Allah (Celle Celalühü)’ın 99 ismi (Esma-ül Hüsna) Sır ve Faziletleri – Kaç Kere Zikir Edilmelidir
1 – ALLÂH : [ Tüm isim ve sıfatlan kendinde toplayan yüce Allah’ın zatının, başka hiçbir varlığa verilemeyen ismidir. ]
Allah zikrine devam eden kişinin derecesi hem Allah katında hem de insanlar katında artar. İnsanlar arasında; sevilen, sayılan, sözü geçen kıymetli bir kişi olur. Duaları kabul görür. Nefis şeytanının şerrinden kurtulur. Güneş doğarken gümüş veya altın levha üzerine Allah ismini yazan ve üzerinde taşıyan şeytan şerrinden korunur. Soğuk havada bu levha üzerinde iken Allah diye zikrederse soğuğu hissetmez. Balgam hastalığı olan kişi taşırsa balgam hastalığından kurtulur. Kişi 7 gün oruç tutup, gece yarısında 2 rekat Allah rızası için namazkılıp, ardından 66 defa Allah zikrini yaparsa; Allah bir melek görevlendirir. O melek, o kişiyi tüm kötülüklerden koruduğu gibi, hal ve hareketlerinde, işlerinde o kişiyi yönlendirir, yönetir ve yardımcı olur. Allah ismini kağıda gül suyu, safran ve misk karışımıyla yazıp, üzerinde taşıyanı Allah her türlü kötülükten korur. Amir veya makam sahibi kişilerin yanında riayet görür. Düşmanlarına karşı galip gelir. Cuma günü oruçlu olarak, sabaha doğru gümüş yüzüğe Allah ismini yazıp, sağ elinin parmağına takan kişinin her isteği insanlar tarafından karşılanır. İşi görülür. Sol elinin parmağına takıp bir mahkemeye giden kişi haksızlığa uğramaz.
Allah Cenabı Hakk’ın Celal ve Cemal gibi bütün isimlerini kapsamaktadır. Allah diye zikreden Cenabı Hakk’ı bütün isimleri ile anmış olur. Bütün isimler Allah isminde gizlidir. Diğer isimler Allah İsmi Azamına birer sıfattır. Allah ismi hiç bir isme sıfat olmaz. Cenabı Hakk’ın Zatına mahsus bütün isimlerin özellikleri Allah isminde vardır. Allah ismi; ruhi hastalıklardan, kalp katılığından, küfürden, maddi ve manevi bataklıktan, nefsin istek ve arzularından kurtulmak, düşmanlarını yenmek, merhamet sahibi olmak, Allah’ın istediği şekilde hayat sürmek, son nefeste imanlı ölmek, kalbin nurlanması, imanlı olması ve şifa bulmak, güç, kuvvet ve rızık kazanmak, gizli sırlara vakıf olmak, hem dünya, hemde ahiret saadetine ermek için zikredilir.
Allah ismi iki şekilde zikr olunur;
1) Ya Allah
2) Allah, Allah… diyerek Ya: Yardım isteme, aman ve ah gibi medet talep etmeyi ifade eder.
Zikretmek iki şekilde olur;
1) Kişiye Cenebı Hakk’ın ilham yoluyla telkin etmesi şekliyle yapılan zikir.
2) Kişinin alim bir zat’a el verip / (nispet edip), ders alıp onun dediği ve tavsiye ettiği şekilde zikretmek.
Zikre başlamadan önce abdest alınır. Niyet edilir. ; Dünya kelamından uzak, dünyayı unutarak, ismin hem dil, hemde kalb ile birlikte ifadesine başlanır. Manevi alemlerin sultanı olmak için YA HU YA ALLAH ismi azamı zikredilir. Bu zikir Allah dostlarının, veli kullarının zikridir. HU ismi şerifi dışında Allah isminin önüne hiç bir isim geçemez. Allah ismini insanlardan uzak, tenha bir yerde abdestli olarak zikredene; Meleklere mahsus alemlerin kapıları açılır. Maneviyatı güçlenir. Yüksek makamlara ulaşır, nurlanır. Hergün Ya Allah Ya Hu diye 1000 defa zikirde bulunanı Allah, kemaliyle rızıklandırır. Şifa için Allah ismi 70 defa bir kağıda yazılıp, yazı su içinde silindikten sonra, hastaya içirilirse; hasta şifa bulur.
2 – ER RAHMÂN: Rahman [ Bütün Yaratılmışlar hakkında hayır ve merhameti tercih eden ]
Günde zikir sayısı : 298 – Dünya ve Ahirette Allah’ın sevgilisi olmak için okunur.
Farz namazlarının ardından 100 defa Ya Rahman ismini zikreden; Allah’ın rızasını kazandığı gibi, Allah’ın nimetleride ona sunulur. 40 gün riyazet halinde 1000 defa Ya Rahman ismini zikredenin kalp gözü açılır. 5 V akit namazların ardından 2500 defa Ya Rahman ismini zikreden, her olaydan haberdar olur. Olay olmadan haberi olur. Er Rahman ismini; misk, safran, gül suyu karışımı mürekkep ile kağıda yazıp üzerinde taşıyan; insanlar arasında sevgi, saygı görür. Günde 290 defa zikredenin her arzusu gerçekleşir.
3 – ER RAHİM: Rahim [ Çok merhamet eden, büyük nimetler veren. ]
Günde zikir sayısı : 258 – Maddi ve Manevi Rızıklar için okunur.
Ya Rahim ismini zikretmeye devam eden kişi; belalardan, kazalardan ve afetlerden korunur. Uykusunda ağlayan veya korkan çocuğun üzerine 269 defa Er Rahim isminin yazıldığı kağıt konulursa; çocuk bu durumdan kurtulur. 5 vakit namazlarının sonunda Ya Rahim ismini 269 defa okuyanın ahlakı düzelir. Rızkı ve bereketi artar. Hastaysa şifa bulur. Tüm nimetler okuyanın ayağına gelir. Errahmanirrahim veya Ya Rahman Ya Rahim isimlerini zikredenler; sıkıntıdan, darlıktan ve korkularından kurtulurlar. Günde 100 defa okuyanın kalbi yumuşar, Allah’ın rahmetini kazanır. Kötülüklerden muhafaza olur.
4 – EL MELİK: Melik [ Bütün Kainatın Tek Sahibi ve mutlak hükümdarı. ]
Günde zikir sayısı : 91 – Emir sahibi olmak, maddi ve manevi güçlü olmak için okunur.
Sabah namazının ardından 121 defa Ya Melik ismini zikreden fakirlikten kurtulur. Bu ismi her gün okumaya devam edenler bazı sırlara vakıf olurlar. İlim ve marifet sahibi olurlar.
5 – EL KUDDÛS: Kuddus [ Hatadan, gafletten, aczden ve her türlü eksiklikten pek uzak, pek temiz ]
Günde zikir sayısı : 170 – Günahlardan kurtulmak ve kalp temizliği için okunur.
Ya Kuddüs ismini zikreden kişi şehvetten kurtulur, ahlakı düzelir. Günde 100 defa okuyan kalbin manevi hastalıklarından kurtulup, insanlar arasında sevilen, saygı duyulan kişi olur. Vesveseden kurtulur. Şeytanın hilelerinden uzak olur.
6 – ES SELAM: Selam [ Kullarını selamete çıkaran, Cennetteki bahtiyar kullarına selam veren ]
Günde zikir sayısı : 131 – Korkulan her şeyden korunmak için okunur.
Hasta üzerine 121 veya 161 defa Ya Selam ismi okunursa hasta iyileşme gösterir. Es Selam ismini kağıda yazıp üzerinde taşıyan ve sürekli zikr eden; fenalık ve kötülüklerden emin olur. Ya Selam isminin zikrine devam eden kişi; cin, şeytan ve insanların hile ve vesveselerinden uzak olur. 66 defa bir kaba yazıp, 40 gün aç karnına bu sudan içen vesvese hastalığından kurtulur. Günde 360 defa okuyanın her duası kabul olur.
7 – EL MÜ’MİN: Mü’min [ Gönüllerde iman ışığı uyandıran, kendine sığınanları koruyup rahatlatan ]
Günde zikir sayısı : 137 – Kötü hastalıklara düşmemek için okunur.
Her gün sabah namazının ardından 167 defa Ya Mü’min ismini zikreden sıkıntıya düşmez. Dili, yalan ve küfürden uzaklaşır. Riyadan, zinadan, kibirden, hasedden, kötü ahlaktan uzak olur. Her gün 1132 defa Ya Mü’min ismini zikreden hastalıklardan ve sıkıntılardan kurtulur. 43 gün, 5 vakit namazların ardından, 136 defa Ya Mü’min ismini zikreden arzusuna kavuşur. Her gün okumayı adet haline getiren muhtaçlık hissetmez, kimseye muhtaç olmaz, düşman şerrinden muhafaza olur, dili kötü söz söylemez.
8 – EL MÜHEYMİN: Müheymin [ Gözeten ve Koruyan ]
Günde zikir sayısı : 145 – İnsanların düşüncelerini anlar korunur.
Ya Müheymin zikrine devam eden unutkanlıktan kurtulur. Bu zikre bir Ulema ile devam eden gizli sırlara vakıf olur. Yatsı namazının ardından 145 defa okuyup konuşmadan, sağ tarafına yatıp uyuyana rüyasında olacak hadiselerden haber verilir. Günde 100 defa tenha bir yerde okuyanın kalbi nurlanır. Günde 145 defa okuyan bela, musibet ve düşman şerrinden korunur. İlim ve imanı artar. Yazıp üzerinde taşıyanın rızkı ve malı artar. Allah’ın himayesinde olur.
9 – EL AZÎZ: Aziz [ Mağlup edilmesi mümkün olmayan galip ]
Günde zikir sayısı : 94 – Düşmanlara galip gelmek için okunur.
Ya Aziz ismini zikreden kişi, kendini insanlara sevdirir. İşi ve istekleri geri çevrilmez. Hem insanlara, hemde ruhanilere karşı sözü geçen, itibar sahibi bir kişi olur. Ya Aziz ismi 7 gün düşmanının helakı niyetiyle okunursa, kişinin düşmanı helak olur. 40 gün sabah namazından sonra 40 defa okuyan fakirlikten kurtulur. Kimseye muhtaç olmaz. Hergün evden çıkarken, 94 defa Ya Aziz ismini zikreden dünya ve ahirette bahtiyar olur.
10 – EL CEBBÂR: Cebbar [ Eksikleri tamamlayan, dilediğini zorla yaptırmaya müktedir olan ]
Günde zikir sayısı : 206 – istek ve arzuların olması için
Ya Cebbar ismini zikreden kişiye bütün insanlar itaat edeler, o kişiye kötülük yapmaya cesaret edemezler. Ya Cebbar ismi bir düşmanın helakı için 206 defa okunur. Ya Cebbar ve Zülcelali Vel İkram isimlerini beraber yazıp üzerinde taşıyan bütün insanlara güzel görünür. Her gören saygı ve sevgide bulunur.
11 – EL MÜTEKEBBİR: Mütekkebbir [ Her şeyde ve her hadisede büyüklüğünü gösteren ]
Günde zikir sayısı : 662 – İzzete ve refaha nail olmak için okunur.
Ya Mütekebbir ismini hergün okuyan konuştuğu zaman karşısındakileri tesiri altında bırakır. Okuyanın hayır ve bereketi çoğalır. Her gün sabah namazının ardından 664 defa Ya Mütekebbir ismini zikreden itibarlı olur. Karşısındakiler ona itaat eder, sözü geçen bir kişi olur. Her gün müşteri saatinde 262 defa okuyanın bereketi artar. Kötü davranışları olan ve sürekli haram işleyen kişinin üzerine 262 defa okunursa o kişi davranışlarını düzeltir.
12 – EL HÂLIK : Halik [ Bütün varlığı, halleri ve hadiseleri, tayin ve tesbit eden hepsini yoktan var eden. ]
Günde zikir sayısı : 731 – İşlerde üzüntüden ve sıkıntıdan kurtulmak için okunur.
Ya Halık ismini zikredenin kalbi nurlanır. Her işte başarılı olur. Bela ve kötülüklerden korunur. İyileşmesi zor akıl hastalığı olanlar bu ismi yazıp taşımaları halinde faydasını görürler. Çözülmesi zor olan bir işi olan kişi; kıbleye yönelip 5115 defa Ya Halık ismini zikredip, işinin çözülmesi için dua ederse işi halolur.
13 – EL BÂRİ’ : Bâri [ Eşyayı ve herşeyin vucüdunu herşeyin birbirine uygun halde yaratan ]
Günde Zikir Sayısı : 214 – İşinde Başarılı olur, şöhret bulur.
Ya Bari’ ismini 7gün 100defa okuyan selamete erer ve afetlerden korunur. Günde 210 defa şems saatinde okuyan; düşmanlarını yener, feraha erer ve zihni, aklı gelişir. En az bir sene okumaya devam eden şifa verir. Şifacı olur. Ağır işler kolaylaşır. Ya Bari’ ismini 45360 defa abdestli ve kıbleye yönelerek okuyan; ardından isteği doğrultusunda dua ederse isteği gerçekleşir, duası kabul görür. Başı ağrıyan kişi El Bari’ ismini gümüşe yazıp başında taşırsa baş ağrısından kurtulur
14 – EL MUSAVVİR : Musavvir [ Tasvir eden, herşeye bir biçim ve özellik veren ] / EL-MU’TÎ : [ Veren, ihsân eden ]
Günde Zikir Sayısı :336 – Maksat ve merama ulaşmak için
Ya Musavvir ismini zikreden başladığı işte başarılı olur, geri kalmaz ve yaptığı iş bozulmaz. Sanatkarsa sanatında başarılı ve üstün olur. Ya Musavvir ismini 365 defa hergün okuyan ruhanilerle irtibata geçer. Ya Musavvir ismini zikreden sıkıntılarından kurtulur, çocuğu ahlaklı olur. Günde 336 adet okuyan kişi düşmanını dost yapar. Bir istek veya arzu için okunursa okuyanın arzusu gerçekleşir.
Allah (c.c.), Mu’tî’dir. Yani, mahlûkatına hayat hakkını ve her istediğini verendir. Cenab-ı Hak kullarının Kendisine açılan ellerini boş çevirmez. Mahlûkâtının hal ve söz dilleriyle yaptıkları duâ, niyaz ve isteklerini kabul eder. Varlıkların ihtiyaçlarını eksiksiz yaratır ve ellerine verir. Mîde için yeryüzünü envâi türlü yiyecek ve gıdalarla donatan Cenab-ı Hak, maddî-mânevî tüm âzâların ihtiyaç duydukları nîmetleri yaratır ve ikram eder. Kullarını Cennetine alır ve her arzu ettiklerini ihsân eder. Mu’tî ismi Hazret-i Ali’nin (r.a.) Peygamber Efendimizden (a.s.m.) rivâyet ettiği vârit olmuştur. Duha suresi 5.ayette geçmektedir. Gözü veren Cenab-ı Hak, görünen âlemde göz zevkine uygun güzellikleri de yaratıp gözün önüne sermiştir. Kulağı veren Allah Teâlâ, işitme âleminde latîf nağmeleri ve güzel sesleri de yaratmış ve kulağın işitme zevkine ikram etmiştir. İnsandaki her türlü cihâzât ve âletlerin, duygu ve latîfelerin her birisinin ayrı ayrı hizmeti ve ubûdiyeti, ayrı ayrı lezzeti, elemi, vazifesi ve mükâfâtı vardır. Cenab-ı Hak ve Hakîm-i Mutlak, insanda istihdam ettiği cihâzların her birisinin, mânevî şükürlerine karşılık, lâyık ücretlerini de inşaallah verecektir.Rızkımızı veren Rezzâk’ımızdır. Zenginlik ve servet veren Ganî olan Cenab-ı Haktır. İstemelerimize ve duâlarımıza cevap veren, atiyye veren Cenab-ı Haktır. Sayısız arzularımızı ve gayelerimizi gerçekleştiren ve yerine getiren de Cenab-ı Haktır.
15 – EL ĞAFFÂR : Gaffar [ Mağrifeti pek çok ]
Günde Zikir Sayısı : 1281 – Bağışlanmak ve günahlardan korunmak için okunur.
Ya Gaffar zikrine devam eden günahlarından, hata ve isyanlarından mağfiret bulur. Affolunur. Hasımlarının gözünde görünmez olur. Kavga ve savaş durumunda düşmanları tarafından görülemez. Gaffar ismini zikreden Allah’dan merhamet istemiş olur. Günde 1200 defa okuyan maddi ve manevi halini düzeltir. Gizli şeylerin esrarına vakıf olur. Sinirlenip herşeye parlayan kişiler bu ismi okursa öfkeleri yatışır. Kurşun levha üzerine yazıp üzerinde taşıyan zalimlerin şerrinden korunur.
16 – EL KAHHÂR : Kahhar [ Herşeye her istediğini yapacak şekilde galip ve hakim olan ]
Günde Zikir Sayısı : 306 – Zalimleri kahretmek için
Kahhar ismi; düşmanı kahretmek ve düşmanı helak etmek gibi bir tesire sahiptir. Ya Kahhar ismini her gün okuyanların kalbinde dünya sevgisi kalmaz. Nefsine yenik düşmez. Düşmanlarını hezimete uğratır. Düşmanına karşı beddua da bulunsa düşmanı helak olur. Şehvet ve hırstan kurtulur.
17 – EL VEHHÂB : Vehhab [ Her türlü nimeti devamlı bağışlayan ]
Günde Zikir Sayısı : 196 – Sıkıntısız borçsuz bir hayat için okunur.
Ya Vehhab ismini sürekli zikreden kişinin rızkı artar, maddi sıkıntılarından kurtulup, refaha erer. Mahlukata karşı güçlü ve heybetli görünür. Dua edilirken 7defa zikr olunursa duanın kabulune vesile olur. Zeka ve anlama güçlüğü olanlara yazılarak içilirse faydası olur.
18 – ER REZZÂK : Rezzak [ Yaratılmışlara faydanılacak şeyleri ihsan eden ]
Günde Zikir Sayısı : 308 – Bol rızıklı ömür için okunur.
Her sabah namazından sonra 308 defa Ya Rezzak ismini zikredenin rızkı artar, maddi sıkıntıları sona erer. Aç karnına günde 20 defa okuyanın zekası ve zihni açılır. İşini gördüreceği kişinin yüzüne 26 defa okunursa işi görülür. Kötülüklerden ve fitnelerden korunmak için sabah namazı vakti girmeden evin dört tarafına onar defa Ya Rezzak ismi okunarak üflenir. Ya Fettah Ya Rezzak isimlerini hergün beraber okuyana; kapalı kapılar açılır, maddi sıkıntıya uğramaz, rızkı artar.
19 – EL FETTÂH : Fettâh [ Her türlü zorlukları açan ve kolaylaştıran ]
Günde Zikir Sayısı : 489 – Maddi manevi hayırlar için okunur.
Ya Fettah isminin zikrine devam edene Allah hayır ve bereket ihsan eder. Darlık ve sıkıntı çekmez. Okuyanın kalbi nurlanır, işleri kolaylaşır. Makam ve mertebesi yükselir, kimseye muhtaç olmaz. Sabah namazlarının ardından sağ elini kalbine koyarak 71 defa okuyanın kalbi temizlenir. Yatarken okuyana rüyasında bilmediği şeyler gösterilir. Zor bir durumdan kurtuluşa ermek için niyet ederek utarit saatinde 489 defa okunur. Düşmanının dost olması niyetiylede utarit saatinde 489 defa okunmaya devam edilirse düşmanı dost olur.
20 – EL ALÎM : Alim [ Her şeyi çok iyi bilen ]
Günde Zikir Sayısı : 150 – ilim zenginliği için okunur.
Ya Alim zikrine devam eden gizli sırlara vakıf olur. Herşey ona beyan olur. Okuyanın ilmi artar, hikmetli konuşur ve yüce makamlara erişir. El Alim ismini yazıp suda silip içenin anlayışı ve zekası artar.
21 – EL KÂBID : Kâbid [ Sıkan, Daraltan ]
Günde Zikir Sayısı : 903 – Zalimin zülmünden kurtulmak için
Ya Kabid ismini okumaya devam eden kişi heybetlilik ve celallik kazanır. Kimse düşmanlık etmeye, hakkında dedikodu yapmaya cesaret edemez. Okuyan kötü huylarından kurtulur. Düşman şerrinden korunmak için 903 defa okunur. İki ay günde 10000 defa okuyana bazı sır perdeleri açılır.
22 – EL BÂSIT : Bâsit [ Açan, Genişleten ]
Günde Zikir Sayısı : 72 – İşlerin büyümesi mal ve paranın bereketi için okunur.
Ya Basıt ismini zikreden kişi korktuğu şeylerden emin ve güven içinde olur. Kalbindeki korku ve endişeler gider. Kalbi geniş olur. Keyfi ve neşesi artar. Sıkıntılarından kurtulur. Rızkı ve itibarı artar. Kalp gözü açılır. Hergün sabah namazından sonra 72 defa Ya Basıt ismini zikredenin rızkı bollaşır.
23 – EL HÂFIZ : Hafız [ Yukardan aşağıya indiren alçaltan ]
Günde Zikir Sayısı : 1481 – Kötüden ve belalardan korunmak için okunur.
Ya Hafız ismini zikreden; korku, telaş, kötülük ve fenalıklardan emin olur ve korunur. Okuyana düşman saldıramaz. Cin, şeytan ve insan şerrinden korunur. Bu isim; korunması için, neye okunursa, o şey muhafaza olur, korunur.
24 – ER RÂFİ’ : Râfi [ Yukarı kaldıran, yükselten ]
Günde Zikir Sayısı : 351 – İnsanlar arasında ve işinde yükselmek için okunur.
Ya Rafi ismini zikreden her türlü hayırlara vesile olur. Rızkı ve derecesi artar. İnsanlar arasında yüksek mertebelere ulaşır. Düşmanlarının kalbinde korku ve ürperti olur. Fakirlikten ve zalim şerrinden muhafaza olur.
25 – EL MUİZZ : Muiz [ İzzet veren, ağırlayan ]
Günde Zikir Sayısı : 117 – Fakir ve zelillikten kurtulmak için okunur.
Ya Muizz zikrine devam eden kişi aziz olur. Gücü, kuvveti artar. Kadri yücelir. Mahlukata karşı heybetli görünür. Kimseden korkmaz.
26 – EL MUZİLL : Müzil [ Zelil eden, alçaltan ]
Günde Zikir Sayısı : 770 – Düşmanları zelil etmek için
Ya Muzill ismini zikreden kişiye, istediği düşmanını Allah zelil kılar. Düşman ve zalim şerrinden emin olur, korunur. Düşmanını hezimete uğratır.
27 – ES SEMî’ : Semi [ Herşeyi iyi işiten ]
Günde Zikir Sayısı :180 – Duaların kabulu için okunur.
Ya Semi ismini zikredenin duaları kabul olur. 7 gün oruç tutup, halvete girerek Ya Semi ismini zikreden ulvi ruhların sesini işitir.
28 – EL BASÎR : Basir [ Her şeyi iyi gören ]
Günde Zikir Sayısı : 112 – Acziyetin kalkması için okunur.
Ya Basır ismini zikredenin dünya ve ahiret korkuları kalmaz. Basiret gözü açılır. Tüm kötülüklerden korunur. İstek ve arzuları gerçekleşir. Ya Basır ismini her sabah 302 defa zikreden gizli husus ve hadiseleri öğrenir. Ya Allahü Ya Basır isimlerini zikredenin içi temizlenir. Allah’ın rahmetini kazanır. Gözleri nurlanır.
29 – EL HAKEM : Hakem [ Hükmeden, hakkı yerine getiren ]
Günde Zikir Sayısı : 68 – Haklı davasını kazanması için okunur.
Ya Hakem ismini zikredenin içi, alemin sırlarıyla dolar. Sözü geçerlive tesirli olur. Allah katında mertebesi yükselir. Eşyaların sırrına vakıf olur. Anlama ve kavrama gücü artar.
30 – EL ADL : Adl [ Çok Adaletli ]
Günde Zikir Sayısı : 104 – Adaletli olmak için
Ya Adl ismini zikredenin maddi ve manevi hali düzelir. Hakim ve hükümet görevlileri her gün sabahları 104 defa Ya Adl ismini zikrederlerse, adalet üzere hareket ederler, adaletten ayrılmazlar. Gece yarısından sonra 104 defa Ya Adl ismi zikredildikten sonra bir zalime beddua edilirse; o zalim perişan olur.
31 –EL LATÎF : Latif [ En ince işlerin bütün nceliklerini bilen, kullarına iyilikler ulaştıran ]
Günde Zikir Sayısı : 129 -Dileklerin olması, kısmet ve rızık için Okunur.
Ya Latif ismi; insana her hususta fayda veren, havassı en çok olan isimlerden biridir. Ya Latif ismini zikreden huzura kavuşur, her şeyde başarılı olur. Maddi durumu düzelir. Hasta olan iyileşir. Sıkıntı ve bunalımdan kurtulur. Arzu ve isteklerine kavuşur. Günde 16641 defa okunması tavsiye edilmiştir
32 – EL HABİR : Habir [ Herşeyin iç yüzünden gizli taraflarından haberdar ]
Günde Zikir Sayısı : 812 – Hafıza ve idrakin genişlemesi için
Ya Habir ismini zikredende ruhaniyet kesbeder, eşyanın sırrına vakıf olur. Kötü ahlak ve zalim şerrinden kurtulur. Rüyasında istediği şey hakkında bilgi alır. 40 gün 7000 defa okuyan bu ismin hadimi ile görüşür.
33 – EL HALÎM : Halim [ Suçlara karşı hemen ceza vermeyen yumuşak davranan, süre veren ]
Günde Zikir Sayısı : 88 – Ahlak ve hılim / huy güzelliği için okunur.
Ya Halim ismini zikreden arifler zümresinden olur. Merhametli ve sözü geçen bir kişi haline gelir. Dünyayı bırakıp, tâata yönelir. Sinirli ve asabi olan kişiler okursa durumları düzelir.
34 – EL AZİM : Azim [ Çok Azametli ]
Günde Zikir Sayısı : 1020 – Sözünün tesirli ve sayırlı olmak için
Ya Azim ismini zikreden korktuğu ve çekindiği şeylerden korunur. Hastaysa şifa bulur. İnsanlar arasında itibarlı olur, şerefi yücelir. İstek ve arzularına kavuşur. İşlerinde başarıya ulaşır. Yüksek mertebelere ulaşır.
35 – EL GÂFÛR : Ğafur [ Affı ve mağfireti pek çok ]
Günde Zikir Sayısı : 1286 – Günahların affı, kötü ahlakı bırakmak için okunur.
Ya Gafur ismini zikredeni Allah af ve mağfirette bulunur. Fakirlikten kurtulur. Korktuklarından emin olur, korunur. Şiddet ve öfkeli kişilere karşı Ya Gafur ismi okunursa öfkeleri yatışır. Her farz namazının ardından Ya Gafur ismini okumaya devam edene; ruhaniler gelerek isteklerini yerine getirir.
36 – EŞ ŞEKÛR : Şekûr [ Kendi rızası için yapılan iyiliklere daha fazlasıyla karşılık veren ]
Günde Zikir Sayısı : 526 – Talihin açıklığı, bol rızık için okunur.
Ya Şekur ismini zikreden kişinin refahı artar, sıhhat ve huzur içinde olur. Her işinde kolaylık bulur. Kazandığını kaybetmez. Nimetleri eksilmez. Zalim ve düşman şerrinden korunur.
37 – EL ALİYY : Aliyy [ Pek yüce, Pek yüksek ]
Günde Zikir Sayısı : 110 – Zilleten kurtulmak ve ilim için
Ya Aliyy ismini zikreden kişi hor görülmez, onu gören herkez sever, sayar. Sözü dinlenir. Ahlakı düzelir, hikmetli konuşur. Kısmeti açılır, kötü huylarını bırakır.
38 – EL KEBÎR : Kebir [ En büyük, pek büyük ]
Günde Zikir Sayısı : 232 – Hürmet görmek için okunur.
Ya Kebir ismini zikredenin ilmi ve bilgisi artar. İnsanlardan hürmet görür. Onu görenler, ondan çekinir. Yüce mertebelere erer. Borçlu kişiler günde 1000 defa okurlarsa borçlarını ödemeye muvaffak olurlar. İşinden haksız yere uzaklaştırılanlar, görevlerine ve işine geri döner.
39 – EL HAFÎYZU : Hafız [ Yapılan işleri bütün tafsilatıyla tutan,herşeyi belli bir vakte kadar bela afetten koruyan ]
Günde Zikir Sayısı : 998 – Nefsinin ve malının korunması için okunur.
Ya Hafıd ismini zikreden kişi; zalim ve kötülerin şerrinden korunur. Düşmanlarına güçlü görünür ve düşmanlarına karşı üstün olur. Bir zalime beddua ederse, bedduası gerçekleşir.
40 – EL MUKÎT : Mukit [ Her yaratılmışın gıdasını, azığını veren ]
Günde Zikir Sayısı : 550 – Muhtaç olunan şeyi kazanmak için
Ya Mukit ismini zikredenin rızkı artar, malı eksilmez. Açlık hissetmez. Fenalıklardan korunur, rızkı kolaylaşır, bereketi artar.
41 – EL HASÎB : Hasib [ Herkesin hayatı boyunca yapıp ettiği herşeyin hesabını bütün detayları ile bilen ]
Günde Zikir Sayısı : 80 – Herkese karşı alnı açık olmak için okunur.
Ya Hasib ismini her gün zikredenin duaları kabul olur. Başkaları tarafından sevilip, sayılır. Düşman şerrinden korunur. Kötülüklerden muhafaza olur. Rızkı çoğalır.
42 – EL CELÎL : Celil [ Celalet ve Ululuk sahibi ]
Günde Zikir Sayısı : 5329 – Bir zalimi zorbayı zelil etmek için okunur.
Ya Celil ismini zikreden insanlar arasında sevgi, saygı ve hürmet görür; heybetli ve güçlü görünür. Kimse kötü gözle bakamaz, düşmanları onu görünce korkuya kapılır. Bu ismi zikreden kişide manevi bir güç meydana gelir. Zalimleri dize getirir. Kimse kötülük yapamaz. Tehlikeli yerlerde emin olur. Okuyanın ahlakı düzelir.
43 – EL KERÎM : Kerim [ Lütfü ve keremi çok geniş, çok bol ]
Günde Zikir Sayısı : 270 – Bol rızık ve kolaylıklara nail olmak için okunur.
Ya Kerim ismini zikreden kolay yoldan rızık kazanır. Hayır kapıları açılır, fakirlik çekmez. Dünya ve ahirette izzetli ve şerefli olur. Her kazancı bereketlenir.
44 – ER RAKÎB : Rakib [ Bütün varlığı gözeten bütün işleri murakabe eden ]
Günde Zikir Sayısı : 312 – Her işte Allah’ın koruması altında olmak için okunur.
Ya Rakib ismini okuyanlar yitiğini bulur, başına gelecek bela ve musibetlerden korunur. Allah’ın himayesine girer. Sabah namazının ardından 612 defa Ya Rakib ismini zikreden Allah’ın himayesine girer. 40gün oruç tutup hergün 4440 defa Ya Rakib ismini okuyan bazı sırlara vakıf olur. Kalb gözü açılır, kuşların konuşmalarını anlar.
45 – EL MÜCÎB : Mücib [ Kendisine dua edenlerin isteklerini veren ]
Günde Zikir Sayısı : 3025 – Duaların kabul olunması için okunur.
İhlasla “Yâ Mücib” diye bir müslüman bu isme devam etse, insanlar tarafından sevilir, duası kabul olur. 55 defa okuyanın meşru duaları kabul olunur. (Allahulalem)
46 – EL VÂSİU : Vâsi [ İlmi, rahmeti, kudreti, af ve mağfireti geniş, müsaadekâr ]
Günde Zikir Sayısı : 137 – Ömür uzunluğu, rızık ve sıhhat genişliği için okunur.
Ya Vasi ismini zikreden; hırs ve sıkıntılardan kurtulur. Ahlakı güzelleşir. Rızkı bollaşır ve ömrü uzar. Zor işlerinde daima kolaylık bulur. Kin ve hased çeken kişi okumaya devam ederse durumu düzelir. İhlasla okumayı sürdürenler; bazı sırlara ererler ve manevi perdeler o kişiye kalkar.
47 – EL HAKÎM : Hakim [ Bütün emirleri ve bütün işleri hikmetli ]
Günde Zikir Sayısı : 6084 – İlim ve hikmet sahibi olmak için okunur.
Ya Hakîm ismini zikreden kişi ilim ve hikmet sahibi olur. Cuma günü 6084 defa.
48 – EL VEDÛD : Vedûd [ Kullarını çok seven, sevilmeye gerçekten layık olan ]
Günde Zikir Sayısı : 400 – Herkesin sevgisini kazanmak
Ya Vedud ismini zikreden kişiyi bütün insanlar sever, sayar, hürmet görür. Okumaya devam eden kişi başkalarına tesir eder ve karşısındakini hükmü altına alır. Kalbi nurlanır, huzura kavuşur. Günde 270 defa Ya Vedud ismini zikreden borçlarından ve fakirlikten kurtulur.
49 – EL MECÎD : Mecid [ Şanı büyük ve yüksek ]
Günde Zikir Sayısı : 3249 – İzzet ve şerefin artması için okunur.
Ya Mecid ismini sürekli zikredene şeytan yaklaşıp vesvese veremez. İnsanlar arasında izzeti ve sevgisi artar. Fakirlikten kurtulur, rızkı çoğalır. Arabi ayın ortasında oruç tutup, iftar zamanı Ya Mecid ismini zikreden; maddi ve manevi hastalıklardan şifaya kavuşur,Sedef hastalığından kurtulur.
50 – EL BÂ’IS : Bâis [ Ölüleri diriltip kabirlerinden çıkaran ]
Günde Zikir Sayısı : 573 – Kuvvetli irade ve alacaklarını almak için okunur.
Ya Bâ’is ismini zikreden kişiden gaflet ve şiddet kalkar. Okuyanda Allah korkusu meydana gelir. İbadet ve taatını isteyerek, severek yapar. Dert ve sıkıntılarından kurtulup, huzura erer. Düşman ve zalimlerin şerrinden kurtulmak için günde 573 defa Ya Bais, zikredilir. İftiradan kurtulmak için 7073 defa okunur.
51 – EŞ ŞEHÎD : Şehid [ Bütün zamanlarda ve her yerde hazır ve nazır ]
Günde Zikir Sayısı : 319 – Şehid olmak, heybetli olmak için okunur.
Asi olan insanlar için okunursa asilikleri geçer. Ana-babaya karşı gelen kişinin veya kocasına karşı isyan eden kadının başından tutularak Ya Şehid ismi okunursa isyanları ve asilikleri geçer. Veya alın bölgesinden bir kıl koparılıp, kılın üzerine 1000 defa Ya Şehid ismi okunup, Allah’dan itaatli olması istenirse; o kişi itaatkar olur. Ya Şehid ismini zikreden kişi; nefis ahlakının kötülüklerinden kendini korumaya alır. Her gün sabah namazlarının ardından 122 defa Ya Şehid ismini zikreden şahadet nimetine kavuşur. İftiraya uğrayan Ya Allah Ya Şehid isimlerini gece yarısında 329 defa okumaya devam ederse iftiradan kurtulur. Zulme uğrayan kişi 1ay süreyle 319 defa Ya Şehid ismini zikredip, o kişiye beddua ederse zulumden kurtulur; zulmedende cezasını bulur.
52 – EL HAKK : Hakk [ Varlığı hiç değişmeden duran ]
Günde Zikir Sayısı : 108 – Sağlam bir imana ve doğru bir ibadet hayatına sahip olmak, başladığı işin sonunun gelmesi.
Ya Hakk ismini zikreden kişi gizli sırlara vakıf olur. Halk arasında sözü geçen, dinlenen bir kişi olur. Kulluk görevlerini yerine getirmede zorlanmaz. Ahlakı ve durumu düzelir. Batıldan uzak olur.
53 – EL VEKÎL : Vekil [ Kendisine tevekkül edenlerin işlerini en iyi neticeye ulaştıran ]
Günde Zikir Sayısı : 66 – Allah’tan her türlü yardımı görmek için okunur.
Ya Vekil ismini zikreden musibetlerden korunur. Rüzgar ve gök gürültüsü korkularından emin olur. Rızık kapıları açılır. Hergün sabah vakti 66 defa Ya Vekil ismini zikredenin rızkı artar. Düşman üzerine zöhre saatinde 66 defa Ya Vekil ismini 66 defa okuyarak beddua edilirse düşman hezimete uğrar.
54 – EL KAVİYY : Kavi [ Pek Güçlü ]
Günde Zikir Sayısı : 116 – Kansızlık ve vücudun güçlü olması için
Ya Kaviyy ismini zikredenin himmeti artar. Kuvvetlenir. Okuyan yolculuk sırasındaki kaza, bela ve hastalıklardan korunur. Günde 126 defa Ya Kaviyy ismini zikredenin kalp ve ruh kuvveti artar. Ağır bir yük kaldırırken Ya Kaviyy ismi zikredilirse zorluk çekilmez.
55 – EL METÎN : Metin [ Çok Sağlam ]
Günde Zikir Sayısı : 500 – Maddi ve manevi sağlam olmak için okunur.
Ya Metin ismini hergün 500 defa zöhre saatinde okuyanlar; fakirlikten, hırstan, zulümden, kötü ahlaktan kurtulur. Zayıflığa düşmezler. Maddi ve manevi kuvvete ererler. Bir ay süreyle günde 1000 defa okuyanlar bazı sırlara vakıf olurlar. Kötü işlerle uğraşan kişinin, o huylarından vazgeçmesi için; Ya Kaviyy Ya Metin isimleri onar defa birlikte okunarak, Allah’dan o kişinin hidayete ermesi için dua edilir.
56 – EL VELİYY : Veli [ Sevdiği kullarının dostu ]
Günde Zikir Sayısı : 2116 – Her işinde Allah’ın yardımı için
Ya Veliyy ismini zikreden kıyamet gününde hesabı kolayca görülür. Okuyanın derecesi Allah katında artar. İçi ve dışı temizlenir. Kötülüklerden uzak olur. Gece ve gündüz 10000 defa okuyan Allah’ın veli kullarından olur.
57 – EL HAMÎD : Hamid [ Ancak kendisine hamdedilen, bütün varlığın diliyle yegane övülen ]
Günde Zikir Sayısı : 3844 – Kazancın genişlemesi
Ya Hamid ismini zikredenlerin ahlakı, amelleri ve sözleri güzel olur, övgüye layık olur. Mahlukatın sevgisini kazanır. Maddi ve manevi olarak güçlenir. Bütün zor işleri kolaylaşır. 5 Vakit namazların ardından 100 defa okuyan salih kullardan olur. Dünya o kulun hizmetçisi olur.
58 – EL MUHSÎ : Muhsi [ Sonsuzda olsa tek tek herşeyin sayısını bilen ]
Günde Zikir Sayısı : 148 – Zekanın kuvvetli olması için okunur.
Ya Muhsi ismini zikredene bütün kalpler itaat eder. Okuyan kötü ahlaktan kurtulur. Unutkanlık kalmaz. Vücudundaki hastalıklardan şifa bulur. Allah zihin açıklığı verir, idrak ve anlayışı artar.
59 – EL MÜBDİÜ : Mübdi [ Bütün varlıkları örneksiz ve maddesiz olarak ilk baştan yaratan ]
Günde Zikir Sayısı : 57 – Her işte muvaffak olmak için okunur.
Ya Mübdi ismini zikreden hikmet sahibi olur, hikmetli konuşur. Gizli olan işlerden haberdar olur. Hergün 56 defa Ya Mübdi ismini zikreden başladığı her işi başarıyla bitirir. İşe başlarken okunursa işte muvaffak olunur. Bir işe başlamada karar veremeyen 1000 defa bu ismi zikrederse karar verme gücü kazanır.
60 – EL MUÎD : Muid [ Varlıkları yok ettikten sonra tekrar yaratan ]
Günde Zikir Sayısı : 124 – Elden kaçanı geriye kazanmak için okunur.
Ya Muid ismini zikredenlerin elinden gitmiş olan herşey yerine gelir. Bir işi bozulan 7 gün sabah namazının ardından 124 defa Ya Muid ismini zikrederse bozulan işi yoluna girer. Bir şeyi unutan kişi bu ismi okursa unuttuğunu hatırlar.
61 – EL MUHYÎ : Muhyi [ Can bağışlayan, hayat ve sağlık veren ]
Günde Zikir Sayısı : 68 – İşlerin başarılı olması için okunur.
Ya Muhyi ismini hergün 68 defa zikreden kişinin kalbine iman ve irfan nuru dolar. Kötüye giden işleri düzelir. Ya Muhyi ismini halvet ve riyazet ile zikreden manevi sırlara erer. Hastalıklara şifa verici olur. Nefsine hakim olamayan kişi geceleri okumaya devam ederse; nefsi kendisine riayet eder. Bir ay süre ile 5 vakit namazların ardından okuyan kişi tüm hastalıklardan şifa bulur.
62 – EL MUMÎT : Mümit [ Canlı bir mahlukun ölümünü yaratan ]
Günde Zikir Sayısı : 490 – Harama bakmamak, kötülükten vazgeçmek
Ya Mumit ismini zikreden, nefsinin şerrinden emin olur. Allah okuyanı Hak yoluna sokar. Düşmanlarının kötülüklerinden kurtulur. Nefsini yola getirir. Merih saatinde 409 defa okuyan hasımlarının şerrinden korunur. Sevdiğinden ayrılmaz.
63 – EL HAYY : Hay [ Diri, herşeyi bilen, herşeye gücü yeten ]
Günde Zikir Sayısı : 324 – Sözü tesirli ve herkesten tazim görür
Ya Hayy ismini zikreden kişinin ömrü uzun ve afiyette olur. Kalbi tevhid nuru ile nurlanır. Hastaysa şifaya kavuşur. Ya Hayyu Ya Kayyum isimlerini birlikte 184 defa zikredenin her muradı gerçekleşir. Ya Allah Ya Hayy Ya Kayyum isimlerini birlikte zikreden Allah yolundan ayrılmaz.
64 – EL KAYYÛM : Kayyum [ Gökleri ve yeri, herşeyi tutan ]
Günde Zikir Sayısı : 156 – Allah’ın izniyle her istekleri olur.
Ya Kayyum ismini zikreden kişinin tüm işleri zahmetsizce halolur. Teşebbüs ettiği her iş başarılı ve hayırlı olur. Uykusu hafifleşir, unutkanlıktan kurtulur. Ezber gücü artar.
65 – EL VÂCİD : Vacid [ İstediğini istediği anda bulan ]
Günde Zikir Sayısı : 196 – Kaybedilen şeyi bulmak için okunur.
Ya Vacid ismini 5 vakit namazların ardından 14 defa zikreden sahip olduğu ve elde ettiği şeyleri kaybetmez. Elindekiler zayi olmaz. Aradıklarını bulma gücüne sahip olur. Hileci ve büyücülerin kötülüklerinden korunur.
66 – EL MÂCİD : Macid [ Kadr ve şanı büyük, kerem ve iyilikleri pek çok ]
Günde Zikir Sayısı : 2304 – Kazancın bolluğu için okunur.
Ya Macid ismini zikredenin kalbi nurlanır. 5 Vakit namazların ardından 465 defa okuyanın malı, mülkü artar, muteber bir insan olur. Herkez tarafından sevilip sayılır. Hergün zöhre saatinde 48 defa okuyan her türlü bela ve musibetten uzak olur. Yaptığı dualar kabul görür.
67 – EL VAHİD : Vahid [ TEK, Zatında, sıfatlarında, işlerinde, hükümlerinde, isimlerinde asla ortağı ve benzeri olmayan ]
Günde Zikir Sayısı : 3669 – İstediği olur, kalbi uyanır, aklı nur
Ya Vahid ismini günde 1000 defa okuyanın kalbi; yorgunluktan ve bütün kötü düşüncelerden uzaklaşır. Mahlukatın şerrinden emin olur. Kalbi ve ruhu kuvvetlenir. Günde 4000 defa okuyanın kalbindeki tüm istek ve arzuları gerçekleşir.
68 – ES SAMED : Samed [ İhtiyaçları ve sıkıntıları gideren tek merci ]
Günde Zikir Sayısı : 134 – Hiç kimseye muhtaç olmamak
Ya Samed ismini zikreden kişi; yeme, içme, giyim, kuşam gibi zaruri ihtiyaçların temininde kimseye muhtaç olmaz, zorluk çekmez. Azlığından veya çokluğundan dolayı elem ve keder duymaz. İrfan sahibi olur. Ya Samed ismini 520 defa okuyan açlık hissi duymaz. 100 Defa okuyan salaha erer. Yazılarak suyu içilirse içenin iradesi kuvvetlenir.
69 – EL KÂDİR : Kadir [ İstediğini istediği gibi yapmaya gücü yeten ]
Günde Zikir Sayısı : 305 – İstediğini yapmaya gücü yetirmek
Ya Kadir ismini zikreden arzu ettiği her şeyde muvaffak olur. Hasta olan şifaya kavuşur. Her abdest aldıktan sonra 100 defa okuyan düşmanına karşı zafer kazanır.
70 – EL MUKTEDİR : Muktedir [ Kuvvet ve kudret sahipleri üzerinde istediği gibi tasarrufta bulunan ]
Günde Zikir Sayısı : 774 – Her işte başarılı olmak için okunur.
Ya Muktedir ismini zikreden kişi teşebbüs ettiği her işte başarılı olur. Hiç bir şeyden bıkmaz, usanmaz. Yaptığı işi ve sanatı kolaylıkla yapar. Ruhu kuvvetlenir. Cin, insan ve şeytan şerrinden uzak olur.
71 – EL MUKADDİM : Mukaddim [ İstediğini ileri geçiren, öne alan ]
Günde Zikir Sayısı : 184 – Daima yükselmek için okunur.
Ya Mukaddim ismini zikreden kişi kuvvet ve iktidar sahibi olur. Halk içinde heybetli olur. Makamı, mevkisi yükselir. Allah katında kadri artar. İstek ve dilekleri gerçekleşir. Savaş meydanında okunursa, düşmana karşı, okuyan kuvvetli olur.
72 – EL MÜAHHİR : Muaahhir [ İstediğini geri koyan, arkaya bırakan ]
Günde Zikir Sayısı : 847 – Kötü birinin uzaklaştırılması için okunur.
Ya Müahhir ismini okuyan tevbe edip takvaya erer. Kalbi Allah sevgisiyle dolar. İsteklerine kolayca kavuşur. Allah’ın rızasını kazanan kullardan olur. İbadet etmede zorlanmaz. Basiret gözü açılır. Kötü işlerden uzak durur.
73 – EL EVVEL : Evvel [ İLK ]
Günde Zikir Sayısı : 37 – Her hayır işinde birinci olmak için okunur.
Ya Evvel ismini zikreden her isteğine ve dileğine kavuşur. Yolculuğa çıkarken okunursa okuyan yol sıkıntılarından kurtulur.
74 – EL ÂHİR : Ahir [ SON ]
Günde Zikir Sayısı : 801 – Ömür uzunluğu için
Ya Ahir ismini zikredenin düşmanları helak olur. Düşmanlarına karşı kuvvet kazanır. Kalbi Allah sevgisiyle dolar. Rızkı artar. Ya Evvel Ya Ahir isimlerini birlikte günde 838 defa zikreden; dünya ve ahirette üstün makamlara ulaşır. Tüm mahlukat okuyana hürmet ve itibarda bulunur.
75 – EZ ZÂHİR : Zahir [ Herşeyde görünen aşikar ]
Günde Zikir Sayısı : 1106 – Her meselenin zuhuru için
Ya Zahir ismini zikredenin kalbi nurlanır. Gizli işlere, sırlara erer. Kalbi üzerindeki perdeler açılır. Rüyasında istediği şeylerden haberdar olur. Güzel ahlak sahibi olur.
76 – EL MÜTEÂLÎ : Müta’ali [ Noksanlıklardan Münezzeh ]
Günde Zikir Sayısı : 551 – İstediği makama gelmek ve yüceliğe ermek
Ya Müteali ismini zikreden salaha erer. Hakim ve amirler nezdinde hürmet ve riayet görür. Onlardan beklediği istekleri kabul görür. Zorluklardan, şiddetten ve zahmetlerden kurtulur. Kötülüklerden muhafaza olur. Her bakımdan güçlenir ve kuvvetli olur. Makam ve mevkisi yükselir. Dua ve istekleri geri çevrilmez.
77 – EL BÂTIN : Bâtın [ Herşeyden gizli ]
Günde Zikir Sayısı : 62 – Nefsi mutmain ve kalbi geniş olması için
Ya Batın ismini zikreden; korktuklarından emin, kalbi geniş olur. İnsanlar, ona itaat edip, isteklerini yerine getirirler. Sözü dinlenir. Sohbeti etkili ve tesirli olur. İstediği şeylerden rüyada ve uyanık halde haberdar olur.
78 – EL VÂLÎ: Vali [ Kainatı ve her an olup biten herşeyi tedbir ve idare eden ]
Günde Zikir Sayısı : 47 – Sözünün tesirli insanların sevmesi için
Ya Vali ismini zikreden çeşitli afetlerden muhafaza olur. Makam ve mevkisi yükselir. Emrindeki herkes ondan korkar ve itaat eder. Emir ve istekleri yerine getirilir. Gece ve gündüz 10000 defa okuyan veli kullar mertebesine yükselir. Evliyalar ile görüşür.
79 – EL BERR : Berr [ Yarattıklarına gereken nimetleri bahş eden ]
Günde Zikir Sayısı : 202 – Her halukarda iyilik bulmak
Ya Berr ismini okumaya devam edenler tüm mahlukatın şerrinden emin olur. Bütün hal ve hareketlerinde lutuf ve kereme mazhar olur. Dilleri hikmetlenir. Makamı, mertebesi, derecesi yükselir. Alkolik ve isyan halinde olanlar günde 700 defa Ya Berr ismini zikrederlerse; kötü alışkanlıklarından kurtulurlar, durumları düzelir.
80- ET TEVVÂB : Tevvab [ Tevbeleri kabul edip, günahları bağışlayan ]
Günde Zikir Sayısı : 409 – Tövbelerin kabulu için
Ya Tevvab ismini zikreden kişinin tevbesi kabul olur. Zalimin zulmünden kurtulur. Para ve geçim sıkıntısı ortadan kalkar. Rızık kapıları okuyana açılır. Günde 409 defa Ya Tevvab ismini zikreden kişinin dünyevi ve uhrevi bütün işleri halolur.
81 – EL MÜNTEKİM : Müntekim [ Suçluları adaleti ile müstehak oldukları cezaya çarptıran ]
Günde Zikir Sayısı : 630 – Zülüm ve fenalıktan korunmak
Ya Müntekim ismini okuyanlar düşmanlarının şerrinden korunurlar. Allah; okuyanın düşmanınına karşı intikamını alır. Hiç kimse Ya Müntekim ismini zikredene bir kötülük yapamaz.
82 – EL AFÜVV: Afüvv [ Çok affeden ]
Günde Zikir Sayısı : 156 – Rızık bolluğu Kalp huzuru için okunur.
Ya Afüvv ismini zikreden kişi, iyi ahlak sahibi olur. Allah’ın mağfiretine nail olur, Allah’ın rızasını kazanan kullardan olur. Öfke anında 10 defa Ya Afüvv ismini zikredip ardından salatü selam okursa sakinleşir.
83 – ER RAÛF : Rauf [ Çok lütüfkar Çok esirgeyen ]
Günde Zikir Sayısı : 287 – Hiçbir varlıktan zarar görmez.
Ya Rauf ismini zikredenin kalbinde şefkat, ruhunda letafet meydana gelir. İnsanlar arasında sevgi, saygı ve şefkat görür. Eşiyle arasında geçimsizlik ve uyuşmazlık olan hergün utarit saatinde 286 defa Ya Rauf ismini zikrederse; sorunlar ortadan kalkar, sevgi ve muhabbet meydana gelir.
84 – MÂLİKÜL MÜLK : Malikül [ Mülkün ebedi sahibi ]
Günde Zikir Sayısı : 212 – Mal ve kazanca zarar gelmez
Ya Malikel Mülk ismini zikredenin mülkü çok olur. Fakirlikten kurtulur. Rütbe ve makamı yükselir. Kimseye muhtaç olmaz. Halk arasında sevilen, sayılan, aziz biri olur. Kalbinde süphe ve vesvese olan Ya Malikel Mülk zikrine devam ederse kurtulur. Halvet ve riyazet halinde 40 gün, günde 8000 defa okuyan ve okuma esnasında tütsü yaparsa bu ismin hadimi ile görüşür.
85 – ZÜLCELÂLİ VELİKRÂM : Zü’l Celali [ Hem büyüklük sahibi hem fazl-i kerem sahibi ]
Günde Zikir Sayısı : 1155 – işlerin kolaylığı için okunur.
Ya Zülcelali Velikram ismini zikreden her isteğine kavuşur. İzzet ve şerefe nail olur. Duaları kabül olur. Vesveseden korunur. Dünya; okuyanın hizmetçisi olur.
86 – EL MUKSİT : Muksit [ Bütün işlerini denk ve birbirine uygun yerli yerinde yapan ]
Günde Zikir Sayısı : 209 – Eşler arasını düzeltmek için okunur.
Ya Muksit ismini zikreden vesveseden, öfkeden, hiddetten, kalp sıkıntısından, şeytan şerrinden kurtulur. Bu isim ateş söndürme, insanı sakin kılma hususunda etkilidir.
87 – EL CÂMİ’ : Cami [ İstediğini istediği zaman istediği yerde toplayan ]
Günde Zikir Sayısı : 114 – Küsleri barıştırmak için
Ya Cami ismini zikredenin dostları çoğalır, ayrılık ve hasret çekmez. Her maksadına kolayca ulaşır. Dünya ve ahiret saadetine erer. Bir şeyi zayi olan, eşi, hayvanı kaçan; Ya Cami ismini 114 defa okuyup ararsa aradığını bulur.
88 – EL ĞANİYY: Gani [ Çok zengin ve herşeyden müstağni ]
Günde Zikir Sayısı : 1060 – Büyük servet ve geniş rızık okunur.
Ya Ğaniyy ismini zikreden; maddi ve manevi zenginliğe ulaşır, hiç bir şeye muhtaç olmaz. Zenginlerden olur.
89 – EL MUĞNİ : Muğni [ Dilediğini zengin kılan ]
Günde Zikir Sayısı : 1100 – Geçim genişliği, bol rızık ve zenginlik
Ya Muğni ismini zikreden bütün işlerinde kolaylık bulur. Fakirlikten kurtulur. Rızkı bol, maişesi geniş olur. Her gün zöhre saatinde 1100 defa okuyan ruhi bunalımdan ve fakirlikten kurtulur. Muhtaçlık çekmez.
90 – EL MÂNİ’: Mani [ Birşeyin meydana gelmesine izin vermeyen ]
Günde Zikir Sayısı : 161 – Kaza beladan uzak olmak için
Ya Mani ismini zikreden çok korktuğu ve çekindiği şeylerden emin ve muhafaza olur. Gelecek zararlardan korunur. Ya Mani ismi insanı şehvet ve nefsin arzularından korur. Yatarken okunursa eşler arasındaki soğukluk kalkar. Yolculuk sırasında okunursa her türlü bela ve kazalardan uzak olunur.
91 – Ed DÂRR : Darr [ Elem ve zarar verecek şeyleri yaratan ]
Günde Zikir Sayısı : 1001 – Zararlı kişinin kahrı için
Ya Darr ismi düşmana ve zalimlere çeşitli hastalıklar verdirme hususunda etkilidir. Bu ismi okuyan insanların şerrinden korunur.
92 – EN NÂFİ’ : Nafi [ Faydalı şeyleri yaratan ]
Günde Zikir Sayısı : 201 – Hastalıklardan korunmak, şifa bulmak, zararlardan uzak durmak.
Ya Nafi ismini zikreden güzel bir hayat yaşar. Darlık, hastalık, musibet, stres ve sıkıntılardan kurtulur. Sırlara vakıf olur. Bir hastayı eliyle mesh ettiğinde, o hasta şifa ve afiyet bulur.
93 – EN NÛR : Nur [ Yol gösteren, aydınlatan ]
Günde Zikir Sayısı : 256 – Doğruyu ve yanlışı görüp kalp nuruna sahip olmak.
Ya Nûr ismini zikredenin kalbini iman nuru ve hikmet kaplar. Kalbinden taşan nur yüzündede görülür. Kalpleri ve bedenleri nurlanır. Okuyan doğru yolu bulur.
94 – EL HÂDÎ : Hadi [ Hidayet veren, istediği kulunu muradına erdiren ]
Günde Zikir Sayısı : 400 – Çocukların itaatkar olması için okunur.
Ya Hadi ismini zikreden hidayete erer. Hükmedecek kuvvete erer. Her işinde başarılı olur. Bütün mahlukat itaat eder. Rızkını kolay kazanır.
95 – EL BEDî’ : Bedi [ Hayret verici şekilde alemleri yokdan var eden ]
Günde Zikir Sayısı : 86 – Allah’ın yardımına nail olmak, maddî ve manevî güzellik için.
Ya Bedi ismini zikreden sanatında ilerler, başarılı olur. Görülmemiş icatlarda bulunur. Bilmediğini anlama gücü oluşur. Zarar ve ziyandan kurtulur. İşsiz olan iş bulur, işini kaybeden işine kavuşur.
96 – EL BÂKÎ: Baki [ Varlığının sonu olmayan ]
Günde Zikir Sayısı : 113 – Ömrün uzunluğu, sıhhatin iyiliği için
Ya Baki ismini zikredenin ömrü uzun ve sıhhatli olur.Afet ve belalardan uzak olur. Makam ve mevki edinir. Makamı, mülkü elinden gitmez. Korkularından kurtulur.
97 – EL VÂRİS: Varis [ Hakiki malik/sahibi olan ]
Günde Zikir Sayısı : 707 – Uzun ömür, bol mal, şeref ve rızık sahibi olmak.
Ya Varis ismini zikreden kişi; mal, mülk ve itibar sahibi olur. İnsanlar arasında nüfuz ve merci sahibi olur. İsteklerine çabuk kavuşur. Kötülüklerden muhafaza olur.
98 – ER RAŞÎD : Reşid [ Bütün işleri ezeli takdirine göre yürütüp, dosdoğru bir nizam ve hikmet üzere sonucuna ulaştıran ]
Günde Zikir Sayısı : 514 – İçki ve zinadan kurtulmak ve güzel ahlak için
Ya Raşîd ismini zikredenin ameli kabul görür. Duası, niyazı, yalvarış ve yakarışları kabul olur. Okuyan ıslah olur. Pişman olacağı şeyler yapmaz. İşleri kolaylaşır.
99 – ES SABÛR : Sabur [ Çok sabırlı ]
Günde Zikir Sayısı : 298 – Başladığı işi kolay bitirmek için
Ya Sabur ismini zikreden; şiddet ve zorluk görmez. Müşkülat anında Allah, sabır ve sebat ihsan eder. Teşebbüs ettiği her işi tamamlamadan bırakmaz. O işten acizlik getirmez, ondan vaz geçmeden sonunu getirir. Kalbi Allah sevgisi ile dolar. Bela, zulüm ve iftiralardan uzak olur.
Her insanda bir ismin tecellisi ön palana çıkabilir mi?
Fahrettin Razi’nin açıklamasına göre Allah’ın isimlerinden her birisi belli bir manaya delalet eder. Hangi ruha o mana galip gelirse o ruhun o isimle daha sıkı münasebeti bulunur. Üstelik o ismi zikretmeye devam ederse süratle o isimden istifade eder. Ancak burada insanın aklına hemen “Hangi Esma’yı günde kaç kez zikretmeliyim?” sorusu geliyor. Uzmanlar, ‘İnsanlar hangi ismine ihtiyaç duyuyorlarsa bu ihtiyacı ölçüsünde Allah’ı anmalı’ cevabını veriyor. Ama bizim aşağıda vereceğimiz rakamlar genelde ilgili ismin ebced hesabı yapılarak elde edilen rakamlar.
“En güzel isimler Allah’ındır, o halde bu isimlerle O’na dua edin. O’nun isimleri konusunda haktan sapanları terk edin. Onlar işlediklerinin cezasını çekeceklerdir.” (Ar’af, 180)
“O’dur Allah, O’ndan başka yoktur ilah. En güzel isimler ve vasıflar O’nundur.” (Taha,
***
Her ismin kainatta bir karşılığı var
Prof. Dr. Abdulaziz Hatip (Marmara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Öğretim Üyesi):Bazı müfessirlere göre “Âdem’e öğretilen isimler” de Esmâ-i Hüsnâ’dır. Yani bu mübarek isimlerin her biri kâinattaki bir fennin, bir ilim dalının hakikat ve temelini teşkil eder. Meselâ, hukuk ve adalet ilmi Adl ismine, iktisat ilmi Rezzak ismine dayanır. Böylece Hz. Adem’e, bütün ilmî ve fennî kemâlât, inkişaf ve terakkilerin özü, çekirdeği ve yeteneği tevdi edilmiştir. Adem neslinin geliştirdiği bütün maddî ve kevnî terakkiler, bu ilk öğretimin güzel meyveleridir. Meleklere karşı insan nev’i olarak bize üstünlük kazandıran da budur.
Genç ve diri kalmak için El-Hayy…
Dr. Ender Saraç (Ayurveda uzmanı): Dünya gezegeninde her şey sonuçta bu 99 ismin tecellisidir. İnsanlarda bu esmaların tecellilerini farklı şekillerde görüyoruz. İnsanlar kendi üzerlerinde hangi esmaların tecellilerini görmek istiyorlarsa onu vird edinebilirler. Ama bazı esmalar kokteyl halinde zikredilebilir. Bu da sinerjik bir etki bırakır. Mesela ‘Er-Rahman Er-Rahim, Ya Fettah Ya Rezzak beraber çekilebilir. Bir de benim çok sevdiğim bir anti ageng esması var. El-Hayy… Genç ve diri kalmak için çekilebilir.
İnsanoğlu, bu isimlere muhtaçtır
Süleyman Sargın (Kürsü sayfası editörü): İnsan Esmâ-i İlahiye ile devamlı bir münasebet içindedir. Onun Esmâ-i İlahiye’ye dayanarak, kendisinde hâkim olan ismi vird edinip her gün çekmesi, o insanın dualarının kabulüne ve mânevî terakki adına ilerlemesine vesile olabilir. İnsan, Allah’ın sıfatlarını bildiren isimlere muhtaçtır. Kişi, çeşitli durumlarda vaziyetine en münasip olan bir ismiyle Rabb’ine niyazda bulunmak ister. Bu isimlerin olmaması halinde insanın O’nunla irtibatı eksik kalır.
Günlük hayatta hangi isim, kaç kere, ne için zikredilmeli ? | ||
İsm-i Celil | Tesbih adedi | Tesbih niyeti |
Allah | (66) | Her türlü istek, tüm duaların kabul olması. |
Er-Rahmân | (298) | Dünyada ve ahirette Allah’ın sevgisini kazanmak. |
Er-Rahîm | (258) | Maddî ve manevî rızka nail olmak. |
El-Melik | (90) | Maddî ve manevî güçlü olmak, insanlara sözlerini anlatıp dinletebilmek, emir sahibi olmak. |
El-Kuddûs | (170) | Maddî ve manevî her türlü temizlik, kalp temizliği, ruhî hastalıklardan iyileşmek. |
Es-Selâm | (131) | Korkulan her şeyden emin olmak ve esenliğe çıkmak. |
El-Mü’min | (137) | Güvende olma, güvenilir insan olmak, kötü hastalıklara düşmemek. |
El-Muheymin | (145) | İnsanlardan korunmak ve onların düşüncelerine akıl erdirebilmek. |
El-Aziz | (94) | Düşmanlara galip gelmek. |
El-Cebbâr | (206) | İstek ve arzuların olması, insanların ve cinlerin şerrinden emin olmak. |
El-Mütekebbir | (662) | İzzet, refah ve gerçek büyüklüğe erişmek, halk tarafından sevilmek. |
El-Hâlık | (731) | İşlerde üzüntü ve sıkıntıdan kurtulmak, başarılı olmak. |
El-Bâri | (214) | İşte başarılı olmak, maddî ve manevî sıkıntılardan kurtulmak. |
El-Musavvir | (336) | Maksat ve meramına ulaşmak ve ifade etmek, en zor işleri başarmak ve bir işte uzmanlaşmak. |
El-Gaffâr | (1.281) | Bağışlanmak ve günahlardan korunmak. |
El-Kahhâr | (306) | Zalimlerin ve din düşmanlarının kahrından kurtulmak. |
El-Vehhâb | (14) | Sıkıntısız ve maddî açıdan rahat bir hayat sürmek. |
Er-Rezzâk | (308) | Bol rızıklı bir ömür geçirmek. |
El-Fettâh | (489) | Maddî ve manevî hayır kapılarının açılması, ticarette başarıya ulaşmak. |
El-Alim | (150) | İlim zenginliği için. |
El-Kâbid | (903) | Zalimin zulmünden kurtulmak. |
El-Bâsit | (72) | Rızkının genişlemesi ve bereketin artması. |
El-Hafid | (1.481) | Kötüden, kötülerden ve belalardan korunmak. |
Er-Rafi’ | (351) | İnsanlar içinde ve işinde yükselmek, tevazu sahibi olmak. |
El-Muiz | (117) | Fakir ve zelillikten kurtulmak. |
El-Muzil | (770) | Düşmanları zelil etmek. |
Es-Semi’ | (180) | Duaların kabul olması. |
El-Basir | (302-112) | Acziyetin kalkması, basiretli olmak. |
El-Hakem | (68) | Haklı davasını kazanmak, insanlar arasında hak ile hüküm vermek. |
El-Adl | (104) | Adaletli olmak, haklı davayı kazanmak. |
El-Latîf | (129) | Dileklerin olması, kısmet ve rızkın artması. |
El-Habîr | (812) | Hafıza ve idrakin genişlemesi. |
El-Halîm | (88) | Ahlâk güzelliği ve yumuşak huylu olmak, hiddet ve sinirin gitmesi. |
El-Azîm | (1.020) | Sözünün tesirli olması ve sözü dinlenir olmak. |
El-Gafûr | (1.286) | Günahların affı ve kötü ahlâktan korunmak. |
Eş-Şekûr | (526) | Talihin açıklığı, kendine verilen nimetlerin şükrünü eda etmek, bol rızık için. |
El-Aliyy | (110) | Zilletten kurtulmak, ilim, derecelerin artması. |
El-Kebîr | (232) | Maddî ve manevî büyüklük, hürmet sahibi olmak. |
El-Hafîz | (998) | Nefsinin ve malının korunması. |
El-Mukît | (550) | Muhtaç olunan şeyi kazanmak ve rızık. |
El-Hasîb | (80) | Herkese karşı açık alınlı olmak. |
El-Celîl | (73-5.329) | Gerçek yüceliğe erişmek, zalim ve zorbayı zelil etmek. |
El-Kerîm | (270) | Bol rızık sahibi olmak, cömert olmak ve kolaylıklara nail olmak. |
Er-Rakîb | (312) | Her işte Allah’ın koruması altında olmak, bunu hissetmek, hafızasının kuvvetlenmesi. |
El-Mücîb | (55-3.025) | Duaların kabul olunması. |
El-Vâsi’ | (137) | Ömür uzunluğu, sıhhat ve rızık genişliği için. |
El-Hakîm | (78-6.084) | İlim ve hikmet sahibi olmak, uzağı görmek, hikmetli iş yapmak. |
El-Vedûd | (20-400) | İnsanların sevgisini kazanmak. |
El-Mecîd | (57-3.249) | İzzet ve şerefin artması. |
El-Bâis | (573) | Kuvvetli irade ve alacaklarını almak. |
Eş-Şehîd | (319) | Şehid olmak, heybetli olmak, halk arasında sevilmek. |
El-Hak | (108) | Sağlam bir imana ve doğru bir ibadet hayatına sahip olmak, başladığı işin sonunun gelmesi. |
El-Vekîl | (66) | Allah’tan her türlü yardım görmek. |
El-Kavî | (116) | Kansızlık ve vücudun güçlü olması, zor işleri kolaylıkla halletmek. |
El-Metîn | (500) | Maddî ve manevî dayanıklı, sağlam ve iradeli olmak, hastalıklardan kurtulmak. |
El-Veliyy | (46-2.116) | Her işte Allah’ın yardımını istemek. |
El-Hamîd | (62-3.844) | Kazancın genişlemesi, Allah’ı çokça hamd etmek için yardım istemek. |
El-Muhsî | (148) | Zekânın kuvvetli olması. |
El-Mübdi | (57) | Her işte muvaffak olmak, ummadığı yerden yardım gelmesi. |
El-Muîd | (124) | Elden kaçanı geri kazanmak, Allah’ın ahirette yeniden dirilme hakikatini ruhlarımıza duyurması. |
El-Muhyî | (68) | İşlerin başarılı olması, hastalıklardan kurtulmak. |
El-Mumît | (490) | Harama bakmamak, kötülüklerden vazgeçmek, devamlı ahireti hatırlamak. |
El-Hay | (18-324) | Sözün tesirli olması, sözü dinlenir olmak. |
El-Kayyûm | (156) | Bütün işlerde yardımı Allah’tan beklemek, isteklere nail olmak, rızkın devamlı olması. |
El-Vâcid | (14-196) | Aradığını ve kaybettiğini bulmak. |
El-Mâcid | (48) | Kazancın bolluğu ve şerefli bir hayat sahibi olmak. |
El-Vâhid/El-Ehad | (19-3.669) | Kalbin uyanıklığı, isteklerin olması. |
Es-Samed | (134) | Hiç kimseye muhtaç olmamak. |
El-Kâdir | (305) | İstediğini yapmaya güç yetirmek. |
El-Muktedir | (744) | Her işte başarılı olmak. |
El-Mukaddim | (184) | Daima yükselmek. |
El-Muahhir | (847) | Kötü ve belalı birinin veya bir işin kendinden uzaklaşması. |
El-Evvel | (37) | Her hayır işinde birinci olmak. |
El-Âhir | (801) | Ömrün uzun olması. |
Ez Zâhir | (1.106) | Her meselenin zuhuru, açıklığı, gizli olmaması. |
El-Müteâlî | (551) | İstediği makama gelmek ve yüceliğe ermek. |
El-Bâtın | (62) | Nefsi mutmain ve kalbi geniş olmak, iç rahatlığının artması. |
El-Vâlî | (47) | Sözünün tesirli olması, insanların kendini sevmesi. |
El-Berr | (202) | Her halukarda iyilik bulmak. |
Et-Tevvâb | (409) | Tövbelerin kabul olması. |
El-Müntekım | (630) | Zulüm ve fenalıklardan korunmak. |
El-Afuvv | (156) | Rızık bolluğu, kalp huzuru, affedilmek. |
Er-Raûf | (287) | Merhametinin artması, hiçbir varlıktan zarar görmemek. |
Mâlikü’l-Mülk | (212) | Mal ve kazanca zarar gelmemesi, maddî ve manevî derecelerin artması. |
Zü’l-Celâli ve’l-İkrâm | (1.100) | İşlerin kolay ve âsân olması, insanların kendini sevmesi. |
El-Muksit | (209) | Eşlerin arasını düzeltmek ve adaletli olmak. |
El-Câmi | (114) | Küsleri barıştırmak ve hayırların birleşip toplanması. |
El-Ganî | (1.060) | Gerçek zenginlik, servet ve geniş rızık, insanlar tarafından sevilmek. |
El-Muğnî | (1.100) | Geçim genişliği, bol rızık ve zenginlik. |
El-Mâni’ | (161) | Kaza ve belalardan emin olmak. |
Ed-Dârr | (1.001) | Zararlı kişilerden emin olmak ve onları Allah’a havale etmek. |
En-Nâfi’ | (201) | Hastalıklardan korunmak, şifa bulmak, zararlardan uzak durmak. |
En-Nûr | (256) | Doğruyu ve yanlışı görüp kalp nuruna sahip olmak. |
El-Hâdî | (20-400) | Doğru yolu bulmak ve çocuklarının serkeş olmaması. |
El-Bedî’ | (86) | Allah’ın yardımına nail olmak, maddî ve manevî güzellik için. |
El-Bâkî | (113) | Ömrün uzunluğu ve sağlıklı olmak. |
El-Vâris | (707) | Uzun ömür, bol mal, şeref ve rızık sahibi olmak. |
Er-Reşîd | (514) | Güzel ahlâk sahibi olmak, kötü alışkanlıklardan korunmak. |
Es-Sabûr | (298) | Başladığı işi kolay bitirmek, sinirini yenmek ve sabırlı olmak. |
Fizik Âlemin Metafizik Temelleri: Esmâ-i Hüsnâ Tecellileri
"Yedi kat gök, dünya ve onların içindekiler Allah'ı tesbih ederler. Hattâ her şey hamd ile O'nu tesbih eder. Ne var ki siz onların tesbihlerini iyi anlayamazsınız" (Isrâ sûresi, 17/44).
"Kâinatın satırlarını dikkatle mütalaa et. Onlar sana Mele-i alâ'dan gönderilmiş mektuplardır" (24. Mektup)Mukaddime
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, kâinattan verdiği örnekler, tabiat hakkında yaptığı olumlu değerlendirmeler sebebiyle bazılarınca "bilimcilikle", kimilerince de "dinin temel kaynaklarında dünya kınandığı halde sen ne diye âşıkane dünyadan bahsediyorsun?" diye eleştirilmiştir. Bediüzzaman Hazretleri, kendi döneminde bu tür eleştirilerle karşılaştığı gibi bugün de bu kabil eleştirilerle zaman zaman karşılaşılmaktadır. Ism-i Hakem'in cilvesinin anlatıldığı Otuzuncu Lem'a, Üçüncü Nükte'de güneş ve güneş sistemi ile ilgili bahsi dinleyen bir derviş, bu bahsin Risâle-i Nur mesleği ile alâkasını anlayamadığı için "Bu da (kâinattan) ehl-i fen ve kozmoğrafyacılar gibi bahsediyor" demiş. Bediüzzaman'ın yanında aynı bahis tekrar kendisine okununca derviş, ayılmış ve "Bu, bütün bütün başkadır" diyerek, evvelki itirazından vazgeçmiştir. (KL, s. 232).
32. Söz, Ikinci Mevkıf'ın son kısmında Bediüzzaman Hazretleri'ne, dünyadan âşıkâne bahsetmesi ve Ilahî kemâlâtın medarı ve delili olarak sık sık dünyayı göstermesinin sebebi sorulmuştur. Bu soruyu beş noktada cevaplandırmayı tasarlayan Bediüzzaman Hazretleri, yalnızca birinci ve ikinci noktaları yazabilmiştir. O, birinci noktada dünyanın üç yüzü olduğunu, birinci yüzünün Cenab-ı Hakk'ın esmâsına, ikincinin âhirete ve üçüncünün insanın hevasatına baktığını söyleyerek bu soruya bir açıklık getirir. Aynı sorunun cevabına ayırdığı ikinci nokta ise 32. Sözün Üçüncü Mevkıfı'dır. Bu Mevkıf'ı iki mebhas'a ayırmış, Ikinci Mebhas'ta şirkin insan hayatını nasıl kararttığı ve sevilecek şeylerin Allah için sevilmesi, Ilahî isimlere karşı duyulan muhabbet ve Ilahî isimlerin fizik âlem dışındaki bazı tecellileri üzerinde durulmuştur. Birinci Mebhas'ta ise dünyanın Ilâhî isimlere nasıl baktığı, Ilâhî isimlerin fizik âlemin yaratılışında nasıl tecelli ettiği konusu iki örnek esas alınarak tahlil edilmiştir. Bediüzzaman'ın eserlerindeki en önemli istidlal yöntemlerinden birisi olan Ilâhî isimlerin kâinattaki tecelli keyfiyetinin anlatıldığı bu bölüm kısalığına rağmen, Risâleler'de kosmosun yaratılışının Esmâ-i Hüsnâ penceresinden tahlil edildiği en önemli metinlerden birisidir. Bu risalenin, Risâle-i Nurlar'ın yorumuna küçük bir katkıda bulunmak, Bediüzzaman'ın dünya ve tabiatı içine alan bütün fizik âleme bakışının doğru anlaşılmasını temine yardımcı olmak maksadıyla bir makale çerçevesinde değerlendirilmesi uygun bulunmuştur.
Bu makalede tahlil edilmesi düşünülen "Üçüncü Mevkıf'ın Birinci Mebhas"ı fizik âlemdeki yaratılışı bir çiçeğin resmedilişi ve güzel bir kadın heykelinin yapılışından hareketle ele aldığı için makalemizin başlığında "Fizik âlem" kaydı özellikle zikredilmiştir. Fizik âlem ile kastedilen görülen âlem, yani kosmostur. Yunanca'da evren/kâinat ve düzen anlamlarına gelen bu kelime ile düzenli bir bütün olarak kâinat kastedilmiştir ki, bizim literatürümüzde bu anlamı karşılayan kelime "âlem"dir. Kozmoloji, görülen âlemi kâinatın başı, sonu, zaman ve mekân gibi ilkeler çerçevesinde ele alan bir bilim dalıdır. Kozmolojide fizikî evrenin yapısı, kaynağı ve kâinatta cari külli kanunlar araştırılır. Bu makalede Bediüzzaman'ın metafizik sisteminde önemli bir yeri olan kozmoloji tasavvuru ele alınacaktır.
Bediüzzaman'ın metafiziğinde varlığın esası, Ilâhî isimler ve onların tecellileridir. Varlık âleminin hakikatinin Allah Teâlâ'nın isimlerinin tecellilerine dayandığını Bediüzzaman'dan önce bir çok mutasavvıf da dile getirmiştir. Bediüzzaman bu hakikatten hareketle, varlık âleminin, görülen ve görülemeyen yönleriyle Ilâhî isimlerin tecellilerinden ibaret olduğunu ifade etmiştir. Üçüncü Mevkıf'ın Birinci Mebhasını ise bütünüyle anılan hakikati ispata ayırmış, bu kısımda makro ve mikro kosmosun yaratılışında Ilâhî isimlerin nasıl tecelli ettiğini anlatmıştır. Üçüncü Mevkıf, Bediüzzaman'ın kozmolojisinin anlaşılması için son derece önemli bir risâledir. Kendisi ve ilk talebeleri de bu önemin farkındadırlar. Risâlelerin telifinde sıkça karşılaşılan tevafuklar, ilk kez bu risâlenin istinsahında fark edilmiştir. Bazı talebeleri, Üçüncü Mevkıf'ı, "Sair risâleler yıldızlar olsa, bu güneştir" diyerek övmüşlerdir. Bediüzzaman bu övgüyü, "Her bir risâle, kendi âleminde ve kendine mahsus semâ-i hakikatte birer güneştir. Uzak olanlara yıldız, yakın olanlara şemstir" şeklinde kısmen düzelterek onaylamıştır. (32. Söz'ün fihristi).
Bediüzzaman hazretleri, bu risâlenin hemen başında "Her şey hamd ile Allah'ı tesbih eder" (Isrâ sûresi, 17/44) âyetini zikreder ve "Her şeyden Cenab-ı Hakk'a karşı pencereler hükmünde çok vecihler bulunduğunu" söyleyerek konuya giriş yapar. Varlık âleminin, kâinatın tüm hakikatlerinin Ilâhî isimlere dayandığını; her şeyin hakikatinin bir ya da bir çok esmânın tecellisi olduğunu söyler. Hattâ yalnızca eşyanın hakikati değil, eşyadaki niteliklerin ve özelliklerin de Ilâhî isimlere istinat ettiğini belirtir. Varlık âlemini inceleyen felsefe/hikmet, tıp ve hendese/geometri gibi ilimlerin, ortaya çıkışları ve neticeleri itibarıyla gerçekte Ilâhî isimlerin yansımaları olduğunu söyler. Kısaca onun kanaatine göre fen bilimleri, insanların bu sahalarda gerçekleştirdiği tüm başarılar ve başta peygamberler olmak üzere bütün mükemmel insanların hakikatleri Ilâhî isimlere dayanmaktadır.
Bediüzzaman hazretleri, ehl-i tahkik velilerden bazılarının "Hakiki hakâik-i eşya, esmâ-i Ilâhiye'dir. Mahiyet-i eşya ise, o hakâikın gölgeleridir" dediklerini naklederek, Ilâhî isimlerin yaratılış ve varlık hakikatindeki yerine ve önemine vurgu yapar. Bu zatların, tek bir canlının dış şeklinde, fiziki yaratılışında yirmi kadar Ilâhî ismin cilvesinin göründüğüne dikkat çektiklerini de belirtir. Bediüzzaman, geçmişte dile getirilmiş bir çok hakikati akli delillerle açıkladığı, bazılarını temsillerle akla yakınlaştırmaya çalıştığı gibi, bu meseleyi de örnekler ve akli delillerle izah etme yolunu tercih etmiştir. O, "ince, hassas ve büyük" olduğunu söylediği bu hakikati çiçek ve kadın örnekleriyle açıklar. Sonra zikrettiği bu iki örneği, Ilâhî isimlerin üç ayrı tecelli boyutundan tahlil eder. Sathi bir bakışla, tekrar gibi görünebilecek bu durumdan usanmamaları gerektiğini okuyucuya baştan hatırlatır. Yaptığı değerlendirmeleri iki-üç ayrı eleğe benzeterek, her birinin konunun değişik yönlerinin anlaşılmasına yardımcı olacağını belirtir.
Aynı örnek üzerinden yaklaşık aynı isimlerin tecellileri, misalden asla veya bir bakıma müşahhastan mücerrede, asıldan misâle veya bir bakıma mücerretten müşahhasa, dıştan içe, içten dışa ve ayrıca bir arada bir sıra takip edilerek, farklı açılardan incelenmiştir. Bu üç basamaklı incelemenin birinci basamağında, modellere bakışta dıştan içe, fakat esmânın tecellisi hususunda içten dışa; ikinci basamağında tersi, yani esmânın tecellilerinde dıştan içe, modellere bakışta içten dışa; üçüncü basamağında ise hepsi bir arada ve küllî bir bakış takip edilmiştir. Bediüzzaman hazretleri, çiçek ve kadın modelini her bir varlığa ve kâinatın tamamına tatbik ve Esmâ-i Hünsâ üzerine oturan kozmolojisini takdim etmektedir. Bu tatbik ve takdim veya Esmâ-i Ilâhî'nin tecellileri iç içe ve mütedahil daireler gibi yedi sayfa veya safha halinde karşımıza çıkmaktadır. Söz konusu üç basamak, aynı zamanda eserden fiile, fiilden isme, isimden sıfata, sıfattan şe'ne ve nihayetinde Zat-ı Akdes'e ulaştıran, daha sonra kademe kademe yeniden varlık âlemine dönen bir yolculuğun da özeti gibidir. Bu konuyu ilk risâlelerinden birinde (MN, Nokta) "Eserde kemal fiilin kemaline, fiilin kemali ismin kemaline, ismin kemali sıfatın kemaline, sıfatın kemali şe'nin kemaline, şe'nin kemali Zat'ın kemaline, hadsen, zarureten, bedahaten delâlet eder" sözleriyle açıklamıştır. Daha sonra, bu isimlerin tek bir fertte tecelli ettiği gibi, aynı şekilde bütün canlılarda da tecelli ettiğini söyleyerek, Esmâ-i Ilâhîyenin kâinatın hakikatinin anlaşılmasında külli ve azametli esaslar olduklarının bir kez daha altını çizer.
Neden Çiçek ve Kadın?
Bediüzzaman'ın eşyanın hakikatını çiçek ve kadın modeli üzerinde nasıl göstermeye çalıştığının izahına geçmeden önce, O'nun neden çiçek ve kadın modelini seçtiği üzerinde birkaç söz söylemek gerekmektedir. Bunu da, kozmolojisini ortaya koyduğu aynı satırlarında görebiliriz.
Bediüzzaman'a göre, kâinatı yaratılışın altında yatan asıl sâik, Ilâhî Zât'ın mutlak manâda kemâl ve cemâle sahip oluşudur. Kusursuz ve mutlak kemâl ve cemâl, sebepsiz ve kendisinden dolayı sevilir; o, aynı anda hem sever, hem sevilir. Dolayısıyla böyle bir kemâl ve cemâl, aynalarda ve aynaların kabiliyetine göre lem'alarını ve cilvelerini görmek ve göstermek diler. Şu halde onlar, hem bizatihi güzel ve güzellik, hem de aşktırlar. Işte bu noktada güzellik ve aşk birleşir, aynı olur. Bu güzellik ve aşkın, bilhassa neticeleri ve varlıklarındaki maksatlar itibariyle en fazla yansıdıkları iki varlık, biri meyveye, en büyük faydaya, diğeri evlâda ve şefkat, merhamet, fedakârlık, başkası için yaşama ve iffet gibi en güzel ahlâka sahip olması hasebiyle çiçek ve kadındır. Bediüzzaman, bunu "Işte heykele konulan ve surete takılan sevimli nimetler, güzel-leziz meyveler, sevimli evlâdlar, güzel ahlâklar, o cemâl-i manevînin -kendi kabiliyetlerine göre- birer lem'asını taşıyorlar. O lem'aları, hem cemâl sahibine, hem başkasına gösteriyorlar" sözleriyle ifade eder.
Ayrıca Bediüzzaman, Risâlelerde daha başka vesilelerle de meyve, çekirdek ve çiçeklerden örnekler vermiştir. Bunun iki sebebi olduğunu söyler. Birincisi onlar kudretin en antika, en nazenin ve en harika mucizeleridir. Ikinci sebep ise felsefeciler ve tabiatçılar, çekirdek ve çiçeklerdeki harikuladelikleri sezemedikleri için, onlarda boğulmuşlar ve tabiat bataklığına düşmüşlerdir (10. Söz, Onuncu Hakikat, dipnot). Ayrıca en küçük bir mahlûkta bile pek çok Esmâ-i Hüsnâ'nın göründüğünü ispat ederek, büyük ve külli varlıkların onlara mukayesesini temin etmeyi hedeflemiştir. Nitekim o, "Küçük olsun büyük olsun her mahlûk, mazhar olduğu isimlerin cilve ve nakışları dilleriyle, o Esmâ-i Hüsnâ'nın Müsemma-i Zülcelal'ini tesbih edip, şerik ve nazirden tenzih ediyorlar" (25. Söz, Ikinci Şule) diyerek, en küçükten en büyüğe kadar her mahlûkun Cenab-ı Hakk'ı tesbih ettiğini belirtir. Insanın Ilâhî isimlere mazhar en cami ayna olması (10. Söz, Onbirinci Hakikat) itibarıyla ruh sahibi varlıklara örnek olarak insanı ve insan nevi içinden de "güzel kadın" örneğini seçmiştir. Çünkü çiçek gibi kadın da hem Ilâhî sanatın tecelli ettiği en nazenin varlık, hem de sadece fiziğiyle değerlendirilme ve güzelliğinin kendisine nisbet edilip, Yaratıcı'nın unutulması açısından bir çok insan için kayma noktasıdır.
Iki Model Üzerinden Eşyanın Hakikatine Yaklaşım ve Bediüzzaman'ın Kozmolojisi
Aynı zamanda mükemmel bir ressam ve heykeltıraş olan bir zat, güzel bir çiçek resmi çiziyor ve bir kadın heykeli yapıyor.1 Bu zat, yapacağı eserlerin önce genel hatlarını belirler. Bu iş, bir ölçü ve hesapla, geometrik ölçülere riayet edilerek yapılabilir.2 Ölçü ve hesap ise, ilim ve hikmet iktiza eder; ilim ve hikmeti gösterir. Zira görüyoruz ki, ölçü ve hesap ilim ve hikmet pergeliyle dönmektedir, dolayısıyla, ölçü ve hesabın arkasında ilim ve hikmet manâları hükmetmektedir.3 Bu noktada ilim ve hikmet pergeli kendisini gösterir; işte resim ve heykelin ince hatları ilim ve hikmet pergeliyle çizilmeye başlandı.4 Yaprakların çizildiğini, göz, kulak, burun gibi uzuvların yapıldığını ve bunların hem ne kadar sanatlı olduğunu, hem de ait bulundukları/hedeflenen varlığa, kendilerine biçilen gayeye ne kadar uygun düştüğünü gördüğümüzde anlarız ki, ilim ve hikmet pergelinin arkasında "yapma/sun' ve inâyet" manâları bulunmaktadır.5 Sanat ve inâyet manâlarında aynı anda güzellik ve estetik de görülüyor. Demek ki ortada, yaptığını güzel yapma iradesi ve süsleme, estetize etme kasdı da söz konusudur. Neticede hem çiçek resmi, hem kadın heykeli, güzel ve mütebessim, hem de âdeta hayatdar bir şekilde arz-ı endam etmektedir.6 Söz konusu güzel ve estetik yapma, hem göz alıcı ve parlak kılma mânaları, lütûf ve kereme dayanmaktadır. Lütûf ve keremin hükmetmesiyle çiçeğin baştanbaşa bir lütûf, heykelin de adeta taş şekline bürünmüş bir kerem olduğu görülmektedir.7 Kerem ve lütfu "teveddüd/kendini sevdirme ve taarrüf/kendini tanıtma" mânalarının harekete geçirdiği ve çalıştırdığı açıktır. Sanatkârlar, sanatlarıyla diğer insanlara kendilerini tanıtmak ve sevdirmek, takdir görmek isterler. (Bu, san'atkârlarda bazen bir zaaf olsa da, mutlak kemâl ve cemâlin kendiliğinden gelen, olmazsa olmaz hususiyetidir. Yani, ortada zâtî, kendinden ve mutlak bir kemâl ve cemâl (güzellik) varsa, bunlar mutlaka bilinmek, tanınmak ve sevilmek dileyecektir. Dolayısıyla, yaratılışın temelinde bu cemâlin ve kemâlin kendine, Zât'ın Zâtına olan ve O'na has, münezzeh, mukaddes sevgisi yatmaktadır.)8 Tanıttırma ve sevdirme ise, merhametten ve nimetlerle perverde etme iradesinden kaynaklanır. (Çünkü, asıl kemâl, başkalarının lezzetiyle lezzet almayı gerektirir. Insan bile olsa, kâmil insan, kendisini değil, başkalarını düşünen, kendini başkalarına adayan insandır. Bu ise, Ilâhî Zât'ta mutlak kemâldedir. Yani O Zât, başkalarına karşı kemâline münasip bir merhamet sahibidir ve dolayısıyla onları nimetlendirmek diler; onların nimetlerle perverde olmasından Zâtına has mukaddes sürur duyar.) Işte, rahmet ve nimet verme iradesi, o heykeli çeşitli nimetleriyle donatacak, çiçeğe de güzel hediyeler takacaktır.9 Görüyoruz ki, heykel, en yerinde uzuvlarla donatıldı, ayrıca çok güzel ve estetik yapıldı; kucağı nimetlerle dolduruldu. Çiçek ise, bir mücevhere iliştirildi. Buradan anlıyoruz ki, rahmet ve nimet verme iradesini "acımak ve şefkat etmek" mânası harekete geçirmektedir.10 Acımak ve şefkat etmek mânasının kaynağı da, ressam ve heykeltıraş olan zatta bulunan ve tezahür etmek isteyen manevi cemal ve kemaldir.11 Cemalin en şirin bir boyutu olan muhabbet ve en tatlı kısmı olan rahmet ise sanat aynasıyla görünmek ve iştiyakla arzulayanların gözleriyle kendilerini görmek isterler. Işte heykele konulan ve çiçek resmine takılan sevimli nimetler, güzel meyveler o manevî cemalin birer ışıltısını yansıtıyorlar. O ışıltıları, hem cemal sahibine hem de seyredenlere gösteriyorlar.
Buraya kadar yalnızca örnek anlatılmış gibi görünse de, sanatkârın kabiliyetinden kaynaklanan sıfatlarının eserlerine yansıması üzerinde durulmuş, eserdeki mânalardan hareketle sanatkârın niteliklerinin nasıl tespit edileceği ortaya konmuştur. Müellif, ısrarla şe'n ve sıfat yerine mâna kelimesini kullanmıştır. Manâ kelimesini seçmekteki sebep ise, nasıl manâ görünmez ve dışta bir eserle kendini gösterirse, bunun gibi, san'atkârdaki kabiliyet ve sıfatların da birer manâ halinde görünmez olduğuna, görünen eserin arkasında görünmeyen manâların, onların gösterdiği sıfatların bulunduğuna dikkat çekme isteği olsa gerektir. Çünkü, san'atkârı görmüyoruz; ama eseri nasıl meydana getirdiğini ve nihayet eseri görüyoruz. Dolayısıyla, esere ve onu ortaya çıkarmadaki fiillere bakarak, bu fiillerin gerisindeki görünmez hakikatlere uzanabiliyoruz. Gerçi muhterem müellif bir başka yerde, "Şu kâinatta görünen ve bilinen bütün letaif, bütün mehasin, bütün kemalât… birer manâdır, birer mazmundur, birer manevi kelimedir ki, Sâni-i Zülcelal'inin lütuf ve merhametinin tecellilerini, ihsan ve cemalinin cilvelerini bizzarure, açıkça kalbe gösterir, aklın gözüne sokuyor" (29. Söz, Ikinci Maksad) diyerek, her bir eseri bir manâ olarak da takdim eder. Fakat burada kullandığı manâ ile bizatihî maddede tecelli eden asıl varlığı değil kasdetmemekte, onunla daha ziyade mazmun anlamını kasdetmekte, doğrudan onun gösterdiği hakikate dikkat çekmektedir.
Birinci elek: Varlıkların dili
Yukarıda zikredilen örnek fizik âlemin yaratılışına uyarlandığında, küllî-cüz'î bütün varlıklar
ya bir çiçek, ya bir cins-i lâtif ferdi olarak karşımıza çıkacaktır. Yani "Cennet bir çiçektir; huri taifesi dahi bir çiçektir. Semâ da bir çiçektir, yıldızlar o çiçeğin yaldızlı nakışlarıdır. Güneş de bir çiçektir, ışığındaki yedi rengi o çiçeğin nakışlı boyalarıdır. Nasıl insan küçük bir âlem ise, âlem de güzel ve büyük bir insandır. Hûrîler nev'i, ruhaniler cemaati, melek cinsi, cin taifesi ve insan nev'i, birer güzel şahıs hükmünde tasvir, tanzim ve icat edilmiştir. Hem her biri külliyetiyle, hem her bir ferdi tek başına Sani-i Zü'l-Celâl'in isimlerini gösterdikleri gibi, O'nun cemaline, kemaline, rahmetine ve muhabbetine ayrı ayrı birer aynadır. Nihayetsiz cemal ve kemaline, rahmet ve muhabbetine doğru birer şahiddir. Ve o cemal ve kemalin, rahmet ve muhabbetin birer âyetidir." Buradan hareketle: (1)
Bütün varlıklar, anılan biçimlendirme ve şekillendirmeler neticesinde kendi üzerlerinde "Mukaddir, Munazzım, Musavvir" isimlerinin tecellilerini gösteriyorlar. (2) Varlıkların genel hatlarının/özelliklerinin belirlenmesindeki maharet, "Alîm ve Hakîm" isimlerini; (3) ilim ve hikmet cetveliyle yapılan tasvir, "Sâni ve Kerîm" isimlerini göstermekte; (4) Sanatın maharetli eliyle, inâyetin fırçasıyla o suretlere öyle hüsün ve estetik verilmektedir ki, lütüf ve kerem manâları sanki o varlıklarda şekle bürünmüş, ortaya çıkmış gibi "Latîf ve Kerîm" isimlerini zikretmektedir. (5) Lütûf ve keremi cilveye sevk eden ise sevdirmek ve tanıttırmak şe'nleridir ki, "Latîf ve Kerîm" isimlerinin arkasında "Vedûd ve Ma'rûf" isimlerini okutturmakta, varlıkların hal dilinden bu isimler işitilmektedir. (6) Sâni-i Hakîm, çiçek ve benzeri zinetli varlıkları lezzetli meyvelerle, güzel canlıları sevimli yavrularla süslendirip bakışları zinetten nimete, lütuftan rahmete çevirmekte, o nimetlerin ortaya çıkmasına sebep gibi görünen zahiri perdelerin arkasında "Mün'im ve Rahîm" isimlerinin cilvelerini göstermektedir. (7) Acıma ve şefkat etme (terahhum ve tahannün) şe'nleri Rahîm ve Kerîm'i cilveye sevk ederek "Hannân ve Rahmân" isimlerini okutmaktadır. (8) Terahhum ve tahannün manâlarını cilveye sevk eden ise tezahür etmek isteyen zatî cemal ve kemaldir ki "Cemîl" ismini ve (9) Cemil isminde mündemiç bulunan "Vedûd ve Rahîm" isimlerini okutturmaktadır. Zâtî olan Cemal ve Kemal, Vedûd ve Rahîm isimlerini doğrudan gösterir. Çünkü cemal bizzat sevilir; güzellik ve güzellik sahibi, kendi kendini sever. Bu sebeple cemal, hem güzellik hem de sevgidir. Kemal da aynen cemal gibi zatı itibarıyla sebepsiz olarak sevilir. O, aynı anda hem seven, hem de sevilendir. (2)
Ikinci elek: O'ndan Sanatına
Yukarıda gördük ki, varlık âlemi Cenab-ı Hakk'ın isimlerinin tecellileridir. Yaratıcı mutlak kemal ve cemal sıfatlarına sahiptir. (1) Yaratılış, bu cemal ve kemal sıfatlarının görünmek ve aynalarda kendini görmek istemesiyle başlamıştır. "Nihayetsiz derece-i kemalde bir cemal ve nihayetsiz derece-i cemalde bir kemal; nihayet derecede sevilir, muhabbete ve aşka layıktır. Elbette ayinelerde ve ayinelerin kabiliyetlerine göre lemeatını ve cilvelerini görmek ve göstermekle tezahür etmek ister". (2) Cemal sahibi Hakîm ve kemal sahibi Kadir olan Yüce Yaratıcı'nın, zatındaki cemal ve kemal, acımak ve şefkat etmek ister (terahhum ve tahannün) ve "Rahman ve Hannan" isimlerini tecelliye sevk eder. (3) Rahman ve Hannan isimlerinin tecellisiyle ortaya çıkan acıma ve şefkat ise rahmet ve nimeti göstermekle "Rahîm ve Mün'im" isimlerini cilveye sevk eder. (4) Rahmet ve nimet ise teveddüd ve taarrüf şe'nlerini iktiza ederek "Vedud ve Ma'ruf" isimlerini tecelliye sevk eder, böylece onları yaratılmış sanatlı varlıkların bir perdesinde gösterir. (5) Teveddüd ve taarrüf (Kendini sevdirme ve hünerleriyle tanıttırma) ise lütuf ve kerem manâlarını harekete geçirerek "Latîf ve Kerîm" isimlerini yaratılmış sanatlı varlıkların bazı perdelerinde okutturur. (6) Lütuf ve kerem şe'nleri, ise ayrıntılara kadar kusursuz yapma, hiçbir ayrıntıyı kaçırmama, ayrıca güzel yapma fiillerini harekete geçirir. "Müzeyyin ve Münevvir" isimlerini varlıkların güzellik ve nuraniyeti diliyle okutturur. (7) Müzeyyin ve Münevvir isimlerinin delâlet ettiği Zat-ı Akdes'te bulunan tezyin ve tahsin şe'nleri -şe'n, insanlardaki potansiyellere, yani istidatlara benzetilebilir- ise yapma ve ihsanda bulunma (sun' ve inâyet) manâlarını iktiza ederek "Sâni ve Muhsin" isimlerini varlıkların güzel simasıyla okutturur. (8) O sun' ve inâyet ise bir ilim ve hikmeti gerekli kılar ve "Alîm ve Hakîm" isimlerini o varlığın intizamlı hikmetli azasıyla okutturur. (9) Varlıklarda müşahede edilen ilim ve hikmet tecellileri ise tanzim, tasvir ve şekil verme fiillerini iktiza ederek "Musavvir ve Mukaddir" isimlerini varlıkların genel görünüşü ve şekliyle okutturur ve gösterir.
Bu kısımda müellif, bütün yön ve hususiyetleriyle yaratılışı âdeta safha safha anlatmaktadır. Başlangıçta yaratılışın sebebi olarak "mutlak cemal ve kemal" sahibi Zat'ın sanatını görmek ve esmâ tecellileriyle tanınmak, görünmek istediğini söyleyerek, varlıkların yaratılış gayesini zikreder. Sonra cemal ve kemalin, merhamet ve şefkati, merhamet ve şefkatin ise bütün varlıkları kollama ve onlara nimet vermeyi gerekli kıldığını, sonuçta varlığın bir perdesinde Cenab-ı Hakk'ın sevme-sevilme ve tanınma (Vedûd-Ma'ruf) isimlerinin göründüğünü söyler. Lütuf ve kerem, varlıkların güzel olmasını iktiza ettiği için varlıklar zinetli ve nurlu bir şekil alır. Varlıkların güzel ve süslü şekilleri ise onlara ihsanda bulunan sanat sahibi Yaratıcı'nın "san'atkârlığı"nı ve her fiilinde mutlak fayda, gaye güzellik bulunduğunu gösterir. Ihsan ve sanat ise ilim ve hikmeti gerekli kıldığından, varlığın bütün azalarıyla hikmetli ve intizamlı yapıldığını ortaya koyar. Ilim ve hikmet, intizam, tasvir ve şekil vermeyi gerektirdiğinden sonuçta varlık bütün heyet ve görünüşüyle ortaya çıkmış olur. Burada bir eşya ya da canlının fiziki vücudunun Ilâhî isimlerin tecellileriyle yaratılışı, varlık âlemine gelişi tasvir edilmiştir.
Bu kısımda Bediüzzaman, Ilâhî isimlerden birinin diğerini gerekli kılmasını ve âdeta mütedahil daireler gibi iç içe tecellilerini de nazara vermiş olmaktadır. Farklı risâlelerde de üzerinde durduğu bu mesele hakkında Bediüzzaman: "Kâinatta tecelli eden her bir isim, bütün isimleri kendi Müsamma'sına isnad eder ve O'nun unvanları olduğunu ispat eder. Çünkü kâinatta tecelli eden isimler, iç içe girmiş daireler gibi ve ışıktaki yedi renk gibi birbiri içine giriyor, birbirine yardım ediyor, birbirinin eserini tekmil ediyor, tezyin ediyor." der (26. Mektup, Dördüncü Mesele). Bu konuda yine O, bir başka açıdan, "Kâinatın her bir âleminde, her bir taifesinde, Esmâ-i Hüsnâ'dan bir ismin unvanı tecelli eder. O isim, o dairede hâkimdir. Başka isimler orada ona tabidirler; belki onun zımnında bulunurlar" diyerek (24. Söz, Birinci Dal), Ilâhî isimlerin birbirleriyle münasebeti ve tecelli dereceleri, ayrıca varlıkların, her bir varlığın kendine has taayyün ve hususiyetlerinin sebebi konusunda açıklamada bulunur.
Bediüzzaman Hazretleri, isimlerin tecellileri ve onlara bakış konusunda başka noktalara da dikkat çeker. Meselâ, "Her bir ismin cilvesinden diğer esmâya intikal edilmezse zarar edileceğini" söyler. Zira O'nun isimleri birbiri içinde görünür, şuunatı birbirine bakar, unvanları birbirini ihsas eder ve rububiyetin terbiye çeşitleri birbirine yardımcı olur. Insan Cenab-ı Hakk'ı bir isim, bir unvan, ya da bir rububiyetiyle tanısa diğerlerini inkar etmemesi gerekir. Meselâ, Kâdir ve Hâlik isimlerinin eserini gören bir kişi "Alîm" ismini görmezse gaflet ve tabiat dalaletine düşebilir (24. Söz, Birinci Dal). Vahdet-i Vvücud görüşünü benimseyen mutasavvıflar, Cenab-ı Hakk'ın "Vücud" sıfatından diğer sıfatlarına intikal edemedikleri ve diğer sıfatlarını ihmal ettikleri için hata yapmışlardır. Üçüncü elek: Yaratılışta Esmâ-i Hüsnâ Sayfaları
Yukarıdaki ilk iki tahlilde ya da kendi deyişiyle "elek"te, her bir canlıya farklı Ilâhî isimlerin tecellilerini ihtiva eden üst üste yirmi gömlek giydirildiği veya her bir varlığın yirmi perdeye sarıldığı, yani her bir varlıkta en az yirmi Ilâhî ismin tecelli ettiği gösterilmiştir. Çiçek ve kadının yalnızca zahiri yaratılışlarında bu kadar çok sayıda isim tecelli ederse, bütün varlık âlemi özellikle de canlı varlıkların ruhani ve hissi yönlerinde ne kadar çok Ilâhî ismin tecelli edeceği anlaşılır. Ayrıca dünya ve gökyüzü gibi büyük ve küllî mahlukat da bu örneklere mukayese edilebilir. Çiçek ve kadındaki ilahi isimlerin tecellilerini, biri açılınca ardında diğeri görülen bir tek kitabın şu yedi sayfası gibi düşünmek mümkündür:
Birinci sayfa, varlıkların genel hatlarını, şeklini, ölçülerini, hey'et-i umumiyesini gösteren sayfadır. Varlıkların bu sayfası incelendiğinde Cenab-ı Hakk'ın "Musavvir, Mukaddir ve Munazzım" isimlerinin tecelli ettiği açıkça görülmektedir.
Ikinci sayfa, varlıklar ayrı ayrı uzuvlarının belirmesi ile kendilerine mahsus basit şekilleriyle ortaya çıkarlar. Işte bu sayfada "Alîm ve Hakîm" gibi bir çok ismin yazılı olduğu müşahede edilir.
Üçüncü sayfada, basit yaratılış safhasını müteakip her uzvun sanatlı ve zinetli bir biçimde yaratıldığı görülmektedir. Bu sayfada "Sâni ve Bari" gibi bir çok isim işlemektedir. Dördüncü sayfa, yaratılan her varlığa öyle bir güzellik ve süs veriliyor ki, adeta o varlık cisim haline bürünmüş lûtuf ve kerem gibidir. Bu sayfada "Latîf ve Kerîm" isimlerinin yazılı olduğu görülmektedir.
Beşinci sayfada, çiçeğe tatlı meyveler, kadınlara da sevimli evlatlar ve güzel ahlâkların verildiği görülmektedir. Bu sayfadaki tecelliler "Vedud, Rahîm ve Mün'im" gibi isimleri okutturuyor.
Altıncı sayfa, nimetlerin verildiği sayfadır. Bu sayfada "Rahman ve Hannan" isimleri okunmaktadır.
Yedinci sayfada, "hakiki bir şevk ve şefkatle yoğrulmuş halis bir şükür ve safi bir muhabbete layık" şekilde nimetlerde ve her şeyin neticelerinde güzellik ve cemal pırıltıları görülmektedir. Bu sayfada "Kemal sahibi Cemil ve cemal sahibi Kâmil" isimlerinin yazılı olduğu anlaşılmaktadır.
Burada zikredilen yedi sayfada, âlemin yaratılışında mütecelli Esmâ-i Hüsnâ'nın tecellileri görülmektedir. Bu açıdan, anılan tecellileri, daha doğrusu her bir isme dayanan tecellilerin hey'et-i umumiyesini, Ilâhî külli kanunlar ya da Ilâhî icraatın unvanları gibi değerlendirmek de mümkündür. Nitekim başka bir yerde (30. Söz, Ikinci Maksad) kâinatta cari Ilâhî kanunlar zikredilirken "Kanun-u rububiyet, kanun-u kerem, kanun-u cemal, kanun-u rahmet, kanun-u hikmet, kanun-u adl ve kanun-u ihata-yı ilmi (her şeyi kuşatan ilim kanunu)" şeklinde yedi kanundan bahsedilir. Bu kanunların her birinin arkasında azam mertebede bir isim ve onun tecelli-i azamının bulunduğu belirtilir. Bu kanunlarla yukarıda zikredilen yedi sayfa arasındaki paralellik hemen dikkat çekmektedir. Ancak burada varlıklara, daha çok yaratılışlarındaki maksatlar ve zerlerin varlıkları oluşturma adına harekete sevkedilmesi açısından bakıldığı için, öncelikle Rububiyet zikredilmiş, onların şekilleri nazara alınmadığından, "Mukaddir, Munazzım, Sâni, Bari" gibi isimler nazara verilmemiştir.
Yukarıda zikredilen yedi sayfadaki tecelliler, aynı zamanda kâinatın rengi, ışığı, hayatı ve rabıtaları konumundaki yedi hakikati göstermektedir. Bediüzzaman Hazretleri, ism-i azamın altı nurunun cilvelerini anlattığı bir risâlede (30. Lem'a, Üçüncü Nükte) bu hususu şöyle dile getirir: "Madem kâinat mevcuttur ve inkar edilmiyor. Elbette kâinatın, renkleri, ziynetleri, ışıkları, ziyaları, san'atları, hayatları, rabıtaları hükmünde olan hikmet, inâyet, rahmet, cemal, nizam, mizan, ziynet gibi meşhud hakikatler, hiçbir cihetle inkar edilmez." demektedir. Varlıkların fiziki yaratılışında yukarıda zikredilen isimler tecelli ettiği gibi, canlı varlıkların manevi yönleriyle ilgili de bir çok ismin tecellisi vardır. Mesela insanda, ruh, kalb, akıl, hayat ve letaif gibi öyle sayfalar vardır ki bunlar "Hayy, Kayyum ve Muhyi" gibi bir çok kudsi ve nurani Ilâhî ismi okur ve başkalarına da okutturur.
Değerlendirme
Bediüzzaman Hazretlerinin, "Her şey hamd ile Allah'ı tesbih eder" (Isrâ sûresi, 17/44) âyetinin bir tefsiri/yorumu mahiyetinde kaleme aldığı "32. Söz, Üçüncü Mevkıf Birinci Mebhas'ta, varlıkların Allah Teâlâ'yı nasıl tesbih ettikleri anlatılmıştır. Yani O'na göre, "Her şey hamd ile Allah'ı tesbih eder" demek, bütün yaratıklar, gerçekte Ilâhî isimlerin tecellileridir ve onlar, yaratılışları, şekil ve suretleri, hayatları, gördükleri vazifeler, hayatlarındaki neticeler ve sahip kılındıkları bütün özellikleriyle Cenab-ı Allah'ı nazara vermekte, kendilerinde tecelli eden isimlerle âdeta sürekli O'nu anmakta, Yaratan, Rızıklandıran, Yaşatan, Hayattan Alan, Yerlerine Yenilerini Getiren olarak ancak O'nun bulunduğunu, başka hiçbir varlığın olmadığını, dolayısıyla O'nun her türlü noksanlıktan, ihtiyaçtan ve ortakları bulunmaktan mutlak münezzehiyetini dile getirmektedirler.
Cenab-ı Hakk'ın kâinattaki tasarrufatı, bir bakıma sıfat ve isimlerinin tecellileri demektir. Bu sebeple Kur'an-ı Kerîm'de bir mesele anlatıldıktan sonra bir çok yerde âyetler, o husustaki Esmâ-i Hüsnâ'nın fezleke halinde zikredilmesiyle hitama ermektedir. Böylece, "O, Aziz ve Hakîm'dir"; "O, Gafur ve Rahîm'dir" ve benzeri fezlekelerle, âyetlerde geçen hükümlerin ve Cenab-ı Hakk'ın fiillerinin ardında, O'nun zikredilen isimlerinin tecellileri bulunduğu hatırlatılmış olmaktadır. Bediüzzaman, bu hususu da "Yirmi Beşinci Söz"de ayrıca tahlil etmiş, örneklerle açıklamıştır (Ikinci Şule, Dokuzuncu Nükte).
Cenab-ı Hakk'ın isimleri, yalnızca varlıkta tecelli edenlerden ibaret değildir. "Varlığın esası sayılan esmâ-i ilâhiyenin yanında bir de Zât-ı Ulûhiyet'i tenzihe delâlet eden isimler vardır ki, bunlar, Hazret-i Zat'ın icraâtına karşı birer hicab mahiyetindedirler. Sofîlerin: 'Zât-ı Ulûhiyet'i müşahedeye mâni yetmiş veya yedi yüz perde vardır; eğer bu izzet ve azamet perdeleri bir an açılıverse, envâr-ı Zât'ın tecellisiyle her şey silinir gider; ortada ne arz kalır ne semâ, ne isim ne de O'ndan başka bir müsemmâ.' sözleri min vechin bu hakikati ifade eder… Aslında bütün varlık O'nun ziya-ı vücudundan, bütün şuûn-u harekât O'nun esmâ-i sübhâniyesinden, umum keyfiyât ve hususiyetler de O'nun ilim, irade ve kudret… gibi sıfât-ı sübhâniyesindendir. Herkesin anlayacağı bir dille ifade edecek olursak; bütün varlık ve hâdiseler, arkalarındaki sıfât-ı ilâhiye ve Esmâ-i Hüsnâ'nın tecellilerinden ibarettir. Her ârif-i billâh, seviye ve donanımına göre Esmâ-i Hüsnâ'nın çehresinde Müsemmâ-i Akdes'i okur; sıfât-ı sübhâniye vesâyetinde O'nu Zât'ına uygun tanımaya çalışır" (M. Fethullah Gülen, Sübuhât-ı Vech)
Bediüzzaman Hazretleri geçmiş dönemlerde yaşayan veliler gibi zikir, tefekkür ve dua maksadıyla Esmâ-i Hüsnâ'ya müracaat etmiştir. Mesela bir yerde "Şeyh Geylani'nin Esmâ-i Hüsnâ manzumesini okudum. Bana bir arzu geldi ki Esmâ-i Hüsnâ ile bir münacat yazayım" diyerek vezinli bir Esmâ-i Hüsnâ duası yazmıştır (Bkz. 17. Söz, Ikinci Makam). O, Esmâ-i Hüsnâ ile yapılan dua ve zikirlere çok önem vermektedi. Bunun yanında risâlelerin bir çok yerinde Esmâ-i Hüsnâ ile kâinatın anlamını ve hayatın gayesini açıklayan değerlendirmeler yapar (Özellikle bkz. 24. Mektup). His ve zevkin öne çıktığını söylediği bir risâlede (3. Lem'a) "Beka, Baki-i Zülcelal'e mahsustur ve madem Baki'nin esmâsı bakiyedir. Ve madem Baki'nin ayineleri Baki'nin rengini, hükmünü alır ve bir nev'i bekaya mazhar olur. Elbette insana en lazım iş, en mühim vazife, o Baki'ye karşı alâka peyda etmektir ve esmâsına yapışmaktır" diyerek, hayatın gayesini esmâ penceresinden yorumlar.
Hayatın anlamını ve kâinatın varoluşunu açıklamak maksadıyla Muhyiddin ibn Arabi ve onun geleneğini izleyen sufilerce Esmâ-i Hüsnâ'ya müracaat edildiği bilinmektedir. Ancak Esmâ-i Hüsnâ'nın tevhid delili haline getirilmesi Bediüzzaman Hazretlerine mahsustur. O'nun bu yönünü fark etmeyen bazı kişiler, giriş kısmında da temas ettiğimiz gibi Bediüzzaman'ı ve onun kâinata, dünyaya, tabiata ve fen bilimlerine bakışını yanlış değerlendirmişlerdir. "Hakem" isminin cilvesini anlattığı bahsi yanlış anlayan dervişe "Demek, (bu bahis) kozmoğrafyacılar gibi ehl-i fennin en son ve geniş nokta-i istinatları ve medar-ı gafletleri olan perdelerde ehadiyet nurunu gösteriyor. Orada da düşmanlarını takip ediyor. En uzak tahassüngahlarını bozuyor. Her yerde, huzura bir yol gösteriyor. Eğer güneşe kaçsa, ona der 'O bir soba, bir lambadır. Odununu, gazyağını veren kimdir? Bil ayıl!' (KL: s. 232) diyerek, kâinata nasıl bakılması gerektiğini gösterir. Bediüzzaman, dünya/âlem hakkındaki değerlendirmelerinde de, dünyayı mâna-yı ismi cihetiyle değil mâna-yı harfi, yani Cenab-ı Hakk'ın isimlerini gösteren bir âyet, ayna ve işaret olduğu için sevdiğini ve dünyadan bu maksatla bahsettiğini vurgular. Hattâ onun kâinattan tafsilatlı olarak bahsetmesi de, yine Cenab-ı Hakk'ın birliğini ispat ve O'nu hatırdan çıkarmama gayesiyle yapılmış tefekkürî seyahatlerdir.
Hazreti Üstad, Esmâ-i Hüsnâ'nın tevhid delili olarak formüle edilmesinden habersiz bazı ulemanın itirazlarıyla da karşılaşmıştır. Onuncu Söz'de zikredilen on iki hakikatin Esmâ-i Ilâhîye'ye istinat ettiklerini, bu sebeple ancak mü'minler için bağlayıcı olacağını münkirlere karşı delil teşkil etmeyeceğini iddia eden bir Müftü Efendi'nin itirazını şöyle cevaplar: "Her bir hakikat üç şeyi birden ispat ediyor: Hem Vacibü'l-Vücud'un vücudunu, hem esmâ ve sıfâtını; sonra haşri onlara bina edip, ispat ediyor. En muannid münkirden, ta en halis bir mü'mine kadar herkes, her hakikatten hissesini alabilir. Çünkü, hakikatlerde mevcudata, âsâra nazarı çeviriyor. Der ki: Bunlarda muntazam ef'al var. Muntazam fiil ise failsiz olmaz. Öyleyse bir faili var. Intizam ve mizanla o fail iş gördüğü için, Hakîm ve Âdil olmak lazım gelir. Madem Hakîmdir; abes işleri yapmaz. Madem adaletle iş görüyor; hukukları zayi etmez. Öyleyse bir büyük toplanma yeri ve bir mahkeme-i kübra olacak". (BL. s. 1541) O, Esmâ-i Hüsnâ'nın tecellilerini anlatırken önce Cenab-ı Hakk'ın vücudunu, sonra şe'n, sıfat ve isimlerini, daha sonra o isim ve sıfatların baktığı diğer hakikatleri ispat etmektedir. Bunlar bazen haşir, nübüvvet gibi iman hakikatleri, bazen kâinattaki nizam, mizan gibi hakikatler, bazen de rububiyet ve kerem gibi kanunlar olabilmektedir. Böylece o, geçmişte daha çok hissî, zevkî ve manevî tecrübe alanı olan Esmâ-i Hüsnâ'yı "hüccet/delil" haline getirmiştir.
Bediüzzaman Hazretleri, Şah-ı Geylani ve Imam Rabbani ve benzeri büyük sufiler gibi zikir, dua ve tefekkürde Esmâ-i Hüsnâ'nın ehemmiyetini Kur'an'ın dersiyle kavrayarak, Cevşen gibi duaları evradı arasında merkezi bir konuma yerleştirmiştir. Ayrıca müdakkik mutasavvıflar gibi hayatın ve varoluşun gayesini Esmâ-i Hüsnâ'dan hareketle yorumlamıştır. Bütün bunların yanında mikro ve makro kosmosun yaratılışını Esmâ-i Hüsnâ'nın tecellilerine dayanarak sistemli bir şekilde açıklamış; Cenab-ı Hakk'ın birliği, haşir ve nübüvvet gibi iman hakikatlarını esmânın cilvelerinden hareketle delillendirmiştir. Münacat risâlesinde (3. Şua), kâinatın diliyle yaptığı duada, tekrar cümlesi olarak zikrettiği şu ifade, onun Zat-ı Akdes'e bakışını ve kozmoloji tasavvurunun veciz bir şekilde dile getirir:
"Ey şiddet-i zuhurundan gizlenmiş ve ey azamet-i kibriyasından istitar etmiş olan Zat-ı Akdes!
Zeminin bütün takdisat ve tesbihatıyla, Seni kusurdan, aczden, şerikten takdis ve bütün tahmidat ve senalarıyla Sana hamd ve şükrederim".
Kaynaklar:
- Bediüzzaman Said Nursi, Sözler, Mektubat, Lem'alar, Şualar. - ----, (MN): Mesnevi-i Nuriye, Sözler yay. Istanbul 2000. - ----, (KL): Kastamonu Lahikası, Envar nşr. Istanbul 1990. - ----, (BL): Barla Lahikası, Sözler yay. Istanbul 2002. - M. Fethullah Gülen, Kalbin Zümrüt Tepeleri, "Sübuhât-ı Vech", Sızıntı, sayı 298. - Ebu'l-Abbas er-Rıfai, el-Bürhanü'l-Mmüeyyed, Beyrut 1408. - Ahmet Cevizci, Felsefe Sözlüğü, Istanbul 1999.