|
|
|
|
|
ABDULHAMİD HAN |
ABDÜLHAMİD HAN
Osmanlı padişahlarının 34'üncüsü olan Sultan II. Abdülhamid Han aklı, zekası ve ilmi fevkalade üstün olan bir zattı. Batılıların ve iç düşmanların asırlar boyunca devleti yok etmek için hazırladığı yıkıcı, sinsi planlarını sezip, önlerine aşılmaz bir set olarak dikildi. Hazırlayanları ve maşa olarak kullandıkları yerli işbirlikçilerini, sahte kahramanları işbaşından uzaklaştırdı.
İşte bu büyük zatın 10 şubat, 96. yıldönümü idi. Yıldönümü vesilesi ile Yıldız Üniversitesi ve İstanbul Medeniyet Üniversitesi işbirliği ile iki açık oturumdan oluşan etkinlik düzenlendi. İlk panel Abdülhamid'in sağlık politikasıyla ilgiliydi. Oturum başkanlığını yaptığım bu panelde konuşmacılar özet olarak şunları anlattılar:
Prof. Dr. Hüsrev Hatemi; Abdülhamid'in çok iyi niyetli, sağlam karakterli ve vefalı bir insan olduğunu söyledi. Kendisinden çok devleti düşünürdü. 33 sene zalimlik yapmadan devleti ustalıkla idare etmişti. Ona atılan iftiralardan biri de pinti olduğuna dairdi. Bu çok çirkin bir suçlama olduğunu ifade etti. Aristokrat havada, halktan uzak yaşamamıştı. Atatürk'ün Abdülhamid'i küçümseyici veya kötüleyici bir sözünün olmadığını da ekledi.
Prof. Dr. Nil Sarı ise Abdülhamid'in sağlık alanındaki eserlerinden söz etti ve bazılarının fotoğraflarını gösterdi. Abdülhamid 90 adet gureba hastanesi, 19 adet belediye hastanesi, 89 adet askeri hastane ayrıca eğitim hastaneleri, kadın hastaneleri, akıl hastaneleri açmıştı. Bu hastaneler ülkemizden Lübnan'a, Yemen'den İsrail'e, Makedonya'dan Suriye'ye, Yunanistan'dan Libya'ya, Suudi Arabistan'dan Irak'a pek çok yerleşim bölgesine yayılmıştı. Ayrıca eczaneler, hapishane, sağlık merkezleri, fakirler, acizler ve hacılar için misafirhane de pek çoktur. Müthiş bir sağlık hizmetidir bu. Maalesef tahttan düştükten sonra bu eserlerin isimleri değiştirilmiş, bazıları yıkılmış ve bir kısmı da başka alanlarda kullanılmaya başlanmıştır. Kısacası bu büyük insan unutturulmak istenmiştir. Kasımpaşa, Haydarpaşa, Gülhane ve Mektebi Tıbbiye-i Şahane adlı eğitim ve üniversite hastanelerini açan da Abdülhamid olmuştur.
Doç. Dr. Adem Ölmez ise Abdülhamid Han'ın özellikle eğitim, sağlık, ulaşım ve asayişe önem verdiğini anlattı. Zamanında yeni bulunan aşıları ülkeye getirmiş, aşı ve kuduz hastalığı üzerine merkezler kurmuş, Bimarhaneleri yani akıl hastanelerini ıslah etmiştir. Akıl hastalarına zincir kullanımını yasaklayarak bugün bile saldırgan hastalarda kullanılan gömleği yerine koymuştur.
Dr. Şerif Esendemir konuşmasına Necip Fazıl'ın, "Abdülhamid'i anlamak her şeyi anlamak olacaktır." sözleriyle başladı. Abdülhamid'in tren yolları, bakteriyolojihane, cami ve mektepler yaptırdığını, çağına uygun yaşlılık politikası izlediğini, habitat yani biyosferi merkezi alan ekolojik politikaya önem verdiğini anlattı.
Bunları dinlerken aklıma hep başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan çağrışım yaptı. O da ülkeye duble yollar, hızlı trenler, Marmaray, üçüncü boğaz köprüsü, çok sayıda havaalanı gibi sayılamayacak eserler hediye etti. Sağlık alanında yeni hastaneleri hizmete açtı. Sağlık hizmetlerini halka yaydı. Eğitim alanını pek çok üniversite, sayısız derslik ve binlerce yeni öğretmenle destekledi güçlendirdi. Kısacası Abdülhamid'in çağdaş bir takipçisiyle karşı karşıyayız.
Abdülhamid Han'ı nasıl ki bir takım vicdansız, merhametsiz ve acımasız kişiler, iç ve dış düşmanların oyununa gelerek, maşası olarak bir saray darbesi ile düşürdülerse aynı komplo şu an başbakanımıza karşı düzenlenmektedirler. Bu ülkeye hizmet etmek bazılarının gözüne batmakta ve ellerinden geleni yapmaktadırlar.
Rabbim Başbakanımızı korusunu2026 |
|
|
|
|
|
.
Kadınlara mahsus haller ile alakalı en şumüllü, numune eser, özetlenerek biraz daha anlaşılır hale getirilerek istifadenize sunulmuştur.
Hem erkeklerin hem de kadınların lazımı ğayrı müfariği mukabilindeki bu kıymetli bilgileri öğrenmek ümidi ile.
.
Kadının rahminden ferc yolu ile gelen kandır.
ü Hayız günleri arasındaki temiz günler hayızdan sayılır. MİSAL: Bir Kadın, 1. ve 4. günlerinde kan görüp, 2. ve 3. günlerinde görmese; 2. ve 3. günler her ne kadar temiz olsa da hayız günleri arasında olduğu için hayızdan sayılır.
ü Halis beyazın haricinde bütün renkler (kırmızı, siyah, toprak rengi, bulanık, sarı, yeşil) hayız kanıdır.
ü Hayzın en az müddeti, geceleri ile beraber 3 gün yani 72 saattir. MİSAL: Bir kadın, Pazar günü güneş doğduğu vakit kan görse, bu kan çarşamba günü güneşin doğuşuna kadar devam etse, o kan hayız olur. Fakat güneşin doğuşundan önce kesilse, o kan hayız olmaz; ( çünkü 3 gün dolmamıştır) istihaza olur.
ü Hayzın en çok müddeti, geceleri ile beraber 10 gün yani 240 saattir.
.
İSTİHAZA
Hayız görmekte olan bir kadından, üç günden eksik yahut on günden fazla; nifas görmekte olan kadından ise, kırk günden fazla gelen kan, istihaza kanıdır. Özür kanı da denir. Bu kan, kadının namazına, orucuna ve diğer ibadetlerine mani olmadığı gibi cinsi yakınlığa da engel teşkil etmez. Özür kanı gelen kadın, her vakit başında abdest alır, namazını kılar. Bu, kesilmeyen burun kanı gibidir.
ü Mahrece pamuk vb. koymakla kanın akması engellenirse, özür hükmü kalkar. Kan mahreçten çıkmadığı müddetçe her vakit abdest almasına gerek yoktur.
.TUHUR
İki hayız arasındaki temizlik haline tuhur denir.
ü 15 gün ya da daha fazla olursa tam temizlik, 15 günden az olursa eksik temizlikdenir. Eksik temizlik halinde; temizlikten önceki kan, hep devam etmiş, hiç kesilmemiş gibidir. MİSAL: Bir kadın, 5 gün kan, 14 gün temizlik, sonra 6 gün yine kan görse; bu kadının iki kan arasında gördüğü temizlik eksik temizliktir; yani 15 günden azdır. Bu durumda, o kadın 5+14+6 = 25 gün kesilmeden kan görmüş gibidir.
ü En çok müddeti için hudut yoktur.
ü İki hayız peş peşe gelmez. Yani iki hayız arasında tam temizlik(en az 15 gün) olması lazımdır.
ü Nifas ile hayız peş peşe gelmez. Yani nifas ve hayız arasında tam temizlik (en az 15 gün) gerekir. MİSAL: Bir kadın, 40 gün nifas gördükten sonra 1 hafta temiz kalıp, 7 gün kan görse; gördüğü 7 günlük kan hayız sayılmaz. Çünkü nifas ve hayız arasında en az 15 gün temizlik olması lazımdır. Gördüğü 7 günlük kan özür kanıdır.
ü İki nifas peş peşe gelmez. İki nifas arasında en az 6 ay temizlik olması lazımdır
.HAYIZ, NİFAS VE İSTİHAZA NASIL BAŞLAR?
Kanın mahreçten çıkması veya mahrecin kenarını hizalaması ile hayız, nifas ve istihazanın başladığına hükmolunur.
ü Bu kanın hayız kanı olması için en az 3 gün, en çok 10 gün olup, en küçük 9 yaşındaki kız çocuğundan gelmesi lazımdır. Aksi takdirde istihaza (özür) kanıdır. Eğer doğumun akabinde, çocuğun ekserisi çıktıktan sonra gelirse nifas kanıdır.
Eğer bu kan başlangıçta sadece hissedilir, mahreçten çıkmaz veya kenarını hizalamazsa yahut pamuk vb. ile kanın çıkması engellenirse hayız başlamış olmaz, bu kan ile abdest bozulmaz. Şayet hayız veya nifas başladıktan sonra mesela 2. , 3. ,4. gün pamuk vb. ile kanın çıkması engellense hayız ve nifas devam eder, bitmiş sayılmaz.
.KÜRSÜF (ADET BEZİ)
Kadının fercine koyduğu bez, pamuk, tuvalet kâğıdı vb. ye verilen isimdir. Evli veya dul kadın için hem hayız hem tuhur halinde, bakire için ise sadece hayız halinde sünnettir. Temizlik halinde, kürsüf olmadan namaz kılmakta bir mahzur olmamakla beraber, abdestin sıhhati için luzumludur. Kadın, namaz esnasında herhangi bir akıntının gelmeyeceğinden eminse, kürsüf koymadan namaz kılabilir. Fakat akıntı geldiği anda, abdesti -dolayısıyla namazı- bozulur.
ü Hayız veya nifas görmekte olan bir kadın, kürsüfü gece koysa, sabah kalktığında kürsüf üzerinde beyaz akıntı görse, koyduğu andan itibaren temiz sayılır. Yatsı namazını kaza eder.
ü Temizlik halinde olan bir kadın, sabah kalktığında gece koymuş olduğu kürsüf üzerinde kan görse, kanı gördüğü andan itibaren hayızlı sayılır.
ü Kürsüf üç şekilde konulur:
1. Dış ferce (çamaşırın üzerine) konulur. Bu takdirde, ferce bakan tarafa kan bulaşırsa, hayız müddeti içerisinde ise hayız başlamış sayılır. Özür sahibi ise abdesti bozulur.
2. Bir kısmı iç ferce, bir kısmı dış ferce konulur. Bu takdirde; ıslaklık dışarıdaki kısma ya da dış ferç hizasına çıkmadığı müddetçe, hayız başlamış sayılmaz; özür sahibinin de abdesti bozulmaz.
3. Mekruh olmakla beraber, tamamı içeri konulur. Bu takdirde; kürsüf, dışarı veya dış ferç hizasına çıkmadığı müddetçe, tamamı ıslansa bile hayız başlamış sayılmaz; özür sahibinin abdesti bozulmaz.
.ADET DÜZENİ VE DEĞİŞMESİ
MÜBTEDİE: İlk defa hayız veya nifas gören kız çocuğudur.
ü Mübtedienin gördüğü kan, hayızda 10 günü geçmezse hayız kanı; nifasta 40 günü geçmezse nifas kanıdır.
MUTADE (ÂDETİ BELLİ OLAN KADIN ): Bir defa sahih kan bir defa sahih temizlik gören kadındır.
· SAHİH KAN: En az 3 gün, en fazla 10 gün gelen kandır.
· FASİT KAN: 3 günden az, 10 günden fazla gelen kandır.
· SAHİH TEMİZLİK: İki sahih kan arasında olan, en az 15 gün süren ve bu süre içerisinde hiç kan görülmeyen temizliktir.
· FASİT TEMİZLİK: İki sahih kan arasında olmayan, 15 günden az süren ve bu süre içerisinde kan görülen temizliktir. Nifasta 40 gün arasını ayıran temizlik de fasit temizliktir.
ü Bir kadın 7 gün kan, 20 gün temizlik görse; o kadın mutadedir. Yani âdeti( 7 -20)dir.
ü Adet, bir defa ile sabitleşir, bir defa ile değişir.
ü Kadın kan gördüğü anda namazını terk eder. Ancak;
Kendi adetinden önce kan gören bir kadın namazını ne zaman bırakır?
Adeti olan temizlik müddetinden kalan zaman ile hayzını topladığımızda 10 günü geçerse kendi adetine kadar namazlarını kılar. 10 günü geçmezse kan gördüğü anda namazlarını bırakır. Toplanan rakam 17 gün veya daha fazla olursa kan gördüğü anda namazını terk eder.
.(İNTİKAL)ÂDETİN DEĞİŞMESİ
Hayız ve nifasta âdeti belli olan bir kadın, kendi âdetinden farklı bir şey görürse aşağıdaki hükümleri bilmesi lazımdır.
ü Nifasta kan 40 günü geçerse adet değişmiş olmaz, önceki âdeti geçerlidir. MİSAL: Birinci çocukta 30 gün nifas gören bir kadın, ikinci çocukta 42 gün kan görse;40 günü geçtiği için önceki âdeti geçerlidir.30 günü nifas diğer 12 günü istihazadır.
ü Nifasta kan 40 günü geçmezse adet değişmiş olur, ikincisi nifastır. MİSAL: Birinci çocukta 30 gün nifas gören bir kadın, ikinci çocukta 40 gün kan görse; 40 günü geçmediği için âdeti değişmiş olur. Âdeti artık 30 gün değil 40 gündür.
ü Hayızda kan, 10 günü geçmezse tamamı hayız sayılır. MİSAL: Önceki âdeti 7 gün olan bir kadın, sonraki ay 10 gün kan görse; âdeti değişmiş olup 10 günün tamamı hayızdır.
ü Hayızda kan, 10 günü geçer, bu kanın 3 günden azı kadının adet günlerine isabet eder veya adet günlerine hiç isabet etmezse; gördüğü kanın başından, önceki adet günleri kadarı hayız, gerisi istihazadır. (Bu kadının adet zamanı değişip, günlerinin adedi değişmemiştir.) MİSAL: Âdeti ayın başından 5 gün olan bir kadın, ayın 4. Gününden itibaren 11 gün kan görse; gördüğü kanın başından ilk 5 gün hayız, diğer 6 gün istihazadır
ü Hayızda kan, 10 günü geçer, bu kanın en az 3 günü kendi adet günlerine isabet ederse; kendi adet günlerine isabet eden kan hayız kanı, gerisi istihazadır. Bu kadının âdetinin zamanı değişmemiştir;
-Gördüğü kan adet günlerinin tamamına isabet ederse günlerinin adedi de değişmez. MİSAL: Âdeti ayın başından 5 gün olan bir kadın, kendi adet gününden 7 gün önce kan görmeye başlayıp 11 gün devamlı kan görse; kendi adet günlerinde gördüğü 5 gün kan hayız, önceki 7 gün istihazadır.(Tuhurdan kalan zaman 7 gün, kendi adeti 5 gün, toplamda 12 gün; 10 günü geçtiği için kendi adetine kadar namazını terk etmez.)
-Gördüğü kan, adet günlerinin bir kısmına isabet ederse(3 günden az olmayacak) adedi değişmiş olur. MİSAL: Âdeti ayın başından 5 gün olan bir kadın, 3. Gününden itibaren 11 gün kan görse; kendi adet günlerinde gördüğü 3 gün hayız, gerisi istihazadır.
NOT: Ay hesabı hayız ve temizlik günlerine göre yapılır. MESELA: Bir kadının âdeti 7-20 ise temizliğin bitiminden 27 gün sonrası onun adet günüdür.
.İSTİMRAR (SÜREKLİ KAN GELMESİ)
Âdeti belli olan bir kadından sürekli kan gelse, hayzı önceki âdetine göre, tuhru6 aydan az ise önceki adetine göre; değilse, mesela 7 -8 ay ise, 6 ayın dolmasına bir an kalıncaya kadarı tuhur olarak hesaplanır.
MİSAL: Âdeti 8-20 olan bir kadın, sürekli kan görse; gördüğü kanın başından 8 günü hayız, 20 günü tuhur sayar.
MİSAL: Hayzı 8 gün, tuhru 8 ay olan bir kadın sürekli kan görse; gördüğü kanın başından 8 günü hayız, 6 ayın dolmasına bir an kalıncaya kadarını tuhur sayar.
.ADETİNİ UNUTAN KADININ DURUMU
İslamiyet’te her kadın; hayız, nifas ve temizlik günlerini, bunların sayısını, zamanını bilmesi hatta takvim tutması gerekir.
Eğer bir kadın ehemmiyet vermediği için veya hafıza kaybına uğradığı için adetini unutsa, sonra sürekli kan görse adetini nasıl hesaplar?
Hatırlamaya çalışır. Hatırlarsa ona göre amel eder. Hatırlamazsa herhangi bir adet uygulamaz.
Peki nasıl amel eder?
Bu kadın;
· Mescide giremez
· Kâbe’yi tavaf edemez. Tavaf 3 kısımdır; Kudüm tavafı: Ayak basma tavafıdır. Bu tavaf sünnettir. Adetini unutup sürekli kan gören kadın bu tavafı yapmaz. Ziyaret tavafı: Haccın rükünlerinden olup farzdır. Âdetini unutup sürekli kan gören kadın bu tavafı yapar, 10 gün sonra bir daha yapar. (İkisinden biri temizlik zamanına denk gelmesi için). Veda tavafı:Mekke’den çıkmak isteyen afakînin(Mekkeli olmayanın) tavafı olup vaciptir. Âdetini unutup sürekli kan gören kadın bu tavafı yapar fakat iade etmez.(Temizse zaten yapmıştır, değilse zaten özür sebebiyle kendinden düşer.)
· Mushafa el sürmez
· O hal geçene kadar cinsi münasebette bulunamaz.
· Nafile olarak namaz kılmaz, oruç tutmaz.
· Farz, vacip ve sünnet-i meşhuraları kılar. Her rekâtta Fatiha, kısa bir sure okur. Kunut vb. duaları da okur.
Nasıl namaz kılar?
-Eğer hayzı başladı mı başlamadı mı diye tereddütlüyse; her namaz için abdest alır, namazını kılar
-Eğer hayzı bitti mi bitmedi mi diye tereddütlüyse; her vakit gusül abdesti alır, önceki namazı kaza eder, sonra vaktin namazını kılar.
-Eğer hiç bir şey hatırlamazsa; her vakit gusül abdesti alır, önceki namazı kaza eder, sonra vaktin namazını kılar.
MİSAL: Ayda bir defa hayız gördüğünü ve ayın son yarısında kesildiğini hatırlayıp, başka bir şey hatırlamayan bir kadın; ayın ilk 15 günü her namaz için abdest alır sonra namaz kılar. Son 15 gün ise her namaz vakti için gusul abdesti alır önceki namazı kaza eder, sonra vaktin namazını kılar.
· Secde ayetini işittiğinde, eğer işittiği anda secde ederse üzerinden sakıt olur. Daha sonra secde ederse 10 gün sonra iade eder.
· R amazan-ı şerif ayının tamamını tutar. Kazası duruma göre hesaplanır
.HAYIZ VE NİFASLI KADINA HARAM OLAN 8 ŞEY
1- NAMAZ KILMAK, TİLAVET VE ŞÜKÜR SECDESİ YAPMAK
Hayız ve nifas halindeki kadına ister farz, vacip, sünnet, nafile olsun namaz kılmak haramdır. Kılmadıkları namazları da sonradan kaza etmeleri gerekmez. Fakat ibadet alışkanlığı bozulmaması için her namaz vakti girdiğinde abdest alıp, kıbleye karşı oturup, tesbih ve tahmid ile meşgul olması müstehaptır.
Kadınların namazsızlık halleri kandil ve bayram gibi kıymetli vakitlere denk gelir ve o geceyi ibadet ve taatla geçirmek niyetinde iseler o gecelerin rahmet ve bereketinden eksiksiz olarak istifade ederler. Zira hadis-i şerifte لِكُلِّ امْرِءٍ مَا نَوَا “Her kişiye muhakkak niyetinin hakkı verilir.”buyrulmuştur.
Bir kadın, namaz vaktinin son kısmında hayız veya nifas görse, o vaktin namazının edası da kazası da o kadına farz olmaz. Hayızda on günü tamamladıktan sonra, namaz vaktinin son kısmında kan kesilse, vakit kalmadığından o namazı kılamaz. Ama sonradan kaza yapması gerekir. On günden önce, vaktin son kısmında kesilse, eğer gusül ve tahrimeyi kaplayacak kadar vakit varsa, kaza gerekir; yoksa kaza gerekmez.
Bir kadın, namaza başlasa, o sırada hayız görse; kıldığı namaz farz ise kaza gerekmez, nafile veya sünnet ise kaza etmesi gerekir.
2- ORUÇ TUTMAK
Hayız ve nifas halindeki kadına ister farz, ister nafile olsun oruç tutmak haramdır. Ama sonradan oruçlarını kaza eder.
Bir kadın, Ramazan-ı Şerif’te güneş batmadan az önce kan görse, orucu bozulur ve sonradan kaza etmesi gerekir.
Bir kadın, isteğine karşılık namaz ya da oruç adak adasa, adağını yerine getireceği gün hayız olsa, başka bir gün o orucu ya da namazı kaza eder.
3- KUR’AN-I KERİM OKUMAK
Hayız ve nifas halindeki bir kadının, Kur’an-ı Kerim’den herhangi bir ayeti, Kur’an okumak kastıyla okuması haramdır. Peygamber Efendimiz hadis-i şerif’te; لاَتَقْرَألْحاَاِضُ وَلاَاَلْجُنُبُ شَئْاًًمِنَ اْلقُرْآنِ (Hayız ve cünüp olan kimse, Kur’an-ı Kerim’den bir şey okumasın) buyurmuştur.
Fakat, Kur’an-ı Kerim okumak maksadıyla değil de, zikir ya da övme maksadıyla بِسْمِ الله الْحَمْدُ لِلّه ثُمَّ نَظَر gibi kısa ayet ve sözleri okuması caizdir. İmam-ı Azam hazretlerine göre, Fatiha’yı dua maksadıyla okumak caizdir.
4- KUR’AN-I KERİM VE AYETLERE DOKUNMAK
Hayız ve nifas halindeki bir kadının, Kur’an-ı Kerim’e, hatta parada, duvarda, bir levhada bile yazılı olsa herhangi bir ayetine el sürmesi haramdır. Ayet ve Mushaf arasındaki fark, mushafın yazılı olmayan yerlerine de dokunmak haramdır. Diğer yerlerdeki ayetlerde ise yazının üzerine dokunmak haramdır.
Tefsir kitaplarına da dokunmak haramdır. Hadis ve fıkıh gibi şeriat kitaplarına dokunmakta bir sakınca yoktur. Ancak, içindeki ayetlere dokunulmaz.
Ayrı bir kılıf ile mushafa dokunulabilir. Elbisenin yeni ile tutmak, tahrimen mekruhtur.
Zikir ya da dua olan yazılara dokunmak caizdir, müstehap olan ona da dokunmamaktır. Her ne kadar okumasa bile, Kur’an-ı Kerim’i ve bazı sayfalarında Kur’an ayeti olan kitapları yazamaz. Kuduri’de “dokunmamak şartı ile caizdir” diye hüküm verilmiştir.
5- MESCİDE GİRMEK
Hayız ve nifas halindeki bir kadının, mescide girmesi haramdır. Zaruret halinde (yırtıcı hayvandan, hırsızdan, soğuktan, susuzluktan korkmak) caizdir. Böyle bir durumda güzel olan, önce teyemmüm alıp sonra girmektir. Kabirleri ziyaret etmek caizdir.
6- TAVAF YAPMAK
Hayız ve nifas halindeki bir kadın, tavaf yapsa sahih olur. Ancak, günah işlemiştir, deve kurban etmesi gerekir.
7- CİMA YAPMAK
Hayız ve nifas halindeki bir kadının cima yapması haramdır. Günahı, kadına dübürden yaklaşmak kadar büyüktür.
Bir kişi, henüz adetini tamamlamamış hanımı ile cima yaparsa, günahkar olur. Tevbe ve istiğfarda bulunması, en az 5 gramlık bir altın ya da yarısını sadaka olarak vermelidir.
8- GÖBEK VE DİZ KAPAĞI ARASINDAKİ BÖLGEDEN ÖRTÜSÜZ FAYDALANMAK
Hayız ve nifas halindeki bir kadının göbek ve diz kapağı arasındaki bölgesinden örtüsüz bir şekilde faydalanmak da haramdır. Peygamber Efendimiz, o haldeyken zevcesinden istifade edip edemeyeceğini soran bir sahabeye, örtünün üzerinden caiz olacağını buyurmuştur.
.
ABDESTSİZLİK (HADES) İLE İLGİLİ HÜKÜMLER
1- Abdestsi z iken namaz kılmak, tilavet veya şükür secdesi yapmak haramdır.
2- Tam bir ayet olan şeye veya tefsir kitaplarına dokunmak haramdır. Baliğ olmayan çocuklar Mushafa abdestsiz dokunabilir. Hadis, fıkıh ve zikir kitaplarına dokunmakta bir beis yoktur. Müstehap olan abdestli dokunmaktır.
3- Abdestsiz iken tavaf yapmak mekruhtur. Ziyaret tavafı abdestsiz olarak yapıldığı takdirde koyun; gusül abdesti alması icap ettiği halde yapılırsa deve kurban etmek gerekir. Kudüm ve sader tavafında ise, abdestsiz yapılırsa sadaka vermek; gusül abdestsiz yapılırsa koyun kurban etmek gerekir.
4- Abdestsiz ezbere Kur’an-ı Kerim okumak ve mescide girmek caizdir.
.ÖZÜR İLE İLGİLİ HÜKÜMLER
Devamlı elin kanaması, sivilceden irin çıkması, burnun sürekli kanaması gibi durumlarda; farz olan bir namaz vakti, mesela öğle vaktinin başından ikindi vaktine kadar, akıntı hiç durmazsa veya abdest alıp namaz kılamayacak kadar kısa sürelerle kesilip, tekrar devam ederse; bu duruma özür, bu durumdaki kişiye Özürlü (ma’zur) denir.
Özürlü kişi, bir kere abdest alarak o vakit içinde farz ve nafilelerden istediği kadar kılabilir. O vakit içinde, özür sebebi haricinde abdestini bozacak bir durum olmadıkça abdestli sayılır.
Özürlünün abdesti, tarafeyne göre vaktin çıkmasıyla, İmam-ı Züfer Hz. lerine göre vaktin girmesiyle, İmam Ebu Yusuf Hz. lerine göreyse hem vaktin girmesi hem de çıkmasıyla bozulur. Sahih olan tarafeynin görüşüdür. Mesela öğle vaktinde abdest alanın abdesti ikindi ezanıyla bozulur. Ancak, mesela duha vakti abdest alanın abdesti, öğle ezanı ile bozulmaz. Çünkü, sabah namazının vakti güneşin doğması ile çıktığından duha vakti sabah vaktinden sayılmaz.
Özrün sabit olması için o vaktin başından sonuna kadar (kısa süreli kesilmeler dâhil) devam etmesi gerekir. Ancak sonraki vakitte bir kere bile özür sebebi oluşsa, özür devam eder; hiç oluşmazsa, kesildiği andan itibaren özür bitmiş olur. Mesela, öğle vakti boyunca kanama olsa, ikindiye kadar kesilmese o kişi özürlüdür. İkindi vakti içinde kesilse, o vakitte yine özürlüdür. Akşam vakti içinde hiç kanama olmazsa, kanamanın kesildiği andan itibaren özür bitmiştir. Eğer ikindi namazını kan kesildikten sonra kılmışsa, tekrar kaza eder.
Özür bir vaktin ortasında başlasa, sonraki vaktin içinde bitse, her iki vakitte de özürlü sayılmaz. Önceki vaktin namazını kaza eder. Bir vaktin ortasında başlasa, ikinci vakit boyunca devam etse, özrün başladığı andan itibaren özürlü sayılır. Kıldığı namazlarını kaza etmez.
Özürlü kişinin özür sebebi dışında abdesti bozan bir durum oluşursa tekrar abdest alması gerekir. Mesela burun kanaması sebebiyle özürlü sayılan kişinin eli kanasa abdesti bozulmuş olur. Ya da burnunun bir tarafı kanayan kişinin diğer tarafı kanadığında yine abdesti bozulur. Suçiçeği olan ya da vücudunda çıbanlar bulunan bir kişi, yaralarının bir kısmı sebebiyle özürlü olsa, daha sonra mesela diğerleri kanasa abdesti bozulur.
Özür sabit olduktan sonra, özrü dışındaki bir sebepten abdesti bozulan kişi, özrü sebebiyle abdesti bozulduğunda tekrar abdest alır. Mesela, öğle vakti boyunca burun kanaması olan kişinin, ikindi vaktinde kanaması kesilse, abdest aldıktan sonra mesela bevl sebebiyle abdesti bozulsa, tekrar abdest aldıktan sonra burnu yine kanasa abdesti bozulmuş olur.
Özürlü kimse mest giyerse, o vakit içinde aldığı abdestlerde mest üzerine mesh yapabilir. Vakit çıktığında, mestlerini çıkarıp tekrar ayaklarını yıkaması gerekir.
Özürlü kimsenin, aynı sebepten özürlü kimselere imamlığı caizdir. Mesela, hem imamda hem de cemaatte kılıç yarasından dolayı kanama varsa onlara imam olabilir.
Başındaki yarası, secde yaptığında kanayan kimse, özürlü sayılmak yerine, secdesiz ima ile namaz kılmayı tercih eder. Secdesiz namaz kılmak, bir nevi abdestsizlik sayılan özür halinden evladır. Yara, ayağa kalktığında kanıyorsa, oturarak kılar. Yara, sadece sırtüstü yattığında kanamıyorsa, özürlü olarak kalkıp namazını kılar. Sırtüstü namaz, ancak çok şiddetli bir özürde caiz olur.
Özür akıntısı, elbiseye avuç ayası kadar ya da daha çok bulaşmışsa; tekrar olmayacaksa elbiseyi yıkar, tekrar bulaşacaksa yıkamayıp o necasetle namaz kılması caiz olur. Çünkü dinde zorluk yoktur.
|
Bugün 559 ziyaretçi (757 klik) kişi burdaydı! |
|
|
|
|