AYET,HADİS VE EVLİYA SÖZLERİYLE“ALLAH ‘A ULAŞAMAYI DİLEMENİN VARLIĞI VE FARZİYETİ”
YUNUS/7,8: Muhakkak ki onlar, Bize ulaşmayı (hayatta iken ruhlarını Allah'a ulaştırmayı) dilemezler. Dünya hayatından razı olmuşlardır ve onunla doyuma ulaşmışlardır ve onlar âyetlerimizden gâfil olanlardır.İşte onların kazandıkları (dereceler) gereğince varacakları yer ateştir (cehennemdir)
RUM/31: O'na (Allah'a) yönelin (Allah'a ulaşmayı dileyin) ve O'na karşı takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.
LOKMAN/15: Ve bilgin olmayan bir şey hakkında, şirk koşman için seninle mücâdele ederlerse, ikisine de itaat etme! Ve dünyada onlara güzellikle sahip ol. Bana yönelenlerin (ruhunu Allah'a ulaştırmayı dileyenlerin) yoluna tâbî ol. Sonra dönüşünüz Banadır. O zaman yaptığınız şeyleri size haber vereceğim.
ZÜMER/54: Ve Rabbinize (Allah'a) yönelin (ruhunuzu Allah'a ulaştırmayı dileyin)! Ve size azap gelmeden önce O'na (Allah'a) teslim olun (ruhunuzu, vechinizi, nefsinizi, iradenizi Allah'a teslim edin). (Yoksa) sonra yardım olunmazsınız.
FECR/27,28: Ey mutmain olan nefs!Rabbine dön (Allah'tan) razı olarak ve Allah'ın rızasını kazanmış olarak!
ŞURA/47: Rabbinize icabet edin (Allah'a ulaşmayı dileyin), Allah tarafından geri döndürülmeyecek olan günün gelmesinden önce. İzin günü, sizin için bir sığınak yoktur. Ve sizin için bir inkâr yoktur (yaptıklarınızı inkâr edemezsiniz).
RAD/18: Rab'lerine (Rabbinin emrine) icabet edenler için en güzeli vardır. Ve O'na icabet etmeyenler, yeryüzünde olanların hepsi ve bir o kadarı daha onların olsa, onu mutlaka fidye olarak verirlerdi. İşte onlar; onlar için hesabın kötüsü var. Ve onların barınacağı yer, cehennem; ne kötü bir döşektir.
YUNUS/25: Ve Allah, teslim (selâm) yurduna davet eder ve (teslim yurduna, Zat'ına ulaştırmayı) dilediği kimseyi, Sıratı Mustakîm'e ulaştırır.
NİSA/58: Muhakkak ki Allah, emanetleri sahibine teslim etmenizi ve insanlar arasında hakemlik yaptığınız zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Muhakkak ki Allah, onunla (bununla) size ne güzel öğüt veriyor. Ve muhakkak ki Allah, en iyi işiten ve en iyi görendir.
HAC/67: Ve Biz, bütün ümmetler için mensek (tek bir şeriat) tayin ettik. Onlar, onunla (o şeriatle) amel ederler (etsinler). Öyleyse emrim konusunda seninle niza etmesinler (çekişmesinler). Sen, Rabbine davet et. Muhakkak ki sen, mutlaka mustakîm (Allah'a doğru istikametlenmiş) olan hidayet üzeresin.
KASAS/87: Ve Sana indirildikten sonra, Allah'ın âyetlerinden sakın seni alıkoymasınlar. Ve Rabbine davet et (Allah'a ulaşmaya çağır). Ve sakın müşriklerden olma!
KASAS/50: Bundan sonra eğer sana icabet etmezlerse (senin hidayete erdirme davetine uymazlarsa), bil ki onlar heveslerine tâbîdirler. Allah'tan bir hidayetçi olmaksızın (hidayetçiye değil de) kendi heveslerine tâbî olandan daha çok dalâlette kim vardır? Muhakkak ki Allah, zalimler kavmini hidayete erdirmez.
ŞURA/15,16: İşte bunun için, artık sen onları davet et. Ve emrolunduğun gibi istikamet üzere (Allah'a doğru) ol. Ve onların heveslerine tâbî olma. Ve onlara de ki: “Allah'ın kitaptan indirdiği şeye îmân ettim. Ve sizin aranızda adil (adaletli) olmakla emrolundum. Allah, sizin de Rabbiniz bizim de Rabbimiz. Bizim amelimiz bize, sizin ameliniz size. Sizinle bizim aramızda bir huccet (çekişme) yoktur. Allah, bizi biraraya toplayacak. Ve dönüş, O'na (Allah'adır). O'na (Allah'ın) davetine icabet edildikten sonra Allah hakkında tartışanlar; onların huccetleri (delilleri), Rab'lerinin indinde bâtıldır. Onların üzerinde (Allah'ın) gazabı ve şiddetli azap vardır.
MU'MİN/11,12,13,14:(Kâfirler) dediler ki: "Rabbimiz, bizi iki kere öldürdün, iki kere dirilttin, böylece günahlarımızı itiraf ettik. Artık (buradan) çıkmaya bir yol var mı?"Bu, sizin tek olan Allah'a çağrıldığınız zaman inkâr etmeniz sebebiyledir. Ve O'na (Allah'a) şirk koşulunca inanıyordunuz. Artık hüküm, Yüce ve Büyük olan Allah'a aittir.O (Allah)tır ki, âyetlerini size gösterir ve sizin için gökten rızık indirir. Bunu münib olandan (Allah'a yönelenden) başkası tezekkür etmez (edemez).Öyleyse dîni, O'na halis kılarak Allah'a davet edin. Kâfirler kerih görse de.
FURKAN – 56,57 :Ve Biz, seni sadece müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. De ki: “Ben sizden onun için (tebliğ için) dileyen kimsenin, Rabbine ulaştıran bir yol edinmesinden başka bir ecir (karşılık) istemiyorum.”
NEBE - 39 :İşte o gün (mürşidin eli Hakk'a ulaşmak üzere öpüldüğü ve ona tâbî olunduğu gün), Hakk günüdür. Dileyen (Allah'a ulaşmayı dileyen) kişi, kendisine Rabbine ulaştıran ( Sıratı Mustakîm'i) yol ittihaz eder (edinir). (Allah'a ulaşan kişiye Allah) meab (sığınak, melce) olur.
MUZEMMİL - 19 :Muhakkak ki bu, hatırlatmadır (öğüttür). Artık kim dilerse, Rabbine (ölmeden önce ruhunu) ulaştıran bir yol ittihaz eder (yol edinir).
İNSAN – 29,30 :Muhakkak ki bu bir öğüttür. Artık kim dilerse Rabbine bir yol ittihaz eder (edinir).Ve Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Muhakkak ki Allah; Alîm'dir, Hakîm'dir (hüküm ve hikmet sahibidir).
***Allah’ım 'SANA MÜLAKİ OLMAYA İMAN EDEN, KADERİNE RAZI OLAN, VERDİĞİNE KANAAT EDEN NEFSİ MUMAİNNE İSTERİM' (Hadisi kutsi-nasihul ibad)
***Peygamber (S.A.V) Efendimiz teheccüd namazındaki duasında 'Yarabbi sana Mülaki Olmak HAKTIR' buyuruyor. (Sahihi –Buhari 4.Cilt 575. Hadis)
***İki Cihan Günesi Hazreti Muhammed s.a.v. bir gün ashabiyla otururken Cebrail a.s. insan sifatiyla gelir ve Peygamber Efendimize s.a.v. yaklasir ve söyle sorar:
"Kale imane ya Rasulallah......iman nedir ya Resulallah?"
Peygamber Efendimiz s.a.v. cevap verir:
"Kalel imanü en tu'mine billahi ve melaiketihi ve likaihi ve Resulihi:
Allah'a, meleklerine ve Allah'a ulasmaya ve Resullerine inanmak
Ve tu'mine bil ba'si:ve öldükten sonra dirilecegimize inanmak"(S.Buhari/1.c/47.Hadis)
***"İMAN; Allaha, meleklerine, kitabına, Allah'a kavuşmaya, peygamberlerine inanman, öldükten sonra dirilmeye inanman ve kaderin hepsine iman etmendir."(Müslim/1.c/s.63)
***"İMAN; meleklerine, kitabına, Allah'a kavuşmaya, peygamberlerine inanman ve keza sonra dirilmeye iman etmendir."(Tirmizi/1.c/60.s)
***"Men habbebe likaallahi habbevallahi likai. Men kerihe likaâllahi kerihallahi likâi."
"Kim Allah’a kavuşmayı severek arzu ederse; Allah da onu kendisine kavuşturmayı severek arzu eder. Kim Allah’a kavuşmayı hoş görmezse(Arzu etmezse), Allah da onu kendisine kavuşturmaz."(buhari.12/2043)
***Ey kullarım, ben zulmü kendime haram kıldım sizin de birbirinize zulmetmenizi haram kıldım hepiniz dalalettesiniz hidayete erdirdiklerim müstesna siz de o halde siz de hidayeti dileyinki sizi de hidayete erdireyim.(MÜSLİM,RİYAZÜSSALİHİN-137,MÜSNEDİ AHMET)
***Allah tan başka ilah olmadığına ve benim de onun resulü olduğuma şehadet ediniz.Bu iki cümleyi canı gönülden inanarak Allah’a mülaki olmayı dileyen bir kulun cennetten mahrum olması düşünülemez.(RİYAZUSSALİHİN-389,MÜSNEDİ AHMET)
***Peygamber efendimiz namaz kılmak için ayağa kalktığında “melik bin duğsüm nerede”diye sordu.Oradakilerden birisi “o Allah ve resulünü sevmeyen bir münafıktır”dedi.(sav) öyle deme dedi. ALLAH’IN ZATINI (ona ulaşmayı) dileyerek LA İLAHE İLLALLAH diyen kimseyi Allah cehennem ateşine haram kılmıştır.(Buhari,Müslim,Riyazussalihin/1170)
***"İBADET, DUA EDEN MÜ'MİNİN RUHUNUN YÜKSELEREK ALLAH'A ULAŞMASIDIR." (TIRMIZİ,DA'VAT,112)
***"Mutu en kalbe temutu"
"Ey insanlar! ölmeden evvel ölün, Allah'a dönün ki, Allah size ondan yedi yüze kadar artan yardimlarda bulunsun." (Acluni keşfü'l hafa c2. shf:291 (2669)
ALLAH’IN EVLİYALARINDAN ALLAH’A ULAŞMA DİLEĞİ VE FARZİYETİ:
BEZCİZADE MEHMED MUHYİDDİN EFENDİ
“Mûtû kalbe en temûtû”didi ol mahbub-u Hakk
(“ÖLMEDEN EVVEL ÖLÜNÜZ”DEDİ O HAKK’IN SEVGİLİSİ)
Bu vücûdumdan medfun oldı deryasına gark
((BU VÜCUDUMDAN ÇIKTI DERYASINA(Geldiği yer olan Allah’a)ULAŞTI))
***Cemâlün fikrine düşdüm ilahi,gayriden gectim,
(SENDEN BAŞKALARINDAN VAZ GECTİM,SENİN ZATINA ULAŞMAYI DİLEDİM,)
Kanat açup sana uçtum,tecelli eyle ya Allah.
(KANATLANIP SANA ULAŞMAYI NASİP EYLE ALLAH’IM)
Cemâlin isteyup Hakk’a gidenler,
(SANA ULAŞMAYI DİLEYİP SANA VASIL OLANLAR,)
Safâ vu zevktedur dildar elinde.
((GÖNLÜ GENİŞ ZEVKTEDİR.SEVGİLİNİN(Allah’ın)ELİNDE))
• Ölünüz, ölünüz; bu ask ugrunda ölünüz! Ask ugrunda ölürseniz, bedenle yasamaktan kurtulur, bastan basa ruh
olursunuz!
• Ölünüz, ölünüz; bu ölümden korkmayınız! Çünkü, ölümle su kirli topraktan kurtulur, göklere, ötelere yükselirsiniz!
• Ölünüz, ölünüz; bu nefs-i emmareden yakanızı sıyırınız! Çünkü bu nefis, bag gibidir, zencir gibidir; siz de, o
zencir ile baglanmıs birer esir gibisiniz! (Mevlana Hz.c. 11, 636)
AZİZ MAHMUT HÜDAİ HAZRETLER:
Aziz Mahmud Hüdayi –ALLAH’A ULAŞMAYI DİLEMEK,Vahiy,Sırat Köprüsü Kavramının dünyada olması gerektiği ve Şura/51 açıklaması:
“Bir gün gönlüm Allah’a yönelmiş olarak otururken Lâ ilâhe illallâh dedim. Yerden semâya kadar bir direk peydâ oldu. Ey Allâh’ım, bu ne hikmettir? diye sordum.Şöyle bir cevap geldi: Bu direk SIRATIMUSTAKİMDİR. Bütün uzuvlarını zapt
eyleyen, kontrol altında tutan kulum bu budaksız direğe merdivensiz olarak çıkar.
Yani kelime-i tevhîdi söyleyen kimse dünyada iken Sırât Köprüsü’nü geçer”
kaynak:44 Devâtî, ae, s. 53-54. http://www.uskudar.bel.tr/tr-TR/bilgi/Lists/Sunumlar/Attachments/1227/Teblig%2011.pdf
***"Her kim ölmeden önce ölme sırrına ulaşırsa, bedeninde hapis olan Ruh kıblesini ALLAH`a çevirir ve o kişi vuslatını gerçekleştirir, ERMİŞ EVLİYA OLUR.(AZİZ MAHMUT HÜDA-İ HZ)
***Her ilim Cenab-i Hakka yakinlik hasil etme hususunda bir etkisi bulunmakla beraber, tam ve kulli yakinligi saglayan ilim, sufiyyenin ilmidir. Cünkü Hakka vuslat, Celal ve Cemal tecellilerini müsahede, bu ilim sayesindedir. Cünkü seriat mertebesinde bulunan farz ve vaciblerden MAKSAT, Allah Subhanehu ve Tealaya VUSLATTIR.( Aziz Mahmud Hüda-i : ilim, amel, seyri sulük s.19:)
Nefse kalbin galip gelmesi güzel
Hakka Ruh’un talip olması güzel
İkram sahibi Rabb’imize Yöneldik,
Rahim olan Allah’ın rahmetini dileriz
Hakka Candan edip talep
Aşık olan Cananına
Sen talep edilensin,sen yönelinen
Sen ibadet edilensin,sen yönelinen
Girmiş Fena meydanına
Ermiş Hakkın ihsanına
Asar-ı Zikrullah ile
Koyup gayrı sevdayı,
İsteyelim Mevlayı,
Bu yalancı dünyayı,
N’idelim şimden gerü
Ehl-i dünya dünyada
Ehl-i ukba ukbada
Her biri bir sevdada
Bana Allah’ım gerek
Hüdayi istersen baki sa’adet
Kasdeyle bulagör kesretde vahdet
Bir kula olıcak Hak’dan inayet
Maksuda tez erer ihsan eğlenmez
Gel Hüdayiden
Al haber erken
Hakk’ı istersen
Kosun inkarın
Gel berü ey derde derman isteyen
Cana bakmaz vasl-ı canan isteyen
Olmaz sevdadan geç ol Hakka talip
Ey Talibi Mevla olan
Kulluk yolun gütmek gerek
MEVLANA CELALETTİN-İ RUM-İ HAZRETLERİ:
Hakk'a yaklaşmak istiyorsan ariflerle düş kalk! Hakk'a kavuşmayı, Hakk'a kavuşmuş kişilerden iste! Kim de dünya sevgisini bırakıp Hakk'a yönelmek isteği varsa, o nefsini yendiği için şaşılacak bir kişidir. Kendinden, kendi varlığından kurtulmuş bir canda, zevk içinde, zevk vardır. Ne ekmek ver, ne huzur ver, ne de uyku;ben yalnız seni istiyorum • Yılan gibi gömleğini at da, gömlekten kurtul! Sevgiliye doğru yönel! Yoksa sende öz yok mu? Ne zamana kadar dış gösterişte kalacak, gömlekle yaşayacaksın. Daima diri ve ebedi olana aşık ol Sırrını o nura kavuştur. Onun aşkını iste Çünkü bütün peygamberler veliler bu aşkı iksirin ta kendisi bildiler. Canana kavuşmayı canu gönülden iste ‘Dilekler doğrultusunda gün ışığına çıkılır. Gün, ışığıyla aydınlatmaz, siz dilemedikçe. Gün, ışığını söndürür, korkarsınız. Keşke bir gün daha yaşasam derdiniz. O zaman dileğimi dilerdim. Kalbinde bir gün gibi doğmuş aşk güneşini, Bir dilekle sağlarsın. Dileklerin kalbine bir gün gibi doğar. Mecnun, Leyla'nın aşkıyla yola çıkmış, neticede Mevla'nın aşkına ulaşmıştır.( (Rubailer,126)
RUHA GERİ DÖN EMRİ FECR28:
(c. III, 1353)
• Bütün kainatın ve varlıkların yaratıcısından, o celal ve cemal sahibinden ruha çok tatlı bir hitapla; "Gel!" denilince
ruh, nasıl olup da kanatlanıp uçmaz?
• Duru, lekesiz denizden ayrılmıs, kurak yere düsmüs bir balıgın kulagına dalga sesleri gelirse, balık nasıl olur da
hemen sıçrayıp asıl yurdu olan denize atlamaz?
• Davuldan ve davula vurulan tokmaktan "Geri dön!" haberini duyunca, dogan, nasıl olur da avı bırakıp gerisin geri
sultana dogru uçmaz?
• Bu kadar latif, bu kadar güzel, sevimli ve can baglayıcı olan essiz varlıgı bulamayan, tanıyamayan ve sevemeyen
kimse cidden ne zavallı, ne kötü, ne sapık bir kimsedir?
• Ey ruh kusu! Günahlarından temizlendin, nefsinin kafesinden kurtuldun, mana kanatların açıldı. Haydi geldigin yere,
kendi vatanına dogru uç, uç!
• Acı sudan ab-ı hayata dogru yollan! Esik dibinden, papuçlukta oturanlar arasından ayrıl, can meclisinin bas sedirine geç otur!
• Ey can! Sen git, git ki biz de bu ayrılık cihanından o bulusma cihanına kavusalım.
RUHUN ULAŞMASINI YALANLAYANLARA HZ.MEVLANANIN CEVABI!
* Dogru yolu tutmayanlar, ask yolunda yürümeyenler diyorlar ki: "Kulun hakk'a varmasına da imkan yoktur!" Bu
görüs de yalan!
* Diyorlar ki: "Kula, gönül sırrını açmazlar, lütfedip kulu gönüllere almazlar, yukarlara çıkarmazlar." Bu düsünce de
yalan!
• "Balçıktan yaratılmıs olan insanın, gökyüzünde bulunanlarla, gök ehli ile dostluk kurmasına imkan yoktur." diyorlar.
Bu sözler de yalan!
• Diyorlar ki: "İnsanın tertemiz ruhu, su topraktan yapılmıs olan yuvadan, ask kanatlarını açıp da havalanamaz,
ötelere gidemez." Bu söz de yalan! (HZ.MEVLANA..DİVANI KEBİR.C III, 1299)
***Şeytan Rabbin çiftliğini bekleyen köpektir.
Allah'a ulaşmak isteyenlere o havlar.
Sen ne yapacaksın o zaman?
Sana havlıyorsa sen onun Sahibine sesleneceksin. .(Nefs’in akıdanesi;ŞEYTANDIR.Sana en yakın olan Allah’a sığınıp ondan yardım dileyeceksin)
KAF/16: Ve andolsun ki insanı Biz yarattık. Ve nefsinin ona ne vesveseler vereceğini biliriz. Ve Biz, ona şah damarından daha yakınız. (Hz. Mevlana)
***Hakk'a yaklaşmak istiyorsan ariflerle düş kalk! Hakk'a kavuşmayı, Hakk'a kavuşmuş kişilerden iste!
(TEVBE/119- Ey âmenû olanlar (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyen kimseler)! Allah'a karşı takva sahibi olun ve sadıklarla beraber olun.)
MEVLANA HZ Divanı Kebir (c. 1, 402)
***Mademki güneşin(ALLAH'IN) elçisiyim(RESUL’ÜYÜM), onun tercümanı olayım, ona sorayım da size cevap vereyim
Kur’anın hükümlerini tutar,kıssalarından hisse alırsan,”Can kuşuna(Ruh’a)Ten kafesi(Fizik vücut)dar gelir.Kafeste mahpus olan kuşun kurtulmak istememesi cahilliktendir.
Kafeslerden kurtulan ruh’lar,Tanrı’ya layık ve Halk’a Rehber olan Resullerdir.Onların sesleri(Onlara emredilen.Mü’min/15)Kafeslerin dışından ve din makamından gelir.”Sana kurtuluş yolu budur.Bu!..”Biz bu daracık kafesten bununla kurtulduk.Bu kafesten kurtulmanın bundan başka çaresi yok!.. (MEVLANA HZ (c. III, 1621)795)
***Ey sıfatları açıkta olan, görünen, zatı can gibi gizli olan Allah'ım! Senin zatına yemin ederim ki, benim bütün dileğim, arzum, bütün isteğim, ancak sensin, ben seni seviyorum, seni istiyorum, başkasını değil!
MEVLANA HZ divanı kebir (c.I, 220)
***...Şu halde Tanrıya dayanan, ona ulaşmak için çalışıp
çabalamayan kişi, insan değildir...( Fihimafih(9.bölüm)
(İNŞİKAK/6:Ey insan! Muhakkak ki sen, Rabbine doğru (yola çıkarak) cehd ile (nefsinle) cihad edersin. Sonunda O'na mülâki olursun (ruhunu Allah'a ilka edersin, ulaştırırsın).)
http://dosyalar.semazen.net/fihimafih.pdf//Mevlana hz.)
• Ölünüz, ölünüz; bu ask ugrunda ölünüz! Ask ugrunda ölürseniz, bedenle yasamaktan kurtulur, bastan basa ruh
olursunuz!
• Ölünüz, ölünüz; bu ölümden korkmayınız! Çünkü, ölümle su kirli topraktan kurtulur, göklere, ötelere yükselirsiniz!
• Ölünüz, ölünüz; bu nefs-i emmareden yakanızı sıyırınız! Çünkü bu nefis, bag gibidir, zencir gibidir; siz de, o
zencir ile baglanmıs birer esir gibisiniz! (c. 11, 636)
***Tanrı’yı candan gönülden istiyorsan varlıktan yokluğa dön.
Bu yokluk, gelir yeridir; ondan kaçınma. Bu varlık da çok olsun az olsun, gider yeridir!(MEVLANA MESNEVİ/685)
***Haklarında “Huzurumuzdadır” denenler yok olamazlar, iyi dikkat et de ruhların bekasını iyice anlayasın!
Bekadan mahcup olan ruh azaptadır, Tanrı’ya vasıl olan ruhsa beka aleminde hicaplardan kurtulmuş bir haldedir.
İşte bu hayvani duygu(Nefs) kandilinden ne murat edilmişse, bu kandilin hakikati neyse sana söyledim... kendine gel de sakın bu hayvani duyguyla(Nefs’le) ruh arasında bir birlik tasavvur etme!
Çabuk, ruhunu, yolcuların kutlu ruhlarına ulaştır!
Yüz tane kandilin olsa ister sönsünler, ister yansınlar, değil mi ki hepsi ayrı ayrıdır... bir olamazlar! (Mevlana hz.Mesnevi/445)
***Müşkülünü çözen, seni hakikata ulastıran bilgiyi,
ölüm gelip çatmadan önce iste, ögrenmeye çalıs.
Aklını başına al da, su dünyayı, yani var gibi görünen yoğu bırak,
yok gibi sandığın varı iste Rabbinden.
Akıl, aşk ve ma'rifet insanı Hakk'ın, hakîkatin damına çıkaran birer merdi-vendir. Fakat hakîkat aleminde “HAKK’A ULAŞMAK İÇİN BAŞKA BİR MERDİVEN” vardır.
***Sema'ın ne olduğunu biliyor musun? Allah'ın; "Ben, sizin Rabbiniz değil miyim?" sorusuna ruhların; "Evet; Rabbimizsin!" deyişlerinin sesini duymak, kendinde geçmek,Rabbi'ne kavuşmaktır! MEVLANA HZ
***YOLA GİRİNİZ ,ŞU RUHANİ KAFİLELERLE RABBİNİZE DÖNÜNÜZ.
Marifet, nefsin kara perdesini kalp aynasından açmak ve onu temizlemekle hasıl olur. O zaman Cemali İlahinin gizli hazinesi gözükmeye başlar.Ki bu kalp sırrının özünde gözükür.
Ecel beden evini yıkmadan, biz beden evini yapana kavuştuk. Allah'a hamdolsun, biz "Ölümden evvel ölünüz!" sırrına mazhar olduk.
MEVLANA HZ DİVANI KEBİR (c. IV, 1670)758
***‘’Ey dilemeyen, sen de gel , sen de gel de bu vefalı sevgiliden dilek sahibi olasın!’’ (mesnevi IV.Sayfa59- bab 725)
***"ALLAH 'a dön!" emrine uymak, her babayiğidin harcı değil!4 CİLT 3070
***Ab-ı hayat, bizdeki ilahî emanet, su ve topraktan yaratılmıs olan balçık ten içinde gizlenmistir.
Bu yüzden görünmemektedir. Nefis de gönlün kapısına mühür vurmus,O’nu (ruh’u) hapsetmistir. Sen, o mührü kopar ve o’nu (ruhunu) kurtar. Kimden korkuyorsun, utanıyorsun? Sen, gönlünü kurtar, onun görünmeyen yoluna düs, gerçek sevgiliyi (Allah’ı)bul!
(I/3453, II/1715, III/186-188, IV/3072, II/754, IV/438, II/1797-1800, III/198, 199)
***Ey Müslüman! Allâh"ın ezelî dileği, senin başının kesilmesi değildir, senin O"na teslim olmandır. Bu sebeple, O"na candan teslimolmayı iste, dile. ” 76 Mevlânâ, Mesnevî,, II, 333.
***Ezeli gaye, senin teslim olmandır. Ey müslüman, teslim olmayı araman, dilemen gerek! (3/341/4177) “76
ERENKÖY CEMAATİ OLARAK BİLİNEN OSMAN NURİ TOPBAŞ HZ.(HACI SAMİ EFENDİ HZ.) YAYIN ORGANI(Altınoluk dergisi)
***Erenköy cemaatinin yayın organı olan altınoluk dergisinde ruhun Allah'a vuslatı yani ulaşması:
Ademoğlunun ruhlar aleminde verdiği sözü yerine getirebilmesi için mirac etmesi gerekir. Bu mirac, ibadetle, riyazatla kesif bedeninin ve cesedin kazanarak ruhun asıl dünyasıyla Hakk ile vuslata ermesidir.
*kaynak:Altınoluk dergisi,1988 mart ayı, sayı:25, sayfa:17
konu:tasavvufi açıdan miraç
yazan:Hasan mısırlı (http://www.islamvetasavvuf.org/islam-ve-tasavvuf-bloglari/tasavvuf%C3%AE-a%C3%A7%C4%B1dan-mirac)
***Mevlana hz.(padişah ve cariye)adlı mesnevide yer alan hikayeye,Osman nuri topbaş Hz.(Erenköy cemaatı lideri) yorumu:”Ruhun ruhani bir alemden ayrılıp bu aleme gönderilmesi ve beden elbisesine büründürülerek bir nefis ıslahı ile tekrar vahdet alemine döndürülmesi,bu hikayenin vak'aları dolayısıyla arifane bir şekilde ortaya konulmaktadır.”
kaynak:gönül bahçesinden muhebbeti sır adlı eserde yazıyor
http://muhabbettekisir.darulerkam.altinoluk.com/ruh-ve-cesed/
***Biz Ney'iz
(Kalu bela günü verdiğimiz sözü yerine getirmek için FİGAN EDEREK-Kalb’ten- Allah’a ulaşmayı dileyenleriz)
Biz Ney'iz Nalaniz bezm-i elesten
Her nefes Hu deriz Hakk'a gideriz
Kesmeyiz umidi ol yuce Hak'tan
Her nefes Hu deriz Hakk'a gideriz...
Kalkariz seherde baslariz virde
Zikirle tespihle acilir perde
Gozumuz yaslidir Alnimiz yerde
Her nefes Hu deriz Hakk'a gideriz
Kapattik gozumuz bulduk ozumuz
Yalniz Hakk'a dogru bakar ozumuz
Hay deriz Hak deriz Bir'dir sozumuz
Her nefes Hu deriz Hakk'a gideriz
Sinemiz dert yuku derdimiz Hak'tir
Hak'tan gayrisina rizamiz yoktur
Dervisiz asigiz adimiz coktur
Her nefes Hu deriz Hakk'a gideriz
Canimiz fedadir Canani bulduk
Cismimiz yok iken biz ona kulduk
Hazreti Hizir'la huzura durduk
Her nefes Hu deriz Hakk'a gideriz
Dunya ask meydani yandik ask ile
Seyredip Cemal'i donduk ask ile
Doyurmaz baskasi kandik ask ile
Her nefes Hu deriz Hakk'a gideriz.
(ibrahim baz) http://dergi.altinoluk.com/index.php?sayfa=yillar&MakaleNo=d315s044m1
***Hakk’a olmağa bir kişi vâsıl
Gerek irşâd u mürşid-i kâmil
(BİR MÜRŞİD-İ KAMİLİN İRŞAD ETMESİ OLMADAN BİR KİMSENİN HAKK’A (Allah’a) ULAŞMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR)
http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/dosya/1-214006/h/metin.pdf
MANİ DİVANI:
***Çıkdı cânum tenden ümmîd-i zülâl-ı vasıla
Çıkmadı göŋlümden ammâ ârzû-yı hançeri98
((ÇIKTI CANUM(Ruh’um) TEN’DEN(Fizik Vücudumdan)MUHABBET DUYDUĞU ANA VATANINA(Allah’a-Çünkü Oradan geldi.Secde/9.)VASIL OLMAK ÜZERE.BU ARZU(Allah’a ulaşma arzusu) KALBİMDEN HİÇ ÇIKMADI)),MÂNÎ DİVANI:
http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/dosya/1-281558/h/mani-divani-sener-demirel-.pdf
EŞREF-İ RUM-İ HAZRETLERİ:
***Kim halktan kesilir Hakk'a ulaşır
Hakk'ı koyandır ki hakla dolaşır
Seni sevmek benim dinim imanım
İlahi dini imandan ayırma
Yaratanı dilersen,
İki cihandan vazgeç
Sen cananı istersen,
Kendi canından vazgeç!
Dilersen Hak kıla sende tecelli
Hak aşkıyla yanmadıkça,
Eşrefoğlu Rumi asla,
Vasıl olmazsan Hakk’a,
(Eşref Rumi Hz)
ALLAHA ULAŞMAYI DİLEMEK
Bu dünya maksudu ahret muradı
Bulardır aldayan biliş ü yadı
Aşıklar yolu bu yoldan dahi dur
Aşık Dost'a gider açıp kanadı
Budur yokluk ki sen senden geçesin
Fena suyunu sakiden içesin
Temamet varlığından el yuyasın
Seni bunda koyup Dost'a kaçasın
( Eşrefi Rumi Hz.)
ABDUL KADİR GEYLANİ HAZRETLERİ:
ALLAH’a ULAŞMAYI DİLEMEK: Hakk'ı dileyen, cenneti ummaz, cehennemden korkmaz, yalnız Hakk'ı diler. Bu dilek de ona yeter. Hakk'ı dileyen, ondan yakınlık umar ve uzak kalmaktan korkar. “İslâm” kelimesi teslim olmak ve bu yolda çalışmak mânasına gelir. Sizin için kurtuluş, ancak Allah'a candan teslim olmaktadır Hakk'a yapışın. Darlıkta O'na yalvarın. Genişliğe çıktığınız zaman da, O'nu hatırlayın. Hasta olduğunuzda Allah’ı deyin.Bu yolda kalp adımlarının kuvveti kesildiği, tümden kuvvetin gittiği an, yakınlık bulunmuş demektir. Zaten yakınlığın alâmeti, gücün, kuvvetin gitmesidir. Bu hâlinde, sana gereken teslimdir. Tes¬lim ol; onun önünde seril. Düşünme öteyi. O dilerse yeryüzünde sana bina inşa eder ve dilerse bir harabe yerde oturursun Hak Teâlâ'yı arzu ediyorsan, âhireti kalbinden at. İyi sayılmayan bütün kötü hazları benliğinden çıkar. Bunları yapabilirsen dünya ve âhiret sana gelir. Çünkü, esas seninledir. Gelecekler ise ona uyar. Ey gafil, seni isteyeni iste. Seni seveni sev. Sana iştiyak duyana âşık ol. Hak Teâlâ'nın kelâmını işitmedin mi? “Allah onları sever; onlar da Allah'ı severler.” (el-Mâide, 5/54) Yine bu mevzu ile alâkalı şöyle bir kudsî hadîs vardır: “Ben size kavuşmayı daha çok arzularım. Ey evlat! Bir eline dünyayı, öbür eline de âhireti al. İkisini yan yana getir. Bir yere yerleştir. Aralarından çık. Mevlâ’na yönel. Tek olarak Hakk’a yönel. Kalbin çıplak olsun; onda ne dünya; ne de âhiret bulunsun. Hiç biri olmamalı. ALLAH'IN ZATINI DİLEMEK VE ULAŞMAK ABDULKADİR GEYLANİ HZ İLAHİ ARMAĞAN KİTABINDAN
***Ey ahali! kadere rıza gösteriniz,kadere rıza gösteren Abdülkadir'e kulak veriniz.Kadere rıza göstermiş oluşum beni Allah'a ulaştırdı.(A.K.Geylani Hz.) 1.sohbet
EY OĞUL!İzzet ve celal sahibi Allah(CC)ile beraberliiğin sahih olunca özün hayrete düşer,kalbin safileşir.Bakışların halis birer ibret olur.Kalbin de hep tefekkür olur.Ruhun ve batın’ın ise izzet ve celal sahibi Allah'a(CC) ulaşır.(A.K.Geylani Hz.)5.sohbet
http://www.gavsulazam.de/turk/gavs/gavs-sohbet1.htm
*** Yüce Allaha karsi masiyet islemekten kendisini alir.Yüce Allahin kazasina razi olur. Herhalükarda Yüce Allahin emirlerini tercih eder. Allahin görmesinden utanir. Bütün gayretini, Allah sevgisine harcar. Hic durmadan, kendisini YÜCE ALLAH’A ULASTIRAN sebeblerin kucagina atar.
Rab’lerine vasıl oldukları(ULAŞTIKLARI) zaman edep, ilim ve hikmet öğrenirler. Çeşitli bilgilere vakıf olurlar. Yerde ve gökte Mevlâ’dan gayri bir şey olmadığını o dem öğrenirler. Veren, vermeyen, hareket ettiren ve sakin bırakan, O'ndan başkası değildir.( Müridlerinkitabi:AbdulKadirGeylaniH.Z.s.1047)
***Hak yolunu sana göstermek ve seni yalnız, Hakk'ın vechini dileyenlerin safına katmak istiyorum. Sizler heves peşindesiniz. Ciddî meseleleri ele aldığınız yok.
Allah'ım beni ve onları zatına ulaştır. Sana dönmeyi nasip eyle. Onların nifak ve şirk bağından bizi kurtar.
Diğer âyet-i kerimede ise şöyle anlatıldı:
“Yalnız O'nun vechini dilerler.” (el-Kehf, 18/28)
Bahtiyar olana kudret eli gelir; Hak’tan gayri bilinen bütün varlıktan onu kurtarır.
O el, bir gün sana da gelir; kolundan tutar, velayet makamına yerleştirir. Yolculuğun biter, sülûkün sona erer. Bulacağını bulursun. Dünya sana koşar. Âhiret de onun peşinden... Her ikisi de sana hizmetçi olur. Hiç bir darlık bilmeden makamında kalırsın.
Sâlih kullar, o kapıdan içeri girince hiçbir gözün görmediği, kulağın işitmediği, beşer kalbinin hatırlamasına imkân olmayan kutsî varlıklar görür, şöyle duaya başlarlar: “Allah'a hamd olsun; Zât’ından ayrı kalma üzüntüsünü bizden aldı. Aramızdaki perdenin verdiği kederi kaldırdı. Bizi Zât’ı için seçti, yakınlığına erdirdi. Bilhassa Zât’ından gayri şeylerle meşgul olma derdini bizden aldı. Bizi bütün fâni varlıklardan beri edip Zât’ı ile olmayı nasip ettiği için Allah'a hamd olsun; Rabb’imız hem Gafûr, hem de Şekûr'dur. Yaratan'ımız, hatalarımızı bize göstermeden silerve yaptığımız az kulluğa karşı bol iyilik eder.”
Sizden kim olursa olsun, ortalığı gece karanlığı kapladığı zaman, halkın sesi çekildiği ve uyudukları anda kalksın. Abdest alsın ve iki rekât namaz kılsın. Ve desin: “Allah'ım, kullarından sâlih olan, Zât’ına yakınlık bulan birini bana göster. O, beni Sana iletsin ve Zât’ına varan yolu göstersin.(A.K.Geylani Hz.İlai Armağan)
***ALLAHA TALİP OLMAK
Bunun gibi o temiz kalp kimde olursa Hakk'a dair hatıra onu sarar. Hakk’ın fikri, zikri sende olursa kalbin Hak yakınlığı ile dolar ve şeytanî arzu, heves kaçar gider. Dünyalık şeyler de sende kalmaz.Her şeyin kendine göre hatıraları, düşünceleri var. Dünyanınki ayrıdır. Âhiretin de kendine has düşündürücü şeyleri var. Malın, mülkün, nefsin ve kalbin de hatıraları var. Hak Teâlâ'nın hatırası hepsinden üstündür.EY CANDAN HAKK'a TALİP olan, bütün hatıraları atıp Hak hatırası ile kalmaya muhtaçsın.
(ABDULKADİR GEYLANİ HZ İLAHİ ARMAĞAN KİTABINDAN 61.MECLİS Bu konuşma, medresede yapıldı.Konuşma tarihi: Hicrî, 20 Recep 546, Milâdî 1151)
***ALLAH'A DÖNÜŞ DÜNYADAYKEN OLUR VE PEK AZ KİŞİ BUNU YAŞAR
Allah yolcularının darlığı geçmez. Sancıları dinmez. Gözleri aydın olmaz. Musibetleri eksik olmaz; ta Hak Teâlâ'ya kavuşuncaya kadar. Hak Teâlâ'ya kavuşmaları iki yönden olur: Biri dünyada, öbürü âhirette. Kalp ve sır âlemi ile dünyada Hakk'a vasıl olan azdır. Âhirette bütün varlıkları ile O'na kavuşurlar. Kavuşan rahat ve huzura erer. Ama önceleri, ağlamakla sızlamakla geçer.
(ABDULKADİR GEYLANİ HZ İLAHİ ARMAĞAN KİTABINDAN 28. MECLİS
Bu konuşma Ribât’ta yapıldı.Konuşma tarihi: Hicrî 9 Cemâziyelâhir 545, Milâdî 1150)
*İnsanın yaratılış gayesi; Kendisine KUL olsun ve Kendisini bilsin diye yarattı (Zariyat/56) ,Zatına vasıl ola diye halketti. Bu durumda insana gerekir ki yaratılışındaki hikmeti seze ve onun derinliğindeki manayı bulmaya çalışa her iki alem için yapacağı vazifeleri bile taki ömrünü boşa harcamaya ve ölümden sonra pişmanlık duymaya,Sonsuz hasrete boğulmaya NEDAMET etmeye. “O öyle bir KUL’durki, Hakk’a vâsıl olmuş, O’nu görmüş ve mâsivâ denen Hakk’ın zâtından gayri şeyleri bilmiştir.” (60.Meclis
***İman sahibi o kimsedir ki, bir kişiye baktığı zaman baş gözünü kullanır. İç âlemine de kalbi ile bakar ve Mevlâ'yı sır gözü ile görür.(19.meclis)
***Ey oğul! iki adım vardır ki, eğer bu iki adımı atabilirsen Hakk’a ulaştın demektir. Eğer kalbin ve ruhunla, dünyayla ahiretten birer adım, nefsinle diğer insanlardan da birer adım uzaklaşabilirsen, Hakk’a ulaşmış olursun. Sen, kalbin ve ruhun ile bu zahirleri terket. işte o zaman önce başlangıçta, sonra da sonda Hakk’a vâsıl olursun. Sen önce başla. ilk adımı at. Onu tamamlamak, Aziz ve Celil olan Allah’a düşer. Başlamak senden, bitirmek de Aziz ve Celil olan Allah’tan.
***Dünya ve Ahiret nimetleri ancak kul ile Allah arasında bir perdedir.
ASIL OLAN ALLAHA ULAŞILMASININ AMAÇLANMASI GEREKEN BİR HAKİKATTIR. (İlahiarmağan/A.K.Geyl.Hz.)
***Onlar Allahi; Allah da onlari sever... (5/54) Bu Ayet-i Kerimenin delalet ettigi derin manayi düsün... O mana engin bir denizdir... Ve bu denizin adi; ask denizidir. Muhabbet, sevgi denizidir. Muhabbet ehli, bu denizde yelkenlisini açar... Ötelere dogru yol almaya baslar... Yelkenli sefi-nelerinin; bir saga, bir sola yatmasi, onlari korkutmaz... Dalgalar onlan yoldan alamaz...
Daglar gibi dalgalar gelir; onlari altina almak ister... Fakat inayet-i Hak onlari korur. Onlar da bunu bilir. Yine de yalvarmadan edemezler; herbiri:
- Ya Rabbi, beni mübarek bir menzile indir. Çünkü menzil sahiplerinin hayirlisi sensin
Diyerek yalvarmaya baslar... Bu menzil ne olabilir ki?... LIKA ve Hazret-i Hakka yakinliktan baska..,. Ne var ki, her yerde oldugu gibi burada istidadlar konusur...Yalvarirlar...Yakarirlar... Ama: - O kimseler ki, haklarinda tarafimizdan iyilik fermani çikmistir... (21/101. Sohbetler: Abdulkadir Geylani)
***Her kim, ilahi marifeti düşünür, Allahu Tealaya karşı tam irfan duygusuna sahip olmayı dilerse, bunun yaptığı tefekkür bin yıllık ibadete bedel olur.ASIL İRFAN İLMİ budur. irfan ilmi demekle TEVHİD halini kasd ediyorum. arif kim? irfanı iştiyakını duyduğu zata mahbubunda BUNUNLA ERER. Bu halin neticesinde ise RUHANİ BİR HALLE; TAM YAKINLIK ALEMİNE UÇUP GİTMEK OLUR.(Hakikat-i Muhammedi : Abdulkadir Geylani H.Z.)
***Bu hallerden sonra; Allahu Teala o ruhlara, bu cisme girmeleri için emir verdi; onlar da Allah’in emriyle girdiler. Bunu da su Âyet-i Kerime haber vermektedir: "Ona ruhumdan üfledim," (Sad, 72).Zaman oldu; o ruhlar bu cesetle ilgisini artirdi. Bu yüzden, ahdi unuttular. Halbuki, Allahu Teala onlari yarattiginda: "Sizin Rabbiniz degil miyim? " buyurdu. Onlar da: "Evet.." cevabini verdiler… iste bu sözü unuttular. Aslî vatana dönemediler.Fakat Rahman, yani varligin yardim kaynagi, onlara acidi. Bu sebeple semavî kitaplar saldi. Bunlarla aslî vatani hatirlatmak istedi. Bu manaya da su Âyet-i Kerîme isaret eder: "Onlara Allah’in günlerini hatirlat," (ibrahim, 5). Yani: Ruhlarla geçen, o visal günlerini hatırlat.( Hakikat-i Muhammedi : Abdulkadir Geylani H.Z.)
***Yüce Allaha karsi masiyet islemekten kendisini alir.Yüce Allahin kazasina razi olur. Herhalükarda Yüce Allahin emirlerini tercih eder. Allahin görmesinden utanir. Bütün gayretini, Allah sevgisine harcar. Hic durmadan, kendisini YÜCE ALLAH'A ULASTIRAN sebeblerin kucagina atar. Sessizligi, ünsüzlügü tercih eder.Allahin kullarinin övmelerini beklemez. Cok cok nafile namaz kilmak sureti ile,Yüce Rabbinin sevgisini kazanma yolunu tutar.YÜCE ALLAH'A ULASINCAYA KADAR, Allah icin ihlas sahibi (samimiyet sahibi) olarak kalir.( Müridlerinkitabi: AbdulKadirGeylaniHZ. s.1047).
***Mesayih (mürsidler) Allaha vardiran yoldur. Yüce Allaha götüren delillerdir. YÜCE ALLAHIN HUZURUNA CIKILAN KAPILARDIR. Anlatilan mana da olarak, her müride bir seyh gereklidir. Bu seyh dahi, beyan ettigimiz üzere olacaktir, mürid dahi öyledir. Yani ALLAHA ULASMAK DILEYEN her müride bir büyük zat gereklidir.(Müridlerin kitabi.Sayfa 1069)
***Allahu Teala basiretlerini açmak için O’nu bu gafil insanlara gönderdi. Gaye, onlari gaflet uykusundan uyarmak; visaline, ezelî cemaline ermeye, yani Allah’in Zat’ina davet idi. Peygamber (s.a.v.) Efendimizin yolunu tayin için bildirilen bu Âyet-i Kerime bu duruma isaret eder: "Söyle: Yolum basiret üzerinedir. Ben ve bana uyanlari, ayni yola davet ederiz," (Yusuf, 108). Peygamber (s.a.v.) Efendimizin de bu Hadis-i serifi, ayni sekilde bizi asil gayeyi anlatir: "Ashabim gökteki yildizlara benzer, hangisine uyarsaniz, dogruyu bulursunuz."..... Basiret, ruh gözesinden gelir. Evliya için FUAD makamindan açilir. Elde edilis tarzina gelince, zahiri bilgi ile olmaz. Ötelerden, batindan kopup gelen ilim lâzim…..... bu Âyet-i Kerime bizi, isin özüne iletir: "O’na canibimizden -ötelerden- ilim vermistik," (Kehf, 65). Insana gereken, basiret sahiplerini bularak, telkin yolu ile onlardan birseyler almaktir... O telkini yapan zat, velî, mürsid ve lâhut âleminden haber veren olmali. (İLİM-İRFAN MEKTEBİ)
***GİZLİ ŞİRK (A.Kadir Geylani hz.)
Nefsinden uzaklaş, dışarı çık, mülkünden ayrıl (RUH OLARAK). Her şeyi Cenab-ı Allah’a teslim et. Kalp kapısında kapıcı ol. Cenab-ı Hakk’ın gir dediği yere gir, çık dediği yerden çık.Kalbinden çıkan hevayı bir daha oraya sokma. Hevayı kalpten çıkarmak ona uymamakla olur. Onu kalbe sokmak da onu takip etmek ve ona uymakla olur. Öyleyse Cenab-ı Allah’ın iradesinden başka iradeyi kalbine getirme. Diğer her şey kuru bir temenniden ibarettir. Orası ahmaklar vadisidir. Ölümün, helâkın, Allah’ın gözünden düşmen , perde arkasında kalman hepsi oradadır. Allah’ın emrini her zaman koru, yasağından her an uzak dur. Güç ve Kuvveti yalnız O’na ver. Mahlukatından hiç birini O’na ortak etme. Senin iradeni, hevanı şehvetini, hepsini o yarattı. Artık kendi başına iradede bulunma, hevana tabi olma, Şehvetinin peşine düşme; yoksa müşrik olursun. Allah Teâla şöyle buyurmuştur: “Kim Allah’a kavuşmak isterse Salih amel yapsın; Rabbine ibadette kimseyi O’na ortak etmesin.” (Kehf suresi, 18/110)Şirk sadece putlara tapmak değildir. O aynı zamanda hevaya uyman, dünya ve ahiretten Allah’ın yanına bir şeyi koymandır da, O’ndan başkasına meyledersen O’na şirk koşmuş olursun.
***GİZLİ ŞİRK VE MÜRŞİDİN ÖNEMİ:
Genç kardeşim, önce kendi nefsinle ilgilen, ona ögut ver, sonra başkasına... Kendi nefsin pürüzleriyle meşgul olmaya bak, onu bırakıp da başkasına geçme!. Dikkat et ki ömründen islah edilmeye muhtaç birkaç günün kalmıştır evet sadece birkaç gün... Kendini bilemiyor, iç alemini anlıyamıyor isen başkasının kurtaramıyacağını bilmelisin... Bu halinle kendini bırakrp başkasına nasıl rehberlik yapabilirsin? çünkü insanlara ancak kalb gözü (basiret) açık olanlar [hakki hak olarak bilip ona uyan bahtiyarlar) rehberlik edip yol gösterebilir; ve onları gunah ve gaflet denizinden ancak iyi yüzmesini becerenler kurtarabilir. Diğer bir tabirle, insanları Allah'a ancak Allah'ıbilen kimseler çevirebilir. Allah'ı bilmeyen bedbahtlar bu ulvi işe nasıl delalet edebilir?. Kaynak: Gavsül Azam Abdülkadir Geylani Hz. Sırrül Esrar
SAİD-İ NURS-İ HAZRETLERİ:
***Ey nefsim madem öyledir,sen dahi kalbib gibi ağla ve bağır ve deki:
“Faniyim,fani olanı istemem.
Acizim,aciz olanı istemem
Ruhumu Rahman’a teslim eyledim gayr istemem
İsterim,fakat bir yar-ı baki isterim.
Zerreyim,fakat bir Şems-i Sermed isterim.
Hiç-ender hiçim,fakat bu mevcudatı birden isterim. (Said-i Nurs-i hz. 26.söz.)
***"İşte Mi'rac, o hayt-i münasebetin gilafi ve suretidir ki, zat-i Ahmediye Aleyhissalatü Vesselam, O YOLU AÇMIŞ; velayetiyle gitmiş, risaletiyle dönmüş ve KAPIYI DA AÇIK BIRAKMIŞ. Arkasındaki EVLİYA-İ ÜMMETİ, RUH VE KALP İLE o cadde-i nuranide (Sirat-ı Müstakim adlı nurlu yolda) Mi'rac-ı Nebevinin gölgesinde SEYR-İ SÜLUK EDİP istidadlarına göre makamat-ı aliyeye çıkıyorlar. (Said-i Nursi Hz.leri:Sözler/31.söz/532)
***“Ehl-i velayet (veli kullar, Allah dostları) nasıl ki seyr-i süluk-i ruhani ile kırk günden ta kırk seneye kadar bir terakki ile, derecat-ı imaniyenin hakkal yakin derecesine çıkıyor...(Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselam) o Miracın kapısıyla açtığı cadde-i kübrayı (Allah'a ulaştıran Sırat-ı Müstakim adlı yolu) açık bırakmış. Bütün evliya-yı ümmeti seyr-i süluk ile derecelerine göre, RUHANİ VE KALBİ bir tarzda o Miracın gölgesi içinde gidiyorlar.“ (Said-i Nursi Hz.leri:Mektubat/24. mektup/296)
***Mü'min, imâniyle Hâlıkının emânetini, Onun nâmına ve izni dairesinde istimâl etmesidir (yerine getirmesi-iade etmesi-ifa etmesi). Ve kâfir, hıyânet edip nefs-i emmâre hesâbına çalıştırmasıdır.(Said-i Nurs-i Hz.6.SÖZ/32)
***HALKDAN HAKKA SEYRAN EYLERİM(SEYREDERİM ULAŞIRIM) SEN GİBİ SAPMAM(saidi nursihz.Genclik Rehberii18.Bölüm)
***"...her zikalp (kalp gözüyle görebilen manevi kalp ehli) VE KAMİL VELİ (kemal derecesine ulaşmış Allah dostları) seyr-i süluk ile (kalp gözleriyle yedi gök katlarını görerek manevi ve ruhi yolculuk ile) Arştan (göklerin en üstündeki arştan, Allah'ın büyüklüğünün tecelli ettiği yerden) ve daire-i esma ve sıfattan (Allah'ın isim ve sıfatlarının tecelli ettiği daireden) kırk günde geçebilir. Hatta Şeyh-i Geylani, İmam-ı Rabbani gibi bazı zatların ihbarat-ı sadıkaları (içinde yanlışlık bulunmayan doğru haberleri) ile bir dakikada Arşa kadar uruc-u ruhanileri (ruhlarının yükselmesi) oluyor...“( Said-i Nursi Hz.leri:Sözler/31.söz/525)
***"Bu seyr-i süluk-i kalbinin ve hareket-i ruhaniyenin (ruhun hareketinin seyrinin, yolculuğunun, Allah'a yükselmesinin) miftahları (anahtarları) ve vesileleri, zikr-i ilahi (Allah'ı zikretmek) ve tefekkürdür." (Said-i Nursi Hz.leri:Mektubat/29. mektup/429)
***RUH’UN ALLAH’A ULAŞMASI
RUH,Hak’ka ulaşma yolunda yolunda bir ATLET,gönül (kalb) onun en hayati dinamosudur.Ruh bir seyyah,gönül onu hedefe ulaştıran bir rehber hatta canın cananla keyfiyetler ve kemiyetler üstü müşterek bir halvethanesidir.Bu itibarla da eger insan,sonsuza yönelecekse (o’na ulaşmayı dileyecekse) önce gönül kapısına yönelmeli (kalben dilemeli) oturup kalkıp sürekli GÖNÜL HİKAYELERİ SÖYLEMELİ,GÖNÜL İNSANLARIYLA İÇLİ DIŞLI OLMALI VE RUHUNA GÖNLÜNÜN KANATLARINDAN TÜYLER TAKMALIDIRKİ fiziki dünyanın cekim ve sürtünme engellerine yakılıp yollardan kalmasın sonsuzluk yolunda gönül,insanın kolu kanadı ve enerjisini ötelerden alan bir DİNAMOSUDUR.Gönlün gücünü yanına alan ve onun rehberliğinde gök yolculuğuna acılankimseler,KAT’İYYEN BİR BAŞKA vasıtaya ihtiyac hissetmezler.Ve seyahatlerini ruhanilerle atbaşı götürürler.Yorulmadan ARŞ SEMTİNE KOŞAN işte bu ruh lar büyük ölcüde TEN (beden) kaygılarından sıyrılmış GÖNÜL ŞEHSUVARLARIDIR. (Said-i nurs-i hz.sızıntı dergisi.318.sayı/2005)
***Cenab-ı hakkın zatını ve esma ve sıfatlarını sevmek için verilmiş sonsuz sevmek hissini dünyaya ve nefsine sarfeden bu sebeble ahiretten gaflete düşen insanın şu fıtratındaki sonsuz sevmek hissini hakiki sahibine tevcih edebilmesi için bir manevi terbiyeye ihtiyaç vardır. bu ihtiyaca cevab veren ve şu muhabbetin yüzünü mana-yı isim’den mana-yı harfiye ınkılab ettirecek olan ise bütün davranış ve harekatıyla sünnet-i seniyeye ayinedarlık eden, onu gösteren insan-ı kamillere teveccüh etmektir.
Ehl-i tarîkat ve hakikatça müttefekun aleyh bir esas var ki: Tarîk-ı Hak'ta sülûk eden bir insan, nefs-i emmaresinin enaniyetini ve serkeşliğini kırmak için lâzım gelir ki; nazarını nefsinden kaldırıp şeyhine hasr-ı nazar ede ede tâ fena fi-ş şeyh hükmüne gelir. "Ben" dediği vakit, şeyhinin hissiyatiyle konuşur ve hâkeza.. tâ fena fi-r resul, fena fillaha kadar gider. Öyle ise, herbirimiz istidadımıza göre o muhabbet cazibesiyle sülûk edeceğiz. (Sikke-i Tasdik-i Gaybi .149,Lem'alar.162,Sözler.339 )
***HAŞİYE 1
Hem bütün insaniyet,bütün istidadıyla istedeği beka gibi bir hacetiki o HACET (dilek) ise,insanı ,esfel-i safilinden ala-yı illiyyine çıkarıyor,elbette o HACAT en büyük bir hacettirki ve en büyük bir ABD (kul),umumun namına onu “KADİYULHACATTAN” (Hacetin sahibinden)isteyecek.(Risale-i nur.s.502.26.söz)
***Ve kalbi işlettirmek için en büyük vasıta, velâyet merâtibinde zikr-i İlâhî (“ALLAH” zikri) ile tarikat yolunda hakaik-i imaniyeye teveccüh (Hakiki iman sahibi olmak için Allah’a kalben ulaşmayı)dilemektir.(429.mektup)
İMAM-I GAZALİ HAZ.
***Kalbi ile Allah'a yönelmis (Allah’a ulaşmayı dilemiş) olarak iki rek'at namaz kilan kimse anasindan yeni dogmus gibi bütün günahlarindan arinir. (Imam Gazali Kalplerin Kesfi-s.121)
***FAYDASI OLMAYAN İLİM’İN PERDE OLUŞU:
İlmin engel olmasının sebebi şudurki;Bir kimse ehl-i sünnet vel cemaat itikadını öğrenip cedel ve munazara ilimlerin kurallarına göre kendini tamamiyle bu kabil ilme verse ve ondan başka ilim olmadığına inansa ‘’Ehli sünnet itikadına muhalif olan bir şey anlatıldığında ,bu onların itikadına aykırıdır;onların ilim ve itikadına aykırı olanda batıldır,!’’ derse,o kimsenin hallerin hakikatini anlaması mümkün değildir.çükü avama(umuma)öğretilen şey hakikatin aynısı olmayıp belki kalıbıdır.Bilmezlerki;”ASIL EHLİ SÜNNET,TASAVVUF EHLİDİR,MA’RİFET EHLİDİR”Tam marifet ise ancak,kalıptan öze geçmekle ve hakikatin açılmasıyla mümkündür.Tıpkı badem kabuğunun açılıp içinin ortaya çıkması gibi(İMAM-I GAZALİ KİMYAY-I SAADET 15. bölüm ilmin marifete perde oluşu syf30.terceme a.fikri yavuz.çile yayın evi)
***Namazin iftitah tekbiri yerine gecen anahtari ise kalbini Allahin zikriyle kaplamaktir. Onun nihayet ve sonucu tamamiyle kendinden gecip, ALLAH'IN AZAMETINDE FANI OLMASIDIR . Bu makam tarikatin baslangicinda meydana gelen irade ve calismasiyla sayilir. Yoksa fena makamı hakikatte tarikatın başlangıcıdır.Bu yola koyulanlar icin bundan evvel ki haller, sokak kapisi ile evin asil kapisi arasinda ki avlu mesabesindedir.( Imam Gazalinin Dalaletten Hidayete adli kitabindan alintilar. s.55:)
***Sonra bilki ahiret yolculugu sülük etme babindan isin hakikati südur:
Bu yol uzunluk kisalik bakimindan insanlarin yürüyerek kat ettigi ve kisinin kuvvetli veya zayif olmasina bagli mesafelerden degildir.O yol gönüllerin sülük ettigi RUHANI BIR YOLCULUKDUR.(Imami Gazali K.S: Abidler yolu.)
***"Biri, Hasan el Basriye r.a , ibadetten zevk almiyorum, der. Hasan El Basri'de ona ; Her halde sen Allah'tan korkmayan birinin yüzüne bakmissin! Kulluk, herseyden hakkiyla siyrilarak Allah'a yönelmektir, cevabini verir.(Imam Gazali:Kalplerin Kesfi. s.35)
***"Kimyadan maksat, nefis sarayini dünya baglarindan kurtarip yüzünü dünyadan cevirip Allah'a dönmek ve Allah'tan baska kalpte hicbir seye yer vermemektir "Herseyden siyrilip yalniz O'na (Allah'a yönel)" Müzemmil 8 bu gercegi, ifade ediyor. TEBDIL- Insanlardan kesilmek, uzak kalmak ve tamamiyle Hakka yönelmektir" (Kimyayi saadet : Imam Gazali s.11-12)
***Sayılan nimetlere bağlanıp kalanlar, eşyanın gerçek yüzünü görmekten mahrum kaldılar. Ama, Hak ehli, irfan sahibi ve gerçek fakr hali-ni tadanlar hepsinden kaçtı. Hakikat alemine erdiler. yakınlığı buldular ve. Allah-ü Tealanın zatından gayrı hiçbir şeyle meşgul olmadılar. Allah-ü Tealanın:
- «Allah'a kaçınız.» zariyat-50
Emrine uydular Ayrıca Peygamber S.A. efendimizin buyurduğu.
- «Dünya ve ahiret, Allah'ı arayana haramdır.»
Peygamber S.A. efendimizin haram kılması, onların haram olduğu manasım taşımaz. ***Sufiye; Allah (c.c)ya hakkiyla kulluk vazifesini yapan Allahu Tealanin zikrine devam eden, nefsin istek ve arzularina muhalefet etmesini bilen ve dünya lezzetlerinden yüz ceviren, Allahu Tealaya SULÜK eden kimselerdir....( Imam Gazalinin Dalaletten Hidayete adli kitabindan alintilar)
***Benim yanimda acik olarak belli oldu ki ahiret saadeti ancak takva ile nefsi emmareyi arzu ve isteklerinden men etmekle mümkündür. Bütün bunlarin basit bir aldanis yeri olan dünyadan uzaklasip, ebedi olan ahirete baglanmak, bütün varlikla Allaha yönelip, kalbin dünya ile alakasini kesmektir.
Bu da ancak san, söhret, mevki ve maldan yüz cevirmekle, seni mesgul eden dünya ile ilgili seylerden kacmakla mümkün olur.(Dalaletten Hidayete adli kitabindan alintilar.S.51)
İMAM-I RABBANİ HZ.
***Allah bize,KENDISINI DILEMEK YOLUNDA terakki ihsan etsin..ve dileğimizin yerine gelmesine engel olacak her ne varsa ondan sakınmak nasip etsin...şunu bilelimki, DILEMEK, ISTEMEK, DILENEN VE ISTENEN şeyin meydana geleceğine ait bir müjdedir VE MURADA ERMENİN BİR BAŞLANGICIDIR bir aziz şöyle buyuruyor;-ISTEGIN YOKSA ISTEGIN MEYDANA GELMESINI ISTE!..........gerçekten İSTEK BÜYÜK BİR DEVLETTİR,bir nimettir,bu hararetiv bürüdetten sakınmak için elimizden ne gelirse yapalım! Bu ,böylece kamil bir mürşide varıncaya kadar devam edecektir.( İMAM-I RABBANİ :MEKTUP.61)
***Ruhu sukut edip cisim mertebesinde karar kılmış bir insana anlatabilecek hiç bir sır yoktur ruhu asli makamına çıkmadıkca ,o bedbaht insan 'belhüm adal' emri ile hayvandan daha aşağı mertebede kalacaktır!(imamı rabbanı cilt 1 mektup152)
***Ben seyr-i ruhanîde kat-ı merâtip ederken, tabakat-ı evliyâ içinde en parlak, en haşmetli, en letâfetli, en emniyetli, Sünnet-i Seniyyeye ittibâı esas-ı tarikat ittihaz edenleri gördüm.( İmâm-ı Rabbânî Ahmed-i Fârûkî (r.a.)
***Sülûkü olmayan meczuplara gelince.. Bilhassa kalb erbabı olarak, kalblerin sahibi zata ulaşmaları sülûke bağlı bir durumdur.(İmamı rabbani Hz.15.MEKTUP)
***İCTİBA YOLU: Allah’u Tealaya ULAŞMAK için Peygamberlerin,Şeçilmiş evliyanın yoludur. Mürid değil MURADLAR ve MAHBUPLAR yoludur. İctiba yolunda RİYAZATLAR O’na(Allah’a) kavuşmak nimetine şükretmek içindir.
(İMAM-I RABBANİ Türkiye Gazatesi Dini Terimler sözlüğü.)
***Büyüklerimizin seçdiği tesavvuf yolu, yedi basamakdır. Nitekim, insan da, yedi ayrı cevherden yapılmışdır. Bu basamaklardan ikisi, beden ile nefsin yolu olup, âlem-i halkdandırlar. Beş basamak ise, âlem-i emrdendir ve kalb, rûh, sır, hafî ve ahfânın yoludur. Bu yedi basamakdan her biri geçildikçe, nûrdan ve zulmetden, onbin perde açılır. Nitekim, (Allahü teâlâ ile kul arasında nûrdan ve zulmetden, yetmişbin perde vardır) buyurulmuşdur. Âlem-i emrde olan birinci basamakda, Allahü teâlânın (Sıfât-ı ef’âliyye)si tecellî eder. İkinci basamakda (Sıfât-i hakîkıyye)si tecellî eder. Üçüncü basamakda, Zât-i ilâhînin tecellîleri başlar. Erbâbına saklı olmadığı gibi bu tecellîler artar. Sâlik, her basamakda, kendinden uzaklaşır ve Hak teâlâya yaklaşır. Yedi basamak bitince, yakînlik de temâm olur. Fenâ ve Bekâ ile şereflenir. Vilâyet-i hâssa denilen makâma erişir. Büyüklerimiz, bu yola Âlem-i emrdeki basamakdan başlıyor. Bu beş basamağı aşarken, Âlem-i halkı da aşıyorlar. Başka tesavvuf büyükleri ise, önce Âlem-i halkdan başlıyor. Bu iki basamağı atlamak için senelerle uğraşıyorlar. Bunun için, büyüklerimizin yolu, en kısa yoldur.(İMAMI RABBANİ 58.MEKTUP)
***Şura Suresi 13 ayet açıklaması ve Sıratı Mustakim açıklması ve Hidayet açıklması.
[Şûrâ sûresinin onüçüncü] âyetinde meâlen, (Allahü teâlâ kullarından dilediğini, kendisine seçer. Başkasından yüz çevirip, yalnız onu (Allah’ı) istiyenlere, kendine kavuşturur.( İMAM RABBANİ HZ 36.MEKTUP)
***CÜBBE VE DİPLOMA İLE ŞEYH OLUNMAZ GERÇEK ŞEYH ALLAHA ULAŞMAYI DİLEMEYE DAVET EDER:
Velî dediğimiz zât,ALLAH’A DAVET EDEN, Allahü teâlâya kavuşduran yolu gösterendir. Yolda, ondan yardım, imdâd gelen zâtdır. Yoksa cübbe, külâh, diploma edinip, şeyh efendi olarak köşede oturan câhil değildir. Âdetlere, gösterişlere, yaldızlı sözlere aldanmamalıdır
Allah u teala hayırlı karşılıkkar ihsan eylesin sevenlerimize ve iyi gözle bakanlarımıza nasihatımız şudur.
BÜTÜN VARLIĞIMIZLA ALLAH’U TEALANIN MUKADDES ZATINI DİLEMELİYİZ VE ONA DÖNMELİYİZ.ONDAN BAŞKA HER ŞEYDEN YÜZ ÇEVİRMELİYİZ.
Farisi mısrı tercümesi
İşte budur gercek
Bundan başkası hiçtir.
( YÜZDOKSANINCI MEKTUP)
***Dünyasevgisi, herhatanın başıdır.” Çıkarını sağlama ve zararlarıdefetme evinden çıkmadıkça, senin konuşmayahakkın yok.Hızla esasa gel, temele koş. Temeli sağlamladığınan, binayı yapmaya koyul. Temelin harcı fıkıhdır(İslam hukudur.) Fıkıh dedimse bundan maksadım ilmihal ve fıkıh kitaplarında yazılan,bedenle ve zahirle ilgili fıkıh değildir.Bilafıkıh değildir. Bilakis, kalpfıkhıdır. Kalp fıkhı, seni Allah’a yaklaştırır. Zahirle ve bedenle ilgili fıkıh ise, halka yakınlaştırır,hükümdarlara ve devlet ileri gelenlerine yaklaştırır.Bir kimse Allah’a yaklaşınca, Allah onu sever ve seçer. Kalb gözü açılır.Nimet,in’am ve ihsan kapıları ona açık olur.Dünya bir yaratıktır; biz de yaratıldık.
îkimiz de bir yaratıcıya, sahibe muhtacız. Muhtaç, muhtaçtan nasıl bir talepte bulunulur?Bu durumda “YARATILMIŞA GEREKİRKİ,YARATANINI ARAYA”(İmamı rabbani.41.Makale)
ÇEŞİTLİ:
*** Ten fenâdur kıl fenâ evvel fenâ ölmezden öñ (TEN(Fizik vücut)ÖLÜMLÜDÜR.ÖLMEDEN EVVEL ÖL)
Cân bekâdur ir bekâya sen seni Rahmânda gör (CAN(Ruh),BAKİDİR.RAHMAN’A ULAŞTIR ORADA BAKİ KIL)
http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/dosya/1-215488/h/immigirismetin.pdf
SABAYİ HZ. ÜVEYS-NAME:
***Humâ-yı rûhı ‘azm itdi ‘alâya
Fenâdan uçdı vü kondı bekâya
(SAADETLE RUH ALLAH’A ULAŞMAYA AZMETTİ (Allah’ta yok oldu-Fena makamına erişti.sonra) FENA’DAN BEKA MAKAMINA ERİŞTİ)
Cihânda kılmayup cânı temekkün
Cinân bagında eyledi tevattun
(CİHAN’DA CAN(Ruh) KALMAYIP CANAN’IN(Allah’ın) BAĞINI VATAN EYLEDİ)
Cihân zindandurur terk itdi hapsi
Visâli hakkıle bagladı ünsi
(CİHAN RUH’LAR İÇİN ZİNDANDIR.HEPSİ,HAKK’İLE YAKINLIK KURARAK(Allah’a ulaşmayı dileyerek) O’NA VASIL OLDULAR.)
http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/dosya/1-275474/h/uveys-name.pdf
Sunullah Gaybî Hz.
***Yeter oldun bu fani evde sakin
(YETER ARTIK BU YOKOLACAK VÜCUTTA KALMAN)
Yuru Dost illerin seyran edegor
Civar-ı Hakk’dadır hayr-ı mesakin
(SENİN HAYIRLI OLAN EVİN HAKK’IN(Allah’ın)YANIDIR)
Yuru Dost illerin seyran edegor
Efendi canibinden olsa da’vet
(MÜRŞİD TARAFINDAN DAVET OLUNCA)
Gerekdir kullara husn-i icabet
(KUL’A GEREKLİDİR ENGÜZEL İCABET)
Hudayi kuluna ede inayet
(ALLAH KULUNA O ZAMAN YARDIM EDER)
Yuru Hakk illerin seyran edegor.
Özün bîlmekde olagör mücâhid
Olasın sen de Gaybî Hak’ka vâsıl
((KİŞİ KENDİSİNİ BİLDİĞİNDE ALLAH’A ULAŞMAYI DİLER VE MÜCAHİD OLUR(Ankebut/5,6))
Tâlib isen can u dilden aşk ile eyle sefer
Ref ola benlik hicabı alasın Hakdan haber
((KALB’TEN AŞK’İLE ALLAH’A ULAŞMAYI DİLEMİŞSEN,BENLİĞİN(Enaniyetin)KALKAR VE HAKK’TAN HABER ALMAYA BAŞLARSIN))
http://seyyahin.blogcu.com/sunullah-gaybi-divani-34-67-sayfalar/826388
Hak'dan bize haber viren erenler
Gönülden iste var Hakk'ı dediler
Hakk'ın cemâlini ayan görenler
Gönülden iste var Hakk'ı dediler
Gönül ili Hakk'ın gizli eli'dir
Andan haber viren gerçek velidir
Gaybî Hakk'a giden gönül yoludur
Gönülden iste bul Hakk'ı dediler
Sunullah Gaybî Hz.
http://seyyahin.blogcu.com/sunullah-gaybi-divani-34-67-sayfalar/826388
ABDULRAHİM REYHAN ERZİNCANİ HZ
***Şu halde o kimse ki, hal ile bu makama yetmiştir. O, cisimlerin ve ruhların yollarını tamamıyle kat edip gitmiştir. Karanlık ve nur perdelerini toptan kaldırmıştır. Kendi nefsini anlayıp bilmiştir. Mevlasını tanımış ve bilmiştir. Başlangıç ve sonunu bilip, kanden gelip gittiğini anlayıp, ârif ve Hak'ka ulaşıcı olmuştur. ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI HZ
***İşte safiye makamına ulaşanlar. Allah'tan gelen ruhu Allah'a ulaşıyor. Cemü'l-cem oluyor. Allah'ın varlığına ulaşıyor.
***İşte safiye makamına ulaşanlar. Allah'tan gelen ruhu Allah'a ulaşıyor. Cemü'l-cem oluyor. Allah'ın varlığına ulaşıyor. ABDULRAHİM REYHAN ERZİNCANİ HZ
***Bir meşâyihi insan severse, ona tamamen inanır teslim olursa, hizmetini görürse onun gönlüne girerse Hz. Allah'ı görür. Herşey aslına rücu edecek. Ceset topraktan halk edildiği için toprak olacak. Rûh niye gitmesin? Allah'ı sevmek, Evliyaullah'ı sevmektir.İnsanlardaki bu rûh Allah'ın zâtının rûhu. Allah "Kendi rûhumdan ruh üfledim" (Hicr sûresi, âyet 29) buyuruyor. "Kendi rûhumdan rûh üfledim." Kime; insana. Meleğe değil, insana üflemiş. Öyle ise Cenâb-ı Hakk'ın zâtından gelen BU RUH ASLINA RÜCU EDERSE melekleri geçer. İnsanlar ulvî, insanlar suflî.Ulvînin manâsı; gökleri aşar melekleri geçer. Suflînin manâsı; hayvanlardan aşağı düşer. Niçin; Cennet var, Cehennem var.
Kapında kul var, Sultandan içeru
Ete, kemiğe büründüm, Yunus diye göründüm
Etten kemikten maksat, cesedini kasdediyor. Kapında kul var, Sultandan içeri. Burada rûhtan bahsediyor. Ama o rûh makamına ulaşmış. ONUN RUHU ALLAH'A ULASMIS,ALLAH'IN ZATINA ULASMIS. Akar sular, katreler deryaya karışıyorsa... Sanki o insanların rûhu deryâdan gelmiş, yağmur katresi. Yağmur katreleri birleşirse, suya karışırsa suyla beraber nereye gider; deryâya gider. Kürre-i arz üzerinde kaynar sular var. Bunlar nerden geliyor; deryâdan geliyor. Bunlardaki bu hareket ne; bu akım ne; yine deryâya gitmek.
Herşey aslına rücu edecek. Herşey aslına rücu eder.Öyle ise, bu suların aslı derya. Deryâdan geldikleri için, deryaya gitmek isterler. Ama hepsi gitmez. En ufak bir su deryâya gider de belki büyük su gidemez. Deryâya giden nehirler var. O küçük su nehire karışırsa, nehir de deryâya gider. İnsanların rûhu Allah'tan gelmiştir. Allah'a gitmek ister. Kendi kendine gidemiyorsa, kendinize bir vesile arayın. Onun için evliyaullah vasıtadır. Evliyaullah'ı bilmezse, evliyaullah'ı bulmazsa, evliyaullah'ın uhdesinden geçmezse, Allah'ı bulamaz. Evliyaullah kul ile Allah arasında bir vasıtadır. Zâhiri cesedi, bâtını rûhudur. Bizde de rûh var ama bizim ki katre.Derviş: Herşeyden geçmiş. Allah'tan başka birşey yok. İnsanların gönlündekileri silen ne oluyor? Allah sevgisi. O da mürşidsiz olmaz. İnsanların gönlündeki arzuları götüren ne oluyor? Allah sevgisi. Kalbinde Allah'tan başka arzu varsa, için başka, dışın başka oluyor. Cenâb-ı Hak: "Olduğunuz gibi görünün. Göründüğünüz gibi olun." buyuruyor. Bunlar çok çetin, çok kolay. Yapana kolay. Yapamayana çetin. Hâlbuki insanlara yapamayacağı birşey emredilmemiş. Ama bunlar inanca bağlı, itikata bağlı. İnanmak bir de inanılanı yaşamak. Şeriat, tarîkat, hakikat, marifet. Allah'tan gelen ruhu Allah'a ulaştırmak için bu dört şey vasıtadır. Bir defa şeriatsız tarîkat olmaz. İsterse Peygamber Efendimiz mürşidimiz olsun.
Kabiliyyet bizde olmazsa meşâyih neylesin
İster ise mürşidi olsun Muhammed Hazreti
Şimdi bu salona girmek için kaç kapıdan geçerek girdiniz. İşte bunların yolları birbirinin içinden geçiyor. Tarîkatın yolu şeriattan geçiyor. Meşâyihe teslim olup, himmetini alırsak o zaman tarîkatı anlayabiliriz. Hak olduğuna inanacağız.
Sermâye bu yolda hemân
Teslim ol şeyhine inan.
AHMED YESEVİ HZ.
***Hakka kavuşmayı dileyenler gece ve gündüz
Dinmeyip canı ile söyler Hu zikrini
Hakk'dan ilham yetişip gelir bilsen bunu
Ahiretin azığını alasım gelir.
Devr ayağı yetip geldi ey habersiz
İçirir koymaz nice eğer çekinsen
Vah yazık imanında çoktur tehlike
Kurtulamazsın vermedikçe onun emanetini(O gün gelmeden evvel yaşarken Ruh’u)
Vakti gelse, Azrâil, "Emaneti ver!" diyecek;
Lânetli şeytan, pirim diye, can verende görünecek,
İmanını dinini alıp gönül halini sormayacak;
Arslan Baba'm sözlerini işitiniz teberrük.
Ey dostlar aşk ehlinin serveti yok
Deva sormayın aşk derdinin devası yok
Bu yollarda aşık olsa dönüşü yok
Canı bedenden ayrı eyleyip yürür olmalı
Ahmet Yesevi Divanı
http://divanihikmet.net/hikmet18.html
CAFER B. SADIK HAZRETLERİ
“Kim de nefs ile Allah icin mücahede ederse Allah’a ULAŞIR.”
İNŞİKAK/6: Ey insan! Muhakkak ki sen, Rabbine doğru (yola çıkarak) cehd ile (nefsinle) cihad edersin. Sonunda O'na mülâki olursun (ruhunu Allah'a ilka edersin, ulaştırırsın).(Feridüddin Attar Tezkiretü’l evliya sayfa 58)
UŞAKİ SİLSİLESİ TARİKATI.
*** Cenab-ı Hakk’ı taleb eden her şeyi kendi mürşidi bilir. Bütün eşyadan dersini almaya çalışır. Uyanık olur. Eğer sadık olursa Allah’a Ulaşır.( İmam Şa’ranî HZ)
***Ruh’un ilahi aşkı seçmesi(Allah’a ulaşmayı dilemesi), can kuşunun(Ruh’un) kafesten uçmasıdır tasavvuf.
HASAN HİLMİ HZ.DİVANI
Dünyadan geçmek
Ukbadan geçmek
Cemale ermek
İstiyor gönlüm
Sevindirdin Mevlâm beni
Sana âşık ettin beni
Aşk olur aşığın dini imanı
Her nefeste kılar salat-ı aşkı
Aşktan başka yoktur günah-sevabı
Âşıklara aşkı ihsanı Hakk’ın
Dünya, ukbasından aşk ile geçer
Canan illerinde aşk ile gezer
Manalar, hikmetler aşk ile söyler
Âşıklara aşkı ihsanı Hakk’ın
Kendi zatın kendi ilân ediyor
Kendinden kendine iman ediyor
Mü’mine daima ihsan ediyor
İhsanla cennete davet ediyor
Din İslâm’dır teslim gerek
Güzel ahlâk almak demek
Gündüz, gece çok zikretmek
Âşık, maşukla aşk olur
Cümlesi bir vücud olur
Vuslat olur, halvet olur
Aşk delilik makamıdır
M.ZAHİD KUTKU HZ.
***Allahu tealaya mülaki olmak icin muhabbet ve istiyak üzere olup, Salih ameller üzeri Hak Celle va Alaya mülaki olmayi arzu ve ümit eyleye.Hak Celle ve Alaya MÜLAKI OLMAYI ISTEYEN herkese yakisan sey Ameli salihdir.(M.ZahitKotkuK.S:TasavvufiAhlak)
NECMEDDİNİ KÜBRA HZ.
***Mübarege sormuslar Eren ne demektir? Cevap: Ermis zat VUSLATI gerceklestirmis Kamil insane.
Yine sormuslar Hicret nedir? Cevap: Kisinin beden memleketinden ayrilip Ruhlarin vatanina göcmesidir.
-Her ferd döne döne HAKKA ULASIR, ONA KAVUSUR (ve ileyhi türcaun.Yasin 56)
- Salikde istidat ve ehil mürsit olursa kisa sürede ALLAH'A VASIL olur.( Necmeddin Kübra K.S:Tasavvufda on temel esas.)
BAYAZİD-İ BESTAMİ HZ.
***Nefsimden siyrilip cikdim, yilanin kendi derisinden siyrilip ciktigi gibi.Sonra dönüp nefsime baktim ne göreyim "Ben oyum" Beser camurdan yaratilmisdir maddi varligi yine aslina dönmüstür. Ruh ise Allahin emiri cümlesindendir Allahdan gelmisdir ve yine ona dönecektir.Ruh beden sehrinde bir sure hapsedilmisdir Allahin emrinden oldugu icin varlik aleminin esrarini kendinde tasiyor demektir Insan ölmeden evel ölme sirrina Erince Hapis bulunan Ruh mana ve meleküt aleminde ibresini dolastirma imkani bulmus olur ve iste ozaman kainattaki kendi yerini görür (Allahin Zati) "Birinci defa hacc ettigimde Beytullahi gördüm.Ikincisinde Beytullahin sahibini gördüm.Ücüncü defa ne beytullahi nede sahibini gördüm.Kul ubudiyet manasi üzere ne zaman amel edici olur? Kendine ait bir iradesi olmadigi zaman.Mügmünün nefsi yoktur cünkü o nefsini Allaha satmisdir.Bu kez Allahdan gelen ve ona dogru yol alan Ruh kanatlanir ehadiyyet emriyle varlik alemine indigi icin yine o emirle ehadiyyete döner. Aslina yaklasdigi icin gövdesi ehadiyyete bürünür ebediyet kanatlariyla seyrine devam eder.Melekut aleminde uzun mesafeleri milyonlarca defa kat ettikden sonraKURBIYETI ILAHIYEYE MAZHAR OLUR.( Bayazid Bestami K.S.Eserin adi:Islam Tasavvufunun Özü)
***Ruhumla miraç yaptım, melekûtu delip geç-tim. Cenneti ve cehennemi gösterdiler ama bunlarla hiç ilgilenmedim. Hz. Peygamber (a.s.) müstesna, uğradığım (ve semada gördüğüm) her Peygambere selâm verdim. (Sehlegî, 111, Attar206)http://www.kurannesli.info/bilgibankasi/yazi.asp?id=775
HASAN-I BASRİ HZ.
***Hic kimse bulamaz rahati ölmekte.ASIL MARIFET diri diri ölmekte.Ölüpde rahata kavusan kimse ölü degildir, ölü kimse ölüdürki ancak diri iken ÖLÜ OLANDIR.((ENAM/122: Ölü (Allah'a ulaşmayı dilememiş) iken (ona on iki ihsan vererek) dirilttiğimiz ve insanlar arasında onunla yürüyeceği nur verdiğimiz kimse, karanlıklar içinde olup, ondan çıkamayacak kimse gibi midir? Böylece kâfirlere, yapmış oldukları şeyler süslü gösterildi.(Hasan Basri Hz.ve Hikmetli sözleri))
İBRAHİM HAKKI HZ.
Vâsıl-ı Hakk olmaya eylersen heves,
Aşka ulaş, gayrı yerden gönül kes.”
Dilim ikrârını kalbimle tasdîk eyledim candan,
Senin hıfzında îmânım, emânet olsun ey Allah!
Kalbin Hakk ile olsun ve kalıbın halk ile kalsın.
Aşk, nefsi terbiye eder, ahlâkı güzelleştirir. Aşk, insanın kalbinde bir ateş olup, kalpte Allah sevgisinden başka bir şey bırakmaz. Hak âşığı olanın sözü, işi ve düşüncesi, doğru ve saftır. Uyanık kalpli ve hatâdan uzaktır." demiştir.
Ve teslim ol. inayet bul .
Kitaba ve sünnete uymayı ve namazın şartlarını ve dünyanın lezzetlerini terki ve kalbe yönelmeyi, gönül ve ruhun hakikatini dört fasılda anlatır.
***Sulük etmemis bir ABID, bu afetlerden kurtulmak istese,IMKANSIZ bir isi istemis olur. Onun icin abitlerin ileri gelenlerini görürsün ki, kötü sifatlarin birinden kurtulmaya bir gün calisirlar ve ele gecer. Lakin ertesi gün, ondan daha aci ve daha cirkin bir baska sifata müptela olurlar. Bir baska afetle muzdarip kalirlar. Zira onlar, bütün afetler kurtaran mukarrebler yoluna SULÜK etmediler. Kibir ve benliklerini koyup, HAKKIN HUZURUNA GITMEDILER.Onun icin zahmet ve mesakatte kalip, rahat ve saadete yetmediler. Demek ki ABİDLER, amellerinde IHLAS üzere olsalarda, yinede BÜYÜK tehlikededirler.( Erzurumlu Ibarhimhakkı Hz: Matifetname
s.954)
***İnsan bu nefs kademelerinde ilerledikçe hem maddi hem manevi ikramlara mazhar olacaktır Ruhu vuslata erecek ve nefsi ulaşabilecek en son mertebeye erişcektir zira Ruhu nefsin tezkiye aşamasında bir gök katı yukselecek nihayet sonunda Rabbine kavuşacaktır.( Erzurumlu ibrahim hakkı hz marifetname)
http://www.belgeler.com/blg/pvy/erzurumlu-brahim-hakki-nin-marifetname-sinde-tasavvufi-hayat-the-mystic-life-in-the-marifetname-written-by-erzurumlu-brahim-kakki
ÜFTADE HZ.
Gönülden olalım Allaha aşık
Tarikatta olalım hakka sadık
Cemalin görmeğe eyleye layık
Hidayet eyle Allah u gufran
Cemalidir murad olan
Ki Kuranda mufad olan
Bu aşıklar şad olan
Cemalini isteyip Hakk’dan
Diler isen yarini Ey derd-mend Üftade sen
Kendini mahv eylegil yokluğu eyle aşikar,
Herkes Diler senden seni
Yürür iken sağ u salim
Yarağun eylegil daim
Hakkın zikrine ol kaim
Dilersen Hakk Cemalini
Hakka Aşık olanlar
Zikrullah’dan kaçarmı
Arif olan gevherin
Yok yere saçarmı
Diler isen gönül yarı
Ki daim eylegil zarı
Fenaya er görüp varı
Erden Hakk’a ermek gerek
Erenleri bulmak gerek
Bulmaz isen sen anları
Can u dilden sevmek gerek
Sevenler buldu anları
Erişti Hakk’a canları(Ruh’ları)
Bütün oldu imanları
Can u dilden sevmek gerek
ÜFTADE HAZRETLERİ k.s. (1490-1580-Aziz Mahmud Hüdayinin mürşididir)
http://semerkanddergisi.com/erden-hakka-ermek-gerek/
UŞŞAKİ ŞEYHİ FATİH NURULLAH EFENDİ
Tarikatın manası da bir şekilde miraçtır. Yani tarikat, ruhun seyr-i süluk yoluna girip, Allah'a kavuşturulması, kavuşulması, vasil-i illallah olmasıdır
http://www.facebook.com/notes/fatih-nurullah-efendi-hazretleriksa/mira%C3%A7-gecesi-tarik-i-aliyye-ile-manas%C4%B1n%C4%B1-%C3%B6zde%C5%9Fle%C5%9Ftirmi%C5%9F-bir-gecedir/177546602305888
ŞEVKİ İBRAHİM BİÇARE HZ.
Âteslere yanıp sîne-çâk eyler
Dostuñ cemâline ‘âsık olanlar
Nakd-i cânıñ virip terk-i terk eyler
Dostuñ cemâline ‘âsık olanlar
Hicrân odu yaktı beni
Göñlüm durmaz ister seni
‘Askıñ yaktı cân u teni
Yâ Rabbenâ Yâ Rabbenâ ‘askıñ bize kıl âsinâ
Özüñ Hakk’a tâbsır Hakk’a ‘azm eyle
irci‘î emrini Hak’dan cezm eyle
Da‘vet it Mevlâ’yı hem-dem bezm eyle
Gel diyelim her seher vaktinde hû
AŞIK SÜMMANİ ŞİİRLERİ DİVANI
Sümmani sâdık ol dönme bu işten
Ezel nûş eyledin câm-ı elestten
Cananım bir kuştu uçtu kafesten
Bize peşi sıra bakmak göründü...>>
Der Sümmani deli gönül lök olmaz
Gelen gider bu dünyada mülk olmaz
Can emanet bu gövdeye yük olmaz
Gelmişiz dünyaya gitmek içindir
Sümmani dünyada sen çekme yası
Allah de silinsin kalbinin pası
Göğsüne dayanır ecel pençesi
O zaman yoklarsın boştur bu gönül...>>
Gönül ne beklersin viran köşkünü
Bu fâni dünyadır yoktur bir fayda
Gözümüz yoldadır gönül hay hayda
Ruh teslim eyle gel şu aziz ayda
Ayın tamam oldu ne hayaldesin
http://www.semazen.net/show_text_main.php?id=1663&menuId=275
ABİDİN PAŞA DİVANI
***Ey talib-i hakikat(Ey gercekten Allah’a ulaşmayı dileyen) ,selamet yolunun arkadaşını bulmak istersen,sefer-i dünyada bir mürşid-i kamil ara ki sana selamet bahşeden bir yolu göstersin ve bu cihanın sayısız olan afet,korku ve tehlikelerden seni kurtarsın.(Abidin Paşa hz. abdülhamid devrinde dış işleri bakanlığı yapmış
http://tr.wikipedia.org/wiki/Abidin_Pa%C5%9Fa)
BOLULU HİMMET DEDE
sem-i cana irişüp hatiften aldım bir nida
ey kulum benden baftagel nice idersün firar
(CAN KULAĞIMLA ALDIM BİR DAVET, “EY KULUM BANA ULAŞMAYA GAYRET ET NEDEN KACARSIN”)
himmete himmet irişsün evliyadan ya Allah
(DUAM EVLİYANIN HİMMETİYLE SANA ERİŞSİN YA ALLAH)
gönül kuşı eski yuvadan uçdı
((RUH BEDENDEN(Eskiyuvasından)UÇTU))
giden gelsün bizümle dost iline
katarlar bağlandı kafile göçdi
giden gelsün bizimle dost iline
Eğer irmek diler isen o yare
Seherlerde uyan gafletten uyan
Talib-i Mevla olup her kişiden Himmet dile
Gafil olma matlubin var sırrı Kuranda ara
Seni her kim can ile severse Hak sever anı
Seni derd ile sevmeyen kalubdur cümleden mahcub
Talep kıl vech-i Allahı(Allah’ın zatını) gönül miratı Rahmandır
Canane girmek istersen visale irmek(Allah’a ulaşmak) istersen
Cemalin görmek istersen tevekkül eyle Allaha
MUHYİDDİN-İ A’RABİ HZ.
“Kabe’yi tavaf ederken , hep rabbimi istiyor,O’nun huzuruna ermeyi arzu ediyorum.Tavaf esnasında Rabbime kavuşunca , O’nun yakınlığına erişince , bir de baktım ki Kabe de benim etrafında dönüyor.” (MUHYİDDİN-İ A’RABİ HZ.)
PÎR SULTAN EBDAL HZ.
Hakk'a doğru giden Hakk'a ulaştı,
Dünyaya her bakan kulların şaştı.
Gezdim dört köşeyi tesellüm düştü,
Meğer bize imdat Ali'den ola
Ne dilersen Hak'tan dile dileği,
Muhammet Ali'nin yanar çırağı.
Pir Sultan'ın Mevla ile durağı,
Pire ikrar veren geri dönmedi.
Pir Sultan'ım Hakk'a niyaz ederim,
Erenler rahına doğru giderim,
Küll-i varım Hakk'a teslim ederim,
Hakk'ın cemalini gördüm bu gece.
TERZİ BABA DİVANI
Hakk a ulaşmak ister isen,
Kalmaz gönlünde keder, göz ile yaş, arası.
Peygamberin kadrini kıymetini bil.
Rabb’ine yönel artık güzelce,
Hani söz vermiştin ezelde,
An O nu durmadan her yerde,
Rabb’ının, kadrini kıymetini bil.
Rabb’ı na döndür de yüzünü,
Görmek için kendi özünü,
Ben Hakk’a âşık olmuşum,
Dâim onun hayranıyım,
Nur-u cemalim şem’ine pervane veş yandı gönül,
Aşkından ayırma beni, ey şem-i tabanım yetiş.
Aşık iken cümlemize yar oldu,
Ey Allah’ım kılavuzun nerdedir.
Aşk şarabın bir kadeh iç, zerrelerde şems’i gör,
Damlayı bir, bahr-ı bîpâyân anla, aslı gör.
İsm-i zât-ı, aşk ile, her an gönlümüz (lebbeyk) der,
Anladınsa ebsem ol zira, bu da esrar-ı aşk.
Dünya ya sebebi gelişin,
Âdem, olmakmış meğer.
İlim öğrenmekten gaye,
Ulaşmak içinmiş yare
Kalbin meyletsin Hakk’a, gerisini bırakta,
Ne bulursun firakta. Sîne çak anlar bizi.
ŞEYH MUSTAFA SELAMİ HZ ŞERH-İ AŞIK YUNUS
İçenler câmı zâtından
Fenâ buldu sıfâtından
Sülûkun yedi katından
Bilen demez diyen bilmez
Nedir ey Şeyhî bu kesret
Aceb kesretde mi vahdet
Ne demektir Hakk'a vuslat
Bilen demez, diyen bilmez
ÜMMÎ SİNAN HZ.DİVANI
Hudâyâ dilerem senden kerem kıl lutf u ihsândan
Düşüp hayâliñ cengine senden seni isteyene
Firdevs-i a‘lâ bâgları ‘atâ degüldür yâ Ganî
NİYAZİ MISR-Î HZ.
“Ademin gönül evinde bahr-ı ummân gizlidir
Ben anın esrâr-ı mi’râcına kurbân olayım.
Dosta elim erişmedi, Rahmâna yolum varmadı,menzilim başa çıkmadı ah gurbet, ah gurbet, yani dünya da bile kalınacak bir yeri yok. Çünkü insân ruhlar âleminden “ Lekad halaknel insân-e fî ahsen-i takvîm sümme redednâ-hü esfel-e sâfilîn “ fehvâsınca güzel bir biçimde yaratılıp esfeli sâfilîn olan şahâdet âlemine, bu görünen âleme gönderildi. O bu âlemde gurbettedir. Eğer o insân rûh yoluyla aslına yükselemezse, yani ef’âlini, sıfâtını ve zâtını Hakta yok edip te yükselmeyi başaramazsa, hayvan ve madenden bile aşağı kalır. Çünkü insânın yeri o takdirde bunlardan daha aşağı olur.
Candan talep kıl yârini
Ver canı bul didârını
Yok eyle kendi vârını
Kim var ola cânan sana
Vech-i baki hüsnüne hayran olan anlar bizi
Sıdk ile Allâha dayan Etmezmi gör ihsân sana.
“ Ey aşkının derdine tutulmuş derman isteyen”
Can bu ilden göçmeden cânânı bulmazsa ne güç
Yârini terk etmeden yârânı bulmazsa ne güç.
Sûreti insan içi hayvan olursa kişinin,
Taşlar ile döğünüp insânı bulmazsa ne güç.
Ademin gönlü evinde bahr-ı ummân gizlidir
Nadanı terk etmeden, yaranı arzularsın
Hayvanı sen geçmeden insanı arzularsın
Men arefe nefsehu kad arefe rabbehu
Nefsini sen bilmeden Sübhan'ı arzularsın
Sen bu evin kapusun henüz bulup açmadan
İçindeki kenz-i bipayan'ı arzularsın
Taşra üfürmek ile yalınlanır mı ocak
Yönün Hakk'a dönmeden ihsanı arzularsın
.
|