Mustafa Kemalpaşa Camii ile ilgili
***
Kemalistlerden bir cahillik daha… (Cami’yle ilgili)
Fotoğrafta Izmir Karşıyaka Çarşı içindeki Mustafa Kemalpaşa Camii görülmektedir.
Kemalistler bu Camii’nin ismine dikkat çekerek, meydan okurcasına, şu başlığı atmışlar:
“Hem Laik, hem Müslüman olunmaz diyenlere ‘KAPAK’ olsun..!”
***
Evet, yanlış okumadınız.
Üstelik bu paylaşım 700’den fazla beğeni almış…
Ve sayfa üyelerince 250’den fazla kez paylaşılmış.
***
Fesuphanallah…
Camii isminin “M. Kemal paşa” olması ile, hem laik ve hem de müslüman olunabileceği arasında nasıl bir bağ kuruluyor?
Böyle bir saçmalık olabilir mi?
Yani, bu kemalistler bu kadar mı düşünme yeteneğinden yoksun yetiştirilmişler? Bunların beyinleri kemalist ideoloji tarafından resmen esir alınmış.
Düşünemiyorlar…
***
Hadi bakalım, biz de şöyle bir sual soralım:
Kadıköy ilçesinde “Böcekli” Camii bulunuyor… Yani Camii’nin ismi “Böcekli Camii”.
Siz kemalistlere göre hem hayvan, hem de müslüman olunabilir mi??
Ne zaman hayvandan müslüman olur, işte o zaman Laik birisinden de müslüman olur.
***
NOT: “Böcekler hayvan değil” diyenleri, ki kemalistlerden herşey beklenir, özgür ansiklopedi “Vikipedi”ye havale ediyorum:
http://tr.wikipedia.org/wiki/B%C3%B6cek
**********
Kadir Çandarlıoğlu
**********
“Belgelerle Gerçek Tarih” isimli 792 sayfalık çalışmamızı ücretsiz indirebilirsiniz:
http://www.mediafire.com/?vgk9k8cozdpy7ez
*
Alıntılarda şu şekilde kaynak belirtiniz:
http://www.belgelerlegercektarih.wordpress.com
.
Tarih, M. Kemal Atatürk’ten Sultan Vahideddin’in intikamını alıyor
Tarih, M. Kemal Atatürk’ten Sultan Vahideddin’in intikamını alıyor
***
Bir Ermeni politikacısı, Dr. Zavrieff, Rus Dışişleri Bakanlığına Rusların hayli önem verdiği “Cemal Paşa ile anlaşma planı” getirir. Buna göre, Cemal Paşa, Sultan ve Istanbul Hükümeti’nin Almanların elinde tutsak olduğunu ilan ederek hükümeti devirecek, Müslümanların Halifesi Sultan’ı kovacak…[1]
Bu senaryo size tanıdık geldi mi? Devam ediyoruz…
Doğan Avcıoğlu, Ingilizlere de önerilen bu planı Ingilizlerin geçiştirdiklerini söyler.[2] Öyle anlaşılıyor ki, Ingilizler, M. Kemal Atatürk’ün başrolde oynadığı; “Padişah’ın Ingilizler’e esir olduğunu ve onu kurtarmak amacıyla mücadele ettiğini söyleyip, Padişah’ı devirerek yurtdışına çıkmaya mecbur bırakması” şeklindeki senaryoyu, daha cazip buldular.
Aslında bu senaryo birçok yerde uygulamaya konulmuştur, önemli olan bunu görmektir.
Örneğin;
Irak… Amerika ile işbirliği yapan Talabani; Saddam’ı devirmiştir.
Mısır… Dış güçler ile işbirliği yapan muhalifler; Mübarek’i devirmiştir.
Suriye… Aynı senaryoyu burada da görmekteyiz.
Ancak yukarıda saydığım bu olaylar ile Sultan Vahidüddin meselesi arasında büyük fark var. Sultan Vahidüddin halkı tarafından sevilen bir Padişah idi ve tahta iş işten geçtikten sonra oturmuş olmasından dolayı; Onu, Birinci Dünya harbindeki yenilginin sorumluları arasında görmüyorlardı. Halk, Ittihatçıları sorumlu tutuyordu.
Sultan’ın halk tarafından sevilmesi; doğrudan doğruya Ona isyan etmeyi mümkün kılmıyordu. Bu yüzden evvela Onun itibarını düşürmek gerekiyordu.
Buna bir kılıf lazımdı ve bulundu;
– Sultan’ı; düşmanın ve Ittihatçıların elinden “kurtarmak” parolasıyla hareket edildi.
– M. Kemal Atatürk’ü Kurtuluş Savaşı veriyor göstermek.
– Sultan Vahidüddin’e, yapılan baskılarla, bu mücadele aleyhinde söz söyleterek halk nezdinde mevcut itibarını zedelemek.
Şimdi ise ülkemizde yine aynı senaryo oynanıyor. Saddam, Mübarek ve Esad gibi halkına zulmeden ancak resmi ideoloji ile sevdirilen M. Kemal Atatürk’ü devirmek için harekete geçildi. Halka zorla sevdirildiği için, açıkça ve doğrudan doğruya M. Kemal Atatürk ve onun rejimini devireceğiz denilemiyor.
Bunun yerine;
– M. Kemal Atatürk’ü, kendisini istismar edenlerden “kurtarmak” parolasıyla hareket ediliyor.
– M. Kemal Atatürk adına tesis edilen “kemalizme” savaş açıldığı belirtiliyor.
Dolayısıyla M. Kemal’in, zaten hak etmediği itibarını sıfırlamak için;
– Evvela M. Kemal Atatürk’e dokunmadan, onun verdiği emirle yerle bir edilen Dersim’in hesabı soruluyor.
– M. Kemal’e dokunmadan, Iskilipli Atıf hoca ve nicelerini idam eden Istiklal Mahkemeleri topa tutuluyor.
– M. Kemal’e dokunmadan, “Gazi” M. Kemal gibi övücü sözler söylenerek, çaktırmadan; Milli Güvenlik dersleri, andımız vs. kaldırılıyor.
Halbuki kendileri de biliyorlar ki;
– Kemalizm prensipleri, M. Kemal’in de katılımıyla CHP’nin Mayıs 1935 tarihinde toplanan Dördüncü Büyük Kurultayı’nda CHP Programı ile kabul edildi.
– Dersim emrini M. Kemal verdi…
– Istiklal Mahkemelerini M. Kemal kurdu.
Insanların, basının da yardımıyla gerçekleri görüp, bu zulümleri M. Kemal Atatürk’ün yaptığını öğrenmeleri hedeflenmektedir… Böylece kalplere dikilen put yıkılacak, en azından gelecek neslin kalbine bu put dikilemeyecektir biiznillah.
Yani hedef:
M. Kemal Atatürk ve rejimine, tıpkı onun halka ve Sultan’a yaptığı gibi, darbe yapmaktır…
Inşaallah muvaffak olunacak.
***
KAYNAKLAR:
[1] Adamof, Anadolunun Taksimi, Çeviren: Yarbay H. Rahmi, İstanbul 1926, sayfa 159.
[2] Doğan Avcıoğlu, Milli Kurtuluş Tarihi (1838’den 1995’e), Tekin Yayınevi, cild 1, sayfa 95.
**********
ALINTI: Kadir Çandarlıoğlu, Belgelerle Gerçek Tarih, Ücretsiz Kitap, sayfa 572 – 574.
http://www.mediafire.com/?vgk9k8cozdpy7ez
**********
“Belgelerle Gerçek Tarih” isimli 792 sayfalık çalışmamızı ücretsiz indirebilirsiniz:
http://www.mediafire.com/?vgk9k8cozdpy7ez
*
Alıntılarda şu şekilde kaynak belirtiniz:
http://www.belgelerlegercektarih.wordpress.com
.
M. Kemal Atatürk’ün Milli Mücadele Dönemi Islamcılık Politikası
Prof. Dr. M. Metin Hülagü, M. Kemal Atatürk’ün Milli Mücadele döneminde Islam’ı övücü söylemlerde bulunması hakkında şöyle demektedir :
“…Halkın Milli Mücadele’ye katılımlarını daha da artırmak maksadıyla son derece ‘dindar görünmek’, Hilafet ve Saltanat’a karşı sadakat ve bağlılık duyulduğunu açıkça dile getirmek gerekmiştir. Bu arada Anadolu’daki Milli Mücadele aleyhindeki dedikoduları ve söylentileri[*] geçersiz kılmak ve Istanbul’un çıkarmış olduğu Mustafa Kemal ve arkadaşları aleyhindeki fetvanın etkilerini izale etmek için böyle bir politikaya müracaat etmek de, kanaatimizce, elzem görülmüştür. Zaten Anadolu’nun işgalden temizlenmesi sonrasında yeni devir ve devletin idaresinde bulunan insanlar arasında Osmanlı Devlet yapısı ile taban tabana zıt yeni bir devlet anlayışının hâkim olması; Hilafet ve Saltanat gibi ‘dinî kurum ve değerlerin’ mevcudiyetine son verilerek… ve sair gelişmeler Milli Mücadele döneminde sürdürülen Pan-Islam yahut Islamcılık politikasının Milli Mücadele dönemine münhasır kaldığını ve bu kesit için geçerli olduğunu, zafere ulaşmak ve kendisinden faydalanmak maksadıyla böyle bir politikaya başvurulduğu gerçeğini kendiliğinden ortaya koymaktadır.”[1]
[*] Söz konusu dedikodu ve söylentilere göre M. Kemal Atatürk Hilafet ve Saltanat’ı kaldıracaktır. (Ki daha sonra aynen gerçekleşmiştir.)
Tarihçi Prof. Dr. M. Metin Hülagü şöyle devam etmektedir:
“Milli Mücadele sırasında Islami unsurların kullanıldığını ve bu suretle Pan-Islam yahut Islamcılık politikası güdülerek halkın heyecan ve galeyana getirilmesine çalışıldığını göstermesi bakımından Büyük Millet Meclisi adına Mustafa Kemal Paşa tarafından 1 Mayıs 1920 tarihinde yayımlanan beyanname önem arz eder. Bu beyannamede ‘Ingilizlere satılmış’ bazı ‘hainlerin Saltanat ve Hilafet’in kadırılacağı’ yolunda dedikodular yaydıkları belirtilmiş; bu tür dedikoduların sebebinin Hilafet ve Saltanat’ın itibarını ‘yeniden tesis etmek’ isteyen ve bu uğurda kanını feda etmekten kaçınmayan halk arasında fitne çıkarmak olduğu ifade edilmiş; ‘Hilafet ve Saltanat’a karşı’ herhangi bir kötü emellerinin ‘olmadığına dair Allah’a ve O’nun peygamberine yeminde’ bulunulmuş; ‘Ingiliz casusu’ bu tür insanların sözünün dinlenmemesi; dini kurtarmak için çalışanlara yardım olunması; Saltanat ve Hilafet’in itibarının yeniden sağlanması için cihada devam olunması belirtilmiştir. Beyanname, Allah’ın yardımının ve Peygamber’in ruhaniyetinin bu uğurda savaşanlarla beraber olması duası ile son bulmuştur.”[2]
O dönem M. Kemal’in Hilafet ve Saltanat’ı kaldıracağını söyleyenlerin “Hain” ve “Ingilizlere satılmış” gibi suçlamalara maruz kalmaları, son derece dikkat çekici ve düşündürücüdür. Bazılarının, M. Kemal’in “Hilafet ve Saltanat’ı kaldıracağını” fark ederek bunu dile getirmeleri, M. Kemal’in yayınladığı beyannameye göre “Hainlik” ve “Ingilizlere satılmışlık” ise; bu durumda, M. Kemal’in eline geçen ilk fırsatta bu söylenenleri aynen gerçekleştirmesi “Hainlik” ve “Ingilizlere satılmışlık” olmuyor mu? Ve bu, o hain damgası yiyenlerin aslında hain olmadıklarının delili değil midir?
Öte yandan, M. Kemal’in “Hilafet ve Saltanat’a karşı herhangi bir kötü emellerinin olmadığına dair Allah’a ve O’nun peygamberine yeminde bulunmasına” ne demeli?
***
NOT: M. Kemal Atatürk’ün o döneme ait Islam lehindeki sözlerine dayanarak onu ısrarla Müslüman göstermeye çabalayanların, tarih bilgilerini tekrar gözden geçirmelerini tavsiye ediyorum.
**********
KAYNAKLAR:
[1] (Kayseri) Erciyes Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. M. Metin Hülagü’nün, “Milli Mücadele Dönemi Islamcılık Politikası (1919-1923)” isimli makalesinden.
[2] M. Kemal’in söz konusu beyannamesi için bakınız; yukarıda adı geçen makaleden naklen: Publik Record Office, Foreign Office: 406/43, Nr 261/2.
**********
`K. Çandarlıoğlu´
**********
“Belgelerle Gerçek Tarih” isimli 792 sayfalık çalışmamızı ücretsiz indirebilirsiniz:
http://www.mediafire.com/?vgk9k8cozdpy7ez
*
Alıntılarda şu şekilde kaynak belirtiniz:
http://www.belgelerlegercektarih.wordpress.com
.
M. Kemal Atatürk’le çok partili sisteme geçildi yalanı (7 bölüm)
M. Kemal Atatürk’le çok partili sisteme geçildi yalanı (7 bölüm)
***
M. Kemal Atatürk’le çok partili sisteme geçildi yalanı (Bölüm 1)
(Fotoğraf: San Fransisco Konferansı’nda Birleşmiş Milletler Anayasası’nın imzalandığını bir gün sonra [27 Haziran 1945] manşetten duyuran “New York Herald Tribune” gazetesi)
Kemalist ideolojinin dayatıldığı eğitim kurumlarından yalan – çakma tarihi “ezberleyip” mezun olanlar, çok partili siyasi hayata M. Kemal Atatürk sayesinde geçildiğini sanıyorlar, ancak aldanıyorlar. Hiç değilse Ittihat ve Terakki Cemiyeti’nin veya Hürriyet ve Itilaf Fırkası’nın “ne” olduklarını bilmeleri gerekirdi, zira bunların futbol kulübü değil; birer siyasi parti olduklarını ufak bir araştırma ile öğrenmek mümkündür.
M. Kemal’den önce çok partili sistem zaten mevcut idi… 1908’den 1922 tarihine kadar 14 yıl içinde tam 24 hükümet kurulmuştur.[1] Osmanlı Devleti’nde kurulan bazı siyasi partileri ilerleyen bölümlerde inceleyeceğiz.
Buna karşılık M. Kemal dönemi tek parti rejimidir. Bu noktada haklı olarak, “o halde neden Cumhuriyet kurdu?” diye soracaksınız. Bunu ben değil, M. Kemal Atatürk’ün yakın dostlarından Falih Rıfkı cevaplasın:
“M. Kemal de, Ismet de, nihayet, Enver gibi birer askerdirler. Ankara iktidarı, ister istemez kafasının dikine giden bir ‘askerî dikta rejimi’ olacaktır. Cumhuriyet, işin iç yüzünü ‘maskelemekten’ başka bir şey değildir.”[2]
Bu sözler hiçbir yoruma yer bırakmayacak kadar açıktır.
Türk siyasal hayatında, M. Kemal Atatürk’ün ölümünden 8 yıl sonra gerçekleşen 1946 seçimleri, iktidarın bütün baskı ve yolsuzluklarına rağmen[3] tek parti rejiminden çok partili parlamenter sisteme geçişin başlangıç tarihidir. “Beyaz ihtilal” olarak adlandırılan 1950 seçimleri ise 27 yıllık tek parti iktidarına son veren siyasi dönüşümün, bir anlamda demokrasiye geçişin miladı olarak kabul edilebilir.
Önemle ifade edelim ki, bu geçiş başımızdakilerin faziletinden dolayı değil, Batılı devletlerin zorlamasıyla mümkün olmuştur.
Yalta Konferansı’nda, II. Dünya Savaşı sonrası düzeninin temel öğesi olacak, milletlerarası barış ve güvenliği sağlayacak Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nın Anayasası’nı hazırlamak üzere San Fransisco’da toplanacak konferansa çağrılacak devletler tespit edilirken Türkiye de tartışılmıştır. Stalin, Türkiye’yi kastederek, Birleşmiş Milletler’de Almanya’ya karşı bütün gücüyle savaşmış devletlerin, savaş sırasında sallantıda kalmış, “hilekârlık” yapmış olanlarla yan yana oturmasının savaşmış devletleri kızdıracağını savunmuştur. Stalin’in önerisi kabul edilerek, 1 Mart 1945 tarihi itibariyle Almanya ve Japonya’ya savaş ilan etmiş olan devletlerin San Fransisco Konferansı’na davet edilmesi kararlaştırılmıştır. Türkiye de 23 Şubat’ta bu iki devlete savaş ilan ederek, BM konferansına kurucu üye olarak katılabilmek için gerekli hukuki koşulu yerine getirmiştir.[4]
1 Mart 1945’e kadar Almanya’ya ve Japonya’ya savaş ilan etmiş olan devletlerden oluşan San Fransisco Konferansı, 25 Nisan 1945 günü toplanmış ve 26 Haziran’da “çok partili siyasi sisteme geçişi” öngören Birleşmiş Milletler Anayasası’nın imzalanması ile çalışmalarını sona erdirmiştir.[5] Türk heyeti San Fransisco Konferansı’nda her fırsatta çok partili siyasal rejime geçileceğini ifade etmiştir. Birleşmiş Milletler Anayasası’nın imzalanması, Türkiye’nin demokratikleşmesinde ve Batı dünyasına yaklaşmasında önemli bir adım olmuştur.[6]
Özetlersek, Ikinci dünya savaşının demokratik rejimler tarafından kazanılması ve diktatörlüklerin yıkılması, CHP’nin ülke için daha demokratik bir rejim kurması zorunluluğunu doğurmuştur. Bu zorunluluğa rağmen Ismet Inönü’nün uluslararası sisteme karşı direnişini Şükrü Karatepe şöyle ifade etmektedir;
“Diktatörlüklerin art arda devrildiği bu dönemde bile Ismet Paşa, fazla aceleci davranmıyor ve mümkün olan en az tavizle çok partili hayata geçişin yollarını arıyordu.”[7]
**********
KAYNAKLAR:
[1] Tarık Zafer Tunaya, Türkiye’de Siyasal Partiler (Ikinci Meşrutiyet Dönemi 1908-1918), 2. Baskı, Hürriyet Vakfı Yayınları, Istanbul 1988, cild 1, sayfa 6.
[2] Falih Rıfkı Atay, (1961) 2004, Çankaya: Atatürk’ün Doğumundan Ölümüne Kadar, Pozitif Yayınları, Istanbul, sayfa 416.
Bu konuda detaylı bilgi için şu çalışmamıza bakılabilir;
M. Kemal’in yönetimi; Diktatörlük:
[3] Ibrahim Arslanoğlu, Türkiye’de Demokrasinin Tarihsel Gelişimi, Uluslararası Türkiye Cumhuriyeti Sempozyumu, Isparta Ekim 2008, sayfa 2-16, 22-24.
Ayrıca şu kaynaklarada bakılabilir;
– Çağatay Benhür, 1945-1946 Yıllarında Türkiye’de Politik Gelişmelere Genel Bakış, Journal of Qafqaz University, 2008, sayı 24, sayfa 38.
– Korkut Boratav, Türkiye Iktisat Tarihi 1908-2007, 13. Baskı, Imge Kitapevi, Ankara 2009, sayfa 93.
– Burhan Felek, “Başarı Toplu Hareketle Mümkündür”, başlıklı yazı, Milliyet Gazetesi, 15 Ocak 1975, sayfa 1.
– Metin Toker, Demokrasimizin Ismet Paşalı Yılları 1944 – 1973 – Tek Partiden Çok Partiye 1944 – 1950, 4. Baskı, Bilgi Yayınevi, Ankara 1998, sayfa 127.
[4] Oral Sander, Türkiye’nin Dış Politikası, der. Melek Fırat, Imge Yay., Ankara 1998, sayfa 117.
Ayrıca bakınız; Nasuh Uslu, Türk- Amerikan Ilişkileri, 21. Yüzyıl Yay., Ankara 2000, sayfa 204.
[5] Nasuh Uslu, Türk- Amerikan Ilişkileri, 21. Yüzyıl Yay., Ankara 2000, sayfa 205.
[6] Ahmet N. Yücekök, Ilter Turan ve , Mehmet Ö. Alkan, Tanzimattan Günümüze Istanbul’da STK’lar, Tarih Vakfı Yayınları, Istanbul 1998, sayfa 162, 163.
Ayrıca bakınız;
– Mustafa Erdoğan, Liberal Toplum ve Liberal Siyaset – Türkiye’de Demokrasiye Geçişin Deneyimi (1945-1950), Siyasal Kitapevi, Ankara 1992, sayfa 275.
– Cemile Burcu Kartal (2003), Türk Siyasal Hayatında Beyaz Ihtilal: 1950 Seçimleri, Atatürk Dergisi, cild 3, sayı 4, sayfa 266.
*** Imzalanan Birleşmiş Milletler Anayasası’sı için bakınız;
http://www.unicankara.org.tr/doc_pdf/chart_turkce.pdf
[7] Şükrü Karatepe, Tek Parti Dönemi, 3. baskı, Iz Yayıncılık, Istanbul 2001, sayfa 94.
********************
.
Çevik Bir: 28 Şubat Islam’a karşı ve Israil için yapılmıştır
Çevik Bir: 28 Şubat Islam’a karşı ve Israil için yapılmıştır
(Fotoğraf: Çevik Bir ve Martin Sherman imzasıyla yayınlanan makale ve söz konusu şok edici ifadelerin yer aldığı paragraf)
28 Şubat’ın mimarlarından dönemin Genelkurmay 2. Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir, Israilli stratejist Martin Sherman ile “Middle East Quarterly” isimli Amerikan (ABD) Dergisine yazdığı makalede, postmodern darbenin yalnızca “Islam”a karşı değil, aynı zamanda Israil ile dostluğun sürmesi için de yapıldığını itiraf ediyor.
Işte makalede geçen mezkur ifadelerin çevirisi:
“Ordu, Anayasa hükümlerine göre, Kemal Atatürk’ün miras bıraktığı laik (seküler) Cumhuriyet’i korumakla vazifelidir. Ordu, Türkiye’nin yönünün Islam’a döndürülmesine veya Israil – Türk askeri ilişkilerinin tehlikeye atılmasına seyirci kalmayacağını Erbakan’a açıkça bildirmiştir.”
***
Orjinali:
“It didn’t. Under the provisions of Turkey’s constitutional system, the military is charged with protecting the secular republican legacy of Kemal Atäturk, the founder of modern Turkey. The army made it clear to Erbakan that it would not sit idly by and watch Turkey turn toward Islam[*] or allow Israeli-Turkish military relations to be jeopardized.”
[*] Makalede “Islam” kelimesinin kullanılması, “Irtica” kelimesinin anlamının “Islam” olduğunun en yetkili ağızdan tasdikidir. Türkiye’de halk çakmasın diye “irtica”dan dolayı darbe yaptık diyenler, yurt dışında bunu gizleme ihtiyacı hissetmedikleri için açıkça “Islam” kelimesini kullanıyorlar.
**********
KAYNAK:
Çevik Bir ve Martin Sherman, “Formula for Stability: Turkey Plus Israel” (Istikrar için formül: Türkiye artı Israil), “Middle East Quarterly” isimli Amerikan (ABD) Dergisi, Güz Sayısı (Fall) : 2002, Cild (Volume) : 9, Numara (Number) : 4.
Makalenin tamamını görmek isteyenler için bağlantı:
http://www.meforum.org/511/formula-for-stability-turkey-plus-israel
**********
`K. Çandarlıoğlu´
**********
“Belgelerle Gerçek Tarih” isimli 792 sayfalık çalışmamızı ücretsiz indirebilirsiniz:
http://www.mediafire.com/?vgk9k8cozdpy7ez
*
Alıntılarda şu şekilde kaynak belirtiniz:
http://www.belgelerlegercektarih.wordpress.com
*
.
Sultan Vahidüddin, M. Kemal Atatürk ve Kurtuluş Savaşı
Sultan Vahidüddin, M. Kemal Atatürk ve Kurtuluş Savaşı
*
Resimleri orjinal boyutunda görmek için üzerlerine tıklayınız
( 2 adet fotoğraf: Üstteki; M. Kemal’in şehzade Ömer Faruk Efendi’yi Inebolu’dan geri çeviren telgrafın sureti [dipnot: 5] ve alttaki; M. Kemal’in geri çağırılmasının “Ingiliz baskısından” ileri geldiğini bildiren “çekilmemiş” telgrafın sureti [dipnot: 11] )
***
Sultan Vahidüddin’in (rahmetullahi aleyh) vatanından ayrılmak zorunda kalışını “korkudan kaçmak” şeklinde yorumlayan kemalistler, sultana iftira atmaktadırlar. Oysa sultanın bu hareketi bize göre, tıpkı Peygamber Efendimizin (sallallahu aleyhi vesellem) Mekke’den Medine’ye hicret etmesi gibidir. Zaten M. Kemal dönemindeki Tarih kitabında haşa Peygamber Efendimizin (sallallahu aleyhi vesellem) hicreti dahi “kaçmak” olarak tavsif edilmiştir.[1] Meseleye bu açıdan bakacak olursak, padişahı kaçmak ile suçlamaları aslında sürpriz sayılmaz. Peygambere saygısı olmayan bir rejimden, padişaha saygılı olması beklenemez. Madem Sultan Vahidüddin gittiği için eleştiriliyor, o halde kundaktaki çocuklara varıncaya kadar bütün Hanedan üyelerini sürgün edip ölüme terk eden M. Kemal de eleştirilsin. Sanki M. Kemal ve avenesi Sultan Vahidüddin’nin hicret etmemesi halinde O’na dokunmayacaktı… Neyse.
Padişahın vatanından ayrılmak zorunda kalışının yanı sıra Anadolu’ya, Milli Mücadele’nin başına geçmemiş olmasını da kemalist kalemşörler işlerine geldiği için (haşa) “hainlik” veya “korkaklık” olarak değerlendirmişlerdir.
Oysa bu da iftiradan öteye gitmemektedir.
Şimdi size kısaca Sultan Vahidüddin’in cesaretine ilişkin iki vak’a zikredip, daha sonra M. Kemal Atatürk ve Ingilizlerin oynadıkları oyuna temas etmek istiyoruz.
Bilindiği gibi, Sultan Vahidüddin şehzadeliği döneminde Almanya’ya gitmişti. Cephede siperleri gezerken umulmadık bir tehlikeye karşı başını eğmesi ihtar edildiği zaman şu cevabı vermişti:
“Türk başı düşman karşısında eğilmez.”[2]
Diğer hadise…
Ittihat ve Terakki’nin despotluğunu ve zalim yönetimini tenkid ettiği için takibe alınan Mülâzım Şaban Efendi, o dönem şehzade olan Vahidüddin’in köşküne sığınmıştı. Polislerin, Mahmud Şevket Paşa’nın “yakalama” emriyle gelmelerine rağmen Sultan Vahidüddin şöyle rest çekmişti:
“Bana mensup olan, sarayıma iltica eden, masumiyeti de bence malum olan bir adamı garezkar düşmanlarına teslim edemem. Zorla içeri girmek isteyenleri vururum… Beni öldürmedikçe Şaban Efendi’yi alamazlar.”[3]
Bu iki misalden Sultan Vahidüddin’in cesur biri olduğu kolayca anlaşılmaktadır. Işgal yıllarındaki tutumu ise cesaretsizliğinden değil; fedakarlığındandır.
Bundan dolayıdır ki, Sultan Vahidüddin’in işgal ve Kurtuluş Savaşı sürecindeki tutumu ve Anadolu’ya geçmemesi hakkında insaflı bir tarihçi şöyle demektedir:
“6’ıncı Sultan Mehmed Vahidüddin için ‘ Vatan haini ‘ derler, ben küçük bir ilave yapacağım: ‘ vatanına ihanet ile idama mahkum olup, yaşının çok ilerlemiş olması, Fransa’ya eski hizmetlerinin hatırlanması ve Fransa’yı sevdiğinden şüphe edilmemesi dolayısiyle ölüm cezası, müebbet kalebentliğe çevrilen Mareşal Peten gibi ‘ diyeceğim.
Mazileri çok temiz olan ve memleketleri felaket girdabına düştükten sonra işbaşına geçen, ağır mes’uliyetler yüklenen, yeni milletlerini daha fazla çiğnetmemek için nefret edilen, galip düşmanlara dostane el uzatmak durumunda kalan, o kara bahtlı insanlar, milletlerin tarihlerinde sigorta lambalarına benzerler. Kendilerinin yanması büyük tesislerin kurtulmasını temin eder.
6’ıncı Sultan Mehmed Vahidüddin’in tuttuğu yol, başta Topkapı Sarayı hazinesi ile, müzelerimizde ve milli kütüphanelerimizdeki kıymetlerine baha biçilmez, en küçük bir parçası yerine konulmaz hazinelerimizin kahhar düşmanlar tarafından yağmasını önledi.”[4]
Dolayısıyla eğer Sultan Vahidüddin Istanbul’da oturmayarak Anadolu’daki milli hareketin başına geçseydi, şüphesiz işgalciler, Istanbul’a bir daha çıkmamak üzere tamamen yerleşirlerdi.
Hal böyleyken yine de yapması gerekeni yapmış ve şehzade Ömer Faruk Efendi’yi Anadolu’ya göndermişti. Ancak şehzade Ömer Faruk Efendi, 27 Nisan 1921’de M. Kemal Atatürk tarafından geri çevrilmiştir.[5]
Sahi, M. Kemal Ömer Faruk Efendi’yi neden geri çevirdi?
Sultan Vahidüddin’in Anadolu’ya geçmemesini (ki yukarıda sebebini yazdık) eleştiren kemalistler, bu soruya bir cevap verseler ya.
Ne var ki bu tür sorulara kafa yormak yerine -hiç düşünmeye gerek bile duymadan- Sultan Vahidüddin’in neden M. Kemal’i geri çağırdığını soruyorlar.
Bu suale cevap verebilmek için evvela meselenin geniş mikyasta ele alınması icab eder. O halde dilimiz döndüğünce özetlemeye çalışalım…
Yunanlı yazar Hristos Angelomati’nin, Yunan Generali Dimitri Vakka’nın “Savaş Önderi Venizelos” başlıklı Yunanca yapıtından aktarmış olduğuna göre, “M. Kemal Istanbul’dan Samsun’a hareket edeceği günlerde, Yunan istihbarat servisi bunu haber almış ve Istanbul’daki Yunan askeri kurulu şefi Albay Yeoryios Katethakis bu konuyu Ingiliz işgal gücü Başkomutanı General George Milne’nin dikkatine sunarak onun tutuklanmasını istemişti.
!!! Ancak General Milne bu isteğe müspet (olumlu) cevap vermemiştir. !!! [6]
Yunan istihbaratı bile M. Kemal’in müfettişlik değil de, Kurtuluş Savaşı için gönderildiğini biliyordu, ki bunu anlamak için M. Kemal’in geniş yetkilerle donatılmış olduğunu gösteren Padişah fermanını okumak kâfi idi.
Yunan istihbaratı, Ingiliz istihbaratından daha mı üstündü?
Tabi ki hayır.
Peki, Ingilizler M. Kemal’in Kurtuluş Savaşı’nı başlatacağını bildikleri halde neden Samsun’a çıkabilmesi için vize verdiler?
Çünkü Ingilizler, M. Kemal’in Kurtuluş Savaşı adı altında kendileriyle işbirliği yaparak Osmanlı Devleti’ni tarihe gömeceğini pekâlâ biliyordu. Eğer M. Kemal gerçekten Kurtuluş Savaşı için gitmiş olsaydı, bunu Yunan istihbaratından daha ziyade dünyanın en iyi istihbarat teşkilatına sahip olan Ingiltere bilir ve gereğini yapardı.
Yunanistan’ın eski Büyükelçilerinden Konstantinos Sakellaropulu dahi bunun farkına varmış ve şunları yazmıştır:
“Osmanlı Imparatorluğu hükümeti, M. Kemal’i askeri müfettiş olarak Küçük Asya’ya göndermek kararını alınca, inanıldığı gibi, rahat oturmayan bir Generali Istanbul’dan uzaklaştırmak istememiştir. Bu hükümetin amacı, Kemal’in örgütleyici yeteneklerinden Anadolu’da yararlanarak; barış görüşmeleri sırasında Itilaf devletleri üzerinde baskı kullanmak ve Türklerin sert bulacağı barış koşullarına karşı davranmaya hazır olacak silahlı güçleri kurdurmaktı.”[7]
Yukarıda da belirttiğimiz gibi daha evvel Yunan makamlarınca uyarılmasına rağmen M. Kemal’in Anadolu’ya geçmesine izin veren General Milne; bu sefer Haziran’da, Osmanlı yönetiminden, M. Kemal ve yanındakilerin derhal Istanbul’a çağrılmalarını talep etmiştir.[8] Böylece Sultan Vahidüddin’in Kurtuluş Savaşı’na “karşı olduğu izlenimi” verilmek istenmiştir. Ancak Sultan Vahidüddin bütün baskılara rağmen Ingilizlerin bu talebine menfi (olumsuz) cevap vermiş ve kararında direnmiştir.
Bu gelişmeler kaydedilirken, 8 Haziran günü, sabaha karşı Yıldız Sarayı’nda, Padişahın kaldığı dairede yangın çıkmış ve daire büsbütün yanmıştı. Yangında Padişahın bütün eşyaları, para ve mücevherleri yanmış; kendisi zor kurtulmuştu. Istanbul’daki Ingiliz Yüksek Komiseri Sir Arthur Calthorpe, bu olayla ilgili yazısında, ortada “suikast” söylentileri dolaştığını bildirmişti.[9] Bu iddiayı, 8 Haziran’da Ingiliz Generali Deedes’le görüşen Sait Molla’nın, ona, yangının “dışarıdan çıkarılmış” olduğunu söylemiş olması teyit etmektedir. Ayrıca Deedes, başka bir kaynaktan da aynı şeyi işitmiş olduğunu belirtmiştir.[10] Öyle anlaşılıyor ki, direnmesinden ötürü Sultan Vahidüddin’e gözdağı verilmiştir.
Ingilizleri bir müddettir oyalamış bulunan Istanbul Hükümeti, artık yapılan baskılara daha fazla dayanamayarak M. Kemal’i geri çağırmak zorunda kalmıştır. M. Kemal’in geri çağırılmasının “Ingiliz baskısından” ileri geldiğini bildiren “çekilmemiş” telgraf suretini[11] yazıya eklediğimiz fotoğrafta görebilirsiniz. Söz konusu çekilmemiş ve müsvedde halinde kalmış telgraf, “Harp Tarihi Vesikaları Dergisi”nin 21 no’lu belgesi olarak yayınlanmıştır. Aynı derginin 22 no’lu belgesinde ise davetin “hükümet kararı” olduğu bildirilmektedir.
Nitekim Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Reisi Cevad Paşa, 11 Haziran 1919 tarihinde M. Kemal’e gizlice geri çağrılışının gerçek sebebini şöyle açıkladı:
“Sizin gibi kıymetli bir generalin Anadolu illerinde dolaşması kamuoyunda iyi bir etki uyandıracağından bahisle Istanbul’a çağrılmanızı Ingilizler istedi.”[12]
General Milne 30 Haziran’da Harbiye Nezareti’ne yazdığı telgrafında; M. Kemal’in vazifesine son verilmesi için 8 Haziran’da Osmanlı hükumetine çağrı yaptıklarını fakat buna hükumetin pek itibar etmediğini hatırlatarak, konuya hassasiyet göstermelerini bir kez daha ikaz etti.[13]
Bu sırada Istanbul’daki Ingiliz Yüksek Komiseri Amiral Galthorpe da iki gün evvel General Milne’in hatırlatmalarına dikkat çekerek Osmanlı Hariciye Nezareti’ne verdiği 2 Temmuz 1919 tarihli notada, M. Kemal’i Istanbul’a geri çağırmak için yapılan teşebbüslerin sonuç vermediği ve 17 Haziran’da Osmanlı hükumetine verilen notaya cevap dahi alınmadığını belirtiyordu.[14]
Milne ve Galthorpe’un notalarına bakılırsa, Osmanlı hükumeti bunları o zaman için geçiştirdiği gibi , uygulamaya da koymamıştır.
M. Kemal’in Sultan Vahideddin tarafından geri çağrılması, 2-3 Temmuz 1919 gecesi idi ve bu sırada M. Kemal Tercan’a (Erzincan) varmıştı bile. Üstelik M. Kemal’in faaliyetleri Sultan Vahideddin tarafından“yurtseverce duyguların sonucu” olduğu kabul ediliyordu. Diğer yandan Padişah, M. Kemal’in Istanbul’a gelmesini -yabancıların kendine haysiyet kırıcı bir işlem yaptırırlar endişesi ile- doğru bulmadığı gibi, azledilmesini de uygun görmediğinden Harbiye Nezaretinden iki ay hava değişimi istenilerek, durum belli oluncaya kadar istediği kent ya da kasabada dinlenmesinin en uygun çözüm yolu olacağını ifade ediyordu.[15]
Ingilizler gerçekten M. Kemal’i tevkif etmek isteselerdi, kendi kontrollerinde bulunan Samsun’da bunu rahatlıkla yapabilirlerdi. Bu şekilde davranmalarının ve Osmanlı hükumetine baskı yapmalarının sebebi, Istanbul ile Anadolu arasında ikilik çıkarmaktır.
(Yazının sonunda M. Kemal’in Istanbul’a geri çağrılmasıyla ilgili uzunca bir NOT bulacaksınız, mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum.)
Ingilizlerin böyle bir oyuna başvurmalarının sebebine gelecek olursak…
Ingiltere, Hilafeti elinde bulunduran Osmanlı Devleti’ni savaşla ortadan kaldırmaktan ve Hilafeti ilga etmekten çekinmiştir. 18 Mayıs’ta (1919) Ingiltere’nin Hindistan Naibi, Hindistan Bakanlığı’na gönderdiği acil ve gizli telgrafta şöyle diyordu:
“Türkiye’nin Hristiyan devletler tarafından tamamen parçalanmış olduğu görünümü, Müslümanları, Islam adına cihad başlatmada Emir’i (Halife’yi) desteklemeye sevkedebilir. Bir Islam ayaklanması olasılığı ihtimal dışı sayılmamalıdır.”[16]
Bu telgraftan birkaç gün sonra, yani 23 Mayıs’ta Paris’teki Ingiliz Büyükelçisi Lord Derby, Lord Curzon’a gönderdiği yazıda, Fransız yazar Pierre Loti’nin Barış Konferansı’nda Islam Halifesine karşı girişilecek hareketin Afrika’dan Hindistan’a kadar binlerce Müslüman arasında akislere yol açacağına ve Fransa’nın çıkarlarını büyük ölçüde etikleyeceğine dair bir uyarı yaptığını bildirmiştir.[17]
Bu iki büyük işgalci devletin müşterek kaygısı, neden böyle bir oyunun oynandığını açıkça göstermektedir.
Akademisyen tarihçi Prof. Dr. Baskın Oran, halifeliğin 3 Mart 1924 tarihinde kaldırılmasıyla ilgili şunları yazıyor:
“Doğrudan Musul sorunuyla bağlantılı olmasa da, Musul sorunu sırasında da Türkiye’nin aleyhine olmuştu. Öncelikle bu karar dünyadaki Müslümanların tepkisini çekmişti. Hatta Ingiliz yönetimi de Türkiye’nin din etkenini kullanmasından ve özellikle Mısır ve Ortadoğu’nun diğer bölgeleri ile Hindistan’daki Müslümanların etkisinden çekiniyordu ve bu kararı memnuniyetle karşılamıştı. Hatta Ingiliz yetkilileri kendi aralarındaki yazışmada ‘Türklerin bindiği dalı kestiklerini’ belirtmişlerdi.”[18]
Ingiltere ve Fransa, ellerinin altındaki müslüman ülkeleri gelecekte de rahat bir şekilde sömürebilmek için Hilafetin kaldırılmasını bu yüzden çok istiyorlardı. Işte M. Kemal gibi Hilafet, dolayısıyla Islam düşmanının Kurtuluş Savaşı adı altında Osmanlı Devleti’ne yapacağı darbe, işgalcilerin bütün sorunlarını çözmekteydi.
Böylece Ingilizler, Osmanlı gibi çetin bir düşmandan kurtulmakla kalmayacak, aynı zamanda Osmanlı saltanatından bağımsız bir kurum olan Hilafet makamından ve Kur’an nizamından da kurtulacaklardı. Üstelik “görünürde” Osmanlı Devleti’ni kendileri yıkmadıkları için, gelecekte de kimse onlardan hesap sormayacaktı.
Ayrıca Ingilizler, yine “görünürde” Hilafeti kendileri kaldırmadıklarından dolayı; hakimiyetleri altındaki müslüman ülkelerin vatandaşları Ingiltere’yi sorumlu tutup huzursuzluk çıkarmayacak ve başlarında Halife olmayan bu başı boş ülkelerin başına M. Kemal gibi başka ajanlar yerleştirip sömürmeye devam edebileceklerdi.
Hakikaten M. Kemal ve avenesi, “kurtulduk” yani kaybedilmiş bir şey yok diyerek Ingilizlerden hesap sorulmasının önünü tıkamış ve “yurtta sulh, cihanda sulh” parolasıyla bize ait olan eski topraklarımızı talep etmeyen bir nesil yetiştirilmesinin alt yapısını oluşturmuştur. Bu propaganda, telkin ve bulandırmalar o raddeye gelmiştir ki, eski topraklarımızı talep eden bizler; “Hain”, topraklarımızı Lozan masasında peşkeş çekenler ise “Kahraman” ilan edildiler.
“Yurtta sulh, cihanda sulh” aslında “Yurtta katliam, cihanda sus pus”tur.
***
NOT:
M. Kemal’in Istanbul’a geri çağrılma meselesi…
M. Kemal’in Sultan Vahidüddin tarafından geri çağırılması, onun Ingilizlerin kontrolünde bulunan Samsun’dan ayrılmasından “sonradır”. Bunu iyi anlamak lazım. Yani Sultan Vahidüddin, bütün baskılara rağmen, M. Kemal’in Samsun’dan ayrılıp güvenli bir şehir olan Erzurum’a vasıl oluncaya kadar Ingilizleri oyalamıştır. Dikkatinizi çekerim, M. Kemal’in askerlikten istifa ettiği yer “Erzurum”dur, Samsun değil. Zaten artık buna ihtiyacı da kalmamıştı. M. Kemal’in Erzurum’a vardıktan sonra geri çağrılmasının hiçbir hükmü, anlamı ve dezavantajı yoktur. Kaldı ki, geri alınmış olan madalyaların ve nişanların tekrar M. Kemal’e iadesini istemiştir.[19]
Bu konu belgelerde olmasına rağmen[20], -muhtemelen resmi ideoloji gereği- diğer kaynaklarda bulunmamaktadır. Nitekim Nutuk’ta işlenmemiştir. M. Kemal’e yapılan bu jest, daha doğrusu Milli Mücadele’ye verilen bu destek, Ingilizlerden gizlenmek amacıyla basına da sızdırılmadığı gibi, Takvim-i Vekayi’de de (Osmanlı Devleti’nin Resmi Gazete’si) yayınlanmamıştır.[21]
Unutulmaması gereken bir ayrıntı da şudur; Ingilizler, M. Kemal’den başka III. Kolordu komutanı Refet Paşa’yı da geri çağırmışlardı. M. Kemal’in geri çağrılması konusunda Ingilizleri oyalayan Osmanlı Devleti, Refet Paşa’yı ise derhal azletmişti.[22] Bu gelişmeden de M. Kemal’e özel bir önem verildiği açıkça görülmektedir. Söz gelmişken M. Kemal’e hususi bir ehemmiyet verildiğine dair bir vak’a daha zikretmek yerinde olur. II. Ordu veya Yıldırım Kıtaları Müfettişi Mersinli Cemal Paşa’nın yaveri Cevat Rıfat (Atilhan) Bey, M. Kemal’e verilen geniş yetkilerin Mersinli Cemal Paşa’ya verilmemesinden dolayı Cemal Paşa’nın bu duruma çok içerlediğini ve bu yüzden sadarete (Sadrazamlığa) bir şifre yazdığını belirtir. Bu şifreye, sadaretten verilen cevapta ise, geniş yetkilerin verilmesinde M. Kemal Paşanın Padişah Vahidettin ile olan dostluk ve samimiyetinin rolü olduğu ifade edilmiştir.[23]
Binaenaleyh, Sultan Vahidüddin üzerine düşen görevi fazlasıyla yapmıştır.
*
[19] no’lu dipnot ile ilgili… M. Kemal’e madalya ve nişanlarının geri verilmesi hakkında bir irade-i seniyye (Padişah buyruğu)
***
Belgenin latinize edilmiş hali…
***
Öyle zannediyorum ki, M. Kemal ve Sultan Vahidüddin Saray’daki görüşmelerinde bütün bu konuları enine boyuna müzakere etmişlerdi.
Aksi takdirde, M. Kemal daha Samsun’da iken Kurtuluş Savaşı hakkında telgraflar çekip, beyanda bulunması üzerine derhal Padişah tarafından geri çağrılırdı. Öyle ya, bir müfettişin haddine mi düşmüş Kurtuluş Savaşı’na ilişkin beyanda bulunmak?
Kolay anlaşılmasını sağlamak amacıyla M. Kemal’in Samsun’a çıkışından başlayarak askerlikten istifa etmesine kadarki gelişmelerin bir kronolojik özetini çıkaralım:
M. Kemal Atatürk 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkmıştır.
26 Mayıs 1919’da Havza (Samsun) ileri gelenlerine yaptığı konuşmadan yalnızca bir cümle:
“Hiçbir zaman ümitsiz olmayacağız, çalışacağız, memleketi kurtaracağız!”[24] Bir müfettişin böyle bir konuşma yapması nasıl düşünülebilir?
28 Mayıs 1919 tarihinde ise Havza’dan 3’üncü, 15’inci ve 20’inci Kolordu Komutanlıklarına içinde şu cümlenin geçtiği bir telgraf çekiyor:
“…Milletin esaretten Kurtuluşu, hâkim ve müstakil olarak topraklarımızda yaşayabilmesi…”[25]
6 Haziran günü General Milne, M. Kemal’in Istanbul’a çağrılması için Harbiye Nezareti’ne yazı gönderiyor.[26]
12 Haziran’da ise M. Kemal Amasya’ya geliyor ve aynı gün Hükumet Konağı’nda bir konuşma yapıyor. O konuşmadan da bir cümle alıntılayalım:
“Hep beraber aziz vatanımızı ve bağımsızlığımızı kurtarmak için bütün gücümüzle çalışacağız!”[27]
Iki hafta sonra yani 26 Haziran’da Amasya’dan Tokat’a hareket ediyor.[28]
Nihayet 28 Haziran günü Sivas’tan Erzurum’a doğru yola çıkıyor[29] ve 3 Temmuz’da Erzurum’a ulaşıyor.[30]
Harbiye Nazırı’nın M. Kemal’i Sultan Vahidüddin adına Istanbul’a çağırdığı telgraf ise “5 Temmuz” (1919) tarihlidir.[31]
M. Kemal’in Mayıs ayında Kurtuluş Savaşı ile ilgili telgraflar çekip beyanlarda bulunması ve Ingiliz Generali Milne’nin 6 Haziran’da M. Kemal’in geri çağrılmasını talep etmesi nerde; M. Kemal’in Erzurum’a vardıktan 2 gün sonra yani 5 Temmuz’da Sultan Vahidüddin tarafından geri çağrılması taa nerde.
Padişah bütün baskılara ve hatta kendisine yönelik suikast girişimine rağmen M. Kemal’e zaman kazandırmış ve nihayet Erzurum’a vardığını öğrenince “göstermelik” olarak geri çağırmıştır. Zira kendisi de çok iyi bilmektedir ki; “Atı alan Üsküdar’ı çoktaaan geçmiştir.”
M. Kemal, beklenen bu gelişme üzerine artık ihtiyacı kalmadığı askerlikten 8/9 Temmuz 1919 tarihinde istifa etmiştir.[32]
1918 sonuyla 1919 ortasına kadar Anadolu’ya tayinleri yapılan Cafer Tayyar, Mersinli Cemal ve Kazım Karabekir paşaların ardından M. Kemal’i de Anadolu’ya gönderen Sultan Vahidüddin, böylece Kurtuluş Savaşı’nın temellerini atmış ve üzerine düşen vazifeyi fazlasıyla yapmıştır.
Eğer Sultan Vahidüddin M. Kemal’in yakalanmasını isteseydi, Kazım Karabekir Paşa’ya tevkif ettirirdi. Bu noktada şayet birisi “Kazım Karabekir paşa M. Kemal’e sadık kalmıştır” derse, o halde biz de, “Padişah, emrini dinlemeyen Kazım Karabekir paşayı neden görevden almadı?” diye sorarız.
Kısaca ifade etmek gerekirse, Sultan Vahidüddin; “M. Kemal’i geri çağırmak için göndermemiştir!..” Ama M. Kemal, kendisine bu görevi veren Sultan Vahidüddin’e ihanet etmiştir.
.
**********
.
KAYNAKLAR:
.
[1] Tarih II, Ortazamanlar, Devlet Matbaası, Istanbul, 1931 yılının Lise Tarih kitabı, sayfa 90.
[2] Nihal Adsız, Türk Ülküsü, Istanbul 1956, sayfa 85.
[3] Ahmed Reşit Rey, Gördüklerim, Yaptıklarım, Istanbul 1945, sayfa 263.
[4] Reşad Ekrem Koçu, Osmanlı Padişahları, Istanbul, sayfa 439.
[5] Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı, Atatürk’ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, cild 4, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1991, sayfa 400. M. Kemal’in şehzade Ömer Faruk Efendi’yi Inebolu’dan geri çeviren telgrafın sureti için fotoğrafa (2 adet fotoğraftan üstteki), Türkçesi için yazının sonuna bakınız.
Ayrıca bakınız; Utkan Kocatürk, Atatürk ve Türk Devrimi Kronolojisi, Türk Inkılâp Tarihi Enstitüsü Yayınları, Ankara 1973, sayfa 176.
[6] Hristos Angelomati, Hronikon Meğalis Trağodias [Büyük Felâketin Kroniği], Atina, sayfa 85.
Ayrıca bakınız; Dimitri Vakka, O Venizelos, Polemikos İğetis (Savaş Önderi Venizelos), Atina, 1949, sayfa 29.
[7] Konstantinos Sakellaropulu, İ Skia Tis Diseos – İstoria Mias Katastrofis (Batı’nın Gölgesi – Bir Felaketin Tarihi), Atina, 1961, sayfa 56.
[8] Gotthard Jaeschke, Kurtuluş Savaşı ile ilgili Ingiliz Belgeleri, cild 2, tercüme eden: Cemal Köprülü, Cumhuriyet, Istanbul 2001, sayfa 54.
[9] İngiliz Devlet Arşivi (İDA), FO 371/4142/87757: Calthorpe’dan Ingiltere Dışişleri Bakanlığı’na yazı, İstanbul, 10.6.1919.
[10] İngiliz Devlet Arşivi (İDA), FO 371/4158/94940.
[11] Harb Tarihi Vesikaları Dergisi, Ankara 1952, sayı 1, vesika no: 21. Telgrafın sureti için fotoğrafa bakınız. (2 adet fotoğraftan alttaki)
[12] Atatürk’ün Tamim Telgraf ve Beyannameleri, cild 4, Ankara 1964, sayfa 29.
[13] Documents On British Foreing Policy 1919-1939, First Series, (Ed. E.L. Woodward and R. Butler) cild 4, nr: 460.
Ayrıca Bakınız; Bilal Şimşir, Ingiliz Belgelerinde Atatürk, cild 1, sayfa 35.
[14] Bilal Şimşir, Ingiliz Belgelerinde Atatürk, cild 1, sayfa 36.
Ayrıca Bakınız; Gotthard Jaeschke, Kurtuluş Savaşı ile Ilgili Ingiliz Belgeleri, (Tercüme eden: Cemal Köprülü), Ankara 1991, sayfa 134.
[15] M. Kemal Atatürk, Nutuk, cild 1, MEB Yayınları, Ankara 1987, sayfa 37.
Ayrıca Bakınız;
Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, cild 1, sayfa 21-22.
– Gotthard Jaeschke, Kurtuluş Savaşı ile Ilgili Ingiliz Belgeleri, (Tercüme eden: Cemal Köprülü), Ankara 1991, sayfa 135.
– Kinross, Atatürk: Bir Milletin Yeniden Doğuşu, (Tercüme eden: Necdet Sander), Istanbul 1981, sayfa 278.
Bu telgrafın metninin tamamı için ayrıca bakınız; Tahsin Ünal, “Milli Mücadele Başlarında M. Kemal”, Türk Kültürü, sayı 73, Ankara Kasım 1968, sayfa 47. Aktaran: Zekeriya Türkmen, Yeni Devletin Şafağında M. Kemal, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara 2002, sayfa 127-128.
[16] İngiliz Devlet Arşivi (İDA), FO 371/4231/98558.
[17] İngiliz Devlet Arşivi (İDA), FO 371/4179/79172: Derby’den Curzon’a yazı, Paris, 23.5.1919.
[18 Baskın Oran, Türk Dış Politikası – Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar, cild 1: 1919-1980, Iletişim Yayınları, 15. Baskı, Istanbul 2009, sayfa 267.
[19] Atatürk’le Ilgili Arşiv Belgeleri, Ankara 1982, sayfa 79. 81 numaralı belge.
[20] Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Babıali Evrak Odası, Dahiliye Gelen nr: 345542.
Ayrıca bakınız;
Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Dosya Usulü Irade Tasnifi, nr: 68/20, 21.
[21] Zeki Sarıhan, Kurtuluş Savaşı Günlüğü, cild 2, sayfa 31-32.
[22] Takvim-i Vekayi, 17/7/1335, 3600.
Ayrıca Bakınız;
Sina Akşin, Istanbul Hükümetleri ve Milli Mücadele, cild 1, Cem Yayınevi, Istanbul 1976, sayfa 360.
[23] Cevat Rıfat Atilhan, Büyük Cihat Dergisi, sayi 21, 3 Ağustos 1951. Akt. Zekeriya Türkmen, a.g.e., sayfa 84.
[24] Havzalı Zübeyroğlu M. Fuat, Vatan Matbaası, 1925, sayfa 36.
Ayrıca bakınız; M.Tayyip Gökbilgin, Milli Mücadele Başlarken, Birinci Kitap, Türkiye Iş Bankası Yayını, Ankara, 1959, sayfa 141.
[25] Nurettin Peker, 1918-1923 Istiklal Savaşı’nın Vesika ve Resimleri (Inönü, Sakarya ve Dumlupınar Zaferlerini sağlayan Inebolu ve Kastamonu havalisi deniz ve kara harekatı ve hatıralar), Gür Basımevi, Istanbul, 1955, sayfa 26.
Ayrıca bakınız; Naşit Hakkı Uluğ, Atatürk Biyoğrafisinin Esasları ve Belgeleri, Atatürk Devrimleri Milletlerarası Sempozyumu Bildirileri (10-14 Aralık 1973), Istanbul Üniversitesi Atatürk Devrimleri Enstitüsü Yayını, 1975, sayfa 117.
– Kazım Karabekir, Istiklal Harbimiz, Türkiye Yayınevi, Istanbul, 1969, sayfa 35.
[26] Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, Genel Kurmay Başkanlığı Harp Tarihi Dairesi Başkanlığı Yayını, Ankara, sayı 19 vesika 494.
Ayrıca bakınız; Afet Inan (Atatürk’ün manevi kızı), Kemal Atatürk’ü Anarken, Atatürk’ten Hatıralar cild 2, Ikinci Baskı, Ankara 1956, sayfa 83.
– Yusuf Hikmet Bayur, Atatürk’ün Hayatı ve Eseri, Güven Basımevi, Ankara, 1963, sayfa 305.
– Ali Fuat Cebesoy, Milli Mücadele Hatıraları, Vatan Neşriyatı Istanbul, 1953, sayfa 82.
– Hüsnü Himmetoğlu, Kurtuluş Savaşında Istanbul ve Yardımları, cild 2, Ülkü Matb., Istanbul 1975, sayfa 230.
[27] Ahmet Demiray, Resimli Amasya (Tarih, Coğrafya, Salname, Klavuz ve Kazalar), 1954, sayfa 135, 136.
Ayrıca bakınız; M.Tayyip Gökbilgin, Milli Mücadele Başlarken, Birinci Kitap, Türkiye Iş Bankası Yayını, Ankara, 1959, sayfa 142.
– Necip Güngör Kısaparmak, Milli Eğitim Cephesiyle Amasya, Kardeş Matb., Ankara 1966, sayfa 9.
– M. Kemal Atatürk, Nutuk, 1961, cild 1, sayfa 22.
– Mehmet Önder, Atatürk’ün Yurt Gezileri, Türkiye Iş Bankası yayını, Ankara, 1975, sayfa 41.
[28] M. Kemal Atatürk, Nutuk, 1961, cild 1, sayfa 40.
Ayrıca bakınız; Halis Asarkaya, Ulusal Savaşta Tokat, Tokat Basımevi, Tokat, 1936, sayfa 18.
[29] M. Kemal Atatürk, Nutuk, 1961, cild 1, sayfa 43.
Ayrıca bakınız; Türk Istiklal Harbi, cild 2 (Batı Cephesi), Kısım 1, T.C. Genelkurmay Başkanlığı Harp Tarihi Dairesi, 1963, sayfa 118 – 120.
[30] Naşit Hakkı Uluğ, Atatürk Biyoğrafisinin Esasları ve Belgeleri, Atatürk Devrimleri Milletlerarası Sempozyumu Bildirileri (10-14 Aralık 1973), Istanbul Üniversitesi Atatürk Devrimleri Enstitüsü Yayını, 1975, sayfa 120.
Ayrıca bakınız; Mahmut Goloğlu, Erzurum Kongresi, Nüve Matb., Ankara 1968, sayfa 63.
– M. Kemal Atatürk, Nutuk, 1961, cild 1, sayfa 43.
[31] Türk Istiklal Harbi, cild 2 (Batı Cephesi), Kısım 1, T.C. Genelkurmay Başkanlığı Harp Tarihi dairesi, 1963, sayfa 119.
Ayrıca bakınız; Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, Genel Kurmay Başkanlığı Harp Tarihi Dairesi Başkanlığı Yayını, Ankara, sayı 2, vesika 29.
[32] M. Kemal Atatürk, Nutuk, 1961, cild 1, sayfa 47.
Ayrıca bakınız; TBMM Zabıt Ceridesi, Devre 1, cild 1, sayfa 15. (Meclis Tutanakları)
– Türk Istiklâl Harbi, cild 2 (Batı Cephesi), Kısım 1, T.C. Genelkurmay Başkanlığı Harp Tarihi dairesi, 1963, sayfa 119.
***
5’inci dipnota ek olarak, M. Kemal’in şehzade Ömer Faruk Efendi’yi Inebolu’dan geri çeviren telgrafın Türkçesi:
6/497 Makine başında
Inebolu’da şehzâde-i necâbetpenah Ömer Faruk Efendi Hazretlerine:
Anakara: Bilâ 27 Nisan 1337 16/15 Abdi.
“Telgrafnâme-i necâbetpenahilerini kemâli memnuniyetle aldık. Zatı fahimânelerinin Anadolu’yu teşrif buyurmaları, emsâli müessife-i tarihiyye delâleti ile sâbit olduğu üzre erkân-ı saltanat-ı seniyye arasında bazı sû-i telâkkiyata mahal verebileceğine ve vahdet-i milliyeyi yeniden teşevvüşe düşürmek suretiyle de fevkalâde dâi-i mahâzır olacağı muhakkak olduğundan vatan ve milletin bütün Hanedân-ı Saltanat-ı Seniyye erkânının hizmetlerinden istifade edecekleri zamanın hulûlüne intizaren şimdilik Istanbul’da temdid-i ikâmet buyurmaları meftûr oldukları muhabbet-i vataniyye iktizasından görüldüğü maalihtiram arzolunur efendim.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi
M. Kemal
27 Nisan 1337 (1921)
.
**********
.
Kadir Çandarlıoğlu
.
**********
.
Benzer konular için “Belgelerle Gerçek Tarih” isimli 792 sayfalık kitabımızda yer alan şu konulara bakılabilir:
– Milli Mücadele’yi M. Kemal Atatürk başlattı yalanı – 1 (14 Bölüm) (sayfa 154)
– Vahdettin Atatürk’e kaç para verdi? – Mehmet Altan yazıyor (sayfa 184)
– Dürrizâde Fetvası Ingiliz baskısıyla verilmiştir (4 Bölüm) (sayfa 185)
– Tarihe ışık tutan Avni Paşa’nın hatıratı çıktı (sayfa 196)
– Sevr; “Proje”dir ve onaylanmamıştır, benimsenmemiştir (13 delil) (sayfa 199)
– Vahidüddin zaferi Ayasofya’da kutladı – Sultana Hain diyenler utansın (sayfa 203)
– M. Kemal Atatürk tarafından aldatılan din adamlarının Kurtuluş Savaşı’ndaki rolü (4 Bölüm) (sayfa 204)
– Milli Mücadele’de sadece Yunanlılara karşı savaştık (5 Bölüm) (sayfa 215)
– M. Kemal dost mu, yoksa düşman mı ? Cevabı kendisi versin (sayfa 324)
– M. Kemal’in Milleti ve Meclisi aldattığının delili (Nutuk’tan) (sayfa 353)
– Kim Ingiliz dostu? Vahdettin mi, yoksa M. Kemal mi? (sayfa 355)
– Ve M. Kemal dini kullandığını itiraf ediyor (Türk Tarih Kurumu kaynaklı) (sayfa 357)
– M. Kemal kendini ele veriyor (Bu kadar da olmaz) Cuma günü tatil günü meselesi (sayfa 377)
– Osmanlı’yı Atatürk yıkmadı yalanı (sayfa 419)
– Vahidüddin (rh.a.) : “M. Kemal bize ihanet etti” (sayfa 432)
– M. Kemal Atatürk Osmanlı Devleti’ne darbe yapmıştır (13 Bölüm) (Mutlaka okunmalıdır) (sayfa 433)
.
**********
.
Alıntılarda şu şekilde kaynak belirtiniz:
http://www.belgelerlegercektarih.com
.
Şeyh-ül Islam Mustafa Sabri Efendi, M. Kemal ve Ingiliz oyununu deşifre ediyor
Şeyh-ül Islam Mustafa Sabri Efendi, M. Kemal ve Ingiliz oyununu deşifre ediyor
Şeyh-ül Islam Mustafa Sabri Efendi şöyle demektedir:
“Ingilizlerle M. Kemal muvazaasının asarını (danışıklı döğüşünün eserlerini), Lozan müzâkeratı zamanına kadar te’hir etmeyerek (ertelemeyerek) “Mudanya” Mütârekesinden Yunan inzihamından evvelki, yani Ingilizlerle Anadolu’da zuhur eden Kemâl’i kıyamını bastırmak üzere hem Istanbul’daki Halife hükümetine cebr-u tazyik icra ettikleri (baskı yaptıkları), hem de müşkülât ikaından hâli kalmadıkları zamanlarda bile bulmak mümkündür. Istanbul’un ve Halife’nin ecnebi işgâl-i askerisi altında serbest hareketten mahrum vaziyeti, Anadolu’yu Halife aleyhine ayaklandıran M. Kemal’i mücâdelede galip getirmeye sebep olduğu gibi meb’deinden (başından) itibaren üç sene süren M. Kemal harekâtının Yunanlılar’a karşı yüz ağarlamıyarak mağlubiyetle ve Anadolu dahilinde şehirden şehire çekilmekle geçen birinci, ikinci ve kısmen üçüncü senelerinde bile, müdafaa-i memleket nâmına yine bu hareketten hayır ve menfaat husûlî ihtimâlini hatırından çıkarmayan ve esasen M. Kemal’i Anadolu’ya husûsî bir sıfat ve mâhiyette gönderen Padişah’ın hiç bir zaman bu kıyamı tam bir ciddiyetle bastırmak meslekini iltizam etmeyerek Ingilizleri savsaklamakla vakit geçirdiği ve M. Kemal’le onlara oyun oynamaya çalıştığı esnada Ingilizler de aynı adamla (yani M. Kemal’le) Padişah’a Makam-ı Hilâfet’e oyun etmek fırsatını kaçırmamışlardır. Harb-i umûmî neticesinde Izmir’i velev muvakkaten (geçici) olsun, Istanbul’daki Hilâfet Hükûmeti’nin elinden alarak, Yunanlılar’a veren ve sonra bunu Ankara’nın lâik hükümetine iâde eden Ingilizler, kasden kabahatli vaziyete düşürdükleri Hilâfeti, bu alışveriş içinde Âlem-i Islâm’a sezdirmeden komisyon olarak aldılar.”
***
KAYNAK:
Yarın Gazetesi, 1 Teşr’nisânî 1929. (53 numaralı nüsha.)
**********
`K. Çandarlıoğlu´
**********
“Belgelerle Gerçek Tarih” isimli 792 sayfalık çalışmamızı ücretsiz indirebilirsiniz:
http://www.mediafire.com/?vgk9k8cozdpy7ez
*
Alıntılarda şu şekilde kaynak belirtiniz:
http://www.belgelerlegercektarih.wordpress.com
.*******************
1 – Mustafa Kemalpaşa Camii ile ilgili
2 – Tarih, M. Kemal Atatürk’ten Sultan Vahideddin’in intikamını alıyor
3 – M. Kemal Atatürk’ün Milli Mücadele Dönemi Islamcılık Politikası
4 – M. Kemal Atatürk’le çok partili sisteme geçildi yalanı (7 bölüm)
6 – Sultan Vahidüddin, M. Kemal Atatürk ve Kurtuluş Savaşı
7 – Şeyh-ül Islam Mustafa Sabri Efendi, M. Kemal ve Ingiliz oyununu deşifre ediyor
8 – Işte Kemalist rejimin gerçek Kahramanlara verdiği değer: Kara Fatma Özişçi dileniyor
9 – Kemalistlerin içinde bulunduğumuz durumu anlayamamaları
10 – M. Kemal Atatürk’ün eli başörtüsüne uzanıyor
11 – Adolf Hitler’in Milliyet’te manşet olan M. Kemal Atatürk ile ilgili sözü
12 – “M. Kemal Atatürk’ün son sözü Aleykumüsselam’dı” Yalanı
13 – Vahidüddin Enver paşanın itiraz mektubuna rağmen M. Kemal’i Anadolu’ya göndermiştir
14 – CHP’nin kapattığı Camiler ile ilgili Başbakan R. Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı o belgeler
15 – M. Kemal Atatürk’ün Fazlullah Moral Hoca’ya anlattığı Hakikat
16 – M. Kemal Atatürk neyi kaldırmış? Türk Dil Kurumu cevaplasın
19 – Haber: “Allahu Ekber demek, Atatürk inkılabına saygısızlıktır”
20 – Kemalist rejim din kitaplarını bile yasaklamıştır
21 – Tek parti döneminde satılan Camiler ile ilgili M. Kemal Atatürk imzalı birkaç belge
22 – Tavsiye edilen kitap: Kadir Mısıroğlu, İslam Dünya Görüşü, Sebil Yayınevi, 480 sayfa.
23 – M. Kemal Atatürk ve avanesinin Kur’an karşısındaki acziyetleri
24 – M. Kemal Atatürk’ten dinimiz Islam’a hakaret: “Hezeyan !”
25 – Neden Müslüman Milletin başına şapka geçirmek istediler?
26 – Kemal Atatürk’ün eseri: Kuran ve Ezan’ın yasaklanması
27 – Siz mi dine baskı yapmadınız? – Mustafa Armağan
29 – M. Kemal Atatürk’ün Şapka Zulmü ve Istiklal Mahkemesi’nde asılan alimler, hocalar
30 – Bir insan işte ancak bu kadar kandırılabilir: Sarıklı Kemalist
31 – M. Kemal Atatürk ve çetesi: Istiklal Mahkemeleri
32 – M. Kemal Atatürk: “Ikre, Bismi, Rabbi safsatası” (haşa)
33 – Atatürk olmasaydı ibadet edemezdiniz diyenlere: ESIR KAMPINDA YAPILAN CAMI
34 – Sahte, Yalancı Peygamber: M. Kemal Atatürk
35 – M. Kemal Atatürk’ün Yasakladığı, Kapattığı Gazeteler, Basın Sansürü
36 – Lozan Andlaşmasının 58. maddesi tam bir rezalet
37 – Yurtdışından getirilen M. Kemal Atatürk ve Inönü heykelleri ve resimleri
38 – Müjdat Gezen’e cevap: Atatürkçülük ve Tutarsızlıkları
39 – M. Kemal Atatürk tarafından aldatılan din adamlarının Kurtuluş Savaşı’ndaki rolü
40 – M. Kemal Atatürk mason mu? Atatürk Mason localarını kapattı mı?
41 – Mason dergisi “Büyük Şark”ta M. Kemal Atatürk medhiyesi
42 – M. Kemal Atatürk’ün Balıkesir Hutbesi’yle ilgili
43 – Şeyh Said Ingiliz ajanı mıydı? Musul’u niçin kaybettik? Şeyh Said Isyanı Gerçeği
44 – Osmanlı’yı kim yıktı? Osmanlı’yı Atatürk yıkmadı yalanı
45 – Apartheid ırkçılığı ve Kemalizm faşistliği
46 – Emperyalist Batı neden M. Kemal Atatürk’ü övüyor ?
47 – “Kemal Atatürk olmasaydı baban kim olurdu, o namusumuzu kurtardı” diyenere ithaf olunur
48 – Osmanlı Devleti’nde Fabrikalar, Matbaa – Osmanlı geri kaldı yalanı
50 – Araplar bize ihanet etti, bizi arkadan vurdu yalanı – Şerif Hüseyin meselesi
51 – M. Kemal Atatürk memleketi batırdıklarını itiraf ediyor
52 – M. Kemal’in adamları Mecliste cinayet işledi
53 – Sultan Vahidüddin: “M. Kemal bize ihanet etti”
54 – Atatürk “Bıyıklı Diktatörler” listesinde “ilk sırada”
55 – Beyni yıkanmış kemalist yobazların 3. Köprü muhabbeti
56 – Bir CHP rezaleti daha… (Ulus gazetesi)
57 – Ahmed Şevki gibi M. Kemal Atatürk’e övgü dolu şiirler yazan Arap şairler meselesi
58 – Ey Hilafeti yıkanları savunan gaflet uykusundakiler!
59 – Sabataycılık (Dönmelik) hakkında kısa bilgi
60 – Atatürk’ün yasakladığı Ezan-ı Muhammedi’yi Adnan Menderes serbest bıraktı
61 – Adnan Menderes’in yargılanmasıyla ilgili çarpıcı gerçekler
62 – Hürriyet Gazetesi’nin 27 Mayıs manşeti
63 – Osmanlı’ya sığınan yahudiler; Avrupa’nın “Truva Atı”ydı
65 – Kâzım Karabekir – Nasıl Hıristiyan olacaktık?!
66 – Dr. Rıza Nur’a atılan iftiralara cevap (Sinan Meydan’a cevap. Yazıdaki Neron Sinan Meydan’dır)
67 – M. Kemal Atatürk’ün inkılâblarından biri olan Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile ilgili bir karikatür
68 – M. Kemal Atatürk Batı Trakya’yı ve oradaki kardeşlerimizi düşmana bırakmış
69 – Filistin Cephesi’ndeki Hain M. Kemal Atatürk mü?
70 – Nasıl kazandık ve nasıl yediler?
71 – Atatürk milliyetçilerine ithaf olunur
72 – Aziz Nesin: “Gerçek Müslüman Atatürk’ü sevemez. Seviyorsa ya ahmâktır ya sahtekâr”
73 – Atatürk olmasaydı halk düşmana karşı savaşmayacaktı yalanı (Izmir’in Işgali)
74 – Ey kemalistler, hani kadın hakları nerde ??
75 – Osmanlı Devleti’nde Vakıflar
76 – Şeriat hükümleri ve hikmetleri – TAADDÜD-Ü ZEVCAT (ÇOK EVLİLİK)
77 – Ibrahim Özdabak’ın kürtaj ile ilgili “Cahiliye – Laikiye” karikatürü
79 – Amerikalı Profesör’den kemalistlere…
80 – Velkanlı Hoca Mehmed Efendi’ye yapılan kemalist zulüm
81 – İngilizler İstanbul’dan nasıl çıktı? (Bir yalana daha son)
82 – Alman Dergisi: “Türkler’in Babası Bir Yahudi Oğlu muydu?”
83 – Harf devrimi ile ilgili Kazım Karabekir Paşa’nın görüşü (Kemalistlere duyurulur)
84 – Muhteşem yüzyıl dizisine bir kapak daha (Yabancı yazardan)
85 – Batı Islam’a koşuyor, kemalistler ise kaçıyor – Bernard Shaw’ın Islam ile ilgili görüşü
86 – Yunanlılar Osmanlı’nın adaletini itiraf etti, darısı kemalistlerin başına
87 – Hollandalı Türkolog gözüyle M. Kemal Atatürk
88 – Türkiye “ne” memleketi olacak??
89 – Şapka takmanın kafir edeceğine dair (Iskilipli Atıf Hoca)
90 – Şeyhülislam’ın “şapka” fetvası
91 – Türkçe Ezan ile ilgili bir yazı
92 – Ankara’nın niyetini 1921 yılında anlayan Kemahlı Alim
93 – Ezan, anlaşılsın diye Türkçe’ye çevrildi yalanı – Basit hesap
94 – CHP’nin Çanakkale rezaletinin belgeleri (Kadeş rezaleti)
95 – Alman Profesör’ün müthiş itirafı
96 – Hatay’lıların şaşkınlıkları – Mustafa Armağan
97 – Şeriat hükümleri ve hikmetleri – ŞAHITLIK: BIR ERKEK IKI KADIN
98 – M. Kemal’in Sakarya Meydan Muharebesi’nden kaçmak istemesi
99 – Hz. Ali (kv) Şeriat ile hükmedilmesini emretti
100 – Tarihçi Mehmet Ö. Alkan: Atatürk dini kullandı
101 – Kemalistlerin sakat zihniyeti
102 – “M. Kemal Atatürk Türk Islam Birliği/Hilafet istiyordu” Yalanı
103 – Kaynaklarla M. Kemal Atatürk’ün dehşet verici ölümü
104 – Sultan Vahidüddin (rh.a.) : “M. Kemal bize ihanet etti”
105 – Kürtaj konusunda; “Bizim bedenimiz bizim kararımız” diyenlere cevap
106 – Tek Partili Rejim döneminde “Irtica” ile ilgili Gazete Haberi
107 – Kurtlar Vadisi’ndeki Elif ve biz…
108 – Halimizi Özetleyen Bir Karikatür
109 – Irfan Orga’nın ağzından M. Kemal Atatürk’ün yaptıkları
110 – Kemalistin dilinden Kamalizm Dini
111 – M. Kemal Atatürk’ün öldükten sonraki resimleri ilk kez yayınlandı
112 – Padişahı neden tahttan indirdiler? Işte cevabı
113 – Kemalizmin dinde reformu planında Besmele ve Fatiha
114 – İskoçya Kilisesi Şeriat mahkemelerine destek verdi – Ama bizim laikler hala Fransız
115 – Mason Üstadı itiraf etti: Sultan Abdulhamid’i biz devirdik
116 – Eski Diyanet Işleri Başkanı Ö.N.Bilmen ve Nisa Suresi 61,62
117 – Atatürk ve misyoner Avar
118 – Atatürkçü BABA bile itiraf etti
119 – Insanın; “hadi canım sizde…” diyesi geliyor
120 – M. Kemal Atatürk ve avenesinin Islam’a açtıkları savaşın sebep olduğu buhran
121 – Ikinci Abdülhamid’in tahttan indirilmesi ve Peygamberimizin üzüntüsü
122 – M. Kemal Atatürk; “Köylü Milletin Efendisidir” derken “Kadıköylü’leri kastetti galiba
123 – Başörtüsünü okula neden sokmak istemiyorlar? – Işte cevabı
124 – Kemalistlerin mi yoksa Allahu Teala’nın kanunları mı?
125 – Geldikleri gibi gitmediler: Lozan’ı anlamak (7 bölüm)
126 – M. Şevket Eygi: M. Kemal Az Zamanda Çok Şeyler Yapmıştır
127 – Başörtüsü ve çevre baskısı (Karikatür)
128 – Bu da geçer ey Kore’li ! Bizde de şapka muhaliflerine idam vardı
129 – M. Kemal Atatürk Halk ozanını isyan ettirdi
130 – M. Kemal’in Putlaştırılması ile ilgili Doç. Dr. Fikret Başkaya’nın mükemmel yorumu
131 – Hey gidi günler hey… Yabancıların gözüyle Osmanlı
132 – Tarihe ışık tutan Avni Paşa’nın hatıratı çıktı – Mustafa Armağan
133 – Engin Ardıç: Atatürk demokrat mıydı? – Sabah gazetesi
134 – Sultan Ikinci Abdülhamid’in (radıyallahu anh) merhameti
135 – Osmanlı hakimiyeti ve himayesi altında kalmış ülkeler ve süreleri
136 – M. Kemal Atatürk Din derslerini ve Imam Hatipleri kaldırmadı yalanı
137 – Fikret Başkaya’nın kemalist ideolojinin yasakçılığı hakkındaki yorumu
138 – Dr. A. Adnan Adıvar’ın Genç Cumhuriyet hakkındaki yorumu
139 – Ahmed Hamdi Başar da bizdeki laikliğe “dinsizlik” diyor
140 – Kemalist rejimin hakim olduğu Türkiye’de Hacca gitmek yasaktı
141 – Islam’ın dediğine geliyorlar – M. Kemal Atatürk ve zihniyetinin “Karma Eğitim Rezaleti”
142 – Necip Fazıl Kısakürek, kemalistleri baya kızdırmış
144 – Hürriyet gazetesinde çok şey anlatan bir Vefat İlanı: Mason General
145 – Abdülhamid çarşafı yasaklattı mı?
146 – Yabancı Gözüyle M. Kemal Atatürk Inkılapları
147 – Adnan Menderes: Hayatım pahasına yüksek İslam enstitüsünü açacağım
148 – O kiralık katil kimdi? Yoksa M. Kemal Atatürk müydü?
149 – Azerbaycan’daki kardeşlerimize M. Kemal Atatürk mü ihanet etti ?
153 – Vahdettin Atatürk’e kaç para verdi? – Mehmet Altan yazıyor
154 – Yavuz Bahadıroğlu: “En büyük Türk”
155 – Dr. Ebubekir Sifil’in Şeriat ve Laiklik üzerine müthiş yorumları
156 – ATA’larının izindeler… “Huzurunuzda kemalist nesil”
157 – Sultan Vahidüddin zaferi Ayasofya’da kutladı – Hain diyenler utansın
159 – Bu, M. Kemal Atatürk’ün Islam düşmanlığının dışa vurumu değil midir?
160 – Cumhuriyet ve “Büyük Devlet” kompleksleri
161 – Insan Hakları Ihlali, Zulüm (Istiklal Mahkemesi tutanaklarından)
162 – Mustafa Armağan: Halifeyi İngilizler alıp gittiler de halifeliğini neden sürdürmediler?
163 – M. Kemal Atatürk’ün bu sözleri diktatörlük değil de nedir?
164 – “M. Kemal Atatürk, ‘vekil maaşları öğretmen maaşlarını geçmesin’ dedi” yalanı
166 – Atatürk olmasaydı ne olurdu ??
167 – M. Kemal dost mu, yoksa düşman mı ? Cevabı kendisi versin
168 – Milletimiz Kuran’dan tiksinir mi haşa ? Peki M. Kemal Atatürk ne diyor?
169 – Türk Tarih Kurumu: M. Kemal Atatürk Ingiliz Valisi olmak istedi
170 – Kim Ingiliz dostu? Vahidettin mi, yoksa M. Kemal Atatürk mü?
171 – Ayasofya Camisi’ni M. Kemal Atatürk mü ibadete kapattı?
172 – Neden Gavur Izmir? (Kaynağımız bir kemalist)
173 – Zamanında Ezan’ı neden aslından uzaklaştırdılar? Bence en iyi cevap burda
175 – Kadir Mısıroğlu’ndan İbretlik Hadise
176 – New York Times’tan Şeriat’a övgü (Bizim Laikler ne zaman anlayacak?)
178 – Atatürkçü Düşünce Derneği ve Sabetaycılar
179 – Inkılâbın, milleti gavurlaştırmayı amaçladığına dair bir delil
181 – M. Kemal Atatürk: “Ben Komünizm Taraftarıyım”
182 – Sabetayistler nerelerde ikamet ediyorlardı ? (Kemalist kaynaklı paylaşım)
183 – M. Kemal Atatürk Sabetayist miydi?
184 – Okullarda çocuklarımıza şirk merasimi mi yaptırıyorlar ?
186 – Kurtuluş Savaşı’nda Meclis, Ankara’dan Kayseri’ye naklediliyordu (Kaçıyorlar!)
188 – Selanik: Bir Yahudi kenti (kemalist kaynaklı paylaşım)
189 – Acaba bu Ayetler, M. Kemal Atatürk’ün Islam aleyhinde yaptıklarını bize haber mi veriyor?
190 – M. Kemal Atatürk’ün öğretmeni Şemsi Efendi’nin gerçek ismi Şimon Zvi’dir (Kemalist kaynaklı)
191 – Mısır ve Sudan’ı, Lozan’da “verdik” – Lozan’a zafer diyenlere ithaf olunur (17. madde)
192 – Islam ne diyor, M. Kemal ne diyor ??
193 – M. Kemal: “Hoca imza et dedim, keyfini bozarım sonra” (Hilafetin kaldırılması)
194 – Işte Putçuluğun resmî vesikası – Kamalizm Prensipleri
195 – 1982 Anayasa’sı ve Laik Kemalist darbecilerin oyunu
196 – Yıl 1925, Haber: “Güzel bacaklı hanımlar yarışması”
197 – Prof. Dr. Cemil Koçak resmi Tarih ile ilgili acı gerçeği açıklıyor
198 – Halifelere hakaret eden M. Kemal Atatürk (Söylev’den)
199 – Yahudi yazardan şok iddialar: “Atatürk Dönme’ydi”
200 – M. Kemal Atatürk, “Mustafa Kemal” ismini sevmediğini söylüyor
201 – Sahte, Yalancı Peygamber Müseyleme ve M. Kemal Atatürk’ün Laikliği
202 – Kur’an Nizamı (Hilafet/Şeriat/Hüküm/Kanun) ile ilgili bir kaç Ayet-i Kerime
203 – Bir yanda Iskilipli Atıf Hoca, bir yanda Vitali Hakko
205 – M. Kemal Atatürk’ün mal varlığı, serveti (Geniş kapsamlı)
207 – Şeriat hükümleri ve hikmetleri – KISAS (Katilin hükmü)
208 – Yabancı Gözüyle Lozan ve Neticesi
209 – Askerî Cumhuriyet – Ahmet Altan
210 – Dönemin Meclis Kâtiplerinden Mahir Iz’in Hilafetin fedaisi Ali Şükrü Bey’e ilişkin yazdıkları
211 – Atatürk Inkılaplarının Amaçları
212 – Prof. Dr. Cemil Koçak: Toplum yakın geçmişin gerçeklerini öğrenirse çok şaşırır (Röportaj)
213 – M. Kemal Atatürk kendini ele veriyor – Cuma ve Pazar tatili konusunda… Bu kadar da olmaz
214 – Dinde zorlama yok meselesi (kesin cevap)
215 – M. Kemal Atatürk Ayetle Alay Mı Ediyor? Atatürk’ün Madam Corinne’e yazdığı mektup
216 – M. Kemal Atatürk’ün yolu, Müslümanların yolu mu?
217 – Şeriat, Hüküm, Kanun hakkında birkaç Hadis-i Şerif
218 – Türkiye’de Laiklik – M. Şevket Eygi
219 – Neden “Kurtulduk” diyorlar?
220 – Hasta Adam, Misak-ı Milli, Kurtuluş Savaşı, M. Kemal Atatürk ve Kemalizm afyonu
221 – Şeriat ile yönetilen Osmanlı’nın Gayr-i Müslimlere Hoşgörüsü
222 – M. Kemal Atatürk’ün ne zaman Islami söylemlere başvurduğu hakkında bir Analiz
223 – M. Kemal Atatürk’ün sorumsuz Hicaz önerisine Ilahi ikaz
224 – Şeriat hükümleri ve hikmetleri – HIRSIZLIK (Hırsızın hükmü)
225 – M. Kemal Atatürk’ün Padişah Vahidüddin’den Para ve Otomobil talebinde bulunduğuna dair Belge
226 – Tokyo Camii’ni Atatürk yaptırdı yalanı – Mustafa Armağan
228 – Müslümanlığı bir yana bırakmak ne demek ? – M. Kemal Atatürk Nutuk’ta ne demek istedi?
229 – “Bu Cumhuriyet Temelden Yıkılmalı!” – Ahmet Altan
230 – Padişah Vahdettin Sevr’i imzaladı yalanı – Sevr Projedir
231 – Kemal Atatürk’ün; “Padişahlar gizli içerdi, ben açık içiyorum!” sözü hakkında
232 – M. Kemal Atatürk dini kullandığını itiraf ediyor (Türk Tarih Kurumu kaynaklı)
233 – Coca Cola’nın sır formülünden Alkol Çıktı! Coca Cola’da Alkol var
235 – Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Değişim” vurgusu ve Kemal Atatürk’ün Takıyye Politikası
236 – Şeriat hükümleri ve hikmetleri – ŞAHITLIK: BIR ERKEK IKI KADIN
237 – Cumhuriyetin İlk Yıllarında Sünneti (hıtam) Yasaklama Teşebbüsü
240 – Ali Şükrü Cinayetinin Perde Arkası: Kemal Atatürk mü öldürttü?
241 – Prof. Dr. Ilber Ortaylı: Islam’da laiklik olmaz
242 – “Atatürk olmasaydı” ile aldatanlar
243 – Kâzım Karabekir, M. Kemal Atatürk ile ilgili Gerçekleri Anlatıyor
244 – M. Kemal Atatürk Osmanlı’ya darbe yapmıştır, Osmanlı Devleti’ni Kemal Atatürk yıkmıştır
246 – Lozan’da Ruhumuzu Sattılar
247 – Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi, M. Kemal Atatürk’ün foyasını ortaya çıkardı
248 – Sultan Vahidüddin’in Mekke Beyannamesi
249 – Kadir Mısıroğlu Kurtuluş Savaşının perde arkasını anlatıyor
251 – Çanakkale’de Neden Savaştık?
252 – Osmanlı Devleti’nin Dünya Medeniyetine katkılarını böyle anlattılar
254 – Hz. Muhammed’in (sallallahu aleyhi vesellem) Mezarını Yıkılmaktan Atatürk Kurtardı yalanı
255 – Çok Partili Sisteme M. Kemal Atatürk ile geçildi yalanı – Tek Parti Rejimi CHP
256 – Fatih Sultan Mehmed’in karadan yürüttüğü gemilerin belgesi bulundu
257 – Sarhoş Atatürk konusunda Yılmaz Özdil’e Cevap
259 – Tavsiye Edilen Kitap: Abdülgani Abdülhalık, Hücciyyetü’s- Sünne (Sünnetin Delil Oluşu)
260 – M. Kemal Atatürk’ün şapkası ve Amerikalıların çuvalı
261 – Sultan II. Abdülhamid Han’ın hanımlarından Behice Sultanla Altı Ay
262 – Türkiye’de Laik Sistemden dolayı uygulanamayan bir Ayet
263 – Sultan Abdülhamid düşmanından müthiş itiraf
264 – Fatih Sultan Mehmed’e isminin veriliş hikayesi
265 – CHP kadrosu Sultan 2. Abdülhamid’in tırnağı bile olamaz
267 – Mısırlı Dr. Fehmi Şinnâvî’nin kaleminden Osmanlı Devleti’nin Adaleti
269 – Sanatkâr Cennet mekan Sultan Ikinci Abdülhamid Han
271 – Atatürk, Elmalılı Hamdi Yazır’a Kuran tefsir ettirdi yalanı
272 – Ittihat ve Terakki, Selanik Dönmeleri (Sabetayizm), Masonlar, Yahudiler ve Sloganları
273 – Milletin gönlü Osmanoğulları’nda, kemalistlerde değil
274 – Katili kim affetsin? – Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci
275 – Padişahlar Neden Hacca Gitmedi? – Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci
276 – Kemal Kılıçdaroğlu Yahudi Mi?
277 – Cennet mekan Sultan II. Abdülhamid Han’ın ABD’ye gönderdiği Osmanlı’yı tanıtan Albüm
278 – Laiklik, Siyonist-Haçlı ittifakın ilan edilmemiş gizli bir savaşıdır (Laiklik oyunu)
280 – Atatürk’ün Güneş Dil Teorisi (Kalp krizi geçirenler olursa, sorumluluk kabul etmiyorum)
282 – Matbaa Osmanlı’ya Ne Zaman Geldi?
283 – Atatürk’ün demir ağlarını da yabancı şirketler örmüştü – Mustafa Armağan
285 – Atatürk ile ilgili bilinmeyenler
286 – Şeriat sistemine kavuşabilmek için bize göre Müslümanların yapması gerekenler
287 – Osmanlı’dan bize hiçbir şey miras kalmadı yalanı: Dârülaceze
288 – Şeriat hükümleri ve hikmetleri – Mirasta Erkeğe iki Kadın payı
290 – Bu sözler, analarımıza, ninelerimize ve dinimize hakaret değil midir ?
291 – Şu “Din Dersleri” – Yavuz Bahadıroğlu
292 – Hakimiyet kayıtsız şartsız Milletin mi, yoksa Atatürk’ün mü?
293 – Gülsüm, Lütfü ve Kemalizm
294 – Atatürk, Amerika’nın Türkiye’yi demir ağlarla örmesini istemişti – Mustafa Armağan
295 – Secretrality isimli sitenin davamıza ihaneti
296 – Kemalizm, Tarihe Siyonizm gözlüğü ile bakmaktır
297 – Çocukluğumun 19 Mayısları – Yavuz Bahadıroğlu
316 – Osmanlı’da Padişah’a kulluk ediyordunuz diyen kemalistlere ithaf olunur
317 – Atatürk’ün ismi Kemal mi Kamal mı ?
318 – Türkiye’de ve Avrupa’da Laiklik Anlayışı
319 – Müslümanlara uygulanan baskı: Kemalist Türkiye’de bir Öğretmenin Dramı
320 – Müslümanlara uygulanan baskı: Kemalist Türkiye’de bir hakim, kararından ötürü sanık oldu
322 – Aydın geçinen Süper Yobazlar
323 – Laiklik nedir? Cesur Bir Laikin Ağzından Laikliğin Gerçek Yüzü
324 – Osmanlının Sırrı Neydi? – İsmail Çolak
325 – Atatürk: “Filistin’e el sürülemez!” dedi yalanı
326 – Islamiyetle laiklik bağdaşır mı? – Babanzade Ahmed Naim
342 – Şefaat Nedir? Ayetlerde ve hadislerde şefaat
343 – Atatürk dış borç almadı yalanı
344 – Ezanın yasaklanmasını protesto edenlere hapis cezası
345 – 19 Yıllık Yalan: Sivas Madımak Oteli Katliamı
346 – Sarığını çıkarmadı, Istiklal Mahkemesi’ne sevk edildi
347 – Cumhuriyet’in İlân şekli de tam bir rezalet idi – Kâzım Karabekir Paşa anlatıyor
348 – Cumhuriyet ve ilanı hakkında ne dediler?
349 – Cumhuriyet, demokrasi ve CHP – Yavuz Bahadıroğlu
350 – Atatürk Inkılapları Islam’a karşı yapılmıştır
351 – M. Kemal Atatürk’ün kaburga kemiği neden kırıldı? Gazilik ünvanını nasıl aldı?
352 – Osmanlı Devleti değil, Kemalist rejim geri kaldı
353 – Türkiye’nin Suriye politikasına nasıl bakmalıyız
354 – Gerçek Atasını Tanımayan, İt Peşinde Gezer!!
355 – 10 Kasım’da Atatürk’ü neden hayırla, saygıyla ve minnetle anmıyoruz?
356 – Atatürk’ü kimler anmak ister?
357 – Kemalizm’i halka soralım – Faruk Köse
358 – Atatürk’ün insana verdiği değer
359 – M. Kemal Atatürk’ten ne istiyoruz?
360 – Atatürk bizi Padişaha kul olmaktan mı kurtarmıştır?
362 – M. Kemal Atatürk’ü savunan “sözde” Hoca’ya Reddiye / Cevap
363 – Osmanlı ve Cumhuriyet arasındaki farkı gösteren iki belge
364 – Kuruluşundan bugüne İsrail’in katliam tablosu
365 – Milli Mücadele’yi M. Kemal Atatürk başlattı yalanı
366 – Sultan II. Abdülhamid’e darbe yapan Jön Türk ve Ittihatçılar kime hizmet ettiler?
367 – Osmanlı pasaportunun itibarlı olduğu günler! – Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci
370 – Sultan II. Abdülhamid’in şeyhine yazdığı Filistin mektubu
371 – Sloganzedelere yardım etmek…
373 – Şeriat hükümleri ve hikmetleri – Islam’da Köle ve Cariye
374 – Devlet, Menemen/Kubilay olayına davetiye mi çıkardı? Menemen olaylarının içyüzü
375 – Atatürk’ü Tanrılaştırma Temayülü
376 – M. Kemal Atatürk ve Ingiliz Yapımı
377 – Yahudilerin Siyonistlerin Modern Silahı: Gıda
378 – M. Kemal Atatürk’ün Ingiliz Istihbaratı ile gizli ilişkisi deşifre oldu
379 – Islam’a hakaret edenlerin cenaze namazlarını kılmayın
380 – Kadir Mısıroğlu ile Şeriat ve kemalizm üzerine
381 – Osmanlılar’da Cülûs Merasimi ve Biat
382 – Türk Büyükleri Hilafet makamına saygı gösterirken, M. Kemal Atatürk hakaret etmiştir
383 – Yavuz düzeni – Mustafa Özcan
384 – Atatürk’ün hayvan sevgisi
385 – Kadir Mısıroğlu’ndan “Atatürk olmasaydı adın agop olurdu” diyenlere tokat gibi cevap
386 – Neden hafızamızı silmek istediler?
387 – Yılmaz Özdil’in amacı ne? Kur’an’a bakalım
388 – Bize niye Turkey (Hindi) diyorlar ve Yahudinin sonu – Kadir Mısıroğlu
389 – Lozan Antlaşmasının Tenkidi
390 – M. Kemal Atatürk bizi kurtardı mı?
391 – Pontus meselesi, Komünizm, Felsefe, Pozitivizm, Islam, Sünnet – Kadir Mısıroğlu
392 – Yavuz Sultan Selim Alevi katliamı yapmış mıdır?
393 – Bastığın toprak OSMANLI toprağı DEYYÛS !!!
394 – M. Kemal Atatürk bir Ingiliz’i Türkiye’ye Reis mi yapacaktı?
395 – M. Kemal bizi nelerden kurtardı !?! – Hasan Mezarcı
396 – M. Kemal Atatürk’ün okuttuğu Lise Tarih kitabı
397 – Iskilipli Atıf Hoca’nın başına şapka geçirip “Giy domuz!” diyen Kılıç Ali
398 – Kadir Mısıroğlu’nun Sağlık Durumu
400 – Topal Osman, Ali Şükrü Bey’i neden öldürdü? Ali Şükrü Bey’i Atatürk mü öldürttü?
401 – M. Kemal Atatürk 10 Kasım’da mı öldü?
402 – Hadisleri inkar edenlerin Tuzağı
403 – Türkçe ibadet olur diyen Yaşar Nuri ve avenesine cevap
404 – Islam’da Kadının yeri – Kadir Mısıroğlu
407 – 19 Mayıs Yalanı – Kadir Mısıroğlu
408 – Kadir Mısıroğlu’ndan Ehli Sünnet Müdafaası 1
409 – Kadir Mısıroğlu’ndan Ehli Sünnet Müdafaası – 2
410 – Atatürk ve Din Yok Milliyet Var Safsatası
411 – Küfürbaz ve bizi anlamayan Kemalistlere
412 – Kemalist rejimin Sultan II. Abdülhamid korkusu
413 – Müslümanım ama Atatürkçüyüm diyenlere ithaf olunur
414 – Kemalizm beyinleri nasıl yıkıyor?
415 – Siyonistlerin Protokolleri
416 – Atatürk’ün Erzurum Kongresi’nden kovulması
417 – CHP’li Içişleri Bakanı Şükrü Kaya: Din bitmiştir
418 – Resmi Tarih Yalanlarına Son, Belgeler Konuşuyor
419 – M. Kemal Atatürk’e baygınlık geçirten konuşma
420 – “Atatürk 2. Dünya Savaşını önceden bildi” yalanı
422 – Ayasofya ibadete açılsın peki ya biz?
423 – 1. Israil Cumhurbaşkanı Chaim Weizmann’ın itirafı
425 – Şeriat hükümleri ve hikmetleri – Örtünmek (Kılık-Kıyafet)
426 – Osmanlılar Okur-Yazar Değil Miydi? – Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci
427 – Adolf Hitler: “Kemal Atatürk’ün (ırkan) Türklerle hiçbir alakası yoktu”
428 – Ali Naci Karacan: “Din Zehirdir”
429 – Yavuz Bahadıroğlu – Neler yıktık?
430 – Ermeni Soykırımı yapıldı mı?
431 – Harf Inkılabı’nın amacı ve Abdullah Cevdet’in pişmanlığı
432 – Kemalist rejimin basın ve vefa anlayışı
433 – Atatürk’ün Deli Raporlu Milletvekili Recep Zühtü
434 – Kadir Mısıroğlu: M.Kemal olmasaydı Yunan Harbi 2,5 yılda değil 6 ayda biterdi
435 – Yılmaz Özdil’e iki ayyaş cevabı
437 – İngiliz Muhipler Cemiyeti’ne üye olan hocalar hain miydi?
438 – Atatürk ve Muasır Medeniyet
439 – Atatürk Başörtüsüne Karşı Değil Miydi?
***
Devam edecek inşaallah…