Suriye olaylarının perde arkasında neler var? -1-
PROF. DR. YUSUF ÖZERTÜRK
*27 Kasım 2024 Çarşamba günü Suriye Rejim muhalifleri koalisyonunun başlattıkları silahlı mücadele sonucu Suriye’nin Halep, Hama, Humus ve Başkent Şam şehirleri rejim muhaliflerinin eline geçti. Rejim muhaliflerinin ana kolu Heyet Tahrir el Şam (Şam’ın Kurtuluşu Heyeti- HTŞ)’dır. Diğer kolu da önceleri ÖSO (Özgür Suriye Ordusu) adı verilen daha sonra Suriye Milli Ordusu adını alan SMO’dur. Anlaşıldığı kadarıyla B. Esad rejimi artık yıkıldı. Bundan sonra Suriye’nin geleceğinin ne olacağına çeşitli güçler karar vereceğe benziyor.
Suriye meselesinin perde arkasında gerçekte neler vardır? Bu konunun anlaşılabilmesi için geçmişte neler oldu, Suriye hangi amacın bir parçası, bundan sonra ne bekleyebiliriz vb. soruların cevaplarına perde aralamak için hafızalarımızı tazelemekte fayda vardır.
A-BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ (BOP) VE YENİ DÜNYA DÜZENİ
*1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla yeni bir sömürgecilik anlayışı gelişti. ABD ‘daha fazla özgürlük, daha fazla zenginlik’ diyerek küresel güçlerin kontrolünde yeni bir Dünya egemenliği kurmak için harekete geçti. Nitekim ‘Küresel güçlerin’ bir temsilcisi durumunda olan eski ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger ‘Küreselleşme Amerikan hegemonyasının diğer bir adıdır’ demiştir. Küreselleşmenin temel taktiği, sömürge haline getirilmesi hedeflenen toplumların milli şuurdan arındırılmasıdır. ABD’nin ‘Yeni Dünya Düzeni’ içinde uyguladığı politika; ‘Böl, Zayıflat ve Yönet’ yerine ‘Küçült, Birleştir ve Yönet’ olmuştur. Sömürgeciler, eskiden hiçbir bedel ödemeksizin mal ve hizmet elde ediyorlardı (işgal ve köleleştirme). Yeni Dünya Düzeninde ise malın değerinden daha ucuza alınması ve yeni pazarlara sahip olunması Küreselcilerin başlıca hedefleri olmuştur.
*Yeni Dünya Düzeninde; Ulus devletler federal devletler haline getirilip, bunların da bir çatı federasyon halinde birleştirilmesi (Konfederasyon) esas alınmıştır. İşte BOP’nin yapılması amaçlarından birisi budur.
*Yeni Dünya Düzeninde artık devletler kendi silahlı güçleriyle savaşmak yerine vekil güçlerle savaşmayı tercih etmektedirler (Vekalet savaşları).
*ABD’nin çıkarları bakımından Ortadoğu önemlidir. Çünkü Dünyadaki işletilebilir en büyük petrol rezervleri Ortadoğu’dadır. Bu önemli enerji kaynağının ABD’nin çıkarları doğrultusunda kullanılması gerekmektedir. ABD, bölgeye ‘barış getireceğini’ iddia etmektedir. Bu maksatla ABD bölge ülkeleriyle olan ilişkilerini ve konumunu ulusal çıkarları doğrultusunda yeniden gözden geçirmiştir. Bu maksatla yeni müttefikler, yeni askeri üsler edinme gayreti içine girmiştir. Yeni uygulamasıyla ABD, bölge ülkelerine ‘Benim çıkarlarım için benimle birlikte hareket edenler verdikleri desteğin karşılığını alırlar, benim yanımda olmayanlar da zarara uğrarlar’ mesajını vermiştir.
*ABD, Ortadoğu petrolünü kontrol altına almak ve İsrail’in güvenliğini sağlamak için bir proje geliştirdi. Bunun adı ‘BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ’ (BOP)’dir. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu Fas’tan Afganistan’a kadar uzanan bölgede devletlerin REJİMİ VE SINIRLARININ DEĞİŞTİRİLECEĞİ ve 22 devlete bölüneceği belirtilmiştir.
BOP İLE HEDEFLENENLER
1- Enerji kaynaklarına sahip olan bölgenin kontrol altına alınması.
2- İsrail’in güvenliğinin sağlanması.
3- Enerji ulaşım yollarının kontrolü ve denetimi
4- Bölgede ABD ulusal çıkarlarının korunması
5- Mali ve ekonomik yardımlarla bölgede ABD nüfuzunun yaygınlaştırılması
6- Bölgede, bölgesel olarak güçlü olan devletlerin zayıflatılması
7- ‘Kökten dinci İslâm’ (Hz. Resulullah’ın tebliğ, talim ve tatbik ettiği İslâm:) yerine ‘Ilımlı İslâm’ın yerleştirilmesi.
* Ortadoğu’dan petrol nakliyatının kesintisiz olarak sürdürülebilmesi için güvenliğinin sağlanması icab etmektedir. Bu güvenliği ABD kendi askeriyle devamlı olarak sağlayamaz. Bunun için yeni müttefikler edinmek ve yeni üsler kurmak ABD için daha güvenli ve daha ekonomiktir.
*ABD Ortadoğu’da doğal müttefiki olan İsrail’den sonra Kürtleri müttefik olarak seçmiştir. Ne var ki, Kürtlerin devleti yoktur. Bunun için bir Kürt devleti kurulmalıdır. Bu devlet ‘Büyük Kürdistan Devleti’(BKD) olacaktır. ‘BKD’ Kuzey Suriye, Kuzey Irak, Güney Doğu Türkiye ve Güney Batı İran’ı sınırları içine alacaktır. ABD Silahlı kuvvetleri Albaylarından Ralph Peters’ın (ABD eski Baş. B.Clinton’ın askeri danışmanı) Armed Forces Journal (silahlı kuvvetler dergisinde) da yayınlanan ‘Büyük Ortadoğu Haritasına’ bakıldığında Diyarbakır’ı da içine alan Türkiye’nin Güney Doğusunun ‘Özgür Kürdistan’ sınırları içinde gösterildiği görülecektir.
*‘BKD’nin ilk adımı iki Körfez savaşı ile atılmış ve neticesinde Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) adıyla Irak’ın Kuzeyinde henüz tanınmamış defakto bir devletçik kurdurulmuştur. Bu devletçik 25 Eylül 2017’de bağımsızlık ilan etmeye kalkışmıştır. Türkiye ve İran’ın kararlı ve sert tutumları üzerine şimdilik bağımsızlık ilanından vazgeçilmiştir. Bu gün Irak’taki Aşiret reisleri dahi Kuzey Irak’ı ‘Güney Kürdistan’ olarak kabul etmektedirler.
*ABD, Kuzey Irak’ta yaptığını Kuzey Suriye’de yapmak istemektedir.
*Kurtlar dumanlı havayı severler. ‘Kurtlar pusuda beklemektedirler’
Devam edecek…
.
Suriye olaylarının perde arkasında neler var? -2-
Suriye olaylarının perde arkasında neler var? -2-
PROF. DR. YUSUF ÖZERTÜRK
SÖMÜRGECİLERİN PLANLARI VE TAŞERON ÖRGÜTLERİN KURULMASI
lTabiatta genelde vahşi hayvanlar kendi yaşam alanlarını belirlerler. Yaşam alanlarını harici saldırganlara karşı ölümüne korurlar. Bu özellik onlara yaratılışlarıyla birlikte verilmiştir. Vahşi tabiatta bir düzen ve görünmeyen bir hukuk vardır. İnsan eli karışmazsa her canlı bir denge içinde yaşamını sürdürür.
lProfesyonel avcılar, evvela avlanacakları saha hakkında bilgi sahibi olur, sonra da bizzat sahayı inceler ve ona göre de plan yaparlar (hangi teçhizatları temin edecekler, hangi cins köpek, atmaca vs. kullanacaklar).
lSömürgeci devletler/müttefikler de sömürecekleri devlet/devletleri evvela iyice etüd ederler (insan, demografik yapı, inanç, mezhep, ırk, yerüstü ve yeraltı kaynakları vs. bakımından). Bu iş için resmi-gayri resmi vasıtaları kullanırlar (Elçilikler, eğitim müesseseleri, ticari şirketler, istihbarat teşkilatları vs). Teorik ve sahadaki pratik bilgilere göre kısa, orta ve uzun vadeli planlamalar yapılır. Planlar devamlıdır ve aralarında bir kopukluk olmaz. Ancak zamana, zemine ve ani değişimlere karşı süre ve taktikler esnek tutulur (A,B,C,D. . Planları vardır.).
lŞimdi geçmişe gidip hafızalarımızı tazeleyelim:
1- SOVYETLER BİRLİĞİ’NİN AFGANİSTAN’I İŞGALİ
lAfganistan Cumhuriyeti, Sevr Devrimi denen Nisan 1978’de gerçekleştirilen askeri darbe ile yıkıldı. Yerine Sovyetlerin desteklediği Afganistan Demokratik Cumhuriyeti (Komünist idare) kuruldu. Yeni hükümete karşı bazı muhalifler ayaklanma başlattı. Bunun üzerine 24 Aralık 1979’da Rus ordusu Afganistan’a girdi. Devlet başkanı Hafizullah Amin öldürüldü, yerine Babrak Karmal getirildi. Babrak Karmal’ın başkanlığını tanımayan ve Sovyet güçlerine karşı olan vatanseverler bir mücadele başlattılar. Afgan Mücahitleri olarak bilinen grubu ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) 1979-1989 da Pakistan istihbarat teşkilatı ile birlikte ‘Siklon operasyonu’adı verilen bir proğram çerçevesinde eğitti ve donattı. Bu mücadeleye başta Suudi Arabistan, BAE, Mısır olmak üzere Arap ülkeleri ve diğer Müslüman ülkelerden mücahitler katıldı. Arap mücahitler arasında Abdullah Azzam ve Usame bin Ladin ön planda rol oynadı. Daha sonra (1986) Abdullah Azzam ile Usame bin Ladin’in arası açıldı. U. B. Ladin El Masada’yı kurdu. 1988’de El Masada, radikal Selefî bir örgüt olan El Kaide (Kural)’ye evrildi. El Kaide ABD ve Suudi Arabistan tarafından desteklendi.
lEl Kaide daha sonra 11 Eylül 2001 ABD ve 12 Ekim 2002 Bali (Endonezya) saldırılarını gerçekleştirdi. El Kaide, BMGK, NATO, AB ve diğer bazı ülkeler tarafından terör örgütü olarak ilan edildi. U. B. Ladin 2 Mayıs 2011’de ABD’nin özel kuvvetleri tarafından öldürüldü. El Kaide’nin başına U. B. Ladin’in yardımcılarından Eymen ez Zevahiri geçti. Bu gün El Kaide’den türeyen çeşitli selefi örgütler çoğu Ortadoğu’da olmak üzere çeşitli ülkelerde faaliyet göstermektedirler.
lSovyetler Birliği’nin 15 Şubat 1989’da Afganistan’dan çekilmesinden sonra U. B. Ladin’in El Kaidesi’ de başta olmak üzere yabancı ‘Cihatçılar’ Afganistan, Pakistan ve diğer ülkelerde (ABD, Ortadoğu, Avrupa, vs) ‘Cihad’ yapmayı sürdürdüler. Pakistan’da mülteci olarak bulunan Afganlıların çocukları medreselerde eğitim görerek ‘Taliban’ın çekirdeğini oluşturdular’.
lSovyetler Birliği ile ABD arasında bir vekalet savaşı halinde cereyan eden Afganistan iç savaşı hiçbir zaman bir düzen getirmedi ve aksine hep kaos ortamını oluşturdu. Ve iç savaş 27 Eylül 1996’da Taliban’ın yönetime el komasına kadar devam etti. Afganistan iç savaşı sonunda yaklaşık 3.500.000 Afgan’ın ölümüne, milyonlarcasının çeşitli yerlere göç etmesine ve milyarlarca Afganilik maddi zarara yol açtı.
lSovyetler Birliği’nin Afganistan’a müdahalesi 7. 5 milyar dolar harcamasıyla kendisine pahalıya mal oldu. Ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinin (SSCB) dağılmasını hızlandırdı. Önce ‘1991 Ağustos Darbesi’, ardından da 26 Aralık 1991’de Sovyet lideri Mihail Gorbaçov’un devrilmesiyle SSCB dağıldı.
l11 Eylül 2001’de New York’taki Dünya Ticaret Merkezine uçaklarla saldırıldı. Saldırıyı El Kaide üstlendi. ABD yaygın bir propaganda ile sözde bir ‘İslâm terörü’ yalanıyla dünya milletlerini kandırıp, bir ‘İslamofobi’ oluşturdu. Dünya Milletleri terörün, sadece belli yerlerde (Orta Doğu) olmayıp, yaygınlaşacağı korkusuna kapıldılar.
ABD El Kaide ve lideri Usame bin Ladin’i cezalandırmak bahanesiyle 7 Ekim 2001’de (11 Eylül’den 26 gün sonra) AFGANİSTAN’I İŞGAL ETTİ.
ABD, Afganistan’ı Mayıs 2021’de terk edinceye kadar 20 sene Afganistan’ı sömürdü (madenler, vs). ABD’nin Afganistan’ı işgalinde; 100.000 yakın insan öldü. Afganistan fakirleşti. 30 milyon Afganlı’nın 20 milyonu günlük 1.5 $’a çalıştırıldı.
NETİCE VE ÇIKARILACAK DERS
lSovyetler Birliği’nin Afganistan’a müdahalesiyle çıkan Afgan iç savaşında; 1- Afganistan devleti ve Afgan halkı kaybetti. 2- SB kaybetti (SB dağıldı, ekonomik olarak çöktü). 3- ABD kazandı (Afganistan’ı sömürdü. Bir ‘İslamofobi ‘yalanını dünyaya yaydı. İleride kullanacağı örgütleri kurdu).
Devam edecek…
Kaynakça:
1- Kakar, M. Hasan, Afghanistan: The Soviet invasion and the Afghan response.
2- Maley, William, The Afghanistan Wars.
3- Kalinovsky, Artemy, A long Goodbye. The Soviet withdrawal from Afghanistan.
.
Suriye olaylarının perde arkasında neler var? -3-
Suriye olaylarının perde arkasında neler var? -3-
PROF. DR. YUSUF ÖZERTÜRK
SÖMÜRGECİLERİN PLANLARI VE TAŞERON ÖRGÜTLERİN KURULMASI
II- İRAN - IRAK SAVAŞI
*İran İslâm devriminden sonra şah Muhammed Rıza Pehlevi 1979’da devrildi. Şah’ın İran’ı ABD’nin Ortadoğu’da iyi bir müttefikiydi. ABD, şah Rıza Pehlevi devrildikten sonra kendisini ABD’ye kabul etti ve sığınma hakkı tanıdı. İran devrim yetkilileri, işlediği suçlardan dolayı yargılanmak üzere R. Pehlevi’nin gönderilmesini ABD’den talep ettiler. ABD bu talebi reddetti. Bunun üzerine devrim yanlısı silahlı bir grup Tahran’daki ABD Büyükelçiliğini basarak 53 ABD’li diplomat ve vatandaşı rehin aldı. Rehineler bir yıl serbest bırakılmadı. Bu durum ABD ile İran arasında bir krize sebep oldu ve İran-ABD ilişkileri bozuldu. ABD, İran’a ekonomik ambargo uyguladı. ABD, Irak’a askeri teçhizat ve uydu istihbaratı sağladı ve Irak’ı İran’a karşı kışkırttı. Daha önce Şatt-ül-Arap anlaşmasıyla nehrin kontrolünü İran’a bırakan Irak, İran’ın zayıflamasını fırsat bilerek anlaşmayı tanımadığını bildirip, 22 Eylül 1980’de İran’a saldırdı. Savaş 1988’e kadar bir yıpratma savaşı olarak sürdü. Savaşın bir galibi de olmadı. 1986’da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK)’nin Irak’ın İran’a karşı kitle imha silahları (kimyasal ve biyolojik) kullandığı iddialarının araştırılması ile ilgili karar almasını ABD ve İngiltere veto ederek engellediler.
*Savaş sonunda İran-Irak sınırı da değişmedi. Savaş her iki ülkede de büyük bir yıkıma sebep olmuştur. Yaklaşık bir milyon kişi ölmüş, iki milyon kişi de yaralanmıştır. 150 milyar dolarlık ekonomik bir kayıp yaşanmıştır. İki ülkenin petrol tesislerine saldırması sonucu petrol üretimi düşmüş ve petrol fiyatları artmıştır. Savaş boyunca Irak, kendisini destekleyen ülkelerden borç alarak silah satın almak durumunda kalmıştır.
Kim/kimler kaybetti ve kimler kazandı?
*İran ve Irak kaybetti. Başta ABD, İngiltere olmak üzere emperyalist silah satıcıları kazandı.
III- KUVEYT’İN İŞGALİ (Irak-Kuveyt savaşı)
*Irak 8 yıl süren İran savaşında ekonomik olarak çok yara almıştı. Irak, 80 milyar doların üzerindeki borcunu ödeyemez hale gelmişti. Kuveyt 8 yıl boyunca Irak’a maddi destek sağlamıştı ve Irak’tan alacağını istedi. Irak, Kuveyt’e olan 14 milyar dolarlık borcunu ödeyememişti. Saddam Hüseyin gözünü Kuveyt petrollerine dikmişti. ABD’nin Irak büyükelçisi April Glaspie Irak’ın Kuveyt sınırına asker yığmasını bildiği halde olayı görmezden gelip adeta işgali teşvik etmiştir. Ağustos 1990 yılında Irak, eğimli sondaj yaparak Irak petrollerini çalmakla suçladığı Kuveyt’e saldırdı. İki gün süren savaş sonucunda Kuveyt toprakları Irak’a katıldı. Saddam Hüseyin, Kuveyt’i Irak’ın 19. vilayeti olarak ilan etti.
Devam edecek…
.
Suriye olaylarının perde arkasında neler var? -4-
Suriye olaylarının perde arkasında neler var? -4-
PROF. DR. YUSUF ÖZERTÜRK
SÖMÜRGECİLERİN PLANLARI VE TAŞERON ÖRGÜTLERİN KURULMASI
IV-BİRİNCİ KÖRFEZ SAVAŞI
l Sekiz yıl süren ve galibi de olmayan İran savaşı sonunda Irak maddî ve manevî olarak çok yıpranmıştı. Saddam Hüseyin, ABD’nin de teşvikiyle zararlarını Kuveyt petrollerinden çıkarma iştihasına kapıldı. 2 Ağustos 1990’da Kuveyt’e saldırıp, iki günde Kuveyt’i Irak’ın 19. vilayeti olarak ilan etti. Irak’ın Kuveyt’i işgal etmesi uluslararası tepkilere neden olup, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) üyeleri Irak’a karşı ekonomik yaptırım uygulamaya başladı. ABD Başkanı George W.Bush’un çağrısı üzerine bir koalisyon oluşturuldu. Bu koalisyona ABD, İngiltere, Avustralya, Bangladeş, BAE, Katar, Suudi Arabistan, Mısır, Pakistan, Nijer, Suriye, Türkiye, Yunanistan ve Kanada’nın da bulunduğu 40 civarında ülke katıldı. 30’dan fazla ülke de askerî olarak fiilen katıldı. Dünyanın 5. büyük kara ordusuna sahip olan Irak’ın karşısında 2. Dünya savaşındakinden daha fazla bir güç oluştu. ABD, savaşın yaklaşık 60 milyar dolar tutan maliyetini de koalisyon ülkelerine yıktı. Suudi Arabistan 36 milyar, Almanya 10 milyar, Japonya 7 milyar dolar, kalanını da Körfez ülkeleri karşıladı. BMGK, 29 Kasım 1990’da aldığı 678 sayılı kararla Irak’a 15 Ocak 1991 tarihine kadar Kuveyt’ten çekilmesini, aksi takdirde kendisine kuvvet kullanılacağını bildirdi. Suudi Arabistan kralı Fahd’ın çağrısı üzerine ABD askerleri ve uçak filosu Suudi Arabistan topraklarına konuşlandı (7 Ağustos 1990).
l Bir taraftan Irak’ın 955 bin kişilik askeri gücüne karşı, 956 bin kişilik koalisyon gücü oluşturulurken (697.000 ABD gücü), diğer taraftan da görsel ve yazılı medyada Irak ve Saddam aleyhinde müthiş bir algı operasyonu başlatıldı. Öyle ki; günlerce petrole bulanmış ‘yeşil gözlü bir ördek’ TV’de gösterildi durdu. Bununla ‘güya Saddam öyle zalim ve tehlikeli biri ki, masum hayvanlara bile zulmetti’ algısı oluşturulmak istendi. Hâlbuki TV’lerde gösterilen balıkçıl olayı savaştan önce 24 Mart 1989’da Exxon Valdez petrol tankerinin Alaska’daki kazası sonucu petrolün denize dökülmesi sonucu olmuştu. Yalan haber yapıldı.
Saddam Hüseyin de boş durmadı, o da karşı propaganda yaptı. Devlet televizyonundan ‘Kâbe ve Ravza-i Mutahhara (Hz. Resulullah’ın mezarı) küffarın gölgesinde inliyor’ diyerek elinde Kur’ân ile cihat çağrısı yaptı (senelerce komünistlik yapıp, Kur’ân’ın hilafına halkına zulmeden Saddam sıkışınca Kur’ân’a sarıldı. Lakin bu ölüm anındaki tevbe gibi kabule mazhar olmadı Allah bilir.).
l Çöl fırtınası adı verilen harekât 17 Ocak 1991’de yoğun bir hava bombardımanıyla başladı (100 bin sorti ve 88.500 ton bomba atıldı). Bunu 24 Şubat’ta kara harekâtı takip etti. Harekât sonunda Irak Kuveyt’ten çıkartıldı ve koalisyon güçlerinin mutlak galibiyetiyle sonlandı. 3 Mart 1991’de Iraklı yetkililerle Koalisyon yetkilileri arasında ateşkes görüşmeleri yapıldı. BMGK’nin 686 numaralı kararı olarak ateşkesin başlıca maddeleri şunlardır; 1- Irak, Kuveyt’i ilhak ettiğine dair kararını kaldıracak. 2-Kuveyt’e askeri harekât yapmayacak 3- Irak, Kuveyt’ten kazandığı her şeyi geri verecek. 4- Irak Birleşmiş Milletler üye ülkelerine (Özellikle İsrail) füze saldırılarında bulunmayacak. Irak savaş tazminatı ödemek dahil, ileri sürülen bütün şartları kabul etti. Nisan 1991’de 1. Körfez Savaşı resmen sona erdi.
IRAK’IN YENİLMESİNDE ROL OYNAYAN SEBEPLER;
1- Irak 8 yıllık İran savaşında çok yıpranmış ve ordusu yorgun ve motivasyonu düşmüştü. 2- Irak’ın elindeki silah ve mühimmat teknolojik (Rus teknolojisi) olarak koalisyon güçlerininkinden daha geriydi. Irak, Müttefiklere göre orantısız bir güçle savaştı. 3- Müttefik orduları yüksek teknolojiye sahip, eğitim ve donanım bakımından üstün ve hızlı harekât kabiliyetine sahipti. 4- Müttefik orduları, yoğun bombardıman kabiliyeti olan ve koordineli hareket edebilen bir hava desteğine sahipti. Havadan korunamayan Irak ordusu çöl şartlarında tutunamadı. (Devam edecek)
.
Suriye olaylarının perde arkasında neler var? -5-
Suriye olaylarının perde arkasında neler var? -5-
PROF. DR. YUSUF ÖZERTÜRK
SÖMÜRGECİLERİN PLANLARI VE TAŞERON ÖRGÜTLERİN KURULMASI
IV- BİRİNCİ KÖRFEZ SAVAŞI
SAVAŞIN SONUÇLARI
1- Irak askeri personel olarak 25.000-30.000 ölü, 75.000 üzerinde yaralı verdi. Savaşta sivil alanlarda bombalandığından (özellikle Bağdat bölgesi) 100.000 civarında sivil halk da öldü. Buna karşılık müttefik ordularında 400 civarında kayıp oldu.
2- Savaş sonrası Saddam yönetimine karşı ayaklanmalar başladı. Bunlar Güney’de Şii, Kuzey’de Kürt ayaklanmalarıydı. Saddam Hüseyin elinde kalan kuvvetlerle bu ayaklanmaların üzerine şiddetle gitti.
3- 1.5 milyona yakın Kürt, Türkiye ve İran sınırına yığıldı. Türkiye bu Kürtlere kucak açtı. Bir milyon civarında Kürt Türkiye sınırlarını geçti. Türkiye Kürtlerin Irak tarafına yerleştirilmesi için bir tampon bölge kurulması teklifini ABD’ye iletti. Bundan sonra Irak’ın kuzeyinde Kürtler için oluşturulan ‘Güvenlik Bölgesi’nin’ korunması için aralarında Türkiye, ABD, İngiltere ve Fransa askeri güçlerinin bulunduğu bir Güç’ün (Çekiç Güç) Türkiye sınırları içinde kurulmasına Türkiye izin verdi. ABD Nisan 1991’de Kürtlerin emniyetini sağlamak için 36. paralelin Kuzeyini yasak bölge ilan etti. Ve havada ve karada faaliyette bulunmaması için Irak’ı uyardı. Bölgenin emniyetinin sağlanması da Çekiç Güç’e verildi. ABD aynı zamanda Güney’de de Şiilerin emniyetini temin etmek için de 32. paralelin Güney’ini uçuşa yasak bölge ilan etti. Çekiç Güç Temmuz 1991’den 2003’e kadar (2. Körfez savaşı, Irak’ın işgali) görev yaptı.
4- Türkiye Körfez savaşından sonra 12 yıl yürürlükte kalan BM ambargosuna uyarak Kerkük-Yumurtalık Petrol boru hattını kapattı. İncirlik hava üssünü ABD uçaklarına açtı. T.C. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, savaş sonucu Musul ve Kerk’ün alınması, bölgedeki Arap ülkeleriyle geliştirilecek ekonomik ve ticari ilişkiler sayesinde Türkiye’nin kazançlı çıkacağı planlarını yapmıştı (bir koyup, üç kazanma). Rahmetli Özal’ın aktif politikasına Başbakan Yıldırım Akbulut, Dışişleri Bakanı Ali Bozer, MSB. Safa Giray ve Genl. Kur. Baş. Necip Torumtay karşıydı. Heyhat! T. Özal’ın planları tutmadığı gibi Türkiye 100 milyar dolardan daha fazla zarara uğradı (Kurtlar sofrasında kuzular yem olur.).
NETİCE VE ÇIKARILACAK DERSLER
1- Saddam Hüseyin, ABD’nin oyununa gelip 8 yıl İran’la savaşarak Irak’ı maddî ve manevî zarara uğrattı. Bundan da ders almadı ki, yine ABD’nin dolduruşuna gelip Kuveyt’e saldırdı. Sonunda hüsrana uğradı. Hem kendisi, hem de Irak devletine kaybettirdi. Irak, Kuzeyde Kürt, Ortada Sünni Arap, Güneyde Şii bölgesi olmak üzere fiilen üçe bölündü.
2- Başta Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri olmak üzere Arap ülkeleri, savaşa hem milyarlarca dolar katkı sağlayarak, hem de silah satın alarak zarara uğradılar. Aynı zamanda aralarındaki birlik (Arap Birliği) zarar gördü.
3- Türkiye ABD’nin peşine takılmakla hem milyarlarca dolar maddi zarara uğradı, hem de ileride başına bela olacak bir Kürt (PKK) meselesiyle karşı karşıya kaldı.
4- ABD ve silah satan ülkeler stoklarındaki eski jenerasyon silahları satarak milyarlarca dolar kazandılar.
5- ABD, BOP’un adım adım gerçekleştirmeye başladı.
6- İsrail kendisine büyük bir tehdit oluşturan kuvvetli bir düşmanından kurtuldu.
7- Bölgeye Demokrasi ve istikrar getireceğini vaad edenler, istikrar değil, kaosu yerleştirdiler.
Devam edecek…