlusundaki şadırvandan su almak caiz midir?
CEVAP
Caizdir.
Domuz eti kesilen bıçak
Sual: Domuz eti kesilen bıçakla koyun eti kesiliyor. Böyle eti yemek caiz midir?
CEVAP
Bıçağı yıkadıktan sonra, koyun etini kesmelidir. Domuz eti kesilen bıçakla kesilen koyun etini, yıkadıktan sonra yemelidir.
Pis yemeği yemek
Sual: İki Müslümandan biri bir yemeğe pis, diğeri temizdir dese, o yemek yenir mi?
CEVAP
Temiz diyene itibar edilir. (İbni Abidin)
Sual: Horoz, tüfekle vurularak öldürülse yenmesi caiz olur mu?
CEVAP
Hayır, caiz olmaz. Çünkü horoz av hayvanı değildir. Tüfekle vurulursa, ölmeden önce kesmek gerekir. Kesilmezse yenmez. (Bedâyi)
Tezekle ısıtılan fırın
Sual: Tezekle ısıtılan fırında pişirilen ekmeği yemekte mahzur var mıdır?
CEVAP
Necaset yanınca, külü temiz olduğu için, mahzuru yoktur.
Günah işleyenin yemeği
Sual: Büyük günah işleyen, fakat kazancı helal olanın yemeğini yemek caiz midir?
CEVAP
Evet, gerektiğinde yemek caizdir. Mesela içkili lokanta işletenin yemeğini yemek caizdir.
Sual: Kadınların toplantısına gittiğim zaman, orada yiyip içiyoruz, hatta bize hediye de veriyorlar. Bunlara, kocalarının izin verip vermediğini bilmiyoruz. Orada yiyip içmemizin, bir mahzuru var mıdır?
CEVAP
Ev sahibine suizan, caiz değildir. Hazırlananları yiyip içmekte ve verilen hediyeyi, alıp eve götürmekte, mahzur yoktur.
Ölü koyunun sütü
Sual: Ölmüş koyunun sütü içilir mi?
CEVAP
Hanefi’de temizdir, içilir. Şafii’de necistir, içilmez.
Vejetaryen olmak
Sual: Vejetaryen olmak, yani hiç et yememek, eti kendine zararlı görmek, dine uygun mudur?
CEVAP
Et yememek günah değilse de, eti zararlı bilip, kendine haram etmek caiz olmaz. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:
(Ey iman edenler! Allah’ın size helal ettiği, temiz şeyleri haram kılmayın ve sınırı aşmayın. Allah, sınırı aşanları sevmez.) [Maide 87]
Her gün et yemek, kalbe sıkıntı verir. Hiç et yememek ise, ahlakı bozar. (Şir’a şerhi)
Tavuğun boynunu koparmak
Sual: Boynu koparılarak öldürülen tavuğu yemek caiz midir?
CEVAP
Hayır.
Paskalya çöreği
Sual: Hristiyanların paskalya günlerinde yaptığı çörek, pastanelerde her gün yapılıp satılıyor. Bu çöreği, paskalya dışında yemekte sakınca var mıdır?
CEVAP
Paskalya dışında yemekte mahzur yoktur.
Davetsiz misafir
Sual: Çay daveti olan bir yere, tanıdık diye davetsiz gidenin orada yiyip içtiği haram olur mu?
CEVAP
Kapıdan girerken buyur denmişse izinli girilmiş olur. İkram edileni yiyip içmek caiz olur.
Altın ve gümüş tozu yemek
Sual: Altın ve gümüş tozu çikolataların içine konuyor. Muhallebi ve sütlaç gibi yiyeceklerin de üstüne ekiliyor. Bu gıdaları yemek caiz midir?
CEVAP
Caizdir. Vücuda zarar vermeyen ve necis olmayan şeyleri yiyip içmek caizdir. Vücuda zarar verenleri ve necis olanları yemek caiz olmaz.
İki günde üç öğün
Sual: Kefaretlere bakınca, hep fakirin sabah ve akşam doyurulmasından bahsediyor. Acaba sağlık açısından evla olan iki öğün yemek midir yoksa iki günde üç öğün yemek midir?
CEVAP
Günde iki öğün yemek caizdir. Evla olanı ise iki günde üç öğün yemektir. Ancak ihtiyaca ve çalışma şartlarına göre az veya çok yemek de caizdir.
Bal, zeytin ve çörek otu
Sual: (Melekler, evinde bal, zeytin ve çörek otu olana istigfar ederler) mealinde bir hadis var mıdır?
CEVAP
Evet, M. Cihar Yâr-i Güzin kitabında böyle bir hadis-i şerif bildirilmektedir.
Ziyafetin kabulü
Sual: Ziyafet yemeğinde, elde olmadan bardakların, tabakların kırılması veya buna benzer istenmeyen zararlı ve kötü bir durumun meydana gelmesi hayra mı alamettir?
CEVAP
Evet, hayra alamettir. İmam-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:
Dertlerin, elemlerin acılıkları, bir hastalığı iyi edecek faydalı ilacın acılığı gibidir. Bozuk niyetle, gösteriş için, menfaat için yapılan bazı ziyafetlerde, yemeğe kusur bulmak veya başka sûretle yapılan eziyetle, ziyafet verenin kalbinin kırılması, yemekteki zulmeti, niyetin bozukluğuyla hâsıl olan günahı gidermekte, kabul olmasına sebep olmaktadır. Eğer misafirlerin şikâyeti, hakareti olmasaydı ve ziyafet sahibinin kalbi kırılmasaydı, yemek zulmetli ve günah olacak, kabul edilmeyecekti. Kalbin kırılması, kabule sebep oldu. (1/64)
Ağaçtaki meyveyi yemek
Sual: Seadet-i Ebediyye’de (Ağaçtaki meyve hediye edilmez) deniyor, fakat mal sahibi, (Bahçeme gir, istediğin kadar meyve ye, istediğin kadar al evine götür, başkalarına da ver! Hepsi helal olsun) dese, o kişi de yese, başkasına verse, evine götürse helal olur mu?
CEVAP
Sadece yedikleri helal olur. Evine götürdükleri ve başkalarına verdikleri helal olmaz, çünkü miktarı bilinmeyen yiyeceğin yenmesini helal etmek caizdir, fakat miktarı bilinmeyen malı almak için vekil etmek, meçhul ve ayrı olarak teslimi mümkün olan malı ayırmadan hediye etmek sahih değildir. (Seadet-i Ebediyye, Dürret-ül-beyda)
Hayvanla ilişkiye girmek
Sual: Koyun gibi eti yenen veya köpek gibi eti yenmeyen hayvanla ilişkiye girmenin hükmü nedir?
CEVAP
Çok çirkin ve büyük günahtır. Bunu sadist denilen ruh hastaları yapar. Tecavüze uğrayan hayvan, kesilip yakılır. Eti yenenin, etini yemek de caizdir. (Seadet-i Ebediyye)
Yanık yemek
Sual: Kızartılan yiyeceklerin çok kızarmış yerini yemek haram mıdır?
CEVAP
Hayır, haram değildir. Yanmışsa ve yanık da vücuda zarar verecek kadar çoksa, o zaman yenmez.
Domuz sütüyle beslenen kuzu
Sual: Domuz sütüyle beslenen kuzunun eti yenir mi?
CEVAP
Evet yenir. Necaset yiyen hayvanın etinin yenebilmesi için, deveyle sığır 10, koyun 4, tavuk 3 gün hapsedilir, yani necaset yedirilmez. (İbni Abidin - Seadet-i Ebediyye)
Başka bir kavle göre, deve 40, sığır 20, davar 10, tavuk 3, serçe 1 gün hapsedilir. (Hindiyye)
Kobe danası
Sual: Kobe danasının eti en iyi et kabul ediliyormuş, fakat bunlara bira da içiriliyormuş. Böyle bir hayvanın etini yemek caiz olur mu?
CEVAP
Kobe danası da, domuz sütüyle beslenen kuzu gibidir. 10 gün bira verilmeyip kesilirse mesele kalmaz.
Eşek sütü
Sual: Eşek sütünün, çocuklardaki öksürüğe iyi geldiği söyleniyor. Bunun için içirmek caiz olur mu?
CEVAP
Evcil eşek eti ve sütü, tahrimen mekruhtur. Yalnız Maliki mezhebinde helaldir. Öksürük için mubah ilaç bulunmazsa, iyi geldiği de kesinse içirilebilir, böyle bir ihtiyaçtan dolayı Maliki mezhebi taklit edilerek de içirilebilir.
Karton kutu
Sual: Karton kutu içinde satılan sütleri içmenin mahzurlu olduğu söyleniyor, bunun aslı var mıdır?
CEVAP
Hayır, dînî yönden mahzuru yoktur. Zamanla bozulabilir veya içine sağlığa zararlı madde konabilir. Böyle bir durum olmadıkça mahzuru olmaz.
Düğün yemeğinde
Sual: Genelde düğün davetlerine gittiğimizde herkesin önüne yemekler geliyor, bir de sofraya ayrıca bir tabak içinde meyve, börek, kürdan, kâğıt peçete konuyor. Bunları isteyen kullanabiliyor. Ortaya konmuş bu şeylerden orada kullanmayıp evimize götürsek caiz olur mu?
CEVAP
Düğün sahibinin izni olmadan onları götürmek caiz olmaz. Üç peçete götürüyorum, beş kürdan aldım demek gerekir. Ortaya konan börek ve meyve gibi şeyler için, düğün sahibi, (İstediğiniz kadar yiyin, istediğiniz kadar da evinize götürün) dese, sadece yedikleriniz caiz olur, eve götürülenler caiz olmaz. (Seadet-i Ebediyye)
Sofraya herkesin önüne kişi sayısı kadar peçete, kolonyalı mendil konsa, bunları da izinsiz alıp evimize götüremeyiz.
Eve götürürken şu kadarını eve götürüyorum diye düğün sahibine veya o işle yetkili birine söylemek gerekir. O zaman caiz olur. Bunları alırken, düğün sahibi görmüşse yani kaç tane aldığını biliyorsa, bunun mahzuru olmaz, izin vermiş demektir.
Eğer bu hüküm bilinmeden alınmışsa, alınanlar için tevbe etmeli ve düğün sahibini arayıp şu kadar şunu aldım hakkını helâl et denmesi gerekir. O helâl etse bile, izinsiz alma günahı için ayrıca tevbe etmek ve bir daha habersiz almamak gerekir.
Tuzlu şarap
Sual: Şarabın içine tuz konunca, sirkeleşme oluyormuş. Şarabın içine tuz atıp içenler oluyor. Bunun mahzuru var mıdır?
CEVAP
Elbette mahzuru vardır. Tuz, konar konmaz, şarap hemen sirke hâline gelmez. Zamanla sirke hâline gelirse, ancak o zaman sirkeyi yemekte mahzur olmaz. Sirkeleşmeden yenilmez.
Ter necis mi?
Sual: Özellikle yazın börek hamuru yoğuran kişiler, terliyor ve terleri hamurun içine akıyor. Böyle ter damlamış hamurdan yapılan böreği yemek caiz midir?
CEVAP
Yoğrulan hamurun içine düşen ter azsa, mahzuru olmaz. (Hindiyye)
Yumurtayı yıkamak
Sual: Kabuğunu yıkamadan, yumurtayı suda kaynatıp, yemek haram mıdır?
CEVAP
Yumurtanın kabuğu necis olmadığı için yıkamadan kaynatıp yemek haram olmaz, ama mekruh olur. Yıkayarak kaynatmalıdır.
Domateste haç işareti
Sual: Mısır’da kendilerine Selefi denilen mezhepsizlerin, domatesin yatay kesilince haç şeklini aldığını bu yüzden domates yemenin haram olduğunu söyledikleri gazetelere haber olmuş. Acaba içlerinde provokatörler mi var? İslâmiyet’ten soğutmak için mi yapılıyor?
CEVAP
İçlerinde provokatörler olsa bile, diğerlerinin de ahmak olduğu anlaşılıyor. Böyle bir şeyin yayımlanmasını nasıl uygun görebilirler? Domates yahut başka bir sebze veya meyve o şekilde kesilse artı işareti çıkabilir. Şeyh Ahmet vasiyetnamesini de uyduranlar bunlardır. Coca Cola yazısını tersten okuyunca La Muhammed, La Mekke yazıyor diyenler de bu kafada olan cahillerdir. İslâmiyet’le ve Müslümanlarla alay edilmesine sebep oluyorlar.
Allahü teâlâ, kulları istifade etsin diye, topraktan çeşitli meyve, sebze gibi rızıklar çıkarıyor. Bu rızıkları hangi mezhepsiz haram edebilir ki? Bir âyet-i kerime meali şöyledir:
(Allah'ın kulları için yerden çıkardığı ziynetleri ve temiz rızıkları kim haram kılabilir?) [Araf 32]
Bu Selefiler, İbni Teymiyye’yi rehber kabul edip, dört hak mezhepten birine uymadıkları için İslâmiyet'e çok zarar vermişlerdir.
Ölü tavuk yumurtası
Sual: Leş olarak ölen tavuğun karnından çıkan kabuklu veya kabuksuz yumurtalar yenir mi? Ölmüş koyunun sütü içilir mi?
CEVAP
Yumurtalar yenir. Şâfiî’de, kabuğu sertleşmemişse yenmez. Ölü koyundan gelen süt de temizdir, içilir. Şâfiî’de ise necistir, içilmez.
At sütü
Sual: At sütü helâl midir?
CEVAP
At sütü temizdir, helâldir. Eti de helâldir, ancak neslinin azalmaması için, etini yemek mekruh denilmiştir. (Seadet-i Ebediyye)
Güvercin yemek
Sual: Yenmesi helâl olan güvercin, serçe ve keklik gibi kuşlar yenirse, mahşerde davacı olacakları söyleniyor. Böyle bir şey var mıdır?
CEVAP
Allahü teâlâ, her şeyi insanların istifadesi için yaratmıştır. Eti yenen kuşlar, kesilip yenildikleri için davacı olmazlar. Hangi hayvan olursa olsun eziyet etmek, eziyetle öldürmek haramdır. Dinimizin yenmesini helâl kıldığı hayvanları kesmek eziyet değildir, hiçbir hayvan bundan dolayı davacı olmaz.
Ağda kullanmak
Sual: (Ağdanın içinde, gıda olan şeker de olduğu için, kıl dökmede kullanılması caiz olmaz) deniyor. Ağda yapmak, şekere hakaret mi oluyor?
CEVAP
Fıkıh kitaplarında, (İpek gibi para eden şeylerle, zemzemle, kâğıtla istinca tahrimen mekruhtur. Boş kâğıda da saygı lazımdır) deniyor. Fakat istinca için üretilen tuvalet kâğıdını, havlu gibi kullanmakta mahzur yoktur. Tuz da bir gıdadır, fakat kanalizasyonun donmaması için lağıma tuz koymak caizdir. Bir ihtiyaçtan dolayı şırasını çıkarmak için, gıda olan üzümü ayakla çiğnemek caiz olduğu gibi, yine gıda olan ekmek hamurunu yoğurmak için, ayakla çiğnemek de caizdir. Şeker gıda ise de, kılları temizlemek için yapılan ağdayı, o iş için kullanmakta mahzur yoktur. Çünkü bunlar hakaret kastıyla değil, bir ihtiyaçtan dolayı yapılıyor.
Domuz eti yemek
Sual: Açlıktan ve susuzluktan ölecek kimse şarap içebilir mi, leş, domuz ve insan eti yiyebilir mi?
CEVAP
Evet, ölmeyecek kadar şarap içmesi, leş, domuz ve insan eti yemesi caiz olur. Ama canlı insanın etinden yiyemez. Seadet-i Ebediyye’de, Bezzaziyye fetvasından alınarak deniyor ki:
(Biri, aç olup yemek için leş dahi bulamayana, kolumdan kes de, yiyerek ölümden kurtul dese, kesmesi caiz olmaz. Zaruret hâlinde de, [canlı] insan eti helal olmaz.)
Yine Seadet-i Ebediyye’de nafaka bahsinde, (Diri insanın organını, etini yemek caiz değildir) deniyor. Zaruret hâlinde ölü insanın etini yemenin caiz olduğu, fakat vefat etmiş de olsa, peygamberlerin etinin caiz olmadığı Dürr-ül muhtar’da yazılıdır.
Sattığı maldan yemek
Sual: Biz, birkaç arkadaş, kantinden yiyecek içecek aldık. Birlikte yerken kantinci geldi, ona da ikram ettik. Bir arkadaş, (Satıcı, sattığı maldan yiyemez) dedi. Böyle bir şey var mı?
CEVAP
Hayır, öyle bir şey yoktur.
Karpuzu sol el ile yemek
Sual: Seadet-i Ebediyye’de, Peygamber efendimizin ekmeği sağ, karpuzu sol eline alıp yediği bildiriliyor. Kavunu ve üzümü nasıl yemek gerekiyor?
CEVAP
Her şeyi sağ el ile alıp yemeli. Ancak sağ el meşgul iken, sol elle de yemek caizdir. Karpuz, kavun veya üzüm olsun fark etmez. Konacak yer müsait değilse, sağ el de meşgulse mecburen öyle yapılır.
Ağız sütü ve şekerli bal
Sual: TV’de bir hoca, (Yeni buzağısı olan bir ineğin sütü, yalnız yavrusu içindir. O sütü içmek haramdır) dedi. Biz, o sütü yavrusuna da veriyoruz, fakat kendimiz de, ağız sütü dediğimiz o sütü kaynatarak içiyoruz. Bu sütün farklı bir tadı var. Aynı hoca, (Arıların bütün balını alıp, arılara şeker verilirse alınan bal haram olur) dedi. Ağız sütü içmek ve arıya şeker vermek haram mıdır?
CEVAP
Din kitaplarında, yeni doğurmuş ineğin ağız sütünün haram olduğu yazılı olmadığı gibi, arının balını alıp, sonra arıya şeker verilse, önce alınan bal da, haram olmaz. Hattâ verilen şekerden arı bal yapsa, yine o bal haram olmaz. Şekerden yapılan balı, hakiki bal diye satmak, sahtekârlık ve günah olur. (Arıya şeker verdim, bu balda şeker vardır) denirse, o balı satmak da, yemek de, haram olmaz. Çünkü müşteri kandırılmıyor. Sütün yağını alıp, (Bu yavan süttür) diye satmak günah olmaz. Günah olan, yavan sütü, (Yağlı süttür) diye yalan söyleyip müşteriyi kandırmaktır.
Zamane hocaları, din kitaplarına itibar etmeden böyle rastgele konuşuyorlar. Biri çıkıp da, (Hoca, bu hangi kitapta yazıyor?) diye sormuyor. Çünkü haramlar kitaplarda yazılıdır. Helâl olanlar yazılmaz. Mesela muz, şeftali, yumurta gibi mübah yiyeceklerin helâl olduğu yazılmaz. Ama haram olan yiyecek ve içecekler yazılıdır.
Sual: Hayvan necasetinden yapılan tezekleri yakarak, yemek pişirmekte, ekmek yapmakta mahzur olur mu?
Cevap: Necaset yanınca, külü temiz olur. Tezek yakarak ısıtılan fırında, ekmek de yemek de pişirilir.
Sual: Tuz gölünün etrafında yaşayan yaban domuzları bazen bu göle düşüp ölüyor ve tuz içinde eriyip kayboluyor. Buradan elde edilen tuz temiz olur mu ve kullanılır mı?
Cevap: Merkep, domuz ve leş, tuz içine düşüp, tuz olsalar, temiz olurlar ve kullanılırlar. Su kuyusuna düşen gübre de, zamanla çamur hâline gelince, temiz olur.
Sual: Ekmeği öpmenin dinimiz açısından bir mahzuru var mıdır?
Cevap: Ekmeği öpmek, âdette bidattir. Niyete göre müstehab veya mekruh olur.
Perhiz, rejim yapmak
Sual: Çeşitli hastalıkları ve kiloları olanlar, rejim yapıyorlar. Rejim yapma konusunda dinimizin hükmü nedir?
Cevap: İnsan hasta olmamaya dikkat etmeli, hasta olunca da, ilaç almalı, perhiz etmeli, fakirlere sadaka nezretmeli ve sık sık sadaka vermelidir. Perhiz yani rejim yapmanın caiz ve lazım olduğunu, Teyemmüm âyeti göstermektedir. (Su zarar verince, kullanmayın, teyemmüm edin!) mealindeki âyet-i kerime meşhurdur. Resulullah efendimiz, hazret-i Ali ile bir eve giderler ve ikram olarak meyve getirilir. Hazret-i Alinin gözleri ağrıdığı için, meyveden kendileri yedikleri hâlde, hazret-i Ali'ye; (Sen yeme! Göz ağrısına zarar verir) buyururlar. Pişmiş pazı ile arpa getirilince; (Bundan ye! Gözüne fayda verir) buyurmuşlardır. Ödemi olanlara; (Su içmeyin! Suya perhiz ediniz!) buyurdular. İslam âlimleri, tıp ve tedavi üzerinde çok kitap yazmışlardır. Bunlardan Dâvüd-i Antâkî'nin Tezkiret-ü ülil-elbâb, Türkçe Nusret Efendi risâlesi, İbrâhîm Ezrak'ın Teshîl-ül-menâfi ve Ebû Abdüllah Zehebî'nin Et-tıbbün Nebevî kitapları çok kıymetlidir. Perhizi, hadis-i şeriflerden, tecrübeli kimselerden ve doktordan öğrenmelidir. İlaç kullanmak ve perhiz yapmak sünnettir. Vacip ve farz olduğu yerler de vardır.
İbadetleri yapacak kadar yemelidir
Sual: Yemeyi, içmeyi terk ederek açlıktan ve susuzluktan ölen bir kimse, bu yaptığından sorumlu olur mu?
Cevap: Yemeyip, içmeyip, açlıktan, susuzluktan ölen, günaha girer. Halbuki, ilaç almayıp ölen, günaha girmez. Namazı ayakta kılacak ve oruç tutacak kadar gıda almak farzdır. Doyuncaya kadar yiyip içmek mubahtır. Doyduktan sonra yemek, içmek haramdır. Yalnız sahurda ve misafiri utandırmamak için haram olmaz. Çeşitli meyve, tatlı yemek, içmek caiz ise de, vazgeçmek iyidir. Sofrada, lüzumundan fazla, çeşitli yemekler bulundurmak, ibadete kuvvetlenmek ve misafir için bulundurulursa, israf olmaz. Lüzumundan fazla ekmek bulundurmak da böyledir.
Sual: Piyasada tiryak isminde, ilaç olduğu söylenen bir içecek var. Bunu kullanmanın mahzuru var mıdır?
Cevap: Tiryak denilen ilaçta, yılan eti, ispirto varsa, içmesi haram, satması caizdir. Bunların bulunduğu bilinmiyorsa, içmek de caiz olur. Tiryak, afyon demektir. Afyona alışmış olanlara tiryaki denir. Eski Yunan hakimlerinin, zehirlenmelere karşı yaptıkları bir ilaca da denir. İçinde afyon, yılan eti ve ispirto vardır.
Sual: Necaset ve benzeri pis şeyleri yiyen tavuk, koyun gibi hayvanların eti yenir mi?
Cevap: Tezek ve başka necis şeyleri yiyen hayvanın eti kokarsa, yanına yaklaşınca pis koku gelirse, eti, sütü ve teri necis olup, yemesi mekruhtur. Temiz şeyle beslenip, pis kokusu kalmazsa caiz olur. Bunun için, tavuk üç gün, koyun dört, deve ve sığır on gün hapis olunur denildi. At eti ve sütü temizdir, helaldir. Nesli azalmaması için, mekruh denildi. Yabani eşek eti ve sütü helaldir.
Sual: Dışarıdan satın alınan yiyecek ve içecekleri, kapalı olarak mı eve götürmelidir?
Cevap: Konu ile alakalı olarak Süleymân bin Cezâ hazretleri, Eyyühel veled kitabında diyor ki:
“Dükkânını Besmele ile aç ve kapa! Yenecek bir şey aldığın zaman, açık olarak tutup eve getirme, bir şeye sar ve örtülü şekilde yiyeceğini eve götür! Eve gidince, çocukları herhangi bir şeyle sevindir! Dükkânına geç git ve erken kapa! Diğer zamanlarında ilmihal bilgilerini öğren ve öğret!”
Karada, suda yaşayan haşeratı yemek
Sual: Karada veya suda yaşayan hayvanların içinde, avlanıp yenmesi haram olanlar var mıdır?
Cevap: Avını köpek dişi ile veya pençesi ile yakalayan hayvanın etini yemek haramdır. Karada, suda yaşayan haşeratı yemek, helal değildir. Mesela, kertenkele, kaplumbağa, yılan, kurbağa, arı, pire, bit, sinek, akrep, midye, yengeç ve fare, köstebek, kirpi, sincap yemek helal değildir. Avlanılan, yakalanan her balığı yemenin helal olduğu, Mâide suresinde bildirilmektedir. Su içinde kendiliğinden ölüp, karnı üst tarafta duran balık yenmez. Ağ, saçma, ilaç ve sarsıntı ile ölen her balık yenir. Kitaplı kâfirlerin, kendi kitaplarına göre ve kendi dilleri ile Allahü teâlânın ismini söyleyerek kestiklerini, kadının, çocuğun ve cünüp olanın kestiğini yemek caizdir. Besmele çekmesi unutularak kesileni ve avlananı yemek caizdir. Şafii mezhebinde Besmelesiz kesileni yemek de caizdir. Maliki mezhebinde, Besmelesi unutulan da yenmez.
Sual: Kasaplarda satılan etleri, satın almakta ve yemekte bir mahzur var mıdır?
Cevap: Müslüman kasaptan alınan bir etin, nasıl kesildiği bilinmiyorsa, helal olma ihtimali varsa, yani kesenler Müslüman ve mürtet karışık ise, yemesi caiz olur. Haram olduğu, görerek veya adil bir Müslümanın haber vermesi ile anlaşılarak bilinirse, yememelidir. Fakat, sorup araştırmak lazım değildir. Müslümandan satın alınan şüpheli eti yemeli, vesvese etmemelidir.
Sual: Bir kimse, önüne konulan yiyeceği, o yiyecekleri ikram edenden izin almadan bir başkasına verebilir mi?
Cevap: Bir kimseyi yemeğe çağırınca, önüne konan şey, hediye edilmiş olmaz, ibaha yani yemesine izin vermek olur. Ancak yediği mülkü olur. Ondan yani yemeği ikram edenden izin almadan, başkalarına veremez.
Sual: Buğdayın veya sütün içine hayvan pisliği düşmüş olsa, bu buğdaydan olan unu, ekmeği ve sütü kullanmak caiz olur mu?
Cevap: Buğday içine deve pisliği düşüp un yapılmış ise veya sıvı yağ veya süt içine düşmüş, sonra çıkarılmış ise, üç sıfatından biri görülmedikçe yiyip içmek caiz olur. Düven hayvanı buğdayın bir yerine idrarını yapsa, herhangi bir parçası yıkansa veya hediye verilse, yenilse veya satılsa, geri kalanlar temiz olur.
Sual: Açlıktan ölmek üzere olan bir kimse, başkasının malını, ölümden kurtulacak kadar yiyebilir mi?
Cevap: Mecellenin otuzikinci maddesinde; “Zaruret içinde olmak, başkasının hakkını gidermez” deniyor. Açlıktan ölecek olan bir kimse, başkasının malını, ölümden kurtulacak kadar yiyebilir ise de, bunun değerini veya mislini ödemesi lazım olur. Başkasının malını yemek, şarap içmekten daha büyük günahtır.
Sual: Yemesi, içmesi helal olan şeyleri, insan istediği kadar yiyip içebilir mi yoksa bir sınırı var mıdır?
Cevap: Yemesi haram olmayan şeyleri, doyuncaya kadar yemek, içmek mubahtır. Doyduktan sonra yemek, içmek ise, haramdır. Haramdan kaçınmak, farzı yapmaktan da çok sevaptır.
Sual: Ölmüş tavuktan çıkan yumurtayı yemekte ve ölmüş olan koyundan alınan sütü içmekte, dinen bir mahzur var mıdır?
Cevap: Ölü tavuktan çıkan yumurta temizdir ve yenir. Şafiide, kabuğu sertleşmemiş ise, necistir, yenmez. Ölü koyundan gelen süt de temizdir, içilir. Şafiide ise necistir. Ölü koyundan çıkan ölü kuzu necistir. Bunun işkembesinden yapılan peynir mayası temizdir.
Sual: Bir kimse, yemeğe davet ettiği kişiye, istediğin kadar ye ve dilediğine de ver, hepsi helal olsun dese, bu kimsenin yedikleri ve alıp götürdükleri helal olur mu?
Cevap: Bu konuda Dürret-ül-beydâ kitâbında deniyor ki:
“Yemeğe çağrılan kimseye, malımdan istediğin kadar ye, al ve dilediğine ver, hepsi helal olsun denilse, yedikleri helal olur. Aldıkları ve başkasına verdikleri helal olmaz. Çünkü, miktarı bilinmeyen taamın yemesini helal etmek caizdir. Fakat miktarı bilinmeyen malı almak için vekil etmek ve meçhul ve ayrı olarak teslimi mümkün olan malı ayırmadan hediye etmek sahih değildir.”
Sual: İçine necaset karışmış olan sütü, sıvı yağı temizlemek mümkün olur mu?
Cevap: Necaset karışmış sütü, balı, pekmezi temizlemek için, biraz su ile karıştırıp, su uçuncaya kadar kaynatılır. Sıvı yağı temizlemek için, su ile çalkalayıp, üste ayrılan yağ alınır. Katı yağ su ile kaynatılır. Sonra alınır.
İbadetleri yapacak kadar yemek
Sual: Dinimiz az yemeli diyor diyerek, az yiyerek, çalışamayacak derecede kendini zayıflatmak, dinimizce uygun mudur?
Cevap: Konu ile alakalı olarak Abdullah Mûsulî hazretleri, Muhtâr kitâbının şerhi olan İhtiyâr kitabında diyor ki:
“Farzları yapamayacak kadar zayıflatan riyazet, yani az yemek caiz değildir. Kendinin ve çoluk çocuğunun nafakasını kazanacak ve borçlarını ödeyecek kadar çalışıp kazanmak farzdır. Bu niyet ile çalışan kimse, borcunu ödeyemeden ölürse, azap çekmez. Hadîs-i şerifte, (Her erkeğin çalışıp nafakasını kazanması farzdır) buyuruldu. Bundan fazlası için çalışmamak caizdir.”
Sual: Yemek ikram eden kimseye, sadece teşekkür etmek kafi gelir mi?
Cevap: Yemekten sonra ev sahibine, bereket, rahmet ve mağfiret ile dua edilir. Sonra, gitmeye izin istenir. Yemeğe de davet edilir
.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Bugün 281 ziyaretçi (396 klik) kişi burdaydı! |
|
 |
|
|