Mavi takkeli Süleymancılar yeni liderine kavuştu!
Kamuoyu, Ahmet Arif Denizolgun’un ölmesi sonrası saltanat haline gelen cemaatlerde aile sultasını bilerek haliyle yerine kimin geçeceğini konuşmaya başladı.
14 Eylül 2016 Çarşamba 16:08
Başörtülülerin kapı önlerine atıldığı 28 Şubat'ın o soğuk günlerinde tıpkı hain Fetullah gibi "yarasa" deyip başörtülü bacılarımızı aşağılayan, "siyasi hayatıma maal olsa da 8 yıl kesintisiz cinayeti çıkartacağım" deyip İmam Hatipler ile Kur'an Kursları'nın kapatılmasına ön ayak olan Mesut Yılmaz'ın lideri olduğu Anavatan Partisi'ne ellerinde bayraklarla destek çıkan ve 15 Temmuz ve sonrasında meydanda görülmeyip sosyal medyada tek bir paylaşımla dahi FETÖ'yü kınamayıp milletin yanında yer almayan Süleymancıları bu millet asla unutmayacak!
Türkiye’nin geniş cemaatlerinden biri olan Süleymancılar’ın lideri Ahmet Arif Denizolgun geçen hafta vefat etmişti.
FETÖ GİBİ SÜLEYMANCILAR DA BATIYA MÜSAMAHAKAR
İnhirafçı cemaatlerin en büyük özelliği malum “İngiltere ve CIA bağlantısı, kiliseye bağlılık, Yahudi ve Hristiyanlar aleyhine pek nezih bir dil kullanmaları, diğer cemaatlerle asla bir araya gelmeme ve ümmete muhalif bir şekilde böldükleri Müslümanları bağlı oldukları yurt dışı ve yurt içi derin devletten aldıkları emir doğrultusunda hareket ettirmeleri…” olarak biliniyor.
SÜLEYMANCI DEĞİL SÜLEYMANLI
Süleymancı veya kendi tabiriyle Süleymanlı olan ama bir türlü Allah’ın vasıflandırdığı “Müslüman” ismiyle şereflenmeyen cemaat Süleyman Hilmi Tunahan’a nispetle anılmayı tercih etti. Cemaatte son günlerde Süleymancı ismine karşı bir tepki var. Kendilerine Süleymanlı denilmesini özellikle arzu ediyorlar. Ama ismi Süleymancı da olsa Süleymanlı da olsa malzeme aynı malzeme…
Ha, Hasan Kel; ha, Kel Hasan…
AİLE ŞİRKETİ BİR CEMAAT
Süleymancılar, Süleyman Hilmi Tunahan sonrası damadı Kemal Kaçar ile idare edildi.
Kemal Kaçar’ın vefat etmesi sonrası Süleymancı-Süleymanlı cemaati, Süleyman Hilmi Tunahan’ın torunu Ahmet Arif Denizolgun’ca sevk ve idare olundu.
Ahmet Arif Denizolgun sonrası başsız kaldığı söylentilerini boşa çıkaracak şekilde tam da beklendiği gibi liderlik “liyakat ve kaliteye” bırakılmadı.
Liderlik her zaman olduğu gibi yine aileden Alihan Kuriş’e tevdi edildi. Alihan Kuriş, Süleyman Hilmi Tunahan'ın torun kızının oğlu.
İŞLERİNE GELDİ Mİ SÜLEYMAN HİLMİ TUNAHAN’A NİSPET, İŞLERİNE GELMEYİNCE…
Öte yandan Tunahan'ın diğer torunu Ak Parti Eski Milletvekili Mehmet Denizolgun'un ise Ak Parti'ye geçişi ile birlikte cemaatten ayrıldığı ve kardeşi ile görüşmediği gelen bilgiler arasında.
Torun Mehmet Denizolgun da Süleyman Hilmi Tunahan’ın aynı torunu ama Süleymancıları sevk eden özel mihraklar şu an için batının hoşlanmadığı Ak Parti’den milletvekili olan Mehmet Denizolgun’un üstünü çizmiş durumda.
İSLAM’DA SALTANAT YOK AMA CEMAATLER SALTANAT ABİDESİ
Süleymancı kamuoyu Alihan Kuriş’in kimlerce, hangi sıfatla ve hangi İslami kriterlerin uygulanarak kendileri adına bu atamanın yapıldığı noktasında oldukça tepkili. Çünkü son dönem Süleymancı cemaatinde batının dayattığı İslami anlayıştan ziyade İslam’ın ana kaynaklarına bağlı az da olsa cemaat içinde serpilip gelişen müntesipler artmaya başladı.
Bu yeni nesil İslami anlayışa sahip müntesipler, aileye dayalı liderliğin Peygamberimiz’in ve güzide halifelerinin uygulamasına ters olduğunu dillendiriyor.
İlim ve hikmetsiz yol alan, Kur’an’ın örnek buyurduğu gibi müntesipleri, “Hz. İbrahim gibi tek başına bir cemaat” olamayan her cemaatte olduğu gibi Süleymancılarda başsız bırakılmayan cemaatlerden...
CEMAATİN YAYIN ORGANLARI, ALİHAN KURİŞ’İN AİLEDEN ODLUĞUNU SÖYLEMEKTEN KAÇINDI
Cemaatin yayın organlarınca yapılan açıklamaya göre, “Cemaatimizin yeni idarecisi, yeni büyüğü, yeni ağabeyi 37 yaşındaki mimar, iş adamı ve aynı zamanda çok iyi bir eğitim ve öğretim ile din ilimlerinde söz sahibi ve tasavvuf ehli olan sayın Alihan Kuriş beyefendi olmuştur.”denildi.
Yapılan açıklamada ayrıca bölünmenin olmayacağı da belirtilerek,“Süleymanlı cemaatinde an itibari ile bir liderlik tartışması, bölünmesi Yoktur. Daha da mühimi şudur ki, muhterem ve merhum büyüğümüzün alemi değişmesinden sonra, liderlik konusunda hiçbir tartışma, bölünme ve anlaşmazlık da olmamıştır.” izahı yapıldı.
CEMAATİ ELEŞTİRENLERE DE TEHDİT GİBİ GÖZDAĞI
Bunun aksini iddia edenlere de tehdit gibi gözdağı geldi, “Bunun aksine haberler yaymak isteyenler olursa (ki dün lüzumu üzerine gereğince sert bir üslup ile oluşturduğumuz kamuoyundan sonra bunu denemeleri ihtimali çok zayıfladı ve zorlaştı), kesinlikle itibar etmeyin. Bundan sonra, her zaman için dikkat edilmesi gereken husus şudur ki, cemaatimiz hakkında, cemaatimizin bazı mensupları ya da büyükleri ya müesseseleri hakkında, bazı yandaş, yalancı, müfteri, satılık kalemlerin basındaki ya da sosyal medya ortamlarındaki yazılarından, ya da bazı vatan haini siyasetçilerin ağızlarından bir şey duyarsanız, itibar etmeyip, hemen yönlendirmeye açık olmayıp, sağ duyulu ve sükunetle hareket edip önce merkezimizden doğrulatırsınız.” denildi.
.BİR MEVTANIN ARDINDAN
Müntesibi olmanın şükründen aciz olduğum, Süleyman Hilmi TUNAHAN (KSA) Efendi Hazretlerinin irtihalini (1959) müteakip, O’nun dini hizmetlerinin tezahürü olan talebelerini ve bağlılarını bir araya getirerek, Kur’an Kursları Federasyonu unvanı altında teşkilatlandırıp, kamuoyunda Süleyman Efendinin Talebeleri-Süleymancılar (Süleymanlılar) olarak bilinen dini cemaatin meydana gelmesine vesile olan ve vefat ettiği 2000 yılına kadar cemaati idare eden Rahmetli Kemal KACAR (TUNALI) Beyefendinin, hasbelkader yakınında bulunup, zaman zaman zahiri iltifatına mazhar olmuş bir kişi olarak, ondan sonra 16 yılı aşkın cemaatin başında bulunan Ahmet Arif DENİZOLGUN’un 08.Eylül.2016 tarihindeki ani vefat haberinin siyasi ve dini çevrelerde, ölümü ve cemaatin geleceği konusunda şüphelere itmesi dolayısıyla, şahsımda bir emanet olarak bulunan bilgiyi, mühim bir vazife olarak, kamuoyu ile paylaşmayı uygun buldum. Bütün menfaat odaklarından bağımsız ve irtibatsız olarak, 1982 yılında Rahmetli Kemal Bey Ağabeyimiz tarafından şahsıma tevdi edilen bu emaneti, zamanı geldiği düşüncesiyle ortaya koymaya karar verdim. Maksadım, başka bir cemaatin derin güçler ve “Hain Üst Akıl” tarafından nasıl “FETÖ” terör örgütüne dönüştürüldüğünün ortaya çıktığı böyle bir zamanda, 16 yıldır aynı güçler tarafından kontrol altında tutulduğunu bildiğim bu temiz cemaatin, başka bir “Şer Odağı” haline gelmesinin önüne geçilmesinde, Devletimizin başında bulunan siyasi güç sahiplerine ve varsa aklı başında cemaat yöneticisi konumundaki hocalarımıza (Her bir şeyi keramete yormadan hareket etmelerini dileyerek), kendilerinde var olan bilgilere ilave olarak bendeki bu emanet bilgiyi de sunmak suretiyle dini ve milli bir hayra hizmet etmektir.
Tarih Haziran (21?)1982, Yer Fazilet Han-Sultanahmet: O tarihte Ardahan’da görev yapmakta olan Yüzbaşıyım. Oniki Eylül darbesinin üzerinden henüz iki yıl geçmemiş, yurt sathında birçok Ku’ran kursu ve öğrenci yurtları kapalı, darbe iktidarı cemaatin bütün mülküne el koymanın peşinde kararname hazırlamış, cemaat yöneticileri -başta Kemal KACAR Bey Ağabeyimiz olmak üzere- Antalya’da tutuklu olup idamla yargılanıyorlar. Bir vesile ile İstanbul’a gelmiştim. O günkü şartlarda iletişim imkanları zayıftı. Cemaate ait Fazilet Neşriyatın Sultanahmet’teki merkezine geldim. Kemal Ağabeyin cezaevinden tahliye edildiğini orada öğrendim. Birkaç gün önce serbest kalmış. Fazilete gittiğimde de oradaki ofisindeymiş. Geldiğimi haber verdiler, hemen kabul etti. Hizmet eden kişilere “Hususi görüşmemiz var rahatsız etmeyin!” diye talimat verdiler. 27 Yaşında genç bir subaydım. Böyle büyük bir zatın benimle görüşecek hususi ne meselesi olabilirdi? Cemaat mensubu 7-8 muvazzaf subaydan biriydim. O gün orada benim bulunmam bir tevafuk muydu? Kemal Bey Ağabeyimiz 1973 yılında mezun olup Tğm. olduğumuzdan itibaren benimle ve benim gibi subay olan diğer arkadaşlarımızla yakından ilgilendiğini biliyordum. Kur’an kursundan mezun bir talebesiyle (Rahmetli Zevceleri Bedia Ablamızın Talebesi) evlenmeme vesile olmuş, birçok mecliste “Bu kardeşimizi ben evlendirdim” buyururlar, bizimle iftihar ederlerdi. Ama bu durumla ilk defa karşılaşıyordum. Asrın Mürşidine evlat ve talebe olmuş, şahsen birçok kerametlerine şahit olduğum, tarihi ve manevi bakımdan büyük bir zatın karşısında olduğumun şuurundaydım. Hususi meselelerin istişare edileceği bir olgunlukta olduğumu düşünmüyordum. Asker olmam dolayısıyla bu konuya muhatap olduğumu düşündüm. Ne de olsa devir askerlerin devri idi. Tahmin ettiğim gibi de çıktı.
Bu Sırrımı Ben Hayattayken Kimseye Söylemeye Mezun Değilsin: Ağabeyimiz söze şöyle başladı; “Seninle bir sırrımı paylaşacağım. Bu sırrımı cemaatte H.Kumaş da dahil (O zaman Cemaatin iki numaralı idarecisi –Naib- idi) paylaşacak kimsem yok” buyurdu. İstihbaratın (MİT o zamanlar ve yakın tarihe kadar CIA’in küçük bir şubesi durumundaydı) kendisini cezaevinde bir anlaşmaya zorladığını, kendisinin de bu anlaşmayı kabul etmek zorunda kaldığını belirtti. (O günleri yaşayanlar, 27 Mayısın ünlü anayasa profesörü CHP Senatörü Muammer AKSOY’un Kemal Bey ve Cemaat hayranlığı(!) ile Ağabeye fahriyen avukatlık yaptığını iyi bilirler. Kemal Ağabey bir şey söylememekle birlikte bendeniz irtibatın bu yolla kurulduğunu düşünmekteyim.) Kemal Bey Ağabeye iki durumdan birini tercih etmesi teklif edilmişti. Ya Kendisi ve 16 İdareci-Hoca arkadaşı ortadan kaldırılacak ve Cemaatin bütün mülküne el konulacak; Ya da cemaatin tasfiyesi ve askeri idarenin emrine girmesi için idare ile işbirliği yapılacaktı. Eğer bu anlaşma sağlanırsa “Amerika veya Türkiye’de” en yüksek seviyede imkanları haiz bir dünya hayatı garanti edilecekti. Büyük miktarda para da teklif ediliyordu. Kemal Ağabey; “Ben bu anlaşmaya gönülden nasıl evet derim. Ama kabul etmediğim taktirde bu kişiler söylediklerini yapacak güçte ve kararlıktalar. Bu sebeple anlaşmayı kabul ettim ve bu şekilde tahliye edildim. Diğer arkadaşlarımız da serbest kalacaklar. Bundan sonra artık bu anlaşma çerçevesinde neyi ne kadar ve nasıl yapabileceksek öyle olacak.” Nitekim de öyle olmuştur; H.KAPLAN Hoca Efendinin ve daha nicelerinin 2000’e kadar cemaatten tasfiyesi, Kemal Ağabeyin (Sahte Şeyh olarak İstihbaratın elinde koz olması bakımından) “Dört Genç Kadın”la evlenmesi, yakın çevresinde (H.Ş.) ve (A.B.)vs. gibi MİTÇİ oldukları bilinen kişilerin, G.K. ve H.E. gibi cemaat yapısına uymayan süfliyatın bulunması hep bu sebepledir. 1988 yılında Ordu’dan istifa edip İstanbul’da cemaat şirketlerinde çalıştığım dönemlerde defaatle Kemal Bey Ağabeyimiz bu anlaşmayla ilgili durumu tarafıma teyit etmiş, her vazifeden alınıp cemaatten tard(!) edilen nice hocalarımıza ”bu sırrı” paylaşmadan moral destek amaçlı ziyaretlerim de onun bilgisi dahilinde olmuştur.
Yıl 2003, Ben KİPTAŞ’ta Yöneticiyim, JİTEM’den Davet Aldım: Hatıra yazmak gibi bir alışkanlığım yok maalesef, bu sebeple gün olarak tarihi hatırlamıyorum. 2002/2003 kış mevsimiydi. J.Gn.K.lığından olduğunu söyleyen bir J.Subayı (S.Ö.) beni arayarak, görüşmek için randevu istedi. Eski asker olmam dolayısıyla telefondaki kişi bana “Komutanım” diye hitap ediyordu. O günler AK Partinin yeni iktidara geldiği günlerdi. İktidar-Asker ilişkileri son derece gergin idi. Beklenmedik bu telefonun arkasındaki gerçeği daha iyi anlayabilmek için, “Devlet ayağa gelmez, ben devlete giderim”gerekçesi ile reddederek, görüşmek için kendim gelebileceğimi söyledim. (S.D.) isimli arkadaşımla Ankara’ya hareket ettik. Güvercinlikte ana bulvar üzerinden bir araçla alındım. JİTEM’in karargahındaydım. Özetle beni araştırdıklarını (Süleymanlı olduğumu, eski asker olduğumu bildiklerini) söyleyerek, Devletin benim hizmetime ihtiyacı olduğunu belirttiler. Devletimiz için her hizmete amade olduğumu ifade ettim. Özetle şöyle bir muhabere geçti aramızda; İrticaın (AK Partiyi kastederek) devleti ele geçirmekte olduğunu, özellikle İstanbul Belediyesinde İrticaı içeriden kontrol edecek eleman bulmakta zorluk çektiklerini, benim Süleymanlı cemaatine mensubiyetimi bildiklerini, zaten cemaatin başındaki Ahmet Arif Denizolgun’un kendileri ile birlikte çalıştığını, cemaatin bu haliyle devletin(!) himayesinde olduğunu ifade ederek, kabul etmem halinde İBB’de beni önemli bir makama getirebileceklerini söylediler. Ben de kendilerine, Komutanınıza söyleyin (Org. Şener Eruygur), eğer sivil iktidarın emrine tabi olursa kendisinin Gn.Kur.Bşk. yapılması için Başbakanla görüşebileceğimi söyleyerek tekliflerini reddettim. Dönüşümde birkaç ay geçmeden-çok yakın dostum ve kardeşim(!)- KİPTAŞ Genel Müdürü İsmet YILDIRIM tarafından manidar bir şekilde görev alındım.
Yıl 2010 Balyoz Davası Sanığı Org. Çetin Doğan Savcıya İfade Veriyor: Savcının darbecilikle suçlamasına “Darbeci General” Çetin Doğan’ın İnternete düşen ve daha sonra internetten kaldırılan ifadesinde; “Ne darbesinden bahsediyorsunuz, biz ne yaptıysak Devleti irticadan korumak için yaptık. Mesela hani şu Süleymancılar var ya, onların Kemal KACAR isimli başları vardı. 12 Eylülden sonra Onunla anlaştık. Fakat biz onu idare edelim “Adam Kurt Politikacı Çıktı” Demirel’i, Özal’ı araya koyarak O bizi idare etmeye kalktı. Sonra onu bir şekilde saf dışı bırakıp yerine Ahmet’i (geçmişini temizleyerek) getirdik. Bu (Cumhuriyeti Korumak ve Kollamak) asker olarak bizim asli görevimiz.” Diyor. İşte Ahmet Bey Ağabeyimizin acıklı hikayesi. En son şüpheli ölümü üzerine şimdi aynı merkezler, Alihan KURİŞ üzerinden aynı düzeni devam ettirmek mi istiyorlar? Orası artık yakın tarihte Hakan FİDAN’la millileşmekte olan Milli İstihbarat Teşkilatının işi. Devlet, herhalde, 15 Yıllık AK Parti düşmanlığının arkasında Kasımpaşa’daki Gecekondu Kurs Binasının yıkılmasının olmadığını biliyordur. Cemaatin safdil mensupları bilmese ve anlamak istemese de. Rahmetli Kemal Ağabeyin soyadına TUNALI ekini almasının hikayesini ise başka bir yazıya bırakalım.
FETÖ İLE İŞBİRLİĞİNDE
Suçüstü yakalanan Ahmet Beyin ani vefatı eğer tabii bir ölüm ise bu cemaatin geleceği için bir fırsattır. Gerek Alihan Bey gerekse cemaatin özel görevli olmayan idarecileri bu gidişe dur demezlerse, FETÖ’ye uygulanan muamelenin kendi başlarına da gelebileceğini hatırdan çıkarmamalıdırlar. Mehmet Beyazıt DENİZOLGUN Beyefendi şahsi mirasına sahip çıkmak (Ahmet Beyin Resmi Varisi olarak, Misafirhane, Ahmet Beyin üzerine kayıtlı Beytül Mala ait Tereke) ve Kardeşinin şahsına ve Cemaate karşı yaptığı haksızlık ve zulümlere dur demek için bugün ortaya çıkmayacaksa ne zaman ortaya çıkacaktır. Üstelik 15 Temmuz kalkışmasında duvara toslayan derin (hain) güçler de tüm güçlerini kaybetmişken!
Hayrullah KARADENİZ (12.Eylül.2016 BEYKOZ)
Kaynak: Dinihaberler.com
Dinihaberler.com olarak amacımız ne bir cemaati aşağılamak ne de başkabir cemaate adam kazandırmaktır. FETÖ ile başlayan kirli cemaat yapılanmasının ümmete kaybettirdiği zaman, para ve itibar kaybını burada anlatmaya gerek yok kanaatindeyiz.
Bu nedenle inhirafçı cemaatlerin başında gelen Süleymancı cemaatinin artık kendini sorgulayarak gözden geçirmesi gerektiğinin zamanının geldiği kanaatindeyiz.
Süleymancı tabanının daha saymakla bitmeyen ama tespit edebildiğimiz kadarıyla Kur’an ve Sünnetle çelişkili şu konularda kendilerini sorgulamalarını bekliyoruz:
• İslam’ın ana kaynaklarından olabildiğince uzak durmanızın nedeni nedir? Tabanınızı “Şiilik ve vehhabilikle mücadele ediyoruz” deyip kandırırken en iyi bilen liderinizin bile ne Şiilik ne de vehhabilik ile mücadele edecek ilmi hüviyetinin olmamasını ne ile izah edeceksiniz?
CEMAATİN İLMİ HİÇBİR ÇALIŞMASI BULUNMUYOR
• Çağdaş ideolojik akımlara karşı koyacak ilmi alt yapınızın olmaması ve gençlerinizin çoğunlukla bu akımlara kapılması karşısında ciddi bir çalışmanız var mı?
• Akademi ve Genç akademi dergileri size ait yayın yapmasına göz yumuyor ama işinize gelmediğinde bu yayınları neden reddediyorsunuz?
• Akademi dergisi dışında cemaatinizin ilmi tek bir yayın organı olmayıpKatolik inanışlarıyla yola devam etmenizi ne ile izah ediyorsunuz?
SÜLEYMAN HİLMİ TUNAHAN MÜCEDDİD-MEHDİ
• “Üstat (Süleyman Hilmi Tunahan) cennetin kapısında sizi bekliyor. O, sadece Süleyman efendiye tabi olanlara geç evladım diyecek. O’nun eteğine yapışan kurtulur. Bu yüzyılın müceddidi Süleyman Hilmi Tunahan’dır. Ümmet 73 fırka olacak diğer cemaatler helak olacak ama kurtulan fırka Süleyman efendiye tabi olanlar olacak…” şeklinde konuşmaları neden cemaat içinde yapıyor ama cemaat dışında inkar ediyorsunuz. Bunu tüm inhirafçı cemaatlerin yaptığını biliyor ama tamamının sizin gibi milletin yanına çıktığında bu konuşmaları inkar etmenizin nedeni nedir? Allah kendi ayetlerini alenen açıklarken madem sizin dedikleriniz doğru ise doğru olan bilgiyi milletten neden esirgiyorsunuz? Madem kurtuluşa eren tek fırka sizsiziniz yarın mahşerde bu gerçeği sakladığınız için insanlığın yakanıza yapışmanızdan korkmuyor musunuz?
• Süleyman Hilmi Tunahan mehdi idi derken ölmüş birinden nasıl mehdi çıkarabiliyorsunuz? Süleyman Hilmi Tunahan mehdi ise Deccal kim? Mehdi ile ilgili hadislerde Mehdi’nin Deccal ile savaşacağından söz ediliyor. Süleyman Hilmi Tunahan’ın savaştığı Deccal kim idi? Mevcut rejim diyeceksiniz, eminiz. Peki şu an Deccal ile neden sarmaş dolaşsınız. Mehdi’nin İslam’ı yeryüzüne hakim kılacağı yazarken sizin Mehdiniz olan Rahmetli Süleyman efendi’nin daha size bile İslam’ı hakim kılamamasının nedeni nedir? Mehdinin bir alameti de mal dağıtmak olarak geçiyor hadislerde. Peki kendiniz dışında kimseye neden malınız nasip olmuyor? Mehdi konusunda açıklama yapan hocalarınız yurt sohbetlerinde dinleyenlere açıkça Süleyman Hilmi Tunahan’ın mehdi olmadığını neden söyleyemiyor?Mehdi konusunda neden gülerek soruları geçiştiriyorsunuz?
• Müntesiplerinizi mehdi ile kandırır ve umutlandırırken bu gerçeği diğer insanlarla paylaşma gereği neden duymuyorsunuz?
TABİAT OLAYLARI SÜLEYMAN EFENDİNİN HİMMETİYLE GERÇEKLEŞİYOR
• Evrendeki tüm doğa olaylarının Süleyman Hilmi Tunahan’ın himmetiylegerçekleştiğini söylemenizin ilmi ve Kur’an’i dayanakları nedir?Süleyman Hilmi Tunahan doğmadan önce oluşan doğa olaylarının kimin sayesinde olduğunu düşünüyorsunuz? Bu konuşmayı yapan emekliKayseri, Kırşehir, Sivas ve saire imamınızın ilmi bu ise diğer ilim sahiplerinizin ilmi kariyeri hakkında görüşünüz nedir?
TEKAMÜL OKUMAYAN CEMAATTE DIŞLANIYOR
• “Tekamül okumakla bizim adamımızsın!” anlayışına ne diyorsunuz? Tekamül okumayanlara karşı tepkiniz ve kendinizden saymamanız neden?
Tekamül okuyana üstat şefaat edecek derken İstanbul’da Tekamül yurt ve kurslarınızdan önce vefat eden Süleymancılar için de şefaat söz konusu mu?
• Süleyman Hilmi Tunahan’ın yurtlarınıza gelen öğrencilerden haberdar olduğu ve gördüğü şeklinde yaptığınız konuşmaların Kur’an’ın birçok ayetiyle çelişki olduğunu biliyor musunuz?
SÜLEYMANCI YURTLARINDA MEALLİ KUR’AN BULUNDURULMAZ
• Kurslarda mealli tek bir Kur’an’ın bulunmaması cemaatin aydınlanması ve sizi sorgulama korkusu mu? Meal bulundurmama nedeninizi “Mevcut mealler Diyanet’in kontrolünde çıkıyor. Diyanet’te laik devletin bir kurumu ve vehhabiliğin savunucusu. Hem mealler tercüme edenlerin kendi görüşlerini yansıtıyor. İçinde uydurma kelimeler var. Çarpıtmalar var…” deyip reddetmeniz sizin Kur’an’ın anlamını bilmemek ve Allah’ın mesajından uzak durmanızdan sizi kurtarıyor mu?
• Madem Kur’an mealleri uydurma ve çarpıtılmış peki bu kadar Arapça eğitimle meşgul ettiğiniz öğrencilerin önüne kendiniz neden bir meal çalışması yapıp koymuyorsunuz?
• Mezar ziyaretleri yaparken ölülerden medet umma davranışlarınızın Kur’ani dayanakları nelerdir?
EN BÜYÜK KAYNAK MEKTUBAT-I RABBANİ
• Mektubat-ı Rabbani dışında önerdiğiniz başka kaynaklar var mı? Mektubat-ı Rabbani de olmayan ayet ve hadisler karşısında okumadığınız ama sorumlu olduğunuz ayet ve hadisler konusunda mesuliyetinizin olduğunun farkında mısınız?
• İslam ülkelerinde bulunan tüm Müslümanların sadece Mektubat-ı Rabbani okumakla küfre galip geleceğini iddia edebilir misiniz?
İLAHİYATÇILAR İLE DİYANET MENSUPLARIKAFİRE BENZİYOR
• Cemaat dışında kalan tüm Diyanet personeli ile medyada çıkan İlahiyatçılar için “Hocaların tamamını sapık, yüzünde meymenet, baksana aynı kafire benziyor…” falan deyip çocuklara baskı yaptığınız biliniyor. Yüze bakarak insanların ilmini tahlil etmek İslam’da var mıdır? Aynı şekilde Müslümanların dışında da ilmin olabileceği ve alınması gerektiğini öğütleyen “İlim-hikmet Çin’de de olsa gidip alınız” hadisini nasıl yorumluyorsunuz?
• “Şeyhin beyninde eriyen adam mürittir” mantığı İslami midir? Tabi olunan şeyhin nefsine uymayacağına, baskı altında olmayacağına veya düşmanın esiri altında olmadığına dair garantiniz nedir?
• “Başınıza İstanbul’dan bir çocuk da atansa itaat etmek zorundasınız” görüşünüzün ilmi dayanağı var mı?
• Arapça ile öğrencileri neden oyalıyorsunuz? Tüm kitapların tefsiri ve tercümeleri yapılmışken öğrencileri Arapça ile oyalayıp ilmi hiçbir kariyer vermemenizi ne ile izah ediyorsunuz? Arapça öğrenmek İslam’da marifet ise Arap ülkelerinin tamamının en büyük batı sömürgeleri olmasının sebebi hikmetini hiç analiz ettiniz mi?
AİLE ŞİRKETİ BİR CEMAAT
• Cemaat neden aile şirketi olarak devam ediyor? İslam’da dört halifenin seçimi ortada iken dini teşekküller neden aile şirketlerine mahkûm ediliyor? Aile dışında yönetim işlerini çok daha güzel yapanlar var ve ilmi yönden daha donanımlı ise beceriksiz aile üyelerine tüm cemaati feda etmek vebal değil midir?
• Aile şirketi haline gelen yönetim kararları kimlerle almaktadır? Karar merciinde olanların ilmi seviyeleri nedir? Hangi kriter ile varsa danışma kuruluna gelmektedirler? Lider mi danışma kurulunu belirliyor yoksa danışma kurulu aile içinden kullanabileceği lideri mi belirliyor?
CEMAATİN DOST VE DÜŞMANLARI KAFİRLERLE UYUMLU
• Süleymancılar neden batının dost gördüğünü dost, düşman gördüğüne de düşman olurlar? Allah, Müslümanları kardeş ilan etmişken kendi Müslüman kardeşlerine tavır almalarının nedeni nedir?
• Dünyada 2,5 milyar Müslüman var ve insanlığın tamamı da tebliğe muhatap iken dünyada sadece Türkiye merkezli olan Süleymancılık akımının dünya arenasında yeri ve ağırlığı nedir? Tebliğe muhatap olan bir kafire, İslam’ı mı yoksa Süleymancılığı mı anlatmamız gerekecek? Ve bu şekilde kaç kişiyi ikna etmeyi düşünüyorsunuz? Diğer cemaatlerde kendi cemaat lideri ve metodunu yücelttiği göz önüne alındığında bu metodun İslam kardeşliğini sağlama başarı oranı nedir?
LİDER İSLAMİ HASSASİYETTE İSE "BİZ SİYASET YAPMIYORUZ" BAHANESİ
• Siyasetten uzak olduğunuzu belirtiyorsunuz. Ama Süleyman Hilmi Tunahan hariç tüm liderlerinizin milletvekili olmasını nasıl siyasetin dışında tutabiliyorsunuz. İslam karşıtı tüm partiler neden size sevimli geliyor da İslami duyarlılığı olan partiler bir o kadar neden size uzakta kalıyor. CHP, MHP, ANAP, DYP, DP’ye oy istemek size göre siyaset olmuyor da Refah Partisi ile Ak Parti’ye oy vermek neden size göre siyaset oluyor?
• Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Süleymancı yurdunu yıkması nedeniyle düşman tanımlaması içine alıp oy verilmemesi gerektiğini müntesiplerinize söylerken Belediyecilik ile İslam’ın farklı fonksiyonları olduğunu neden tabanınıza anlatmaktan kaçındınız? Belediyelerin Kentsel dönüşüm çerçevesinde birçok caminin yıkılmasını da İslam düşmanlığı olarak mı algılamamız gerekiyor? Her cemaatin Belediye planına aykırı yapılanması neden kutsallık arz ediyor?
• Cumhurbaşkanı Erdoğan Kur’an Kursunuzu yıkmadan önce bahaneniz ne idi? Veya Rahmetli Erbakan’a düşman olmanızın nedeni ne idi? O da mı Kur’an Kursunuzu yıkmıştı da o nedenle mi düşman olmuştunuz?
• Siyasetten uzak duran sizin kotanız neden İslami duyarlılığı olan partileredir? Siyasetten uzak durduğunuzu belirtmenize rağmen öğrencileri başka partilerin seçim çalışmalarına götürdüğünüze dair basında çıkan haberlere ne cevap vereceksiniz?
• Erdoğan Kur’an Kursunuzu yıktığı için hadi oy vermediniz. Peki ya, Müslümanların Kur’an Kursları ve İmam Hatiplerini yıkmaktan beter edip kapatan, başörtülülere kan kusturan ve başörtülülere “yarasa” diyen Mesut Yılmaz’ın liderliğindeki ANAP’a oy verme gerekçeniz ne idi?
• Türkiye darü’l-harp olan bir memleket sizin tabirinize göre… Peki ülkenin darü’l-İslam olması için neler yapıyorsunuz? Ülkeye yapılan darbelerin her birisi karşısında darbecilerden yana olmak darü’l-İslam yolunda bir takiyye midir? Darü’l-harpte faiz yemek, Müslümanlara tavır almak, kendisi dışında Müslümanlardan olabildiğince uzak durmanın fetvası size kim, nasıl verdi?
EMİR ALMIŞÇASINA TÜM CEMAAT 15 TEMMUZ PAYLAŞIMI YAPMADI
• FETÖ sadece ülkeye değil İslam’a da saldırdığı halde Süleymancıların FETÖ aleyhine tek bir itiraz ve eleştirisi olmamasının nedeni nedir?
• 15 Temmuz Türkiye’de bir milat iken istisnasız tüm müntesiplerinizin bu günü görmezden gelmesi tesadüf müdür? 15 Temmuz’da neden ülkeyi kurtarmak için dışarı çıkmadınız? 15 Temmuz ülkeye ve Müslümanlara yapılan CIA destekli bir operasyon iken hangi gerekçe ile müntesiplerinizi eve hapsedip Kemalist ve Solcularla aynı cephede kafirlerin ekmeğine yağ çalmayı tercih ettiniz?
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN MASON VE YAHUDİ
• Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mason ve Yahudi olduğuna dair söylemleri Kur’an Kurslarında dillendirirken bu şekilde karalama kampanyalarının Kur’an ile bağdaştığını iddia edebilir misiniz? Seçim süreçlerinde hatim programlarını bırakıp Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Yahudi ve mason olduğuna dair programları izlettirmenizi sizden kim istedi? İşinize gelmeyen her yerde takiyye yaptığınızı ve yapmak gerektiğini iddia eden siz Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eleştirdiğiniz her Müslümanın da kendinize göre İslam’a aykırı gördüğünüz konularda takiyye yapmış olabileceğini neden düşünmediniz?
• Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı tüm ehli küfür ve içerideki işbirlikçiler vaziyet almışken kendinizi onların yanında konumlandırırken bulduğunuz Kur’an ve Sünnetten delilleriniz nedir? Kur’an ve sünnetten delil getirme ilmi seviyenizin olmadığını biliyoruz. Bu nedenle Kur’an’ın nazmı şerifi üzerinde durarak tıpkı FETÖ gibi tabanı kandırdığınız, bu yolla çıkar sağladığınız, himmet topladığınız biliniyor. Peki Kur’an ve sünnet eğitimini ciddi anlamda vermiş olsaydınız bu mübtezellikleri yine aynı şekilde yapabilir miydiniz?
CIA TARAFINDAN YÖNETİLEN CEMAAT
• İlmi olmaktan sizi uzak tutan yoksa CIA ve sair bağlantılı yapılar mı? Allah okumayı ve ilmi emretmişken özellikle Kur’an ve sünnet ilminden uzak durmanızın nedeni ne? Buna bağlı içeriye kapanıp dış dünyadan müntesipleri uzak tutmak için gösterilen çaba ne?
• Faize olan hoşgörünüz ve faizli hesaplar açmanızın İslam’daki delili nedir? Bu tür fetvaları kimden alıyorsunuz? Verdiğiniz bu fetvaları tüm İslam alemiylede paylaşmayı düşünüyor musunuz?
HER CEMAAT GİBİ SÜLEYMANCILARDA DA DÜNYA ÇAPINDA ALİM YOK
• İçinizden ülke ve dünya çapında herhangi bir dalda İslam aliminin çıkmamasının nedenini hiç sorguladınız mı?
• Müslüman olan tüm kardeşlerimizle yardımlaşmamız lazım, camilerden uzak durmamamız lazım diyen Konya’da bir yöneticinizi apar topar neden emekli edip cemaatle bağını kestiniz?
• İmam Hatibe giden öğrencilere karşı uyguladığınız kotanın nedeni sizin hatalarınızı görüp sizi ve milleti uyarmaları sonucunda kan kaybetme korkunuz mu? Neden hakikatle yüzleşmekten ve sorumluluğunu aldığınız binlerce insanın hakikatle yüzleşmesinden bu kadar korkuyorsunuz?
• Amacınız İslam’ı payidar etmek ise hakikatle yüzleşmeyen bir topluluğu öncelikle Allah’ın helak edeceği vaadi ortada iken siz Allah’ın mı yoksa sizi kontrol altında tutan batı kaynaklı mahfillerin mi sözcülüğünü yaptığınız konusunda millete bir açıklama yapmak mecburiyetiniz yok mu?
CAHİL İNSAN CEMAATTE EN İYİ MÜNTESİP
• Kız çocuklarının İmam Hatibe gönderilmesine karşı olduğunuz kadar okumasına da karşı olmanızın nedeni nedir? Neden cahil insan sizin için bulunmaz bir nimettir?
• Amacınız Kur’an eğitimi ise okullarda serbest hale gelen Kur’an dersleri sizi neden CHP kadar rahatsız etti?
MÜSLÜMANLARI TEMSİL ETME KAPASİTESİNDEN MAHRUM BİR CEMAAT
• Alanda tek kalma derdinde olduğunuz biliniyor ve pastadan pay kapmak isteyen tüm cemaat ve siyasilere düşmanlığınızı görebiliyoruz. Ortamın tamamıyla sizin tekelinize terkedildiği düşünüldüğünde gerçekten Müslümanları temsil edecek bilgi ve donanıma sahip olduğunuzu düşünüyor musunuz? Ehli küfrün karşısında dik durabileceğinizi, dünya siyaset arenasında gizli açık birçok örgüte karşı meydan okuyabileceğinizi düşünüyor musunuz?
• Diğer cemaatlerin size sempatiyle bakmama nedenlerini hiç sorguladınız mı? Bu sorgulamada kendinizin hataları olabileceğini hiç düşündünüz mü? Eleştirildiğiniz yerleri ve haklılık payı üzerinde hiç kafa yordunuz mu?
KURTLAR GİBİ BULANIK HAVAYI SEVEN BİR CEMAAT
• Müslüman berrak havayı severken kâfir ve münafıklar kurtlar gibi bulanık havayı sever. Neden sizde Müslümanların durumunu düzelten iktidarlar karşısında daima rahatsızlık hisseder, bu nedenle daima ehli küfürle birlik olup ortamın Müslüman aleyhine manipüle edilmesine yardımcı olursunuz? Allah Resulü ölümle, düşmanla ve hastalıkla karşılaşmayı temenni etmeyin derken siz aksine neden hep karanlık ve zulümatın yaygınlaşmasına yardımcı olursunuz? Yoksa bu davranışınızın nedeni diğer inhirafçı cemaatlerde olduğu gibi zulmün koyulaşması anında milletin sizin kucağınıza mecburen düşmesi amacıyla rant elde etmek mi?
Kaynak: Dinihaberler.com
.DiNiHABERLER.COM / öZEL
Süleymancıların cemaatle namaz konusunda en keskin bir ayrışma içinde olduğu, buna bağlı olarak ümmetten de ayrı kalmalarının diğer cemaatlerle kıyas edilmeyecek şekilde kopuş içinde olduğu biliniyor.
ÇAĞDAŞ MESCİD-İ DIRARLAR
Oysa Allah Resulü, ümmet arasında fitne çıkarma, ümmeti bölme amaçlı yapılan Mescid-i Dırar’ı yakıp yıkması birlikte namaz kılmanın önemine en güzel örnektir.
Namaz mü’minin miracı olduğu kadar cemaatle namaz da Müslümanların en büyük istişare mekanı olarak aktive edilmesi gereken yerlerdir.
Müslümanlar ne olursa olsun camilere devam edip sorunlarını camilerde konuşmak, paylaşmak, ülfet etmek, birbirlerine sabretmek ve sorunlarını birlikte halletmek mecburiyetindedirler.
CEMAATİ TERKETMEK ÜMMETLE İSTİŞAREYİ TERKETMEKTİR
Bu konuda Süleymancıların namazda bile mekân ayrılığına gitmeleri ümmete giden yolda Müslümanların arasına katılmış en büyük fitnedir. Gerekçesi ne olursa olsun bir Müslüman topluluğun diğer Müslümanlarla namazda bir araya gelmesine engel hiçbir fıkhi delil mevcut değildir.
Özellikle Süleymancılar ile bazı cemaatlerin namazda bir araya gelme konusunda imamın, “İman ve itikadından şüphe duydukları…” şeklinde öne sürdükleri bahane karşısında “kendi iman ve itikatlarının ne derece makbul olduğu” sorusu karşısında verilecek tutarlı bir cevabın olmadığı malumdur.
İMAMIN SIHHAT ŞARTLARI BELLİDİR
Oysa namaz kıldıracak imamın sıhhat (geçerlilik) şartları içinde akıllı ve Müslüman olması yeterli. Bunun dışında imamın ehil olma, büluğa erme ve fasık olup olmama gibi ileri sürülen şartlar mezheplere göre tamamı tartışmalı konular.
Konuyla ilgili hadislere bakıldığında ise, imamın “(Namaz kılacaklar) üç kişi iseler içlerinden biri imam olsun. İmamlığa ehak olan akra' (Kur'an-ı Kerim'i daha iyi okuyan) olandır..." (Müslim, Mesacid 289; Nesai, İmamet 5)
"Sizin için hayırlınız ezan okusun, kurra olanınız da imam olsun."(Ebu Davud, Salat 61)
Amr ibni Seleme (RA)’den, “Ben altı veya yedi yaşında iken kendi kavmime imamlık yaptım. O zaman ben, aralarında Kur'an'ı en çok bilen kimseydim.” (Buhari, Megazi 52; Ebu Davud, Salat 61; Nesai, Ezan 8, Kıble 16)
Hz. Aişe (RA)’dan"Kendisine kölesi Zekvan, Mushaf'ın yüzünden okuyarak imamlık yapıyordu." (Buhari, Ezan 54)
Enes (RA)’den, “Resulullah (sav) İbnu Ümmi Mektum'u ama olduğu halde, halka imamlık etmek için (sefere çıkarken) yerine halef tayin etti.” (Ebu Davud, Salat 65)
Konuyla ilgili hadislere de bakıldığında Allah Resulü’nün kimsenin kalbi ve itikadına dair bir tavsiyede bulunmadığı belirtiliyorsa da “Üç kişi vardır, Allah onların namazını kabul etmez: Kendisini sevmeyen kimselere imam olan; Namaza arkadan gelen, yani vakti çıktıktan sonra gelen; Köleyi azad ettikten sonra tekrar köle kılan." (Ebu Davud, Salat 63) buyurarak imamın Müslümanların nefretini celbedecek şekilde fısk türünden ameller işleyen, hoşa gitmeyen davranışlarda bulunan kimsenin de imamlığa elhak olmadığını vurgulamaktadır.
AÇIKÇA GÖRÜLMEDİKÇE İMAMIN İMAN VE İTİKADI SORGULANAMAZ
Diyanet’in imamlarının iman ve itikadı noktasında yapılan eleştirilere en güzel cevap Allah Resulü’nünHureka kabilesi üzerine gönderdiği birlik içinde Usame b. Zeyd’in “Lailahe illallah” diyen bir adamı öldürmesi üzerine Peygamberimizden aldığı, “Kalbini mi yarıp baktın!” taziridir.
Süleymancı ve özellikle Avrupa’da görülen cemaatlerin farklı mescitler imar etmeleri ve birbirlerinin arkalarında namaz kılmamaları fitne ve bölücülükten başka bir şey değildir.
ÜMMETE GİDEN YOLDA DİYANET, ŞU AN İÇİN TERCİHTİR
Ardında namaz kılmaya, ümmeti bir arada tutmaya en azından şu zaman ve şartlarda devletin atadığı imamlar olduğu bir gerçektir.
Dış düşmana karşı tüm cemaatleri de dışlamaksızın koruma ve kollama görevi yapan devletin atadığı imam, şu an için İslam birliğini sağlamada namaz kıldırmada hangi yönden bakılırsa bakılsın tercih nedenidir.
Camide görevli imamların ardında namaz kılmamak için Kur’an okumaları sorun ise artık Diyanet Kıraat konusunda elinden gelen titizliği göstererek İlahiyat mezunları ve hafızlara öncelik vererek en güzel kıraate sahip olan adayları tercih ediyor.
İlaveten Diyanet'in din görevlileri, İmam Hatip ve İlahiyatlardan tüm ümmeti kucaklayacak şekilde birlik şuuru içinde yetişirken, ulaşabileceği İslam kaynaklarına da hakim bir eğitim alıyor. Malum imamın ilminin gelişmesi kendi gayreti olduğu kadar cemaatin de talep ve sorularından geçiyor.
İMAMIN ARDINDAN KAÇANLARIN KENDİ İMAN VE İTİKATLARI SAĞLAM MI?
İman ve itikat sorun ise aleni fısk ve fücuru görülmedikçe aynı risk, Süleymancı cemaatinin ardında saf tuttuğu imamlar için de geçerli olur ki kimse kimsenin iman ve itikadını sorgulama hak ve salahiyetinde değildir. Fısk ve fücur noktasından olaya bakılıp bir imamın ardında namaz kılınmayacaksa Süleymancı ve birçok cemaatin yetiştirdiği imamların yetersiz fıkhi bilgisine bakıldığında fısk ve fücura düşme ihtimallerinin fazla olduğu, Diyanet’in din görevlilerinin bilgileriyle orantılı olarak fısk ve fücur konusunda daha hassas oldukları açıktır.
İMAMI DEĞİŞTİRMEK CEMAATİN MEŞRU ŞİKAYETİNE BAĞLI
Her ihtimale karşın Diyanet’in imamında fıst ve fücur görüldüğü, kıraatinin yetersizliği ortaya çıktığı, imamlığa layık olmadığına dair başka alametler belirdiği durumda cemaatin müftülükten başlayarak Diyanet’e uzanan şikayet sürecinde imamı değiştirme hakkı bulunurken camileri terketmenin anlamı fitne çıkarmaktan başka bir şey değildir.
İMAMA UYARI GÖREVİ YAPILMADAN ARKASINDAN AYRILMAK AYRI BİR FİTNEDİR
İmamın yetersizliğini gören cemaatlerin her şeyden önce Müslüman kardeşleri olan imamın elinden tutup ilmi yetersizlik varsa uyarmaları ve cemaatlerine davet ederek eğitimden geçirmeleri, kıraat yetersizliği varsa bu konuda kendi kurslarına davet ederek kıraat dersi vermeleri, Müslümana yakışan davranıştır.
Ortada imamın görevine layık olmadığı söylemi büyük bir iddia ve münkerdir. Münker karşısında Müslümanın nasıl mücadele edileceği hadiste alenen belirtilmiştir. Münker karşısında dil ile uyarı, el ile dilekçe yazılarak yetkili birimlere bilgi verilmesi Müslümanın öncelikli görevidir. Dil ve el ile yapılan müdahaleden sonra cevap alamayıp kalbi buğz dahi yapılmadan cemaati terk etmenin kendisi ayrı ve en büyük münkerattır.
Hem burada “namazı sahihleştireyim” derken tümden bireysel ve cemaat bazında Müslüman toplumdan kopup şeytanın kucağına düşmek tehlikesini de göz ardı edilmemesi gereken bir başka husustur.
Kaynak: Dinihaberler.com